Şovların şovu, bu endüstrinin yarattığı en büyük event olan Wrestlemania
yazısına hepiniz hoş geldiniz. Bu sene tam 39.kez gerçekleştirilecek olan
Wrestlemania, WWE’nin ya da güreş evreninin şüphesiz ortaya çıkarttığı en büyük
organizasyon. Her güreşçi bir gün burada bir anı yaratmayı, bir kemer kazanmayı
veya bu alanda tarihe geçmeyi ister. Zaten senaryo anlamında da WWE Creative
ekipleri Wrestlemania dönemini ve seyircilerin büyük beklentilerini düşünerek
olayların gidişatını hazırlarlar ve en sonunda da bizlere bu şova layık bir
Match Card hazırlamaya çalışırlar. Böylesine büyük bir organizasyonda herkes en
şık, en gösterişli, en çok konuşulan isim olmaya çalışır. Hem seyirciler, hem
güreşçiler, hem görevliler için her şeyin en üst düzeyde olması gereken bir
organizasyon düşünün… işte bu Wrestlemania’nın ta kendisi!
WWE tarihinin ilk PPV’i olan ilk Wrestlemania şovu ilk kez 1985 yılında
gerçekleşmişti. 1985’ten bu yana her yıl düzenli olarak gerçekleşmeye devam
ederken, 2020 yılından bu yana da şov; tek bir günden ziyade bir hafta sonuna
özel bir şekilde gerçekleşmekte. Bu yıl için 1 Nisan ve 2 Nisan’da olmak üzere
iki farklı gecede Wrestlemania şovunu izleme şansı elde edeceğiz. Öte yandan bu
yıl şovu Wrestlemania 21’den sonra (2005), ilk defa Hollywood temalı olarak
izleme şansı edineceğiz. Şovun Los Angelas’ta gerçekleşiyor olması da bu
anlamda yine önemli bir detay olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü şov dünyasının ana
merkezinde böylesine büyük beklentilerle olan bir şov düzenlediğinizde bu
beklentiyi gerçekten de karşılamanız için her şeyi yapmanız gerekiyor. Özellikle
şovun normalde 2021 yılında Los Angelas’ta düzenleneceğinin açıklandığı bir
ortamda, araya pandeminin de girmesi sebebiyle olası seyircisizlik ortamında
yapılmak istenmediği için ertelendiğini görmüştük. Bu da zaten geniş seyirci
ortamlı, pandemiden uzak ve isminin hakkını veren bir şov yaratılmak
istendiğinin önemli detaylarından biri. Ayrıca yine Hollywood etkisi olarak
roster içerisinde yer alan en büyük şovmen Miz’in de bu şovun özel sunucusu
olduğunu belirtmemiz gerekiyor.
Match Card’ımıza baktığımız zaman ise bu beklentileri karşılayabilecek
düzeyde maçlar olduğunu görebiliyoruz. İşin kadınlar tarafında Raw’ın güçlü
şampiyonu Bianca, kariyerindeki ilk Wrestlemania galibiyetini arayan Asuka’ya
karşı kemerini koruyacak. Smackdown’daysa ilk gecenin main eventinde şampiyon
Charlotte’la, Royal Rumble kazananı Rhea Ripley, Wrestlemania 36’nın rövanşında
karşı karşıya gelecekler. Bunun dışında IC kemeri şampiyonu Gunther, kemerini
Drew ve Sheamus’a karşı korumak zorunda kalırken artık bir Hollywood yıldızı
olan John Cena da U.S kemerini almak için Theory’le maça çıkacak. Şirketin esas
hikayesinin kahramanlarından Tag Team şampiyonları Uso’lar ise bir yıllık bir
feudun sonunda kemerlerini Sami Zayn ve Kevin Owens’a karşı koruyacaklar. Ayrıca
farklı maçlarda Logan Paul ve Lita ile Trish gibi isimleri de izleme şansımız
olacak. Bir de tabi ki yine bir senedir devam eden bir feud sonucunda Edge ve
Demon Balor’ı Hell in a Cell içerisinde izleme şansı da elde edeceğiz.
Mysterio’ların aile draması da yine şovumuz içerisinde yer alacak.
Tüm şovun main eventindeyse üst üste üçüncü kez Wrestlemania main
eventine kemeriyle gelecek olan Roman Reigns, Royal Rumble galibi Cody Rhodes’a
karşı kemerini koruyarak 2.5 yıldır devam ettirdiği hükümdarlığına devam etmeye
çalışacak. Tahmin edilebilirliği bu zor olan karşılaşma hakikaten sahip olması
gereken heyecanı taşıyor gibi gözüküyor.
Geceleri ayrı ayrı tek bir yazı içerisinde toparlayacağım bu uzun
yazımızda, maçları yorumlamaya geçelim.
Night 1 – 1 Nisan 2023 Cumartesi
Singles Match for the WWE
United States Championship
Austin Theory(c) vs John Cena
WWE içerisindeki bazı maçlar,
bazen yaşandığı dönemde bazen de daha sonrasında önemli kilometre taşlarından
biri olarak adlandırılırlar. Bu tarz maçlar dediğim gibi bazen yaşandığı
dönemde zaten uzun bir süredir beklenen, üzerinde bir hikaye olmasa dahi
hyple’nılan veya sonrasında dönüp bakıldığında bir oldukça önemli duran tarzda
maçlardır. Tarihe baktığımız zaman mesela benim aklıma ilk olarak aklıma 2002
yılında Wrestlemania 18’de gerçekleşen Hulk Hogan vs The Rock yani bir diğer
değişle Icon vs Icon maçı geliyor. Bir nevi bir bayrak bırakma maçı olarak da
görülebilecek bu tarz maçlar, bir döneme damga vurmuş bir güreşçiyle onun
yerini alması muhtemelen bir ismin maç yapmasıyla çokça ilişkilendirilirler.
Bence bu maç da veliaht ismin kariyerindeki kilometre taşlarından bir tanesi
olabilir gibi geliyor bana. Yani bundan bir 10 sene sonra dönüp baktığımızda bu
maçı Theory’nin gelebileceği olası yerleri de düşündüğümüzde önemli bir kefeye
koyma ve başta bahsetmiş olduğum tanıma uyarlama ihtimaliz oldukça yüksek gibi
duruyor.
Theory özellikle WWE’nin sahibi
Vince McMahon tarafından geleceğin isimlerinden biri olarak takdim edilen ve de
hikayede de bunun işlendiğ ve bu sayede çok fazla avantaj elde ettiği bir
gimmick içerisindeydi. Yaz aylarında bir MITB sahibi olan Theory, henüz 24 yaşındayken
yakın gelecekteki potansiyel WWE şampiyonlarından biri olarak karşımıza
çıkmaktaydı. Hatta o dönem olası başarılı cash in’inde Lesnar’a ait olan en
genç WWE şampiyonu unvanını ele geçirme şansı vardı. Çantayı kazandığı gece
aslında maçta olması bile planlanmamışken ve de aynı gece yakın zamanda sahip
olduğu U.S kemerini Lashley’den geri alamazken kazanması, torpilli genç
gimmick’inin altını da iyice dolduran nitelikteydi. Ancak sonrasında Vince
McMahon’ın Yaratıcı Ekibin başından ayrılması ve işi Triple H’e bırakmasıyla
beraber Theory’nin yükseliş yolu çok engebeli olmaya başladı. İlk olarak
tarihin en başarısız cash in’ini yaparak Seth Rollins’ten U.S kemerini almayı
başaramadı ve cash in’de fail olan isimlerden birisi olarak tarihe adını tersten
yazdırdı. Genelde başarısız cash in’lere sahip isimlerin kariyerlerinin pek de
iyi gitmediğini görmekteyiz. Damien Sandow ve Baron Corbin bu anlamdaki en net
örneklerden. Strowman ortalama olarak nitelendirilebilirken Cena’ysa bu
listedeki nihai istisna. Tabi Cena kariyerinin en üst düzeyde olduğu döneminde
böyle bir şey yaşarken yine de bu ikili arasındaki fiziksel benzerliğin dışında
bir benzerlik olarak ortaya sürebileceğimiz bir şey. Ancak tabi ki ikilinin
çantayı kazanma dönemlerini düşündüğümüzde kariyerlerinin bambaşka aşamalarında
kazandıklarını görmekteyiz.
Tam Triple H, kendi döneminde
canlı gömdüğü ilk isim olarak Theory’i anacakken Survivor Series’te oldukça
şanslı bir şekilde birden Lashley’den spear yiyen Seth’in üstüne düşerek U.S
kemerini nihayet yeniden kazandı. Zaten başarısız cash in’inin ardından küstah,
şımarık ve torpilli olduğunun bilincinde olan gimmick’ini bırakarak daha ciddi
bir hale bürünen Theory, kısa süre içerisinde en dibi görerek tekrardan
yükselme fırstaı yakalamıştı. Kemeri kazandıktan sonra sırasıyla birçok isme
karşı da kemerini korudu ama neredeyse bunların hiçbirini temiz bir şekilde
yapmayı başaramadı. Tabi ki heel bir karakter olarak hileye başvurması veya
çıkan fırsatları değerlendirmesi oldukça anlaşılabilir bir durum. Zira
sırasıyla 5 Aralık Raw’da karşı DQ’yla Mustafa Ali’ye, 2 Ocak Raw’da sakatlanan
Seth Rollins’e, 23 Ocak Raw’da Lesnar’ın maça karışmasıyla Lashley’e karşı
kemerini korumayı başardı. En sonda da Elimination Chamber’a kemerle gelen
Theory, yine maç boyunca çok fazla arka planda kalıp fırsat kollarken en sona
Seth Rollins’le beraber kalmış ve maça bu sefer de Logan Paul’un karışmasıyla
oradan da kemerle çıkmasını bilmişti. Her seferinde kendini avantajlı bulan
Theory, güçlü bir şampiyon izlenimi vermese de (mesela Gunther de heel bir
şampiyon ama müthiş dominant ilerliyor) ve gimmick olan zaten bunu vaat etmese
de Kasım 2022’den beri U.S kemerini korumayı devam ediyor.
John Cena’ysa artık WWE
içerisinde şanslıysak yılda 2-3 kereden fazla görmeyeceğimiz bir isim haline
geldi. 2021 yılında Summerslam için return yaparak Roman’ın karşısına çıkan ve
kaybeden Cena, 2022 yılı içerisindeyse 27 Haziran Raw’da geri dönüş yaparak
WWE’ye gelişinin 20.yılında hepimizi selamlamıştı. Cena 2022 yılı içerisinde
ilk defa WWE’de yer alırken doğal olarak 20.yılının da etkisiyle birçok güreşçi
tarafından saygıyla karşılanmıştı. Tüm bunların aksine o dönem halen Vince’in
şımarık çocuğu olan Theory’se daha öncesinde sosyal medyada da atıştığı
Cena’nın arka alanda karşısına çıkarak kendisiyle küstahça konuşmuştu. Cena’ya,
bu gece herkesin onu tebrik edeceğini ancak tebrik edilmesi gereken gerçek
kişinin kendisi olduğunu söylemişti. Theory’e göre o her hafta Raw’daydı ve
herkesi A-Town’a götürüyordu. Ona göre Cena buralardan çok uzaktı ve sürekli
“pes etme” felsefesinden bahsederken Theory’yse bunu hep yapıyordu. 24
yaşındaydı ve hali hazırda en genç U.S şampiyonuydu(Bu olaydan yakın bir zaman
sonra kemerini Lashley’e kaybedecek ve MITB çantasını kazanacaktı). Cena’ysa 24
yaşındayken hiç şampiyonluk kazanamamıştı. Kendisi bizzat Vince tarafından
seçilmişti, Cena’ysa 2022 yılında halen şort giyen yaşlı bir adamdı. Theory,
bahsettiği tüm bu olayların ve resmettiği şeylerin üzerine bir selfie çekilmek
isterken Cena’ysa hiç oralı bile olmayarak cevap vermeden orayı terk etmişti.
Aynı gece yaptığı promo’da bir gün güreşeceğini ama bunun ne zaman olacağını
bilmediğini söylemişti.
30 Ocak Smackdown’daysa debut
yaptığı 2002 yılından itibaren her yıl en az bir kez maça çıkmasının şerefine 2022’ye
de boş geçmemek adına Owen’sın Sami ve Roman’a karşı takım arkadaşı olmuştu.
Maç içerisinde çok aktif güreşmese de resmen 2022 yılında da maç yaparak
serisini sürdürmüştü. Royal Rumble ve Elimination Chamber süreçlerindeyse hiç
ortalıkta gözükmemişti. Nihayet 6 Mart Raw’da geri döneceği açıklanmıştı. Bunun
üzerine Theory’de kendisine oldukça sıcak bir hoş geldin mesajıyla
karşılayacağını söylemişti. 6 Mart Raw’daysa Cena geri dönmüş ve Theory’yle
ring içerisinde yüz yüze gelmişti. Raw, Cena’nın memleketi Boston, Massachusetts’te
gerçekleşirken Theory tüm bunların etkisiyle Cena’dan bir cevap bekliyordu.
Cena ise başta bu mücadeleyi reddetmeye karar vermişti. Oldukça ağır ithamlarda
ve kelime oyunlarında bulunarak onun hazır olmadığını söylemişti. Velhasıl tüm
bunların sonunda memleketinin insanlarının onayıyla maçı kabul ettiğini
açıklamıştı.
Şimdi bu maçın neden aslında
altında muhteşem bir WM hikayesi yaratılmadan planlandığını anlayabiliyor
musunuz? Bu maçın zaten bir hikayesi mevcut. Theory, çok genç yaşta WWE’de
ciddi senaryolarda ve kemer mücadelelerinde yer almış, fiziki görünümü
bakımından da Cena’yı anımsatan; mikrofon, rol ve ring içi yeteneği açısından
da bir Wonderkid olarak gözüken bir isim. Gelecekte WWE’nin yüzü olması
bekleniyor. Kendisine böyle bir yol haritası çizilmiş olması oldukça muhtemel.
Tıpkı yıllar önce Cena’ya çizildiği gibi. O Cena, şu anda WWE içerisinde resmen
G.O.A.T olarak tanımlanıyor. G.O.A.T konusu her zaman tartışılabilecek bir şey
ama Cena gerçekten WWE’yi uzun bir süre götüren, uzun bir süre yüzü olan ve
muazzam başarılara imza atmış bir efsane. Dolayısıyla henüz bu yolların başında
olan bir isimle bu yolları çoktan geçmiş iki ismin yani klasik bir deyimle bir
halef-selef maçı izlemek üzereyiz. Bu sebeple çok ve ince angle’lar içeren bir
senaryoya ihtiyaç olmadan, ortada kemerin olduğu ikonik bir maç planlanmış
durumda.
Maç tahminine geçersek eğer
John Cena full timer bir güreşçi olsaydı ya da bırakın full timer’ı bir part
timer bile olsaydı ben maçın John Cena tarafından kazanılacağını tahmin
ederdim. Theory, bu 4-5 aylık title reign döneminde kemerini doğru düzgün bir
galibiyetle koruma şansı elde edemedi. Neredeyse her maçında şansı yaver gitti
ve kemerini korudu. Heel bir isim olarak fırsatları yakalaması gayet güzel ama
öte yandan korkak ve güçlü olmayan bir şampiyon izlenimi de bizlere veriyor.
Velhasıl John Cena artık yılda 1-2 kere görünen bir isim olmasından ötürü ben
kemeri kazanabileceğine ihtimal vermiyorum. Belki bu galibiyet sayesinde Theory
de kariyer açısından önemli bir adım atma şansı elde eder diye düşünüyorum.
Zira halef-selef maçı olarak görünen maçı daha genç bir ismin kazanması her
zaman daha ilgi çekici olmuştur. Theory gibi genç ve bir şeyler vaat eden bir
ismin bence bu maçı kazanması gerekiyor. Temiz veya ona yakın bir şekilde
Cena’yı yenerse bence kariyerinin dönüm noktası olur.
Tahmin: Austin Theory
Singles Match
Seth “Freakin” Rollins vs Logan Paul
2022 yılının ortalarına kadar
Cody’yle feuda giren ve feudu kaybeden Seth, yılın geri kalanındaysa ağırlıklı
olarak U.S kemeri çerçevesinde mücadelesine devam etmişti. Hatta yılın
sonlarına doğru kemeri de kazanmayı başarmış ve bu sayede yıllar sonra bir
kemer sahibi olmayı başarmıştı. Fakat bu title reign çok fazla sürmemiş ve
kemerini Survivor Series 2022’de Austin Theory’e karşı şansız bir şekilde
kaybetmişti. Sonrasında yapılan rövanş maçında kemerini geri almaya çalışmış
ancak maç içerisinde sakatlanıp dezavantajlı duruma düştüğü için maçı
kaybetmişti.
Logan Paul’u ise en son
ekranlarda 2022 Kasım ayında Suudi Arabistan şovu olan Crown Jewel’da
görmüştük. Maçın main eventinde Roman Reigns’le kemer maçına çıkan Paul,
muazzam bir performans sergilemesine rağmen kemeri Roman’dan almayı
başaramamıştı. Maç sonunda sakatlandığı da açıklanmış ve zaten part timer bir
isim olarak güreşmeye devam ettiği için de bir süre ekranlardan uzak kalmıştı.
Halen birçokları tarafından sahip olduğu internet ünlülüğü sebebiyle sevilmeyen
bir karakter olan Logan, bir kez daha Crown Jewel’da göstermiş olduğu performansın
ardından iyi bir alkış almayı başarmıştı.
Logan ekranlardan uzak kalmaya
ve Seth de United States için kemer mücadelesine devam ederken bu ikili
arasında ilk kıvılcım Royal Rumble 2023’te çıktı. Logan Paul return yaparak
Rumble maçına katılırken maçta Seth Rollins’i iplerin dışına göndererek onu
elemeyi başarmıştı. Sonrasında ikili çeşitli mecralarda birbirlerine laflar
söyleyerek bu feudun başlangıcına katkıda bulunmaya devam etmişlerdi. Zaten
Logan bir internet ünlüsü olduğu için feudlarında birçok kez podcast’lerini de
kullanmayı başarıyor. Nihayetinde Elimination Chamber PPV’ine geldiğimizde Seth
Rollins bir kez daha United States kemerini Theory’den geri alabilmek için maça
dahil olmuş ve son ikiye kalarak da buna çok yaklaşmıştı. Aynı maç içerisinde
yer alan diğer katılımcılardan Montez, göstermiş olduğu bol eforlu ve müthiş
performansın üstüne tuşlanınca medikal görevlilerin yardımıyla çember dışına
alınmaya çalışılmıştı. Bu esnada çemberin açıldığını görüp içeri girme fırsatı
bulan Logan Paul, Rollins’e saldırarak onun maçı kaybetmesini sağlamıştı. Bunun
üzerine bir kez daha heel olan Logan, seyircilerden de ciddi bir tepki almıştı.
Şovdan sonra Raw’larda birçok kez Seth, görüntülü arama aracılığıyla Logan’la
atışmış ve onunla maç yapmak istediğini dile getirmişti. 6 Mart Raw’da
Wrestlemania 39’un sunucusu olacağı açıklanan Miz’in de teşvikleriyle WM için
maç kesinleşmişti.
Logan, WWE içerisinde her
gözüktüğünde ciddi bir etki yaratmayı başarabilen bir isim. Sporcu geçmişinin
de etkisiyle hakikaten ring içerisinde harika bir performans gösterdiğini her
geçen maç çok daha iyi bir şekilde bizlere gösterdi. Bu sefer de bu işin en
iyilerinden biri olan Seth Rollins’le maça çıkıyor olacak. Tam bir görsel şölen
vaat eden bir maçla karşı karşıyayız. Burası Wrestlemania olduğu ve de main
event hikayesel anlamda çok fazla şey vaat ettiği için ve main event dışında da
yine hikaye anlamında çok fazla “WM Anları” yaratılabileceği için bu maçın
biraz underrated kalma ihtimali çok yüksek gözüküyor. Ancak tüm bunlara rağmen
yılın maçı adayı olabilecek bir ring içi aksiyon beklentilerimiz mevcut. Bence
Logan, yine yaptıkları bizleri şaşırtmaya devam edecek. Seth de yine her zaman
yaptığı işi yine üst seviyede tekrarlamayı başaracak ve ortaya harika bir iş
çıkacak. Ve bence bu maçı da kazanarak güzel bir Wrestlemania galibiyeti
alacak. Bence kariyeri açısından bu galibiyete oldukça ihtiyacı var. Logan
zaten kazansa da kaybetse de her daim önemli şovlarda gözükecek ve güzel maçlar
çıkarmaya devam edecek. Seth ise burada halen daha çok şey kazanması düşünülen
bir isim olduğu için bu maçtan galibiyetle ayrılması Logan’a göre çok daha
mantıklı.
Tahmin: Seth “Freakin”
Rollins
Six-Woman Tag Team Match
Trish Stratus & Lita & Becky Lynch vs Damage
CTRL (Bayley & Dakota Kai & Iyo Sky)
Şampiyonluk maçları dışında
kadınlar kategorisinde WM’de maça çıkmayı hak eden iki ismin feudunu da WM
içerisinde izliyor olacağız. Zira artık kadınlar main eventi açısından önemli
yerlerde yer alan Becky ve Bailey ikilisi, tüm kemerler arasında şov içerisinde
ortada olmayacak olan tek kemer olan Kadınlar Tag Team’inin ortada olmadığı bir
ortamda yanlarındaki ikişer isimle yine olabilecek en iyi senaryoda karşı
karşıya geliyorlar. Bu feudun altyapısına inmek için Summerslam 2022’ye kadar,
yani Ağustos ayına kadar gitmemiz gerekiyor.
Wrestlemania’da Raw Kadınlar
Kemerini Bianca’ya kaybeden Becky, süreç sonrasında kemeri bir türlü geri
almayı başaramamıştı. Summerslam’de gerçekleşen son rövanş maçını ise
kaybederek Bianca’nın şu an için kendisinden daha iyi olduğunu kabullenmişti.
Maç sonundaysa uzun bir sakatlık arasının ardından Bayley’in WWE’ye geri
döndüğünü görmüştük. Bayley WWE’ye geri dönerken tek gelmemiş, daha sonra
Damage CTRL olarak da tanıyacağımız stable’ının diğer üyeleri olan Dakota Kai
ve Iyo Sky’ı da yanında getirmişti. Kemerini koruyan yorgun Bianca’ya mesaj
vermek ve belki de onu tek kıstırmak isteyen Bayley, karşısına Becky’i de
görünce geri adım atmış ve kemer için mesajını vermişti. Bu sayede Becky de bir
face turn yapmış ama uzun kemer mücadelesinin ardından bir süreliğine
ekranlardan uzak kalmaya başlamıştı.
Summerslam’den sonra bir stable
olarak hareket eden bu heel üçlüden Bayley Raw Kadınlar Kemeri’ne, Damage CTRL
ise o dönem Kadınlar Tag Team Şampiyonu olan Sasha Banks ve Naomi’nin
uzaklaştırılmasıyla boşta kalan takım kemerinin peşine düşmüşlerdi. Bianca’ysa
yanına Alexa ve Asuka’yı almış ve bu üçlüye karşı koymaya çalışmıştı. Eylül
ayında ilk olarak Clash at the Castle’da heel takım maçı kazanırken, Ekim
ayındaki Extreme Rules’a giden yolda boşta kalan Kadınlar Tag Team’i için
yapılan turnuvayı da Kai ve Sky ikilisi kazanarak yeni şampiyon olmuşlardı.
Takımsal bazda gelen bu başarı Bayley için bireyselde gelmemiş, Extreme
Rules’ta Raw Kadınlar Kemeri’ni Bianca’dan almayı başaramamıştı. Kasım ayında
Crown Jewel öncesi Kai ve Sky takım kemerlerini Asuka ve Alexa’ya kaybetmiş
ancak Crown Jewel’da geri almayı başarabilmişlerdi. Bayley ise bir kez daha
Bianca’ya kaybederek kemere uzanma şansını yine kaybetmişti. Tüm bunlar olurken
ekranlardan uzak kalmaya devam eden Becky Lynch ise Crown Jewel’dan sonra Kasım
ayı içerisinde geri dönmüş ve Bianca’nın Damage CTRL karşısındaki mücadelesine
destek olmaya başlamıştı. İlk olarak Crown Jewel’dan 3 hafta gerçekleşen
Survivor Series’teki War Games maçında Bianca & Alexa & Asuka ve Mia
Yim dörtlüsüne katılmış ve takımının Damage CTRL & Ripley ve Nikki Cross’a
karşı galibiyeti getirmişti.
Tüm bunların üzerine Becky ve
Bayley arasındaki feud, Bayley’in Bianca’yla olan feudu biter bitmez başlamış
ve birçok kez Kai ve Sky’la beraber Becky’e karşı üstünlük kurmaya çalışmıştı.
Ocak ayında yapılan Royal Rumble’da Becky; Kai ve Sky’ı elerken Bayley de
Becky’i elemeyi başarmıştı. Tabi sonrasında Bayley, Liv Morgan tarafından
elense de en azından Becky’i elemeyi başarabilmişti. 6 Şubat Raw’da nihayet bu
ikili bir Steel Cage maçında karşı karşıya gelmişlerdi. Bayley bir kez daha Sky
ve Kai’nin kurduğu üstünlükle Becky’i alt edip maçı kazanacakken Elimination
Chamber 2022’den beri görmediğimiz -ki o şovda da Becky’e karşı kemer maçına
çıkmıştı- Lita return yapmış Becky’nin maçı kazanmasını sağlamıştı. 27 Şubat
Raw’daysa Becky ve Lita ikilisi, Damage CTRL’ün sahip olduğu Women’s Tag Team
kemeri için maç yapma hakkı elde etmişler ve de Trish Stratus’un return’üyle
maçı ve kemeri kazanmayı başarmışlardı. Summerslam 2019’dan sonra emeklilik
kararı alan Trish, 6 Mart Raw’da emeklilikten geri döndüğünü açıklamış ve bunun
üstüne de Damage CTRL’a WM 39 için maç teklifinde bulunmuşlardı. Damage CTRL’ün
de bunu kabul etmesiyle beraber ortada Women’s Tag Team kemerinin olmadığı bu
takımlar maçı resmileşmişti.
Günümüzün iki büyük kadın
güreşçisiyle beraber iki efsane ismin de yer aldığı bu feud bence WM döneminde
gayet güzel işlendi. Erkeklerde çokça gördüğümüz, bir dönemin efsane
isimlerinin önemli PPV’ler öncesinde gözükerek feudlara dahil oldukları part
timer statülerinin Kadınlar özelinde de kullanıldığını görmekteyiz. Özellikle
kimsenin gerçekten tam olarak emekli olmadığı güreş dünyasında Trish’in
2019’dan sonra güreşeceğini görmek oldukça güzel olacak. Bu maç bir kemer maçı
olsaydı yani eğer Kadınlar Tag Team kemerleri ortada olsaydı ben maçın Damage
CTRL tarafından kazanılabileceğini düşünebilirdim fakat ortada kemer olmadığı
için kemer sahiplerinin ve efsanelerin olduğu takımın kazanmasını daha yakın
görüyorum. Hazır ufukta Ronda ve Shayna ikilisi de yükselirken, bu feuddan
galip ayrılanlar Becky ve Lita ikilisi olacaktır. Ancak muhtemelen bundan
sonrasında kemerleri Ronda ve Shayna ikilisine kaybedeceklerdir.
Tahmin: Trish Stratus &
Lita & Becky Lynch
Men’s Wrestlemania
Showcase Fatal Four Way Tag Team Match
Braun Strowman & Ricochet vs The Street Profits
(Angelo Dawkins & Montez Ford) vs Alpha Academy (Chad Gable & Otis) vs
The Viking Raiders (Erik & Ivar) w/Valhalla
17 Mart Smackdown şovunda, hem
kadınlar hem de erkekler bazında birer tane Wrestlemania Showcase fatal
four-way tag team maçı olacağı açıklanmıştı. Aslında eskiden bu tarz
Wrestlemania’yı ıskalaması güzel olmayacak ancak uygun bir senaryo içerisinde
kullanılmamış isimler daha çok Andre the Giant Memorial Battle Royal
çerçevesinde karşımıza çıkarlardı. Keza benzer şeyleri Kadınlar tarafında da
görmeye başlamıştık. Fakat yine bu sene de Battle Royal olayları tıpkı geçen
seneki gibi yine WM öncesindeki son haftalık şov olan Smackdown’a saklandı.
Böylece de katılımcının bol olduğu bir maç için böylesine bir yol seçildi diye
düşünüyorum.
Üzerinde herhangi bir hikayenin
olmadığı bu maç içerisinde teker teker takımları değerlendirerek ilerlemek
gerekir diye düşünüyorum. Herhangi bir eleme maçı olmadan bu dört takımın
direkt olarak bu maç için duyurulduğunu gördük. Öncelikle Strowman ve Ricochet
ikilisinden bahsedersek, aslında doğal bir takım olmayan bu ikili genellikle
bireysel olarak kariyerlerini sürdürdüklerini ve anlık gelişen bir ittifakla
takım olarak mücadele ettiklerini görmekteyiz. Öncelikle Strowman’dan
bahsedersek, WWE’den ayrıldığı dönemde oldukça ciddi bir main eventer olmasına
rağmen 2022’de gerçekleştirdiği return’ün ardından kendisinin çok da mutlu olduğunu
düşünmüyorum. Zira bir süre Omos’la feuda girmiş kazanmış, sonrasında da IC
kemeri için Gunther’le feuda girmiş ve kaybetmişti. Eski dominantlığından ve
etkisinden uzak bir görüntü içerisinde olduğunu ve önemli feudlarda yer
almadığını görmekteyiz. Bu durum daha ne kadar devam edecek bilemiyorum ama bu
yıl içerisindeki olası kemer ayrılığı sonrasında main event açısından Strowman
gibi birçok ismin tekrardan potaya girebileceğini düşünüyorum. Ricochet ise IC
kemerini Gunther’e kaybettikten sonra tekrardan kazanma şansı yakalamış ancak
yine yenik ayrılmıştı. Gunther ve Imperium’a karşı Strowman’la birlik
içerisinde hareket etmeye başlamışlar ve hatta Uso’larla kemer maçına dahi
çıkmışlardı.
Alpha Academy’se yine önemli
bir feud içerisinde yer alamayan ortalamanın altında bir takım izlenimi vermeye
devam ediyor. Zaman zaman Chad Gable bireysel olarak ring içerisinde kullanılsa
da Otis biraz daha mizah unsuru olarak kullanılmaya devam ediyor. Hatta son
dönemde Maximum Male Models ile komik segmentlerde de yer aldığını ve bu
nedenle Gable’ı da kızdırdığını gördük.
The Viking Raiders ise heel bir
takım olarak özellikle bir dönem birlik içerisinde hareket eden Sheamus ve Drew
ikilisine karşı feuda girmişlerdi. Ben Sheamus ve Drew’ı yükseltme açısından
bir merdiven görevi gördüklerini düşünmekteyim. Velhasıl Sheamus & Drew
birlikteliği kısa vadede sonlanırken, Viking Raiders da bu feuddan mağlup
ayrılan taraf olarak kalmıştı.
Street Profits; WWE’nin
senaryoların kıyısından köşesinden hep bir şekilde yer vermeye çalıştığı bir
takım izlenimi vermekte. Özellikle yaz sonunda Uso’larla çok iyi bir kemer
feuduna dahil olsalar da bir türlü kemerleri onlardan almayı başaramamışlardı.
Bununla beraber Montez Ford’un Dawkins’e göre daha çok öne çıktığını ve
bireysel anlamda kendini daha çok gösterdiğine şahit olmaktayız. Bu da aslında
ilerisi için de bazı mesajlar vermekte.
Ben bu tarz yaratılmak istenen
kıvılcımı düşük WM moment’larının biraz da pushlanmak istenen güreşçilere
yönelik ufak hamleler veya sinyaller olduğunu da düşünmekteyim. Geçmişte
bahsetmiş olduğum Battle Royal’leri kazanan isimlerin rastgele isimler
olmadıklarını ve genellikle çok uzun sürmese de bir push dönemi içerisine
girdiklerine şahit olmuştuk. En yakın örnek olan geçtiğimiz senenin kazananı
Madcap Moss, Battle Royal sonrasında bir süreliğine push almış ancak sonrasında
bunun devamı gelmemişti. Dolayısıyla ben benzer düşüncenin hem erkekler hem de
kadınlar içerisinde de işleneceğini düşünüyorum. Tahminlerimi de yine bu mantık
doğrultusunda yapacağım. Biraz yukarıda ve daha önceki yazılarda bahsettiğim
gibi Montez, WWE içerisinde bu yıl bireysel anlamda push alması beklenen
isimlerden birisi. Muazzam ring yeteneğinin yanında iyi de bir karizmaya sahip.
Zaten bireysel anlamda kullanılacağının en büyük işaretlerinden birini de
Elimination Chamber içerisinde almıştık. U.S kemeri için gerçekleşen E.C maçına
katılım sağlamaya hak kazanan Montez, inanılmaz bir performans sergilemiş ancak
kemeri kazanmayı başaramamıştı. Bence Montez’in bireysel performansına hazırlık
anlamında burada da maça damga vurması ve takdirleri üstüne toplayıp bir WM
Moment yaratması gerekmekte. Bu sebepten dolayı ben maçın The Street Profits
tarafından kazanılacağını düşünüyorum. Genel olarak maç çok önemli bir maç
olarak gözükmese de özellikle Ricochet, Gable ve Montez’in aynı anda ring
içerisinde yaptıkları şovları görmek ve cüsse olarak iri isimlerin kapışmasını
izlemek bu maç özelinde bence oldukça güzel olacak.
Tahmin: The Street Profits (Angelo Dawkins & Montez Ford)
Tag team Match for the
Undisputed WWE Tag Team Championship
The Usos (Jey Uso & Jimmy Uso) vs Kevin Owens
& Sami Zayn
Geçtiğimiz yılın yaz aylarında
bu yana şekillenen Bloodline & Sami Zayn olayları, döndü dolaştı
Wrestlemania için böylesine bir maç yarattı. Bloodline’ın şefi Roman Reigns her
ne kadar Royal Rumble sonrasında birleştirilmeye çalışssa da biraz bu
olaylardan ayrı bir feuda girmiş durumda. Belki Wrestlemania’da hepsi toplu bir
şekilde birleşebilir ama Roman’dan bağımsız olarak özellikle git gelleriyle, yaratılan
heyecanıyla gelmiş geçmiş en güzel hikayelerden birisi oluşmuş durumda. Hem
ring içi hem de hikaye açısından Wrestlemania’ya oldukça yaraşır bir maç
olacağını düşünüyorum. Bir tarafta gerçek ikizler; 10 yılı aşkın bir süredir
tag division’ına damga vurmuş Uso’larla 2000’li yılların ortalarından beri(Sami
Zayn’in El Generico Kevin Owens’ın Kevin Steen olduğu dönemler) ortak
hikayelerde yer alan, bir kardeş gibi bazen kavga edip bazen birbirlerinin
arkalarını kollayan Kevin Owens ve Sami Zayn. Uso’ların 600 günü aşmış olan
title reign’lerinin en sıkı en büyük challange’ı olduğunu söylesek yanlış
olmayacaktır.
Bu hikayeyi en başa alırsak
2020 yılına dönmemiz gerekir diye düşünüyorum. 2020 yılında Roman Reigns return
yapıp kemeri alınca, karşısına ilk olarak ailesinden biri olan Jey Uso
çıkmıştı. 2020 Eylül ve Ekim aylarında yapılan maçlardan Roman ağır bir şekilde
üstün çıkınca, Jey ve Jimmy ikilisi her ne olursa olsun Roman’ın yanında yer
alacağını açıklayarak Bloodline’ın temellerini atmışlardı. O esnada yeni
menejeri yani bir diğer deyimle Wiseman’i (Bilge Adam) Heyman’ı da yanına alan
Roman halen devam eden title reign’in temellerini atmaya başlamıştı. Aynı yılın
sonunda ve 2021 yılının başında Roman Reigns, Jey’le olan feudunu bitirdikten
sonra Kevin Owens’la feuda girmiş ve buradan da galip ayrılmayı başarmıştı.
Ardından 2021 yılı ve 2022 yılının ortalarına kadar Bloodline’ın aynı
üyeleriyle beraber Roman kemerini korumayı başarmıştı. Bu esnada Uso’lar Temmuz
2021 Money in the Bank’te halen korumakta oldukları Smackdown Tag Team
kemerlerini The Myserios’tan almayı başarmışlardı. Kemeri kazandıktan sonra
2022 yılı ortalarına kadar Street Protifts, New Day, Viking Raiders, Rick Boogs
& Shinsuke Nakamura gibi isimlere karşı kemerlerini korudular. Roman ise
Wrestlemania 38’de Brock Lesnar’ı yenerek Raw ana kemerini de ele geçirdi.
Sami Zayn’in Bloodline
senaryosuna dahil olması da aşağı yukarı yine 2022’nin ortalarına tekabül eden
bir süreçti. 22 Nisan Smackdown’da ilk olarak Sami’nin Bloodline soyunma
odasına gelerek ilk dokunuşu yaptığını görmüştük. Sami o dönemde biraz
hikayelerin gerisinde kalmış, klasik bir mid carder güreşçi olarak takılmaya
devam ederken bu ilk kontağı çok önemli bulmamıştık doğrusu. Zaten olası bir
güç sıralamasında çok üstlerde yer almayan ve ana kemer mücadelesi için uğraş
verecek olsa dahi underdog sayılabilecek bir isimdi. Ek olarak eğlenceli bir
tarafı da mevcut. Bahsettiğimiz dönem, Roman’ın Brock Lesnar’dan Raw kemerini
aldıktan sonraki dönemiydi. Yani Bloodline senaryosu ve Roman’ın dominasyonu
acaip seviyelere çıkıyor ve insanlar da yavaş yavaş bu dominasyonun artık fazla
olduğunu düşünmeye başlıyorlardı. Üstüne üstlük bir de önümüzde, Smackdown Tag
Team şampiyonları olan Uso’ların RKBro’yla, yani Raw Tag Team şampiyonlarıyla
bir kemer birleştirme maçları da vardı. 22 Nisan 2022 tarihli Smackdown’a
döndüğümüzde Sami Roman’a ithafen onu “Acknowladge” ettiğini ve onun kesinlikle
bir Head of the Table olduğunu söylüyordu. Roman’ı övmede şirazeyi kaçırıp ring
içi ring dışında Roman’ın ne kadar önemli biri olduğunu gördüğünü belirtiyordu.
Sami’nin Roman’a ulaşmasının tek sebebi elbette ki onu övmek değildi. O dönem
Drew McIntyre ile feud içerisinde olan Sami, Roman’dan yardım isterken bunun
karşılığında da Roman ve ekibine yardım edebileceğini söylüyordu. Aynı gece
Drew ve Sami arasında bir Lumberjack maçı gerçekleşirken Uso’lar ringe gelerek
Lumberjack’ler arasında bulunan RKBro üyeleri Randy Orton ve Riddle’a
saldırmışlardı. Böylelikle Uso’lar ve Roman, dolaylı yoldan Sami’ye yardım
etmişlerdi. Belki Sami istemese yine RKBro üyelerine saldırabilirlerdi ama bu
olay üzerine Sami de elbette kendinden pay çıkarmayı bildi. Ringi terk ederek
Drew’dan da kurtulmayı başardı. Ancak sonrasında Drew’la olan feudunu
kaybederken Bloodline’ın RKBro’yla olan kemer birleştirme feuduna dahil oldu. 8
Mayıs’ta gerçekleşen Wrestlemania Backlash’te Bloodline; RKBRo ve Drew McIntyre
üçlüsünü yenerken hemen bir sonraki 13 Mayıs Smackdown’da Randy Orton Riddle’la
beraber Roman’ı ringe davet ederken karşısında Sami Zayn’i bulmuştu. Bloodline
tişörtlüyle ringe gelen Sami, Bloodline adına geldiğini söylemiş ancak
Riddle’la maç yapma konusu gündeme gelince arka alanın yolunu tutmaya
çalışmıştı. Adam Pearce gelerek Riddle vs Sami Zayn maçı resmileştirirken, Sami
maçı kaybetmişti. Sami maçtan sonra arka alanda Heyman’la Roman hakkında
konuşurken, Heyman da Roman’ın onun tüm çabasını takdir ettiğini söylemişti.
20 Mayıs tarihli Smackdown’da
gerçekleşen kemer birleştirme maçını kazananlarsa Roman’ın yardımıyla Uso’lar
olmuşlardı. Böylelikle Bloodline, hem main event hem de tag team seviyesindeki
alınabilecek tüm kemerlere sahip olmayı başarmışlardı. 23 Mayıs Raw’daysa
Riddle ve Sami maçı yaparlarken Uso’lar Sami’yi yalnız bırakmışlar ve Riddle
maçı kazanmayı başarmıştı. 27 Mayıs Smackdown’da Kevin Owens’ın Talk Show’una
katılan Sami, Owens tarafından tüm bu kendini küçük düşürmeleri ve kendini
sevdirme hareketleri sebebiyle aşağılanmıştı. Bunu keserek “gerçek arkadaşını”
dinlemesi gerektiğini söylemişti. Böylelikle Owens kendisini en baştan uyararak
onun bir Bloodline olmadığını söylemişti. Geçen Raw’da onu yüz üstü
bırakmışlardı ve şimdi de ona sahip çıkmıyorlardı. Owens acı gerçeği Sami’nin
suratına söylerken Sami’yse onu dinlememekte kararlıydı. Tüm bu işleri bırakıp
Raw’a gerçek arkadaşının yanına gelmesini söylese de Sami onu ittirmişti. Bunun
üstüne arka alana gidip Jey ve Jimmy’e gerçekleri söylemelerini istemişti.
Bloodline’a dahil olmak istediğini de resmen söylemişti. Bir nevi Onursal
Üye-Honorary Uce olmak istiyordu. Jimmy şakayla karışık bu öneriyi söylerken
Jey’se çok takmamıştı. 3 Haziran Smacdown’da ortada kemerlerin olduğu maçta
Uso’lar kemerlerini, Riddle & Nakamura ikilisine karşı korumayı başarmışlardı.
Jimmy’nin söylemlerini çok ciddiye alan Sami, maç esnasında arka alanda
Roman’ın müziğini çaldırıp Riddle’ın dikkatini dağıtırken, Uso’lar da bunu
fırsat bilerek maçı kazanmayı başarmışlardı. Böylelikle Sami Bloodline için her
şeyi yapmaya hazır olduğunun mesajını vermişti.
Summerslam’e giderken 5 Ağustos
Smackdown’da Sami, Jey ve Jimmy’le konuşup ekipteki yerini tartışırken en
sonunda Jey dayanamayarak Sami’ye yerini bilmesi gerektiğini ve onu dışlamıştı.
Bir sonraki hafta Smackdown’da o dönem Roman’la ana kemer feuduna giren Drew
McIntyre Uso’lara saldırırken Sami olaylara hiç karışmayarak oradan
uzaklaşmıştı. Aynı gece Uso’lar yaptığı şey için Sami’yi suçlarlarken, gecenin
sonunda Drew Claymore’u tam Jey’e geçirecekken Sami onu iterek onun yerine
hareketi kendisi yemişti. 19 Ağustos Smackdown’da nihayet Roman’la konuşma
şansı bulan Sami, Jey’in kendisine olan tavrını ona şikayet etmişti. Geçen
hafta yaptıklarından sonra Jey hala ona nankörce davranmaktaydı. Roman Sami’ye
hak verirken Jey o an Roman’ı aramış, Roman da telefonu Sami’nin açmasını
söylemişti. Oldukça renkli görüntüler veren Sami yaptığı tüm sempatik
hareketlerle son derece ciddi olan Bloodline senaryosunu keyifli hale getirmeye
başlıyordu. Aynı gece gerçekleşen Roman & Drew yüzleşmesindeyse Sami bu
sefer de Claymore’u Roman yerine yemeyi başarabilmiş ve bir kez daha
Bloodline’ı kurtarmıştı. Bir sonraki hafta Roman, Sami’ye teşekkür ederek bu
gerçekten bir ailenin yapabileceği bir şey olduğunu söylemişti. 29 Ağustos
Raw’da Jey vs Owens maçında Jey zor anlar yaşarken, Sami’den yardım isteyerek
hakemin görmediği bir anda Owens’a sandalyeyle vurmasını istemişti. Sami bunu
bir türlü yapamazken olaydan faydalanan Owens, Jey’i yenmeyi başarmıştı.
Böylece Sami tam güven kazanırken bir kez daha Jey Uso’nun sinir uçlarına
dokunmayı başarmıştı.
Eylül ayına geldiğimizdeyse
Clash at the Castle’da Bloodline’ın yeni bir üyeye daha sahip olduğunu
görmüştük. Roman Reigns, kemerini Drew McIntyre’a karşı korumayı başarırken
Uso’ların küçük kardeşi NXT güreşçisi Solo Sikoa debut yapmış ve maçı Roman’ın
kazanmasını sağlamıştı. Bloodline Sikoa’nın gelişi ve Sami’nin de destekleriyle
iyice genişlemişti. Sami de kendini iyice ekibe kabul ettirirken Sikoa da
Sami’nin onunla olmasını istemişti. 23 Eylül Smackdown’da Roman, Sami’ye
Bloodline tişörtünü çıkarmasını istemiş, Jey de bunu zevkle Sami’ye
yaptırmıştı. Ancak Roman, Jey’in düşündüğü şeyi yapmayarak Sami’ye Honorary Uce
tişörtü almıştı. Sami bunun üzerine Jimmy ve Sikoa’yla bunu kutlarken Jey ise
sinirden kudurmaya başlamıştı. Sahne Roman ve Sami’nin sarılmasıyla sona
ermişti. Bu esnada Crown Jewel yaklaşırken Roman da Logan Paul ile feuda
girmeye başlamıştı. Bloodline ise Brawling Brutes ile feuda devam ederken Jey
ve Sami arasında yine ipleri gerebilecek olaylar silsilesi yaşandı. Kimi
durumlarda Sami istemeden Jey’e zarar verirken kimi durumlarda tam tersi
yaşandı. Olayın en başından beri Jey’in Sami’yi istemediği zaten bilinmekteydi.
Burada Jey’in Jimmy’e göre seçilme amacının tam anlamıyla bilinçli olduğu da
aşikar. Zira Roman’ın dominasyonuna en başından karşı koymaya çalışan isim
zaten Jey’in kendisi olmuştu. Sami ekseninde de birçok kez Roman’ı ezip geçmeyi
ve Sami’ye olan nefretini kusmayı istemişti. 28 Ekim tarihli Smackdown’da
ringde tüm bu olaylar için bir yüzleşme yaşanırken Jey, Tribal Chief’in barış
isteği benim umurumda değil diyerek olayı çok ciddi boyutlara taşımıştı.
Sami’yse arayı bulmaya çalışarak Jey’in bu sıralar yeteri kadar “Ucey”
hissetmediğini söylemişti. Bu olay esnasında oldukça ciddi durması gereken Jey,
kendini tutamayarak gülme krizine girmiş ve olayı bambaşka yerlere çekmişti.
Roman da müthiş bir toparlama içerisine girmiş, eğer Jey kendini Ucey
hissetmezse Sami’yi gerçek bir Uce yapacağını söylemişti. Bu segment hakikaten
tüm bu Sami & Bloodline olaylarının zirvesi gibi bir şeydi. Sami, şirketin
ana senaryosuna öyle güzel şeyler kattı ki Jey’in keyfabe dışı davranması bile
kimsenin gözüme batmadı, aksine hepimizin zihninde müthiş bir anı olarak yer
edindi. Ek olarak gün sonunda Sami isminin yanına Uso’yu da almaya hak kazandı.
Kasım ayında Roman ilk önce
kemerini Crown Jewel’da Logan Paul’a karşı korurken, Survivor Series
dönemindeyse Bloodline’ın tüm düşmanlarıyla yüzleşircesine bir War Games feudu
içerisine girdi. Gecenin main eventinde Bloodline beşlisi; Brawling Brutes,
Drew McIntyre ve Kevin Owens’a karşı maça çıkarlarken herkes Sami’nin burada
alacağı aksiyonu merak etmekteydi. Zira en başından bu yana Jey’le yıldızları
bir türlü barışmamıştı. Öte yandan Sami’nin tüm bu çabaları karşısında
kendisini küçümseyen en yakın arkadaşı Kevin Owens, face ekibin son üyesi
olarak maça dahil olmuştu. Daha öncesinde ona sandalyeyle vurmayarak Jey’in ona
kaybetmesine neden olmuştu. Tüm bu soru işaretleri bir yana Sami, maç
içerisinde birçok kez Jey ve Roman’ı kurtarmış ve gün sonunda Owens’a low blow
çekerek ekibi adına müthiş bir avantaj getirmişti. Sami, Owens’a bir de Helluva
Kick çekmiş ve maçı takımına kazandırmayı başarmıştı. Maç sonunda Jey nihayet
Sami’nin tüm bu çabasını kabul etmiş ve Bloodline iyice zirveye yükselmişti.
Sami de maçtan sonra sanki bu zaferini bir kendini kabul ettirme çabasını
kazanmışçasına bireysel olarak da fazlasıyla yaşamıştı.
Survivor Series sonrasında
Raw’da Sami yanında Bloodline üyeleriyle Owens’la yüzleşmişti. Owens 20 yıl
boyunca kariyerlerinin birbirleriyle sarmalandığını ancak Survivor Series
sonrasında Sami’yle olan tüm bağını kopardığını söylemişti. Sami de zaten ona
ihtiyacı olmadığını çünkü zaten bir ailesi olduğunu söylemişti. K.O ise bir kez
daha kaçınılmaz sondan bahsederken, Sami’ye son uyarısını asla onların gerçek
bir kanı olamayacaksın şeklinde yapmıştı. Tüm bunlar bir yana Uso’lar 5
Aralık’ta önce Owens & Riddle ikilisine karşı galip gelmişler sonra da 9
Aralık’ta Sheamus ve Butch ikilisine karşı kemerlerini korumayı başarmışlardı.
9 Aralık Smackdown’da özellikle Sami’nin maç içerisindeki desteğini de
atlamamak gerekiyor. 16 Aralık Smackdown’daysa Roman şovda yer alarak, bir
“Kevin Owens” problemine sahip olduklarını açıklamıştı. O gece Sami saçını sakalını
düzelterek gerçek bir Uso olmayı beklerken Roman ise Kevin Owens’ten bahsetmeyi
tercih etmişti. 23 Aralık Smackdown’da Kevin Owens’a karşı bir promo kesmişti.
Geçtiğimiz haftanın sorumlusu olarak Kevin Owens’ı göstermişti. Promoda biraz
fazla abartarak Roman’a da yanlışlıkla omuz atmıştı. 30 Aralık Smackdown’da tüm
bu olanlarla beraber K.O yanına Cena’yı alarak Roman ve Sami ikilisini yenmeyi
başarmıştı. Maç içerisinde pinlenen isimse hiç şaşırtmayacak şekilde Sami Zayn
olmuştu. Pinleyen kişiyse Kevin Owens’tan başkası değildi. Zaten 6 Ocak
Smackdown’da Roman da bu durumu belirterek maçı kaybedenin kendisi olmadığını,
Sami’nin maçı kaybettiğini söylemişti. Sami’yi bunun için suçlarken ona “sen
ben mi olmak istiyorsun?” diye bağırmıştı. Sonrasında arka alanda Sami’den özür
dilemiş, Kevin Owens’a olan sinirini Sami’den çıkardığını söylemişti. Sami’yi
kendisini yeniden ispatlaması için önümüzdeki hafta Kevin Owens’la maça
çıkmasını söylemişti. 13 Ocak Smackdown’da gerçekleşen maçta Sami tam Kevin
Owens’ın işini bitirecekken Jey, Jimmy ve Solo üçlüsü Owens’a saldırarak
Sami’nin DQ’yla maçı kaybetmelerine sebep olmuşlardı. Tüm bu olanlar esnasında
Sami maç dışında Owens’a saldırmamış ve bu olaydan oldukça rahatsızlık
duymuştu.
Sami Zayn’in Kevin Owens’a
karşı olan zafiyeti, maçın kaybedilmesine sebebiyet vermesi, Roman’a omuz
atması, Survivor Series sonrasındaki sevinçleri derken, tüm bu olanlar Sami’yi
bir kez daha şüpheli bir duruma soktu. Survivor Series’te yaptıklarıyla
Bloodline’ın ayakta kalmasını sağlayan ve kendisinden en çok şüphe duyan isim
olan Jey Uso’yu bile ikna eden Sami, belki de halen gerçekten bir kandaş
olmamanın acısını çekiyordu. Bu uğurda bir kez daha yargılanan ve bir kez daha
kendisini ekibe karşı sorumlu hisseden Sami Zayn, 23 Ocak tarihli Raw’da tüm
Bloodline tarafından yargılandı. Paul Heyman, Sami’nin sadakatini sorgulayan ve
onu suçlayan başlıca isim olurken en başından bu yana kendisiyle yıldızı
barışmayan Jey ise Sami’yi savundu. Heyman, Sami’nin şüpheli hareketlerine
yönelik bir klip hazırlatırken, Sami artık pes etmiş bir biçimde olacak her
şeye kabul eder vaziyette ringin içerisinde yer alıyordu. Solo Sikoa infazı tam
gerçekleştireceği esnada Jey kendisini engelleyip sözü alarak Sami’nin ekip
için ne kadar önemli olduğunu gösteren ve onun gerçekten bir aile üyesi
olduğunu kanıtlayabilecek karşı bir klibi bizlere gösterdi. Bunun üzerine
kararı verecek kişi olan Kabile Şefi Roman ise, Sami’nin “şimdilik” suçlu
bulunmadığını söyledi. Ona Sami, esas ve son sınavını Royal Rumble’da verecekti.
Çünkü Roman, Royal Rumble’da kemerini Kevin Owens’a karşı koruyacak ve K.O
problemini artık çözecekti. Sami burada son kez bir teste sokulacak ve geçmesi
halinde de artık Bloodline’in bir parçası olmuş olacaktı. Gecenin ilerleyen
saatlerinde Uso’lar, Judgment Day’e karşı kemer koruma maçına çıkarlarken Jimmy
maç içerisinde sakatlanmış, yerine Sami maça girmiş ve maçı takımına
kazandırarak kemerlerin korunmasını sağlamıştı. 27 Ocak Smackdown’da da
Owens’la Solo;’nun maçına karışarak Solo’nun kaybetmesini engellemişti. Maç
DQ’yla sonlanırken maçtan sonra Owens üstünlüğü almış, eline sandalye Sami’ye
saldıracakken bunu yapmamıştı.
Royal Rumble’a geldiğimizde,
gecenin main eventinde Roman, kemerini Kevin Owens’a karşı korumayı başardı.
Maça her zamanki gibi yanında Heyman’la beraber gelen Roman, bu sefer Heyman’a
ek olarak Sami Zayn’i de yanına almıştı. Bu artık son testti. Roman, ailesinin
bir parçası olan Sami’yle beraber Kevin Owens’i bitirmek istiyordu. Maç
içerisinde Roman’ın kemer korumalarında artık alıştığımız bir biçimde hakemin
kendinde olmadığı süre zarfında Kevin Owens, Roman’ı pinlemiş ancak sayan
olmadığı için bir işe yaramamıştı. Bu olayların ardından K.O ringin dışındayken
Sami ona yerde kalmasını söylemiş ve dikkatini dağıtarak Roman’ın üstünlüğü
almasını sağlamıştı. Bu olayın ardından Roman Owens’ın kafasını iki kere çelik
merdivenlere vurmuş ve ring içerisinde de işini biterek kemerini korumuştu.
Hepimiz Sami’nin son testi geçtiğini düşünürken, kutlama yapmak için tüm
Bloodline üyeleri de ringe gelmişlerdi. Bu esnada Sami’nin stable’a resmen
kabulü gerçekleşecekken Roman, esas gerçek testi o an sunmaya başlamıştı.
Heyman yanında bir kelepçe getirmiş ve zaten maç sonunda bitik bir halde olan
Owens, bu kelepçeyle iplere bağlanmış ve savunmasız bırakılmıştı. Uso’lar Super
Kick üzerine Super Kick çekerlerken Roman da sandalyeyle kendisine vurmaya
hazırlanıyordu. Bu esnada Sami de artık bu işin çok abartıldığını ve zaten maçı
kazandıklarını düşünerek herkesi vazgeçirmeye çalışıyordu. Roman da elindeki
sandalyeyi Sami’ye verip işi onun bitirmesini söylerken, artık aylardır
beklediğimiz an karşımıza çıkıyordu. Sami nihayet tercihini tam olarak
yaparken, eline aldığı sandalyeyle Roman’ın sırtına geçiriyordu. Böylece Roman,
tıpkı Shield’in dağılma döneminde Rollins’in ihanetiyle beraber yediği sandalye
darbesi gibi bir kez daha ihanet uğruyordu. Öyle bir senaryo ki gerçekten
herkes haklı. Sami, dışarıdan gelen birisine göre ekip içerisinde kabul görmek
için çok şey yaptı. Bir de halen daha bir teste sokulma ihtiyacı içerisine
girilmesine gerek var mıydı, bilemiyorum. Öte yandan aile bağları güçlü olan bu
stable’ın dışarıdan gelen birisine karşı hep şüpheyle yaklaşması da çok normal.
Ayrıca Roman sayesinde Sami ana olaylarda yer almaya başlamış ve main eventlerda
şovları kapatan isimler olmuştu. Neticesinde bunu Sami’nin haksızlığa karşı
isyanı veya Roman’a yapılan ihanet şeklinde okumak mümkündü. Bloodline’ın geri
kalan üyeleri de zaten olayları farklı açılardan değerlendirmişlerdi. Jimmy ve
Solo, Sami’nin bu kararını bir ihanet olarak algılayıp onu K.O’dan hallice bir
hale sokarken, Jey ise Sami’ye hak vererek hiçbir şey yapmadan arka alanın
yolunu tutmuştu.
Tüm bu olayların ardından
işlerin Bloodline kısmında Roman adeta bozguna uğramanın verdiği şoku yaşıyordu.
Kemerlerini korumayı başarmıştı evet ama birkaç aydır kendilerine oldukça
faydası dokunan bir ismi kaybetmişlerdi. Bununla da kalmayıp ailenin gerçek bir
parçası olan Jey’i de kaybetme tehlikesi içindeydi. İşin Sami tarafındaysa
olaylar üç şekilde ilerliyordu. Bir yandan Roman’a düşman olurken bir yandan da
“gerçek” dostu Owens’la arasını düzeltmek ve Bloodline’a karşı yüzleşmek
istiyordu. İşin üçüncü kısmındaysa Jey Uso vardı. Sami, Jey’e tüm her şey için
teşekkür etme imkanı bulurken, Jey’e Royal Rumble’daki davranışının da bir
kefareti olacağını da hatırlattı. Royal Rumble’dan sonra 1.5 haftadır ortaya
çıkan Jey, o gece olan kemer koruma maçına çıkıp çıkmayacağı konusunda da soru
işaretleri bırakmıştı. Zaten Sami’yle olan promolaşmasında onunla yumruk
tokuştururken bir yandan da ortada kemerin olduğu bir maç vardı. 10 Şubat
Smackdown’da gerçekleşen bu olaylar ışığında Braun Strowman & Ricochet
ikilisine karşı yapılan kemer koruma maçında Jey Uso nihayet geri dönerek ikizi
Jimmy’nin yanında olmuştu. İkili maçı da kazanarak kemerlerini de korumayı
başarmışlardı. Bunlarla paralel olarak Sami de Roman’dan kemer maçı isterken
Elimination Chamber’da Roman da onunla görüşmek istediğini söylemişti. Roman
Jimmy’e mesaj atarak Elimination Chamber’da onu ve Jey’i görmek istemediğini de
belirtmişti.
Elimination Chamber’a
geldiğimizde Roman Reigns, kemerini Kanada’da muhteşem bir seyirci yuhalaması
eşliğinde Sami’ye karşı korumayı başarmıştı. Maçta artık Roman’ın kemer
maçlarında bir klasik haline gelen hakemin yerde kalmasıyla Sami Roman’ı
tuşlamış ancak sayacak kimse olmadığı için maçı kazanamamıştı. Ardından
Roman’ın evde kalmalarını istediği Uso’lardan Jimmy Roman’a yardıma gelmiş ve
Sami’ye saldırıp Roman’ın tuş etmesi için Sami’nin üstüne atmıştı. Sami 3 olmadan
omzunu yerden kaldırdıktan sonra Roman üstünlüğü almış ancak gelen ikinci
hakeme yanlışlıkla Superman Punch çekmişti. Tam bu esnada Bloodline’ın olağan
şüphelisi Jey de ringe gelmiş ancak büyük bir tereddütle olayları izlemişti.
Hakem yerdeyken Roman sandalye almış ve sandalyeyi Jey’e vererek Sami’ye
vurmasını emretmişti. Jey bir hamle yapmayınca Roman sinirlenmiş ve onu
kışkırtmaya çalışmıştı. Tam bu esnada Sami ringe gelerek Roman’a spear çekmeye
çalışmış ancak hareketi yanlışlıkla Jey Uso’ya yapmıştı. Buradan fırsatı bulan
Roman Sami’ye sandalyeyle saldırıp Spear çekince de kemerini bir kez daha
korumayı başarmıştı. Maçtan sonra Jimmy ve Roman Sami’ye saldırırken Sami’yi
kurtarmaya Kevin Owens gelmişti. Owens arenada olmasına rağmen maç içerisinde Sami’yi
kurtarmaya gelmemiş ancak maçtan sonrasında gelerek ona olan tavrını
göstermişti. Sami’yse tüm bu olanların ardından oldukça pişman bir şekilde arka
alanın yolunu tutarak şovu kapatmıştı.
Elimination Chamber sonrasında
olanlara bakacak olursak 20 Şubat Raw’da Kevin Owens ve Sami’nin yüzleştiğini,
Owens’in Sami’nin pişmanlığını önemsemediğini görmüştük. 24 Şubat
Smackdown’daysa Bloodline için iyice işlerin karıştığını gördük. Roman şovda
yer almazken Heyman aracılığıyla Jimmy’e bir mesaj atmış ve Jey meselesini
halletmesini söylemişti. Eğer halledemezsen önümüzdeki hafta bizzat ben
halledeceğim demişti. Bunun üzerine Sami’yle ringde yüzleşen Jimmy en sonunda
kendisine saldırırken seyircilerin arasından Jey de yavaş yavaş ringe
yönelmişti. Bu esnada Sami toparlanıp Jimmy’e Helluva Kick çekmiş ve Sikoa’nın
ringe gelmesiyle oradan uzaklaşmıştı. 27 Şubat tarihli Raw’daysa Solo ve Jimmy
ikilisi Street Profits’i yenerken maç sonu Sikoa klasik cezalandırmasını Montez
üzerinde yapacakken Owens ani bir şekilde ringe gelerek kendisine Super Kick
çekmişti. 3 Mart Smackdown’daysa Roman Jimmy’e ultimatom vererek Jey işini 1
hafta içinde halletmesini yoksa tüm bu olanlardan Jimmy’i suçlayacağını
söyledi. Bunun için de Sam işini sonsuza kadar bitirmesi gerektiğini belirtti.
Ama Jey Bloodline’a dönmezse Sami’yi değil Jimmy’i suçlayacağını ekledi.
Gecenin sonunda Sami ve Sikoa karşı karşıya gelirken Sikoa rakibini yenmeyi
başarmıştı. Maçtan sonra Jimmy ve Sikoa, Sami’ye 2’ye 1 saldırırlarken Sami
mücadele ederek kendisini kurtarmayı başarmıştı. Kendisini kurtarmaya da kimse
gelmemişti.
6 Mart Raw’a baktığımız zaman
gecenin başında Sikoa ve Owens karşıya gelirlerken Jimmy maça karışarak maçın
DQ ile bitmesine neden olmuştu. Jimmy ve Sikoa 2’ye 1 Owen’a girişirken Sami
kendisini kurtarmaya gelerek seyircilerden mükemmel bir cheer almıştı. Tüm bu
olaylardan sonra yerdeki Owens’a elini uzatmış, ancak Owens bunu reddederek
arka alanın yolunu tutmuştu. Arka alandaysa Sami eski arkadaşını yeniden
kazanmaya ve Bloodline’a karşı birlik kurmaya çalışırken Owens bu
birliktelikten uzak kalmak istediğini söylemişti. Gecenin sonundaysa bu sefer
Jimmy ve Sami karşı karşıya gelirlerken olağan şüpheli Jey Uso ringin kenarına
gelmiş, istemsizce Jimmy’nin dikkatini dağıtarak Sami’nin maçı kazanmasına
sebebiyet vermişti. Maç sonu Jey ve Jimmy yüzleşirken Jey bir kez daha renk
vermeyerek ringten ayrılmış ve ringin kenarındaki Sami’yle bakışmaya
başlamıştı. Nihayetinde Jey, artık tam anlamıyla tarafını seçmiş gibi gözükerek
Sami’ye sarılırken bir anda özünü ve ailesini hatırlayarak Sami’ye Superkick
çekmişti. Yani zaten Bloodline & Sami ekseninde daha ne kadar muazzam
olaylar yaşayacağımızı bilemiyorum ama bu da gerçekten tarihe geçen anlardan
bir tanesiydi. Böylece Jey, Sami konusunda yaşadığı kararsızlığı yenerek
ailesine resmen geri dönmüştü. Ya da sadece Jimmy suçlanmasın diye bu hareketi
yapmıştı. Hatırlarsanız Strowman & Ricochet ikilisine karşı yapılan kemer
maçında da Jey yine Jimmy’i kurtarmak için ringe gelmişti.
Bu olayın ardından Uso’lara
Sikoa’nın da katılımıyla 3’e 1 Sami’ye saldırırlarken hepimiz K.O’nun yardıma
gelmesini ve bu ikilinin artık resmen barışarak takım kemerleri için Uso’ların
karşısına çıkmaları gerektiğini düşünürken, hikayenin bir diğer unsuru ve son
ekleneni Cody ringe gelerek Bloodline’ın ringin dışına çıkmasını sağlamıştı.
Benzer bir şekilde 10 Mart Smackdown’da da yine Cody ve Sami ikilisi Uso’lara
karşı üstün gelmeyi başarmışlardı. 13 Mart Raw’daysa bu sefer Kevin Owens’la
Solo Sikoa’nın Street Fight maçına şahit olmuştuk. Maç arka alanda devam edince
Uso’lara double super kick çekerek Sikoa’ya üstünlük sağlamışlardı. Owens’e
yardım gelmeyince de maçı kazanan Sikoa olmuştu. 17 Mart Smackdown’da Cody
gözükürken, şovun başında Sami ve Owens’la ring içerisinde bir segmentte yer
almıştı. Cody beraber çalışmaları için Owens ve Sami’yi ikna etmeye çalışırken
Owens yine oralı olmayarak ringi terk etmişti. Aynı gece bu sefer de Jey Uso ve
Sami’nin yüzleşmesini görmüştük. Jey muazzam bir promo keserek Sami’yi başından
beri sevmediğini, tam sevmeye çalıştığı zamansa ihanete uğradığını söyledi.
Sami de kendisine karşılık verince ikili birbirlerine girmişlerdi. Jimmy, Jey’e
destek olmak için ringe gelip Sami’yi 2’ye 1 kıstırırlarken Owens nihayet
Sami’ye yardıma geldi ve Uso’ları indirdi. En sonunda da nihayet Sami’yle
sarılarak birlik mesajı verdiler. 20 Mart Raw’daysa Kevin Owens, Sami’yle
beraber ringe gelerek Uso’lara meydan okudu ve “kardeşlere karşı kardeşler”
maçı için teklifte bulundu. Böylece WM için Uso’lar vs K.O & Sami Zayn Tag
Team kemerler maçı resmileşmiş oldu. Yine 20 Mart’ta Roman arka alanda Jey’le
yüzleşirken onun Bloodline’a gerçekten dönüp dönmediğini sorguladı. Jey gidince
sanki biraz kuşkuda kalmış gözükürken gecenin sonunda Cody’le olan yüzleşmesinde
Cody de benzer şeyleri söyledi. Önce Jey gidecek, sonra Jimmy gidecek, Solo
Sikoa da hiç hazır değil dedi. Cody’e göre Roman bir herhangi bir kabilesi
olmayan bir şefti. Bu sözlerin üzerine Roman ringi terk ederken Solo’yu
kışkırtmaya devam etti. Solo tam hamlesini yapacakken onu Roman durdurdu. 24
Mart Smackdown’da ise Uso’lar K.O Show’u basarak geceyi üstün kapattılar.
Tüm bu hikaye için ne
söylenebilir bilemiyorum ki. Emmy ödülü falan verilse herhalde kabul edilebilir
diye düşünüyorum. Geçtiğimiz sene bu zamanlar Bloodline hikayesinin artık
sıkmaya başlandığının düşünülmesiyle başladığımız süreçten; dışarıdan hiç
ummadık birinin bir komedi unsuru olarak Bloodline olaylarına dahil olması,
sonrasında kendini kabul ettirebilmek için çaba vermesi ve kendini küçük
düşürmesi, Jey tarafından bu çabanın takdir edilmemesi ve sürekli hor görülme
durumu, kendini kabul ettirebilmek adına 20 yıllık yakın arkadaşını satması,
ardından işlerin kendi iç duygularıyla çatıştığını fark ederek buna bir dur
demeye çalışması, kendisini bir zamanlar istemeyen Jey’in kafa karışıklığı
yaşayarak kendisine hak vermesi, yaptığı şeylerden pişman olup en yakın
arkadaşıyla barışma çabaları, kemer mücadeleleri, Jey’in de kendi ailesini
seçmesi sebebiyle en yakın arkadaşını mücadeleye ikna etme mücadelesi ve
nihayetinde tekrardan birleşmeleri…Yani Sami Zayn olmasa Bloodline hikayesi
zaten çoktan bitmiş olurdu. Tüm bunlar hem bir mizah anlayışıyla, hem bir
duygusal bağıyla hem bir herkese hak verilebilecek oldukça insani durumlarıyla beraber
süslenerek gerçekleşti. İnanılmaz bir hikayenin sonunda şimdi bu maçı izliyor
olacağız. Sami içeriye girerek önce Bloodline’ı güçlendirdi sonra belki de
çöküşünü başlattı. Önce kendi gitti sonraysa Jey’in anlık kopuşuna vesile oldu.
Jey ailesine geri döndü ama bunu Tag Team kemerinin diğer sahibi olan ikiz
kardeşini kurtarmak için mi yaptı yoksa gerçekten Roman’a hak verdiği için mi
yaptı bilemiyoruz. Yani Jey hala olağan şüpheli durumda olan konumunu
sürdürüyor. Cody de bu karışıklıktan faydalanarak hikayeye dahil oldu ve
yozlaşmış olan bu güç iktidarının yıkılması için face tarafa liderlik etmeye
başladı. Aynı zamanda da akıl oyunlarıyla Sikoa’nın da kafasını karıştırmaya
çalıştı. Bu kadar fazla boyutu olan bu hikaye, son dönemde WWE içerisinde çıkmış
en güçlü en sağlam hikaye konumunda yer alıyor. Bu maç özelinde bu hikayenin
gerçek bir sonu hak ettiğini düşünmekteyim. Uso’lar Bloodline çerçevesinde 600
günü aşan günde geleni geçeni yenerlerken, hikayeleri Bloodline’ı da aşan 20
senelik dostlar Sami ve Owens ikilisine karşı bence kemeri kaybetmeliler. Tüm
bu olaylar kuşkusuz Sami ve Owens için mükemmel seyirci desteğini de
beraberinde getirecek ve unutulmaz WM anlarından biri olarak hatırlanacak.
Peki bundan sonrası için
Bloodline’ı neler bekliyor? Sami Zayn olayının en temelinde stable’ın dağıtılma
sürecinin ilmik ilmik işlendiğini ve bu süre zarfında Bloodline’ın unutulmazlar
arasında adını iyice kazıyabilmesi için de zaman kazandığını gördük. Hem Roman
hem de Uso’lar, Sami Zayn hamlesiyle oldukça güzel feudlar çerçevesinde
kemerlerini korudular. Burada Tag Team kemerlerinin Uso’lardan 600+ gün
sonrasında kaybedilmesinin ardından Roman’ın gidişatı da ayrı bir merak
konusunu beraberinde getiriyor. Roman bundan sonrasında zayıflamış, güçten
düşmüş veya süreçle beraber iyice parçalanan Bloodline’dan bağımsız title
reign’ine devam edebilecek mi? Bu maçın sonucu Main Event’i etkileyebilecek
şekilde mi bitecek? Etkilerse de nasıl etkileyecek? Elbette ki Uso’lar ve Sikoa
bu Roman’ın maçına dahil olacaklardır ama bu nasıl olacak? Gerçekten merak
konusu unsurlardan bir tanesi. Özellikle Jey zaten tüm bu olayların en başında
Roman’a karşı çıkan ilk isimdi. Bunun yanında Sami’yle olan mevzularda ilk
karşı çıkan da oydu. Bu süre zarfında Roman’ın sözünü dinlemeyerek birçok kez
onun otoritesini sarsabilecek(Logan’la olan feudunda Logan’a dokunmayın
demesine rağmen Logan’a saldırması, kendini yeteri kadar “Ucey” hissetmemesi
v.s) şeylere de girişti. Gün sonunda bir süreliğine de olsa Sami’ye inandı ama
tekrardan ailesinin yanına döndü. Roman bu olaylardan sonra Jey’in sadakatini
sorgulamaya da devam ediyor tabi ki. Bu
da Jey’in Sami’den sonraki verilen fire olma ihtimalini de düşündürmüyor değil.
Her halükarda 2.5 yıldır şirketin ana hikayesi olan Bloodline hikayesinin
sonuna geldik gibi görünüyor. Zamanında nWo hikayesi gibi başta heyecan verici
sonra sıkıcı olmaya başlarken Sami hamlesiyle 1 sene daha götürebildiler. Ancak
bundan sonrası gereksizce uzatmaktan başka bir şeye yaramayacaktır diye
düşünüyorum. Zaten WWE de Youtube sayfasından 2 saatlik Bloodline’ın tarihini
anlatan bir klip de yayınlamıştı.
Biraz aşağıda Roman’ın
kemerleri için değerlendirmeleri yapıyor olacağım ama oradaki değerlendirme
yazım buradakinden daha kısa olacak çünkü Cody hamlesi biraz bu olayların
dışında gelişen bir eklemlemeydi. Kemer özelinde konuşursak takım kemerlerinin
el değişmesi halinde Undisputed şeklinde el değiştiriyor olacak. Yani olası
Sami & Kevin Owens galibiyeti sonrasında hem Raw hem de Smackdown kemerleri
el değiştirecek. Bu kemerlerin zaten birleşmelerinin temel olayı Bloodline’ı
daha da güçlendirmekti. Ortada Bloodline diye bir şey kalmayacağı için
kemerlerin de tek bir takımda kalmasının bir manası yok gibi gözüküyor. Hikaye
anlamında bu durumu nasıl değiştirebileceklerini de ayrı merak ediyorum.
Tahmin: Kevin Owens &
Sami Zayn
Singles Match
Rey Mysterio vs Dominik Mysterio
Lebron James’in oğlu Bronny’le
aynı takım yer almak istediğini hepimiz biliyoruz. Hakikaten bu tarz spor
dünyasında ün yapmış, ikon olmuş isimlerin çocukları olmak bazen göründüğü
kadar kolay olmayabiliyor. Tabi ki sadece spor bağlamında bir değerlendirme
yapmak haksızlık olacaktır elbette. Lebron’dan örnek vermiştim ama bunu tüm
“ünlü” kişilerin çocukları açısından değerlendirme yapabileceğimiz bir şey.
Maddi anlamda elbette ki dünya üzerindeki birçok çocuktan üstün doğup hayata
birkaç sıfır önde başlıyorsunuz ancak beraberinde bazılarının kaldıramadıkları
bir “beklenti” unsuru da söz konusu olabiliyor. Lebron örneğinde olduğu gibi
babanız sizin için bir kariyer planını siz daha çok küçükken seçebiliyor ve
başka bir yönde ilerleme şansınızı azaltabiliyor. Bu kariyer planıyla ilerlense
dahi zaten hali hazırda çok iyi hatırlanan bir figür olan babanızın gölgesi
altında mücadele ediyorsunuz. Kimi zaman beklentiler karşılanmadığında “babası
gibi değil” veya “torpille buralarda” gibi yaftalara maruz kalabiliyorsunuz.
Cidden babasıyla aynı mesleği yapan ünlü çocuklarının bu tarz durumlarla
yüzleşmeleri sık karşılaşılabilen bir durum.
Dominik için de benzer bir
durum geçerliydi aslında. Dominik, aktif olarak güreş kariyerine başlamadan
daha çocukken bile hikayelerde yer alan bir isimdi. Henüz daha 2005 yılında, 8
yaşındayken WWE’deki ilk hikayesini yaşamıştı. Hikayeye göre Dominik aslında
Eddie Guerrero’nun oğluydu. Ancak Dominik çok küçükken Eddie, maddi
yetersizliğinden ötürü Dominik’e sahip çıkması için yakın dostu Rey Mysterio’ya
vermişti. Ancak yine hikayeye göre Eddie, çocuğun biyolojik babasıydı. Bunun
üzerine ikili Dominik’in velayeti için feuda girmişler ve Summerslam 2005’te
yapılan maçı Rey kazanarak Dominik’in velayetini almıştı. Aradan geçen yılların
ardından 2019 sonları, 2020 gibi Dominik’i ring içerisinde güreşirken de
görmeye başlamıştık. Babasıyla The Mysterios adı altında takım mücadelelerinde
yer alan Dominik, silik bir gimmick’le karşımıza çıkmaktaydı. Biraz yukarıda da
bahsettiğim, “babasının torpillisi” kavramıyla anılabilecek bir şekilde
kariyerini devam ettirmekteydi. Bu süre zarfında babasıyla bir de Smackdown
takım kemerlerini kazanmışlar ancak kemeri 2 ay kadar tuttuktan sonra
Summerslam 2021’de Uso’lara kaybetmişlerdi. Sonrasında 2022 yazına kadar yine
baba oğul ortak feudlar içerisine girerleren, 2022 yazına geldiğimizde bu maçın
senaryosunu da oluşturacak ve Dominik’in kariyerinde mihenk taşı olabilecek
unsurların yaşanacağı olaylar silsilesi yaşanmaya başlamıştı.
Daha önce defalarca kez
konuştuğumuz ve bu yazıda da ayrıntıları incelediğimiz üzere Judgment Day,
geçtiğimiz sene bu zamanlar Edge tarafından oluşturulan bir stable’dı. Edge
yanına Damien Priest’i ve Rhea Ripley’i alarak stable’ını oluşturup AJ Styles’a
karşı olan feudunda galip gelirken, grubu genişletme çabası içerisine de girmiş
ancak kendi oluşturup güçlendirdiği stable’ı tarafından ihanete uğramıştı.
Ekibin yeni üyesi olan Finn Balor, ekibe katılır katılmaz Edge’e ihanet etmiş
ve grubun diğer üyelerinin de desteğiyle onu gruptan dışarı atmıştı. Bu süre
zarfında Edge bir süreliğine ekranlardan uzak kalmış, Judgment Day ise aynı
sürede faaliyetlerine devam etmişti. Edge’in çok eski dostu olan Rey ve oğlu
Dominik’i hedef olarak seçen Judgment Day; böylece The Mysterios ile bir feuda
girmişti. Feud boyunca özellikle Ripley, Dominik’in üzerine oynayarak onu
yanına çekmeye çalışmış ve bu sayede Rey’i zayıflatmayı hedeflemişti. Bu sürede
Dominik’i kendilerine katılması yönünde sürekli manipüle etmeye çalışmıştı.
Summerslam öncesi son Raw’da Rey’in güreş dünyasındaki 20.yılı kutlanırken her
iki ekip karşı karşıya gelmişlerdi. Maçı kazanan Mysterio’lar arka alanda
Rey’in 20.yılına özel kutlamalarla geceye devam ederlerken, Ripley oraya gelmiş
ve Dominik’i çekmişti. Bunun üzerine Balor ve Priest ikilisi de Rey’e
saldırmışlar ve hatta onu sakatlamaya yönelik hareket etmişlerdi. Bu iki takım
Summerslam’de No DQ maçında karşı karşıya gelirlerken maç içerisinde Edge
return yapmış ve maçın face ekip tarafında kazanılmasını sağlamıştı. Böylelikle
ihanete uğrayan Edge, yakın dostu Rey ve onun oğlu Dominik’i alarak Judgment
Day’e karşı sayısal eşitliği de yakalama şansı bulmuştu.
Summerslam sonrası 1 Ağustos
Raw’da Edge, Judgment Day’i bitirmek için yemin ederken, Mysterio’lar ise
Uso’larla Undisputed kemer maçına çıkmışlardı. Uso’lar maçı kazanarak
kemerlerini korurlarken maç sonunda Judgment Day, Rey ve Dominik ikilisine
saldırmaya başlamıştı. Edge yardıma gelip Mysterio’ları kurtarırken, tam
Balor’a Spear çekeceği sırada Ripley’in Dominik’i Balor’ın üstüne itmesiyle
yanlışlıkla Dominik’e Spear çekmişti. Ertesi hafta Raw’da Edge, Dominik’e
durumu anlatırken Dominik sinirlenmiş ve Edge’i itmişti. Rey araya girerken onu
20 senedir tanıdığını ve aileden birisi olduğunu söyleyerek Dominik’i
sakinleştirmeye çalışmıştı. Dominik de Rey’e kızarak onun tarafında olduğuna
inanamadığını söylemişti. Aynı gece Rey ve Balor bire bir maça çıkarlarken önce
Edge ring kenarına gelmiş ve kenarda duran Priest’i püskürtmeyi başarmıştı.
Ardından Ripley giriş kısmına gözükmüştü. Ripley yanında baygın ve dayak yemiş
halde duran Dominik’i de getirerek Rey’in dikkatini dağıtmış ve Balor’ın maçı
kazanmasını sağlamıştı.
Bu feud Eylül ayında Clash at
the Castle’a sarkarken bu kez Edge ve Rey ikilisi takım halinde Balor ve Priest
ikilisinin karşısına çıkmışlardı. Judgment Day tüm bu süre zarfında sahip
olduğu sayısal avantaj ve Ripley etkisiyle rakiplerine üstün gelirken bu kez
face ekibin köşesinde Dominik de mevcuttu. Bu sayede feud arasındaki denge
sağlanmıştı. Maçı Edge ve Rey ikilisi kazanırlarken, Dominik’in de oldukça
katkısı olmuştu. Maç sonrasında kutlamalar devam ederken Dominik, Edge’e low
blow çekmiş ve bir süredir beklenen heel turn’ünü gerçekleştirerek babasına
sırtını dönmüştü. Rey olaylar içerisinde şok yaşarken Dominik’e durması ve
kendine gelmesi konusunda yalvarmış ancak da Dominik’ten nasibini almıştı.
Babasına clothesline çeken Dominik, sinirli bir şekilde arka alanın yolunu
tutmuştu. Hemen ertesi Raw’daysa resmen Judgment Day’e katılarak heel turn’ünü
tamamlamıştı. Zaten aynı gece grubun Edge ve Rey’e saldırmasına da yardımcı
olmuştu. Ekim ayında Extreme Rules’taysa Edge ve Finn Balor’ın “I Quit” maçlarına
karışmış ve Edge’e yardıma gelen babasına sandalyeyle saldırmıştı.
Heel bir karaktere bürünen
Dominik, oldukça pislik bir rol üstlenmişti. Saç stilini değiştirip Eddie
Guerrero’nun Latino Heat gimmick’i benzeri hareketlere bürünen Dominik, burada
da aslında 18 sene önceki feuda da göndermeler yapıyordu. Feud ilerledikçe
Rey’e keşke benim babam sen değil de Eddie olsaydı diyerek adeta Summerslam
2005’e de mesajlar yolluyordu. Rey ve Eddie arasındaki ilişki hepimizin malumu.
İkili gerçekten çok yakın arkadaştılar ve güreş kariyerlerinde de gerek takım
olarak gerekse de rakip olarak çok güzel işler başarmışlardı. Eddie’nin vefatı
sonrasında Rey’in tüm kazanımları neredeyse hep ona atfedilmişti. Böylesine
ortada Dominik’in de olduğu bir durumda Dominik’in zamanında uğruna velayet
maçına çıktığı Eddie’yi taklit etmesi ve Rey’i buradan vurması bu feuda muazzam
bir zenginlik katan bir unsurdu. Öte yandan kendisini gruba çekmeye çalışan
Ripley’e olan vefasını da göstermeyi ihmal etmiyordu. Onu bir nevi yeni mentoru
olarak belirleyen Dominik, ona “Mami-Annecim” demeye başlamıştı. Zaten Ripley
ve grubun etkisiyle bire birde de Edge ve Styles gibi isimlere karşı maçlara
çıkmaya başlayan Dominik, Styles’ı bu sayede yenerek kariyerinin en büyük
galibiyetlerinden birini elde etmişti. Judgment Day’le beraber The O.C’ye karşı
olan feudlarında Crown Jewel’da maça çıkmışlar ve Ripley’in desteğiyle maçı
kazanmayı bilmişlerdi. 28 Kasım Raw’da bu sefer taraflara Mia Yim ve Ripley’in
eklendiği Mixed-Tag Team maçını kazanmışlar ve feudu da sonlandırmışlardı.
Dominik kariyerine Judgment
Day’de devam ederken oğlunun ihaneti sonrasında güreşi bırakmayı düşünen Rey,
Triple H tarafından ikna edilmiş ve Smackdown’a kaydırılmıştı. Bir süre
Intercontinental kemeri için Gunther’le feuda girse de kemeri kazanmayı
başaramamıştı. Şükran Günü’nde Mysterio’lar toplantısına Dominik’i de çağırmış
ancak Dominik beraberinde Ripley’i de davet etmişti. Rey ikiliyi evinin
içerisine almayı reddedince Ripley ve Dominik tarafından saldırıya uğramıştı.
Dominik bununla da yetinmemiş, evdeki kendi aile bireylerini korkutmuş ve aile
fotoğrafları bulunan çerçeveleri kırmaya ve hatta Rey’in bacaklarına atmaya
başlamıştı. Noel’deyse bu sefer büyük aile ziyaretine Ripley’le gelen Dominik,
yine Rey’in tepkisiyle karşılaşmıştı. Şükran Günü’nde olanları hatırlayan Rey,
bu sefer yine aynı şeylerin yaşanmamasını sağlamada kararlıydı. Dominik de
iyice sınırları zorlayıp Rey’e ona vurmasını söylerken babasını itmişti. Tam o
esnada gerçek annesinden tokat yiyecekken Ripley, Angie Mysterio’yu durdurmuş
ancak tokadı yiyen de kendisi olmuştu. Ripley sinir krizi geçirirken Dominik
onu tutmuş ve o esnada da polis gelmişti. Tüm bu keyfabe olaylar sonrasında
yine kurgusal bir biçimde Dominik tutuklanmıştı. Birkaç saatliğine içeride tutulduktan
sonra kefaretle serbest kalan Dominik, “hapis hayatı yaşayan kötü çocuk” rolüne
de bürünmeye başlamıştı.
Bu yılın başına, yani Royal
Rumble’a geldiğimizdeyse Rey’in ve Dominik’in Royal Rumble maçına katılacakları
açıklanmıştı. 17.sıraya geldiğimizde Rey’in müziğini duymuş ancak kendisini
görememiştik. Hemen 18.sıradaysa Dominik’in ringe doğru geldiğini ve elinde
babasının maskesini de tuttuğunu görmüştük. Belli ki arka alanlarda Dominik,
Rey’in oğluna el kaldırmayacağını bilerek ona saldırmış ve tüm bu olanlar
sebebiyle ondan intikam almak istemişti. Oldukça güzel bir şekilde boo’lanarak
ringe gelen Dominik; Judgment Day-Edge feudu çerçevesinde grup üyelerinin
desteğiyle ringde kalmayı başarmış ancak bir süre sonra Cody Rhodes tarafından
elenmekten kurtulamamıştı.
Sevgililer Günü’ndeyse Rey ve
Ripley’in Sevgililer Günü’ne özel günlerine konuk olmuştuk. Ripley’i yemeğe
çıkaran Dominik, rezervasyonda bir karışıklık olduğunu görmüş ve babası ve
annesinin de aynı mekanda olduklarını görmüştük. Dominik sinirli bir şekilde
anne ve babasının masasına gelip Rey’e “çocukluğumu mahvettiğin gibi bu özel
günümü de mahvetmekte kararlısın” diyerek masadaki içkileri dökmeye başlamıştı.
Bunun üzerine Rey de olayların büyümemesi adına Angie’yle beraber mekandan ayrılmaya
karar vermişti. Gecenin sonunda hesabı Mysterio’ların ortak hesabına kitlemeyi
düşünen Dominik, bu hesapta yetkisinin kaybolduğu bilgisine de ulaşmıştı. Kendi
kartıyla da ödeyemeyen Dominik, polislerin başka bir şey için mekana
geldiklerini görünce, korkarak mekanı terk etmiş ve hesabı da Ripley’e
kitlemişti.
Judgment Day & Edge
arasındaki feud hızla devam ederken Ripley’in Royal Rumble’ı kazanmasıyla
Charlotte’la olan feuduna başlaması beraberinde olayların bire bir bazda
ilerlemesini de hızlandırdı. Buna göre Edge ve Balor daha çok karşılıklı olarak
yüzleşirlerken tüm bu olanların etkisiyle Rey ve Dominik de paralelinde bire
bir feudlarına devam ediyorlardı. Dominik’in tüm tahrikleri ve taşkınlıklarına
rağmen Rey ise oğluna el kaldırmamaya devam etmekteydi. 10 Mart Smackdown’a
geldiğimizde Rey’in bu yılki Hall of Fame sınıfına dahil olacak ilk isim olduğu
açıklanmıştı. Haftalar geçtikçe Dominik, HOF olaylarının da üstüne Rey’i
kışkırtmaya ve kendisine vurması için her şeyi yapmaya devam etmişti. 13 Mart
Raw’da Dominik bir kez daha Rey’in karşısına çıkarak onu tahrik etmeye devam
etmiş ve resmen Wrestlemania için bir maç istemişti. Rey ise ısrarla kendi
oğluna vurmak istemediğini söyleyerek sabır sınırlarını zorlayan Dominik’e
karşı direnmeye devam etmişti. Hatta Hall of Fame seremonisine oğluyla beraber
çıkmak istediğini dile getirmiş ancak Dominik Wrestlemania’ya onunla maç yapmak
için gelebileceğini söylemişti. 24 Mart Smackdown’daysa Angie Mysterio ve
Dominik’in kız kardeşi Aalyah Mysterio’yu da seyirciler arasında gördük.
Anne-kız aile kahramanlarını L.A Knight’a karşı desteklerlerken ailenin diğer
üyesi Dominik de partiye dahil oldu. Babasının dikkatini dağıtarak maçı L.A
Knight’ın kazanmasını sağladı. Maç sonrasında Rey’le ring içerisinde yüzleşirken
Rey bir kez daha hayır diyerek arka alanın yolunu tuttu. Dominik işin tahrik
boyutunu artık en üst seviyeye çıkarırken bu kez annesine seslenerek;
“böylesine bir korkakla evlenmek nasıl bir duygu?” diye bir soru yöneltti.
Babasına olan hakaretlerinden sonra annesine de hakaretler yağdırırken kız
kardeşi olayları sakinleştirmeye çalışmış ancak o da Dominik’ten nasibini
almıştı. Dominik’in bu taşkınlıklarına artık tahammülü kalmayan Rey, nihayet
Dominik’e yumruğu geçirmiş ve müthiş de bir seyirci desteği almıştı. Sonrasında
da eline mikrofonu alarak Wrestlemania
meydan okumasını kabul ettiğini söylemişti. WM öncesinde son Raw’da Rey,
Priest’le maça çıkarken Dominik maça karışmış ve babasına saldırmıştı. Priest
ve Dominik ikilisi Rey’i ikiye bir yakalarlarken Rey’in yardımına Legado del Fantasma
gelmiş ve Dominik ile Priest’i ringden uzaklaştırmışlardı. Son Smackdown’da da
yine Rey’in arka alanda Legado Del Fantasma’yla konuştuklarını ve onlara Latino
World Order (LWO) T-shirtü verdiklerini görmüştük. Belki bundan sonra Rey’in
önderliğinde bir Meksika stable’ı kurulabilir diye de düşünmedik değil.
Dominik’in tüm bu dönüşümü
gerçekten yine ustalıkla işlenmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. İşlerin kötü
gittiği ama yetenek olarak bir şeyler vaat eden güreşçilerin kariyerlerinin
birçok kez bir gimmick değişimiyle veya bir turn’le kurtarıldığına şahit
olmuştuk. Dominik de babasının yanında pişmeye çalışan küçük oğlu imajından son
birkaç aydaki senaryo gelişimiyle beraber sıyrılmayı başardı. Fakat bu nereye
kadar gidecek doğrusu bilemiyorum. Dominik bir gimmick değişikliği yaşadı ve
heel turn olarak Wretlemania’da tekli bir maça çıkabilecek bir noktaya
getirildi ancak baktığınız zaman yine babasının çerçevesinde hareket ediyor.
Yani önce onunla takım oldu sonra da onunla maç yapacak noktaya geldi. Peki
bundan sonra Rey’in gölgesinden gerçekten kurtulabilmek ve iyi bir kariyer
yapabilmek adına ne kadar kalıcı olabilecek? Bunu zaman gösterecek elbette.
Ben bu feudun Edge &
Judgment Day olayları çerçevesinde bir tag team mücadelesine bağlanması
gerektiğini düşünüyordum. Yani Edge ve Balor’ın ayrı yollara, Dominik ve Rey’in
ayrı yollarak düşmesini beklemiyordum doğrusu. Fakat Rey bundan öncesinde
oğluyla şampiyonluk yaşamışken bir de oğluna karşı hem de Wrestlemania’da maça
çıkacağı için oldukça gurur doludur diye tahmin ediyorum. Her ne olursa olsun
tarihteki en özel maçlardan biri olacak ve hep hatırlanacak bir şey olduğunu
düşünüyorum. Bu sebeple de kariyerinin artık sonlarına gelen Rey’in de
böylesine bir fırsat varken hikayenin bu yöne evirilmesini tercih ederdi diye
düşünüyorum. Bunun dışında işin ailesel boyutlarının da harika işlendiğini
düşünüyorum. Bir baba oğul çekişmesi zaten başlı başına bir gerilim hattı
oluştururken hatta normal bir düzlemde aralarında bir feud olmazken bile
insanlar tarafından hep birbirleriyle karşılaştırılırken bir de feud içerisinde
bunun işlenmesi, ek olarak güreşçi olmayan diğer Mysterio’ların da dahil olması
(ki özellikle Ripley’e Annecim dediği ortamda gerçek annesinin dönem dönem
feuda dahil olması ve tüm aile üyelerinin küs ya da değil bir araya gelmekte
zorunlu oldukları özel günlerin işlenmesi) ve tüm bunların senaryo bakımından
kurgulanması gerçekten mükemmel detaylardan. Bir de üstüne üstlük Eddie faktörü
de varken tüm bunların mixlenmesiyle ortaya gerçekten güzel bir hikaye çıkmış
durumda.
Aslında tüm Match card’a
baktığımızda hem hikaye bakımından hem de tahmin edilebilirliğinin zorluğu
açısından en iyi maçlardan biri olduğunu söylemek gerekiyor. Öte yandan güzel
de bir maç içi aksiyon vaat ettiğini görmekteyiz. Şimdi normalde tüm bu
hikayenin gidişatında maçı Rey’in oldukça baskın bir şekilde kazanması
gerekmekte. Fakat Rey, Hell of Fame olacak ve bundan sonrası için emeklilik
iddiaları da iyice gündeme gelecek. Öte yandan oğluna bir Wrestlemania
galibiyeti de hediye edebileceğini de düşünmüyor değilim. Fakat bu bir babasını
geçmeye çalışan, onun tarafından mobbing’e uğrayan veya yetersiz muamelesi
gören bir evladın hikayesi değil. Son derece hayırsız evlat rolünü oynayan,
kendi ailesinden iğrenen bir evladın kendi egosuna yenik düşüp tüm ailesine
gereksizce düşman olmasının hikayesi. Bu sebeple bence Rey bu maçı kazanmalı.
Kenarda Priest faktörü de var fakat son Raw’da gördüğümüz üzere Legado del Fantasma
yine Rey’in yardımına koşabilir. Bu maçtan sonrasında Dominik halen heel olarak
mı devam edecek yoksa babasından ve tüm ailesinden özür dileyip face turn mü
yapacak bilemiyorum ama kendisinin izleyeceği yolu oldukça merak ediyorum. Bu
son 7-8 ayda müthiş bir karaktere evirildi ama yine babasının yörüngesinde
devam ediyor. Esas bu feud sonrasında, WWE içerisinde gerçekten kalıcı bir
karakter olmayı başarıp Mysterio mirasını devam edip ettirmeyeceğini
anlayabileceğiz.
Tahmin: Rey Mysterio
Singles Match for the WWE
Smackdown Women’s Championship
Charlotte Flair(c) vs Rhea Ripley
Geçtiğimiz yıl Wrestlemania
38’e de Smackdown Kadınlar Şampiyonu olarak gelen Charlotte, bu yıl da
Wrestlemania’ya şampiyon olarak geliyor. Geçtiğimiz yılın Royal Rumble kazananı
Ronda Rousey’le uzun bir feuda girmiş ve Wrestlemania’da kemerini ona karşı
korumak zorunda kalmıştı. Maçı kazanarak Ronda’nın bire bir maçlardaki
yenilmezlik serisini sonlandıran Charlotte, hemen ertesi ay Wrestlemania
Backlash’te bu sefer “I Quit” maçında Ronda’ya karşı direnememiş ve kemerini
kaybetmişti. Maç içerisinde kolunu kıran(keyfabe) Charlotte, yılın sonuna kadar
ekranlardan uzak kalmıştı. Bu esnada Ronda, Money in the Bank’ta cash in yiyip
kemerini kaybetse de Extreme Rules’ta geri almayı başarmış ve yılın sonunda
halen şampiyon olarak mücadeleye devam etmekteydi. 30 Aralık Smackdown’da geri
dönen Charlotte, aniden planlanan rövanş maçında Ronda’yı çok kısa bir süre
içerisinde yenerek 7.kez Smackdown, 14.kez de Kadınlar Dünya Şampiyonu olmuştu.
Rhea Ripley’se 2022 yılı
içerisinde heel turn yaparak Edge’in kurmuş olduğu Judgment Day stable’ına
dahil olmuştu. Bu turn’ün getirdiği süreçle birlikte görünüşünü de değiştiren
Ripley, yeniden main eventer olma yolunda çok fazla hissettirilmeden güç
kazanmaya devam ediyordu. Bir süre Kadınlar division’ındaki mücadelelerden çok
ekibin Edge’e sırtını dönmesiyle başlayan feud içerisinde yer alan Ripley,
ardından heel olmasının etkisiyle birkaç kez Bianca vs Bayley ekseninde devam
eden geniş çaplı feuda dahil olmuştu. Judgment Day kapsamındaki feudlarda
(Edge, Rey, AJ Styles) hep kadın olmasının etkisiyle dokunulamayan kişi olarak
ekibine avantaj sağlamıştı. Bunu bir seksepalite unsuru olarak değil de sadece
kadın olmasının etkisiyle ona kimsenin dokunmadığı şeklinde değerlendirmek
gerekiyor. Zaten Ripley görünüş olarak oldukça güçlü, oldukça karizmatik ve
oldukça yetenekli bir main eventer kadın güreşçiyi işaret ediyor. Bu esnada
zaten güçlü bir karakter olarak erkeklerin kendisine cinsiyeti sebebiyle
dokunmamasının etkisiyle stable’ına hep avantaj sağlamayı başarıyordu. Her ne
kadar bireysel olarak kadınlar division’ında senaryolara dahil olmasa da
Judgment Day kapsamında iyi bir karakter zeminine oturmayı başarmıştı.
Ripley’in tüm bu değişimi
nihayetinde meyvesini vermeyi başarmıştı. Royal Rumble 2023’e ilk sıradan giren
Ripley, tarihi bir performans göstererek maçı kazanmayı başardı ve bu sayede
kemer maçı için Wrestlemania rakibini seçme hakkı elde etti. Tarihin ilk
sıradan girip de Royal Rumble’ı kazanan 4.ismi olurken kadınlarda da ilk ismi
olmayı başarmıştı. Royal Rumble’ın hemen ertesi Raw’da Ripley, Smackdown
Kadınlar Şampiyonu Charlotte’ı seçerek zayıf olan Smackdown kadınlar
division’ından herhangi birinden ziyade bizlere harika bir maç vaat eden bir
kemer mücadelesine işaret etmişti. Charlotte’ı seçmesinin temel gerekçesini de
Wrestlemania 36’nın rövanşını almak istemesi olarak göstermişti. Hemen
Wrestlemania 36’ya yani 2020 yılına dönersek, Royal Rumble 2020’de Kadınlar
Royal Rumble maçını kazanan Charlotte, sürpriz bir kararla NXT Kadınlar
şampiyonu Ripley’le feuda girerek Wrestlemania için kendisini rakip olarak
seçmişti. Wrestlemania 36’de Ripley’i yenerek kemeri toplamda ikinci kez
kazanan Charlotte, yaklaşık 2 ay kemeri elinde tuttuktan sonra Temmuz ayında Io
Shirai’ye kemerini Ripley’in de dahil olduğu bir Triple Threat maçında
kaybetmişti. Zaten sonrasında kemeri geri alamayan Ripley de 2021 yılında main
roster’a girişini yapmıştı.
Tüm bu dönemlerini çaylak
dönemleri olarak aktaran Ripley, 2020’nin rövanşını almak adına Charlotte’la
maç yapmayı seçmişti. Zaten Smackdown kadınlar kadrosunda Ronda dışında
Charlotte’a Wrestlemania kalibresinde bir rakip olmadığı için bence oldukça
anlaşılabilir bir tercihti. Ek olarak Bianca’ya da gidip yine bir süredir
alttan hyple’nan bu maçın da olabileceğini düşünenler de vardı. Açıkçası buna
saygı duyuyorum ama bence Ripley’in kalıcı bir şekilde main event potasına
yükselmesi için Ronda Rousey’i yenen ve toplamda 14.kez büyük kemeri elinde
tutan bir ise yönelmesi bence çok daha hayırlı bir durum. Bir de bu maçın
tarihin ilk Wrestlemania kadınlar rövanş maçı olacağını da belirtmek gerekiyor.
Elimination Chamber döneminde
Charlotte, Sonya Deville’le kısa bir feuda girerken Ripley’se yine Judgment Day
kapsamında Edge feudu içerisinde yer almaya devam etmişti. Balor’la takım
olarak Edge ve Phoenix ikilisinin karşısına çıkmışlardı. Edge maçı Balor’ı
pinleyerek takımına kazandırırken, Ripley’in Phoenix’e genel anlamda üstünlük
kuramadığını görmüştük. Beth Phoenix zaten zamanının dominant güreşçilerinden
biri olduğu için normal bir durum olarak düşünülebilir ancak ben yine de
Ripley’in maçı takımına kazandırarak güç toplaması gerektiğini düşünmüştüm.
Yine de tuşlanmayarak zayıf halka olarak gözükmemesi de pozitif olarak
düşünülebilir.
24 Şubat Smackdown’da
Dominik’in Ripley adına Charlotte’a meydan okuduğunu ve sonrasında Charlotte
tam hamle yapacakken Ripley’in ringe geldiğini görmüştük. İkili Mart ayını da
birbirlerine karşı hamleler yaparak geçirirken ortada net bir üstünlüğe sahip
bir isim çıkmamıştı. İlk gecenin main eventi olması düşünülen bu maçın(diğer
bir ihtimal Usos vs Sami & K.O maçı), diğer Kadınlar maçına göre daha uygun
olduğunu da söylemek gerekiyor. Ben maçın Rhea Ripley tarafından kazanılacağını
ve 3 sene öncenin rövanşını alarak bir WM Moment yaratacağını düşünüyorum.
Kesinlikle hak edilmiş bir galibiyet olacaktır kendisi adına. Muhtemelen de
Smackdown’a geçerek Judgment Day senaryosundan da ayrılacaktır. Tahminimden
emin olduğum maçlardan bir tanesi olduğunu da söylemem gerekiyor.
Tahmin: Rhea Ripley
Night 2 – 2 Nisan 2023 Pazar
Triple Threat Match for
the WWE Intercontinental Championship
Gunther(c) vs Drew McIntyre vs Sheamus
Intercontinental kemeri artık
her yıl neredeyse senede bir PPV’lere çıkan bir kemer haline geldi. Roman’ın
esasında bir Smackdown güreşçisi olması ve de ana hikaye unsuru olması
sebebiyle IC kemeri özellikle son 2.5-3 yıldır kendisiyle aynı seviyede olan
United States kemerine nazaran daha az göz önünde olan bir kemer haline geldi.
Nitekim WM 37’de korunan bu kemer, 2022 yılının Eylül ayında gerçekleşen Clash
at the Castle’a kadar herhangi bir PPV’de kendisine yer bulmayı başaramadı.
Eylül ayından sonra da yine tüm PPV’leri pas geçerken nihayet Wrestlemania 39
içerisinde kendisine yer bulmayı başarabildi. Tüm Match card’a baktığımız zaman
bence ring içi olarak en heyecan duyacağımız maçlardan birinde kemerin ortada
olduğunu görmekteyiz. Üç tane old school tarzda fiziki yapılarını ön plana
çıkaran kaliteli ismin mücadelesi gerçekten izlenmeye değer bir mücadele olarak
karşımıza çıkıyor.
IC kemerinin genel durumuna
değindikten sonra biraz da isimler bazında konuşmamız gerek diye düşünüyorum.
Öncelikle şampiyon Gunther’den başlarsak, bu kemerin bir nebze de olsa daha
görünür olmasını sağlayan kişi olduğunu söylesek hiç yanlış olmayacaktır. Ana
kadroya yükselmeden önce de oldukça dominant bir isim olan Gunther, 5 Nisan
2019’da NXT TakeOver: New York PPV’inde Pete Dunne’ı yenerek onun 685 günlük
United Kingdom şampiyonluğunu bitirmeyi başarmıştı. Kemeri kazandıktan sonra tam 870 gün boyunca
elinde tutmayı başaran Gunther (o zamanki ismiyle Walter), modern dönemin en
ilgi çekici title reign’lerinden birini gerçekleştirmeyi başarmıştı. Roman
Reigns’in 900’lerde olan title reignini düşünürsek Roman bu sayıyı egale
etmeden önceki en değerli title reign olduğunu söylememiz yanlış olmayacaktır.
Zira 1988’den beri gerçekleşen en uzun süreli kemer koruması Roman’a kadar
kendisine aitti.
Kemerini yaklaşık 2.5 yıl
elinde bulunduran Gunther, Ağustos 2021’de yapılan NXT TakerOver 36’da
Dragunov’a kaybetmişti. 2022 yılının Nisan ayındaysa ana kadroya yükselen
Gunther, 10 Haziran tarihli Smackdown’da Ricochet’i yenerek Intercontinental
kemerinin sahibi olmuştu. Kemerin daha az görünür olması sebebiyle çok dikkat
çekmese de aşağı yukarı 9 aydır IC kemerini elinde bulunduruyor. Bu süre
zarfında da gerçekten çok önemli isimlere karşı kemer koruması
gerçekleştirdiğini de söylememiz gerekiyor. Kemeri kazandıktan sonra ilk olarak
Ricochet ve Nakamura’ya karşı kemerini korumayı başaran Gunther; Kaiser ve
Vinci’yle beraber önemli feudlarda yer aldı. Sonbahar döneminde Brawling Brutes
(Sheamus, Holland ve Butch) ile feuda takımca girdiler ve bu neticede Gunther,
Sheamus’la Intercontinental kemeri için bireysel olarak da bir feudun
içerisinde yer aldı. Eylül ayında Clash at the Castle’da gerçekleşen bu muazzam
maçta Gunther, kemerini Sheamus’a karşı da korumayı başardı. 7 Ekim
Smackdown’da bir kez daha Sheamus’ı yenerek title reign’ine devam etti.
Sheamus’la olan feudu bittikten sonra Rey Mysterio’yla ufak bir feuda girdi
oradan da başarıyla ayrıldı. Ricochet’e karşı kemerini bir kez daha korumayı
başaran Gunther, bu süre zarfındaki en ciddi feudlarından biri olan Braun
Strowman ile feuda girmeye başladı. WWE’ye return’ünün ardından kemeri alması
muhtemelen bir isim olan Strowman’a karşı da 13 Ocak tarihli Smackdown’da galip
gelerek yine kemeriyle yoluna devam etti. Ocak ayının sonunda Royal
Rumble’daysa maça ilk giren isim olmasına rağmen müthiş bir performans
sergileyerek son 2’ye kaldı ancak Cody Rhodes’a karşı elenmekten kurtulamadı.
Bu esnada tam 71 Dakika 25 saniye ring içerisinde kalan Gunther bu alanda da
rekorun sahibi oldu (Daniel Bryan’ın Greates Royal Rumble’daki 76 dakikalık
performansı hariç). Şu anda da son 40 senenin en uzun Intercontinental title
reign’ine sahip olan Gunther, Randy Savage ve The Honky Tonk Man’in ardından da
tarihteki en uzun üçüncü reign’e sahip. Honky Tonk Man’in 454 günlük reign’ini
geçerek en uzun Intercontinental şampiyonu olmaya da göz kırpıyor diyebiliriz.
Sheamus ve Drew McIntyre ise
yolu son dönemde birbirleriyle kesişen bir ikili diyebiliriz. Özellikle
geçtiğimiz Eylül ayında Britanya’da gerçekleşen Clash at the Castle öncesinde
iki ismin birbirleriyle bir feud içerisinde olduklarını hatırlıyoruz. O dönemde
Roman Reings’in rakibini belirlemek için yapılan "Good Old Fashioned
Donnybrook” #1 contender maçını Drew McIntyre kazanmış ve Roman Reigns’in
rakibi olmayı başarmıştı. Sheamus ise biraz daha yukarıda bahsettiğim gibi
Gunther’ın IC kemeri için yapılan fatal-five-way maçını kazanmış ve kemer için
#1 contender olmuştu. Clash at the Castle’daysa her iki Britanyalı isim boynu
bükük ayrılmışlardı. Main eventte Solo Sikoa debut yapmış ve Drew bu sebeple
kemeri Roman’dan alamamıştı.
Şov sonrasında Sheamus bir face
turn geçirerek Gunther & Imperium’la olan feuduna devam etmiş Drew ise
Karrion Kross’la bir feuda girmişti. Extreme Rules’ta yapılan Strap maçında
Kross, Scarlett’ın desteğiyle rakibini yenmeyi başarmıştı. 1 ay sonra Crown
Jewel’da Drew, Steel Cage maçında Kross’u yenerek feudu bitirmişti. Sheamus ise
Extreme Rules’ta Brawling Brutes çerçevesinde Imperium’a karşı mükemmel bir Good
Old Fashioned Donnybrook maçı içerisinde yer almıştı. Maçı Brawling Brutes
kazanmış ve geceye ilk maçtan damga vurmayı başarmışlardı. Bu feud sonrasında
Survivor Series: War Games’te bir süredir iyi ilişkiler kurmaya başladığı Drew
McIntyre’la takım olarak Kevin Owens’ın Bloodline feud’una dahil olmuşlardı.
Kevin Owens, Drew ve Brawling Brutes 5’lisi, Bloodline’a karşı War Games maçına
çıkmışlar ancak Sami Zayn’in ekstra eforuyla maçı Bloodline kazanmıştı.
Bu takımdaşlığın ardından
Sheamus ve Drew ikilisinin bir süreliğine Brawling Brutes’tan bağımsız olarak
aynı takım içerisinde ortak senaryolarda yer aldıklarını gördük. Zaten gerçek
hayatta da oldukça yakın arkadaş olan bu ikili, gimmick’leri sayesinde de çok
iyi bir uyum içerisindeydiler. Şahsen ben Drew ve Sheamus yakınlaşmasının bir
Tag Team ile taçlandırılmasını düşünenlerdendim. Zira bence dönem dönem main
event potasına sıçrayan ancak bir süredir buralarda olmayan iki isimden
oluşturulan bu informal tag team yapısının, kısa vadede kağıt üstünde güçlü
oldukları için Uso’ların saltanatını bitirmelerine çok uygun buluyordum. Bu
sebeple de bu ikiliyi hazırladıklarını düşünmüştüm. Tabi sonrasında iş Sami
& Owens ikilisine kayınca bu ikili de yakaladıkları kısa süreli
birlikteliği sonlandırdılar. Bu kısa sürede Viking Raiders’la feuda giren
ikili, özellikle Tag Team kemeri için yapılan #1 contender turnuvasına katılmışlar
ancak Viking Raiders sebebiyle ilerleyememişlerdi. İlk ortak düşmanlarını
edindikten sonra da Royal Rumble ikili ortak çalışarak çok iyi bir performansa
imza atmışlardı. Gunther maç içerisinde her ikisini birden elemeye başararak
zaten bu üçlü feudun başlangıcını da bir nevi atmıştı. Royal Rumble sonrasında
Viking Raiders’la Şubat ayı içerisinde feudlarına devam ettiler ve en sonunda
onları yenerek feuda noktayı koydular.
10 Mart Smackdown’daysa
Gunther’in WM’deki rakibini belirleyebilmek için bir fatay-five-way maçı
planlandı. Drew McIntyre, LA Knight, Sheamus, Karrion Kross ve Kofi’nin maça
katılacağı açıklanırken, Kofi sakatlığı sebebiyle maçta bulunmamış yerini
Xavier Woods almıştı. Maçın sonunda Sheamus LA Xavier Woods’u, Drew ise LA
Knight’ı aynı anda pinleyince, Gunther’in rakibi konusu belirsizliğini korumaya
devam etti. Bunun üzerine Gunther, Adam Pearce’a giderek WM için sadece tek bir
rakiple karşılaşmak istediğini söyledi. Bunun üzerine 17 Mart Smackdown’da bu belirsizliği
bitirebilmek adına Drew ile Sheamus arasında bir maç planlandı. Maç devam
ederken Gunther önderliğin Imperium ringe gelirken maçın No Contest bitmesini
sağladı. Bu hareketlerinin ardından çaresiz kaldığını söyleyen Pearce; IC
kemeri için WM 39’da Sheamus ve Drew’ın challanger olduğu bir Triple Threat
maçının gerçekleşeceğini açıkladı.
Bu üç isim 2022’nin yaz
aylarının sonlarından bu yana farklı kombinasyonlarla gerçekten çok güzel işler
başardılar. Bu üç sağlam ismin kemer için maça çıkacak olması beni inanılmaz
heyecanlandırıyor. Drew ve Sheamus hali hazırda WWE ana kadrosunda çok iyi
işler başararak geleceğin olası Hall of Famer’larından olacaklarını
garantilediler. Gunther’in hikayesiyse çok net yeni başlıyor gibi. NXT’deki
dominasyonunun ardından ana kadroda hala namağlup bir şekilde kemerini korumaya
devam ediyor. Royal Rumble’daki harika performansı da Gunther’in bundan sonrası
için olası main eventer’lardan biri olacağına işaret ediyor. Ben de zaten buna
istinaden Brock Lesnar’ın Gunther’in rakibi olabileceğini düşünmüştüm ama WM
için böylesine bir senaryoya da hiç hayır demiyorum. Her halükarda beklentimin
çok üst düzeyde olduğu bir maç. Gunther’e bu kadar önem verildiği bir yerde
Gunther’in maçı kazanacağını ve reign’ini sürdürerek tarihin en uzun IC kemeri
şampiyonu olabileceğini düşünüyorum. Sonrasında kemeri bırakınca da main event
potasında devam edecektir. Drew ve Sheamus ikilisini de gerçekten bir Tag Team
içerisinde görmeyi çok isterim. Belki ileride daha öncesinden altyapısını
kurdukları bu senaryoya geri dönebilirler. Zaten son Smackdown’da Imperium’u
Tag Team maçında yenmeyi başardılar. Bu maçta da bence birçok kez ortak
çalışıyor olacaklardır. Ancak bunun yine de Gunther’i devirmek için yeterli
olabileceğini düşünmüyorum. Ben Gunther’in kemerini en azından Summerslam’e
kadar koruyacağını düşünüyorum. Eğer kemerler ayrılır da Roman, Smackdown’dan
çıkan tek şampiyon olmaktan uzaklaşırsa da Gunther’in IC kemeri daha da ön
plana çıkar diye düşünüyorum. Hatta bu PPV’de olmadı ama Summerslam’de Gunther
vs Brock Lesnar maçının yaşanabileceğini düşünüyorum. Bu sebeple bence Gunther
böylesine zorlu ve büyük maçtan da kemerle ayrılmak zorunda. Zaten böyle
giderse de tarihin en uzun IC kemeri şampiyonluğu unvanın da alacak gibi
gözüküyor. Tahmin dışında da maçın inanılmaz fiziksel ve sert geçeceği, bu
sayede de gözlerimizin bayram edeceğini düşünüyorum.
Tahmin: Gunther
Hell in a Cell Match
Edge vs “The Demon” Finn Balor
Tam 1 senedir devam eden
Edge-Judgment Day hikayesinin artık kesin olarak son maçıyla karşı karşıyayız.
1 senedir farklı boyutlarda, çeşitli angle’larla, çeşitli turnler’le
zenginleştirilen bu muazzam feud, Bloodline’dan sonra WWE’in Wrestlemania için
yarattığı en ilgi çekici feud olma özelliğini kapsıyor. Bu son karşılaşmada
artık feudun nihai galibini öğreniyor olacağız. Maçın Hell in a Cell’de
gerçekleşecek olması da apayrı bir heyecan katmıyor değil. Normalde özel bir
maç türüne sahip PPV’lerin özel maçlarını diğer PPV’lerde görmediğimiz için
maçın ne kadar brutal geçilmesinin istendiği sonucu çıkıyor. Zaten büyük bir
ihtimalle bu sene Hell in a Cell PPV’ini salt bireysel bir şov olarak
izlemeyeceğiz. Yani bundan sonra bu maç türünü daha farklı PPV’lerde de görme
olasılığımız mevcut. Şimdiyse bu maç türünü bir kenara bırakıp bu feudun
geçmişi üzerine konuşalım.
Aslında her şey tam olarak
geçtiğimiz sene bu zamanlarda başlamıştı. Geçen sene WM döneminde AJ Styles’la
bir feuda giren Edge maçı Damien Priest’in(28 Şubat 2022’de U.S kemerini Finn
Balor’a kaybetmişti) AJ Styles’ın dikkatini dağıtmasıyla kazanmayı başarmıştı.
Ring içi olarak beklentilerin yüksek olduğu ancak pratikte çok da verimli
olmayan bu feud içerisinde Judgment Day’in, yani Edge’in stable’ının
tohumlarının atıldığını görmüştük. Aynı zamanda o dönem face olan Edge ve
Priest heel turn geçirmişlerdi. Buna takriben bir sonraki PPV olan Wrestlemania
Backlash’te Edge vs AJ Styles maçının rövanşı gerçekleşmiş, bu sefer Priest
ring kenarından menedilmişti. Priest bunu ringin kenarına gelmeyip girişin
orada durarak kötüye kullansa da o dönem Styles’ın yanında yer alan Fin Balor
gelerek Priest’i püskürtmeyi başarmıştı. Bunun üstüne bu sefer de maskeli
birisi maça karışmış ve Edge’in maçı kazanmasını sağlamıştı. Maç sonrasında
maskesini çıkaran gizemli kişi kimliğini ifşa etmişti. O dönemde Liv Morgan’la
beraber hikayelerde yer alan Ripley, bu olaydan yakın bir zaman öncesinde
Morgan’a ihanet ederek bir heel turn gerçekleştirmiş ve gimmick değişikliğine
de giderek iyice sert bir karaktere dönüşmüştü. Maskeli olarak geldiği bu maçın
sonunda Edge’le yan yana poz vererek resmen Judgment Day’in üçüncü üyesi
olduğunu ilan etmişti.
Haziran ayında gerçekleşen Hell
in a Cell’de heel isimlerle face isimler Mixed Tag Team maçında karşı karşıya
gelmişlerdi. Maçı kazanan Edge önderliğindeki Judgment Day; AJ Styles, Finn
Balor ve Liv Morgan üçlüsüne karşı üstün gelmeyi başarmışlardı. Böylelikle
Wrestlemania döneminden itibaren Edge, etrafında topladığı Priest ve Ripley’le
tekrardan yükselişe geçme şansı yakalamıştı. Hemen bir sonraki Raw’da bu
durumdan memnun olan Edge, ekibini daha da genişletmek istediğini açıklayarak
Judgment Day’in yeni üyesini açıklamıştı. O isim, tüm bu 2-3 aylık süreçte AJ
Styles’ın yanında duran, kendisinin NJPW’deki Bullet Club’tan organik yakını
olan ve hemen bir gece önce Judgment Day’e karşı mücadele eden Finn Balor’dan
başkası değildi. Böylelikle bir ismin daha bu hikaye çerçevesinde bir heel turn
geçirdiğini görmüştük. Edge de bu durumdan memnun gözükürken, işleri bu maça
kadar sürükleyecek olaylar silsilesini başlatan ilk kelebek etkisine tanıklık
etmiştik. Balor önderliğinde Priest ve Ripley; Edge’e sırtını dönüp ona ihanet
ederek onun kurduğu gruptan kendisini atmışlardı. Balor, Ripley ve Priest
üçlüsü Edge’e saldırıp onu con-chair-to pozisyonuna sokmuşlardı. Onlara göre
Edge, bu grubun esas zayıf karnıydı. Yaşı ilerliyordu ve bu grupta zayıflara
yer yoktu. Hakikaten Edge özellikle Styles’la girmiş olduğu feudda ve çıkardığı
bire bir maçlarda oldukça yetersiz bir performans ortaya koymuştu. Kariyerinde
sakatlığı sebebiyle 9 yıl kayıp yaşayana ve artık 50 yaşına gelmiş bir isme
göre yine iyi bir performans ortaya koysa da beklentilere nazaran ne yazık ki
zayıf kalmaya başladığını hissettirmişti. WWE de bunu hikayeye bağlayıp,
Balor’ı da grubun yeni lideri olarak ilan etmişti.
Haziran ayındaki bu olaydan
sonra yanlarında Edge olmadan mücadele etmeye devam eden Balor önderliğindeki
Judgment Day, yaz döneminde Mysterio’larla feuda girmeye başlamışlardı. Ağustos
ayındaki Summerslam’de Balor & Priest ikilisi Mysterio’larla No DQ maçında
karşıya karşıya gelirlerken ihanete uğrayan Edge return yapmış ve maçı
Mysterio’ların kazanmasını sağlamıştı. Bu süreçte doğal olarak tekrardan face
olan Edge, tüm eforunu Judgment Day’e yönlendirmişti. Bu sefer yanında çok eski
dostu ve hatta bir dönem takım kemerlerini daha beraber taşıdığı Rey Mysterio
ve onun oğlu olan Dominik Mysterio da vardı. Buna istinaden Eylül ayındaki
Clash at the Castle’da bu sefer Edge ve Rey ikilisi takım olarak Balor ve
Priest ikilisinin karşısına çıkmışlardı. Tüm bu maç öncesinde geçen zaman
diliminde Judgment Day üyelerinin Dominik’in üzerine oynadıklarını ve onu
kendilerine çekme düşüncelerinin olduğunu izlemiştik. Onu babasına karşı
kışkırtarak kendilerine çekip avantaj elde etmek istiyorlardı. Dominik’se bazı
durumlarda ne yapacağını bilememiş bir şekilde hareket etse de genellikle
babasına sadık bir şekilde mücadele etmeye devam ediyordu. Özellikle Ripley’in
kendisinin üzerine çok daha fazla düştüğünü ve ona bir nevi anne “Mommy”
şeklinde yaklaştığını görüyorduk. Zaten tüm bu feudlar çerçevesinde Ripley
kadın olması sebebiyle ona kimsenin vuramadığı bir ortamda birçok kez ekibine
avantaj sağlıyordu. Böyle bir atmosferde gidilen Clash at the Castle’da Edge ve
Rey ikilisi, Balor ve Priest’i yenmeyi başarmışlardı. Maçı takımına kazandıran
isimse kenarda Ripley’in varlığına eşitlik getiren Dominik’ti. Maç sonrasında
üçlü, kutlamalar yaparken yeteri kadar tebrik almadığını düşünen ve bundan
öncesinde defalarca kez başta Ripley olmak üzere Judgment Day tarafından
manipüle edilen Dominik, bir heel turn yaparak Edge’e low blow çekti.
Böylelikle hem babasına hem de babasının yakın dostu olan Edge’e ihanet etmiş
oldu.
Clash at the Castle sonrası
Raw’da oldukça mahcup gözüken Rey, Edge’den oğlu Dominik adına özür dilemişti.
Dominik ise Judgment Day’in diğer üyeleriyle beraber gelerek resmen stable’ın
yeni üyesi olmuştu. Bunun üzerine Rey oğlunun ihanetini kaldıramayarak Smackdown’a
geçiş yapmıştı. Edge ise yeniden tek başına kalarak Judgment Day’le mücadele
etmeye devam etti. Extreme Rules için Balor’a meydan okuyarak bir “I Quit
Match” teklifinde bulundu. Böylelikle Ekim ayında Extreme Rules’ta Edge ve
Balor ikilisi I Quit maçında karşı karşıya geldiler. Edge’in sene başındaki
performanslarına istinaden muazzam geçen yarım saatlik maçı Balor kazanmayı
başardı. Ancak tahmin edilebileceği gibi temiz bir şekilde kazanmaktan ziyade
ekibinin sahip olduğu tüm sayısal avantajları kullandı. Edge, maç içerisinde
üstünlüğü alıp rakibini pes ettirecekken önce Priest sonra da Dominik Balor’ın
yardımına koştular. Edge ikisini püskürtürken Ripley devreye girerek Edge’in
fark etmediği bir anda hızlıca iplere onu kelepçelemeyi başardı. Balor bu
sayede üstünlüğü ele alırken Rey arkadaşını kurtarmak için ringe geldi ama
Dominik’in saldırısına karşı koymadığı için Edge’e gerekli desteği sağlayamadı.
Tam da bu anlamda Ripley’in tüm avantajını elemine edecek bir şekilde Edge’in
eşi Beth Phoenix elindeki Kendo Stick’le ringe gelerek Edge’i kurtarmayı
başardı. Velhasıl yine sayı avantajıyla bu üstünlük çok uzun sürmemiş oldu ve
Balor Edge’e tam üç tane Coup de Graces çekti. Edge halen pes etmezken bu sefer
Ripley, Beth’i con-chair-to pozisyonuna soktu. Edge de eşini kurtarmak için
mikrofona pes ettiğini haykırdı. Fakat tabi ki de Ripley, hareketi tamamlamadan
bırakmadı ve Beth’e sandalyeyle vurdu. Bunun üzerine maçı oldukça kötü bir
şekilde kaybeden Edge, bir süreliğine ekranlardan uzak kaldı.
Ocak ayındaki Royal Rumble
dönemine kadar Judgment Day dörtlüsü yeniden AJ Styles’la feud içerisine girdi.
Balor ekibini genişletmek için Styles’ı da yanına katmaya çalışırken Styles ise
yanına Luke Gallows ve Karl Anderson’ı alarak Judgment Day’e karşı çıktı. İki
takım Kasım ayındaki Crown Jewel’da karşı karşıya geldi ve maçı da heel takım
kazanmayı başardı. Üç hafta sonraki Survivor Series’teyse Styles, Balor’ı bire
bir maçta yenerek feudu bitirdi. Bu feud sonrasında Judgment Day Tag Team
kemeri için #1 contender olmayı başarırken kemerleri Uso’lardan almayı
başaramadılar.
Ocak ayındaki Royal
Rumble’daysa bu feud beklendiği gibi kaldığı yerden devam etti. Judgment Day’in
tüm erkek üyeleri Rumble maçına dahil olurlarken Dominik, Rey’in müziği
duyulduğu anda Rey’in ringe gelememesini sağlamış ve Rey’den hemen sonraki
numarayla maça dahil olurken onun maskesini alıp babasıyla dalgasını geçmişti.
22.sıradan Priest’in de gelmesiyle üç isim de ringdeyken 24.sıradan gelen Edge,
Extreme Rules’un ardından return yapmıştı. Gelir gelmez Judgment Day üyelerine
saldıran Edge, teker teker hepsine Spear çekmiş ve Balor ile Priest’i elemeyi
başarmıştı. Dominik’i de eleyecekken ring kenarında duran Priest ve Balor’un
etkisiyle kendisi elenmişti. Siniri iyice tepeye çıkan Edge Balor ve Priest’e
saldırırken arka alandan olaya dahil olan Ripley’se Beth Pheonix’in return’üyle
sarsılmış ve ondan bir spear yemişti. Görevlilerin araya girmesiyle de iki grup
nihayet ayrılmışlardı. Royal Rumble sonrasında Elimination Chamber’a giden yolda
Beth, eşi Edge’in yanında durarak Ripley faktörünü dengelemeye çalışmıştı.
Böylelikle Elimination Chamber için de Balor & Ripley vs Edge & Beth
maçı duyurulmuştu.
Şubat ayında Elimination
Chamber’da gerçekleşen Mixed Tag Team maçını kazanan ekipse Edge ve Beth
ikilisi olmuştu. Hemen arkasındaki Raw’da United States kemeri için mücadele
eden Edge, Balor’ın maça karışmasıyla kemer maçını kaybetmişti. Bunun üzerine
bir sonraki hafta Balor, Edge’e aralarındaki husumetin bitmediğini ve onunla
Wrestlemania’da bir maç istediğini söylemişti. Bir sonraki hafta bu sefer Edge,
Balor’ın Gargano’yla olan maçına müdahil olarak onun maçı kaybetmesini sağlamış
bir sonraki hafta Balor’ın teklifine cevap vereceğini söylemişti. 13 Mart
tarihli Raw’daysa geçtiğimiz yılı tamimiyle boşa harcadığını ve zamanının
tükendiğini, gerçekleştirmek istediği şeyler için vaktinin azaldığını söyledi.
O yüzden aralarındaki tüm bu feudu bitirebilecek bir Hell in a Cell maçı için
Balor’ın teklifi kabul etti. Bu duruma çok sevinen Balor, cehennemin onun için
bir sorun olmayacağını çünkü şeytanların oradan etkilenmeyeceğini söyleyerek
“Demon” gimmick’iyle gelebileceğinin sinyallerini verdi. Bu promolaşmanın
ardından da ekibiyle beraber tek bulduğu Edge’e saldırmaya giderken Gargano ve
Lumis’in gelmesiyle durumlar eşitlendi. 20 Mart tarihli Raw’da Edge de Hell in
a Cell’e yaraşır konseptte bir şeyler yapabileceğinin mesajını verirken Balor’a
da Demon’ını getirmesini söyledi.
Edge’in maalesef biraz üstte
değindiğim konuyla ilgili söyledikleri çok doğru. Emekliliği yaklaşıyor ve bu
olay çok da uzak bir tarihte olacağa benzemiyor. Ama yine de ona rağmen feudlar
içerisinde aktif bir şekilde mücadele edip elinden gelenin fazlasını yapıyor.
Bu feud özelinde de çıkardığı maçlar başta bayat olsa da sonrasında hakikaten
işi ustalıkla götürdü. Burada da yine çok derin, hikayesel anlamda güçlü ve çok
sert bir maç bizleri bekliyor. Böylesine 1 senedir devam eden bir feud için
bence güzel bir bitiriş yöntemi olacak gibi. Doğrusu ben hazır Rey ve Dominik
olayları da bu senaryoyla paralel ilerlerken Edge’in durumu eşitlemek adına bir
diğer eski dostu Randy Orton’ı yanına alabileceğini düşünmüştüm fakat Randy’nin
sakatlık durumu halen belirsizliğini koruyor. Bir de öte yandan böylesine bir
feud hakikaten de son bir bire-bir maçı da hak etmiyor değil. O yüzden tam
Wrestlemania’ya yakışacak bir olayla karşı karşıyayız diyebilirim.
Tahmine geçersek, bence Match
Card içerisindeki en zor tahminlerden bir tanesi olacak diyebilirim. Tüm bu
feud geçmişinde en doğru olan tabi ki de face bir isim olan Edge’in kazanması
olacaktır diye düşünüyorum. Kariyerinin sonuna gelmişken belki de son
Wrestlemania’sını galibiyetle kapatmak ve ardından da ana kemer için son bir
hamle yapmak isteyebilecektir diye düşünüyorum. Öte yandan Balor ise Demon’ını
getirecek hem de Hell in a Cell maçına çıkmış olacak. Balor’ın Demon
personasının ciddi bir karizması var. NXT döneminden bu yana kullandığı bu
alter egosu birçok kez onun kariyerinde de kurtarıcı bir rolü üstlendi. Şimdiye
kadar Demon’la çıktığı maçlardan yalnızca iki kere kayıp yaşadı. Bunlardan bir
tanesi NXT döneminde Samoa Joe’ya karşı olurken bir diğeri de 2021’de Roman
Reigns’e karşıydı. NXT TakeOver: The End 2016’da Joe’ya kaybettiği maç bir
Steel Cage maçıydı. Roman’a karşı kaybettiği maç da Extreme Rules 2021’de
gerçekleşmiş ve kaybetmesinde Uso’lar çok büyük bir faktör olmuştu. Bunun
dışında çıktığı maçlardaysa Styles, Bray Wyatt, Seth Rollins, Bobby Lashley,
Samoa Joe, Kevin Owens, Bray Wyatt gibi isimleri bu gimmick’iyle yenmeyi başarmıştı.
Hatta 2016’da Seth Rollins’i bu gimmick’iyle yendiğinde tarihin ilk Universal
şampdiyonu olmaya hak kazanmıştı. Sonrasındaki gün sakatlığı sebebiyle kemeri
bırakmak zorunda kalsa da genel bir değerlendirme yapıldığında bu haliyle kolay
kolay maç kaybetmediğini ve güçlü bir gimmick oluşturduğunu söylemek gerekiyor.
Şimdiyse bir Hell in a Cell maçında bir Demon’ın ya da bir Şeytan’ın yenilmesi
ne kadr kolay olur bilemiyorum doğrusu. Ben o yüzden hiç emin olmamakla beraber
Balor’ın maçı kazanacağını düşünüyorum. Ama her ne olursa olsun bence her iki
sonuç da sürpriz olmayacaktır. Edge kaybederse de emeklilik süreci muhtemelen
daha da hızlanacaktır.
Tahmin: Finn Balor
Women’s Wrestlemania
Showcase Fatal Four Way Tag Team Match
Liv Morgan & Raquel Rodriguez vs Natalya &
Shotzi vs Ronda Rousey & Shayna Baszler vs Chelsea Green & Sonya
Deville
17 Mart Smackdown gecesinde
duyurulan Showcase maçlarının Kadınlar tarafındaysa, erkeklere nazaran biraz
daha sönük bir maçın planlandığını görmekteyiz. Yine arka planında bir hikaye
olmayıp WM içerisinde yer alması istenen kişilerin yer aldığı bu maç içerisinde
temel mantık; katılımcı sayısını fazla tutmak. Özellikle Ronda Rousey gibi
önemli bir ismin de olası sonraki feudlar için hazırlanmasında da bu maçın bence
önemli bir etkisi olacak.
Bu maç için takımlara
baktığımız zaman aslında Kadınlar Division’ın bir kıtlık içerisinde olduğunu
bir kez daha görebiliyoruz. Son dönemde Bianca ve Ripley dışında bir main
eventer çıkmadığını ve ek olarak var olan Kadınlar Tag Team mevzularının da
çoğu zaman göz ardı edildiğini görmekteyiz. Bu sebeple hem tek tek baktığımızda
hem de takımsal bazda bizleri heyecanlandıran bir unsur bulmakta biraz
zorlandığımızı söyleyebilirim.
Live Morgan ve Raquel ikilisi,
Tegan Nox ve Emma ikilisini yenerek bu maçta yer almaya hak kazanmışlardı.
Ronda dışındaki diğer isimlere nazaran bireysel anlamda daha fazla şeyler vaat
eden bu ikili özellikle Smackdown içerisinde çok daha ön plana çıkmaları
gerekir diye düşünüyorum. Liv Morgan zaten geçtiğimiz sene Ronda’yı üst üste
iki kez yenerek kemeri kazanmasına rağmen bir underdog hikayesinden öteye
geçememişti. Benzer bir şekilde Raquel de sahip olduğu “büyük” kimliği tam
olarak kullanabilme şansı bulamadı.
Natalya & Shotzi ise son
dönemde yakınlaşa Ronda ve Shayna’yla girdikleri feudla geçici bir süreliğine
Tag Team oluşturmuş durumdalar. Bu maça da Xia Li ve Lacey Evans ikilisini
yenerek dahil oldular. Çok uzun bir süredir WWE’de yer almaya devam eden
Natalya, geçtiğimiz şovda da Elimination Chamber maçına girmiş ancak kemeri
kazanmayı başaramamıştı.
Ronda ve Shayna ikilisiyse hiç
şüphesiz maç içerisindeki en dikkat çekici takım olarak karşımıza çıkıyor.
Özellikle Ronda gibi ismen büyük ve sahip oldukları güçlü imaj ve dominasyon
sebebiyle senaryolaştırılması zor isimler, full time güreştikleri zaman biraz
seyirciler tarafından boo’lanması muhtemel hale geliyorlar. Sürekli maç
kazanmaları, sürekli kemer kazanmaları bir süre sonra insanların nezdinde
sıradan ve sıkıcı hale geliyor ve bu sebeple de bu isimler heel turn yapmaya
zorlanıyorlar. Bu durum sebebiyle heel olan Ronda, kemerini Charlotte’a ani bir
şekilde kaybetmiş ve bundan sonrasında Shayna’yla ekip olarak takılmaya
başlamıştı. Bence bu oldukça güzel bir hamle oldu çünkü hem Ronda’nın bireysel
anlamdaki feudlarda değerlendirilme zorluğu ortadan kalktı hem de kadınlar
takım division’ı için yeni bir hava getirme ihtimali doğdu. Bu bir taşta iki
kuş hamlesinin ardından kemer mücadelelerinden uzak bir şekilde full time
güreşmeye devam eden Ronda’nın da WM yolu bu maçtan geçti. Bazen bu tarz
isimlerin full timer değil de part timer olarak güreşmelerinin daha doğru
olabileceğini düşünüyorum. Yine de tabi o da seyirciler arasında uzun bir
süredir devam eden bir tartışma konusu haline gelmiş durumda. Son olarak bu iki
ismin herhangi bir eleme maçı yapmadan direkt bu maça dahil olduklarını
belirtmek gerekiyor.
Son takımımız Sonya Deville ve
Chelsea Green ise 27 Mart Raw’da Mia Yim ve Candice LeRae ikilisini yenerek bu
maça dahil olmuşlardı. Sonya’nın WWE görevlisi olan gimmick’inin ardından çok
iyi feudlara giremediğini görmekteyiz. Aslında ben birkaç sene öncesinde
kendisini önemli yerlerde görebileceğimizi düşünmekteydim. Zira sahip olduğu
MMA geçmişinin etkisiyle daha ciddi ve iyi bir şekilde kullanılabileceğini
düşünmüştüm ama şimdiye kadar yanıldım. Chelsea Green’i ise bir süredir
şovlarda yer almak için Adam Pearce’ı darlarken görmekteydik. O da bundan
sonrasında feudlarda yer yer bulunacak gibi gözükmekte.
Erkekler maçında bahsetmiş
olduğum mantıkla; yani bundan sonrası için push almasına yönelik olarak
hazırlanma evresi düşüncesiyle bir tahminde bulunmak gerekiyor. WWE’de ana
kadroda yer alan kemerler arasında sadece Kadınlar Tag Team kemerlerinin bu
şovda korunmadığını, bunun yerine Kadınlar Tag Team şampiyonlarının farklı bir
feudda değerlendirildiğini görmekteyiz. Bu durum kıtlık göstergelerinden bir
tanesi. Bu durumu kapatabilmek adına Ronda gibi bir ismin Tag Team Division’ına
da alındığını düşünürsek Ronda ve Shayna ikilisinin bu maçı kazanacaklarını
tahmin etmek çok da zor olmayacaktır diye düşünüyorum. Hele bir de Kadınlar Tag
Team kemerlerinin Becky ve Lita’da olduğunu düşünürsek, bu galibiyetle güçlenen
Ronda ve Shayna ikilisinin bu kemer için WM sonrasında feuda girmeme
ihtimalleri yok gibi gözüküyor.
Tahmin: Ronda Rousey & Shayna Baszler
Singles Match for the WWE
Raw Women’s Championship
Bianca Belair(c) vs Asuka
Bianca Belair’in herhangi bir
kemerin sahibi olmayarak güreştiği son tarih 2 Nisan 2022. Bir başka değişle
Wrestlemania 38’den bu yana, yani tam 1 senedir Bianca, Becky’den aldığı Raw
Kadınlar kemerini korumayı başarıyor. Bazı title reign’ler vardır, süre olarak
uzun sürse de nitelik bakımından zayıf kalabilmekte. Mesela Lesnar’ın 2012’deki
return’ü sonrasında kemeri aldığı dönemlerde part timer bir isim olmasının da
etkisiyle her PPV’de veya her haftalık şovda yer almadığını ve bu sebeple de
çok fazla feud içerisine girmediğine şahit olabiliyorduk. Süre bakımından kemer
tutma süresi uzasa da yendiği rakipler bununla çok örtüşen sayılar olmuyordu.
Bianca’nınsa kemeri Becky’den aldığı geçen seneki WM’den itibaren çok güçlü
rakiplere karşı kemerini koruduğuna şahit olduk.
Kemeri kazandıktan sonra 25
Nisan 2022 tarihli Raw’da ilk olarak Sonya Deville’e karşı kemerini koruduğunu gördük.
Daha sonra Haziran ayında gerçekleşen Hell in a Cell’de Becky ve Asuka’ya karşı
bir Triple Threat maçında kemerini korudu. Temmuz ayında Money in the Bank’ta
kemerini Carmella’ya karşı koruyan Bianca, Summerslam’de de Becky’i bir kez
daha yenerek bu uzun soluklu feudu bitirmişti. Maçtan sonra return
gerçekleştiren Bayley’le yüzleşen Bianca, Bayley’in yanında olan Kai ve Sky’a
rağmen yaptıkları her maçta ona karşı üstün gelmeyi başarmıştı. Yılın neredeyse
sonuna kadar devam eden bu feudda yaşanan tek istisnaysa Eylül ayında
gerçekleşen Clash the Castle’da yaşanmıştı. Bayley, yanına Kai ve Sky’ı alarak
Damage CTRL stable’ını kurarken, Bianca’ysa dönemin face isimleri Alexa ve
Asuka’yı yanına alarak feudda durumu eşitlemeye çalışmıştı. O esnada WWE Kadınlar
Tag Team şampiyonları olan Sasha Banks ve Naomi’nin WWE yönetimiyle aralarının
bozulmasına istinaden boşa çıkarılan kemerler çerçevesinde de bu iki taraf
karşı karşıya geliyorlardı. Bunun ilk raundu olan Clash at the Castle’da Damage
CTRL; Bianca, Asuka ve Alexa üçlüsünü yenerek feuda önemli bir avantajla
başlamıştı. Özellike maçı bitiren hareketin Bayley’in Bianca’ya yaptığı tuş
olması da benim tahminlerimi Bayley’in kemeri Bianca’dan alacağı yönünde
yapmamı sağlamıştı. Bir de üstüne 12 Eylül tarihli Raw’da Kai ve Sky ikilisi,
Aliyah ve Rodriguez’i yenerek boşta olan takım kemerlerini kazanınca ben iyice
bu feudun tamamiyle heel ekip tarafından kazanılacağına inanmıştım.
Tüm bunların ışığında Ekim
ayında gerçekleşen Extreme Rules’ta Bianca, Sky ve Kai’ye rağmen Bayley’i
muhteşem bir performansla Ladder maçında yenerek kemerini korudu. Bir de üstüne
yine Bayley’i Kasım ayının başındaki Crown Jewel’de Last Woman Standing maçında
da korumayı başarınca, seviyesini iyice yukarılara doğru taşımayı başardı. Bu
esnada Kai ve Sky ikilisi de kemerlerini 31 Ekim Raw’da Asuka ve Alexa
ikilisine kaybetseler de Crown Jewel’da geri almayı başarmışlardı. Bu iki ekip
feudlarına devam ederlerken Kasım ayının sonundaki Survivor Series’te 5’e 5 War
Games maçında Bianca ve ekibi (Bianca, Becky, Mia Yim, Alexa ve Asuka) heel
ekibe karşı (Bayley, Sky, Kai, Cross ve Ripley) üstün gelince Bianca, Bayley
tehlikesinden kemerini kurtarmış oldu. Kadınlar kemeri içinse zaten geçici bir
takım kuran Asuka ve Alexa, kemerlerin peşinden gitmeye devam etmediler.
Becky ve Bayley gibi iki büyük
ismi devirerek yılı kapatan Bianca için bundan sonraki rakipse tüm bu
süreçlerde yanında olan Alexa Bliss’ten başkası değildi. Aynı dönemde Bray
Wyatt’ın WWE’ye return’ünün etkisiyle geçmişine yönelik karakterini yeniden
üstlenen Bliss, #1 contender olduktan sonra heel turn geçirerek Bianca’nın
karşısına çıktı. 2 Ocak tarihli Raw’da ikilinin maçı, Bliss’in hakeme ve
Bianca’ya saldırmasının üzerine DQ şeklinde biterken, Royal Rumble’daysa Bianca
çok kolay bir şekilde Bliss’i yenerek reign’ini sürdürmeye devam etti.
Asuka’ysa Bianca’nın tüm bu
title reign sürecinde önce Becky’le olan feuduna üçüncül kişi olarak dahil
olmuş sonrasındaysa Bayley’le olan feudunda face bir isim olarak onun yanında
yer almıştı. 2022 yılında düşüşe geçip eski ihtişamından uzaklaşan Asuka, Royal
Rumble 2023’teki görüntüsüyle bir karakter dönüşümüne girdiğini işaret etmişti.
WWE’den önceki gimmick’i olan Kana gimmick’ine geri dönen Asuka, son derece
tahmin edilebilirliği düşük, farklı makyajı ve kısa saçlarıyla tehlikeli bir
görüntü çizmekte. Bu haliyle Royal Rumble’da son 3’e kalan Asuka, maçı
kazanamasa da sonlarda elendiği için Bianca’nın WM’deki rakibinn belli olacağı
Elimination Chamber PPV’inde Elimination Chamber maçında yer almayı hak
kazanmıştı. Bu esnada rakibini bekleyen Bianca’ysa boş durmamış, EC maçı için
hak isteyen Becky ve Bayley’e karşı çıkarak bir triple threat maçının
ayarlanmasını sağlamıştı. Buna göre maçı eğer Becky ya da Bayley ikilisinden
biri kazanırsa, kazanan kişi çemberin içerisine ekstradan dahil olma hakkı elde
edecekti. Ancak Bianca’nın kazanması durumundaysa maç önceden belli olan 6
kadın arasında gerçekleşecekti. Maçı Bayley’i tuşlayarak kazanan Bianca, bir
kez daha seviyesini arşa çıkartmayı başarmıştı.
Şubat ayında gerçekleşen
Bianca’nın rakibinin belli olacağı Elimination Chamber maçındaysa Asuka;
içlerinde Natalya, Carmella, Raquel Rodriguez, Liv Morgan ve Nikki Cross’un
olduğu maçı kazanarak Bianca’nın WM’deki rakibi olmaya hak kazandı. WWE’den yer
aldığından bu yana WM 37’de kemerini Rhea Ripley’e, WM 36’da Sane’le beraber
sahip oldukları Kadınlar kemerini Alexa ve Nikki Cross’a, WM 34’te de
yenilmezlik serisini Charlotte’a kaybeden Asuka; ilk WM zaferini almak ve bu
sayede yeni kadınlar şampiyonu olarak Bianca’nın 1 yıllık reignini bitirmek
istiyor.
Geçtiğimiz yazılarda da
belirttiğim üzere Asuka’nın Kana dönüşümü olmasa bu maçta yer alması bence daha
az konuşulur bir şey olurdu. Zira bu ne heel ne de face takıldığı tweener
haliyle müthiş bir rol kestiğini söylememiz gerekiyor. Bianca’yla olan feudu
içerisinde de birçok kez tahmin edilemez hareketler yaptı. 20 Mart tarihli
Raw’da ikili takım olurken, Asuka bu hikayenin kötü ismi olarak Bianca’ya
saldırdı.
Maç ile ilgili ben aslında
pozitif düşünenlerden biriyim. Geçtiğimiz sene düşüşe geçmeden önce Asuka,
WWE’de oldukça etkili bir isimdi. Şimdi gimmick değişimiyle tam bir muammaya
döndü ve bu maç için de ciddi bir rakip haline geldi. Ancak ben Bianca’nın
buradan da kemerle ayrılacağını düşünüyorum. Çok güzel bir title reign yapıyor
ve bence bu devam etmeli. Öte yandan Royal Rumble galibi Rhea Ripley’in
Bianca’yı seçmesi ve bu sayede hep alttan alta gergin bir şekilde ilerleyen
Bianca vs Ripley olayının gerçekleşmesi daha güzel olabilirdi. Fakat ben bunun
olmamasının iki sebebi olduğunu düşünüyorum. Birincisi Rhea Ripley’e ilk
gecenin main eventinde bir WM moment yaşatarak 3 sene öncesinin rövanşını
almasını sağlaması, ikincisi de Bianca’nın title reign’ini devam ettirme planı.
Bu sebeple ben oyumu Bianca’dan yana kullanacağım. Ancak Raw’da karşısına
çıkabilecek bir main eventer kalmadığı için acaba bir kemer değişimi de
planlanabiliyor mu diye düşünmüyor değilim. Yani tahminimi çok da emin
olmayarak yapıyorum.
Tahmin: Bianca Belair
Singles Match
Brock Lesnar vs Omos w/MVP
Geçtiğimiz dönemde Bobby
Lashley’le feuda giren Brock Lesnar, Crown Jewel’dan bu yana Lashley’e diş
geçirmeyle uğraşıyordu. Neden Wrestlemania dönemine saklamadıklarını
anlayamadığım bu feud içerisinde çok net bir galip ortaya çıkmasa da Lashley’in
Lesnar’a üstün çıktığını söyleyebiliriz. Tüm bu olaylardan önce ikili 2022
yılının başında Royal Rumble’da karşı karşıya gelmişler, Lashley Roman’ın maça
karışmasıyla rakibini yenerek yeni WWE Şampiyonu olmuştu. Kasım ayındaki ikinci
raund’da bu sefer maçı Lashley üstün götürmesine rağmen Hurt Lock’ı kıramayan
Lesnar, son anda rakibini tuş pozisyonuna sokarak maçı kazanabilmişti. Zira
genellikle underdog güreşçilerin bu tarz galibiyetler aldığını biliyoruz. En
son geçtiğimiz ay Elimination Chamber’da bir kez daha karşı karşıya gelmişler,
Lesnar bir kez daha Hurt Lock’ı kıramayarak bir Low Blow yaparak rakibine
DQ’yla maçı kaybetmişti. Bu 3 maçta taraflar birbirlerine karşı net bir
üstünlük kuramasalar da Lashley’in Lesnar’a karşı daha üstün geldiğini
söylememiz gerekiyor. Zaten teorik olarak Lashley 2-1 önde kapattı. Ben bu
feudun WM’ye olası sarkması durumunda benzer bir şekilde sona erip artık final
maçı olarak WM’de bir maç planlanabilir şeklinde düşünmüştüm. Wyatt’ın EC
öncesi son Smackdown’da bu maçın galibine yönelik mesaj vermesi üzerineyse
zaten Roman’la olan feudlarını üst üste kaybeden Lesnar’ın bu kez kazanacağını
düşünmüştüm. Lesnar ise tuş olmasa da DQ’yla da olsa maçı kaybetmiş ve böylece
WM için rakipsiz kalmıştı.
Omos ise geçtiğimiz yıl ufak
bir push alsa da önce WM dönemi ve sonrasında Lashley’e ardından da Crown
Jewel’da Strowman’a karşı girdiği feudları kaybetmişti. İnanılmaz bir cüsseye
sahip olan Omos, WWE içerisinde tarih boyunca yer alan “Giant” klasmanındaki
güreşçilerden. Bu tarz isimler her daim WWE bünyesinde güreşmeye ve ilgi
çekmeye devam edecekler. Zaten cüsselere sebebiyle doğal olarak yenilmeleri zor
isimler olsa da büyük feudlar veya büyük maçlar içerisinde çok sık yer
alamadıklarını biliyoruz. Kısıtlı ring içi ve mikrofon yetenekleri bu anlamda
kendilerine büyük engel oluyorlar. Bu sebeple de Omos’u da main eventer’ların
jobber’ı olarak görebiliriz diye düşünüyorum. Zaten geçtiğimiz seneki Lashley
ve arasında 5-6 ay oynayan Strowman feudları dışında doğru düzgün bir feuda
sokulmadığını gördük. Burada da çok ani bir kararla bir planlama yapıldığını
düşünüyorum. 20 Şubat Raw’da MVP’nin Omos adına Lesnar’a meydan okuması ve 27
Şubat’ta da Lesnar’ın bu maçı kabul etmesiyle planlanmıştı. Açıkçası Lesnar
gibi bir isim için çok daha iyi bir WM senaryosu beklerdim ben. Hiç değilse
Lashley’le olan feudunu WM’ye taşıyabilirlerdi. Ya da Gunther’in bizzat kendisi
de verdiği bir röportajda Lesnar’ı istediğini belirtmesine rağmen ve oldukça
dominant bir şekilde devam etmesine rağmen nedense Lesnar’ı o potanın içerisine
sokmadılar. Biraz Lesnar’sız Wrestlemania geçmesin ve de bir galibiyet alsın
maçı olduğunu düşünüyorum ben. Match Card’ın en hayal kırıklığı maçı olduğu da
aşikar duruyor. Lesnar’ın Omos’a olası F5’ı dışında haber olabilecek bir
hikayesi veya maç içi aksiyonu olmayacaktır muhtemelen. Hiç değilse Omos’u
birkaç ayda bir main eventer birine karşı yenik duruma sokmaktansa biraz başka
feudlara sokarak değerini arttırabilirler diye düşünüyorum. Çünkü bu tarz
maçlar gerçekten çok anlamsız geliyor herkese. WM öncesindeki şovlarda Omos’u
Lesnar’a karşı hep üstün gösterdiler ama bunun en azından maça kadar aradaki
terazi farkını bir nebze dengelemeye çalışma çabaları olarak görmek gerekir.
Zaten kimse de bu çabayı yemiyordur diye düşünüyorum. Lesnar maçı kazanacaktır.
Tahmin: Brock Lesnar
Singles Match for the
Undisputed WWE Universal Championship
Roman Reigns(c) w/Paul Heyman vs Cody Rhodes
Bray Wyatt, Jey Uso, Braun
Strowman, Jey Uso, Kevin Owens(x2), Daniel Bryan, Daniel Bryan&Edge, Daniel
Bryan, Cesaro, Rey Mysterio, Edge, John Cena, Finn Balor(x2), Brock Lesnar,
Sami Zayn, Seth Rollins, Goldberg, Brock Lesnar, Riddle, Brock Lesnar, Drew
McIntyre, Logan Paul, Kevin Owens ve Sami Zayn… 2.5 senede Roman Reigns’in yanına Paul
Heyman’ı da alarak Payback 2020’de Bray Wyatt’tan elde ettiği Universal
kemerinin ardından yenmiş olduğu kişilerin listesi. Hele bir de ikinci Brock
Lesnar maçından itibaren WWE kemerini de tuttuğunu düşünürsek, WWE bünyesinde
yenmediği main event kalmadığını, birçoğuyla ikinci tura geçtiğini söylememiz
gerekiyor. Ağustos 2020’den bu yana ana kemer için feuda girmediği sadece 3
main eventer kalmıştı; Bobby Lashley, Randy Orton ve Cody Rhodes. Ben tüm bu
isimlerin ötesinde Bloodline çerçevesinde yaşanan tüm senaryolar için
Hollywood’da gerçekleşecek bir Fantasy Match olarak nitelendirebileceğimiz
Roman Reigns vs The Rock maçını beklemekteydim. Ancak bu ihtimal
gerçekleşmeyince bizleri hype’layabilecek elde tek mantıklı isim kalmıştı. O
isim de Royal Rumble 2023’ün galibi Cody Rhodes’tan başkası değildi.
Biraz 2022 yılını Roman için
değerlendirirsek, Wrestlemania dönemini Brock Lesnar’la geçirerek WWE kemerini
de kazanmayı başardığıyla başlamamız gerekiyor. Wrestlemania sonrasındaysa önce
ilkbahar-yaz gibi Sami Zayn’in dışarıdan bir isim olarak Bloodline’a katılma
çabasını izledik. Sonrasındaysa Eylül ayında Solo Sikao’nun da katılmasıyla
Bloodline üyeleri iyice genişlemişti. Yine yaz aylarında Uso’lar Randy ve
Riddle’dan Smackdown Tag Team kemerlerini de alınca birden midcard seviye
kemerler haricinde tüm kemerler Bloodline içerisinde yer almaya başlamıştı. Tam
bu hikaye artık bizi sıkıyor, Roman hep Uso’lar sayesinde kemerini koruyor
derken, biraz üstte bahsettiğim Sami Zayn dokunuşuyla bambaşka bir senaryo
izlemeye başladık. Sami önce kendisini kabul ettirebilmek adına birçok kez
kendini feda etti, Bloodline’a maçlar kazandırdı ve Roman’ın gözüne girmeyi
başardı. Tüm ekip kendisine hoşgörüyle yaklaşırken ekipten bir tek Main Event
Jey Uso, Sami’nin hala aileden olmadığına inanan tek isim olarak gözüküyordu. Özellikle
Roman’ın title reign’inde karşısına çıkan ilk isim olan Jey, Roman tarafından
domine edilince ona biat etmenin en uygun çözüm olduğuna inanmıştı. Aradan
geçen 2-2.5 senenin ardındaysa Sami konusunda Roman’la zıtlaşmış ve onun bir
hain olduğunu savunmuştu. Survivor Series 2022’deyse tüm Bloodline üyeleri;
Sheamus, Ridge Holland, Butch, Drew McIntyre ve Kevin Owens’a karşı War Games
maçına çıkmış ve Sami’nin muazzam performansıyla Bloodline maçı kazanmayı
başarmıştı. Önlerine kim çıkarsa çıksın yollarına devam eden Bloodline,
hakikaten prime dönemini yaşıyordu. Özellikle neredeyse 25 senelik dostu Kevin
Owens’i hiçe sayarak Roman’ın yanında duran Sami, Bloodline’ın artık
vazgeçilmez bir üyesi olmuştu. En yakın dostu Owens onu defalarca kez
uyarmasına rağmen bu uğurda mücadele etmekten hiç vazgeçmemişti. Ancak hepimiz
biliyorduk ki Bloodline hikayesi tıpkı dönemin nWo senaryosu gibi içeriden
fethedilerek sonuna gelinecek bir hikayeydi. Dile kolay tam 2.5 yıldır devam
eden bir stable dominasyonu söz konusu. Hakikaten tarihte nWo veya Bullet Club
gibi adını güreş tarihine yazdırabilecek bir olayla karşı karşıyayız. Roman
Reigns’in gerçekleştirdiği title reign zaten modern dönemin açık ara en büyük
title reign’i. Yani bundan önce 10 sene önceki CM Punk title reign’i dışında
bunun yakınından geçen bir ana kemer reign’i görmemiştik. Zaten görebilmemiz
için de 80’li yıllara Hulk Hogan’a falan inmemiz gerekiyordu. Bir de bunun bir
stable çerçevesinde süslenmesi ve benzer dominasyonun takım kemerlerinde de
yaşanması WWE tarihinin en büyük oluşumu olarak Bloodline’ı favori bir konuma
getirmişti. Koca bir “ama” dediğimiz yerde de her şeyin bir sonu olduğunu
biliyoruz. Özellikle güreş endüstrisi içerisinde yenilikler veya şartlara uyum
sağlama durumları gerçekten çok önemlidir. İşte bu sebeple bir yerden sonra
Bloodline senaryosunun ilgi çekici olmadığı yerde bu işin içeriden bir hamleyle
sona erebileceği düşüncesi her zaman kafamızda vardı. Bunun önünü açan unsur
ise Royal Rumble 2023 olmuştu.
Sami’nin önce kendisini kabul
ettirme süreci, sonra Survivor Series’teki muazzam performansı sonrasında aile
içerisindeki tek engel olan Jey Uso’yu da geçtiğini gördük. Jey, büyük aşklar
nefretle doğardan yola çıkarak Survivor Series sonrasında Sami’yi en çok
savunan isim olarak karşımıza çıktı. Sami, en yakın arkadaşını ezerek
Bloodline’a kazandırdığı galibiyetinden sonra ona dair oluşturulan tüm soru
işaretlerini giderdiğini düşünse de ekip içerisinde tüm bu yaptıklarını ekip
için değil de kendisi için yaptığını düşünen seslerle karşı karşıya kaldı.
Bunun üzerine Roman, Sami’yi son bir kez teste sokacağını söylemişti. Royal
Rumble’da kemerini Kevin Owens’a karşı Sami’nin desteğiyle korudu diyebileceğimiz
Roman, maç sonrasında Sami’nin gözü önünde Owens’a acı çektirmişti. Tüm Bloodline üyeleri bitkin bir halde iplere
kelepçelenmiş olan Owens’a saldırırken Sami tüm bu olanlara dayanamamış ve
Roman’ı oldukça tatlı bir dille sakinliğe çağırmıştı. Roman ise elinde tuttuğu
sandalyeyi Sami’ye vererek bitirici hareketi kendisinin yapmasını istemişti.
Sami’yse oldukça tereddütte kalmış ve sonunda köklerine inerek Roman’a
sandalyeyi geçirmişti. Bunun üzerine Solo Sikoa ve Jimmy, Sami’yi Owens’tan
hallice bir hale sokarken, Jey ise tüm bu olaylara karışmamış ve göz yaşlarını
tutarak arka alana geçmişti. Elimination Chamber dönemindeyse bu kez kemerini
Sami’ye karşı koruyan Roman; Sami ve Kevin Owens’ın yeniden bir araya gelerek
kuzenleri Uso’ların kemerlerine göz dikmelerine engel olamamıştı. İşin Sami ve
K.O boyutu takım mücadelesine evirilirken Roman da bu feuddan biraz uzaklaşarak
WM rakibi Cody Rhodes’a odaklanmaya başladı.
İşin Bloodline ve Roman Reigns
tarafında bunlar yaşanırken, Cody Rhodes ise geçtiğimiz sene bu zamanlar tam
6.5 yıl sonra WWE’ye geri dönüş yapmıştı. Babası Dusty Rhodes ve üvey abisi
Goldust’ın WWE’de efsaneleştiği bir ortamda çok haklı sebeplerle WWE’den
ayrılan Cody, Stardust gimmick’iyle bir jobber olarak takıldığı yere bir main
eventer olarak dönmüştü. Cody ilk WWE döneminde Legacy, Dashing Cody Rhodes,
Undashing Cody Rhodes gibi birçok gimmick’in üstesinden başarıyla gelmişti.
Hatta rezalet Stardust gimmick’iyle dahi iyi işler başarırken, pek de iyi bir
şekilde ayrılmadığı WWE’ye dönüşünü Wrestlemania 38’de Seth Rollins’in gizemli
rakibi olarak yapmıştı. WWE’den ayrı geçirdiği bu 6.5 yılda WWE’nin günümüzdeki
en büyük rakibi olan AEW’nun kurulumunda önemli rol almış ve orada tekrardan
kariyerini toparlama şansı elde etmişti. Tüm bunların etkisiyle bir main
eventer olarak dönüş yapan Cody, Seth Rollins’i yenerek Wrestlemania
galibiyetini de elde etmişti. Ardından Mayıs ayında Backlash’te bir kez daha
Seth’i yenmeyi başaran Cody, Haziran için planlanan Hell in a Cell PPV’inde
Hell in a Cell maçına sakat sakat çıkmış ancak muazzam bir performansla maçı
kazanarak feudu bitirmişti. Keyfabe değil de gerçekten sakatlanan Cody Rhodes,
Royal Rumble 2023’e kadar ekranlardan uzak kalmıştı. Ben WWE’ye geldiği
dönemden sonra önümüzde gözüken Money in the Bank’in favorisi olarak kendisini
görmekteydim. Belki sakatlanmasa Money in the Bank’i alacak ve o şekilde
Roman’ın bu title reign’ini bitirme şansı elde edecekti. Ancak tekrardan dönüşü
de yine muazzam bir olayla oldu. Her ne kadar Royal Rumble’da return yapacağı
WWE tarafından belirtilse de 30.sıradan girerek maçı kazanması beni yine de çok
üzmedi. Ama tüm bu Bloodline olaylarının The Rock’a bağlanmamasıysa gerçekten
çok üzdü. Bu hikayenin bir sonu olacaksa bu Samoa güreş ailesinin “esas(?)” lideri
The Rock tarafından olması inanılmaz bir olay olurdu bence. Bu kadar içsel
Bloodline olaylarına odaklandığımız bir ortamda Sami’nin artık ekipten
ayrıldığını, Jey’in ise uçurumun kenarında olduğu bir durumla karşı karşıya
kaldık. Böyle bir durum da The Rock’ın gelmesi puzzle’daki tüm eksik parçaları
tamamlayacakken şimdi Cody’le altyapısı çok yüksek olmayan bir feud olduğunu
belirtmemiz gerekiyor. Her ne kadar işi Cody’e de evirilme çabaları olsa da
belki benim beklentimin hali hazırda yüksek yerlerde konumlanmasından ötürü çok
tatmin olamıyorum. Ama tabi öte yandan The Rock olmuyorsa da hakikaten WWE
içerisinde mevcut durumda Cody’den başka bir ihtimalin de olmadığının
farkındayım. O yüzden gerçekten heyecanlı geçeceğini düşündüğüm main eventi
ilgiliyle seyredeceğim. Zaten feuda Cody’nin babası olan efsanevi Dusty Rhodes
üzerinden Paul Heyman’ın kişiselleştirmeye başladığını ve Cody’nin sinir
uçlarına dokunmasıyla girdik. 13 ve 20 Şubat Raw’larının her ikisinde de benzer
promoları kesti Cody’e karşı. Roman’ın iyice pislik bir heel olduğu ortamda
bence doğru da bir giriş oldu. Benzer şeyleri Roman da yaptı ve zaten şovlar
boyunca bu durum devam etti. 13 Martta Cody de mauzzam bir promo keserek
bizleri de maçın içerisine iyice sokmaya çalıştı. 20 Mart Raw’da da artık bu işlerin
babası özelinde konuşmasından sıkıldığını belirterek, Roman’a karşı bir hamle
yapmıştı. Cody’e göre Bloodline dağılacak; önce Jey gidecek, sonra Jimmy
gidecek, Solo Sikoa da hiç hazır değildi. Cody’e göre Roman bir herhangi bir
kabilesi olmayan bir şefti. Bu sözlerin üzerine Roman ringi terk ederken
Solo’yu kışkırtmaya devam etti. Solo tam hamlesini yapacakken onu Roman
durdurdu. Benzer kışkırtmalar 24 Mart Smackdown’da da devam etti. 28 Mart
Raw’da Cody ve Solo’yu bir maç içerisinde gördük. Uso’lar Solo’ya yardıma
gelince, Sami ve K.O da ringe gelmiş ve onları püskürtmeyi başarmışlardı. Bunun
etkisiyle de Cody Solo’yu yenmeyi başarmış ve Solo’ya ilk mağlubiyetini
tattırmıştı.
Uso’ların K.O & Sami
eksenine kaymasıyla beraber Roman’ın yanında sadece Solo’nun kaldığını
görmekteyiz. Uso’lar elbette varlar ama ana hikayeleri şu anda daha çok takım
kemerleri üzerine. Solo da doğal olarak Roman’ın yanında kalan tek kandaş
olduğu için de Cody ve Roman feuduna daha fazla müdahil oluyor. Bu maç
içerisinde de yine bir etkisi olması çok normal ama bunu hangi yönde yapacağı
da bilinmez gibi. Roman’a ihanet duygusunun Solo’da henüz çok oluşmadığını veya
sinyallerin verilmediğini söylemek gerekiyor. Maçı Roman’a kazandırması da
oldukça bayat bir son olacak ve WM main eventine yakışmayacaktır. Bu sebeple
maça karışmaması çok sürpriz olmakla beraber ne şekilde olacağını kestirmek
zor. Keza Uso’ların kemer maçlarının bu maçtan önceki gün olması da yine
düşündürücü bir etken. Olası bir kemer kaybından sonra halen daha Roman’ı
korumak adına bu maça dahil olurlar mı, olurlarsa K.O ve Sami de dahil olur mu
gibi soruları da atlamamak gerekir tabi. Ayrıca onların maçlarının da nasıl
kaybedileceği de burada önemli bir etken. Elimizde halen daha bir Jey Uso soru
işareti mevcut. Öte yandan Solo tıpkı bu maçta olduğu gibi yine o maç
içerisinde de ring kenarında olabilir veya sonradan gelerek abilerine yardımcı
olabilir. Ama ben tag team konusunda net bir kayıp beklediğim için bunun
yetersiz olabileceğini ve belki de Sami ve Owens’in maç içerisinde bir boşluk
bularak Solo’yu her iki gece için de elemine edebileceklerini de düşünmüyor
değilim. Hem bu sayede kemerler bir şekilde el değiştirmiş olacak hem de
gecenin main eventi için bayat bir son önlenmiş olacak. Zaten Bloodline’ın bu gerileme/çöküş
dönemecinde Solo da sanki bir yerlerden buna katkıda bulunacak gibi ama şeklini
kestirmek gerçekten çok zor.
Tahmin kısmına geçersek, bence
ucu çok açık olan bir main event olduğunu söylememiz gerekiyor. Hikaye
anlamında beni çok tatmin etmese de yine ring içi olarak da diğer maçlar kadar
hype yaratmasa da bu maçın heyecanı diğer tüm maçların heyecanını da katlayacak
durumda olduğunu söylemek gerekiyor. Bir taraftan K.O ve Sami’nin takım
kemelerini kazandıkları anda Bloodline senaryosunun evirilebileceği yer çok
düşündürücü bir durumda yer alıyor. Roman’ın bu maçı kazandığını düşünürsek
kuzenlerinden ayrı bir şekilde takılmaya devam edebilecek mi diye
düşündürtüyor. Yine klasik olarak her Roman’ın kaybetme ihtimalinin kazanma
ihtimaliyle eşit olduğu maçlarda olduğu gibi bu maç öncesinde de Roman’ın
güreşe ara vereceği haberleri ortaya çıktı. Zaten bu title dominasyonu
sürecinin sonunda güreşe ara vermesi en doğal şey ama bunun zaman olarak ne
zaman gerçekleşeceği bilinmezliğini korumaya devam ediyor. Öte yandan şu anda
950’ye yakın gündür ana kemeri elinde tutan Roman için de 1000 gün söylentileri
de dile getirilmeye başlandı. Geçtiğimiz günler de Heyman da benzer bir şeye
refere etmişti.
Şundan eminiz ki Roman’a ait
olan kemerlerin değişimleri modern WWE tarihinin en ikonik anlarından birine
sahne olacak. Böyle bir ortamın yaşanabilmesi için de Wrestlemania veya
Summerslam gibi büyük PPV’lerine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Yani Roman
buradan kemerle çıkarsa Summerslam’e kadar da muhtemelen korumaya devam
edecektir. Buradan kemerle çıkmama ihtimalini düşündüğümüzde de Cody’nin maçı
kazanabilme durumlarını tartışmamız gerekiyor. Cody, babadan gelme orijin bir
WWE güreşçsi olmasına rağmen 6.5 sene önce olaylı bir şekilde WWE’den ayrılıp kendi
isim haklarını dahi satın alarak başka yolculuklara adım atmış ve AEW’nun
kurucularından biri olmuştu. Şimdi WWE günümüzdeki en büyük rakibi olan AEW’nun
kurucularından birine kendi şirketini temsil ettirip böylesine uzun soluklu bir
title dominasyonunu sonlandırır mı? Bence buradaki en büyük soru işaret tam
olarak da bu. Cody, zaten 12-13 sene önce de main event kumaşı olan mükemmel
bir güreşçiydi. Yanlış kullanıldı, bunun farkına vardı, gitti ve daha güçlü
geldi. 1 senelik ikinci WWE döneminde arada sakatlığı sebebiyle 6-7 ay kaçırsa
da namağlup bir şekilde güreşmeye devam ediyor. Bir de bunun üstüne Royal
Rumble’ı da kazandı ve 2.5 seneyi bitirmek için Roman’ın karşısına çıkmaya
hazır halde duruyor. Eğer Cody; AEW için çok özel bir isim olmasaydı ben gözüm
kapalı kendisini tahminime yazardım. Ancak şimdiyse çekinceli bir şekilde
yaklaşıyorum.
Zaten Sami olmasaydı ben
Bloodline senaryosunun ve Roman’ın çok daha erken kurdukları hakimiyetlerinin
sonlarına geleceklerini düşünüyorum. Şimdi Sami yok ve bundan sonrası için
insanları sıkılmaktan kurtarmak bence çok zor. Roman eğer kemerini korursa
bundan sonrasında gerçekten karşısına çıkabileceği sadece iki isim kalıyor ki
bunlardan bir tanesi sakat(Randy Orton). Lashley ise ne kadar uygun birisi
olabileceği tartışılır. O sebeple hiç emin olmayarak oyumu Cody Rhodes’a
veriyor olacağım. Codynin burada kemerleri alması, ileride olası ana kemer
ayrılığının da bence yolunu açacaktır. Roman güreşmeye devam ettikçe her iki
kemerin ayrılması imkansız gibi bir şey. Bu seferle Roman’ın bu final boss
edası iki kemerle birlikte son bulmalı. Bu da Wrestlemania’da, Cody gibi bir
isme de doğrusu çok yakışır.
Tahmin: Cody Rhodes
--
Güreş endüstrisinin yarattığı en
büyük şov olan Wrestlemania, bu yıl da kendisini heyecanla bekletiyor. Genel
olarak Match Card’ı toplu bir şekilde ayrı olarak değerlendirmek gerekir diye
düşünüyorum. Çünkü burası Wrestlemania ve böyle bir ortamda her şeyinizle
değerlendirilmeniz ve hatta yargılanmanız gerekir diye düşünmekteyim.
Şovda şu anda ilk gece 7 maç ve
ikinci gecede 6 maç olmak üzere toplam 13 maçın yer aldığını görmekteyiz. Kabaca
en önemsizden en önemliye doğru gidersek, ilk olarak altında bir hikaye
yatmayan ve sadece maç olsun diye konulan Showcase maçlarıyla başlamamız
gerekir. Normalde pre-showlarda yayımlanması daha makul olan bu maçların
erkekler tarafında bence ring içi olarak çok güzel şeyler izleyeceğiz gibi
gözüküyor. Altında bir hikaye yatmaması sebebiyle de sanki biraz underrated
kalacak gibi. Kadınlar tarafındaysa maalesef ki heyecanlanmak çok mümkün değil
gibi gözüküyor.
Şovun bir diğer hayal kırıklığı
maçlarından bir tanesi de hiç şüphesiz Brock Lesnar vs Omos maçı gibi
gözüküyor. Lesnar gibi bir ismin son Wrestlamania’larını izlerken çok daha iyi
bir feud ve maç içerisinde yer almasını beklerdim. Kadınlar Tag Team kemeri bu
şovda korunmayan tek kemer olurken bunun yerine Trish ve Lita gibi iki
efsanenin Becky gibi future HOF bir isimle takım olmaları bence hoş bir detay
olacak gibi gözüküyor. Seth vs Logan maçı da yine hikaye olarak sağlam olmasa
da ring içi olarak hakikaten acayip şeyler vaat ediyor.
Altında çok sağlam Wrestlemania
senaryolarının yer aldığı, kemersiz iki tane birbirleriyle bağlantılı feuddan
doğan maçların da yer aldığını görüyoruz. Edge vs Balor Hell in a Cell maçı, bu
uzun ve muhteşem feudu bitirmek için en doğru maç olduğunu söylemek gerekiyor.
Bence tahmininin de zor olması açısından bu feuda yaraşır bir son olacaktır
diye düşünüyorum. Biraz ring içi beni düşündürüyor ama yine de onun da en
azından vasatın üstünde olabileceğini düşünüyorum. Bu feudla bağlantılı ortaya
çıkan baba-oğul aile dramasını kapsayan Rey vs Dominik maçı da yine kağıt
üzerinde ve senaryo bakımında harika duran ve tam da WM’ye yakışır bir maç
olarak karşımıza çıkıyor.
Hikayesi çok sağlam olan ve bir de
bunu kemer mücadelesiyle taçlandıran Bloodline Tag Team kemer mücadelesiyse
yine oldukça dikkat çekici maçlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Cidden Edge
& Balor feudunun, Mysterios senaryosunun ve Bloodline & Sami olaylarının
WWE’nin Wrestlemania için medar iftiharları olduğunu düşünüyorum. 1 senedir
ilmik ilmik işlenen senaryoları bitirebilecek en uygun yer olan WM’de tam da en
doğru şekilde planlanmış durumdalar. Ring içleri de beklendiği gibi güzel
geçerse yine tadından yenmeyecektir.
Feud altyapısı bakımından biraz üstte
bahsettiklerim kadar sağlam olmasalar da yine de güzel bir alt yapıya sahip iki
tane orta segment kemer maçımız da mevcut. Birinde Gunther-Drew-Sheamus
üçlüsünün inanılmaz fiziksel, DQ’nun olmadığı bir ortamda iyice sert geçecek
muazzam mücadelelerine tanıklık edeceğiz. Diğerindeyse bir halef selef maçında
Cena’nın kemer mücadelesine şahitlik edeceğiz.
Main event öncesinde Kadınlar
kemerlerine baktığımızdaysa bence olabilecek en güzel ayarlamaların yapıldığını
görmekteyiz. Raw tarafında dominant şampiyon Bianca’nın karşısına birkaç ay
önceki Asuka çıksaydı, maçın bir heyecanı olmayacaktı ancak Wrestlemania’da henüz
galibiyeti olmayan ve gimmick değiştiren Asuka’nın yapabilecekleri tam bir
bilinmezlik noktası. Smackdown tarafında da bir rövanş maçı izleyeceğiz. Burada
Ripley vs Bianca daha iyi olmaz mıydı soruları gündeme geliyor fakat bence
Ripley’e bir WM moment yaratmak ve 2020’nın rövanşını almasını sağlamak adına
böyle bir planlama yapıldığını düşünüyorum. Asuka’nın gimmick değişikliği de
zaten işin Raw kısmını bence kurtarıyor.
Main event’e geçersek benim
Wrestlemania Match cardı içerisindeki hayal kırıklıklarımdan biri olduğunu
söylemem gerekiyor. Bunun tek sebebi aslında tamamen kişisel. Nitekim
bildiğiniz üzere insanı beklentileri üzer. Benim de Hollywood’da gerçekleşecek
bu şov için tek beklentim böylesine devasa bir Bloodline sonucunda işlerin o
ailenin en büyüğü olan The Rock’a bağlanmasıydı. Bu benim özelimde gerçekten
çok istediğim bir şeydi. Ancak The Rock bir fantezi ve bu fanteziyi geride
bırakırsak hakikaten Roman’a zaten Cody’den başka bir rakip bulmak çok zordu. Daha
önce de bahsettiğim gibi Roman artık öyle bir konumdaki bir part timer olması
şu anda çok daha hayırlı bir şey. Çünkü sürekli her PPV’e çıkması maçlarının
heyecanını alıp götürebiliyor. Mesela Royal Rumble ve Elimination Chamber’da
hikayesel olarak güzel şeyler yaşamasak oldukça tahmin edilebilir maçlar
izlediğimizi kabul etmemiz gerekiyor. İşte neyse ki şu anda karşımızda namağlup
yoluna devam eden, 2023 Royal Rumble galibi Cody Rhodes yer alıyor. Olası tag
team kemer kaybı sonrasında Bloodline’in çatlama evresinde Roman’ın da kemeri
kaybedip kaybetmeyeceği konusu bence oldukça dikkate değer bir konu olarak
karşımıza çıkıyor. Bunu da Cody’den başkasıyla yapmanız da zaten mümkün
değildi.
Match Card dışında Randy’nin de
sağlıklı olup bu şov içerisinde yer almasını isterdim. Öte yandan aslında bu
şovda olması planlanan Bray Wyatt vs Bobby Lashley feudunun yer almaması da
bence üzücü bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Wyatt’ın sakatlığı(tam olarak
ne olduğu açıklanmasa da sakatlık olduğu düşünülüyor) sebebiyle Lashley’in
rakipsiz kalması (teselli ödülü olarak son Smackdown’da Andre the Giant
Memorial Battle Royal’i kazanması) ve bu sebeple muhtemelen WM içerisinde yer
alamayacak olması bence negatif bir unsur. Belki Miz’in bir promosunu keserek
kendisini gösterip seyircileri anlık mutlu edebilir diye düşünüyorum. Bir de
tabi ilk şov 1 Nisan’a denk geldiği için de kesin 1 Nisan’la alaklı da bir
segment görürüz diye de düşünüyorum. Miz’in yapacağı kötü bir 1 Nisan şakası
sonrasında Lashley onu yıkmak için ringe gelebilir. Bununla beraber başka bir
return veya sürpriz bir şey olur mu konusunda da çok emin değilim. Mesela geçen
sene Seth Rollins’in WM rakibi gizli tutulurken bir return izleyeceğimiz kesin
gibi bir şeydi. Şimdiyse pek öyle bir ortam yok gibi görünüyor. Ancak
biliyorsunuz ki WM her zaman sürprizlerle dolu bir ortam olmuştur her zaman.
Dolayısıyla hiçbir şey için asla, asla dememek lazım. Belki de Lashley ringe
gelerek kendisine bir rakip bulma konusunda ısrarı da olabilir çünkü son
günlerde sürekli WM’ye hazır olduğuna yönelik postlar paylaşmaya devam ediyor.
Birkaç maç dışında bence güzel nitelendirilebilecek bir Match Card’a sahip olduğumuzu düşünüyorum. WM, birçok uzun soluklu feudların bitiş yeri olduğundan güreşçilerin bu şovdan sonraki atacağı adımları da yavaş yavaş düşünmemiz gerekir diye düşünüyorum. Artık bunları da diğer yazılar da konuşuyor oluruz. Şimdiden herkese iyi seyirler diliyorum, dolu dolu bir hafta sonu bizleri bekliyor.