ARA

13 Ekim 2019 Pazar

El Camino a Breaking Bad Movie Hakkında Düşünceler






El Camino a Breaking Bad Movie

Dizi dünyası, büyük bütçeli-düşük bütçeli birçok yapıma ev sahipliği yapan, büyülü bir dünya. İçerisinden birçok yapım, beraberinde milyonlarca insanı arkasından sürükleyerek, birer efsane haline geldi. Efsanelerden konu açılınca, televizyon tarihinin ve de bence insanlık tarihinin yaratıcılık noktasında Tanrı’ya yaklaştığı en son nokta olan Breaking Bad’i, ayrı bir yere koyulması gereken bir yapım olarak düşünmekteyim.
2008-2013 yılları arasında AMC bünyesinde yayımlanan ve Vince Gilligan tarafından tasarlanan Breaking Bad, 50 yaşında lisede bir kimya öğretmenliği yapan Walter White’ın, kansere yakalandığını öğrenmesi ile başlayan bir hikayeyi konu alıyor. Sahip olduğu bilgi ve birikim ile potansiyelinin oldukça aşağısında bir hayat süren White, öğretmenliğe ek iş olarak da bir oto yıkama dükkanında kısmi olarak çalışıyor. Kanser olduğunu öğrendikten sonra ise eski öğrencisi Jesse Pinkman’ın yanına giderek, meth işine girmeyi öneriyor ve böylece bir efsanenin de başlangıcını yapıyor.
Velhasıl sonrasını ve hatta anlattığım kadarını da bilmeyen insan sayısı çok azdır diye düşünüyorum. Zaten diziyi izlemeyen bir insanın da bu filmi izleyeceğini düşünmemekteyim. Dolayısıyla diziden olmasa da en azından film için spoiler dolu bir yazı olacağını da önceden söylemeliyim.




Jesse’nin Yolu

Breaking Bad’in sonunda Walter’ın kurmuş olduğu mekanizma sayesinde esir altından kurtulan Jesse’nin, orada bulduğu El Camino marka bir araçla deliliğin çizgisinde bir sevinç ile kaçtığına tanıklık etmiştik. Aslında filmin başlangıç noktasını, ismini ve de ana fikrini tam anlamıyla buradan aldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Hepimiz bildiği üzere Jesse, dizinin son bölümlerinde türlü işkencelere maruz kalmış ve de bu yüzden berbat bir psikoloji içerisine girmişti. Dizi içerisinde ortağına karşılık içerisindeki insanlığı sabit tutan, bir şekilde empati yapma kabiliyetini kaybetmeyen ve belki de bu yüzden mantıktan ziyade zaman zaman duygusal ve fevri hareketlerde bulunan Jesse, bütün bunların bedelini en ağrından ödemişti.
Breaking Bad’i Breaking Bad yapan en önemli unsurlardan bir tanesi hiç şüphesiz her şeyin olması gerektiği gibi ilerlemesiydi. Yani herkesin burun kıvırdığı Walter’ın meşhur sinek kovaladığı bölümde dahi gereksiz ve olmasa da olurmuş dedirten bir unsur yoktu. Dizinin sonu da tıpkı bu mantık ile hareket edilerek kurgulanmıştı. Walter, en başından beri mücadelesini verdiği şey uğruna ölmesi de bunun göstergelerindendi. Belki de gerçekten bu dizide yepyeni bir hayatı hak eden tek insan Jesse Pinkman’dı. Onun hayatta kalması ve de bütün pisliği arkasında bırakarak oradan ayrılması en doğru olguydu. Ancak sonrasında Jesse’ye ne oldu diye düşünmek ne kadar gerekli bir olay olduğu da tartışılması gereken bir şey. Breaking Bad finali üzerinde soru işaretleri bırakmayan bir finaldi ve zira bu evren içerisinde bir şekilde pisliğe batmış herkesin tek bir kaçış noktası vardı. Jesse’nin de bu noktaya gitmesi en makulüydü. Ama sorun şu ki, bunu zaten hepimiz tahmin edebiliyorduk. Yani Jesse’nin mevcut kimliği ile var olması sanıyorum ki hiçbirimize inandırıcı gelmeyecekti. Ancak bütün bunları bir film haline getirmek, ne kadar zaruri olabilirdi ki?



Zenginleştirilemeyen Senaryo
Tahmin edilebilir bir senaryonun var olmasıyla birlikte belki bir şekilde zenginleştirilmiş olaylar da eklenebilirdi bence. Yani salt bir şekilde Jesse’nin kaçış anınıdan yeni bir kimlik almaya çalışması zaman dilimi haricinde, BB dünyası içerisinden hayatta kalan diğer karakterlere de değinilebilirdi. Örneğin Walter’ın başta amacı olan ancak sonrasında vicdanını rahatlatma amacı olarak kullandığı, aile refahı olgusu bunların başında geliyor. Sykler White ve Walter White Jr. Karakterlerini bu filmde göremememiz bence en önemli eksilerden biriydi. Aynı şekilde Skyler’ın kardeşi ve Hank’in eşi olan Marie’nin de öyle. Zira film sadece meşhur finalden birkaç gün sonrasını konu almaktansa belki güncel zamana da bir geçiş yapabilirdi. Eğer tüm bunlar olmuyorsa da Jesse’nin aranma süreci zora sokularak, daha heyecanlı bir hale getirilerek veya yeni bir kimlik sonrası hayatında yaşadıkları zorlukları anlatarak daha zengin bir yapım ortaya çıkarılabilirdi. Jesse karakteri odaklı bir film olduğunu düşünürsek, yeni kimliği sonrasında yaşadığı muhtemel kimlik buhranlarını görmek veya belki gerçekten mutluluğun peşinde olup bir şekilde geçmişin pençesinden kurtulamadığını görmek daha ilgi çekici şeylerin ortaya çıkmasına vesile olabilirdi. Bunun yerine sadece Jesse’nin kurtuluş sürecine odaklanıldığı için Todd karakterinin çok fazla ön planda olduğunu gördük. Bu arada Todd’ın aldığı kilolar ve yüzüne yansıyan yaş farkı oldukça eğreti duran bir unsur olduğunu da kimsenin atlamadığını düşünüyorum.
Burada senaryo zenginleştirmelerinin çeşitli flashback’ler ile sağlanmaya çalışıldığını gördük. Jane’li, Mike Ehrmantraut’lu ve özellikle Walter White’lı flashbacklar zannediyorum ki hepimizin tüylerini diken diken eden cinstendi Özellikle Bryan Cranston’ı yıllar sonra Walter White karakteri ile görmek BB hayranları için oldukça özel bir şeydi. Dizinin gerçekçiliğini baltalayacak bir ölmeme senaryosu yerine böyle bir flashback bence çok yerindeydi. Ancak burada Walter White karakteri hariç olması berklenen diğer flashbacklerin çok fazla vurucu olmayacağı da aşikardı. Çünkü zaten Better Call Saul dizisi sayesinde zaten; Saul Goodman, Mike Ehrmantraut, Gustavo Fring ve Salamanca’lar gibi dizi evrenine damga vurmuş birçok karakteri derinlemesine izleme fırsatı buluyoruz. Bu yüzden belki de bu yola daha fazla girmek istememiş olabilirler.




Sonuç Yerine
El Camino a Breaking Bad Movie, Breaking Bad hayranları için dizinin değerini ne alçaltan ne de yücelten bir yapım olarak karşımıza çıktı. Şahsen bir tarafım bu efsane yapımla alakalı daha çok şey görmek isterken bir tarafımsa tadında bırakılmasının bu yapımı efsane yapan nadide unsur olduğunu düşünüyordu. Genellikle böylesine büyük hayran kitlesine sahip yapımların herhangi devamı niteliğinde işlenen konuları hayal kırıklığı yaratırken, bu film için bunları söylememek çok sevindirici olsa gerek. Her şeye rağmen muhteşem çekim açıları, yaratılan atmosfer ve de Aaron Paul’un muazzam oyunculuğu ile ortalama bir film seyrettiğimi düşünüyorum.
Bundan sonra ise Better Call Sau’unl yollarını gözlemeye devam etsek, sanırım hepimiz için en iyisi olacak.


8 Nisan 2019 Pazartesi

James Blunt Çaresizliği


James Blunt Çaresizliği
Yazıya başlamadan önce ilk olarak şarkıyı şuraya bırakayım ki okurken dinlenmesi daha kolay olsun.


2005 yılında çıkan bu şarkıyı ilk duyduğumda sanıyorum ki 10-11 yaşlarındaydım. O zamanlar internet ve bilgisayar Türkiye’de çok fazla yaygın olmadığı için ve de kullanım imkanları çok az bilindiği için müzik dinlemenin yegane adresi televizyondu. Zannediyorum ki Powerturk veya Dream TV’de dinlemiştim. Video klibini ilk izlediğimde bana gerçekten çok enteresan gelmişti. Tiz sesli bir adam kara kışta, karda oturmuş şarkısını söylüyordu. Yetmiyor üzerinde ve cebinde ne varsa çıkartıyor ve oturarak söylemeye devam ediyordu. Klibin sonlarında ise kendini aşağıya bırakıyordu.
İlk dinlediğim günden bu yana sevmiştim aslında şarkıyı. O zamanlar elbette İngilizcem olmadığı için anlamsızca dinlemiştim. Ama biliyordum ki adam fazlasıyla üzüntülüydü. Ses tonu, bakışları, halleri… Her şeyiyle yansıtıyordu size bunu. O zamanlar hatırlıyorum ki şarkının adını aklımda tutamayıp adamın ismini aklımda tutmuştum. Biraz daha büyüyünce ise şarkıyı bulup daha sık dinlemeye başlamıştım.
Zaman geçtikçe, belki benim de kendimi depresif ve üzüntülü hissettiğim, çaresiz veya umutsuz durumlara düştüğüm zamanlarda kendimi bulduğum bir şarkı ve video haline geldi. Aslında şarkının veya klibin üzerine fazlasıyla absürt şeyler dadanmıştı. Bu benim için şarkının büyüsünü bozan şeylerdendi. Örneğin şarkının klibini tiye alan birçok paradi videosu çekildi. Yetmedi bir gazete haberine göre tüm zamanların en rahatsız edici şarkısı seçilmişti. (bknz. https://www.haberturk.com/haber/haber/27802-tum-zamanlarin-en-rahatsiz-edici-10-sarkisi) Hatta ve hatta James Blunt dahi bu şarkının aslında içinde bir sapıklık barındırdığından ve dolayısıyla bu şarkının romantik olarak algılanmaması gerektiğinden söz etmişti 



Elbette ki Blunt’ın kendi şarkısı ile alakalı yaptığı bu yorum ne kadar gerçek veya ne kadar şaka bilemiyorum… Ama şarkının canlı performanslarına baktığımız zaman Blunt’ın tıpkı “Goodbye My Lover” şarkısında olduğu gözlerinin dolduğu çok net anlaşılıyor. 





 Ama tabi ki tüm bunları şarkının havasına girmek için veya bunu seyirciye de yansıtmak için yapıyor olabilir. Ya da belki de gerçekten şarkının kendisi için ne kadar anlamlı olduğunu da ifade ediyor olabilir. Bunu bilemeyiz ama elbette ki hepimiz dinlediğimiz şarkılardan kendimize dair bir şeyler bulmayı başarabiliriz. Ya da şarkıyı kendimizce yorumlayıp o şekilde dinlerken daha da çok keyif alabiliriz. O nedenle ben bu şarkıya dair olan tüm kötü şeyleri kafamdan silmek istiyorum.
Şarkının başlangıcında Blunt, hayatının mükemmel ve saf olduğundan bahseder. Aslında çok çelişkili bir durum içerisinde olduğu aşikardır. Zira şarkının devamında metroda bir melek gördüğünden emin olduğunu, ona gülümsediğini ama o meleğin başka bir adamla olduğundan bahseder. Tüm bunları olurken James, normal bir kafa hali içerisinde değildir. Yani “high” olarak tanımladığı ya uyuşturucu etkisinde ya da alkolün etkisindedir. Ayrıca aşkı da pek masum değil gibidir çünkü sevgilisi olan bir kıza kafayı takmıştır. Ama bunun için uykularının kaçmayacağını çünkü bir planı olduğundan söz eder. Klipte de tüm bunlarla paralel bir şekilde soğuğa aldırmadan üstünü çıkartmaya başlar.
Blunt’ın metroda gördüğü kızın eski sevgilisi olduğunu söyleyenler vardır ki bunlardan bir tanesi de yine Blunt’ın eski sevgililerinden biridir. Ama tabi şarkı içerisinde ilk defa gördüğü birinden mi yoksa eski sevgilisinden mi bahsettiği belli değildir. Neyse James ilerleyen sözlerde kıza; “Çok güzelsin, seni kalabalık bir yerde gördüm ve ne yapacağımı bilemedim, çünkü asla seninle olamayacağım” der.
Şarkının ikinci bölümünde kızla göz göze geldiğinden ama o an James’in baya bir high durumunda olduğundan söz eder. Kızı bir daha göremeyeceğini ama sonsuza kadar etkisi sürecek bir anı paylaştıklarını dile getirir. Hakikaten ilk ve son kez gördüğü bir kız için böyle düşünmesi ürperticidir ancak eski sevgilisi için yazıldığı düşünülürse bir nebze anlaşılabilir olmaktadır. Çünkü şarkının sonlarına doğru gelirken cepteki her şeyini salıveren James, kolundaki bileklikten ise vazgeçememektedir.
Şarkının son bölümünde James bir kez daha kızın çok güzel olduğundan ve yüzündeki gülümsemede bir melek olması gerektiğinden söz eder.  Bahsettiği melek ise bir aşk meleğidir. Aşk meleği James ve eski sevgilisini bir kez daha kavuşturmuştur ancak sonradan anlıyoruz ki James ve o kız bir daha asla beraber olamayacaklardır.
Bunu kabullenen James: “Ama şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı, ben asla seninle olamayacağım…” der ve planını uygulamaya başlar. Plan, kendini uçurumdan aşağı; soğuk sulara bırakmaktır. James bu şekilde kaçan uyku probleminden kurtulmaktadır… Sahiden videoda da görüldüğü üzere James kendini sulara bırakmıştır ama Ama tabi ki eski bir asker olduğu düşünülürse pek de yadsınmaması gereken bir durum ortaya çıkmaktadır.


Velhasıl özellikle sondaki şarkı sözleri-klip uyumuyla beni daha fazla etkilemeyi başardı. James’in rahat uyuma taktiği elbette ki çok kötü bir yöntem. Ama bir şekilde benim de uykumun kaçmamasına ihtiyacım var, umarım ben de kendim için geçerli bir yöntem(James’inki dışında) bulabilirim.


7 Nisan 2019 Pazar

Wrestlemania 35 - 2019 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri



WWE WRESTLEMANIA 35 – 5 NİSAN 2019
Yine WWE’nin en cafcaflı dönemine adım atmış bulunmaktayız. Bir PPV’lik aranın ardından da ben de yazılara geri dönmüş durumdayım. 
Evet, WWE’nin en meşhur ve en ünlü şovu Wrestlemania bu sene 35.kez gerçekleştiriliyor. Her sene WWE’nin adeta daha üst noktaya ulaşmak için çabaladığı bu şov bu sene de bizlere ortalama bir match card ve hikaye ortamı sunuyor gibi. Erkek ana kemerlerde şampiyon isimler bir nevi underdog isimlerle kapışacaklar. Kurt Angle ise bu gece güreş kariyerine son veriyor. Eğer Triple H de Batista ile yapacağı maçı kaybederse tıpkı Angle gibi o da güreş kariyerine son veriyor. Ancak gecenin asıl bombası main eventte saklı. Son dönemlerde bu kadar uzun süreli ve bu kadar titizlikle yoğurulan bir feud izlememiştik doğrusu. Aslında bazen gereksiz uzatıp abartsalar da yine de Charlotte, Becky ve Ronda arasındaki feud gerçekten bu sene WM main eventine çıkmaya değer bir feuddu.  Tarih yazılacaksa elbette böyle bir maçta ve böyle bir feudda yazılmalıydı…
Şimdi maçlara geçelim.



Pre-show Match
Singles Match for the WWE Cruiserweight Championship
Buddy Murphy (c) vs Tony Nese
19 Şubat 2019 tarihli 205 Live’da GM Drake Maverick, Cruiserweight şampiyonu Murphy’nin rakibini belirlemek adına 8 kişilik bir turnuva başlattı. Takip eden süreçte güreşçiler birbiriyle karşılaşırken son olarak final maçında Cedric Alexander’ı mağlup eden Tony Nese #1 contender olmaya hak kazandı.
Cruiserweight maçlarının artık PPV’lerde pre şov maçı olmalarına alışmış durumdayız. SD, Raw ve hatta NXT’den bile geride kaldığı düşünülen bu şov elbette ki içerisinde birçok yetenekli ismi barındırıyor. Zaten pre şov maçları olsa dahi güreşçiler öyle bir performans ortaya koyuyorlar ki gerçekten ana şovun maçlarını bile gölgede bırakabiliyorlar. Tek eksikleri bir türlü bir yıldız çıkaramamış olmaları. Murphy bu konuda fena gitmiyor bence. O nedenle kemeri ben bu sefer de elinde tutacağını düşünüyorum.
Tahmin: Buddy Murphy



Pre Show Match
Andre the Giant Memorial Battle Royal
Merhum efsane Andre the Giant anısına her sene WM’de gerçekleştirilen Battle Royal, bu sene de gelenekten vazgeçmeyerek pre-show maç kartına eklenmiş durumda. WM hikayelerinde yer bulamayan isimlerin de WM sahnesinde gözükmeleri adına gerçekleştirilen bu maça her sene birçok ünlü isim veya eski güreşçi de katılıyor. ABD sınırları içerisinde popüler olan stand-up’çılar Michael Che ve Colin Jost, bir ay önceki Raw’da gözüküp Strowman’ı irrite edici davranışlarda bulunmuşlardı. Sonrasında Strowman’dan özür dileyip bu olayı unutmak istediklerini belirtmek adına ona son model bir araba yollamışlar ancak Strowman arabayı paramparça ederek onlara farklı türden bir cevap vermişti. Ertesi hafta Alexa Bliss’in sunduğu “A Moment of Bliss”  şovuna video yoluyla katılan ikili, Strowman ve Bliss’in çabaları ile Battle Royal’e katılmayı kabul etmişlerdi. Buradan şunu anlıyoruz ki WWE için önemli bir isim olan Strowman, bu seneki WM hikayelerini tam anlamıyla pas geçmiş durumda. Zaten geçen sene de doğru düzgün bir hikaye içerisinde yer alamamıştı. Ana kemere yürüyeceği zamanları merakla bekliyorum doğrusu.
Strowman haricinde Jeff Hardy, Matt Hardy, Shelton Benjamin, Apollo Crews, Andrade ve Ali gibi önemli isimler de bu maç içerisinde yer alacaklar. Elbette ki sayı olarak bu kadar fazla isim olunca tahmini zor bir maç haline geliyor. Ben tercihimi Strowman’dan yana kullanıp kolaya kaçacağım.
Tahmin: Braun Strowman




Wrestlemania Women’s Battle Royal
Geçtiğimiz sene tarihte ilk defa gerçekleşen kadınlar Battle Royal maçı artık bu yıldan da anlaşılacağa üzere bir klasik haline gelmeye başlıyor. Zira muhtemelen bundan sonra tıpkı erkekler de olduğu gibi her sene kadınlar Battle Royal’i de seyredeceğiz. Tabi erkeklere benzer bir şekilde kadınların da maçına katılan birçok eski ve popüler isim olacağa benziyor. Muhtemelen NXT’den de katılanlar olacaktır. Ancak bu sene kadınlar takım kemerleri maçının yer alması ve de bu maç içerisinde çok fazla kadının maç yapacak olması, bu maça katılabilecek olan ana kadrodaki kadın sayısını da azaltıyor. Yine de WM hikayelerinde yer almayan birçok isim bu maçla birlikte WM sahnesine çıkmış olacaklar.
Gözümüze ilk çarpan isim elbette ki 2 hafta önce uzun bir süredir sahibi olduğu Smackdown Kadınlar Kemerini kaybeden Asuka. Charlotte-Becky-Ronda feudu içerisinde Smackdown’daki ciddi rakipler Raw kemeri için mücadele eder hale gelince, Asuka ve kemeri de bir hayli önemsiz hale gelmeye başlamıştı. Zaten WWE son dönemlerde tekrardan Raw ve SD’yi birleştirmeye yönelik adımlar attığını da görüyorduk. Birçok isim brand fark etmeksizin şovlar içerisinde yer almaya başladılar. Kadınlar main event maçında da gördüğümüz üzere kazanan her iki kemerin de sahibi olacak. Bu nedenle Asuka’nın kemeri de bu kaosun içerisinde kayboldu diyebiliriz. Ben bu nedenle kendisine bir Battle Royal kazandırılarak öneminin korunmasının sağlanacağını düşünüyorum. Plasem ise Nikki Cross.
Tahmin: Asuka




Tag Team Match for the WWE Raw Tag Team Championship
The Revival (Dash Wilder & Scott Dawson) vs Curt Hawkins & Zack Ryder
Her nereden çıktığı belli olmayan, bırakın herhangi bir PPV’yi normal şovlarda dahi görmemizin ve heyecanlanmamızın zor olduğu bu maçı çözümlemeye çalışıyorum. Oysaki NXT’den gelen ve oldukça iyi bir rüzgar yakalayan Ricochet ve Black ikilisi uzun bir süredir Raw takım kemerleri için Revival ile feud içerisindeydiler. Ancak Smackdown’daki kemer mücadelesini daha heyecanlı hale getirmek adına Ricochet ve Black ikilisinin oraya kaydırıldığı görmekteyiz. Bu maç da muhtemelen Raw takım kemerleri de WM içerisinde olsun diye son dakikada planlandı. İleride de büyük bir ihtimalle her iki kemerin de birleştirilecektir.
Revival uzun bir süredir WWE’de olmasının karşılığını nihayet aldı gibi gözüküyor. Fazlasıyla iddialı olan tag team division’ı arasında sıyrılmaları hakikaten zor olmuştu. Sonunda 11 Şubat tarihli Raw’da Roode ve Gable’ı yenerek takım kemerlerinin sahibi olmuşlardı. Bundan önce WWE’de iyi bir kariyere sahip olamadıklarını düşünerek ayrılmak için WWE’den izin isteseler de hemen sonrasında kazanılan kemer ile birlikte bu isteklerinden vazgeçmiş görünüyorlar.  Geçen ay da Fastlane’de Gable ve Roode karşısında kemerlerini korumayı başarmışlardı.
Zack Ryder ve Curt Hawkins ikilisi hakkında zannediyorum ki sayfalarca yazı yazılabilir. Her ikisi de uzun yıllardır WWE içerisindeler. Gerçi Hawkins bir ara WWE’den ayrılmıştı ama sonrasında geri dönmüştü. Kendisi Ryder’a nazaran biraz daha şanssız. En azından Ryder saman alevi parlayıp gibi seyirci desteği ile orta düzeyli kemerlerin içerisinde yer alıyor ama Hawkins için aynısı pek de söylenemez. Kendisinin oldukça uzun da bir mağlubiyet serisi var. Zaten geri döndüğü 2016’dan itibaren istisnasız jobber’lık görevini sürdürüyor. Ama Ryder ve Hawkins ikilisinin birlikte uzun bir geçmişlerinin olduğunu da unutmamak gerekir. Zira 2007 ve 2009 yılları arasında Major Brothers, La Familia, Edgeheads gibi farklı isimler altında Edge’in yancıları olarak unutulmaz feudlara imza atmışlardı. Hatta o süre zarfı içerisinde takım kemerlerini dahi kazanmışlardı. Şimdi Ryder’a gösterilen seyirci etkisi, Hawkins’in uzun süreli yenilgi serisinin varlığı, Ryder ve Hawkins ikilisinin yeniden birleşmeleri..  Yani kısacası bu maçı anlamlı kılacak tek şey Hawkins ve Ryder ikilisinin kazanarak bir WM moment’a imza atmaları. Zannediyorum ki bu maç başka bir şekilde kurtarılamaz.
Tahmin: Curt Hawkins & Zack Ryder



Singles Match for the WWE Intercontinental Championship
Bobby Lashley(c) vs Finn Balor
WM’nin çok da bir şey vaat etmeyen ve klasik bir senaryoya sahip hikayelerinden birinin sonucu üretilmiş bir maç. Lashley, WWE’ye döndüğünden bu yana doğru kullanılmadığını düşündüğüm isimlerden bir tanesi. Çünkü var olan vücut formu ve de geçmişi itibariyle çok daha fazlasını yapabilecek bir isim. Ancak kendisinin bir karizma eksikliği olduğu da bir aşikar. Tam olarak Paul Heyman Guy profilinde birisi ama kendisine Lio Rush’ı yeterli gördüler. Sonucunda heel bir şekilde IC kemerine uzanmayı başardı. Ancak kemerini EC’de Balor’a karşı kaybetmişti. Sonrasında kemeri kaybetmesinden sorumlu kişi olarak Lio Rush’a saldırmıştı. Çünkü EC’deki maç 2’ye 1 handikap maçıydı ve tuş olan kişi Lio Rush’tı. Ancak sonrasında 11 Mart tarihli Raw’da kemerini Rush sayesinde Balor’dan geri almıştı.
Balor uzun bir zamandır görmediğimiz içindeki “Demon”ı ortaya çıkardı ve Lashley’e mesajı yolladı. Ben burada bir kemer değişimi bekliyorum. Balor, Demon şekliyle Lashley’ı yenip kemeri kazanacaktır.
Tahmin: Finn Balor



  
Singles Match
AJ Styles vs Randy Orton
Styles’ın WWE’ye geldiği 2016 yılından bu yana beklediğim feudlardan biriydi. Kemer mücadelelerinden sonra farklı bir feud çizgisine yönelmesi beklenen Styles için Randy’den başka bir WM rakibi de pek mümkün görünmüyordu doğrusu. Her iki isim de bir süredir düşüşteler. Özellikle Randy, uzun bir süredir WWE içerisinde full-time güreştiği için yıprandığını düşündüğüm isimlerden bir tanesi. Ne bir alt seviyeye düşüyor ne de kemer mücadeleleri içerisinde ciddi bir rakip olarak karşımıza çıkıyor. Bir şekilde yenilikçi bir haliyle tekrardan karşımıza çıkmalı diye düşünmekteyim.
Styles ise kemer mücadelelerinden sonra doğal olarak biraz geri plana çıktı. Ancak bu maçı kazanıp biraz olsun toparlanacağını düşünüyorum. Randy de bu maçtan sonra bir süreliğine dinlenmeye çekilebilir.
Tahmin: AJ Styles




Fatal four way Match for the WWE Women’s Tag Team Championship
The Boss ‘n’ Hug Connection (Bayley & Sasha Banks)(c) vs Beth Phoenix & Natalya vs The IIConics (Billie Kay & Peyton Royce) vs Nia Jax & Tamina
Şubat ayında gerçekleştirilen Elimination Chamber şovunda kemerleri kazanarak tarihin ilk kadınlar takım kemeri şampiyonu olan Bayley ve Sasha, kemerlerini gerçekten zorlu bir maçta korumaya çalışacaklar. Aslında genel olarak baktığımız zaman WM içerisinde, pre show’daki Battle Royal’i saymazsak, kadınların iki tane maçlarının olduğunu görüyoruz. Ama her ikisi de gerçekten dolu dolu senaryo ve ciddi bir maç kalitesi vaat ediyorlar. Zira bu maç da fazlasıyla WM’ye yakışan bir maç kıvamında.
2012 yılında WWE içerisindeki aktif güreş kariyerini sonlandıran Beth Phoenix üzerinde biraz konuşmak gerekli diye düşünüyorum. Beth, 2012 yılında emekli olmadan önce WWE içerisinde oldukça güçlü bir imaja sahipti. Yani gerçekten kendisi karşılaşmak istemeyeceğiniz bir isimdi. Dolayısıyla dönemin WWE’si içerisindeki en güçlü kadın güreşçiydi. Güreştiği yıllar içerisinde 4 kez (3 kez Women’s 1 kez Diva) kadınlar ana kemerine ulaşmıştı. Mevcut dönemlerde Santino Marella ve Natalya ile oluşturdukları birliktelikler ise gerçekten unutulmazdı. Ancak 2012’den sonra kendisi baya bir güreşten uzak kalmıştı. 2017 yılında Hall of Fame olana kadar da pek fazla ortalıklarda gözükmemişti. Bu süreç içerisinde Edge ile evlenmişti. Ama 2017’den sonra ara sıra kadınlar maçlarında spikerlik masasına geçip yorumculuğa soyunmuştu. Bu görevi son olarak geçtiğimiz ay Fastlane’deki kadınlar tag team maçı için gerçekleştirdi. Şampiyon isimler Sasha ve Bayley, kemerlerini Tamina ve Nia’ya karşı korumayı başarmışlardı. Maçtan sonra Jax ve Tamina, Bayley ve Sasha’ya saldırınca Natalya ve Phoenix yardımlarına koşmuşlardı. Bunun üzerine Beth, 18 Mart’ta emeklilikten döndüğünü açıklayarak Natalya ile takım olup kemer mücadelesi içerisine resmen girmişti.
The IIConics ise triple threat olması beklenen maçın sürpriz yumurtası oldu. Belki Smackdown içerisinden de bir takımın bu maç içerisine yer alması gerektiği düşünülerek eklenmiş olabilirler. Zaten çizdikleri gimmick etrafında pek bir şey vaat etmiyorlar.
Açıkçası tahmini çok zor bir maç. Beth, full-time bir şekilde güreşe dönüp dönmediği henüz belli değil. Belki sadece WM için de dönmüş olabilir. Ama ben yine de tahminimi Beth ve Natalya’dan yana kullanacağım. Kadın güreşi henüz bu kadar önemli değilken ve henüz tag team kemerlerinin ortaya çıkması bir hayalden ibaretken kadın güreşini taşıyan bu iki ismin bir kemer kazanmaları gerektiğini düşünüyorum.
  Tahmin: Beth Phoenix & Natalya




Singles Match
Kurt Angle vs Baron Corbin
Yaklaşık 20 sene süren profesyonel güreş kariyerine öyle çok şey sığdırdı ki Kurt Angle, gerçekten bu spor için unutulmazlar arasına çoktan girdi. Amatör güreş kariyerinde bir kırık bir boyunla kazandığı Olimpiyat madalyası onun güreş gimmick’ini etkileyen en önemli faktör oldu. Sonrasında gerek WWE’de gerekse de TNA’de sayısız kemerlere ulaştı. 2017 yılında WWE’ye döndüğünde ise artık çok yaşlanmıştı. Gerçi Raw GM’i olarak karşımıza çıkmıştı ama ara sıra ring içerisinde de kendini gösteriyordu. 2018 yılında geçici olarak GM’likten uzaklaştırılmış ve sonrasında da GM’liğin kalkmasının ardından pek de işe yarar bir hale gelmemişti.  Bu süre içerisinde Corbin geçici GM’likten kalıcı GM’liğe terfi etmek yani bir nevi Angle’ı koltuğundan etmek istemiş ancak bunu TLC’de Strowman’a yenilerek gerçekleştirememişti.
GM’lik esprisi bittikten sonra Angle Raw kadrosu içerisinde bir güreşçi gibi takılmaya başlamıştı. Ancak vücudu buna pek de izin vermiyordu. Zaten çıktığı maçları da çoğunlukla kaybediyordu. Emeklilik çanları yavaş yavaş kendisi için çalıyordu. Zannedersem o da bu durumun farkına varıp WM’de son bir maç yaparak emekli olmak istedi. Rakibi olarak ise kendisini bu süreçte en çok rahatsız eden isim olan Corbin’i seçti. Böylece bu maç da oluşturulmuş oldu. Herhalde Angle’ın son maçında ona layık bir final yaparlar diye düşünüyorum. Gerçi rakibi Cena olsa belki daha anlamlı bir final olabilirdi ama neticesinde Cena’ya da iki sene üst üste WM kaybettirmek istememiş olabilirler.
Tahmin: Kurt Angle




Falls Count Anywhere Match
Shane McMahon vs The Miz
WM için altyapısı en sağlam hazırlanan feudlardan biri ile karşı karşıyayız. 2018’in Kasım ayına kadar dayanan bu çekişme, face olan ismin heel; heel olan ismin ise face olduğu bir hale büründü. 2018’in Kasım ayında Suudi Arabistan’da gerçekleştirilen Crown Jewell PPV’sinde Dünya Kupası adı altında bir turnuva gerçekleştirildi. Smackdown ve Raw’dan katılan isimler kupayı kazanıp brand’lerini sevindirmek istiyorlardı. Zira mevcut PPV sonrasından Survivor Series gelecekti ve her iki brand da galibiyet için savaşacaklardı. Turnuvanın finaline Smackdown’dan Miz, Raw’dan ise Dolph Ziggler kalmıştı. Maç içerisinde Miz sakatlanınca, Shane McMahon onun yerini almış ve maçı da kazanarak kupayı Smackdown’a getirmişti.
PPV’den sonra her iki isim de kendilerini şampiyon ilan etmiş ve bu hususta anlaşmışlardı. Neticesinde Miz finale kadar gelmiş ancak finalde sakatlanmıştı. Shane ise finali kazanarak kupayı getirmişti. Yani ortada bir sorun yoktu. Bunun üzerine Miz, birden Shane ile çok iyi bir takım oluşturacaklarını düşündü. Haftalarca bunun için uğraştı ve Shane’i ikna etmek için uğraştı. Başlarda işler istediği gibi gitmedi ama sonrasında Shane de bu fikre ısındı. Nihayetinde Royal Rumble’da takım olarak maça çıkıp takım kemerlerini The Bar’dan alarak takım kemerleri şampiyonu oldular. Maç sonrasında bu iki ismin takım olması fikrini ortaya adan Miz’in babası ile doyasıya sevindiler. Ancak bazı ilişkiler vardır ya ne kadar iyi görünse de sonu bellidir. Bu ilişki ve bu senaryo da benzer dinamiklere sahipti. Ancak asıl soru kimin kime ihanet edeceğiydi. Elbette kariyerinde ihanetlerden bolca sahip olan ve herhalde tüm kariyerinin %95’ini heel olarak geçiren Miz bu konuda favoriydi. Ancak yine de cevabı birkaç ay sonra alacaktık.
Elimination Chamber’da Miz ve Shane ikilisi kemerlerini Uso’lara karşı koruyamadılar. Tuş olan Miz, Shane’den özür dileyerek, bir maç daha ayarlamasını talep etti. Shane de Fastlane için bir rövanş maçı ayarladı ama sonuç değişmedi. Tuş olan isim yine Miz olmuştu. Shane ise artık dayanamamış ve Miz’e saldırarak bir heel turn geçirmişti. Miz ise başta heel bir karakterken doğal olarak face hale bürünmüştü. Shane aslında 2000’lerin başında birçok kez heel rolünü oynamış ancak 2016 yılında döndüğünden bu yana hep face bir isim olarak kalmıştı. Heel halini ve yöneticiliğini izlemek enteresan olacak diye düşünüyorum.
Tahminime geçersek ben maçın Miz tarafından kazanılacağını düşünüyorum.
Tahmin: The Miz



Singles Match for the WWE United States Championship
Samoa Joe(c) vs Rey Mysterio
NXT’den WWE’nin ana kadrosuna yükseldiğinden beri bir türlü hak ettiği değeri görememişti Joe. İsim ve vücüt olarak çok güçlüydü, aynı zamanda TNA kariyeri de çok parlaktı. Ama bir türlü kemer mücadelelerinden ve feudlardan galibiyetle ayrılamıyordu. Ne zaman push alacak olsa hep kaybediyordu. Yani isminin hakkı verilmiyordu. Ancak sonunda şans ona da güldü ve US kemerini kazandı. Şöyle ki US kemerinin sahibi Nakamura, kemerini sürpriz bir şekilde R-Truth’a kaybetmişti. Truth da gimmick’i gerekli hafif çatlak bir rol oynadığı için rol model olarak Cena’yı belirlemiş ve onun gibi bir şampiyon hali gibi takılarak Open Challange’lara başlamıştı. Karşısına Andrade ve Rey gelmiş ama yine sürpriz bir şekilde roll up ile kemerini korumuştu. Ancak bir sonraki hafta Andrade ve Rey’e Joe da eklenmiş ve Joe maçı kazanarak Truth’dan US kemerini almıştı.
Rey ise bir sonraki hafta tag team maçında Joe’yu tuş ederek bir nevi kemer için mesaj vermişti. Bunun üzerine ise WM için bu maç ayarlandı. Ben kemeri yeni kazanan Joe’nun kemeri elinde tutacağını düşünüyorum. En azından orta vadeli bir tittle reign’i hak ediyor.
Tahmin: Samoa Joe



Fatal four way Match for the WWE Smackdown Tag Teãm Championship
The Usos (Jey Uso & Jimmy Uso)(c) vs Ricochet & Aleister Black vs The Bar (Cesaro & Sheamus) vs Shinsuke Nakamura & Rusev
Tıpkı kadınlar takım kemerleri mücadelesinde olduğu gibi erkeklerde de bir fatal four way’e tanıklık edeceğiz. Elimination Chamber’da kemerleri Miz ve Shane ikilisinden alan ve sonrasında Fastlane’de kemeri onlara karşı korumayı başaran Uso’lar, kemerlerini 3 farklı takıma karşı korumak zorundalar. Kofi’nin Daniel Bryan ile WM’de maç yapma serüveninde New Day’in yenmesi gereken son takım olan Uso’lar maça çıkmayı kabul etmeyerek Kofi’nin önünü açmak istemişlerdi. Ancak bunun cezası olarak WM’nin sunucu Bliss, kemerlerini bir fatal four way maçında korumak zorunda olduklarını söylemişti. Zaten Bliss’den önce de bu maçın altyapısı hazırlanmış gibiydi. Rusev ve Nakamura ikilisi US kemeri için feud içerisindelerken kemer Truth’a gidince birden ortak gaye uğruna ortak hareket etmeye başlamışlardı. The Bar zaten Shane ve Miz’den önceki şampiyonlardı. Ricochet ve Black ise NXT’den gelerek özellikle Raw takım division’ı içerisinde fazlasıyla sivrilmişlerdi. Yani bu kadar yetenekli ve ismi olan güreşçilerin böyle çok katılımcılı bir maç içerisinde yer almaları gerekiyordu.
Ben kemerin burada el değiştirebileceğini düşünüyorum. Black ve Ricochet fazlasıyla push alıyorlar ki bu push’u ve desteği hak ediyorlar. Bence burada kemeri alacaklardır. Ama her halükarda ben harika bir maç izleyeceğimizi düşünüyorum.
Tahmin: Ricochet & Aleister Black




No Holds Barred Match
If Triple H loses, he must retire from in-ring competition
Triple H vs Batista
Üzerine hem çok şey söylenebilecek hem de çok az şey söylenebilecek bir maçla karşı karşıyayız. Nereden başlasam bilemiyorum doğrusu. Belki 2003 yılına dönüp, Evolution’a değinmek en doğrusu olabilir. 2003 ve 2005 arasında WWE içerisinde ciddi dominasyon sağlayan Evolution takımı; Triple H, Randy Orton, Batista ve Ric Flair’dan oluşuyordu. Triple H ve Batista takımın has elemanlarıyken, Ric Flair tecrübeyi, Randy Orton ise gençliği temsil ediyordu. Özellikle 2003 Armageddon’da Triple H’in ana kemere uzanması, Randy’nin IC kemerini kazanması ve Batista ile Flair’in takım olup takım kemerlerini kazanmaları zannediyorum ki güreş tarihinde bir stable’ın yaptığı en büyük dominasyondu. Ama sonrasında takım çeşitli ego savaşları yüzünden dağılmıştı. 2005 yılının Royal Rumble’ını kazanan Batista, Raw tarihinin en ikonik anlarından birine imza atmıştı. Süreç boyunca Triple H tarafından Royal Rumble’ girmemesi yönünde baskı yese de maça girmiş ve de maçı kazanarak WM 21’de bir ana kemer maçı yapmaya hak kazanmıştı. Nitekim Triple H, Batista’yı diğer şampiyon The Rock ile maç yapmaya ikna etmek için uğraşıyordu. Batista ilk olarak bundan etkilenmiş gibi görünüp Triple H’i onaylarcasına başparmağını havaya kaldırdı. Ancak sonrasında yüzündeki gülümseme kayboldu ve parmağını onaylamama anlamına gelecek şekilde başparmağının yönünü değiştirdi. Aslında bu hareket 2004 yılında Randy Orton’ı gruptan attıklarında Triple H’in, Batista’ya Randy’i aşağıya indirmesini söylemesine yönelik bir göndermeydi. Nitekim WM 21’de her iki isim karşı karşıya gelmiş, maçı kazanan Batista kemerin yeni sahibi olmuştu.  Sonrasında Vengeance 2005 PPV’inde bir Hell in a Cell maçında karşılaşmışlardı ve Batista bir kez daha Triple H’i yenip kemerini korumuştu.
Aralarındaki feudlardan sonra her iki isim de ünlerine ün katarak gerçek bir WWE simgesi haline geldiler. Ancak şu bir gerçek ki bu konuda Triple H, Batista’ya göre 1-2 tık üstün bir şekilde bu pozisyona sahip. Çünkü gerek ring içi gerekse de ring dışı olarak neredeyse hiç kopmadan WWE’ye hizmet etti. Batista ise 2010 yılında Cena ile girdiği feudu kaybettikten sonra WWE’den ayrılmış ve Hollywood kariyerine yoğunlaşmaya karar vermişti. Ayrıldığında acımasız bir heel görüntüsü çeken Batista bence son derece kötü bir halde WWE’den ayrılmıştı.
Batista’nın ilk dönüşü 2014 yılındaydı. Royal Rumble’a yakın bir süreç içerisinde WWE’ye geri dönen Batista, aynı yıl RR maçına katılmış ve maçı da kazanmayı başarmıştı. Ama Batista WWE’den ayrılıp return yaptığındaki zaman aralığında çok şey değişmişti. Daniel Bryan, seyircilerin yeni favorisiydi. Herkes çılgınlar gibi Bryan’ın kemer almasını istiyordu ve bu uğurda Batista haksız yere boo’lanıyordu. Belki de Batista da buna kurban gitti. Kemeri WM’de tekrar kazanıp bir kez daha tepeye çıkacakken, belki de planlar değişti ve Bryan’a muhteşem bir WM moment yaratılmasını kabul etti. Ardından bir süre daha WWE’de olmaya devam etti ve Orton ve Triple H ile ortak hareket ederek Evolution’ın yeniden kurulmasını sağladı. Ancak bir kez daha dönemin modasına yenik düştü. Bu sefer de Shield fırtınasında ezildi. Doğal olarak Evolution, 2003-2005 arasında yarattığı etkiyi bir kez daha gerçekleştiremedi.  Ardından 2 Haziran 2014’de, yani tam da 2010 yılında WWE’den ayrıldığı aynı günde, bir kez daha WWE’den ayrıldı. Bir kez daha Hollywood’un yolunu tuttu. Bu süre zarfında ise Triple H, WM’den WM’ye hikayeler içerisinde koşturdu, COO görevini sürdürmeye devam etti
2018 yılında Smackdow’ın 1000.programı için özel bir program düzenlendi. Geçmişte iz bırakmış birçok güreşçi Smackdown içerisinde kendini gösterdi. Evolution takımı da bunun içerisindeydi. Yani Batista bir kez daha 4 senenin ardından WWE’ye geri dönmüştü. İsimler sıra sıra konuşma yaparlarken, Batista, Triple H’i övmeye başladı. Onun için her şeyi başarmış bir adam ifadesini kullandı. Ancak sonrasında, “beni yenmek dışında” diyerek göndermesini de yaptı. Bunun üzerine iki isim yüz yüze gelseler de tansiyon fazla yükselmeden sonlandı. Ama hepimiz biliyorduk ki bu WM için önemli bir sinyaldi.
25 Şubat 2019 tarihli Raw’da, Ric Flair’in 70.yaş günü için özel bir sekans hazırlandı. Gerçekten de böylesine efsane bir ismin özel bir kutlamaya ihtiyacı vardı bence de. Flair’ın kariyerinde birçok kez ortak paydada yer aldığı isimler sahneye çıkmış ve artık herkes Flair’ın ringe gelmesini bekler hale gelmişti. Ancak Flair, arka alanda Batista tarafından saldırıya uğramıştı. Triple H arka alana gidip Flair’a yardım talebinde bulunmuştu. Sonrasında Batista birçok kez yaptığı konuşmada Triple H’e, “bana istediğimi ver!” şeklinde bağırmaya başlamıştı. Triple H de ring içi kariyerini ortaya koyduğunu kabul etmişti.
Diskalifiyenin olmadığı ve bir döneme damga vurmuş iki büyük ismin maçı gerçekten heyecan verici olacağa benziyor. Batista’nın WWE içerisinde bundan başka herhangi bir senaryoda yer alıp almayacağı sanıyorum ki henüz belli değil. Triple H ise artık 50’li yaşlarına geldi. Hali hazırda WM’den WM’ye güreşirken bunu devam ettirmek ister mi istemez mi onu da bilemiyorum. Tahmini zor bir maç. Ama ben özellikle son dönemi kötü geçmiş Batista’nın sırf Triple H’e yenilmek için WWE’ye döndüğünü düşünmüyorum. O nedenle Batista’nın kazanacağını düşünüyorum.
Tahmin: Batista



Singles Match
Roman Reigns vs Drew McIntyre
2018 yılının en hüzünlü anlarından biri, Roman Reigns’in lösemi hastalığının yeniden ortaya çıkmasıydı. Roman, Ekim ayında hepimizi şok edecek konuşmasını yapmış ve kemerini de boşa çıkartarak, zaruri bir şekilde güreş kariyerine ara verdiğini açıklamıştı. Ancak çok şükür ki Roman lösemiye de spear çekerek hastalığında ilerleme kaydetmiş ve Şubat ayında ringlere geri dönmüştü. İlk PPV maçında ise Shield’ı bir kez daha toplayarak; Corbin, Lashley ve Drew karşısına çıkmıştı. Maçı da Shield kazanmıştı.
Drew ise WM dönemine kadar birçok isimle ufaklı tefekli feudlara girmişti. Cena, Angle, Strowman, Rollins, Ambrose, Ziggler… Ancak bir türlü kendisine tam olarak bir şeyler kazandırabilecek bir feuda dahil olamamıştı. Yani bu çok bariz ki, 2009 ve 2010 yıllarında “choosen one” yani seçilmiş biri gimmick’i ile sahne aldığı yıllardaki amacına bu sene ulaşacak. Yani ben sene bitmeden kendisinin bir kemer kazanacağını düşünüyorum. Hem de bu kemerin bir ana kemer olacağı düşüncesindeyim. Yani kendisinin üst seviyeler için hazırlandığı çok net görülüyor.
Ancak tüm bunlar Roman’ı yenmek için yeterli olacağını sanmıyorum. Geri dönen Roman’ın elbette ki pozitif bir şekilde ayrışması gerekiyor. O nedenle Roman’ın maçı kazanacağını düşünüyorum.
Tahmin: Roman Reigns




Singles Match for the WWE Universal Championship
Brock Lesnar (c) vs Seth Rollins
Roman’ın hastalığı sonrası kemeri bırakmasının ardından Corbin’in de yardımıyla kemeri geri kazanan Lesnar, hepimizin tahmin ettiği gibi bu sene de kemerini WM’ye taşımayı başardı. Balor, Joe, Roman, Strowman ile bu süreç içerisinde birçok kez feuda girmişti. Öyle ya da böyle bir şekilde 2 senedir ana kemer sahibi diyebiliriz kendisine. Bu sefer ise karşısında 2019 yılının Royal Rumble galibi Seth Rollins var.
Rollins de 2015 yılında sakatlandığından bu yana ana kemere ulaşamamış durumda. Yani 2016 yılında Money in the Bank’de Roman’ı yenip ancak dakikalar sonra Ambrose’dan cash in yemesini saymazsak, uzun bir süredir ana kemer mücadelelerinin dışarısında yer alıyor. Royal Rumble’a kazanmasına da zaten bu nedenle fazlasıyla sevinmiştim. Ancak karşısında kolay kaybetmeyecek bir isim var. Gerçi Lesnar’ın WWE içerisindeki durumu da elbette seyirciler tarafından da hoş karşılanmıyor. Ama bu kadar WM moment’lık bir ortam varken Seth için sıranın gelmeyeceğini düşünüyorum. Bence Lesnar kemerini koruyup sonrasında da Roman ile feuda girecektir.
Tahmin: Brock Lesnar



Singles Match for the WWE Championship
Daniel Bryan(c) vs Kofi Kingston
Bu sene hazırlanan en büyük WM moment olmaya aday senaryo bu maç ile alakalıydı. Heel turn gerçekleştirip kemeri Styles’dan aldıktan sonra bir süre ona karşı korumayı başaran Styles, en son Elimination Chamber maçında kemerini bir kez daha korumayı başarmıştı. Ancak maç içerisine Ali’nin sakatlığı nedeniyle son anda katılan Kofi, taraflı tarafsız gösterdiği mücadele ile herkesin gönlünde taht kurmuş ve birçok ismi eleyerek Bryan ile finale kalmıştı. Ama Kofi ne yaptıysa, ne kadar büyük bir mücadele gösterse de kemeri Bryan’dan almayı başaramamıştı.
Sonrasında Kofi seyirciden büyük bir destek almıştı. Zaten 10 yılı aşkın bir süredir WWE içerisinde olan Kofi her zaman önemli bir isim olmuş ama mid-carder bir isim olmanın ötesine gidememişti. 2009 yılında Randy ile girip kazandığı feud haricinde de çok fazla tepeye çıktığı olmamıştı. Tüm bunların etkisiyle herkes Kofi’nin bir şansı hak ettiğini düşünmüştü. Ancak son dönemlerde baya bir kötü polisi oynayan, Raw-SD demeden birçok kez şov içerisinde yer alan Vince McMahon bunun tersini düşünüyordu. Bu nedenle Fastlane’de Kofi’ye bir şans vermemiş, Kofi yerine sakatlıktan dönen Kevin Owens’i #1 contender olarak ilan etmişti. Bryan kemerini korurken, Kofi ise The Bar’a karşı handikap maçına çıkmış ve yenilmişti.
Sonraki süreç ise tam anlamıyla bir Kofi destanı şeklinde geçmişti. Kofi ilk olarak bir gauntlet maçında Joe, Randy, Rowan gibi isimleri yenerek bu maçı hak ettiğini kanıtlamıştı. Ancak McMahon bitkin haldeki Kofi’nin karşısına bir de Bryan’ı çıkartmış ve Bryan maçı kazanarak Kofi’nin umutlarını yıkmıştı. Bunun ardından Vince ertesi hafta eğer Kofi, New Day’den ayrılmayı kabul ederse ona bir ana kemer maçı yapma hakkı vereceğini söyledi. Ancak Kofi bunu reddedince de, bu sefer New Day’in gauntlet maçında galip gelmesi şartını koşmuştu. Xavier ve Big E ikilisi arkadaşları Kofi için her şeyi yapmış ve son olarak Rowan ve Bryan’ı yenerek Kofi’nin bu maça çıkmasını sağlamışlardı.
Kofi artık her şeyiyle bir ana kemeri hak ediyor bence. O yüzden Kofi diyeceğim.
Tahmin: Kofi Kingston




Winner takes all triple threat match for the WWE Raw Women's Championship and the WWE SmackDown Women's Championship
Ronda Rousey(Raw) vs Charlotte Flair(Smackdown) vs Becky Lynch
Gecenin main eventi ise bir kadınlar maçı.. Evet bir kadınlar maçı. Zannediyorum ki kadın güreşinin geldiği son nokta: yani tepe noktası. WM’de main evente çıkmak her güreşçinin hayalidir elbette. Ama bundan seneler önce bir kadın güreşçiyseniz bu durum sizin için oldukça imkansız bir durumdu. Ama teker teker, basamakları birer birer çıkarak kadın güreşi buralara kadar geldi. Gayet güzel bir altyapı ile bizlere muhteşem bir maç sunacaklarından hiçbir şüphem bulunmuyor.
Filmi biraz başa sararsak, zannediyorum ki her şey Survivor Series ile başlamıştı. Kasım ayında gerçekleşen Survivor Series için Raw şampiyonu Ronda ile Smackdown şampiyonu Becky, Survivor Series’in SD vs Raw temasına uygun olarak maça çıkacaklardı. Summerslam’de geçirdiği heel turn ile seyircilerin favorisi olan Becky, çok geçmeden Charlotte’dan kemeri almayı başarmıştı. Ancak Raw’ı basan Smackdown ekibinin başında olan Becky, Nia’dan yediği yumruktan dolayı maça çıkamaz hale gelince yerine Charlotte çıkmıştı. Charlotte, Ronda’ya karşı direnmiş ve elinden geleni yapmıştı. Ancak hikaye gereği kazanamayacağını veya belki de gücünün yetmeyeceğini anlayarak delirmiş ve eline kendo stick alarak Ronda’yı değim yerindeyse mahvetmişti. Elbette ki bu an, iki isim arasına bir feudun başlayacağına bir işaretti. İki isim farklı brandlerde olsalar dahi..
Bir sonraki ay ringlere geri dönen Becky, TLC’de kemerini Asuka ve Charlotte’a karşı korumaya çalıştı. Maçın sonlarına doğru Charlotte ve Becky aynı anda merdivene çıkıp kemere ulaşmaya çalışırken Ronda geldi ve her ikisini de merdivenden iterek ikisinin de kemeri kazanamamasına vesile oldu. Böylece Asuka, Smackdown kadınlar kemerinin yeni sahibi oldu.
Bir sonraki ay kadınlar Royal Rumble maçında ise Charlotte ve Becky ikilsi adeta damga vurmayı başardılar. Becky aslında o gece Asuka’dan kemeri almaya çalışmış ancak başarılı olamamıştı. Sonrasında Royal Rumble maçına girerek, sakat ayağı ile sonda Charlotte’ı eleyip Royal Rumble’ı kazanmayı başarmıştı. Ertesi gün ise sakat bir dize sahip olmasına rağmen Ronda ile WM’den maç yapmak istediğini açıklamıştı. Becky sürekli tedavi olmakta diretip dizini daha kötü hale getirince ise Stephanie McMahon tarafından cezalandırılmıştı.  Vince McMahon işi daha da ileriye götürerek Becky’i 60 günlüğüne cezalandırmış ve WM için yerine Charlotte Flair’i seçmişti. Lynch sürekli olarak bir şekilde şovlara girip kendi hakkını aramaya çalışmıştı. Tabi bu süre zarfında gerçekten de şovları taşıyan bir isim haline gelmiş ve seyirciyi de yanına daha fazla çekmişti.
Fastlane’e geldiğimizde ise Ronda kemerini korurken, Becky ise sakat dizine rağmen Charlotte’ı yenmeyi başarmıştı. Tabi bunda maça karışıp, Becky’e saldıran ve DQ olarak maçı kazanmasını sağlayan Ronda’nın da etkisi büyüktü. Zaten Stephanie’ye karşı gelip Becky’nin maça eklenmesi gerektiğini söyleyen de kendisiydi. Ancak var olan güçlü görüntüsü ve maçları tahmin edilebilir hale getirmesi nedeniyle seyirciler tarafından sevilmemeye başlamıştı. WWE bu sefer Roman’da düştüğü hataya düşmemiş ve doğru bir zamanda Ronda’ya bir heel turn yaptırmıştı. Ronda bence biraz başarısız bir aktörlük sergilese de yine de durumu idare etmişti. Her ne kadar WM’den sonra ayrılacağı konuşulsa da kadın güreşine kısa sürede önemli katkı sağladığını düşünüyorum. Zira bence kendisi olmasa şu an bu maçın main event olacağını düşünmek imkansız olurdu.
Son olarak 2 hafta önce Asuka’dan kemeri alan Charlotte bu maça kemeriyle gelme hakkı kazanmıştı. Böylece kazananın her şeyi alacağı bir maç haline geldi. Yani maçı kazanan hem Smackdown’ın hem de Raw’ın kadınlar şampiyonu olacak.
Becky bu maç için herkesin olduğu gibi benim de favorim konumunda.
Tahmin: Becky Lynch

--

Yine bir WM döneminde geç kalmış bir yazı yazmış bulunmaktayım. 
Herkese iyi seyirler…

25 Mart 2019 Pazartesi

Mad Men - Carousel Sahnesi



"Nostalji; narin ve kuvvetli... Teddy bana, Yunanca'da nostaljinin eski bir yaradan kaynaklanan acı anlamına geldiğini söyledi. Kalbinizdeki bir sızıdır o; kuru hatıralardan çok daha kuvvetli... Bu alet bir uzay gemisi değil, bir zaman makinesi... İleriye ve geriye gidiyor...Tekrar dönmek için yanıp tutuştuğumuz yerlere götürüyor bizi... İsmi tekerlek değil, Atlıkarınca. Bu alet bize, tıpkı bir çocuk gibi etrafta dolanıp durduktan sonra eve; sevildiğimizi bildiğimiz yere dönme şansı veriyor."

17 Şubat 2019 Pazar

Elimination Chamber 2019 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri



WWE ELIMINATION CHAMBER 2019 – 17 ŞUBAT 2019
Road to Wrestlemania yolunda uzun yıllardır bir klasik haline gelen ancak bir süre rafa kaldırılan ve nihayetinde bir kez daha popüler hale gelen Elimination Chamber PPV’yi, her sene olduğu gibi bu sene de içerisinde birçok heyecanı barındırıyor. İsminden aldığı maç türüne sahip olan bu PPV’imizde iki tane Elimination Chamber maçı yer alıyor. EC maçlarından bir tanesi WWE kemeri için olacakken diğeri ise tarihin ilk kadınlar tag team şampiyonun belirlemek için olacak. Dolayısıyla bu şov içerisinde aslında bir ilke de tanık olmuş olacağız.
Fazla uzatmadan en iyisi maçları değerlendirmeye geçelim…



Pre-Show Match
Singles Match for the WWE Cruiserweight Championship
Buddy Murphy(c) vs Akira Tozawa
Ekim ayında kazandığı kemerini teker teker neredeyse her PPV’de koruyan Murhpy, en son geçtiğimiz ay Royal Rumble’da çıkmış olduğu Fatal Four Way maçında kemerini Tozawa, Itami ve Alexander’a karşı korumayı başarmıştı. Sonrasında 5 Şubat tarihli 205 Live şovunda Alexander, Lio Rush, Humberto Carillo ve Akira Tozawa’dan oluşan maçı Tozawa kazanmış ve bu şovun pre şovunda yer almaya hak kazanmıştı.
Ben Murphy’nin kemerini koruyacağını düşünüyorum.
Tahmin: Buddy Murphy



Singles Match for the WWE Raw Women’s Championship
Ronda Rousey(c) vs Ruby Riott
WM için Charlotte – Becky ekseninde rakibini bekleyen Ronda Rousey, çok net bir şekilde bu PPV’yi de boş geçmemek adına bir kemer koruması gerçekleştiriyor. Mevcut Raw roster’ında kemerini birçok kişiye karşı korumayı başaran Rousey, WM’ye kadar çok net bir şekilde de bu kemer korumalarını sürdüreceğe benziyor. Bu zincirde bir sonraki kurbanı ise Ruby Riott.
4 Şubat tarihli Raw’da kemerini Riott Squad’ın tüm üyelerine karşı aynı gecede koruyan Rousey, sadece Riott ile maç yapmamıştı. Bunun sonucunda da ikili arasında EC için bir maç ayarlanmıştı.
Tahminim çok net bir şekilde Ronda üzerine.
Tahmin: Ronda Rousey




Tag Team Match for the WWE Smackdown Tag Team Championship
The Miz & Shane McMahon(c) vs The Usos (Jimmy Uso & Jey Uso)
Geçtiğimiz ay tıpkı beklediğim gibi takım kemerlerini Cesaro ve Sheamus’dan almayı başaran Miz ve Shane ikilisi, kısa süre içerisinde seyircilerin beklentilerini karşılar düzeyde birbirlerine uyum sağlar oldular. Gerçekten son dönemlerde gördüğümüz en farklı hikayelerden biri olan bu hikayenin işleniş biçimi başından beri çok güzeldi. Peki sonu ne olacak? Bunun içinse ne yazık ki kötü bir son bizleri bekliyor gibi duruyor.
Shane McMahon WWE yönetimi içerisinde yer alan ve de ara sıra ringlerden güreşen bir isim konumunda. Genellikle WM’ye yakın daha çok ring içinde yer alan Shane, aktif bir güreşçi olmadığı için doğal olarak aktif bir şekilde kemer kazanımları içerisinde de yer almıyor. Miz hikayesi bu bağlamda bir istisna olsa da bunun kısa süreli olacağı aşikar. Zira hem Miz’e hem de Shane’e bir WM hikayesi gerekliyken, bu ikili arasında bir feud yaratımı için WM’ye uygun bir şekilde geçtiğimiz yılın Kasım ayından beri uğraşılıyor. Sonucunda bir şekilde takım oldular, kemerleri kazandılar. Ancak şimdi ise kemerleri kaybetme vakti gibi duruyor. Çünkü karşılarında Uso’lar gibi güçlü bir takım yer alıyor.
Bunun sonucunda hiç şüphesiz Miz, Shane’e bir gün ya da bir şovda arkasından saldıracak ve kısa süreli face turn’ünü bitirip heel bir şekilde yoluna devam edecek. O gün bugün mü bilmiyorum ama hiç değilse kemerlerini kaybedecekleri gün bence bugün.
Tahmin: The Usos (Jimmy Uso & Jey Uso)



No Disqualification Match
Braun Strowman vs Baron Corbin
Bir Corbin’le, bir McIntyre ile bir de Lashley ile feuda giren Strowman en sonda da Kurt Angle’a kendini yardım ederken buldu. WM yolunda birçok farklı isimle uzun zamandır feud içerisinde olan Strowman, bir şekilde de Lesnar ile kemer maçı yapma imkanına sahip olamadı. Bu değişkenlik içerisinde geçtiğimiz yılın sonlarından beridir düzenli olarak Corbin ile feud içerisinde diyebiliriz. Nitekim geçen yılın son PPV olan TLC’de henüz Corbin geçici Raw GM’yken iki isim kazanmış, Strowman biraz da yardım alarak maçı kazanarak Corbin’in GM’liğine son vermişti. Ardından Royal Rumble için Lesnar ile maç yapma hakkı kazanan Strowman, Corbin’e delirip Vince McMahon’ın limuzinini devirince ceza almış ve kemer maçı yapma hakkını kaybetmişti. Son olarak Kurt Angle odaklı olarak Corbin’in karşısına çıkan Strowman, nihayet intikamını alma fırsatını eline geçirdi.
Strowman’ın WM yolunun nerede biteceğini merak ediyorum doğrusu. Bununla beraber bu maçı kazanacağını düşünüyorum.
Tahmin: Braun Strowman



Handicap Match for the WWE Intercontinental Championship
Bobby Lashley(c) & Lio Rush vs Finn Balor
WWE’ye geri döndüğü günden bu yana nihayet bir yerlere erişen ve kemere ulaşmayı başaran Lashley, uzun bir süredir çıkış arayan Balor’a karşı kemerini koruyacak. Balor hatırlarsanız geçen ay Royal Rumble’da Lesnar ile Universal kemeri için maça çıkmış ancak maçı kazanamamıştı.
Açıkçası bu iki isim son dönemde birçok farklı isimle kısa dönemli feudlara girdikleri için WM yollarını kestirmesi güç isimler. Bu maç da Lio Rush’ın da Lashley ile takım olduğunu düşünürsek Lashley’nin kazanması muhtemel duruyor. Ancak feudun devam edebileceği bir şekilde maçın sonlanması bence en büyük olasılıklardan.
Tahmin: Bobby Lashley & Lio Rush



Elimination Chamber Match for the WWE Championship
Daniel Bryan(c) vs Kofi Kingston vs Jeff Hardy vs AJ Styles vs Randy Orton vs Samoa Joe
Gecenin iki EC maçından biri WWE kemeri için gerçekleştirilecek. Geçtiğimiz ay kemerini her ne hikmetse nerden çıktığı bilinmeyen ve alakasız bir şekilde suni bir “ikinci adam” pozisyonuna getirilen Rowan sayesinde, Styles’a karşı kemerini koruyan Daniel Bryan, bu sefer ise kemerini Elimination Chamber maçında tam 5 kişiye karşı korumak durumunda olacak. Ben ne yalan söyleyeyim Bryan’ın heel halinden çok hoşnut değilim. “New” olgusu benim için çok doyurucu olmadı. Ayrıca Rowan’ın birden damdan düşer gibi senaryolara dalması da hakikaten oldukça garip bir durumdu.
Aslında Kofi yerine en başta Mustafa Ali’nin olması düşünülüyordu ancak Ali, Joe tarafından sakatlanınca maçtan çekilmek durumunda kaldı ve yerini Kofi’ye bıraktı. Hal böyle olunca zaten Kofi’nin çok da maçı kazanma şansı bulunmuyor. Joe zaten Ali ile feuda girecek. Jeff Hardy içinse tekrardan main evente yükselir mi bilinmez ama zaten yükselse bile şu an o zaman olmadığı çok açık. Geriye Daniel Bryan, Orton ve Styles kalıyor.
Ben burada bir kemer değişiminin iyi olacağını ve bu kemer değişiminin Orton tarafından olacağını düşünüyorum. Çünkü WM yolunda net bir ana kemer feudu çizilmediği için büyük ihtimalle çoklu bir maç izleyeceğiz. Styles vs Orton vs Bryan WM için bizlere güzel bir şey vaat edebilirler.
Tahmin: Randy Orton



Tag team Elimination Chamber match for the Inauragal WWE Women’s Tag Team Championship
Nia Jax & Tamina vs The Riott Squad (Liv Morgan & Sarah Logan) vs Mandy Rose & Sonya Deville vs & The IIconics (Billie Kay & Payton Royce) vs Bayley & Sasha Banks vs Naomi & Carmella
WWE’de son dönemlerde bir kadın devrimi olduğu çok aşikar bir durum. Birçok farklı ilk son 3-4 senede karşımıza çıktı. Kadınlar birçok kez main eventta yer aldılar, Money in the Bank ve Royal Rumble maçlarına çıktılar, kendi PPV’lerini yaptılar, extreme güreşler sergilediler ve neticesinde birçok kez güzel maçlar çıkartmayı başardılar. Kadın sayısı arttıkça da “önemli” isimler boşta kalmaya başladı. Ayrıca sadece kemer odaklı bir görüntü sergiledi. Yıllardır süre gelen bu durum nihayete eriyor. Yani bu şovumuzda tarihin ilk kadınlar takım şampiyonuna tanıklık edeceğiz.
Zaten son dönemde kadın güreşinde de hem stable hem de tag team bazında birbirleriyle ortak hareket eden isimlerin sayısında artış bulunmaktaydı. Bunun sinyalleri çok önceden verilmekteydi. 24 Ocak 2018’de Vince McMahon tarafından dile getirilen bu fikir, 14 Ocak’ta resmileşmişti. Sonrasında 3 tane Raw’dan 3 tane de Smackdown’dan çeşitli elemelerle gelen 6 takım bu maça çıkmaya hak kazanmıştı.
Sasha ve Bayley ikilisi hiç şüphesiz maçın favorileri. Öte yandan Nia ve Tamina ikilisi de ciddi bir tehdit durumunda. Diğer isimlerin kazanması ise şüphesiz hepimiz için sürpriz olacaktır. Bu nedenle iki takımdan birini seçmem gerekirse Sasha ve Bayley diyorum.
Tahmin: Sasha Banks & Bayley

---
Kişisel yoğunluğumdan ötürü bir süredir ciddi bir şekilde ilgilenemediğim güreşten yine de uzak kalmamaya çalışıyorum. Her ne olursa olsun Elimination Chamber sevdiğim PPV’ler arasında yer alıyor. Zaten WM dönemi içerisinde olduğumuz için feudlarda ister istemez şiddetlenecektir.
Umarım güzel bir şov izleriz, herkese iyi seyirler.