ARA

1 Nisan 2023 Cumartesi

Wrestlemania 39 - 2023 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri

 



WWE WRESTLEMANIA 39 - 2023 – 1 Nisan 2023 Cumartesi & 2 Nisan 2023 Pazar
                Inglewood, California– SoFi Stadium

Şovların şovu, bu endüstrinin yarattığı en büyük event olan Wrestlemania yazısına hepiniz hoş geldiniz. Bu sene tam 39.kez gerçekleştirilecek olan Wrestlemania, WWE’nin ya da güreş evreninin şüphesiz ortaya çıkarttığı en büyük organizasyon. Her güreşçi bir gün burada bir anı yaratmayı, bir kemer kazanmayı veya bu alanda tarihe geçmeyi ister. Zaten senaryo anlamında da WWE Creative ekipleri Wrestlemania dönemini ve seyircilerin büyük beklentilerini düşünerek olayların gidişatını hazırlarlar ve en sonunda da bizlere bu şova layık bir Match Card hazırlamaya çalışırlar. Böylesine büyük bir organizasyonda herkes en şık, en gösterişli, en çok konuşulan isim olmaya çalışır. Hem seyirciler, hem güreşçiler, hem görevliler için her şeyin en üst düzeyde olması gereken bir organizasyon düşünün… işte bu Wrestlemania’nın ta kendisi!

WWE tarihinin ilk PPV’i olan ilk Wrestlemania şovu ilk kez 1985 yılında gerçekleşmişti. 1985’ten bu yana her yıl düzenli olarak gerçekleşmeye devam ederken, 2020 yılından bu yana da şov; tek bir günden ziyade bir hafta sonuna özel bir şekilde gerçekleşmekte. Bu yıl için 1 Nisan ve 2 Nisan’da olmak üzere iki farklı gecede Wrestlemania şovunu izleme şansı elde edeceğiz. Öte yandan bu yıl şovu Wrestlemania 21’den sonra (2005), ilk defa Hollywood temalı olarak izleme şansı edineceğiz. Şovun Los Angelas’ta gerçekleşiyor olması da bu anlamda yine önemli bir detay olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü şov dünyasının ana merkezinde böylesine büyük beklentilerle olan bir şov düzenlediğinizde bu beklentiyi gerçekten de karşılamanız için her şeyi yapmanız gerekiyor. Özellikle şovun normalde 2021 yılında Los Angelas’ta düzenleneceğinin açıklandığı bir ortamda, araya pandeminin de girmesi sebebiyle olası seyircisizlik ortamında yapılmak istenmediği için ertelendiğini görmüştük. Bu da zaten geniş seyirci ortamlı, pandemiden uzak ve isminin hakkını veren bir şov yaratılmak istendiğinin önemli detaylarından biri. Ayrıca yine Hollywood etkisi olarak roster içerisinde yer alan en büyük şovmen Miz’in de bu şovun özel sunucusu olduğunu belirtmemiz gerekiyor.

Match Card’ımıza baktığımız zaman ise bu beklentileri karşılayabilecek düzeyde maçlar olduğunu görebiliyoruz. İşin kadınlar tarafında Raw’ın güçlü şampiyonu Bianca, kariyerindeki ilk Wrestlemania galibiyetini arayan Asuka’ya karşı kemerini koruyacak. Smackdown’daysa ilk gecenin main eventinde şampiyon Charlotte’la, Royal Rumble kazananı Rhea Ripley, Wrestlemania 36’nın rövanşında karşı karşıya gelecekler. Bunun dışında IC kemeri şampiyonu Gunther, kemerini Drew ve Sheamus’a karşı korumak zorunda kalırken artık bir Hollywood yıldızı olan John Cena da U.S kemerini almak için Theory’le maça çıkacak. Şirketin esas hikayesinin kahramanlarından Tag Team şampiyonları Uso’lar ise bir yıllık bir feudun sonunda kemerlerini Sami Zayn ve Kevin Owens’a karşı koruyacaklar. Ayrıca farklı maçlarda Logan Paul ve Lita ile Trish gibi isimleri de izleme şansımız olacak. Bir de tabi ki yine bir senedir devam eden bir feud sonucunda Edge ve Demon Balor’ı Hell in a Cell içerisinde izleme şansı da elde edeceğiz. Mysterio’ların aile draması da yine şovumuz içerisinde yer alacak.

Tüm şovun main eventindeyse üst üste üçüncü kez Wrestlemania main eventine kemeriyle gelecek olan Roman Reigns, Royal Rumble galibi Cody Rhodes’a karşı kemerini koruyarak 2.5 yıldır devam ettirdiği hükümdarlığına devam etmeye çalışacak. Tahmin edilebilirliği bu zor olan karşılaşma hakikaten sahip olması gereken heyecanı taşıyor gibi gözüküyor.

Geceleri ayrı ayrı tek bir yazı içerisinde toparlayacağım bu uzun yazımızda, maçları yorumlamaya geçelim.

 

Night 1 – 1 Nisan 2023 Cumartesi



Singles Match for the WWE United States Championship
Austin Theory(c) vs John Cena

WWE içerisindeki bazı maçlar, bazen yaşandığı dönemde bazen de daha sonrasında önemli kilometre taşlarından biri olarak adlandırılırlar. Bu tarz maçlar dediğim gibi bazen yaşandığı dönemde zaten uzun bir süredir beklenen, üzerinde bir hikaye olmasa dahi hyple’nılan veya sonrasında dönüp bakıldığında bir oldukça önemli duran tarzda maçlardır. Tarihe baktığımız zaman mesela benim aklıma ilk olarak aklıma 2002 yılında Wrestlemania 18’de gerçekleşen Hulk Hogan vs The Rock yani bir diğer değişle Icon vs Icon maçı geliyor. Bir nevi bir bayrak bırakma maçı olarak da görülebilecek bu tarz maçlar, bir döneme damga vurmuş bir güreşçiyle onun yerini alması muhtemelen bir ismin maç yapmasıyla çokça ilişkilendirilirler. Bence bu maç da veliaht ismin kariyerindeki kilometre taşlarından bir tanesi olabilir gibi geliyor bana. Yani bundan bir 10 sene sonra dönüp baktığımızda bu maçı Theory’nin gelebileceği olası yerleri de düşündüğümüzde önemli bir kefeye koyma ve başta bahsetmiş olduğum tanıma uyarlama ihtimaliz oldukça yüksek gibi duruyor.

Theory özellikle WWE’nin sahibi Vince McMahon tarafından geleceğin isimlerinden biri olarak takdim edilen ve de hikayede de bunun işlendiğ ve bu sayede çok fazla avantaj elde ettiği bir gimmick içerisindeydi. Yaz aylarında bir MITB sahibi olan Theory, henüz 24 yaşındayken yakın gelecekteki potansiyel WWE şampiyonlarından biri olarak karşımıza çıkmaktaydı. Hatta o dönem olası başarılı cash in’inde Lesnar’a ait olan en genç WWE şampiyonu unvanını ele geçirme şansı vardı. Çantayı kazandığı gece aslında maçta olması bile planlanmamışken ve de aynı gece yakın zamanda sahip olduğu U.S kemerini Lashley’den geri alamazken kazanması, torpilli genç gimmick’inin altını da iyice dolduran nitelikteydi. Ancak sonrasında Vince McMahon’ın Yaratıcı Ekibin başından ayrılması ve işi Triple H’e bırakmasıyla beraber Theory’nin yükseliş yolu çok engebeli olmaya başladı. İlk olarak tarihin en başarısız cash in’ini yaparak Seth Rollins’ten U.S kemerini almayı başaramadı ve cash in’de fail olan isimlerden birisi olarak tarihe adını tersten yazdırdı. Genelde başarısız cash in’lere sahip isimlerin kariyerlerinin pek de iyi gitmediğini görmekteyiz. Damien Sandow ve Baron Corbin bu anlamdaki en net örneklerden. Strowman ortalama olarak nitelendirilebilirken Cena’ysa bu listedeki nihai istisna. Tabi Cena kariyerinin en üst düzeyde olduğu döneminde böyle bir şey yaşarken yine de bu ikili arasındaki fiziksel benzerliğin dışında bir benzerlik olarak ortaya sürebileceğimiz bir şey. Ancak tabi ki ikilinin çantayı kazanma dönemlerini düşündüğümüzde kariyerlerinin bambaşka aşamalarında kazandıklarını görmekteyiz.

Tam Triple H, kendi döneminde canlı gömdüğü ilk isim olarak Theory’i anacakken Survivor Series’te oldukça şanslı bir şekilde birden Lashley’den spear yiyen Seth’in üstüne düşerek U.S kemerini nihayet yeniden kazandı. Zaten başarısız cash in’inin ardından küstah, şımarık ve torpilli olduğunun bilincinde olan gimmick’ini bırakarak daha ciddi bir hale bürünen Theory, kısa süre içerisinde en dibi görerek tekrardan yükselme fırstaı yakalamıştı. Kemeri kazandıktan sonra sırasıyla birçok isme karşı da kemerini korudu ama neredeyse bunların hiçbirini temiz bir şekilde yapmayı başaramadı. Tabi ki heel bir karakter olarak hileye başvurması veya çıkan fırsatları değerlendirmesi oldukça anlaşılabilir bir durum. Zira sırasıyla 5 Aralık Raw’da karşı DQ’yla Mustafa Ali’ye, 2 Ocak Raw’da sakatlanan Seth Rollins’e, 23 Ocak Raw’da Lesnar’ın maça karışmasıyla Lashley’e karşı kemerini korumayı başardı. En sonda da Elimination Chamber’a kemerle gelen Theory, yine maç boyunca çok fazla arka planda kalıp fırsat kollarken en sona Seth Rollins’le beraber kalmış ve maça bu sefer de Logan Paul’un karışmasıyla oradan da kemerle çıkmasını bilmişti. Her seferinde kendini avantajlı bulan Theory, güçlü bir şampiyon izlenimi vermese de (mesela Gunther de heel bir şampiyon ama müthiş dominant ilerliyor) ve gimmick olan zaten bunu vaat etmese de Kasım 2022’den beri U.S kemerini korumayı devam ediyor.

John Cena’ysa artık WWE içerisinde şanslıysak yılda 2-3 kereden fazla görmeyeceğimiz bir isim haline geldi. 2021 yılında Summerslam için return yaparak Roman’ın karşısına çıkan ve kaybeden Cena, 2022 yılı içerisindeyse 27 Haziran Raw’da geri dönüş yaparak WWE’ye gelişinin 20.yılında hepimizi selamlamıştı. Cena 2022 yılı içerisinde ilk defa WWE’de yer alırken doğal olarak 20.yılının da etkisiyle birçok güreşçi tarafından saygıyla karşılanmıştı. Tüm bunların aksine o dönem halen Vince’in şımarık çocuğu olan Theory’se daha öncesinde sosyal medyada da atıştığı Cena’nın arka alanda karşısına çıkarak kendisiyle küstahça konuşmuştu. Cena’ya, bu gece herkesin onu tebrik edeceğini ancak tebrik edilmesi gereken gerçek kişinin kendisi olduğunu söylemişti. Theory’e göre o her hafta Raw’daydı ve herkesi A-Town’a götürüyordu. Ona göre Cena buralardan çok uzaktı ve sürekli “pes etme” felsefesinden bahsederken Theory’yse bunu hep yapıyordu. 24 yaşındaydı ve hali hazırda en genç U.S şampiyonuydu(Bu olaydan yakın bir zaman sonra kemerini Lashley’e kaybedecek ve MITB çantasını kazanacaktı). Cena’ysa 24 yaşındayken hiç şampiyonluk kazanamamıştı. Kendisi bizzat Vince tarafından seçilmişti, Cena’ysa 2022 yılında halen şort giyen yaşlı bir adamdı. Theory, bahsettiği tüm bu olayların ve resmettiği şeylerin üzerine bir selfie çekilmek isterken Cena’ysa hiç oralı bile olmayarak cevap vermeden orayı terk etmişti. Aynı gece yaptığı promo’da bir gün güreşeceğini ama bunun ne zaman olacağını bilmediğini söylemişti.

30 Ocak Smackdown’daysa debut yaptığı 2002 yılından itibaren her yıl en az bir kez maça çıkmasının şerefine 2022’ye de boş geçmemek adına Owen’sın Sami ve Roman’a karşı takım arkadaşı olmuştu. Maç içerisinde çok aktif güreşmese de resmen 2022 yılında da maç yaparak serisini sürdürmüştü. Royal Rumble ve Elimination Chamber süreçlerindeyse hiç ortalıkta gözükmemişti. Nihayet 6 Mart Raw’da geri döneceği açıklanmıştı. Bunun üzerine Theory’de kendisine oldukça sıcak bir hoş geldin mesajıyla karşılayacağını söylemişti. 6 Mart Raw’daysa Cena geri dönmüş ve Theory’yle ring içerisinde yüz yüze gelmişti. Raw, Cena’nın memleketi Boston, Massachusetts’te gerçekleşirken Theory tüm bunların etkisiyle Cena’dan bir cevap bekliyordu. Cena ise başta bu mücadeleyi reddetmeye karar vermişti. Oldukça ağır ithamlarda ve kelime oyunlarında bulunarak onun hazır olmadığını söylemişti. Velhasıl tüm bunların sonunda memleketinin insanlarının onayıyla maçı kabul ettiğini açıklamıştı.

Şimdi bu maçın neden aslında altında muhteşem bir WM hikayesi yaratılmadan planlandığını anlayabiliyor musunuz? Bu maçın zaten bir hikayesi mevcut. Theory, çok genç yaşta WWE’de ciddi senaryolarda ve kemer mücadelelerinde yer almış, fiziki görünümü bakımından da Cena’yı anımsatan; mikrofon, rol ve ring içi yeteneği açısından da bir Wonderkid olarak gözüken bir isim. Gelecekte WWE’nin yüzü olması bekleniyor. Kendisine böyle bir yol haritası çizilmiş olması oldukça muhtemel. Tıpkı yıllar önce Cena’ya çizildiği gibi. O Cena, şu anda WWE içerisinde resmen G.O.A.T olarak tanımlanıyor. G.O.A.T konusu her zaman tartışılabilecek bir şey ama Cena gerçekten WWE’yi uzun bir süre götüren, uzun bir süre yüzü olan ve muazzam başarılara imza atmış bir efsane. Dolayısıyla henüz bu yolların başında olan bir isimle bu yolları çoktan geçmiş iki ismin yani klasik bir deyimle bir halef-selef maçı izlemek üzereyiz. Bu sebeple çok ve ince angle’lar içeren bir senaryoya ihtiyaç olmadan, ortada kemerin olduğu ikonik bir maç planlanmış durumda.

Maç tahminine geçersek eğer John Cena full timer bir güreşçi olsaydı ya da bırakın full timer’ı bir part timer bile olsaydı ben maçın John Cena tarafından kazanılacağını tahmin ederdim. Theory, bu 4-5 aylık title reign döneminde kemerini doğru düzgün bir galibiyetle koruma şansı elde edemedi. Neredeyse her maçında şansı yaver gitti ve kemerini korudu. Heel bir isim olarak fırsatları yakalaması gayet güzel ama öte yandan korkak ve güçlü olmayan bir şampiyon izlenimi de bizlere veriyor. Velhasıl John Cena artık yılda 1-2 kere görünen bir isim olmasından ötürü ben kemeri kazanabileceğine ihtimal vermiyorum. Belki bu galibiyet sayesinde Theory de kariyer açısından önemli bir adım atma şansı elde eder diye düşünüyorum. Zira halef-selef maçı olarak görünen maçı daha genç bir ismin kazanması her zaman daha ilgi çekici olmuştur. Theory gibi genç ve bir şeyler vaat eden bir ismin bence bu maçı kazanması gerekiyor. Temiz veya ona yakın bir şekilde Cena’yı yenerse bence kariyerinin dönüm noktası olur.

Tahmin: Austin Theory

 

 



Singles Match
Seth “Freakin” Rollins vs Logan Paul

2022 yılının ortalarına kadar Cody’yle feuda giren ve feudu kaybeden Seth, yılın geri kalanındaysa ağırlıklı olarak U.S kemeri çerçevesinde mücadelesine devam etmişti. Hatta yılın sonlarına doğru kemeri de kazanmayı başarmış ve bu sayede yıllar sonra bir kemer sahibi olmayı başarmıştı. Fakat bu title reign çok fazla sürmemiş ve kemerini Survivor Series 2022’de Austin Theory’e karşı şansız bir şekilde kaybetmişti. Sonrasında yapılan rövanş maçında kemerini geri almaya çalışmış ancak maç içerisinde sakatlanıp dezavantajlı duruma düştüğü için maçı kaybetmişti.

Logan Paul’u ise en son ekranlarda 2022 Kasım ayında Suudi Arabistan şovu olan Crown Jewel’da görmüştük. Maçın main eventinde Roman Reigns’le kemer maçına çıkan Paul, muazzam bir performans sergilemesine rağmen kemeri Roman’dan almayı başaramamıştı. Maç sonunda sakatlandığı da açıklanmış ve zaten part timer bir isim olarak güreşmeye devam ettiği için de bir süre ekranlardan uzak kalmıştı. Halen birçokları tarafından sahip olduğu internet ünlülüğü sebebiyle sevilmeyen bir karakter olan Logan, bir kez daha Crown Jewel’da göstermiş olduğu performansın ardından iyi bir alkış almayı başarmıştı.

Logan ekranlardan uzak kalmaya ve Seth de United States için kemer mücadelesine devam ederken bu ikili arasında ilk kıvılcım Royal Rumble 2023’te çıktı. Logan Paul return yaparak Rumble maçına katılırken maçta Seth Rollins’i iplerin dışına göndererek onu elemeyi başarmıştı. Sonrasında ikili çeşitli mecralarda birbirlerine laflar söyleyerek bu feudun başlangıcına katkıda bulunmaya devam etmişlerdi. Zaten Logan bir internet ünlüsü olduğu için feudlarında birçok kez podcast’lerini de kullanmayı başarıyor. Nihayetinde Elimination Chamber PPV’ine geldiğimizde Seth Rollins bir kez daha United States kemerini Theory’den geri alabilmek için maça dahil olmuş ve son ikiye kalarak da buna çok yaklaşmıştı. Aynı maç içerisinde yer alan diğer katılımcılardan Montez, göstermiş olduğu bol eforlu ve müthiş performansın üstüne tuşlanınca medikal görevlilerin yardımıyla çember dışına alınmaya çalışılmıştı. Bu esnada çemberin açıldığını görüp içeri girme fırsatı bulan Logan Paul, Rollins’e saldırarak onun maçı kaybetmesini sağlamıştı. Bunun üzerine bir kez daha heel olan Logan, seyircilerden de ciddi bir tepki almıştı. Şovdan sonra Raw’larda birçok kez Seth, görüntülü arama aracılığıyla Logan’la atışmış ve onunla maç yapmak istediğini dile getirmişti. 6 Mart Raw’da Wrestlemania 39’un sunucusu olacağı açıklanan Miz’in de teşvikleriyle WM için maç kesinleşmişti.

Logan, WWE içerisinde her gözüktüğünde ciddi bir etki yaratmayı başarabilen bir isim. Sporcu geçmişinin de etkisiyle hakikaten ring içerisinde harika bir performans gösterdiğini her geçen maç çok daha iyi bir şekilde bizlere gösterdi. Bu sefer de bu işin en iyilerinden biri olan Seth Rollins’le maça çıkıyor olacak. Tam bir görsel şölen vaat eden bir maçla karşı karşıyayız. Burası Wrestlemania olduğu ve de main event hikayesel anlamda çok fazla şey vaat ettiği için ve main event dışında da yine hikaye anlamında çok fazla “WM Anları” yaratılabileceği için bu maçın biraz underrated kalma ihtimali çok yüksek gözüküyor. Ancak tüm bunlara rağmen yılın maçı adayı olabilecek bir ring içi aksiyon beklentilerimiz mevcut. Bence Logan, yine yaptıkları bizleri şaşırtmaya devam edecek. Seth de yine her zaman yaptığı işi yine üst seviyede tekrarlamayı başaracak ve ortaya harika bir iş çıkacak. Ve bence bu maçı da kazanarak güzel bir Wrestlemania galibiyeti alacak. Bence kariyeri açısından bu galibiyete oldukça ihtiyacı var. Logan zaten kazansa da kaybetse de her daim önemli şovlarda gözükecek ve güzel maçlar çıkarmaya devam edecek. Seth ise burada halen daha çok şey kazanması düşünülen bir isim olduğu için bu maçtan galibiyetle ayrılması Logan’a göre çok daha mantıklı.

Tahmin: Seth “Freakin” Rollins

 


Six-Woman Tag Team Match
Trish Stratus & Lita & Becky Lynch vs Damage CTRL (Bayley & Dakota Kai & Iyo Sky)

Şampiyonluk maçları dışında kadınlar kategorisinde WM’de maça çıkmayı hak eden iki ismin feudunu da WM içerisinde izliyor olacağız. Zira artık kadınlar main eventi açısından önemli yerlerde yer alan Becky ve Bailey ikilisi, tüm kemerler arasında şov içerisinde ortada olmayacak olan tek kemer olan Kadınlar Tag Team’inin ortada olmadığı bir ortamda yanlarındaki ikişer isimle yine olabilecek en iyi senaryoda karşı karşıya geliyorlar. Bu feudun altyapısına inmek için Summerslam 2022’ye kadar, yani Ağustos ayına kadar gitmemiz gerekiyor.

Wrestlemania’da Raw Kadınlar Kemerini Bianca’ya kaybeden Becky, süreç sonrasında kemeri bir türlü geri almayı başaramamıştı. Summerslam’de gerçekleşen son rövanş maçını ise kaybederek Bianca’nın şu an için kendisinden daha iyi olduğunu kabullenmişti. Maç sonundaysa uzun bir sakatlık arasının ardından Bayley’in WWE’ye geri döndüğünü görmüştük. Bayley WWE’ye geri dönerken tek gelmemiş, daha sonra Damage CTRL olarak da tanıyacağımız stable’ının diğer üyeleri olan Dakota Kai ve Iyo Sky’ı da yanında getirmişti. Kemerini koruyan yorgun Bianca’ya mesaj vermek ve belki de onu tek kıstırmak isteyen Bayley, karşısına Becky’i de görünce geri adım atmış ve kemer için mesajını vermişti. Bu sayede Becky de bir face turn yapmış ama uzun kemer mücadelesinin ardından bir süreliğine ekranlardan uzak kalmaya başlamıştı.

Summerslam’den sonra bir stable olarak hareket eden bu heel üçlüden Bayley Raw Kadınlar Kemeri’ne, Damage CTRL ise o dönem Kadınlar Tag Team Şampiyonu olan Sasha Banks ve Naomi’nin uzaklaştırılmasıyla boşta kalan takım kemerinin peşine düşmüşlerdi. Bianca’ysa yanına Alexa ve Asuka’yı almış ve bu üçlüye karşı koymaya çalışmıştı. Eylül ayında ilk olarak Clash at the Castle’da heel takım maçı kazanırken, Ekim ayındaki Extreme Rules’a giden yolda boşta kalan Kadınlar Tag Team’i için yapılan turnuvayı da Kai ve Sky ikilisi kazanarak yeni şampiyon olmuşlardı. Takımsal bazda gelen bu başarı Bayley için bireyselde gelmemiş, Extreme Rules’ta Raw Kadınlar Kemeri’ni Bianca’dan almayı başaramamıştı. Kasım ayında Crown Jewel öncesi Kai ve Sky takım kemerlerini Asuka ve Alexa’ya kaybetmiş ancak Crown Jewel’da geri almayı başarabilmişlerdi. Bayley ise bir kez daha Bianca’ya kaybederek kemere uzanma şansını yine kaybetmişti. Tüm bunlar olurken ekranlardan uzak kalmaya devam eden Becky Lynch ise Crown Jewel’dan sonra Kasım ayı içerisinde geri dönmüş ve Bianca’nın Damage CTRL karşısındaki mücadelesine destek olmaya başlamıştı. İlk olarak Crown Jewel’dan 3 hafta gerçekleşen Survivor Series’teki War Games maçında Bianca & Alexa & Asuka ve Mia Yim dörtlüsüne katılmış ve takımının Damage CTRL & Ripley ve Nikki Cross’a karşı galibiyeti getirmişti.

Tüm bunların üzerine Becky ve Bayley arasındaki feud, Bayley’in Bianca’yla olan feudu biter bitmez başlamış ve birçok kez Kai ve Sky’la beraber Becky’e karşı üstünlük kurmaya çalışmıştı. Ocak ayında yapılan Royal Rumble’da Becky; Kai ve Sky’ı elerken Bayley de Becky’i elemeyi başarmıştı. Tabi sonrasında Bayley, Liv Morgan tarafından elense de en azından Becky’i elemeyi başarabilmişti. 6 Şubat Raw’da nihayet bu ikili bir Steel Cage maçında karşı karşıya gelmişlerdi. Bayley bir kez daha Sky ve Kai’nin kurduğu üstünlükle Becky’i alt edip maçı kazanacakken Elimination Chamber 2022’den beri görmediğimiz -ki o şovda da Becky’e karşı kemer maçına çıkmıştı- Lita return yapmış Becky’nin maçı kazanmasını sağlamıştı. 27 Şubat Raw’daysa Becky ve Lita ikilisi, Damage CTRL’ün sahip olduğu Women’s Tag Team kemeri için maç yapma hakkı elde etmişler ve de Trish Stratus’un return’üyle maçı ve kemeri kazanmayı başarmışlardı. Summerslam 2019’dan sonra emeklilik kararı alan Trish, 6 Mart Raw’da emeklilikten geri döndüğünü açıklamış ve bunun üstüne de Damage CTRL’a WM 39 için maç teklifinde bulunmuşlardı. Damage CTRL’ün de bunu kabul etmesiyle beraber ortada Women’s Tag Team kemerinin olmadığı bu takımlar maçı resmileşmişti.

Günümüzün iki büyük kadın güreşçisiyle beraber iki efsane ismin de yer aldığı bu feud bence WM döneminde gayet güzel işlendi. Erkeklerde çokça gördüğümüz, bir dönemin efsane isimlerinin önemli PPV’ler öncesinde gözükerek feudlara dahil oldukları part timer statülerinin Kadınlar özelinde de kullanıldığını görmekteyiz. Özellikle kimsenin gerçekten tam olarak emekli olmadığı güreş dünyasında Trish’in 2019’dan sonra güreşeceğini görmek oldukça güzel olacak. Bu maç bir kemer maçı olsaydı yani eğer Kadınlar Tag Team kemerleri ortada olsaydı ben maçın Damage CTRL tarafından kazanılabileceğini düşünebilirdim fakat ortada kemer olmadığı için kemer sahiplerinin ve efsanelerin olduğu takımın kazanmasını daha yakın görüyorum. Hazır ufukta Ronda ve Shayna ikilisi de yükselirken, bu feuddan galip ayrılanlar Becky ve Lita ikilisi olacaktır. Ancak muhtemelen bundan sonrasında kemerleri Ronda ve Shayna ikilisine kaybedeceklerdir.

Tahmin: Trish Stratus & Lita & Becky Lynch

 

 


Men’s Wrestlemania Showcase Fatal Four Way Tag Team Match
Braun Strowman & Ricochet vs The Street Profits (Angelo Dawkins & Montez Ford) vs Alpha Academy (Chad Gable & Otis) vs The Viking Raiders (Erik & Ivar) w/Valhalla

17 Mart Smackdown şovunda, hem kadınlar hem de erkekler bazında birer tane Wrestlemania Showcase fatal four-way tag team maçı olacağı açıklanmıştı. Aslında eskiden bu tarz Wrestlemania’yı ıskalaması güzel olmayacak ancak uygun bir senaryo içerisinde kullanılmamış isimler daha çok Andre the Giant Memorial Battle Royal çerçevesinde karşımıza çıkarlardı. Keza benzer şeyleri Kadınlar tarafında da görmeye başlamıştık. Fakat yine bu sene de Battle Royal olayları tıpkı geçen seneki gibi yine WM öncesindeki son haftalık şov olan Smackdown’a saklandı. Böylece de katılımcının bol olduğu bir maç için böylesine bir yol seçildi diye düşünüyorum.

Üzerinde herhangi bir hikayenin olmadığı bu maç içerisinde teker teker takımları değerlendirerek ilerlemek gerekir diye düşünüyorum. Herhangi bir eleme maçı olmadan bu dört takımın direkt olarak bu maç için duyurulduğunu gördük. Öncelikle Strowman ve Ricochet ikilisinden bahsedersek, aslında doğal bir takım olmayan bu ikili genellikle bireysel olarak kariyerlerini sürdürdüklerini ve anlık gelişen bir ittifakla takım olarak mücadele ettiklerini görmekteyiz. Öncelikle Strowman’dan bahsedersek, WWE’den ayrıldığı dönemde oldukça ciddi bir main eventer olmasına rağmen 2022’de gerçekleştirdiği return’ün ardından kendisinin çok da mutlu olduğunu düşünmüyorum. Zira bir süre Omos’la feuda girmiş kazanmış, sonrasında da IC kemeri için Gunther’le feuda girmiş ve kaybetmişti. Eski dominantlığından ve etkisinden uzak bir görüntü içerisinde olduğunu ve önemli feudlarda yer almadığını görmekteyiz. Bu durum daha ne kadar devam edecek bilemiyorum ama bu yıl içerisindeki olası kemer ayrılığı sonrasında main event açısından Strowman gibi birçok ismin tekrardan potaya girebileceğini düşünüyorum. Ricochet ise IC kemerini Gunther’e kaybettikten sonra tekrardan kazanma şansı yakalamış ancak yine yenik ayrılmıştı. Gunther ve Imperium’a karşı Strowman’la birlik içerisinde hareket etmeye başlamışlar ve hatta Uso’larla kemer maçına dahi çıkmışlardı.

Alpha Academy’se yine önemli bir feud içerisinde yer alamayan ortalamanın altında bir takım izlenimi vermeye devam ediyor. Zaman zaman Chad Gable bireysel olarak ring içerisinde kullanılsa da Otis biraz daha mizah unsuru olarak kullanılmaya devam ediyor. Hatta son dönemde Maximum Male Models ile komik segmentlerde de yer aldığını ve bu nedenle Gable’ı da kızdırdığını gördük.

The Viking Raiders ise heel bir takım olarak özellikle bir dönem birlik içerisinde hareket eden Sheamus ve Drew ikilisine karşı feuda girmişlerdi. Ben Sheamus ve Drew’ı yükseltme açısından bir merdiven görevi gördüklerini düşünmekteyim. Velhasıl Sheamus & Drew birlikteliği kısa vadede sonlanırken, Viking Raiders da bu feuddan mağlup ayrılan taraf olarak kalmıştı.

Street Profits; WWE’nin senaryoların kıyısından köşesinden hep bir şekilde yer vermeye çalıştığı bir takım izlenimi vermekte. Özellikle yaz sonunda Uso’larla çok iyi bir kemer feuduna dahil olsalar da bir türlü kemerleri onlardan almayı başaramamışlardı. Bununla beraber Montez Ford’un Dawkins’e göre daha çok öne çıktığını ve bireysel anlamda kendini daha çok gösterdiğine şahit olmaktayız. Bu da aslında ilerisi için de bazı mesajlar vermekte.

Ben bu tarz yaratılmak istenen kıvılcımı düşük WM moment’larının biraz da pushlanmak istenen güreşçilere yönelik ufak hamleler veya sinyaller olduğunu da düşünmekteyim. Geçmişte bahsetmiş olduğum Battle Royal’leri kazanan isimlerin rastgele isimler olmadıklarını ve genellikle çok uzun sürmese de bir push dönemi içerisine girdiklerine şahit olmuştuk. En yakın örnek olan geçtiğimiz senenin kazananı Madcap Moss, Battle Royal sonrasında bir süreliğine push almış ancak sonrasında bunun devamı gelmemişti. Dolayısıyla ben benzer düşüncenin hem erkekler hem de kadınlar içerisinde de işleneceğini düşünüyorum. Tahminlerimi de yine bu mantık doğrultusunda yapacağım. Biraz yukarıda ve daha önceki yazılarda bahsettiğim gibi Montez, WWE içerisinde bu yıl bireysel anlamda push alması beklenen isimlerden birisi. Muazzam ring yeteneğinin yanında iyi de bir karizmaya sahip. Zaten bireysel anlamda kullanılacağının en büyük işaretlerinden birini de Elimination Chamber içerisinde almıştık. U.S kemeri için gerçekleşen E.C maçına katılım sağlamaya hak kazanan Montez, inanılmaz bir performans sergilemiş ancak kemeri kazanmayı başaramamıştı. Bence Montez’in bireysel performansına hazırlık anlamında burada da maça damga vurması ve takdirleri üstüne toplayıp bir WM Moment yaratması gerekmekte. Bu sebepten dolayı ben maçın The Street Profits tarafından kazanılacağını düşünüyorum. Genel olarak maç çok önemli bir maç olarak gözükmese de özellikle Ricochet, Gable ve Montez’in aynı anda ring içerisinde yaptıkları şovları görmek ve cüsse olarak iri isimlerin kapışmasını izlemek bu maç özelinde bence oldukça güzel olacak.

Tahmin: The Street Profits (Angelo Dawkins & Montez Ford)

 

 


Tag team Match for the Undisputed WWE Tag Team Championship
The Usos (Jey Uso & Jimmy Uso) vs Kevin Owens & Sami Zayn

Geçtiğimiz yılın yaz aylarında bu yana şekillenen Bloodline & Sami Zayn olayları, döndü dolaştı Wrestlemania için böylesine bir maç yarattı. Bloodline’ın şefi Roman Reigns her ne kadar Royal Rumble sonrasında birleştirilmeye çalışssa da biraz bu olaylardan ayrı bir feuda girmiş durumda. Belki Wrestlemania’da hepsi toplu bir şekilde birleşebilir ama Roman’dan bağımsız olarak özellikle git gelleriyle, yaratılan heyecanıyla gelmiş geçmiş en güzel hikayelerden birisi oluşmuş durumda. Hem ring içi hem de hikaye açısından Wrestlemania’ya oldukça yaraşır bir maç olacağını düşünüyorum. Bir tarafta gerçek ikizler; 10 yılı aşkın bir süredir tag division’ına damga vurmuş Uso’larla 2000’li yılların ortalarından beri(Sami Zayn’in El Generico Kevin Owens’ın Kevin Steen olduğu dönemler) ortak hikayelerde yer alan, bir kardeş gibi bazen kavga edip bazen birbirlerinin arkalarını kollayan Kevin Owens ve Sami Zayn. Uso’ların 600 günü aşmış olan title reign’lerinin en sıkı en büyük challange’ı olduğunu söylesek yanlış olmayacaktır.

Bu hikayeyi en başa alırsak 2020 yılına dönmemiz gerekir diye düşünüyorum. 2020 yılında Roman Reigns return yapıp kemeri alınca, karşısına ilk olarak ailesinden biri olan Jey Uso çıkmıştı. 2020 Eylül ve Ekim aylarında yapılan maçlardan Roman ağır bir şekilde üstün çıkınca, Jey ve Jimmy ikilisi her ne olursa olsun Roman’ın yanında yer alacağını açıklayarak Bloodline’ın temellerini atmışlardı. O esnada yeni menejeri yani bir diğer deyimle Wiseman’i (Bilge Adam) Heyman’ı da yanına alan Roman halen devam eden title reign’in temellerini atmaya başlamıştı. Aynı yılın sonunda ve 2021 yılının başında Roman Reigns, Jey’le olan feudunu bitirdikten sonra Kevin Owens’la feuda girmiş ve buradan da galip ayrılmayı başarmıştı. Ardından 2021 yılı ve 2022 yılının ortalarına kadar Bloodline’ın aynı üyeleriyle beraber Roman kemerini korumayı başarmıştı. Bu esnada Uso’lar Temmuz 2021 Money in the Bank’te halen korumakta oldukları Smackdown Tag Team kemerlerini The Myserios’tan almayı başarmışlardı. Kemeri kazandıktan sonra 2022 yılı ortalarına kadar Street Protifts, New Day, Viking Raiders, Rick Boogs & Shinsuke Nakamura gibi isimlere karşı kemerlerini korudular. Roman ise Wrestlemania 38’de Brock Lesnar’ı yenerek Raw ana kemerini de ele geçirdi.

Sami Zayn’in Bloodline senaryosuna dahil olması da aşağı yukarı yine 2022’nin ortalarına tekabül eden bir süreçti. 22 Nisan Smackdown’da ilk olarak Sami’nin Bloodline soyunma odasına gelerek ilk dokunuşu yaptığını görmüştük. Sami o dönemde biraz hikayelerin gerisinde kalmış, klasik bir mid carder güreşçi olarak takılmaya devam ederken bu ilk kontağı çok önemli bulmamıştık doğrusu. Zaten olası bir güç sıralamasında çok üstlerde yer almayan ve ana kemer mücadelesi için uğraş verecek olsa dahi underdog sayılabilecek bir isimdi. Ek olarak eğlenceli bir tarafı da mevcut. Bahsettiğimiz dönem, Roman’ın Brock Lesnar’dan Raw kemerini aldıktan sonraki dönemiydi. Yani Bloodline senaryosu ve Roman’ın dominasyonu acaip seviyelere çıkıyor ve insanlar da yavaş yavaş bu dominasyonun artık fazla olduğunu düşünmeye başlıyorlardı. Üstüne üstlük bir de önümüzde, Smackdown Tag Team şampiyonları olan Uso’ların RKBro’yla, yani Raw Tag Team şampiyonlarıyla bir kemer birleştirme maçları da vardı. 22 Nisan 2022 tarihli Smackdown’a döndüğümüzde Sami Roman’a ithafen onu “Acknowladge” ettiğini ve onun kesinlikle bir Head of the Table olduğunu söylüyordu. Roman’ı övmede şirazeyi kaçırıp ring içi ring dışında Roman’ın ne kadar önemli biri olduğunu gördüğünü belirtiyordu. Sami’nin Roman’a ulaşmasının tek sebebi elbette ki onu övmek değildi. O dönem Drew McIntyre ile feud içerisinde olan Sami, Roman’dan yardım isterken bunun karşılığında da Roman ve ekibine yardım edebileceğini söylüyordu. Aynı gece Drew ve Sami arasında bir Lumberjack maçı gerçekleşirken Uso’lar ringe gelerek Lumberjack’ler arasında bulunan RKBro üyeleri Randy Orton ve Riddle’a saldırmışlardı. Böylelikle Uso’lar ve Roman, dolaylı yoldan Sami’ye yardım etmişlerdi. Belki Sami istemese yine RKBro üyelerine saldırabilirlerdi ama bu olay üzerine Sami de elbette kendinden pay çıkarmayı bildi. Ringi terk ederek Drew’dan da kurtulmayı başardı. Ancak sonrasında Drew’la olan feudunu kaybederken Bloodline’ın RKBro’yla olan kemer birleştirme feuduna dahil oldu. 8 Mayıs’ta gerçekleşen Wrestlemania Backlash’te Bloodline; RKBRo ve Drew McIntyre üçlüsünü yenerken hemen bir sonraki 13 Mayıs Smackdown’da Randy Orton Riddle’la beraber Roman’ı ringe davet ederken karşısında Sami Zayn’i bulmuştu. Bloodline tişörtlüyle ringe gelen Sami, Bloodline adına geldiğini söylemiş ancak Riddle’la maç yapma konusu gündeme gelince arka alanın yolunu tutmaya çalışmıştı. Adam Pearce gelerek Riddle vs Sami Zayn maçı resmileştirirken, Sami maçı kaybetmişti. Sami maçtan sonra arka alanda Heyman’la Roman hakkında konuşurken, Heyman da Roman’ın onun tüm çabasını takdir ettiğini söylemişti.

20 Mayıs tarihli Smackdown’da gerçekleşen kemer birleştirme maçını kazananlarsa Roman’ın yardımıyla Uso’lar olmuşlardı. Böylelikle Bloodline, hem main event hem de tag team seviyesindeki alınabilecek tüm kemerlere sahip olmayı başarmışlardı. 23 Mayıs Raw’daysa Riddle ve Sami maçı yaparlarken Uso’lar Sami’yi yalnız bırakmışlar ve Riddle maçı kazanmayı başarmıştı. 27 Mayıs Smackdown’da Kevin Owens’ın Talk Show’una katılan Sami, Owens tarafından tüm bu kendini küçük düşürmeleri ve kendini sevdirme hareketleri sebebiyle aşağılanmıştı. Bunu keserek “gerçek arkadaşını” dinlemesi gerektiğini söylemişti. Böylelikle Owens kendisini en baştan uyararak onun bir Bloodline olmadığını söylemişti. Geçen Raw’da onu yüz üstü bırakmışlardı ve şimdi de ona sahip çıkmıyorlardı. Owens acı gerçeği Sami’nin suratına söylerken Sami’yse onu dinlememekte kararlıydı. Tüm bu işleri bırakıp Raw’a gerçek arkadaşının yanına gelmesini söylese de Sami onu ittirmişti. Bunun üstüne arka alana gidip Jey ve Jimmy’e gerçekleri söylemelerini istemişti. Bloodline’a dahil olmak istediğini de resmen söylemişti. Bir nevi Onursal Üye-Honorary Uce olmak istiyordu. Jimmy şakayla karışık bu öneriyi söylerken Jey’se çok takmamıştı. 3 Haziran Smacdown’da ortada kemerlerin olduğu maçta Uso’lar kemerlerini, Riddle & Nakamura ikilisine karşı korumayı başarmışlardı. Jimmy’nin söylemlerini çok ciddiye alan Sami, maç esnasında arka alanda Roman’ın müziğini çaldırıp Riddle’ın dikkatini dağıtırken, Uso’lar da bunu fırsat bilerek maçı kazanmayı başarmışlardı. Böylelikle Sami Bloodline için her şeyi yapmaya hazır olduğunun mesajını vermişti.

Summerslam’e giderken 5 Ağustos Smackdown’da Sami, Jey ve Jimmy’le konuşup ekipteki yerini tartışırken en sonunda Jey dayanamayarak Sami’ye yerini bilmesi gerektiğini ve onu dışlamıştı. Bir sonraki hafta Smackdown’da o dönem Roman’la ana kemer feuduna giren Drew McIntyre Uso’lara saldırırken Sami olaylara hiç karışmayarak oradan uzaklaşmıştı. Aynı gece Uso’lar yaptığı şey için Sami’yi suçlarlarken, gecenin sonunda Drew Claymore’u tam Jey’e geçirecekken Sami onu iterek onun yerine hareketi kendisi yemişti. 19 Ağustos Smackdown’da nihayet Roman’la konuşma şansı bulan Sami, Jey’in kendisine olan tavrını ona şikayet etmişti. Geçen hafta yaptıklarından sonra Jey hala ona nankörce davranmaktaydı. Roman Sami’ye hak verirken Jey o an Roman’ı aramış, Roman da telefonu Sami’nin açmasını söylemişti. Oldukça renkli görüntüler veren Sami yaptığı tüm sempatik hareketlerle son derece ciddi olan Bloodline senaryosunu keyifli hale getirmeye başlıyordu. Aynı gece gerçekleşen Roman & Drew yüzleşmesindeyse Sami bu sefer de Claymore’u Roman yerine yemeyi başarabilmiş ve bir kez daha Bloodline’ı kurtarmıştı. Bir sonraki hafta Roman, Sami’ye teşekkür ederek bu gerçekten bir ailenin yapabileceği bir şey olduğunu söylemişti. 29 Ağustos Raw’da Jey vs Owens maçında Jey zor anlar yaşarken, Sami’den yardım isteyerek hakemin görmediği bir anda Owens’a sandalyeyle vurmasını istemişti. Sami bunu bir türlü yapamazken olaydan faydalanan Owens, Jey’i yenmeyi başarmıştı. Böylece Sami tam güven kazanırken bir kez daha Jey Uso’nun sinir uçlarına dokunmayı başarmıştı.

Eylül ayına geldiğimizdeyse Clash at the Castle’da Bloodline’ın yeni bir üyeye daha sahip olduğunu görmüştük. Roman Reigns, kemerini Drew McIntyre’a karşı korumayı başarırken Uso’ların küçük kardeşi NXT güreşçisi Solo Sikoa debut yapmış ve maçı Roman’ın kazanmasını sağlamıştı. Bloodline Sikoa’nın gelişi ve Sami’nin de destekleriyle iyice genişlemişti. Sami de kendini iyice ekibe kabul ettirirken Sikoa da Sami’nin onunla olmasını istemişti. 23 Eylül Smackdown’da Roman, Sami’ye Bloodline tişörtünü çıkarmasını istemiş, Jey de bunu zevkle Sami’ye yaptırmıştı. Ancak Roman, Jey’in düşündüğü şeyi yapmayarak Sami’ye Honorary Uce tişörtü almıştı. Sami bunun üzerine Jimmy ve Sikoa’yla bunu kutlarken Jey ise sinirden kudurmaya başlamıştı. Sahne Roman ve Sami’nin sarılmasıyla sona ermişti. Bu esnada Crown Jewel yaklaşırken Roman da Logan Paul ile feuda girmeye başlamıştı. Bloodline ise Brawling Brutes ile feuda devam ederken Jey ve Sami arasında yine ipleri gerebilecek olaylar silsilesi yaşandı. Kimi durumlarda Sami istemeden Jey’e zarar verirken kimi durumlarda tam tersi yaşandı. Olayın en başından beri Jey’in Sami’yi istemediği zaten bilinmekteydi. Burada Jey’in Jimmy’e göre seçilme amacının tam anlamıyla bilinçli olduğu da aşikar. Zira Roman’ın dominasyonuna en başından karşı koymaya çalışan isim zaten Jey’in kendisi olmuştu. Sami ekseninde de birçok kez Roman’ı ezip geçmeyi ve Sami’ye olan nefretini kusmayı istemişti. 28 Ekim tarihli Smackdown’da ringde tüm bu olaylar için bir yüzleşme yaşanırken Jey, Tribal Chief’in barış isteği benim umurumda değil diyerek olayı çok ciddi boyutlara taşımıştı. Sami’yse arayı bulmaya çalışarak Jey’in bu sıralar yeteri kadar “Ucey” hissetmediğini söylemişti. Bu olay esnasında oldukça ciddi durması gereken Jey, kendini tutamayarak gülme krizine girmiş ve olayı bambaşka yerlere çekmişti. Roman da müthiş bir toparlama içerisine girmiş, eğer Jey kendini Ucey hissetmezse Sami’yi gerçek bir Uce yapacağını söylemişti. Bu segment hakikaten tüm bu Sami & Bloodline olaylarının zirvesi gibi bir şeydi. Sami, şirketin ana senaryosuna öyle güzel şeyler kattı ki Jey’in keyfabe dışı davranması bile kimsenin gözüme batmadı, aksine hepimizin zihninde müthiş bir anı olarak yer edindi. Ek olarak gün sonunda Sami isminin yanına Uso’yu da almaya hak kazandı.

Kasım ayında Roman ilk önce kemerini Crown Jewel’da Logan Paul’a karşı korurken, Survivor Series dönemindeyse Bloodline’ın tüm düşmanlarıyla yüzleşircesine bir War Games feudu içerisine girdi. Gecenin main eventinde Bloodline beşlisi; Brawling Brutes, Drew McIntyre ve Kevin Owens’a karşı maça çıkarlarken herkes Sami’nin burada alacağı aksiyonu merak etmekteydi. Zira en başından bu yana Jey’le yıldızları bir türlü barışmamıştı. Öte yandan Sami’nin tüm bu çabaları karşısında kendisini küçümseyen en yakın arkadaşı Kevin Owens, face ekibin son üyesi olarak maça dahil olmuştu. Daha öncesinde ona sandalyeyle vurmayarak Jey’in ona kaybetmesine neden olmuştu. Tüm bu soru işaretleri bir yana Sami, maç içerisinde birçok kez Jey ve Roman’ı kurtarmış ve gün sonunda Owens’a low blow çekerek ekibi adına müthiş bir avantaj getirmişti. Sami, Owens’a bir de Helluva Kick çekmiş ve maçı takımına kazandırmayı başarmıştı. Maç sonunda Jey nihayet Sami’nin tüm bu çabasını kabul etmiş ve Bloodline iyice zirveye yükselmişti. Sami de maçtan sonra sanki bu zaferini bir kendini kabul ettirme çabasını kazanmışçasına bireysel olarak da fazlasıyla yaşamıştı.

Survivor Series sonrasında Raw’da Sami yanında Bloodline üyeleriyle Owens’la yüzleşmişti. Owens 20 yıl boyunca kariyerlerinin birbirleriyle sarmalandığını ancak Survivor Series sonrasında Sami’yle olan tüm bağını kopardığını söylemişti. Sami de zaten ona ihtiyacı olmadığını çünkü zaten bir ailesi olduğunu söylemişti. K.O ise bir kez daha kaçınılmaz sondan bahsederken, Sami’ye son uyarısını asla onların gerçek bir kanı olamayacaksın şeklinde yapmıştı. Tüm bunlar bir yana Uso’lar 5 Aralık’ta önce Owens & Riddle ikilisine karşı galip gelmişler sonra da 9 Aralık’ta Sheamus ve Butch ikilisine karşı kemerlerini korumayı başarmışlardı. 9 Aralık Smackdown’da özellikle Sami’nin maç içerisindeki desteğini de atlamamak gerekiyor. 16 Aralık Smackdown’daysa Roman şovda yer alarak, bir “Kevin Owens” problemine sahip olduklarını açıklamıştı. O gece Sami saçını sakalını düzelterek gerçek bir Uso olmayı beklerken Roman ise Kevin Owens’ten bahsetmeyi tercih etmişti. 23 Aralık Smackdown’da Kevin Owens’a karşı bir promo kesmişti. Geçtiğimiz haftanın sorumlusu olarak Kevin Owens’ı göstermişti. Promoda biraz fazla abartarak Roman’a da yanlışlıkla omuz atmıştı. 30 Aralık Smackdown’da tüm bu olanlarla beraber K.O yanına Cena’yı alarak Roman ve Sami ikilisini yenmeyi başarmıştı. Maç içerisinde pinlenen isimse hiç şaşırtmayacak şekilde Sami Zayn olmuştu. Pinleyen kişiyse Kevin Owens’tan başkası değildi. Zaten 6 Ocak Smackdown’da Roman da bu durumu belirterek maçı kaybedenin kendisi olmadığını, Sami’nin maçı kaybettiğini söylemişti. Sami’yi bunun için suçlarken ona “sen ben mi olmak istiyorsun?” diye bağırmıştı. Sonrasında arka alanda Sami’den özür dilemiş, Kevin Owens’a olan sinirini Sami’den çıkardığını söylemişti. Sami’yi kendisini yeniden ispatlaması için önümüzdeki hafta Kevin Owens’la maça çıkmasını söylemişti. 13 Ocak Smackdown’da gerçekleşen maçta Sami tam Kevin Owens’ın işini bitirecekken Jey, Jimmy ve Solo üçlüsü Owens’a saldırarak Sami’nin DQ’yla maçı kaybetmelerine sebep olmuşlardı. Tüm bu olanlar esnasında Sami maç dışında Owens’a saldırmamış ve bu olaydan oldukça rahatsızlık duymuştu.

Sami Zayn’in Kevin Owens’a karşı olan zafiyeti, maçın kaybedilmesine sebebiyet vermesi, Roman’a omuz atması, Survivor Series sonrasındaki sevinçleri derken, tüm bu olanlar Sami’yi bir kez daha şüpheli bir duruma soktu. Survivor Series’te yaptıklarıyla Bloodline’ın ayakta kalmasını sağlayan ve kendisinden en çok şüphe duyan isim olan Jey Uso’yu bile ikna eden Sami, belki de halen gerçekten bir kandaş olmamanın acısını çekiyordu. Bu uğurda bir kez daha yargılanan ve bir kez daha kendisini ekibe karşı sorumlu hisseden Sami Zayn, 23 Ocak tarihli Raw’da tüm Bloodline tarafından yargılandı. Paul Heyman, Sami’nin sadakatini sorgulayan ve onu suçlayan başlıca isim olurken en başından bu yana kendisiyle yıldızı barışmayan Jey ise Sami’yi savundu. Heyman, Sami’nin şüpheli hareketlerine yönelik bir klip hazırlatırken, Sami artık pes etmiş bir biçimde olacak her şeye kabul eder vaziyette ringin içerisinde yer alıyordu. Solo Sikoa infazı tam gerçekleştireceği esnada Jey kendisini engelleyip sözü alarak Sami’nin ekip için ne kadar önemli olduğunu gösteren ve onun gerçekten bir aile üyesi olduğunu kanıtlayabilecek karşı bir klibi bizlere gösterdi. Bunun üzerine kararı verecek kişi olan Kabile Şefi Roman ise, Sami’nin “şimdilik” suçlu bulunmadığını söyledi. Ona Sami, esas ve son sınavını Royal Rumble’da verecekti. Çünkü Roman, Royal Rumble’da kemerini Kevin Owens’a karşı koruyacak ve K.O problemini artık çözecekti. Sami burada son kez bir teste sokulacak ve geçmesi halinde de artık Bloodline’in bir parçası olmuş olacaktı. Gecenin ilerleyen saatlerinde Uso’lar, Judgment Day’e karşı kemer koruma maçına çıkarlarken Jimmy maç içerisinde sakatlanmış, yerine Sami maça girmiş ve maçı takımına kazandırarak kemerlerin korunmasını sağlamıştı. 27 Ocak Smackdown’da da Owens’la Solo;’nun maçına karışarak Solo’nun kaybetmesini engellemişti. Maç DQ’yla sonlanırken maçtan sonra Owens üstünlüğü almış, eline sandalye Sami’ye saldıracakken bunu yapmamıştı.

Royal Rumble’a geldiğimizde, gecenin main eventinde Roman, kemerini Kevin Owens’a karşı korumayı başardı. Maça her zamanki gibi yanında Heyman’la beraber gelen Roman, bu sefer Heyman’a ek olarak Sami Zayn’i de yanına almıştı. Bu artık son testti. Roman, ailesinin bir parçası olan Sami’yle beraber Kevin Owens’i bitirmek istiyordu. Maç içerisinde Roman’ın kemer korumalarında artık alıştığımız bir biçimde hakemin kendinde olmadığı süre zarfında Kevin Owens, Roman’ı pinlemiş ancak sayan olmadığı için bir işe yaramamıştı. Bu olayların ardından K.O ringin dışındayken Sami ona yerde kalmasını söylemiş ve dikkatini dağıtarak Roman’ın üstünlüğü almasını sağlamıştı. Bu olayın ardından Roman Owens’ın kafasını iki kere çelik merdivenlere vurmuş ve ring içerisinde de işini biterek kemerini korumuştu. Hepimiz Sami’nin son testi geçtiğini düşünürken, kutlama yapmak için tüm Bloodline üyeleri de ringe gelmişlerdi. Bu esnada Sami’nin stable’a resmen kabulü gerçekleşecekken Roman, esas gerçek testi o an sunmaya başlamıştı. Heyman yanında bir kelepçe getirmiş ve zaten maç sonunda bitik bir halde olan Owens, bu kelepçeyle iplere bağlanmış ve savunmasız bırakılmıştı. Uso’lar Super Kick üzerine Super Kick çekerlerken Roman da sandalyeyle kendisine vurmaya hazırlanıyordu. Bu esnada Sami de artık bu işin çok abartıldığını ve zaten maçı kazandıklarını düşünerek herkesi vazgeçirmeye çalışıyordu. Roman da elindeki sandalyeyi Sami’ye verip işi onun bitirmesini söylerken, artık aylardır beklediğimiz an karşımıza çıkıyordu. Sami nihayet tercihini tam olarak yaparken, eline aldığı sandalyeyle Roman’ın sırtına geçiriyordu. Böylece Roman, tıpkı Shield’in dağılma döneminde Rollins’in ihanetiyle beraber yediği sandalye darbesi gibi bir kez daha ihanet uğruyordu. Öyle bir senaryo ki gerçekten herkes haklı. Sami, dışarıdan gelen birisine göre ekip içerisinde kabul görmek için çok şey yaptı. Bir de halen daha bir teste sokulma ihtiyacı içerisine girilmesine gerek var mıydı, bilemiyorum. Öte yandan aile bağları güçlü olan bu stable’ın dışarıdan gelen birisine karşı hep şüpheyle yaklaşması da çok normal. Ayrıca Roman sayesinde Sami ana olaylarda yer almaya başlamış ve main eventlerda şovları kapatan isimler olmuştu. Neticesinde bunu Sami’nin haksızlığa karşı isyanı veya Roman’a yapılan ihanet şeklinde okumak mümkündü. Bloodline’ın geri kalan üyeleri de zaten olayları farklı açılardan değerlendirmişlerdi. Jimmy ve Solo, Sami’nin bu kararını bir ihanet olarak algılayıp onu K.O’dan hallice bir hale sokarken, Jey ise Sami’ye hak vererek hiçbir şey yapmadan arka alanın yolunu tutmuştu.

Tüm bu olayların ardından işlerin Bloodline kısmında Roman adeta bozguna uğramanın verdiği şoku yaşıyordu. Kemerlerini korumayı başarmıştı evet ama birkaç aydır kendilerine oldukça faydası dokunan bir ismi kaybetmişlerdi. Bununla da kalmayıp ailenin gerçek bir parçası olan Jey’i de kaybetme tehlikesi içindeydi. İşin Sami tarafındaysa olaylar üç şekilde ilerliyordu. Bir yandan Roman’a düşman olurken bir yandan da “gerçek” dostu Owens’la arasını düzeltmek ve Bloodline’a karşı yüzleşmek istiyordu. İşin üçüncü kısmındaysa Jey Uso vardı. Sami, Jey’e tüm her şey için teşekkür etme imkanı bulurken, Jey’e Royal Rumble’daki davranışının da bir kefareti olacağını da hatırlattı. Royal Rumble’dan sonra 1.5 haftadır ortaya çıkan Jey, o gece olan kemer koruma maçına çıkıp çıkmayacağı konusunda da soru işaretleri bırakmıştı. Zaten Sami’yle olan promolaşmasında onunla yumruk tokuştururken bir yandan da ortada kemerin olduğu bir maç vardı. 10 Şubat Smackdown’da gerçekleşen bu olaylar ışığında Braun Strowman & Ricochet ikilisine karşı yapılan kemer koruma maçında Jey Uso nihayet geri dönerek ikizi Jimmy’nin yanında olmuştu. İkili maçı da kazanarak kemerlerini de korumayı başarmışlardı. Bunlarla paralel olarak Sami de Roman’dan kemer maçı isterken Elimination Chamber’da Roman da onunla görüşmek istediğini söylemişti. Roman Jimmy’e mesaj atarak Elimination Chamber’da onu ve Jey’i görmek istemediğini de belirtmişti.

Elimination Chamber’a geldiğimizde Roman Reigns, kemerini Kanada’da muhteşem bir seyirci yuhalaması eşliğinde Sami’ye karşı korumayı başarmıştı. Maçta artık Roman’ın kemer maçlarında bir klasik haline gelen hakemin yerde kalmasıyla Sami Roman’ı tuşlamış ancak sayacak kimse olmadığı için maçı kazanamamıştı. Ardından Roman’ın evde kalmalarını istediği Uso’lardan Jimmy Roman’a yardıma gelmiş ve Sami’ye saldırıp Roman’ın tuş etmesi için Sami’nin üstüne atmıştı. Sami 3 olmadan omzunu yerden kaldırdıktan sonra Roman üstünlüğü almış ancak gelen ikinci hakeme yanlışlıkla Superman Punch çekmişti. Tam bu esnada Bloodline’ın olağan şüphelisi Jey de ringe gelmiş ancak büyük bir tereddütle olayları izlemişti. Hakem yerdeyken Roman sandalye almış ve sandalyeyi Jey’e vererek Sami’ye vurmasını emretmişti. Jey bir hamle yapmayınca Roman sinirlenmiş ve onu kışkırtmaya çalışmıştı. Tam bu esnada Sami ringe gelerek Roman’a spear çekmeye çalışmış ancak hareketi yanlışlıkla Jey Uso’ya yapmıştı. Buradan fırsatı bulan Roman Sami’ye sandalyeyle saldırıp Spear çekince de kemerini bir kez daha korumayı başarmıştı. Maçtan sonra Jimmy ve Roman Sami’ye saldırırken Sami’yi kurtarmaya Kevin Owens gelmişti. Owens arenada olmasına rağmen maç içerisinde Sami’yi kurtarmaya gelmemiş ancak maçtan sonrasında gelerek ona olan tavrını göstermişti. Sami’yse tüm bu olanların ardından oldukça pişman bir şekilde arka alanın yolunu tutarak şovu kapatmıştı.

Elimination Chamber sonrasında olanlara bakacak olursak 20 Şubat Raw’da Kevin Owens ve Sami’nin yüzleştiğini, Owens’in Sami’nin pişmanlığını önemsemediğini görmüştük. 24 Şubat Smackdown’daysa Bloodline için iyice işlerin karıştığını gördük. Roman şovda yer almazken Heyman aracılığıyla Jimmy’e bir mesaj atmış ve Jey meselesini halletmesini söylemişti. Eğer halledemezsen önümüzdeki hafta bizzat ben halledeceğim demişti. Bunun üzerine Sami’yle ringde yüzleşen Jimmy en sonunda kendisine saldırırken seyircilerin arasından Jey de yavaş yavaş ringe yönelmişti. Bu esnada Sami toparlanıp Jimmy’e Helluva Kick çekmiş ve Sikoa’nın ringe gelmesiyle oradan uzaklaşmıştı. 27 Şubat tarihli Raw’daysa Solo ve Jimmy ikilisi Street Profits’i yenerken maç sonu Sikoa klasik cezalandırmasını Montez üzerinde yapacakken Owens ani bir şekilde ringe gelerek kendisine Super Kick çekmişti. 3 Mart Smackdown’daysa Roman Jimmy’e ultimatom vererek Jey işini 1 hafta içinde halletmesini yoksa tüm bu olanlardan Jimmy’i suçlayacağını söyledi. Bunun için de Sam işini sonsuza kadar bitirmesi gerektiğini belirtti. Ama Jey Bloodline’a dönmezse Sami’yi değil Jimmy’i suçlayacağını ekledi. Gecenin sonunda Sami ve Sikoa karşı karşıya gelirken Sikoa rakibini yenmeyi başarmıştı. Maçtan sonra Jimmy ve Sikoa, Sami’ye 2’ye 1 saldırırlarken Sami mücadele ederek kendisini kurtarmayı başarmıştı. Kendisini kurtarmaya da kimse gelmemişti.

6 Mart Raw’a baktığımız zaman gecenin başında Sikoa ve Owens karşıya gelirlerken Jimmy maça karışarak maçın DQ ile bitmesine neden olmuştu. Jimmy ve Sikoa 2’ye 1 Owen’a girişirken Sami kendisini kurtarmaya gelerek seyircilerden mükemmel bir cheer almıştı. Tüm bu olaylardan sonra yerdeki Owens’a elini uzatmış, ancak Owens bunu reddederek arka alanın yolunu tutmuştu. Arka alandaysa Sami eski arkadaşını yeniden kazanmaya ve Bloodline’a karşı birlik kurmaya çalışırken Owens bu birliktelikten uzak kalmak istediğini söylemişti. Gecenin sonundaysa bu sefer Jimmy ve Sami karşı karşıya gelirlerken olağan şüpheli Jey Uso ringin kenarına gelmiş, istemsizce Jimmy’nin dikkatini dağıtarak Sami’nin maçı kazanmasına sebebiyet vermişti. Maç sonu Jey ve Jimmy yüzleşirken Jey bir kez daha renk vermeyerek ringten ayrılmış ve ringin kenarındaki Sami’yle bakışmaya başlamıştı. Nihayetinde Jey, artık tam anlamıyla tarafını seçmiş gibi gözükerek Sami’ye sarılırken bir anda özünü ve ailesini hatırlayarak Sami’ye Superkick çekmişti. Yani zaten Bloodline & Sami ekseninde daha ne kadar muazzam olaylar yaşayacağımızı bilemiyorum ama bu da gerçekten tarihe geçen anlardan bir tanesiydi. Böylece Jey, Sami konusunda yaşadığı kararsızlığı yenerek ailesine resmen geri dönmüştü. Ya da sadece Jimmy suçlanmasın diye bu hareketi yapmıştı. Hatırlarsanız Strowman & Ricochet ikilisine karşı yapılan kemer maçında da Jey yine Jimmy’i kurtarmak için ringe gelmişti.

Bu olayın ardından Uso’lara Sikoa’nın da katılımıyla 3’e 1 Sami’ye saldırırlarken hepimiz K.O’nun yardıma gelmesini ve bu ikilinin artık resmen barışarak takım kemerleri için Uso’ların karşısına çıkmaları gerektiğini düşünürken, hikayenin bir diğer unsuru ve son ekleneni Cody ringe gelerek Bloodline’ın ringin dışına çıkmasını sağlamıştı. Benzer bir şekilde 10 Mart Smackdown’da da yine Cody ve Sami ikilisi Uso’lara karşı üstün gelmeyi başarmışlardı. 13 Mart Raw’daysa bu sefer Kevin Owens’la Solo Sikoa’nın Street Fight maçına şahit olmuştuk. Maç arka alanda devam edince Uso’lara double super kick çekerek Sikoa’ya üstünlük sağlamışlardı. Owens’e yardım gelmeyince de maçı kazanan Sikoa olmuştu. 17 Mart Smackdown’da Cody gözükürken, şovun başında Sami ve Owens’la ring içerisinde bir segmentte yer almıştı. Cody beraber çalışmaları için Owens ve Sami’yi ikna etmeye çalışırken Owens yine oralı olmayarak ringi terk etmişti. Aynı gece bu sefer de Jey Uso ve Sami’nin yüzleşmesini görmüştük. Jey muazzam bir promo keserek Sami’yi başından beri sevmediğini, tam sevmeye çalıştığı zamansa ihanete uğradığını söyledi. Sami de kendisine karşılık verince ikili birbirlerine girmişlerdi. Jimmy, Jey’e destek olmak için ringe gelip Sami’yi 2’ye 1 kıstırırlarken Owens nihayet Sami’ye yardıma geldi ve Uso’ları indirdi. En sonunda da nihayet Sami’yle sarılarak birlik mesajı verdiler. 20 Mart Raw’daysa Kevin Owens, Sami’yle beraber ringe gelerek Uso’lara meydan okudu ve “kardeşlere karşı kardeşler” maçı için teklifte bulundu. Böylece WM için Uso’lar vs K.O & Sami Zayn Tag Team kemerler maçı resmileşmiş oldu. Yine 20 Mart’ta Roman arka alanda Jey’le yüzleşirken onun Bloodline’a gerçekten dönüp dönmediğini sorguladı. Jey gidince sanki biraz kuşkuda kalmış gözükürken gecenin sonunda Cody’le olan yüzleşmesinde Cody de benzer şeyleri söyledi. Önce Jey gidecek, sonra Jimmy gidecek, Solo Sikoa da hiç hazır değil dedi. Cody’e göre Roman bir herhangi bir kabilesi olmayan bir şefti. Bu sözlerin üzerine Roman ringi terk ederken Solo’yu kışkırtmaya devam etti. Solo tam hamlesini yapacakken onu Roman durdurdu. 24 Mart Smackdown’da ise Uso’lar K.O Show’u basarak geceyi üstün kapattılar.

Tüm bu hikaye için ne söylenebilir bilemiyorum ki. Emmy ödülü falan verilse herhalde kabul edilebilir diye düşünüyorum. Geçtiğimiz sene bu zamanlar Bloodline hikayesinin artık sıkmaya başlandığının düşünülmesiyle başladığımız süreçten; dışarıdan hiç ummadık birinin bir komedi unsuru olarak Bloodline olaylarına dahil olması, sonrasında kendini kabul ettirebilmek için çaba vermesi ve kendini küçük düşürmesi, Jey tarafından bu çabanın takdir edilmemesi ve sürekli hor görülme durumu, kendini kabul ettirebilmek adına 20 yıllık yakın arkadaşını satması, ardından işlerin kendi iç duygularıyla çatıştığını fark ederek buna bir dur demeye çalışması, kendisini bir zamanlar istemeyen Jey’in kafa karışıklığı yaşayarak kendisine hak vermesi, yaptığı şeylerden pişman olup en yakın arkadaşıyla barışma çabaları, kemer mücadeleleri, Jey’in de kendi ailesini seçmesi sebebiyle en yakın arkadaşını mücadeleye ikna etme mücadelesi ve nihayetinde tekrardan birleşmeleri…Yani Sami Zayn olmasa Bloodline hikayesi zaten çoktan bitmiş olurdu. Tüm bunlar hem bir mizah anlayışıyla, hem bir duygusal bağıyla hem bir herkese hak verilebilecek oldukça insani durumlarıyla beraber süslenerek gerçekleşti. İnanılmaz bir hikayenin sonunda şimdi bu maçı izliyor olacağız. Sami içeriye girerek önce Bloodline’ı güçlendirdi sonra belki de çöküşünü başlattı. Önce kendi gitti sonraysa Jey’in anlık kopuşuna vesile oldu. Jey ailesine geri döndü ama bunu Tag Team kemerinin diğer sahibi olan ikiz kardeşini kurtarmak için mi yaptı yoksa gerçekten Roman’a hak verdiği için mi yaptı bilemiyoruz. Yani Jey hala olağan şüpheli durumda olan konumunu sürdürüyor. Cody de bu karışıklıktan faydalanarak hikayeye dahil oldu ve yozlaşmış olan bu güç iktidarının yıkılması için face tarafa liderlik etmeye başladı. Aynı zamanda da akıl oyunlarıyla Sikoa’nın da kafasını karıştırmaya çalıştı. Bu kadar fazla boyutu olan bu hikaye, son dönemde WWE içerisinde çıkmış en güçlü en sağlam hikaye konumunda yer alıyor. Bu maç özelinde bu hikayenin gerçek bir sonu hak ettiğini düşünmekteyim. Uso’lar Bloodline çerçevesinde 600 günü aşan günde geleni geçeni yenerlerken, hikayeleri Bloodline’ı da aşan 20 senelik dostlar Sami ve Owens ikilisine karşı bence kemeri kaybetmeliler. Tüm bu olaylar kuşkusuz Sami ve Owens için mükemmel seyirci desteğini de beraberinde getirecek ve unutulmaz WM anlarından biri olarak hatırlanacak.

Peki bundan sonrası için Bloodline’ı neler bekliyor? Sami Zayn olayının en temelinde stable’ın dağıtılma sürecinin ilmik ilmik işlendiğini ve bu süre zarfında Bloodline’ın unutulmazlar arasında adını iyice kazıyabilmesi için de zaman kazandığını gördük. Hem Roman hem de Uso’lar, Sami Zayn hamlesiyle oldukça güzel feudlar çerçevesinde kemerlerini korudular. Burada Tag Team kemerlerinin Uso’lardan 600+ gün sonrasında kaybedilmesinin ardından Roman’ın gidişatı da ayrı bir merak konusunu beraberinde getiriyor. Roman bundan sonrasında zayıflamış, güçten düşmüş veya süreçle beraber iyice parçalanan Bloodline’dan bağımsız title reign’ine devam edebilecek mi? Bu maçın sonucu Main Event’i etkileyebilecek şekilde mi bitecek? Etkilerse de nasıl etkileyecek? Elbette ki Uso’lar ve Sikoa bu Roman’ın maçına dahil olacaklardır ama bu nasıl olacak? Gerçekten merak konusu unsurlardan bir tanesi. Özellikle Jey zaten tüm bu olayların en başında Roman’a karşı çıkan ilk isimdi. Bunun yanında Sami’yle olan mevzularda ilk karşı çıkan da oydu. Bu süre zarfında Roman’ın sözünü dinlemeyerek birçok kez onun otoritesini sarsabilecek(Logan’la olan feudunda Logan’a dokunmayın demesine rağmen Logan’a saldırması, kendini yeteri kadar “Ucey” hissetmemesi v.s) şeylere de girişti. Gün sonunda bir süreliğine de olsa Sami’ye inandı ama tekrardan ailesinin yanına döndü. Roman bu olaylardan sonra Jey’in sadakatini sorgulamaya da devam ediyor tabi ki.  Bu da Jey’in Sami’den sonraki verilen fire olma ihtimalini de düşündürmüyor değil. Her halükarda 2.5 yıldır şirketin ana hikayesi olan Bloodline hikayesinin sonuna geldik gibi görünüyor. Zamanında nWo hikayesi gibi başta heyecan verici sonra sıkıcı olmaya başlarken Sami hamlesiyle 1 sene daha götürebildiler. Ancak bundan sonrası gereksizce uzatmaktan başka bir şeye yaramayacaktır diye düşünüyorum. Zaten WWE de Youtube sayfasından 2 saatlik Bloodline’ın tarihini anlatan bir klip de yayınlamıştı.

Biraz aşağıda Roman’ın kemerleri için değerlendirmeleri yapıyor olacağım ama oradaki değerlendirme yazım buradakinden daha kısa olacak çünkü Cody hamlesi biraz bu olayların dışında gelişen bir eklemlemeydi. Kemer özelinde konuşursak takım kemerlerinin el değişmesi halinde Undisputed şeklinde el değiştiriyor olacak. Yani olası Sami & Kevin Owens galibiyeti sonrasında hem Raw hem de Smackdown kemerleri el değiştirecek. Bu kemerlerin zaten birleşmelerinin temel olayı Bloodline’ı daha da güçlendirmekti. Ortada Bloodline diye bir şey kalmayacağı için kemerlerin de tek bir takımda kalmasının bir manası yok gibi gözüküyor. Hikaye anlamında bu durumu nasıl değiştirebileceklerini de ayrı merak ediyorum.

Tahmin: Kevin Owens & Sami Zayn

 

 


Singles Match
Rey Mysterio vs Dominik Mysterio

Lebron James’in oğlu Bronny’le aynı takım yer almak istediğini hepimiz biliyoruz. Hakikaten bu tarz spor dünyasında ün yapmış, ikon olmuş isimlerin çocukları olmak bazen göründüğü kadar kolay olmayabiliyor. Tabi ki sadece spor bağlamında bir değerlendirme yapmak haksızlık olacaktır elbette. Lebron’dan örnek vermiştim ama bunu tüm “ünlü” kişilerin çocukları açısından değerlendirme yapabileceğimiz bir şey. Maddi anlamda elbette ki dünya üzerindeki birçok çocuktan üstün doğup hayata birkaç sıfır önde başlıyorsunuz ancak beraberinde bazılarının kaldıramadıkları bir “beklenti” unsuru da söz konusu olabiliyor. Lebron örneğinde olduğu gibi babanız sizin için bir kariyer planını siz daha çok küçükken seçebiliyor ve başka bir yönde ilerleme şansınızı azaltabiliyor. Bu kariyer planıyla ilerlense dahi zaten hali hazırda çok iyi hatırlanan bir figür olan babanızın gölgesi altında mücadele ediyorsunuz. Kimi zaman beklentiler karşılanmadığında “babası gibi değil” veya “torpille buralarda” gibi yaftalara maruz kalabiliyorsunuz. Cidden babasıyla aynı mesleği yapan ünlü çocuklarının bu tarz durumlarla yüzleşmeleri sık karşılaşılabilen bir durum.

Dominik için de benzer bir durum geçerliydi aslında. Dominik, aktif olarak güreş kariyerine başlamadan daha çocukken bile hikayelerde yer alan bir isimdi. Henüz daha 2005 yılında, 8 yaşındayken WWE’deki ilk hikayesini yaşamıştı. Hikayeye göre Dominik aslında Eddie Guerrero’nun oğluydu. Ancak Dominik çok küçükken Eddie, maddi yetersizliğinden ötürü Dominik’e sahip çıkması için yakın dostu Rey Mysterio’ya vermişti. Ancak yine hikayeye göre Eddie, çocuğun biyolojik babasıydı. Bunun üzerine ikili Dominik’in velayeti için feuda girmişler ve Summerslam 2005’te yapılan maçı Rey kazanarak Dominik’in velayetini almıştı. Aradan geçen yılların ardından 2019 sonları, 2020 gibi Dominik’i ring içerisinde güreşirken de görmeye başlamıştık. Babasıyla The Mysterios adı altında takım mücadelelerinde yer alan Dominik, silik bir gimmick’le karşımıza çıkmaktaydı. Biraz yukarıda da bahsettiğim, “babasının torpillisi” kavramıyla anılabilecek bir şekilde kariyerini devam ettirmekteydi. Bu süre zarfında babasıyla bir de Smackdown takım kemerlerini kazanmışlar ancak kemeri 2 ay kadar tuttuktan sonra Summerslam 2021’de Uso’lara kaybetmişlerdi. Sonrasında 2022 yazına kadar yine baba oğul ortak feudlar içerisine girerleren, 2022 yazına geldiğimizde bu maçın senaryosunu da oluşturacak ve Dominik’in kariyerinde mihenk taşı olabilecek unsurların yaşanacağı olaylar silsilesi yaşanmaya başlamıştı.

Daha önce defalarca kez konuştuğumuz ve bu yazıda da ayrıntıları incelediğimiz üzere Judgment Day, geçtiğimiz sene bu zamanlar Edge tarafından oluşturulan bir stable’dı. Edge yanına Damien Priest’i ve Rhea Ripley’i alarak stable’ını oluşturup AJ Styles’a karşı olan feudunda galip gelirken, grubu genişletme çabası içerisine de girmiş ancak kendi oluşturup güçlendirdiği stable’ı tarafından ihanete uğramıştı. Ekibin yeni üyesi olan Finn Balor, ekibe katılır katılmaz Edge’e ihanet etmiş ve grubun diğer üyelerinin de desteğiyle onu gruptan dışarı atmıştı. Bu süre zarfında Edge bir süreliğine ekranlardan uzak kalmış, Judgment Day ise aynı sürede faaliyetlerine devam etmişti. Edge’in çok eski dostu olan Rey ve oğlu Dominik’i hedef olarak seçen Judgment Day; böylece The Mysterios ile bir feuda girmişti. Feud boyunca özellikle Ripley, Dominik’in üzerine oynayarak onu yanına çekmeye çalışmış ve bu sayede Rey’i zayıflatmayı hedeflemişti. Bu sürede Dominik’i kendilerine katılması yönünde sürekli manipüle etmeye çalışmıştı. Summerslam öncesi son Raw’da Rey’in güreş dünyasındaki 20.yılı kutlanırken her iki ekip karşı karşıya gelmişlerdi. Maçı kazanan Mysterio’lar arka alanda Rey’in 20.yılına özel kutlamalarla geceye devam ederlerken, Ripley oraya gelmiş ve Dominik’i çekmişti. Bunun üzerine Balor ve Priest ikilisi de Rey’e saldırmışlar ve hatta onu sakatlamaya yönelik hareket etmişlerdi. Bu iki takım Summerslam’de No DQ maçında karşı karşıya gelirlerken maç içerisinde Edge return yapmış ve maçın face ekip tarafında kazanılmasını sağlamıştı. Böylelikle ihanete uğrayan Edge, yakın dostu Rey ve onun oğlu Dominik’i alarak Judgment Day’e karşı sayısal eşitliği de yakalama şansı bulmuştu.

Summerslam sonrası 1 Ağustos Raw’da Edge, Judgment Day’i bitirmek için yemin ederken, Mysterio’lar ise Uso’larla Undisputed kemer maçına çıkmışlardı. Uso’lar maçı kazanarak kemerlerini korurlarken maç sonunda Judgment Day, Rey ve Dominik ikilisine saldırmaya başlamıştı. Edge yardıma gelip Mysterio’ları kurtarırken, tam Balor’a Spear çekeceği sırada Ripley’in Dominik’i Balor’ın üstüne itmesiyle yanlışlıkla Dominik’e Spear çekmişti. Ertesi hafta Raw’da Edge, Dominik’e durumu anlatırken Dominik sinirlenmiş ve Edge’i itmişti. Rey araya girerken onu 20 senedir tanıdığını ve aileden birisi olduğunu söyleyerek Dominik’i sakinleştirmeye çalışmıştı. Dominik de Rey’e kızarak onun tarafında olduğuna inanamadığını söylemişti. Aynı gece Rey ve Balor bire bir maça çıkarlarken önce Edge ring kenarına gelmiş ve kenarda duran Priest’i püskürtmeyi başarmıştı. Ardından Ripley giriş kısmına gözükmüştü. Ripley yanında baygın ve dayak yemiş halde duran Dominik’i de getirerek Rey’in dikkatini dağıtmış ve Balor’ın maçı kazanmasını sağlamıştı.

Bu feud Eylül ayında Clash at the Castle’a sarkarken bu kez Edge ve Rey ikilisi takım halinde Balor ve Priest ikilisinin karşısına çıkmışlardı. Judgment Day tüm bu süre zarfında sahip olduğu sayısal avantaj ve Ripley etkisiyle rakiplerine üstün gelirken bu kez face ekibin köşesinde Dominik de mevcuttu. Bu sayede feud arasındaki denge sağlanmıştı. Maçı Edge ve Rey ikilisi kazanırlarken, Dominik’in de oldukça katkısı olmuştu. Maç sonrasında kutlamalar devam ederken Dominik, Edge’e low blow çekmiş ve bir süredir beklenen heel turn’ünü gerçekleştirerek babasına sırtını dönmüştü. Rey olaylar içerisinde şok yaşarken Dominik’e durması ve kendine gelmesi konusunda yalvarmış ancak da Dominik’ten nasibini almıştı. Babasına clothesline çeken Dominik, sinirli bir şekilde arka alanın yolunu tutmuştu. Hemen ertesi Raw’daysa resmen Judgment Day’e katılarak heel turn’ünü tamamlamıştı. Zaten aynı gece grubun Edge ve Rey’e saldırmasına da yardımcı olmuştu. Ekim ayında Extreme Rules’taysa Edge ve Finn Balor’ın “I Quit” maçlarına karışmış ve Edge’e yardıma gelen babasına sandalyeyle saldırmıştı.

Heel bir karaktere bürünen Dominik, oldukça pislik bir rol üstlenmişti. Saç stilini değiştirip Eddie Guerrero’nun Latino Heat gimmick’i benzeri hareketlere bürünen Dominik, burada da aslında 18 sene önceki feuda da göndermeler yapıyordu. Feud ilerledikçe Rey’e keşke benim babam sen değil de Eddie olsaydı diyerek adeta Summerslam 2005’e de mesajlar yolluyordu. Rey ve Eddie arasındaki ilişki hepimizin malumu. İkili gerçekten çok yakın arkadaştılar ve güreş kariyerlerinde de gerek takım olarak gerekse de rakip olarak çok güzel işler başarmışlardı. Eddie’nin vefatı sonrasında Rey’in tüm kazanımları neredeyse hep ona atfedilmişti. Böylesine ortada Dominik’in de olduğu bir durumda Dominik’in zamanında uğruna velayet maçına çıktığı Eddie’yi taklit etmesi ve Rey’i buradan vurması bu feuda muazzam bir zenginlik katan bir unsurdu. Öte yandan kendisini gruba çekmeye çalışan Ripley’e olan vefasını da göstermeyi ihmal etmiyordu. Onu bir nevi yeni mentoru olarak belirleyen Dominik, ona “Mami-Annecim” demeye başlamıştı. Zaten Ripley ve grubun etkisiyle bire birde de Edge ve Styles gibi isimlere karşı maçlara çıkmaya başlayan Dominik, Styles’ı bu sayede yenerek kariyerinin en büyük galibiyetlerinden birini elde etmişti. Judgment Day’le beraber The O.C’ye karşı olan feudlarında Crown Jewel’da maça çıkmışlar ve Ripley’in desteğiyle maçı kazanmayı bilmişlerdi. 28 Kasım Raw’da bu sefer taraflara Mia Yim ve Ripley’in eklendiği Mixed-Tag Team maçını kazanmışlar ve feudu da sonlandırmışlardı.

Dominik kariyerine Judgment Day’de devam ederken oğlunun ihaneti sonrasında güreşi bırakmayı düşünen Rey, Triple H tarafından ikna edilmiş ve Smackdown’a kaydırılmıştı. Bir süre Intercontinental kemeri için Gunther’le feuda girse de kemeri kazanmayı başaramamıştı. Şükran Günü’nde Mysterio’lar toplantısına Dominik’i de çağırmış ancak Dominik beraberinde Ripley’i de davet etmişti. Rey ikiliyi evinin içerisine almayı reddedince Ripley ve Dominik tarafından saldırıya uğramıştı. Dominik bununla da yetinmemiş, evdeki kendi aile bireylerini korkutmuş ve aile fotoğrafları bulunan çerçeveleri kırmaya ve hatta Rey’in bacaklarına atmaya başlamıştı. Noel’deyse bu sefer büyük aile ziyaretine Ripley’le gelen Dominik, yine Rey’in tepkisiyle karşılaşmıştı. Şükran Günü’nde olanları hatırlayan Rey, bu sefer yine aynı şeylerin yaşanmamasını sağlamada kararlıydı. Dominik de iyice sınırları zorlayıp Rey’e ona vurmasını söylerken babasını itmişti. Tam o esnada gerçek annesinden tokat yiyecekken Ripley, Angie Mysterio’yu durdurmuş ancak tokadı yiyen de kendisi olmuştu. Ripley sinir krizi geçirirken Dominik onu tutmuş ve o esnada da polis gelmişti. Tüm bu keyfabe olaylar sonrasında yine kurgusal bir biçimde Dominik tutuklanmıştı. Birkaç saatliğine içeride tutulduktan sonra kefaretle serbest kalan Dominik, “hapis hayatı yaşayan kötü çocuk” rolüne de bürünmeye başlamıştı.

Bu yılın başına, yani Royal Rumble’a geldiğimizdeyse Rey’in ve Dominik’in Royal Rumble maçına katılacakları açıklanmıştı. 17.sıraya geldiğimizde Rey’in müziğini duymuş ancak kendisini görememiştik. Hemen 18.sıradaysa Dominik’in ringe doğru geldiğini ve elinde babasının maskesini de tuttuğunu görmüştük. Belli ki arka alanlarda Dominik, Rey’in oğluna el kaldırmayacağını bilerek ona saldırmış ve tüm bu olanlar sebebiyle ondan intikam almak istemişti. Oldukça güzel bir şekilde boo’lanarak ringe gelen Dominik; Judgment Day-Edge feudu çerçevesinde grup üyelerinin desteğiyle ringde kalmayı başarmış ancak bir süre sonra Cody Rhodes tarafından elenmekten kurtulamamıştı.

Sevgililer Günü’ndeyse Rey ve Ripley’in Sevgililer Günü’ne özel günlerine konuk olmuştuk. Ripley’i yemeğe çıkaran Dominik, rezervasyonda bir karışıklık olduğunu görmüş ve babası ve annesinin de aynı mekanda olduklarını görmüştük. Dominik sinirli bir şekilde anne ve babasının masasına gelip Rey’e “çocukluğumu mahvettiğin gibi bu özel günümü de mahvetmekte kararlısın” diyerek masadaki içkileri dökmeye başlamıştı. Bunun üzerine Rey de olayların büyümemesi adına Angie’yle beraber mekandan ayrılmaya karar vermişti. Gecenin sonunda hesabı Mysterio’ların ortak hesabına kitlemeyi düşünen Dominik, bu hesapta yetkisinin kaybolduğu bilgisine de ulaşmıştı. Kendi kartıyla da ödeyemeyen Dominik, polislerin başka bir şey için mekana geldiklerini görünce, korkarak mekanı terk etmiş ve hesabı da Ripley’e kitlemişti.

Judgment Day & Edge arasındaki feud hızla devam ederken Ripley’in Royal Rumble’ı kazanmasıyla Charlotte’la olan feuduna başlaması beraberinde olayların bire bir bazda ilerlemesini de hızlandırdı. Buna göre Edge ve Balor daha çok karşılıklı olarak yüzleşirlerken tüm bu olanların etkisiyle Rey ve Dominik de paralelinde bire bir feudlarına devam ediyorlardı. Dominik’in tüm tahrikleri ve taşkınlıklarına rağmen Rey ise oğluna el kaldırmamaya devam etmekteydi. 10 Mart Smackdown’a geldiğimizde Rey’in bu yılki Hall of Fame sınıfına dahil olacak ilk isim olduğu açıklanmıştı. Haftalar geçtikçe Dominik, HOF olaylarının da üstüne Rey’i kışkırtmaya ve kendisine vurması için her şeyi yapmaya devam etmişti. 13 Mart Raw’da Dominik bir kez daha Rey’in karşısına çıkarak onu tahrik etmeye devam etmiş ve resmen Wrestlemania için bir maç istemişti. Rey ise ısrarla kendi oğluna vurmak istemediğini söyleyerek sabır sınırlarını zorlayan Dominik’e karşı direnmeye devam etmişti. Hatta Hall of Fame seremonisine oğluyla beraber çıkmak istediğini dile getirmiş ancak Dominik Wrestlemania’ya onunla maç yapmak için gelebileceğini söylemişti. 24 Mart Smackdown’daysa Angie Mysterio ve Dominik’in kız kardeşi Aalyah Mysterio’yu da seyirciler arasında gördük. Anne-kız aile kahramanlarını L.A Knight’a karşı desteklerlerken ailenin diğer üyesi Dominik de partiye dahil oldu. Babasının dikkatini dağıtarak maçı L.A Knight’ın kazanmasını sağladı. Maç sonrasında Rey’le ring içerisinde yüzleşirken Rey bir kez daha hayır diyerek arka alanın yolunu tuttu. Dominik işin tahrik boyutunu artık en üst seviyeye çıkarırken bu kez annesine seslenerek; “böylesine bir korkakla evlenmek nasıl bir duygu?” diye bir soru yöneltti. Babasına olan hakaretlerinden sonra annesine de hakaretler yağdırırken kız kardeşi olayları sakinleştirmeye çalışmış ancak o da Dominik’ten nasibini almıştı. Dominik’in bu taşkınlıklarına artık tahammülü kalmayan Rey, nihayet Dominik’e yumruğu geçirmiş ve müthiş de bir seyirci desteği almıştı. Sonrasında da eline mikrofonu alarak Wrestlemania  meydan okumasını kabul ettiğini söylemişti. WM öncesinde son Raw’da Rey, Priest’le maça çıkarken Dominik maça karışmış ve babasına saldırmıştı. Priest ve Dominik ikilisi Rey’i ikiye bir yakalarlarken Rey’in yardımına Legado del Fantasma gelmiş ve Dominik ile Priest’i ringden uzaklaştırmışlardı. Son Smackdown’da da yine Rey’in arka alanda Legado Del Fantasma’yla konuştuklarını ve onlara Latino World Order (LWO) T-shirtü verdiklerini görmüştük. Belki bundan sonra Rey’in önderliğinde bir Meksika stable’ı kurulabilir diye de düşünmedik değil.

Dominik’in tüm bu dönüşümü gerçekten yine ustalıkla işlenmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. İşlerin kötü gittiği ama yetenek olarak bir şeyler vaat eden güreşçilerin kariyerlerinin birçok kez bir gimmick değişimiyle veya bir turn’le kurtarıldığına şahit olmuştuk. Dominik de babasının yanında pişmeye çalışan küçük oğlu imajından son birkaç aydaki senaryo gelişimiyle beraber sıyrılmayı başardı. Fakat bu nereye kadar gidecek doğrusu bilemiyorum. Dominik bir gimmick değişikliği yaşadı ve heel turn olarak Wretlemania’da tekli bir maça çıkabilecek bir noktaya getirildi ancak baktığınız zaman yine babasının çerçevesinde hareket ediyor. Yani önce onunla takım oldu sonra da onunla maç yapacak noktaya geldi. Peki bundan sonra Rey’in gölgesinden gerçekten kurtulabilmek ve iyi bir kariyer yapabilmek adına ne kadar kalıcı olabilecek? Bunu zaman gösterecek elbette.

Ben bu feudun Edge & Judgment Day olayları çerçevesinde bir tag team mücadelesine bağlanması gerektiğini düşünüyordum. Yani Edge ve Balor’ın ayrı yollara, Dominik ve Rey’in ayrı yollarak düşmesini beklemiyordum doğrusu. Fakat Rey bundan öncesinde oğluyla şampiyonluk yaşamışken bir de oğluna karşı hem de Wrestlemania’da maça çıkacağı için oldukça gurur doludur diye tahmin ediyorum. Her ne olursa olsun tarihteki en özel maçlardan biri olacak ve hep hatırlanacak bir şey olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple de kariyerinin artık sonlarına gelen Rey’in de böylesine bir fırsat varken hikayenin bu yöne evirilmesini tercih ederdi diye düşünüyorum. Bunun dışında işin ailesel boyutlarının da harika işlendiğini düşünüyorum. Bir baba oğul çekişmesi zaten başlı başına bir gerilim hattı oluştururken hatta normal bir düzlemde aralarında bir feud olmazken bile insanlar tarafından hep birbirleriyle karşılaştırılırken bir de feud içerisinde bunun işlenmesi, ek olarak güreşçi olmayan diğer Mysterio’ların da dahil olması (ki özellikle Ripley’e Annecim dediği ortamda gerçek annesinin dönem dönem feuda dahil olması ve tüm aile üyelerinin küs ya da değil bir araya gelmekte zorunlu oldukları özel günlerin işlenmesi) ve tüm bunların senaryo bakımından kurgulanması gerçekten mükemmel detaylardan. Bir de üstüne üstlük Eddie faktörü de varken tüm bunların mixlenmesiyle ortaya gerçekten güzel bir hikaye çıkmış durumda.

Aslında tüm Match card’a baktığımızda hem hikaye bakımından hem de tahmin edilebilirliğinin zorluğu açısından en iyi maçlardan biri olduğunu söylemek gerekiyor. Öte yandan güzel de bir maç içi aksiyon vaat ettiğini görmekteyiz. Şimdi normalde tüm bu hikayenin gidişatında maçı Rey’in oldukça baskın bir şekilde kazanması gerekmekte. Fakat Rey, Hell of Fame olacak ve bundan sonrası için emeklilik iddiaları da iyice gündeme gelecek. Öte yandan oğluna bir Wrestlemania galibiyeti de hediye edebileceğini de düşünmüyor değilim. Fakat bu bir babasını geçmeye çalışan, onun tarafından mobbing’e uğrayan veya yetersiz muamelesi gören bir evladın hikayesi değil. Son derece hayırsız evlat rolünü oynayan, kendi ailesinden iğrenen bir evladın kendi egosuna yenik düşüp tüm ailesine gereksizce düşman olmasının hikayesi. Bu sebeple bence Rey bu maçı kazanmalı. Kenarda Priest faktörü de var fakat son Raw’da gördüğümüz üzere Legado del Fantasma yine Rey’in yardımına koşabilir. Bu maçtan sonrasında Dominik halen heel olarak mı devam edecek yoksa babasından ve tüm ailesinden özür dileyip face turn mü yapacak bilemiyorum ama kendisinin izleyeceği yolu oldukça merak ediyorum. Bu son 7-8 ayda müthiş bir karaktere evirildi ama yine babasının yörüngesinde devam ediyor. Esas bu feud sonrasında, WWE içerisinde gerçekten kalıcı bir karakter olmayı başarıp Mysterio mirasını devam edip ettirmeyeceğini anlayabileceğiz.

Tahmin: Rey Mysterio

 


Singles Match for the WWE Smackdown Women’s Championship
Charlotte Flair(c) vs Rhea Ripley

Geçtiğimiz yıl Wrestlemania 38’e de Smackdown Kadınlar Şampiyonu olarak gelen Charlotte, bu yıl da Wrestlemania’ya şampiyon olarak geliyor. Geçtiğimiz yılın Royal Rumble kazananı Ronda Rousey’le uzun bir feuda girmiş ve Wrestlemania’da kemerini ona karşı korumak zorunda kalmıştı. Maçı kazanarak Ronda’nın bire bir maçlardaki yenilmezlik serisini sonlandıran Charlotte, hemen ertesi ay Wrestlemania Backlash’te bu sefer “I Quit” maçında Ronda’ya karşı direnememiş ve kemerini kaybetmişti. Maç içerisinde kolunu kıran(keyfabe) Charlotte, yılın sonuna kadar ekranlardan uzak kalmıştı. Bu esnada Ronda, Money in the Bank’ta cash in yiyip kemerini kaybetse de Extreme Rules’ta geri almayı başarmış ve yılın sonunda halen şampiyon olarak mücadeleye devam etmekteydi. 30 Aralık Smackdown’da geri dönen Charlotte, aniden planlanan rövanş maçında Ronda’yı çok kısa bir süre içerisinde yenerek 7.kez Smackdown, 14.kez de Kadınlar Dünya Şampiyonu olmuştu.

Rhea Ripley’se 2022 yılı içerisinde heel turn yaparak Edge’in kurmuş olduğu Judgment Day stable’ına dahil olmuştu. Bu turn’ün getirdiği süreçle birlikte görünüşünü de değiştiren Ripley, yeniden main eventer olma yolunda çok fazla hissettirilmeden güç kazanmaya devam ediyordu. Bir süre Kadınlar division’ındaki mücadelelerden çok ekibin Edge’e sırtını dönmesiyle başlayan feud içerisinde yer alan Ripley, ardından heel olmasının etkisiyle birkaç kez Bianca vs Bayley ekseninde devam eden geniş çaplı feuda dahil olmuştu. Judgment Day kapsamındaki feudlarda (Edge, Rey, AJ Styles) hep kadın olmasının etkisiyle dokunulamayan kişi olarak ekibine avantaj sağlamıştı. Bunu bir seksepalite unsuru olarak değil de sadece kadın olmasının etkisiyle ona kimsenin dokunmadığı şeklinde değerlendirmek gerekiyor. Zaten Ripley görünüş olarak oldukça güçlü, oldukça karizmatik ve oldukça yetenekli bir main eventer kadın güreşçiyi işaret ediyor. Bu esnada zaten güçlü bir karakter olarak erkeklerin kendisine cinsiyeti sebebiyle dokunmamasının etkisiyle stable’ına hep avantaj sağlamayı başarıyordu. Her ne kadar bireysel olarak kadınlar division’ında senaryolara dahil olmasa da Judgment Day kapsamında iyi bir karakter zeminine oturmayı başarmıştı.

Ripley’in tüm bu değişimi nihayetinde meyvesini vermeyi başarmıştı. Royal Rumble 2023’e ilk sıradan giren Ripley, tarihi bir performans göstererek maçı kazanmayı başardı ve bu sayede kemer maçı için Wrestlemania rakibini seçme hakkı elde etti. Tarihin ilk sıradan girip de Royal Rumble’ı kazanan 4.ismi olurken kadınlarda da ilk ismi olmayı başarmıştı. Royal Rumble’ın hemen ertesi Raw’da Ripley, Smackdown Kadınlar Şampiyonu Charlotte’ı seçerek zayıf olan Smackdown kadınlar division’ından herhangi birinden ziyade bizlere harika bir maç vaat eden bir kemer mücadelesine işaret etmişti. Charlotte’ı seçmesinin temel gerekçesini de Wrestlemania 36’nın rövanşını almak istemesi olarak göstermişti. Hemen Wrestlemania 36’ya yani 2020 yılına dönersek, Royal Rumble 2020’de Kadınlar Royal Rumble maçını kazanan Charlotte, sürpriz bir kararla NXT Kadınlar şampiyonu Ripley’le feuda girerek Wrestlemania için kendisini rakip olarak seçmişti. Wrestlemania 36’de Ripley’i yenerek kemeri toplamda ikinci kez kazanan Charlotte, yaklaşık 2 ay kemeri elinde tuttuktan sonra Temmuz ayında Io Shirai’ye kemerini Ripley’in de dahil olduğu bir Triple Threat maçında kaybetmişti. Zaten sonrasında kemeri geri alamayan Ripley de 2021 yılında main roster’a girişini yapmıştı.

Tüm bu dönemlerini çaylak dönemleri olarak aktaran Ripley, 2020’nin rövanşını almak adına Charlotte’la maç yapmayı seçmişti. Zaten Smackdown kadınlar kadrosunda Ronda dışında Charlotte’a Wrestlemania kalibresinde bir rakip olmadığı için bence oldukça anlaşılabilir bir tercihti. Ek olarak Bianca’ya da gidip yine bir süredir alttan hyple’nan bu maçın da olabileceğini düşünenler de vardı. Açıkçası buna saygı duyuyorum ama bence Ripley’in kalıcı bir şekilde main event potasına yükselmesi için Ronda Rousey’i yenen ve toplamda 14.kez büyük kemeri elinde tutan bir ise yönelmesi bence çok daha hayırlı bir durum. Bir de bu maçın tarihin ilk Wrestlemania kadınlar rövanş maçı olacağını da belirtmek gerekiyor.

Elimination Chamber döneminde Charlotte, Sonya Deville’le kısa bir feuda girerken Ripley’se yine Judgment Day kapsamında Edge feudu içerisinde yer almaya devam etmişti. Balor’la takım olarak Edge ve Phoenix ikilisinin karşısına çıkmışlardı. Edge maçı Balor’ı pinleyerek takımına kazandırırken, Ripley’in Phoenix’e genel anlamda üstünlük kuramadığını görmüştük. Beth Phoenix zaten zamanının dominant güreşçilerinden biri olduğu için normal bir durum olarak düşünülebilir ancak ben yine de Ripley’in maçı takımına kazandırarak güç toplaması gerektiğini düşünmüştüm. Yine de tuşlanmayarak zayıf halka olarak gözükmemesi de pozitif olarak düşünülebilir.

24 Şubat Smackdown’da Dominik’in Ripley adına Charlotte’a meydan okuduğunu ve sonrasında Charlotte tam hamle yapacakken Ripley’in ringe geldiğini görmüştük. İkili Mart ayını da birbirlerine karşı hamleler yaparak geçirirken ortada net bir üstünlüğe sahip bir isim çıkmamıştı. İlk gecenin main eventi olması düşünülen bu maçın(diğer bir ihtimal Usos vs Sami & K.O maçı), diğer Kadınlar maçına göre daha uygun olduğunu da söylemek gerekiyor. Ben maçın Rhea Ripley tarafından kazanılacağını ve 3 sene öncenin rövanşını alarak bir WM Moment yaratacağını düşünüyorum. Kesinlikle hak edilmiş bir galibiyet olacaktır kendisi adına. Muhtemelen de Smackdown’a geçerek Judgment Day senaryosundan da ayrılacaktır. Tahminimden emin olduğum maçlardan bir tanesi olduğunu da söylemem gerekiyor.

Tahmin: Rhea Ripley

 


Night 2 – 2 Nisan 2023 Pazar

 


Triple Threat Match for the WWE Intercontinental Championship
Gunther(c) vs Drew McIntyre vs Sheamus

Intercontinental kemeri artık her yıl neredeyse senede bir PPV’lere çıkan bir kemer haline geldi. Roman’ın esasında bir Smackdown güreşçisi olması ve de ana hikaye unsuru olması sebebiyle IC kemeri özellikle son 2.5-3 yıldır kendisiyle aynı seviyede olan United States kemerine nazaran daha az göz önünde olan bir kemer haline geldi. Nitekim WM 37’de korunan bu kemer, 2022 yılının Eylül ayında gerçekleşen Clash at the Castle’a kadar herhangi bir PPV’de kendisine yer bulmayı başaramadı. Eylül ayından sonra da yine tüm PPV’leri pas geçerken nihayet Wrestlemania 39 içerisinde kendisine yer bulmayı başarabildi. Tüm Match card’a baktığımız zaman bence ring içi olarak en heyecan duyacağımız maçlardan birinde kemerin ortada olduğunu görmekteyiz. Üç tane old school tarzda fiziki yapılarını ön plana çıkaran kaliteli ismin mücadelesi gerçekten izlenmeye değer bir mücadele olarak karşımıza çıkıyor.

IC kemerinin genel durumuna değindikten sonra biraz da isimler bazında konuşmamız gerek diye düşünüyorum. Öncelikle şampiyon Gunther’den başlarsak, bu kemerin bir nebze de olsa daha görünür olmasını sağlayan kişi olduğunu söylesek hiç yanlış olmayacaktır. Ana kadroya yükselmeden önce de oldukça dominant bir isim olan Gunther, 5 Nisan 2019’da NXT TakeOver: New York PPV’inde Pete Dunne’ı yenerek onun 685 günlük United Kingdom şampiyonluğunu bitirmeyi başarmıştı.  Kemeri kazandıktan sonra tam 870 gün boyunca elinde tutmayı başaran Gunther (o zamanki ismiyle Walter), modern dönemin en ilgi çekici title reign’lerinden birini gerçekleştirmeyi başarmıştı. Roman Reigns’in 900’lerde olan title reignini düşünürsek Roman bu sayıyı egale etmeden önceki en değerli title reign olduğunu söylememiz yanlış olmayacaktır. Zira 1988’den beri gerçekleşen en uzun süreli kemer koruması Roman’a kadar kendisine aitti.

Kemerini yaklaşık 2.5 yıl elinde bulunduran Gunther, Ağustos 2021’de yapılan NXT TakerOver 36’da Dragunov’a kaybetmişti. 2022 yılının Nisan ayındaysa ana kadroya yükselen Gunther, 10 Haziran tarihli Smackdown’da Ricochet’i yenerek Intercontinental kemerinin sahibi olmuştu. Kemerin daha az görünür olması sebebiyle çok dikkat çekmese de aşağı yukarı 9 aydır IC kemerini elinde bulunduruyor. Bu süre zarfında da gerçekten çok önemli isimlere karşı kemer koruması gerçekleştirdiğini de söylememiz gerekiyor. Kemeri kazandıktan sonra ilk olarak Ricochet ve Nakamura’ya karşı kemerini korumayı başaran Gunther; Kaiser ve Vinci’yle beraber önemli feudlarda yer aldı. Sonbahar döneminde Brawling Brutes (Sheamus, Holland ve Butch) ile feuda takımca girdiler ve bu neticede Gunther, Sheamus’la Intercontinental kemeri için bireysel olarak da bir feudun içerisinde yer aldı. Eylül ayında Clash at the Castle’da gerçekleşen bu muazzam maçta Gunther, kemerini Sheamus’a karşı da korumayı başardı. 7 Ekim Smackdown’da bir kez daha Sheamus’ı yenerek title reign’ine devam etti. Sheamus’la olan feudu bittikten sonra Rey Mysterio’yla ufak bir feuda girdi oradan da başarıyla ayrıldı. Ricochet’e karşı kemerini bir kez daha korumayı başaran Gunther, bu süre zarfındaki en ciddi feudlarından biri olan Braun Strowman ile feuda girmeye başladı. WWE’ye return’ünün ardından kemeri alması muhtemelen bir isim olan Strowman’a karşı da 13 Ocak tarihli Smackdown’da galip gelerek yine kemeriyle yoluna devam etti. Ocak ayının sonunda Royal Rumble’daysa maça ilk giren isim olmasına rağmen müthiş bir performans sergileyerek son 2’ye kaldı ancak Cody Rhodes’a karşı elenmekten kurtulamadı. Bu esnada tam 71 Dakika 25 saniye ring içerisinde kalan Gunther bu alanda da rekorun sahibi oldu (Daniel Bryan’ın Greates Royal Rumble’daki 76 dakikalık performansı hariç). Şu anda da son 40 senenin en uzun Intercontinental title reign’ine sahip olan Gunther, Randy Savage ve The Honky Tonk Man’in ardından da tarihteki en uzun üçüncü reign’e sahip. Honky Tonk Man’in 454 günlük reign’ini geçerek en uzun Intercontinental şampiyonu olmaya da göz kırpıyor diyebiliriz.

Sheamus ve Drew McIntyre ise yolu son dönemde birbirleriyle kesişen bir ikili diyebiliriz. Özellikle geçtiğimiz Eylül ayında Britanya’da gerçekleşen Clash at the Castle öncesinde iki ismin birbirleriyle bir feud içerisinde olduklarını hatırlıyoruz. O dönemde Roman Reings’in rakibini belirlemek için yapılan "Good Old Fashioned Donnybrook” #1 contender maçını Drew McIntyre kazanmış ve Roman Reigns’in rakibi olmayı başarmıştı. Sheamus ise biraz daha yukarıda bahsettiğim gibi Gunther’ın IC kemeri için yapılan fatal-five-way maçını kazanmış ve kemer için #1 contender olmuştu. Clash at the Castle’daysa her iki Britanyalı isim boynu bükük ayrılmışlardı. Main eventte Solo Sikoa debut yapmış ve Drew bu sebeple kemeri Roman’dan alamamıştı.

Şov sonrasında Sheamus bir face turn geçirerek Gunther & Imperium’la olan feuduna devam etmiş Drew ise Karrion Kross’la bir feuda girmişti. Extreme Rules’ta yapılan Strap maçında Kross, Scarlett’ın desteğiyle rakibini yenmeyi başarmıştı. 1 ay sonra Crown Jewel’da Drew, Steel Cage maçında Kross’u yenerek feudu bitirmişti. Sheamus ise Extreme Rules’ta Brawling Brutes çerçevesinde Imperium’a karşı mükemmel bir Good Old Fashioned Donnybrook maçı içerisinde yer almıştı. Maçı Brawling Brutes kazanmış ve geceye ilk maçtan damga vurmayı başarmışlardı. Bu feud sonrasında Survivor Series: War Games’te bir süredir iyi ilişkiler kurmaya başladığı Drew McIntyre’la takım olarak Kevin Owens’ın Bloodline feud’una dahil olmuşlardı. Kevin Owens, Drew ve Brawling Brutes 5’lisi, Bloodline’a karşı War Games maçına çıkmışlar ancak Sami Zayn’in ekstra eforuyla maçı Bloodline kazanmıştı.

Bu takımdaşlığın ardından Sheamus ve Drew ikilisinin bir süreliğine Brawling Brutes’tan bağımsız olarak aynı takım içerisinde ortak senaryolarda yer aldıklarını gördük. Zaten gerçek hayatta da oldukça yakın arkadaş olan bu ikili, gimmick’leri sayesinde de çok iyi bir uyum içerisindeydiler. Şahsen ben Drew ve Sheamus yakınlaşmasının bir Tag Team ile taçlandırılmasını düşünenlerdendim. Zira bence dönem dönem main event potasına sıçrayan ancak bir süredir buralarda olmayan iki isimden oluşturulan bu informal tag team yapısının, kısa vadede kağıt üstünde güçlü oldukları için Uso’ların saltanatını bitirmelerine çok uygun buluyordum. Bu sebeple de bu ikiliyi hazırladıklarını düşünmüştüm. Tabi sonrasında iş Sami & Owens ikilisine kayınca bu ikili de yakaladıkları kısa süreli birlikteliği sonlandırdılar. Bu kısa sürede Viking Raiders’la feuda giren ikili, özellikle Tag Team kemeri için yapılan #1 contender turnuvasına katılmışlar ancak Viking Raiders sebebiyle ilerleyememişlerdi. İlk ortak düşmanlarını edindikten sonra da Royal Rumble ikili ortak çalışarak çok iyi bir performansa imza atmışlardı. Gunther maç içerisinde her ikisini birden elemeye başararak zaten bu üçlü feudun başlangıcını da bir nevi atmıştı. Royal Rumble sonrasında Viking Raiders’la Şubat ayı içerisinde feudlarına devam ettiler ve en sonunda onları yenerek feuda noktayı koydular.

10 Mart Smackdown’daysa Gunther’in WM’deki rakibini belirleyebilmek için bir fatay-five-way maçı planlandı. Drew McIntyre, LA Knight, Sheamus, Karrion Kross ve Kofi’nin maça katılacağı açıklanırken, Kofi sakatlığı sebebiyle maçta bulunmamış yerini Xavier Woods almıştı. Maçın sonunda Sheamus LA Xavier Woods’u, Drew ise LA Knight’ı aynı anda pinleyince, Gunther’in rakibi konusu belirsizliğini korumaya devam etti. Bunun üzerine Gunther, Adam Pearce’a giderek WM için sadece tek bir rakiple karşılaşmak istediğini söyledi. Bunun üzerine 17 Mart Smackdown’da bu belirsizliği bitirebilmek adına Drew ile Sheamus arasında bir maç planlandı. Maç devam ederken Gunther önderliğin Imperium ringe gelirken maçın No Contest bitmesini sağladı. Bu hareketlerinin ardından çaresiz kaldığını söyleyen Pearce; IC kemeri için WM 39’da Sheamus ve Drew’ın challanger olduğu bir Triple Threat maçının gerçekleşeceğini açıkladı.

Bu üç isim 2022’nin yaz aylarının sonlarından bu yana farklı kombinasyonlarla gerçekten çok güzel işler başardılar. Bu üç sağlam ismin kemer için maça çıkacak olması beni inanılmaz heyecanlandırıyor. Drew ve Sheamus hali hazırda WWE ana kadrosunda çok iyi işler başararak geleceğin olası Hall of Famer’larından olacaklarını garantilediler. Gunther’in hikayesiyse çok net yeni başlıyor gibi. NXT’deki dominasyonunun ardından ana kadroda hala namağlup bir şekilde kemerini korumaya devam ediyor. Royal Rumble’daki harika performansı da Gunther’in bundan sonrası için olası main eventer’lardan biri olacağına işaret ediyor. Ben de zaten buna istinaden Brock Lesnar’ın Gunther’in rakibi olabileceğini düşünmüştüm ama WM için böylesine bir senaryoya da hiç hayır demiyorum. Her halükarda beklentimin çok üst düzeyde olduğu bir maç. Gunther’e bu kadar önem verildiği bir yerde Gunther’in maçı kazanacağını ve reign’ini sürdürerek tarihin en uzun IC kemeri şampiyonu olabileceğini düşünüyorum. Sonrasında kemeri bırakınca da main event potasında devam edecektir. Drew ve Sheamus ikilisini de gerçekten bir Tag Team içerisinde görmeyi çok isterim. Belki ileride daha öncesinden altyapısını kurdukları bu senaryoya geri dönebilirler. Zaten son Smackdown’da Imperium’u Tag Team maçında yenmeyi başardılar. Bu maçta da bence birçok kez ortak çalışıyor olacaklardır. Ancak bunun yine de Gunther’i devirmek için yeterli olabileceğini düşünmüyorum. Ben Gunther’in kemerini en azından Summerslam’e kadar koruyacağını düşünüyorum. Eğer kemerler ayrılır da Roman, Smackdown’dan çıkan tek şampiyon olmaktan uzaklaşırsa da Gunther’in IC kemeri daha da ön plana çıkar diye düşünüyorum. Hatta bu PPV’de olmadı ama Summerslam’de Gunther vs Brock Lesnar maçının yaşanabileceğini düşünüyorum. Bu sebeple bence Gunther böylesine zorlu ve büyük maçtan da kemerle ayrılmak zorunda. Zaten böyle giderse de tarihin en uzun IC kemeri şampiyonluğu unvanın da alacak gibi gözüküyor. Tahmin dışında da maçın inanılmaz fiziksel ve sert geçeceği, bu sayede de gözlerimizin bayram edeceğini düşünüyorum.

Tahmin: Gunther

 



Hell in a Cell Match
Edge vs “The Demon” Finn Balor

Tam 1 senedir devam eden Edge-Judgment Day hikayesinin artık kesin olarak son maçıyla karşı karşıyayız. 1 senedir farklı boyutlarda, çeşitli angle’larla, çeşitli turnler’le zenginleştirilen bu muazzam feud, Bloodline’dan sonra WWE’in Wrestlemania için yarattığı en ilgi çekici feud olma özelliğini kapsıyor. Bu son karşılaşmada artık feudun nihai galibini öğreniyor olacağız. Maçın Hell in a Cell’de gerçekleşecek olması da apayrı bir heyecan katmıyor değil. Normalde özel bir maç türüne sahip PPV’lerin özel maçlarını diğer PPV’lerde görmediğimiz için maçın ne kadar brutal geçilmesinin istendiği sonucu çıkıyor. Zaten büyük bir ihtimalle bu sene Hell in a Cell PPV’ini salt bireysel bir şov olarak izlemeyeceğiz. Yani bundan sonra bu maç türünü daha farklı PPV’lerde de görme olasılığımız mevcut. Şimdiyse bu maç türünü bir kenara bırakıp bu feudun geçmişi üzerine konuşalım.

Aslında her şey tam olarak geçtiğimiz sene bu zamanlarda başlamıştı. Geçen sene WM döneminde AJ Styles’la bir feuda giren Edge maçı Damien Priest’in(28 Şubat 2022’de U.S kemerini Finn Balor’a kaybetmişti) AJ Styles’ın dikkatini dağıtmasıyla kazanmayı başarmıştı. Ring içi olarak beklentilerin yüksek olduğu ancak pratikte çok da verimli olmayan bu feud içerisinde Judgment Day’in, yani Edge’in stable’ının tohumlarının atıldığını görmüştük. Aynı zamanda o dönem face olan Edge ve Priest heel turn geçirmişlerdi. Buna takriben bir sonraki PPV olan Wrestlemania Backlash’te Edge vs AJ Styles maçının rövanşı gerçekleşmiş, bu sefer Priest ring kenarından menedilmişti. Priest bunu ringin kenarına gelmeyip girişin orada durarak kötüye kullansa da o dönem Styles’ın yanında yer alan Fin Balor gelerek Priest’i püskürtmeyi başarmıştı. Bunun üstüne bu sefer de maskeli birisi maça karışmış ve Edge’in maçı kazanmasını sağlamıştı. Maç sonrasında maskesini çıkaran gizemli kişi kimliğini ifşa etmişti. O dönemde Liv Morgan’la beraber hikayelerde yer alan Ripley, bu olaydan yakın bir zaman öncesinde Morgan’a ihanet ederek bir heel turn gerçekleştirmiş ve gimmick değişikliğine de giderek iyice sert bir karaktere dönüşmüştü. Maskeli olarak geldiği bu maçın sonunda Edge’le yan yana poz vererek resmen Judgment Day’in üçüncü üyesi olduğunu ilan etmişti.

Haziran ayında gerçekleşen Hell in a Cell’de heel isimlerle face isimler Mixed Tag Team maçında karşı karşıya gelmişlerdi. Maçı kazanan Edge önderliğindeki Judgment Day; AJ Styles, Finn Balor ve Liv Morgan üçlüsüne karşı üstün gelmeyi başarmışlardı. Böylelikle Wrestlemania döneminden itibaren Edge, etrafında topladığı Priest ve Ripley’le tekrardan yükselişe geçme şansı yakalamıştı. Hemen bir sonraki Raw’da bu durumdan memnun olan Edge, ekibini daha da genişletmek istediğini açıklayarak Judgment Day’in yeni üyesini açıklamıştı. O isim, tüm bu 2-3 aylık süreçte AJ Styles’ın yanında duran, kendisinin NJPW’deki Bullet Club’tan organik yakını olan ve hemen bir gece önce Judgment Day’e karşı mücadele eden Finn Balor’dan başkası değildi. Böylelikle bir ismin daha bu hikaye çerçevesinde bir heel turn geçirdiğini görmüştük. Edge de bu durumdan memnun gözükürken, işleri bu maça kadar sürükleyecek olaylar silsilesini başlatan ilk kelebek etkisine tanıklık etmiştik. Balor önderliğinde Priest ve Ripley; Edge’e sırtını dönüp ona ihanet ederek onun kurduğu gruptan kendisini atmışlardı. Balor, Ripley ve Priest üçlüsü Edge’e saldırıp onu con-chair-to pozisyonuna sokmuşlardı. Onlara göre Edge, bu grubun esas zayıf karnıydı. Yaşı ilerliyordu ve bu grupta zayıflara yer yoktu. Hakikaten Edge özellikle Styles’la girmiş olduğu feudda ve çıkardığı bire bir maçlarda oldukça yetersiz bir performans ortaya koymuştu. Kariyerinde sakatlığı sebebiyle 9 yıl kayıp yaşayana ve artık 50 yaşına gelmiş bir isme göre yine iyi bir performans ortaya koysa da beklentilere nazaran ne yazık ki zayıf kalmaya başladığını hissettirmişti. WWE de bunu hikayeye bağlayıp, Balor’ı da grubun yeni lideri olarak ilan etmişti.

Haziran ayındaki bu olaydan sonra yanlarında Edge olmadan mücadele etmeye devam eden Balor önderliğindeki Judgment Day, yaz döneminde Mysterio’larla feuda girmeye başlamışlardı. Ağustos ayındaki Summerslam’de Balor & Priest ikilisi Mysterio’larla No DQ maçında karşıya karşıya gelirlerken ihanete uğrayan Edge return yapmış ve maçı Mysterio’ların kazanmasını sağlamıştı. Bu süreçte doğal olarak tekrardan face olan Edge, tüm eforunu Judgment Day’e yönlendirmişti. Bu sefer yanında çok eski dostu ve hatta bir dönem takım kemerlerini daha beraber taşıdığı Rey Mysterio ve onun oğlu olan Dominik Mysterio da vardı. Buna istinaden Eylül ayındaki Clash at the Castle’da bu sefer Edge ve Rey ikilisi takım olarak Balor ve Priest ikilisinin karşısına çıkmışlardı. Tüm bu maç öncesinde geçen zaman diliminde Judgment Day üyelerinin Dominik’in üzerine oynadıklarını ve onu kendilerine çekme düşüncelerinin olduğunu izlemiştik. Onu babasına karşı kışkırtarak kendilerine çekip avantaj elde etmek istiyorlardı. Dominik’se bazı durumlarda ne yapacağını bilememiş bir şekilde hareket etse de genellikle babasına sadık bir şekilde mücadele etmeye devam ediyordu. Özellikle Ripley’in kendisinin üzerine çok daha fazla düştüğünü ve ona bir nevi anne “Mommy” şeklinde yaklaştığını görüyorduk. Zaten tüm bu feudlar çerçevesinde Ripley kadın olması sebebiyle ona kimsenin vuramadığı bir ortamda birçok kez ekibine avantaj sağlıyordu. Böyle bir atmosferde gidilen Clash at the Castle’da Edge ve Rey ikilisi, Balor ve Priest’i yenmeyi başarmışlardı. Maçı takımına kazandıran isimse kenarda Ripley’in varlığına eşitlik getiren Dominik’ti. Maç sonrasında üçlü, kutlamalar yaparken yeteri kadar tebrik almadığını düşünen ve bundan öncesinde defalarca kez başta Ripley olmak üzere Judgment Day tarafından manipüle edilen Dominik, bir heel turn yaparak Edge’e low blow çekti. Böylelikle hem babasına hem de babasının yakın dostu olan Edge’e ihanet etmiş oldu.

Clash at the Castle sonrası Raw’da oldukça mahcup gözüken Rey, Edge’den oğlu Dominik adına özür dilemişti. Dominik ise Judgment Day’in diğer üyeleriyle beraber gelerek resmen stable’ın yeni üyesi olmuştu. Bunun üzerine Rey oğlunun ihanetini kaldıramayarak Smackdown’a geçiş yapmıştı. Edge ise yeniden tek başına kalarak Judgment Day’le mücadele etmeye devam etti. Extreme Rules için Balor’a meydan okuyarak bir “I Quit Match” teklifinde bulundu. Böylelikle Ekim ayında Extreme Rules’ta Edge ve Balor ikilisi I Quit maçında karşı karşıya geldiler. Edge’in sene başındaki performanslarına istinaden muazzam geçen yarım saatlik maçı Balor kazanmayı başardı. Ancak tahmin edilebileceği gibi temiz bir şekilde kazanmaktan ziyade ekibinin sahip olduğu tüm sayısal avantajları kullandı. Edge, maç içerisinde üstünlüğü alıp rakibini pes ettirecekken önce Priest sonra da Dominik Balor’ın yardımına koştular. Edge ikisini püskürtürken Ripley devreye girerek Edge’in fark etmediği bir anda hızlıca iplere onu kelepçelemeyi başardı. Balor bu sayede üstünlüğü ele alırken Rey arkadaşını kurtarmak için ringe geldi ama Dominik’in saldırısına karşı koymadığı için Edge’e gerekli desteği sağlayamadı. Tam da bu anlamda Ripley’in tüm avantajını elemine edecek bir şekilde Edge’in eşi Beth Phoenix elindeki Kendo Stick’le ringe gelerek Edge’i kurtarmayı başardı. Velhasıl yine sayı avantajıyla bu üstünlük çok uzun sürmemiş oldu ve Balor Edge’e tam üç tane Coup de Graces çekti. Edge halen pes etmezken bu sefer Ripley, Beth’i con-chair-to pozisyonuna soktu. Edge de eşini kurtarmak için mikrofona pes ettiğini haykırdı. Fakat tabi ki de Ripley, hareketi tamamlamadan bırakmadı ve Beth’e sandalyeyle vurdu. Bunun üzerine maçı oldukça kötü bir şekilde kaybeden Edge, bir süreliğine ekranlardan uzak kaldı.

Ocak ayındaki Royal Rumble dönemine kadar Judgment Day dörtlüsü yeniden AJ Styles’la feud içerisine girdi. Balor ekibini genişletmek için Styles’ı da yanına katmaya çalışırken Styles ise yanına Luke Gallows ve Karl Anderson’ı alarak Judgment Day’e karşı çıktı. İki takım Kasım ayındaki Crown Jewel’da karşı karşıya geldi ve maçı da heel takım kazanmayı başardı. Üç hafta sonraki Survivor Series’teyse Styles, Balor’ı bire bir maçta yenerek feudu bitirdi. Bu feud sonrasında Judgment Day Tag Team kemeri için #1 contender olmayı başarırken kemerleri Uso’lardan almayı başaramadılar.

Ocak ayındaki Royal Rumble’daysa bu feud beklendiği gibi kaldığı yerden devam etti. Judgment Day’in tüm erkek üyeleri Rumble maçına dahil olurlarken Dominik, Rey’in müziği duyulduğu anda Rey’in ringe gelememesini sağlamış ve Rey’den hemen sonraki numarayla maça dahil olurken onun maskesini alıp babasıyla dalgasını geçmişti. 22.sıradan Priest’in de gelmesiyle üç isim de ringdeyken 24.sıradan gelen Edge, Extreme Rules’un ardından return yapmıştı. Gelir gelmez Judgment Day üyelerine saldıran Edge, teker teker hepsine Spear çekmiş ve Balor ile Priest’i elemeyi başarmıştı. Dominik’i de eleyecekken ring kenarında duran Priest ve Balor’un etkisiyle kendisi elenmişti. Siniri iyice tepeye çıkan Edge Balor ve Priest’e saldırırken arka alandan olaya dahil olan Ripley’se Beth Pheonix’in return’üyle sarsılmış ve ondan bir spear yemişti. Görevlilerin araya girmesiyle de iki grup nihayet ayrılmışlardı. Royal Rumble sonrasında Elimination Chamber’a giden yolda Beth, eşi Edge’in yanında durarak Ripley faktörünü dengelemeye çalışmıştı. Böylelikle Elimination Chamber için de Balor & Ripley vs Edge & Beth maçı duyurulmuştu.

Şubat ayında Elimination Chamber’da gerçekleşen Mixed Tag Team maçını kazanan ekipse Edge ve Beth ikilisi olmuştu. Hemen arkasındaki Raw’da United States kemeri için mücadele eden Edge, Balor’ın maça karışmasıyla kemer maçını kaybetmişti. Bunun üzerine bir sonraki hafta Balor, Edge’e aralarındaki husumetin bitmediğini ve onunla Wrestlemania’da bir maç istediğini söylemişti. Bir sonraki hafta bu sefer Edge, Balor’ın Gargano’yla olan maçına müdahil olarak onun maçı kaybetmesini sağlamış bir sonraki hafta Balor’ın teklifine cevap vereceğini söylemişti. 13 Mart tarihli Raw’daysa geçtiğimiz yılı tamimiyle boşa harcadığını ve zamanının tükendiğini, gerçekleştirmek istediği şeyler için vaktinin azaldığını söyledi. O yüzden aralarındaki tüm bu feudu bitirebilecek bir Hell in a Cell maçı için Balor’ın teklifi kabul etti. Bu duruma çok sevinen Balor, cehennemin onun için bir sorun olmayacağını çünkü şeytanların oradan etkilenmeyeceğini söyleyerek “Demon” gimmick’iyle gelebileceğinin sinyallerini verdi. Bu promolaşmanın ardından da ekibiyle beraber tek bulduğu Edge’e saldırmaya giderken Gargano ve Lumis’in gelmesiyle durumlar eşitlendi. 20 Mart tarihli Raw’da Edge de Hell in a Cell’e yaraşır konseptte bir şeyler yapabileceğinin mesajını verirken Balor’a da Demon’ını getirmesini söyledi.

Edge’in maalesef biraz üstte değindiğim konuyla ilgili söyledikleri çok doğru. Emekliliği yaklaşıyor ve bu olay çok da uzak bir tarihte olacağa benzemiyor. Ama yine de ona rağmen feudlar içerisinde aktif bir şekilde mücadele edip elinden gelenin fazlasını yapıyor. Bu feud özelinde de çıkardığı maçlar başta bayat olsa da sonrasında hakikaten işi ustalıkla götürdü. Burada da yine çok derin, hikayesel anlamda güçlü ve çok sert bir maç bizleri bekliyor. Böylesine 1 senedir devam eden bir feud için bence güzel bir bitiriş yöntemi olacak gibi. Doğrusu ben hazır Rey ve Dominik olayları da bu senaryoyla paralel ilerlerken Edge’in durumu eşitlemek adına bir diğer eski dostu Randy Orton’ı yanına alabileceğini düşünmüştüm fakat Randy’nin sakatlık durumu halen belirsizliğini koruyor. Bir de öte yandan böylesine bir feud hakikaten de son bir bire-bir maçı da hak etmiyor değil. O yüzden tam Wrestlemania’ya yakışacak bir olayla karşı karşıyayız diyebilirim.

Tahmine geçersek, bence Match Card içerisindeki en zor tahminlerden bir tanesi olacak diyebilirim. Tüm bu feud geçmişinde en doğru olan tabi ki de face bir isim olan Edge’in kazanması olacaktır diye düşünüyorum. Kariyerinin sonuna gelmişken belki de son Wrestlemania’sını galibiyetle kapatmak ve ardından da ana kemer için son bir hamle yapmak isteyebilecektir diye düşünüyorum. Öte yandan Balor ise Demon’ını getirecek hem de Hell in a Cell maçına çıkmış olacak. Balor’ın Demon personasının ciddi bir karizması var. NXT döneminden bu yana kullandığı bu alter egosu birçok kez onun kariyerinde de kurtarıcı bir rolü üstlendi. Şimdiye kadar Demon’la çıktığı maçlardan yalnızca iki kere kayıp yaşadı. Bunlardan bir tanesi NXT döneminde Samoa Joe’ya karşı olurken bir diğeri de 2021’de Roman Reigns’e karşıydı. NXT TakeOver: The End 2016’da Joe’ya kaybettiği maç bir Steel Cage maçıydı. Roman’a karşı kaybettiği maç da Extreme Rules 2021’de gerçekleşmiş ve kaybetmesinde Uso’lar çok büyük bir faktör olmuştu. Bunun dışında çıktığı maçlardaysa Styles, Bray Wyatt, Seth Rollins, Bobby Lashley, Samoa Joe, Kevin Owens, Bray Wyatt gibi isimleri bu gimmick’iyle yenmeyi başarmıştı. Hatta 2016’da Seth Rollins’i bu gimmick’iyle yendiğinde tarihin ilk Universal şampdiyonu olmaya hak kazanmıştı. Sonrasındaki gün sakatlığı sebebiyle kemeri bırakmak zorunda kalsa da genel bir değerlendirme yapıldığında bu haliyle kolay kolay maç kaybetmediğini ve güçlü bir gimmick oluşturduğunu söylemek gerekiyor. Şimdiyse bir Hell in a Cell maçında bir Demon’ın ya da bir Şeytan’ın yenilmesi ne kadr kolay olur bilemiyorum doğrusu. Ben o yüzden hiç emin olmamakla beraber Balor’ın maçı kazanacağını düşünüyorum. Ama her ne olursa olsun bence her iki sonuç da sürpriz olmayacaktır. Edge kaybederse de emeklilik süreci muhtemelen daha da hızlanacaktır.

Tahmin: Finn Balor

 

 


Women’s Wrestlemania Showcase Fatal Four Way Tag Team Match
Liv Morgan & Raquel Rodriguez vs Natalya & Shotzi vs Ronda Rousey & Shayna Baszler vs Chelsea Green & Sonya Deville

17 Mart Smackdown gecesinde duyurulan Showcase maçlarının Kadınlar tarafındaysa, erkeklere nazaran biraz daha sönük bir maçın planlandığını görmekteyiz. Yine arka planında bir hikaye olmayıp WM içerisinde yer alması istenen kişilerin yer aldığı bu maç içerisinde temel mantık; katılımcı sayısını fazla tutmak. Özellikle Ronda Rousey gibi önemli bir ismin de olası sonraki feudlar için hazırlanmasında da bu maçın bence önemli bir etkisi olacak.

Bu maç için takımlara baktığımız zaman aslında Kadınlar Division’ın bir kıtlık içerisinde olduğunu bir kez daha görebiliyoruz. Son dönemde Bianca ve Ripley dışında bir main eventer çıkmadığını ve ek olarak var olan Kadınlar Tag Team mevzularının da çoğu zaman göz ardı edildiğini görmekteyiz. Bu sebeple hem tek tek baktığımızda hem de takımsal bazda bizleri heyecanlandıran bir unsur bulmakta biraz zorlandığımızı söyleyebilirim.

Live Morgan ve Raquel ikilisi, Tegan Nox ve Emma ikilisini yenerek bu maçta yer almaya hak kazanmışlardı. Ronda dışındaki diğer isimlere nazaran bireysel anlamda daha fazla şeyler vaat eden bu ikili özellikle Smackdown içerisinde çok daha ön plana çıkmaları gerekir diye düşünüyorum. Liv Morgan zaten geçtiğimiz sene Ronda’yı üst üste iki kez yenerek kemeri kazanmasına rağmen bir underdog hikayesinden öteye geçememişti. Benzer bir şekilde Raquel de sahip olduğu “büyük” kimliği tam olarak kullanabilme şansı bulamadı.

Natalya & Shotzi ise son dönemde yakınlaşa Ronda ve Shayna’yla girdikleri feudla geçici bir süreliğine Tag Team oluşturmuş durumdalar. Bu maça da Xia Li ve Lacey Evans ikilisini yenerek dahil oldular. Çok uzun bir süredir WWE’de yer almaya devam eden Natalya, geçtiğimiz şovda da Elimination Chamber maçına girmiş ancak kemeri kazanmayı başaramamıştı.

Ronda ve Shayna ikilisiyse hiç şüphesiz maç içerisindeki en dikkat çekici takım olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle Ronda gibi ismen büyük ve sahip oldukları güçlü imaj ve dominasyon sebebiyle senaryolaştırılması zor isimler, full time güreştikleri zaman biraz seyirciler tarafından boo’lanması muhtemel hale geliyorlar. Sürekli maç kazanmaları, sürekli kemer kazanmaları bir süre sonra insanların nezdinde sıradan ve sıkıcı hale geliyor ve bu sebeple de bu isimler heel turn yapmaya zorlanıyorlar. Bu durum sebebiyle heel olan Ronda, kemerini Charlotte’a ani bir şekilde kaybetmiş ve bundan sonrasında Shayna’yla ekip olarak takılmaya başlamıştı. Bence bu oldukça güzel bir hamle oldu çünkü hem Ronda’nın bireysel anlamdaki feudlarda değerlendirilme zorluğu ortadan kalktı hem de kadınlar takım division’ı için yeni bir hava getirme ihtimali doğdu. Bu bir taşta iki kuş hamlesinin ardından kemer mücadelelerinden uzak bir şekilde full time güreşmeye devam eden Ronda’nın da WM yolu bu maçtan geçti. Bazen bu tarz isimlerin full timer değil de part timer olarak güreşmelerinin daha doğru olabileceğini düşünüyorum. Yine de tabi o da seyirciler arasında uzun bir süredir devam eden bir tartışma konusu haline gelmiş durumda. Son olarak bu iki ismin herhangi bir eleme maçı yapmadan direkt bu maça dahil olduklarını belirtmek gerekiyor.

Son takımımız Sonya Deville ve Chelsea Green ise 27 Mart Raw’da Mia Yim ve Candice LeRae ikilisini yenerek bu maça dahil olmuşlardı. Sonya’nın WWE görevlisi olan gimmick’inin ardından çok iyi feudlara giremediğini görmekteyiz. Aslında ben birkaç sene öncesinde kendisini önemli yerlerde görebileceğimizi düşünmekteydim. Zira sahip olduğu MMA geçmişinin etkisiyle daha ciddi ve iyi bir şekilde kullanılabileceğini düşünmüştüm ama şimdiye kadar yanıldım. Chelsea Green’i ise bir süredir şovlarda yer almak için Adam Pearce’ı darlarken görmekteydik. O da bundan sonrasında feudlarda yer yer bulunacak gibi gözükmekte.

Erkekler maçında bahsetmiş olduğum mantıkla; yani bundan sonrası için push almasına yönelik olarak hazırlanma evresi düşüncesiyle bir tahminde bulunmak gerekiyor. WWE’de ana kadroda yer alan kemerler arasında sadece Kadınlar Tag Team kemerlerinin bu şovda korunmadığını, bunun yerine Kadınlar Tag Team şampiyonlarının farklı bir feudda değerlendirildiğini görmekteyiz. Bu durum kıtlık göstergelerinden bir tanesi. Bu durumu kapatabilmek adına Ronda gibi bir ismin Tag Team Division’ına da alındığını düşünürsek Ronda ve Shayna ikilisinin bu maçı kazanacaklarını tahmin etmek çok da zor olmayacaktır diye düşünüyorum. Hele bir de Kadınlar Tag Team kemerlerinin Becky ve Lita’da olduğunu düşünürsek, bu galibiyetle güçlenen Ronda ve Shayna ikilisinin bu kemer için WM sonrasında feuda girmeme ihtimalleri yok gibi gözüküyor.

Tahmin: Ronda Rousey & Shayna Baszler

 



Singles Match for the WWE Raw Women’s Championship
Bianca Belair(c) vs Asuka

Bianca Belair’in herhangi bir kemerin sahibi olmayarak güreştiği son tarih 2 Nisan 2022. Bir başka değişle Wrestlemania 38’den bu yana, yani tam 1 senedir Bianca, Becky’den aldığı Raw Kadınlar kemerini korumayı başarıyor. Bazı title reign’ler vardır, süre olarak uzun sürse de nitelik bakımından zayıf kalabilmekte. Mesela Lesnar’ın 2012’deki return’ü sonrasında kemeri aldığı dönemlerde part timer bir isim olmasının da etkisiyle her PPV’de veya her haftalık şovda yer almadığını ve bu sebeple de çok fazla feud içerisine girmediğine şahit olabiliyorduk. Süre bakımından kemer tutma süresi uzasa da yendiği rakipler bununla çok örtüşen sayılar olmuyordu. Bianca’nınsa kemeri Becky’den aldığı geçen seneki WM’den itibaren çok güçlü rakiplere karşı kemerini koruduğuna şahit olduk.

Kemeri kazandıktan sonra 25 Nisan 2022 tarihli Raw’da ilk olarak Sonya Deville’e karşı kemerini koruduğunu gördük. Daha sonra Haziran ayında gerçekleşen Hell in a Cell’de Becky ve Asuka’ya karşı bir Triple Threat maçında kemerini korudu. Temmuz ayında Money in the Bank’ta kemerini Carmella’ya karşı koruyan Bianca, Summerslam’de de Becky’i bir kez daha yenerek bu uzun soluklu feudu bitirmişti. Maçtan sonra return gerçekleştiren Bayley’le yüzleşen Bianca, Bayley’in yanında olan Kai ve Sky’a rağmen yaptıkları her maçta ona karşı üstün gelmeyi başarmıştı. Yılın neredeyse sonuna kadar devam eden bu feudda yaşanan tek istisnaysa Eylül ayında gerçekleşen Clash the Castle’da yaşanmıştı. Bayley, yanına Kai ve Sky’ı alarak Damage CTRL stable’ını kurarken, Bianca’ysa dönemin face isimleri Alexa ve Asuka’yı yanına alarak feudda durumu eşitlemeye çalışmıştı. O esnada WWE Kadınlar Tag Team şampiyonları olan Sasha Banks ve Naomi’nin WWE yönetimiyle aralarının bozulmasına istinaden boşa çıkarılan kemerler çerçevesinde de bu iki taraf karşı karşıya geliyorlardı. Bunun ilk raundu olan Clash at the Castle’da Damage CTRL; Bianca, Asuka ve Alexa üçlüsünü yenerek feuda önemli bir avantajla başlamıştı. Özellike maçı bitiren hareketin Bayley’in Bianca’ya yaptığı tuş olması da benim tahminlerimi Bayley’in kemeri Bianca’dan alacağı yönünde yapmamı sağlamıştı. Bir de üstüne 12 Eylül tarihli Raw’da Kai ve Sky ikilisi, Aliyah ve Rodriguez’i yenerek boşta olan takım kemerlerini kazanınca ben iyice bu feudun tamamiyle heel ekip tarafından kazanılacağına inanmıştım.

Tüm bunların ışığında Ekim ayında gerçekleşen Extreme Rules’ta Bianca, Sky ve Kai’ye rağmen Bayley’i muhteşem bir performansla Ladder maçında yenerek kemerini korudu. Bir de üstüne yine Bayley’i Kasım ayının başındaki Crown Jewel’de Last Woman Standing maçında da korumayı başarınca, seviyesini iyice yukarılara doğru taşımayı başardı. Bu esnada Kai ve Sky ikilisi de kemerlerini 31 Ekim Raw’da Asuka ve Alexa ikilisine kaybetseler de Crown Jewel’da geri almayı başarmışlardı. Bu iki ekip feudlarına devam ederlerken Kasım ayının sonundaki Survivor Series’te 5’e 5 War Games maçında Bianca ve ekibi (Bianca, Becky, Mia Yim, Alexa ve Asuka) heel ekibe karşı (Bayley, Sky, Kai, Cross ve Ripley) üstün gelince Bianca, Bayley tehlikesinden kemerini kurtarmış oldu. Kadınlar kemeri içinse zaten geçici bir takım kuran Asuka ve Alexa, kemerlerin peşinden gitmeye devam etmediler.

Becky ve Bayley gibi iki büyük ismi devirerek yılı kapatan Bianca için bundan sonraki rakipse tüm bu süreçlerde yanında olan Alexa Bliss’ten başkası değildi. Aynı dönemde Bray Wyatt’ın WWE’ye return’ünün etkisiyle geçmişine yönelik karakterini yeniden üstlenen Bliss, #1 contender olduktan sonra heel turn geçirerek Bianca’nın karşısına çıktı. 2 Ocak tarihli Raw’da ikilinin maçı, Bliss’in hakeme ve Bianca’ya saldırmasının üzerine DQ şeklinde biterken, Royal Rumble’daysa Bianca çok kolay bir şekilde Bliss’i yenerek reign’ini sürdürmeye devam etti.

Asuka’ysa Bianca’nın tüm bu title reign sürecinde önce Becky’le olan feuduna üçüncül kişi olarak dahil olmuş sonrasındaysa Bayley’le olan feudunda face bir isim olarak onun yanında yer almıştı. 2022 yılında düşüşe geçip eski ihtişamından uzaklaşan Asuka, Royal Rumble 2023’teki görüntüsüyle bir karakter dönüşümüne girdiğini işaret etmişti. WWE’den önceki gimmick’i olan Kana gimmick’ine geri dönen Asuka, son derece tahmin edilebilirliği düşük, farklı makyajı ve kısa saçlarıyla tehlikeli bir görüntü çizmekte. Bu haliyle Royal Rumble’da son 3’e kalan Asuka, maçı kazanamasa da sonlarda elendiği için Bianca’nın WM’deki rakibinn belli olacağı Elimination Chamber PPV’inde Elimination Chamber maçında yer almayı hak kazanmıştı. Bu esnada rakibini bekleyen Bianca’ysa boş durmamış, EC maçı için hak isteyen Becky ve Bayley’e karşı çıkarak bir triple threat maçının ayarlanmasını sağlamıştı. Buna göre maçı eğer Becky ya da Bayley ikilisinden biri kazanırsa, kazanan kişi çemberin içerisine ekstradan dahil olma hakkı elde edecekti. Ancak Bianca’nın kazanması durumundaysa maç önceden belli olan 6 kadın arasında gerçekleşecekti. Maçı Bayley’i tuşlayarak kazanan Bianca, bir kez daha seviyesini arşa çıkartmayı başarmıştı.

Şubat ayında gerçekleşen Bianca’nın rakibinin belli olacağı Elimination Chamber maçındaysa Asuka; içlerinde Natalya, Carmella, Raquel Rodriguez, Liv Morgan ve Nikki Cross’un olduğu maçı kazanarak Bianca’nın WM’deki rakibi olmaya hak kazandı. WWE’den yer aldığından bu yana WM 37’de kemerini Rhea Ripley’e, WM 36’da Sane’le beraber sahip oldukları Kadınlar kemerini Alexa ve Nikki Cross’a, WM 34’te de yenilmezlik serisini Charlotte’a kaybeden Asuka; ilk WM zaferini almak ve bu sayede yeni kadınlar şampiyonu olarak Bianca’nın 1 yıllık reignini bitirmek istiyor.

Geçtiğimiz yazılarda da belirttiğim üzere Asuka’nın Kana dönüşümü olmasa bu maçta yer alması bence daha az konuşulur bir şey olurdu. Zira bu ne heel ne de face takıldığı tweener haliyle müthiş bir rol kestiğini söylememiz gerekiyor. Bianca’yla olan feudu içerisinde de birçok kez tahmin edilemez hareketler yaptı. 20 Mart tarihli Raw’da ikili takım olurken, Asuka bu hikayenin kötü ismi olarak Bianca’ya saldırdı.

Maç ile ilgili ben aslında pozitif düşünenlerden biriyim. Geçtiğimiz sene düşüşe geçmeden önce Asuka, WWE’de oldukça etkili bir isimdi. Şimdi gimmick değişimiyle tam bir muammaya döndü ve bu maç için de ciddi bir rakip haline geldi. Ancak ben Bianca’nın buradan da kemerle ayrılacağını düşünüyorum. Çok güzel bir title reign yapıyor ve bence bu devam etmeli. Öte yandan Royal Rumble galibi Rhea Ripley’in Bianca’yı seçmesi ve bu sayede hep alttan alta gergin bir şekilde ilerleyen Bianca vs Ripley olayının gerçekleşmesi daha güzel olabilirdi. Fakat ben bunun olmamasının iki sebebi olduğunu düşünüyorum. Birincisi Rhea Ripley’e ilk gecenin main eventinde bir WM moment yaşatarak 3 sene öncesinin rövanşını almasını sağlaması, ikincisi de Bianca’nın title reign’ini devam ettirme planı. Bu sebeple ben oyumu Bianca’dan yana kullanacağım. Ancak Raw’da karşısına çıkabilecek bir main eventer kalmadığı için acaba bir kemer değişimi de planlanabiliyor mu diye düşünmüyor değilim. Yani tahminimi çok da emin olmayarak yapıyorum.

Tahmin: Bianca Belair

 

 


Singles Match
Brock Lesnar vs Omos w/MVP

Geçtiğimiz dönemde Bobby Lashley’le feuda giren Brock Lesnar, Crown Jewel’dan bu yana Lashley’e diş geçirmeyle uğraşıyordu. Neden Wrestlemania dönemine saklamadıklarını anlayamadığım bu feud içerisinde çok net bir galip ortaya çıkmasa da Lashley’in Lesnar’a üstün çıktığını söyleyebiliriz. Tüm bu olaylardan önce ikili 2022 yılının başında Royal Rumble’da karşı karşıya gelmişler, Lashley Roman’ın maça karışmasıyla rakibini yenerek yeni WWE Şampiyonu olmuştu. Kasım ayındaki ikinci raund’da bu sefer maçı Lashley üstün götürmesine rağmen Hurt Lock’ı kıramayan Lesnar, son anda rakibini tuş pozisyonuna sokarak maçı kazanabilmişti. Zira genellikle underdog güreşçilerin bu tarz galibiyetler aldığını biliyoruz. En son geçtiğimiz ay Elimination Chamber’da bir kez daha karşı karşıya gelmişler, Lesnar bir kez daha Hurt Lock’ı kıramayarak bir Low Blow yaparak rakibine DQ’yla maçı kaybetmişti. Bu 3 maçta taraflar birbirlerine karşı net bir üstünlük kuramasalar da Lashley’in Lesnar’a karşı daha üstün geldiğini söylememiz gerekiyor. Zaten teorik olarak Lashley 2-1 önde kapattı. Ben bu feudun WM’ye olası sarkması durumunda benzer bir şekilde sona erip artık final maçı olarak WM’de bir maç planlanabilir şeklinde düşünmüştüm. Wyatt’ın EC öncesi son Smackdown’da bu maçın galibine yönelik mesaj vermesi üzerineyse zaten Roman’la olan feudlarını üst üste kaybeden Lesnar’ın bu kez kazanacağını düşünmüştüm. Lesnar ise tuş olmasa da DQ’yla da olsa maçı kaybetmiş ve böylece WM için rakipsiz kalmıştı.

Omos ise geçtiğimiz yıl ufak bir push alsa da önce WM dönemi ve sonrasında Lashley’e ardından da Crown Jewel’da Strowman’a karşı girdiği feudları kaybetmişti. İnanılmaz bir cüsseye sahip olan Omos, WWE içerisinde tarih boyunca yer alan “Giant” klasmanındaki güreşçilerden. Bu tarz isimler her daim WWE bünyesinde güreşmeye ve ilgi çekmeye devam edecekler. Zaten cüsselere sebebiyle doğal olarak yenilmeleri zor isimler olsa da büyük feudlar veya büyük maçlar içerisinde çok sık yer alamadıklarını biliyoruz. Kısıtlı ring içi ve mikrofon yetenekleri bu anlamda kendilerine büyük engel oluyorlar. Bu sebeple de Omos’u da main eventer’ların jobber’ı olarak görebiliriz diye düşünüyorum. Zaten geçtiğimiz seneki Lashley ve arasında 5-6 ay oynayan Strowman feudları dışında doğru düzgün bir feuda sokulmadığını gördük. Burada da çok ani bir kararla bir planlama yapıldığını düşünüyorum. 20 Şubat Raw’da MVP’nin Omos adına Lesnar’a meydan okuması ve 27 Şubat’ta da Lesnar’ın bu maçı kabul etmesiyle planlanmıştı. Açıkçası Lesnar gibi bir isim için çok daha iyi bir WM senaryosu beklerdim ben. Hiç değilse Lashley’le olan feudunu WM’ye taşıyabilirlerdi. Ya da Gunther’in bizzat kendisi de verdiği bir röportajda Lesnar’ı istediğini belirtmesine rağmen ve oldukça dominant bir şekilde devam etmesine rağmen nedense Lesnar’ı o potanın içerisine sokmadılar. Biraz Lesnar’sız Wrestlemania geçmesin ve de bir galibiyet alsın maçı olduğunu düşünüyorum ben. Match Card’ın en hayal kırıklığı maçı olduğu da aşikar duruyor. Lesnar’ın Omos’a olası F5’ı dışında haber olabilecek bir hikayesi veya maç içi aksiyonu olmayacaktır muhtemelen. Hiç değilse Omos’u birkaç ayda bir main eventer birine karşı yenik duruma sokmaktansa biraz başka feudlara sokarak değerini arttırabilirler diye düşünüyorum. Çünkü bu tarz maçlar gerçekten çok anlamsız geliyor herkese. WM öncesindeki şovlarda Omos’u Lesnar’a karşı hep üstün gösterdiler ama bunun en azından maça kadar aradaki terazi farkını bir nebze dengelemeye çalışma çabaları olarak görmek gerekir. Zaten kimse de bu çabayı yemiyordur diye düşünüyorum. Lesnar maçı kazanacaktır.

Tahmin: Brock Lesnar

 


Singles Match for the Undisputed WWE Universal Championship
Roman Reigns(c) w/Paul Heyman vs Cody Rhodes

Bray Wyatt, Jey Uso, Braun Strowman, Jey Uso, Kevin Owens(x2), Daniel Bryan, Daniel Bryan&Edge, Daniel Bryan, Cesaro, Rey Mysterio, Edge, John Cena, Finn Balor(x2), Brock Lesnar, Sami Zayn, Seth Rollins, Goldberg, Brock Lesnar, Riddle, Brock Lesnar, Drew McIntyre, Logan Paul, Kevin Owens ve Sami Zayn…  2.5 senede Roman Reigns’in yanına Paul Heyman’ı da alarak Payback 2020’de Bray Wyatt’tan elde ettiği Universal kemerinin ardından yenmiş olduğu kişilerin listesi. Hele bir de ikinci Brock Lesnar maçından itibaren WWE kemerini de tuttuğunu düşünürsek, WWE bünyesinde yenmediği main event kalmadığını, birçoğuyla ikinci tura geçtiğini söylememiz gerekiyor. Ağustos 2020’den bu yana ana kemer için feuda girmediği sadece 3 main eventer kalmıştı; Bobby Lashley, Randy Orton ve Cody Rhodes. Ben tüm bu isimlerin ötesinde Bloodline çerçevesinde yaşanan tüm senaryolar için Hollywood’da gerçekleşecek bir Fantasy Match olarak nitelendirebileceğimiz Roman Reigns vs The Rock maçını beklemekteydim. Ancak bu ihtimal gerçekleşmeyince bizleri hype’layabilecek elde tek mantıklı isim kalmıştı. O isim de Royal Rumble 2023’ün galibi Cody Rhodes’tan başkası değildi.

Biraz 2022 yılını Roman için değerlendirirsek, Wrestlemania dönemini Brock Lesnar’la geçirerek WWE kemerini de kazanmayı başardığıyla başlamamız gerekiyor. Wrestlemania sonrasındaysa önce ilkbahar-yaz gibi Sami Zayn’in dışarıdan bir isim olarak Bloodline’a katılma çabasını izledik. Sonrasındaysa Eylül ayında Solo Sikao’nun da katılmasıyla Bloodline üyeleri iyice genişlemişti. Yine yaz aylarında Uso’lar Randy ve Riddle’dan Smackdown Tag Team kemerlerini de alınca birden midcard seviye kemerler haricinde tüm kemerler Bloodline içerisinde yer almaya başlamıştı. Tam bu hikaye artık bizi sıkıyor, Roman hep Uso’lar sayesinde kemerini koruyor derken, biraz üstte bahsettiğim Sami Zayn dokunuşuyla bambaşka bir senaryo izlemeye başladık. Sami önce kendisini kabul ettirebilmek adına birçok kez kendini feda etti, Bloodline’a maçlar kazandırdı ve Roman’ın gözüne girmeyi başardı. Tüm ekip kendisine hoşgörüyle yaklaşırken ekipten bir tek Main Event Jey Uso, Sami’nin hala aileden olmadığına inanan tek isim olarak gözüküyordu. Özellikle Roman’ın title reign’inde karşısına çıkan ilk isim olan Jey, Roman tarafından domine edilince ona biat etmenin en uygun çözüm olduğuna inanmıştı. Aradan geçen 2-2.5 senenin ardındaysa Sami konusunda Roman’la zıtlaşmış ve onun bir hain olduğunu savunmuştu. Survivor Series 2022’deyse tüm Bloodline üyeleri; Sheamus, Ridge Holland, Butch, Drew McIntyre ve Kevin Owens’a karşı War Games maçına çıkmış ve Sami’nin muazzam performansıyla Bloodline maçı kazanmayı başarmıştı. Önlerine kim çıkarsa çıksın yollarına devam eden Bloodline, hakikaten prime dönemini yaşıyordu. Özellikle neredeyse 25 senelik dostu Kevin Owens’i hiçe sayarak Roman’ın yanında duran Sami, Bloodline’ın artık vazgeçilmez bir üyesi olmuştu. En yakın dostu Owens onu defalarca kez uyarmasına rağmen bu uğurda mücadele etmekten hiç vazgeçmemişti. Ancak hepimiz biliyorduk ki Bloodline hikayesi tıpkı dönemin nWo senaryosu gibi içeriden fethedilerek sonuna gelinecek bir hikayeydi. Dile kolay tam 2.5 yıldır devam eden bir stable dominasyonu söz konusu. Hakikaten tarihte nWo veya Bullet Club gibi adını güreş tarihine yazdırabilecek bir olayla karşı karşıyayız. Roman Reigns’in gerçekleştirdiği title reign zaten modern dönemin açık ara en büyük title reign’i. Yani bundan önce 10 sene önceki CM Punk title reign’i dışında bunun yakınından geçen bir ana kemer reign’i görmemiştik. Zaten görebilmemiz için de 80’li yıllara Hulk Hogan’a falan inmemiz gerekiyordu. Bir de bunun bir stable çerçevesinde süslenmesi ve benzer dominasyonun takım kemerlerinde de yaşanması WWE tarihinin en büyük oluşumu olarak Bloodline’ı favori bir konuma getirmişti. Koca bir “ama” dediğimiz yerde de her şeyin bir sonu olduğunu biliyoruz. Özellikle güreş endüstrisi içerisinde yenilikler veya şartlara uyum sağlama durumları gerçekten çok önemlidir. İşte bu sebeple bir yerden sonra Bloodline senaryosunun ilgi çekici olmadığı yerde bu işin içeriden bir hamleyle sona erebileceği düşüncesi her zaman kafamızda vardı. Bunun önünü açan unsur ise Royal Rumble 2023 olmuştu.

Sami’nin önce kendisini kabul ettirme süreci, sonra Survivor Series’teki muazzam performansı sonrasında aile içerisindeki tek engel olan Jey Uso’yu da geçtiğini gördük. Jey, büyük aşklar nefretle doğardan yola çıkarak Survivor Series sonrasında Sami’yi en çok savunan isim olarak karşımıza çıktı. Sami, en yakın arkadaşını ezerek Bloodline’a kazandırdığı galibiyetinden sonra ona dair oluşturulan tüm soru işaretlerini giderdiğini düşünse de ekip içerisinde tüm bu yaptıklarını ekip için değil de kendisi için yaptığını düşünen seslerle karşı karşıya kaldı. Bunun üzerine Roman, Sami’yi son bir kez teste sokacağını söylemişti. Royal Rumble’da kemerini Kevin Owens’a karşı Sami’nin desteğiyle korudu diyebileceğimiz Roman, maç sonrasında Sami’nin gözü önünde Owens’a acı çektirmişti. Tüm  Bloodline üyeleri bitkin bir halde iplere kelepçelenmiş olan Owens’a saldırırken Sami tüm bu olanlara dayanamamış ve Roman’ı oldukça tatlı bir dille sakinliğe çağırmıştı. Roman ise elinde tuttuğu sandalyeyi Sami’ye vererek bitirici hareketi kendisinin yapmasını istemişti. Sami’yse oldukça tereddütte kalmış ve sonunda köklerine inerek Roman’a sandalyeyi geçirmişti. Bunun üzerine Solo Sikoa ve Jimmy, Sami’yi Owens’tan hallice bir hale sokarken, Jey ise tüm bu olaylara karışmamış ve göz yaşlarını tutarak arka alana geçmişti. Elimination Chamber dönemindeyse bu kez kemerini Sami’ye karşı koruyan Roman; Sami ve Kevin Owens’ın yeniden bir araya gelerek kuzenleri Uso’ların kemerlerine göz dikmelerine engel olamamıştı. İşin Sami ve K.O boyutu takım mücadelesine evirilirken Roman da bu feuddan biraz uzaklaşarak WM rakibi Cody Rhodes’a odaklanmaya başladı.

İşin Bloodline ve Roman Reigns tarafında bunlar yaşanırken, Cody Rhodes ise geçtiğimiz sene bu zamanlar tam 6.5 yıl sonra WWE’ye geri dönüş yapmıştı. Babası Dusty Rhodes ve üvey abisi Goldust’ın WWE’de efsaneleştiği bir ortamda çok haklı sebeplerle WWE’den ayrılan Cody, Stardust gimmick’iyle bir jobber olarak takıldığı yere bir main eventer olarak dönmüştü. Cody ilk WWE döneminde Legacy, Dashing Cody Rhodes, Undashing Cody Rhodes gibi birçok gimmick’in üstesinden başarıyla gelmişti. Hatta rezalet Stardust gimmick’iyle dahi iyi işler başarırken, pek de iyi bir şekilde ayrılmadığı WWE’ye dönüşünü Wrestlemania 38’de Seth Rollins’in gizemli rakibi olarak yapmıştı. WWE’den ayrı geçirdiği bu 6.5 yılda WWE’nin günümüzdeki en büyük rakibi olan AEW’nun kurulumunda önemli rol almış ve orada tekrardan kariyerini toparlama şansı elde etmişti. Tüm bunların etkisiyle bir main eventer olarak dönüş yapan Cody, Seth Rollins’i yenerek Wrestlemania galibiyetini de elde etmişti. Ardından Mayıs ayında Backlash’te bir kez daha Seth’i yenmeyi başaran Cody, Haziran için planlanan Hell in a Cell PPV’inde Hell in a Cell maçına sakat sakat çıkmış ancak muazzam bir performansla maçı kazanarak feudu bitirmişti. Keyfabe değil de gerçekten sakatlanan Cody Rhodes, Royal Rumble 2023’e kadar ekranlardan uzak kalmıştı. Ben WWE’ye geldiği dönemden sonra önümüzde gözüken Money in the Bank’in favorisi olarak kendisini görmekteydim. Belki sakatlanmasa Money in the Bank’i alacak ve o şekilde Roman’ın bu title reign’ini bitirme şansı elde edecekti. Ancak tekrardan dönüşü de yine muazzam bir olayla oldu. Her ne kadar Royal Rumble’da return yapacağı WWE tarafından belirtilse de 30.sıradan girerek maçı kazanması beni yine de çok üzmedi. Ama tüm bu Bloodline olaylarının The Rock’a bağlanmamasıysa gerçekten çok üzdü. Bu hikayenin bir sonu olacaksa bu Samoa güreş ailesinin “esas(?)” lideri The Rock tarafından olması inanılmaz bir olay olurdu bence. Bu kadar içsel Bloodline olaylarına odaklandığımız bir ortamda Sami’nin artık ekipten ayrıldığını, Jey’in ise uçurumun kenarında olduğu bir durumla karşı karşıya kaldık. Böyle bir durum da The Rock’ın gelmesi puzzle’daki tüm eksik parçaları tamamlayacakken şimdi Cody’le altyapısı çok yüksek olmayan bir feud olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Her ne kadar işi Cody’e de evirilme çabaları olsa da belki benim beklentimin hali hazırda yüksek yerlerde konumlanmasından ötürü çok tatmin olamıyorum. Ama tabi öte yandan The Rock olmuyorsa da hakikaten WWE içerisinde mevcut durumda Cody’den başka bir ihtimalin de olmadığının farkındayım. O yüzden gerçekten heyecanlı geçeceğini düşündüğüm main eventi ilgiliyle seyredeceğim. Zaten feuda Cody’nin babası olan efsanevi Dusty Rhodes üzerinden Paul Heyman’ın kişiselleştirmeye başladığını ve Cody’nin sinir uçlarına dokunmasıyla girdik. 13 ve 20 Şubat Raw’larının her ikisinde de benzer promoları kesti Cody’e karşı. Roman’ın iyice pislik bir heel olduğu ortamda bence doğru da bir giriş oldu. Benzer şeyleri Roman da yaptı ve zaten şovlar boyunca bu durum devam etti. 13 Martta Cody de mauzzam bir promo keserek bizleri de maçın içerisine iyice sokmaya çalıştı. 20 Mart Raw’da da artık bu işlerin babası özelinde konuşmasından sıkıldığını belirterek, Roman’a karşı bir hamle yapmıştı. Cody’e göre Bloodline dağılacak; önce Jey gidecek, sonra Jimmy gidecek, Solo Sikoa da hiç hazır değildi. Cody’e göre Roman bir herhangi bir kabilesi olmayan bir şefti. Bu sözlerin üzerine Roman ringi terk ederken Solo’yu kışkırtmaya devam etti. Solo tam hamlesini yapacakken onu Roman durdurdu. Benzer kışkırtmalar 24 Mart Smackdown’da da devam etti. 28 Mart Raw’da Cody ve Solo’yu bir maç içerisinde gördük. Uso’lar Solo’ya yardıma gelince, Sami ve K.O da ringe gelmiş ve onları püskürtmeyi başarmışlardı. Bunun etkisiyle de Cody Solo’yu yenmeyi başarmış ve Solo’ya ilk mağlubiyetini tattırmıştı.

Uso’ların K.O & Sami eksenine kaymasıyla beraber Roman’ın yanında sadece Solo’nun kaldığını görmekteyiz. Uso’lar elbette varlar ama ana hikayeleri şu anda daha çok takım kemerleri üzerine. Solo da doğal olarak Roman’ın yanında kalan tek kandaş olduğu için de Cody ve Roman feuduna daha fazla müdahil oluyor. Bu maç içerisinde de yine bir etkisi olması çok normal ama bunu hangi yönde yapacağı da bilinmez gibi. Roman’a ihanet duygusunun Solo’da henüz çok oluşmadığını veya sinyallerin verilmediğini söylemek gerekiyor. Maçı Roman’a kazandırması da oldukça bayat bir son olacak ve WM main eventine yakışmayacaktır. Bu sebeple maça karışmaması çok sürpriz olmakla beraber ne şekilde olacağını kestirmek zor. Keza Uso’ların kemer maçlarının bu maçtan önceki gün olması da yine düşündürücü bir etken. Olası bir kemer kaybından sonra halen daha Roman’ı korumak adına bu maça dahil olurlar mı, olurlarsa K.O ve Sami de dahil olur mu gibi soruları da atlamamak gerekir tabi. Ayrıca onların maçlarının da nasıl kaybedileceği de burada önemli bir etken. Elimizde halen daha bir Jey Uso soru işareti mevcut. Öte yandan Solo tıpkı bu maçta olduğu gibi yine o maç içerisinde de ring kenarında olabilir veya sonradan gelerek abilerine yardımcı olabilir. Ama ben tag team konusunda net bir kayıp beklediğim için bunun yetersiz olabileceğini ve belki de Sami ve Owens’in maç içerisinde bir boşluk bularak Solo’yu her iki gece için de elemine edebileceklerini de düşünmüyor değilim. Hem bu sayede kemerler bir şekilde el değiştirmiş olacak hem de gecenin main eventi için bayat bir son önlenmiş olacak. Zaten Bloodline’ın bu gerileme/çöküş dönemecinde Solo da sanki bir yerlerden buna katkıda bulunacak gibi ama şeklini kestirmek gerçekten çok zor.

Tahmin kısmına geçersek, bence ucu çok açık olan bir main event olduğunu söylememiz gerekiyor. Hikaye anlamında beni çok tatmin etmese de yine ring içi olarak da diğer maçlar kadar hype yaratmasa da bu maçın heyecanı diğer tüm maçların heyecanını da katlayacak durumda olduğunu söylemek gerekiyor. Bir taraftan K.O ve Sami’nin takım kemelerini kazandıkları anda Bloodline senaryosunun evirilebileceği yer çok düşündürücü bir durumda yer alıyor. Roman’ın bu maçı kazandığını düşünürsek kuzenlerinden ayrı bir şekilde takılmaya devam edebilecek mi diye düşündürtüyor. Yine klasik olarak her Roman’ın kaybetme ihtimalinin kazanma ihtimaliyle eşit olduğu maçlarda olduğu gibi bu maç öncesinde de Roman’ın güreşe ara vereceği haberleri ortaya çıktı. Zaten bu title dominasyonu sürecinin sonunda güreşe ara vermesi en doğal şey ama bunun zaman olarak ne zaman gerçekleşeceği bilinmezliğini korumaya devam ediyor. Öte yandan şu anda 950’ye yakın gündür ana kemeri elinde tutan Roman için de 1000 gün söylentileri de dile getirilmeye başlandı. Geçtiğimiz günler de Heyman da benzer bir şeye refere etmişti.

Şundan eminiz ki Roman’a ait olan kemerlerin değişimleri modern WWE tarihinin en ikonik anlarından birine sahne olacak. Böyle bir ortamın yaşanabilmesi için de Wrestlemania veya Summerslam gibi büyük PPV’lerine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Yani Roman buradan kemerle çıkarsa Summerslam’e kadar da muhtemelen korumaya devam edecektir. Buradan kemerle çıkmama ihtimalini düşündüğümüzde de Cody’nin maçı kazanabilme durumlarını tartışmamız gerekiyor. Cody, babadan gelme orijin bir WWE güreşçsi olmasına rağmen 6.5 sene önce olaylı bir şekilde WWE’den ayrılıp kendi isim haklarını dahi satın alarak başka yolculuklara adım atmış ve AEW’nun kurucularından biri olmuştu. Şimdi WWE günümüzdeki en büyük rakibi olan AEW’nun kurucularından birine kendi şirketini temsil ettirip böylesine uzun soluklu bir title dominasyonunu sonlandırır mı? Bence buradaki en büyük soru işaret tam olarak da bu. Cody, zaten 12-13 sene önce de main event kumaşı olan mükemmel bir güreşçiydi. Yanlış kullanıldı, bunun farkına vardı, gitti ve daha güçlü geldi. 1 senelik ikinci WWE döneminde arada sakatlığı sebebiyle 6-7 ay kaçırsa da namağlup bir şekilde güreşmeye devam ediyor. Bir de bunun üstüne Royal Rumble’ı da kazandı ve 2.5 seneyi bitirmek için Roman’ın karşısına çıkmaya hazır halde duruyor. Eğer Cody; AEW için çok özel bir isim olmasaydı ben gözüm kapalı kendisini tahminime yazardım. Ancak şimdiyse çekinceli bir şekilde yaklaşıyorum.

Zaten Sami olmasaydı ben Bloodline senaryosunun ve Roman’ın çok daha erken kurdukları hakimiyetlerinin sonlarına geleceklerini düşünüyorum. Şimdi Sami yok ve bundan sonrası için insanları sıkılmaktan kurtarmak bence çok zor. Roman eğer kemerini korursa bundan sonrasında gerçekten karşısına çıkabileceği sadece iki isim kalıyor ki bunlardan bir tanesi sakat(Randy Orton). Lashley ise ne kadar uygun birisi olabileceği tartışılır. O sebeple hiç emin olmayarak oyumu Cody Rhodes’a veriyor olacağım. Codynin burada kemerleri alması, ileride olası ana kemer ayrılığının da bence yolunu açacaktır. Roman güreşmeye devam ettikçe her iki kemerin ayrılması imkansız gibi bir şey. Bu seferle Roman’ın bu final boss edası iki kemerle birlikte son bulmalı. Bu da Wrestlemania’da, Cody gibi bir isme de doğrusu çok yakışır.

Tahmin: Cody Rhodes


--


Güreş endüstrisinin yarattığı en büyük şov olan Wrestlemania, bu yıl da kendisini heyecanla bekletiyor. Genel olarak Match Card’ı toplu bir şekilde ayrı olarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Çünkü burası Wrestlemania ve böyle bir ortamda her şeyinizle değerlendirilmeniz ve hatta yargılanmanız gerekir diye düşünmekteyim.

Şovda şu anda ilk gece 7 maç ve ikinci gecede 6 maç olmak üzere toplam 13 maçın yer aldığını görmekteyiz. Kabaca en önemsizden en önemliye doğru gidersek, ilk olarak altında bir hikaye yatmayan ve sadece maç olsun diye konulan Showcase maçlarıyla başlamamız gerekir. Normalde pre-showlarda yayımlanması daha makul olan bu maçların erkekler tarafında bence ring içi olarak çok güzel şeyler izleyeceğiz gibi gözüküyor. Altında bir hikaye yatmaması sebebiyle de sanki biraz underrated kalacak gibi. Kadınlar tarafındaysa maalesef ki heyecanlanmak çok mümkün değil gibi gözüküyor.

Şovun bir diğer hayal kırıklığı maçlarından bir tanesi de hiç şüphesiz Brock Lesnar vs Omos maçı gibi gözüküyor. Lesnar gibi bir ismin son Wrestlamania’larını izlerken çok daha iyi bir feud ve maç içerisinde yer almasını beklerdim. Kadınlar Tag Team kemeri bu şovda korunmayan tek kemer olurken bunun yerine Trish ve Lita gibi iki efsanenin Becky gibi future HOF bir isimle takım olmaları bence hoş bir detay olacak gibi gözüküyor. Seth vs Logan maçı da yine hikaye olarak sağlam olmasa da ring içi olarak hakikaten acayip şeyler vaat ediyor.

Altında çok sağlam Wrestlemania senaryolarının yer aldığı, kemersiz iki tane birbirleriyle bağlantılı feuddan doğan maçların da yer aldığını görüyoruz. Edge vs Balor Hell in a Cell maçı, bu uzun ve muhteşem feudu bitirmek için en doğru maç olduğunu söylemek gerekiyor. Bence tahmininin de zor olması açısından bu feuda yaraşır bir son olacaktır diye düşünüyorum. Biraz ring içi beni düşündürüyor ama yine de onun da en azından vasatın üstünde olabileceğini düşünüyorum. Bu feudla bağlantılı ortaya çıkan baba-oğul aile dramasını kapsayan Rey vs Dominik maçı da yine kağıt üzerinde ve senaryo bakımında harika duran ve tam da WM’ye yakışır bir maç olarak karşımıza çıkıyor.

Hikayesi çok sağlam olan ve bir de bunu kemer mücadelesiyle taçlandıran Bloodline Tag Team kemer mücadelesiyse yine oldukça dikkat çekici maçlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Cidden Edge & Balor feudunun, Mysterios senaryosunun ve Bloodline & Sami olaylarının WWE’nin Wrestlemania için medar iftiharları olduğunu düşünüyorum. 1 senedir ilmik ilmik işlenen senaryoları bitirebilecek en uygun yer olan WM’de tam da en doğru şekilde planlanmış durumdalar. Ring içleri de beklendiği gibi güzel geçerse yine tadından yenmeyecektir.

Feud altyapısı bakımından biraz üstte bahsettiklerim kadar sağlam olmasalar da yine de güzel bir alt yapıya sahip iki tane orta segment kemer maçımız da mevcut. Birinde Gunther-Drew-Sheamus üçlüsünün inanılmaz fiziksel, DQ’nun olmadığı bir ortamda iyice sert geçecek muazzam mücadelelerine tanıklık edeceğiz. Diğerindeyse bir halef selef maçında Cena’nın kemer mücadelesine şahitlik edeceğiz.

Main event öncesinde Kadınlar kemerlerine baktığımızdaysa bence olabilecek en güzel ayarlamaların yapıldığını görmekteyiz. Raw tarafında dominant şampiyon Bianca’nın karşısına birkaç ay önceki Asuka çıksaydı, maçın bir heyecanı olmayacaktı ancak Wrestlemania’da henüz galibiyeti olmayan ve gimmick değiştiren Asuka’nın yapabilecekleri tam bir bilinmezlik noktası. Smackdown tarafında da bir rövanş maçı izleyeceğiz. Burada Ripley vs Bianca daha iyi olmaz mıydı soruları gündeme geliyor fakat bence Ripley’e bir WM moment yaratmak ve 2020’nın rövanşını almasını sağlamak adına böyle bir planlama yapıldığını düşünüyorum. Asuka’nın gimmick değişikliği de zaten işin Raw kısmını bence kurtarıyor.

Main event’e geçersek benim Wrestlemania Match cardı içerisindeki hayal kırıklıklarımdan biri olduğunu söylemem gerekiyor. Bunun tek sebebi aslında tamamen kişisel. Nitekim bildiğiniz üzere insanı beklentileri üzer. Benim de Hollywood’da gerçekleşecek bu şov için tek beklentim böylesine devasa bir Bloodline sonucunda işlerin o ailenin en büyüğü olan The Rock’a bağlanmasıydı. Bu benim özelimde gerçekten çok istediğim bir şeydi. Ancak The Rock bir fantezi ve bu fanteziyi geride bırakırsak hakikaten Roman’a zaten Cody’den başka bir rakip bulmak çok zordu. Daha önce de bahsettiğim gibi Roman artık öyle bir konumdaki bir part timer olması şu anda çok daha hayırlı bir şey. Çünkü sürekli her PPV’e çıkması maçlarının heyecanını alıp götürebiliyor. Mesela Royal Rumble ve Elimination Chamber’da hikayesel olarak güzel şeyler yaşamasak oldukça tahmin edilebilir maçlar izlediğimizi kabul etmemiz gerekiyor. İşte neyse ki şu anda karşımızda namağlup yoluna devam eden, 2023 Royal Rumble galibi Cody Rhodes yer alıyor. Olası tag team kemer kaybı sonrasında Bloodline’in çatlama evresinde Roman’ın da kemeri kaybedip kaybetmeyeceği konusu bence oldukça dikkate değer bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bunu da Cody’den başkasıyla yapmanız da zaten mümkün değildi.

Match Card dışında Randy’nin de sağlıklı olup bu şov içerisinde yer almasını isterdim. Öte yandan aslında bu şovda olması planlanan Bray Wyatt vs Bobby Lashley feudunun yer almaması da bence üzücü bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Wyatt’ın sakatlığı(tam olarak ne olduğu açıklanmasa da sakatlık olduğu düşünülüyor) sebebiyle Lashley’in rakipsiz kalması (teselli ödülü olarak son Smackdown’da Andre the Giant Memorial Battle Royal’i kazanması) ve bu sebeple muhtemelen WM içerisinde yer alamayacak olması bence negatif bir unsur. Belki Miz’in bir promosunu keserek kendisini gösterip seyircileri anlık mutlu edebilir diye düşünüyorum. Bir de tabi ilk şov 1 Nisan’a denk geldiği için de kesin 1 Nisan’la alaklı da bir segment görürüz diye de düşünüyorum. Miz’in yapacağı kötü bir 1 Nisan şakası sonrasında Lashley onu yıkmak için ringe gelebilir. Bununla beraber başka bir return veya sürpriz bir şey olur mu konusunda da çok emin değilim. Mesela geçen sene Seth Rollins’in WM rakibi gizli tutulurken bir return izleyeceğimiz kesin gibi bir şeydi. Şimdiyse pek öyle bir ortam yok gibi görünüyor. Ancak biliyorsunuz ki WM her zaman sürprizlerle dolu bir ortam olmuştur her zaman. Dolayısıyla hiçbir şey için asla, asla dememek lazım. Belki de Lashley ringe gelerek kendisine bir rakip bulma konusunda ısrarı da olabilir çünkü son günlerde sürekli WM’ye hazır olduğuna yönelik postlar paylaşmaya devam ediyor.

Birkaç maç dışında bence güzel nitelendirilebilecek bir Match Card’a sahip olduğumuzu düşünüyorum. WM, birçok uzun soluklu feudların bitiş yeri olduğundan güreşçilerin bu şovdan sonraki atacağı adımları da yavaş yavaş düşünmemiz gerekir diye düşünüyorum. Artık bunları da diğer yazılar da konuşuyor oluruz. Şimdiden herkese iyi seyirler diliyorum, dolu dolu bir hafta sonu bizleri bekliyor.