ARA

25 Eylül 2016 Pazar

Clash of Champions 2016 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri



WWE Clash of Champions 2016 – 25 Eylül 2016

Eylül ayının ikinci PPV’si ile, yani bir diğer değişle Raw’ın PPV’si ile sizlerle birlikteyiz. Aslında her sene bu zamanlar bildiğiniz üzere Night of Champions olurdu lakin şimdi isminde ufak bir değişimle, aynı konsept ile karşımızda bulunuyor. Bu arada bu yazılara başlamamın üstünden koskoca bir yıl geçmiş. Zaman akıp gidiyor gerçekten J.
Evet match card’a bakarsak, Smackdown PPV’si olan Backlash’e göre kesinlikle çok daha doyurucu bir şov bulunuyor önümüzde. Öncelikle bütün kemerlerin ortada olduğunu söyleyelim. Main eventimiz’de yeni şampiyon Kevin Owens kemerini Seth Rollins’e karşı koruyacak. Daha fazla bekletmeden maçlara göz atmaya geçelim…




Pre Show Match
Alicia Fox vs Nia Jax

Bu sefer pre-show’umuzda sonunda Raw’da başka kadın güreşçilerinde olduğunu hatırlamamıza vesile olan bir maç bulunuyor. Nia Jax biliyorsunuz ki, NXT’den ana kadroya draft ile geçmişti. Bir süre tıpkı Braun Strowman gibi yerel güreşçilerle yani diğer bir değişle jobber’lar ile maç yaptıktan sonra nihayetinde ilk feuduna uzun zamandır ortada görünmeyen Alicia Fox ile girdi. Jax yendiği jobber’ler ile dalga geçerken bunlardan bir tanesi Fox’ın arkadaşı olduğu için Fox, intikam amaçlı ertesi hafta Jax’e meydan okudu. Ama gerçekten uzun zamandır görmediğimiz bir diva dominasyonu yaşandı maçta. Nia, maç devam ederken Fox’ı bariyerlerin üzerine spearladı!

Nitekim o maçın rövanşı olarak bu maç ayarlandı. Yani tahmini zor bir maç değil doğrusu. Rock’ın kuzenlerinden biri olan Nia Jax bu maçı alacaktır.

Tahmin: Nia Jax




Singles Match for the WWE Cruiserweight Championship
T.J Perkins(c) vs Brian Kendrick

Evet yaklaşık 9 yıl aradan sonra Cruiserweight yani hafif siklet şampiyonluğu WWE’ye geri dönmüş durumda. WWE’nin 9 yıl önce bu şampiyonluğu neden kaldırdığına dair bir fikrim yok ama bu işi yapan, ama ana veya orta kemeri alma konusunda yeterli karizması olmayan yetenekli güreşçiler de bulunmakta. Bunları bu şekilde önemsiz görüp, bu division’ı ortadan kaldırmak kesinlikle saçma bir karardı. Sonuçta bu güreşçilerin yaptıkları hareketleri izlemesi çok zevkli ve de bir hayli riskli. Haklarının en azından bir kemer ile verilmesi gerekiyordu. İşte bu nedenlerle Cruiserweight kemerinin geri dönmesi kesinlikle hayırlı oldu.

Bu uğurda WWE aslında aylar öncesinde Cruiserweight Classic adıyla bir turnuva, bir oluşum başlattı ki yayınlarını da WWE Network’den yaptı. Uzun süren maç maratonundan sonra nihayet 32 kişilik turnuva başladı. Turnuvada birçok ülkeden birçok güreşçi yer aldı. Bunların içerisinde Brian Kendrick, Tajiri ve Funaki gibi eskilerde vardı. Öte yandan birçok maskeli güreşçiyi de görmek mümkündü. Kemeri de finalde maskeli Gran Metalik’i yenen T.J Parker kazandı.

Zaten drafttan önceki Raw’da, Staphenie Cruiserweight kemerinin ve güreşçilerinin Raw’a geleceğini açıklamıştı. Nitekim en son Raw’da sonunda geldiler. Aralarında şampiyon T.J Parker’ı göremesek de, Kendrick; Gran Metalik, Cedric Alexander ve Rich Swann’ın bulunduğu Fatal 4-way maçtan galip ayrılarak kemer için #1 contender oldu.

Brian Kendrick’i sanırım yaklaşık 7-8 senedir WWE’nin ana şovlarında görmüyorduk. Bir ara NXT’de takıldı ama daha çok arka planda eğitmen olarak görev alıyordu. Şu sıralar ise Cruiserweight division’un içerisinde. Kendisi sevdiğim bir isim ama T.J Parker herhalde ilk kapışmasında kemerini kaybetmez. O nedenle tahminim şampiyona gidiyor.

Tahmin: T.J Parker




Singles Match
Sami Zayn vs Chris Jericho

İki Kanada’lı ismin de aslında uzun zamandır doğru dürüst feudları yoktu. K.O ile feudu bittikten sonra bir süre ortalıkta boş gözüken Zayn, geçtiğimiz Raw’lardan birinde Jericho’nun Highlight Reel programına katılmıştı. Biliyorsunuz şu sıralar Jericho, Kevin Owens’ın en yakın arkadaşı modunda takıldığı için konu Kevin Owens’den açıldı. Zayn, bana yaptıklarını bir gün sana da yapacak falan dedi. Jericho’da telefon ile Zayn’e vurup, codebreaker çekti. Feud da bu şekilde doğmuş oldu.

Tahmine geçersek, Sami Zayn bence alacaktır. Jericho’nun sık sık böyle genç isimleri yükseltmek için bir basamak olduğunu biliyoruz. O nedenle bence Sami alacaktır. Yine de %100 emin değilim doğrusu.

Tahmin: Sami Zayn





Triple Threat Match For the WWE Raw Women’s Championship
Charlotte(c) vs Sasha Banks vs Bayley

Summerslam’de hepimizi en çok şaşırtan sonuç şüphesiz Charlotte’ın kemeri Sasha’dan yeniden kazanmasıydı. Yani Sasha kemeri kazandıktan sadece birkaç hafta sonra kaybetmiş oldu.Sasha’nın bir sakatlığı var dendi ama kendisi beklenenden çok erken döndü yani bu kemeri bırakması için bir sebep olmamalı bence.

Gerçekten bu senaryodan artık sıkılsak da hakkını vermek lazım ki Charlotte ve Sasha her zaman çok güzel maçlar çıkartıyorlar. Ve de şimdi işin içine Bayley’de eklendi.

Bayley biliyorsunuz draftta olmasa da daha sonra Raw’a geçen isimlerden. Kendisi bu maça, kemer için yapılan #1 Contender maçıyla dahil olmuştu.  Charlotte’ın kemeri için yapılan triple threat maçta, Sasha ile birlikte double pin olmuş ve de bu şekilde bu maçta triple threat olarak açıklanmıştı. Bu arada #1 Contender maçındaki son kişi Dana Brooke’idi, yani Charlotte’ın kankası. Bir süredir aralarındaki ilişki bozulacak gibiydi ama WWE inatla bu arkadaşlığı sürdürüyor.  Ama belki bu maçta bir etkisi olabilir kendisinin, zira bu bir No DQ maç olacak. Bir şekilde Charlotte’ın kemeri kaybetmesine neden olabilir ki ben yine kaybetmesini bekliyorum. Yani kazanırsa daha kiminle kemer feuduna girecek bilemiyorum, diva kalmadı çünkü. O nedenle kemer tekrardan Sasha’ya gidebilir. Buna sebebiyet veren de Dana Brooke olabilir.

Sonuç ne olursa olsun Four Horsewoman’ından üçünün kapışmasını keyifle izleyeceğiz. Tahminim Sasha.

Tahmin: Sasha Banks





Tag Team Match for the WWE Raw Tag Team Championship
The New Day(Big E & Kofi Kingston/Xavier Woods) vs The Club(Luke Gallows & Karl Anderson)

Geçtiğimiz PPV olan Summerslam’de, aslında tam da beklediğimiz gibi olaylar gerçekleşti. Tahmin olarak The Club’ı söylemiş olsam da, Big E’nin sakatlıktan dönüp takımını kurtarması beklenen bir şeydir. Nitekim öyle de oldu, Big E geldi ve yumurtalıklarına saldıran ikiliye saldırdı ve de DQ ile 
New Day kemerlerini korumayı başardı. Böylece toplam 1 sene 1 aydır takım kemerleri New Day’in elinde bulunuyor.

Ben yine oyumu New Day’in karşı tarafına vereceğim. Geçtiğimiz PPV’de hatırlarsanız Kofi ve Xavier maça çıkmıştı ve de bizlere Big E olmadan New Day’in kemeri kaybedebileceği izlenimini vermişlerdi. Bunun kanıtı olarak geçtiğimiz Raw’larda ortada kemerin olmadığı bir rövanş maçında, Club; Xavier ve Kofi ikilisini temiz bir şekilde yenmeyi başarmışlardı.

Tahminim artık bu kemerin el değiştirmesi yönünde. Ama New Day bu, biliyorsunuz bir şekilde kemerler onlarda kalabiliyor. Ama artık nereye kadar devam edecek bu? Çünkü ortada doğru düzgün takım kalmadı. Bu nedenle kemeri almaya en uygun takım da Club olarak görünüyor. Kemersiz New Day nasıl olur bilemiyorum ama umarım dağılmazlar.

Tahmin: The Club(Luke Gallows & Karl Anderson)




Singles Match; Final match in a best of seven series Match 7 (3-3)
Cesaro vs Sheamus

Hatırlarsanız Summerslam’in pre show’unda ikili arasında ilk maç gerçekleşmiş ve maçı Sheamus kazanmıştı. Daha sonraki Raw’larda Sheamus durumu 3-0 yaptı. Ama tabi ki de işin burada kolayca bitmesi imkansızdı, yani bu seri ya da bu feud bir şekilde son maça kalacaktı ki iş heyecanlı boyutlara ulaşsın. Bununla birlikte Cesaro ilk galibiyetini bir house show’da aldı. Daha sonra iki Raw’da üst üste kazanarak seriyi 3-3’e getirdi ve son maça taşıdı.

Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki bu feud benim hiç beklediğim gibi gerçekleşmedi. Ben farklı maç türlerini de kapsayan bir dizi maç serisi olarak düşünürken, ikili hep normal maç yaptılar. Hem de gerçekten önemsiz yerlerde yaptılar. Örneğin bu ikili Summerslam’in pre show’unu mu hak ediyordu? Veya house show’da bir maç mı hak ediyorlardı? Söylemek istediğim bu ikili şuan da değerini bulamamış durumdalar. Hepimiz biliyoruz ki şu an WWE’de ciddi bir main eventer sıkıntısı var. Özellikle Raw’da ilk draft zamanı sadece Roman,Seth ve Lesnar bulunuyordu. Lesnar’ı zaten saymaya gerek yok, yılda 2-3 PPV’e çıkıyor sadece. O nedenle bu bazı hak ettiği değeri göremeyen kişiler için bir fırsattı. Çünkü roster’da her ne kadar main eventer sayısı kısıtlı olsa da bunu hak eden çok fazla kişi bulunuyor. Bir main eventer yaratmak aslında kolay bir iş değildir. Misal şuan Kevin Owens, Raw’da main eventer seviyesine yükselmiş ve de kemer almış vaziyette. Ama bu kemeri almadan önce ve de ana senaryolara girmeden önce birçok önemli feuda girdi, iki kez de Intercontinental kemerini kazandı. Keza sakatlanmasaydı Finn Balor’da bir main eventer olacaktı.
Bu main eventer konusunu neden girdim diye soracak olursanız, bu seriyi kazanan işin sonunda bir kemer maçı yapmaya hak kazanacak. Yani bu ümit ediyorum ki U.S kemeri falan olmaz da direk ana kemer olur. Çünkü bu iki isim de ana kemerde maç yapmaya ve ana senaryolara girmeye hazır. Sheamus’ın yeri zaten orası, yani daha sen başında senelerdir olduğu gibi oradaydı. Cesaro ise bir türlü hak ettiği push’ı alamadı.

Seriyi kazanan geçen yazıda dediğim gibi bence Cesaro olacak. Hikaye gerekli omzundan sakat olarak güreşmekte şu an. Bu ona yenilgi için bahane veriyor ve de hiç değilse WWE’nin onun kaybetmelerine bir neden bizlere sunuyor. Bu da yetmezmiş gibi bir de sırtını sakat göstermeye başladılar. Ama ona rağmen Cesaro seriye tutundu. Bu maçın sonunda ya Cesaro’ya güzel bir an yarattıklarını göreceğiz ya da deyim yerindeyse WWE’nin klasik gösterip de vermeme politikasının devamını göreceğiz. Ben ilk ihtimali umut ediyorum.

Tahmin: Cesaro




Singles Match for the WWE United States Championship
Rusev(c) w/Lana vs Roman Reigns

Summerslam’de gerçekleşmeyen bu maçın artık bu sefer gerçekleşmesini umuyoruz. Summerslam’de hatırlarsanız, Rusev daha maç başlamadan Roman’a saldırmaya başlamıştı. En sonunda fena bir dayak yemişti ve maça çıkamayacağı açıklanmıştı. Summerslam’in son iki maçından biri olduğu düşünülürse, gecenin bizler için kötü bittiğini söylemek abes kaçmaz.

Bu sakatlık nedeniyle Rusev 2 hafta ortalarda yoktu. Ortaya çıkmalıydı çünkü sonuçta Clash of Champions, yani bütün kemerler ortada olması şarttı. Sonucunda ise, Roman’ın ana kemer maçına çıkmasını engelleyerek return yaptı. Şöyle ki eğer Roman, Kevin Owens’ı yenseydi main event maçı triple threat olacaktı ama Rusev bunu engellemiş oldu. GM Mick Foley’de Roman’a intikam şansı verdi ve Clash of Champions’a bu maçı yeniden ayarladı.

Geçtiğimiz yazıda Roman’a karşı tepkileri merak ediyorum demiştim ama sanırım artık bu boo’lama olayı Roman’ın kaderine yazılmış durumda. Rusev bile Roman’a karşı cheer(olumlu tezahurat) alır hale geldi. Bir kez daha Roman’ın boo’lamalar eşliğinde kemeri kazanışını izler miyiz? Bence izleriz, hiç değilse bir süre mid carder seviyesinde takılması en önemlisi. Çünkü ana senaryo kendisinden bağımsız ilerliyor, ana kemere girmesi bir hayli zor.

Bu maçı kaybetmesine, hele temiz bir biçimde kaybetmesine hiç ihtimal vermiyorum. Çünkü daha geçenlerde WWE, Roman’ı yenebilen 5 kişi diye bir video yayınladı. Bunu Goldberg, The Rock, Undertaker, Cena gibi isimlere yapıyorlardı. Roman’ın seviyesini siz düşünün artık. O nedenle, Lana falan bir şey yapmazsa Roman kemeri alır. Ama şöyle bir ihtimal de var ki, bir süre Seth’in Triple H ile olan feudunda Seth’e yardımcı olabilir. Çünkü en son Raw’da, Kevin Owens ve Rusev Roman’ı dağıtırken, onu kurtarmaya Seth gelmişti.

Her neyse tahminim Roman’a.

Tahmin: Roman Reigns




Singles Match for the WWE Universal Championship
Kevin Owens(c) vs Seth Rollins

Gecenin main eventinde ise hiç beklemediğimiz bir feud, bir şampiyon ve de maç bulunuyor. Summerslam’de hatırlarsanız, Seth ve Finn Balor Raw’ın yeni ana kemeri için maça çıkmışlardı. Finn Balor maçı kazanmıştı lakin ertesi Raw’da maçı sakat tamamladığı ortaya çıkmıştı. Bu gerçek bir sakatlıktı ve Balor 6 ay falan ringlerden uzak kalacak. Bunun sonucunda Balor kemeri Mick Foley’e teslim etti. Foley’de boşa çıkan kemer için önümüzdeki hafta Fatal 4-way Elimination maçı yapılacağını açıklamıştı. Bunun için Seth, Kevin Owens, Roman Reigns ve Big Cass yapmış oldukları maçları kazanarak bir sonraki hafta Fatal 4-way maçına çıkmaya hak kazanmışlardı.
Maç olağan şeklinde ilerlerken ilk elenen isim Big Cass olmuştu. Daha sonra Roman dışarıda Seth’e spear çekerek onu ringe sokmaya çalışıyordu. Bu sırada hiç kimsenin beklemediği bir yerden Triple H çıktı ve dışarıda Roman’a pedigree çekti. Daha sonra Seth’i uyandırarak onu Roman’a tuş ettirdi. Şimdi bu gayet normal bir olaydı. Sonuçta Seth, 2014 yılında takım arkadaşlarını satarak (yani Roman ve Dean’i) Triple H’in tarafına; yani otoritenin tarafına geçmiş ve onların bir adamı olmuştu. Bu sayede şampiyonluk kazanmış, onu bir şekilde de sakatlanana kadar korumayı başarmıştı. Ayrıca Roman ve Triple H’de WM döneminde feud halindeydiler. Triple H kemerini kaybetmenin acısını Roman’dan çıkarabilirdi. Yani hikayenin bu kısmı için şaşırtıcı bir şey yoktu.

Ama asıl olay daha sonra yaşandı. Triple H, Kevin Owens’a doğru giderken hepimiz onun K.O’ya bir pedigree çekeceğini ve Seth’i yeniden şampiyon yapacağını düşünmüştük. Ama belki de yılın en büyük bombası orada patlamış oldu. Triple H birden Seth’e dönerek pedigree’yi Seth’e çekti ve Kevin Owens’ın şampiyon olmasını sağladı. Bu gerçekten büyük bir şoktu ve de son yılların en güzel Raw sonlarından biriydi. Triple H, kemeri sinirli bir şekilde Foley’nin elinden alırken, eşi Stephanie’de Kevin Owens ve bizler gibi şaşkındı.

Bu olaydan sonra Triple H’i Raw’larda görmedik. Yani kendisinden bu olayı neden yaptığına dair bir açıklama gelmedi. Şu açık ki bu olaydan Stephanie dahil kimsenin hikaye gereği haberi yoktu. Yani Seth ve otoritenin geçmişini de düşünürsek, Seth kendine yapılmasını istemediğin şeyleri başkasına yapma mantığı ile(Gerçek hayatta yapmayın lütfen:D) şuan da kemerden olmuş durumda. Yani uğruna takım arkadaşlarını sattığı adam, kendisini bir anda satıverdi. Artık K.O; Triple H tarafından seçilmiş yeni bir numaralı adam durumunda.

Bu hikayenin devamında mini bir Shield reunion görebiliriz. Roman’ın maçıyla ilgili konuşurken de bundan bahsetmiştim. Seth, Roman’ı kurtardıktan sonra bir süre Roman ile birlikte takılabilirler. Ama uzun vadeli konuşursak, önümüzdeki WM’nin bir maçı belli gibi duruyor: Triple H vs Seth Rollins.
Bu olay daha öncelerden beri planlanıyordu zannedersem. Belki geçtiğimiz WM’nin main eventi Seth sakatlanmasa Seth vs Triple H olacaktı. Ama bu sefer Balor’ın sakatlığından sonra B planı olarak bu ortaya çıktı diye düşünüyorum. Her ne olursa olsun Raw’ı izlemek için bu başlı başına bir neden ve de şuan da Raw’a dair en ilgi çekici senaryo durumunda. Olayları yavaş yavaş işleyip, WM’ye kadar taşıyacaklarını düşünmekteyim.

Bu arada Seth’de bu olay vesilesiyle bir face turn geçirdi. Zaten face olarak dönmesi gerekirken bir süre heel takılmıştı. Ama şimdi seyircilerin desteği ile face olarak da ne kadar iyi olabileceğini kanıtlıyor. Ama bu kazanması için yeterli olmayacaktır. Daha kemeri yeni kazanmış bir isim, istisnai durumlar hariç kemerini hemen kaybetmez. Kevin Owens bu nedenle maçı kazanacaktır ama harika bir maç izleyeceğimiz kesin. Ama asıl soru şu; Kevin Owens temiz bir şekilde mi yenecek yoksa Triple H’in yardımı ile mi yenecek? Bunu hep birlikte göreceğiz ama eski otoriteye dair detayları bile Triple H olmasa dahi burada Seth’in aleyhine görebiliriz. Örneğin Big Show, J&J Security falan… Tabi bu uç bir tahmin ama güzel olabilirdi. Kıssadan hisse, Triple H’in bir şekilde maça etkisi olabilir.

Tahmin: Kevin Owens

--

Bütün Raw kemerlerinin ortada olduğu, ilk Raw’a özel PPV’imizde güzel maçlar bulunuyor. Ben biraz fazla kemer değişimi bekliyorum ama bakalım bizlere neler bekliyor göreceğiz. Umarım güzel bir PPV olur.


11 Eylül 2016 Pazar

Backlash 2016 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri



WWE BACKLASH 2016 – 11 EYLÜL 2016

Eylül ayının ilk PPV’si ile karşınızdayız... İlk PPV diyorum çünkü hepinizin bildiği gibi artık Smackdown ve Raw birbirlerinden bağımsız olarak her ay PPV düzenleyecekler. Bunun ilk ayağı ise Eylül ayında Backlash ve Clash of Champions ile başlıyor.

Backlash aslında eski bir WWE PPV ismi. Yaklaşık 7 senedir düzenlenmeyen bir PPV’di. Ama zannedersem Smackdown PPV’ler hep bu eski isimlerden oluşacak. Misal Ekim ayının PPV’si yine eski isimlerden No Mercy.

Match Card’a bakarsak son hafta Tag Team Championship’de yarı final ayarlanmasa, sadece ve sadece 5 maçımız bulunuyordu. Genel olarak ortalama 10 tane maç olduğunu düşünürsek, sanki bu iki PPV olayı pek doyurucu olmayacak gibi geliyor. Ayda bir tane olsun, o da ortak olsun. Öbür türlü gerçekten PPV’leri doldurmakta zorlanacaklarını düşünüyorum. Hem de böylece PPV’lerin anlamı kaçıyor, normal haftalık şovlardan ne farkı kalıyor ki? Bu söylediklerim şimdilik iki PPV’li sistemi izlemediğimiz için, bir öngörü olarak söylüyorum. Biraz şans vermek lazım tabi ki ama şimdilik görünen durum bu.

Her neyse konumuza dönersek, 2 tane kemer ilk sahibini arıyor. Ayrıca main even’imizde ise Dean Ambrose kemerini AJ Styles’a karşı koruyacak.




Tag Team Match for the Tag Team Tournament Final
The Usos (Jimmy Uso & Jey Uso) vs The Hype Bros (Zack Ryder & Mojo Rawley)

Evet üstte bahsettiğim iki kemerden bir tanesi takım kemerleri. Bunun için GM Daniel Bryan ve Commissioner Shane McMahon, takım kemerleri için Summerslam’dan sonraki hafta bir turnuva başlattılar. Uso’lar çeyrek finalde The Ascension’ı yenerken yarı finalde ise American Alpha’ya elenmişlerdi. Ama maçtan sonra Gable ve Jordan ikilisine saldırarak, Gable’ı sakatlayan Uso’lar heel turn geçirerek bir şans daha elde etmişlerdi. Bu arada sakatlık, büyük bir ihtimalle senaryo icabı bir sakatlık, bunu da belirtelim.

The Hype Bros ise çeyrek finalde Vaudevillains’i yenmişlerdi ancak yarı finalde ise Rhyno & Slater ikilisine kaybetmişlerdi. Nitekim bu sakatlık senaryosundan sonra yarı finalde kaybeden iki takım olan Uso’lar ve Hype Bros’a finale çıkmak için bir şans daha verildi. Kazanan finalde Rhyno ve Slater ikilisinin rakibi olacak.

Şimdi Rhyno ve Slater ikilisi face ikili olduğu için rakiplerinin heel olmasını bekliyorum. Dolayısıyla uzun bir süredir face olan ve face olmalarına rağmen tıpkı kuzenleri Roman gibi boo yiyen Uso’lar’ın, heel halinin bu maçı kazanacaklarını düşünüyorum.  Ayrıca zaten Hype Bros ile Slater & Rhyno ikilisi daha önce yarı finalde karşılaşmışlardı, aynı maçı tekrar yaptırmazlar herhalde.

Tahmin: The Usos (Jimmy Uso & Jey Uso)




Six-pack Elimination Challenge for the WWE Smackdown Women’s Championship
Natalya vs Naomi vs Becky Lynch vs Nikki Bella vs Carmella vs Alexa Bliss

Öncelikle maçın kurallarından bahsedersek 6 güreşçi birden maça başlayacak. Tuşlanan veya pes eden maçtan elenecek. En sona kalan ise, tarihin ilk Smackdown Women’s şampiyonu olacak.

Aslına bakarsanız Summerslam’de bu 6 isim takım halinde karşılaşmışlardı. Maçı da o gün return gerçekleştiren Nikki Bella kazandırmıştı. Şimdi bu altı ismin ihtimallerine tek tek göz atalım:

Nikki Bella: Zaten heel olarak ara veren Nikki geri dönüşünü de heel olarak yapmıştı aslında. Ama seyircilerden çok iyi reaksiyon alınca face oldu. Şu sıralar Carmella ile feudu bulunuyor. Smackdown’a yeni gelen Carmella bir etki yaratmak için Nikki’ye saldırdı ve aralarında feud başlamış oldu. Ben kendisinin kemeri almasını beklemiyorum çünkü hali hazırda bir feudu bulunuyor. Ki zaten geçtiğimiz seneler çok uzun bir title reign yapmıştı.

Carmella: Aslında Nikki için söylediklerim kendisi içinde geçerli. Bir feudu zaten bulunmakta o nedenle maçı kazanmasını beklemiyorum. Tahminimce Nikki’nin bir roll-up’ı ile elenir. Daha sonra Nikki’ye saldırır ve onun Alexa tarafından elenmesine sebebiyet verir.

Alexa Bliss: O da NXT’den ana kadroya yükselen isimlerden. Her nedense ona da pek şans vermiyorum ve de kemer için erken olduğunu düşünüyorum. Onu eleyen bence Becky olacak.

Natalya: Senelerdir WWE’de yer alıyor kendisi. Yani gerçekten bazı şeyleri zaten kazandı. En azından şimdilik kazanmasına gerek yok. Ama bence sona ikiye kalacaktır.

Naomi: Bir süre ortalıkta gözükmedikten sonra yeni bir entrance ve de gimmick ile dönen Naomi bence en yetenekli isimlerden. Kemer için ikinci adayım kendisi. Ama sanki sona kalmayacak ve de Natalya tarafından elenecek gibi geliyor.

Becky Lynch: İşte en büyük favori ile karşınızdayız. Becky hatırlarsanız, Smackdown draft seçimindeki ilk kadın isimdi. Çok uğraşıyor çok çabalıyor, güzel maçlar çıkartıyor. Bu kemeri birisi hak ediyorsa kesinlikte bu Becky’dir. En sona tahminimce Natalya ile kalacaklardır. Natalya’yı pes ettirip kemeri almasını umuyorum.

Bir de şunu söylemeden edemeyeceğim, eğer Eva Marie’nin cezası olmasaydı bence bu maçı kazanmaya bir numaralı aday kendisiydi.

Tahmin: Becky Lynch





Singles Match for the Intercontinental Championship
The Miz(c) w/Maryse vs Dolph Ziggler

Evet, şaka değil Dolph Ziggler yine bir tittle shot içerisinde. Evet, kendisi çok underrated bir isim, main event pozisyonunda olması gereken her şeye sahip, ben de çok seviyorum ama kendisini bu şekilde çok fazla bu işlerin içine sokunca insanlar ister istemez sıkılıyorlar. Hatırlarsanız sene başında Kevin Owens’dayken kemer Dolph yine onunla baya bir maç yapmıştı. Daha geçen PPV’de ana kemer için Dean’e karşı maç yapmıştı ve şimdi gene bir kemer için bir maçın içerisinde.

Feudun doğuş noktasına bakarsak, her Smackdown programından sonra Talking Smack adında WWE’nin düzenlediği bir talk show programı yapılıyor. Programın o gün ki konukları GM Daniel Bryan, Miz ve Maryse’ti. Bilmeyenler olabilir belki, Miz ile Bryan’ın bir geçmişi bulunuyor. NXT’nin ilk zamanlarından beri araları senaryo gereği hiç iyi değil. Miz’in deli gibi push aldığı zamanlar, Bryan; Miz’in rookie’si(çaylağı) olarak NXT’ye gelmişti. Miz kendisini çok ezmişti. Daha sonra Bryan, Miz’in elinde olan US kemerini almıştı. Zira bununla da beraber, Talking Smack’de Bryan, Miz’e ringde korkakça güreşiyorsun dedi. Daha sonrasında ise Miz, tarihin en mükemmel promolarından birine imza attı. Ama işte bunu yanlış yerde yaptı keşke bir Smackdown programında yapsaydı. Etkisi daha fazla olabilirdi. Ama yine de Miz tekrardan seyirciler tarafından saygı duyulan bir isim oldu. Aslında Miz’in en iyi yaptığı iş bu; promo kesmek. Belki ring içinde o kadar iyi değil ama çok yüksek push aldığı zamanlarda bile bunu mikrofon yeteneğine borçluydu. Dile kolay WM Main eventine çıkmış bir adamın bundan birkaç ay önce jobber olması kabul edilemez bir durumdu. Şimdi neyse ki bir kemeri var ve umarım tekrardan main event seviyesinde kendisini görürüz. Çünkü gerçekten harika bir heel rolü oynuyor.

Her neyse feud üzerinden devam edersek, Miz benzer bir promoyu Smackdown’da da keserken 
Dolph ringe geldi ve tekrardan korkakça dövüşüyorsun dedi. Nihayetinde Bryan Backlash için bu maçı ayarladı.

Biliyorsunuz ben Miz’in Summerslam’de kemeri kaybetmesini bekliyordum. Ama o Crews’a karşı kemerini korudu. Ne zamana kadar Maryse’in yardımı ile kemerlerini korutacaklar bilemiyorum. Dolph ise herhalde neredeyse 1 yıldır feud kazanamıyor. Tahmini zor bir maç, eğer Miz o muhteşem promoyu kesmese kesin kemeri kaybeder derdim ama şimdi kendisi eskiye nazaran daha değerli ve daha saygı duyulan bir isim. O nedenle, kemerini korumasını bekliyorum. Belki yine bir DQ ile falan korur.

Tahmin: The Miz




Tag Team Tournament Final for the WWE Smackdown Championship
Heath Slater & Rhyno vs ???

Soru işaretli kısmımla alakalı bilgiyi aslında yukarıda da bahsettim. Slater ve Rhyno ikilisi, çeyrek finalde eski takımlardan Headbangers’ı yendi.  Yarı finalde ise Hype Bros’u yenerek finale yükseldiler. Yukarıdaki tahminime göre de bu maçta Uso’lar ile karşılaşacaklar.

Bu maçla ilgili konuşacağımız şey aslında Heath Slater. Hatırlarsanız draft zamanı iki brand tarafından da draft edilmemiş ve free agent olarak kalmıştı. Daha sonra iki şova da sürekli katıldı, şans istedi. Lesnar’a, Orton’a meydan okudu. Eski takım arkadaşı Jinder Mahal’den ihanet yedi. Rhyno’yu yenemediği için Smackdown kontratı kazanamadı. Hikayeye göre 7 çocuğu vardı ve onlar için kontrat almalıydı.

En sonunda Summerslam sonrası Smackdown’da takım kemerleri tanıtılırken ortaya çıktı. Aldığı reaksiyon çok iyiydi ki zaten kendisi şu an WWE’deki en güzel şeylerden bir tanesi. Kemer için şans istedi. Shane’de ona eğer bir takım arkadaşı bulup bulup bu turnuvayı kazanırlarsa, kendisinin bir Smackdown kontratı hakkı kazanacağını söyledi. Slater arka alana gitti herkesle konuştu. Nihayet Rhyno kendisinin bu teklifini kabul etti ve ikili beraber takılmaya, takım olmaya başladılar.
Şimdi önümüzde Heath’in harika bir hikayesi var. Bu senaryonun mutlaka kemerle taçlandırılması gerekiyor. O nedenle bu turnuva için tahminim Heath Slater ve Rhyno. Maç sonunda eşi ve 7 çocuğu ile galibiyeti kutlar diye düşünüyorum :D.

Tahmin: Heath Slater & Rhyno




Singles Match
Randy Orton vs Bray Wyatt

Yani şimdi ben Summerslam ile alakalı ne söyleyeyim ki? Gecenin main eventini büyük bir hevesle beklerken sadece 10 dakika izleyip, TKO ile bitmesini izlemek belki arkasında belli bir düşünce olsa bile berbattı. Randy gibi bir isim, Lesnar tarafından çok güçsüz durdu, kendisini baya bir ezik gösterdiler. Nitekim en azından benim izlediğim kadarıyla ilk defa hakem kararıyla nakavt ile maç bitti. Bunun üstüne Randy ertesi Smackdown’da promo keserken, Bray Wyatt yine karşı bir promo çekerek Randy’e meydan okudu. Randy’de bunu kabul etti ve maç ayarlandı.

WWE’de gerçekten Bray Wyatt kadar üzüldüğüm bir insan yok. Artık bu bir aşikar ki kendisi Undertaker’ın veliahtı. İnanılmaz bir promo yeteneği var. Ama promolarda söyledikleri karşısında hep ama hep kaybeden taraf oluyor. Wrestlemania ve Summerslam’de kendisine uygun bir feud dahi yaratılamadı ve bu iki büyük PPV’yi es geçti. Şimdi yine büyük bir feud ile karşı karşıya ama ben yine kaybedeceğini düşünüyorum. Çünkü Randy’nin bu kadar düşük profilli gösterildikten sonra, hele return yaptıktan sonra bir feud daha kaybedeceğini hiç sanmıyorum. Ama bu maç özelinde konuşursak, maça Erick Rowan ve uzun zamandır sakatlıkla boğuşan Luke Harper karışabilir. Eğer temiz bir maç olacaksa tahminim Randy yönünde. Bray Wyatt’ı ise umarım yakın bir zamanda kemer ile görürüz.

Tahmin: Randy Orton




Singles Match for the WWE World Championship
Dean Ambrose(c) vs AJ Styles

Gecenin main eventi ise şovu kurtaracak nitelikte olduğunu kabul etmek gerek. Bir tarafta The Shield War’dan galibiyet ile ayrılmış, kemerini Summerslam’de Dolph Ziggler’e karşı korumuş Dean Ambrose var. Öbür tarafta ise rakip şirketten gelmiş, kötü bir başlangıç yapmış ama WWE’nin yüzü olan Cena ile olan feudunu temiz bir biçimde kazanmış AJ Styles var. Gerçekten tahmini zor, harika bir maç.

Styles, Cena’yı yendikten sonra, GM Bryan ona bu title shot’ı verdi. Daha sonrasında ise aralarında ki feud başlamış oldu. Yani Summerslam ile Backlash arasında pek de uzun bir ara olmadığı için aralarında tam anlamıyla bir feud yaşanmamış oldu. O nedenle çok uzun bir tahmin yazısı olmayacak ne yazık ki.

Tahminime geçersek, ben Styles’ın kazanacağını düşünüyorum. Cena’yı da yendikten sonra kemeri de alarak, Smackdown’ın bayrak isimlerinden birisi olacağını düşünüyorum. Ama Dean alırsa da kesinlikle şaşırmam. Her şekliyle bizi harika bir maç bekliyor.

Tahmin: AJ Styles


--
Her ay iki PPV olayının ilk ayağı olan Smackdown PPV’si çok şaşalı durmuyor. Geceyi main event’in kurtaracağını düşünüyorum. Umarım güzel bir şov izleriz.

3 Eylül 2016 Cumartesi

Galatasaray'ın 2016-2017 Sezonu Öncesi Genel Bir Bakış



GALATASARAY’IN 2016-2017 SEZONU ÖNCESİ GENEL BİR BAKIŞ

Geçtiğimiz sezona 3 kupa ve 4.yıldızın sarhoşluğu eşliğinde Hamza Hamzaoğlu yönetiminde başlayan Galatasaray, Kasım ayında Hamzaoğlu ile yolları ayırmış ve göreve veteran teknik adam Mustafa Denizli’yi getirmişti. Denizli kara bulutları dağıtma konusunda yeterli olmayınca 2016’nın Şubat ayında istifasını yönetime sundu. Kalan sürede ise sezonu tamamlaması için U21 takımının teknik direktörü Orhan Atik ile anlaşıldı. Ancak Orhan Atik’in lisansları takım yönetmeye yeterli olmayınca çare altyapıya bir devrim yaratması için Hollanda’dan, Wesley Sneijder’in tavsiyesi ile takıma kazandırılan Jan Olde Riekerink’te aranmaya başlandı. Nitekim, Galatasaray adına facia olarak adlandırılan sezonu bir nebze kurtarması adına ve de o sırada UEFA’dan gelen Avrupa cezasının uzamaması adına, kariyerinde elle tutulur bir takımda dahi çalışmamış bir isim ateşten gömlek giyerek sezonu kurtarmaya çalıştı. Sonucunda da başardı da. Sezonun sonlarına doğru JOR, takıma futbolu tekrardan hatırlattı. Takımı ligi 6.sırada bitirdi. Ama bundan daha da önemlisi hayati derecede olan Türkiye Kupası ezeli rakip Fenerbahçe karşısında kazanıldı ve Avrupa’dan gelen men cezası bir yıla indi.

2016’nın Mayıs ayında takıma baktığımızda durum bu şekildeydi. Yapılan yanlış transferler, verilen sözlerin tutulmaması, facia ile geçen bir sezon, toplam 4 farklı hoca, Grosskreutz transferinde yaşanan skandal, Avrupa’dan gelen men cezası derken yönetim ve Galatasaray kupanın kazanılmasıyla hiç değilse rahat bir nefes alıyordu.  Artık şimdi yeni sezonu düşünme zamanıydı. Ama daha takımın bir teknik direktörü dahi yoktu. Ortaya birçok isim çıktı. Lakin, biliyorsunuz Galatasaray ve Fatih Terim arasında çok farklı bir bağ bulunuyor. Şartlar, 2011 yazına benzerken, Fatih Terim yönetiminde Milli Takım Euro 2016’da umduğunu bulamazken, çoğu kişinin aklına neden bir daha Terim olmasın sorusu gelmişti. Belki çok yaklaşıldı ama Terim’in istifası TFF’den yanıtsız kalınca, Galatasaray daha fazla maceraya gerek duymadan geçtiğimiz sezonun kurtarıcısı Hollandalı Jan Olde Riekerink ile devam edeceğini 30 Haziran 2016 tarihinde duyurdu. Yardımcıları olarak ise Orhan Atik’in yanına Ayhan Akman geldi. Ayrıca Taffarel, takımdan ayrıldı ve yerine Hollandalı ünlü çalıştırıcı Frans Hoek getirildi.




JOR, İstanbul’a geldiğinde hiç kuşku yok ki önüne böyle bir fırsatın geçeceğini düşünmüyordu. Önünde büyük bir hikaye yazmak için harika bir fırsat var. Sezona, Beşiktaş’ı yenerek Süper Kupa ile başladı takımı. Ayrıca ligde de 2/2 yaparak güzel bir başlangıç yapmış oldu.
Şimdi mevki mevki Galatasaray’ın nasıl bir transfer dönemi işlediğine bir göz atalım.

KALECİLER

Ligimizde hangi takımın kalecisi size güven veriyor diye bir soru sorarsak, herhalde herkesin vereceği cevap aynı olacaktır. Bu sezon yine Galatasaray’ın bayrak adamlarından birisi Fernando Nestor Muslera olacak. Arkasında ise geçtiğimiz sezon Beşiktaş’tan transfer edilen Cenk var. O da kupada ve Muslera’nın oynayamadığı dönemlerde kaleyi koruyacak güveni veren bir kaleci.




Üçüncü kaleci olarak Eray İşcan bulunuyor. Senelerdir takımda olmasına rağmen bir türlü istenilen gelişimi gösteremeyen Eray, diğer takımların üçüncü kalecilerine nazaran bir hayli fazla maaş alıyor. Onun takımdan gönderilip yerine Alperen’in veya İsmail’in takımda tutulması daha mantıklı olabilirdi.

Geçtiğimiz sezonu Gaziantepspor’da geçiren genç file bekçi Alperen Uysal ise bonservisiyle Rizespor’un yolunu tuttu. Bir başka genç kaleci İsmail Çipe ise sözleşmesi uzatılarak Bugsaşspor’a kiralandı.


STOPERLER

2016-2017 transfer sezonunun ilk Galatasaray adına ilk hamlesi Serdar Aziz ile stoper mevkisine olmuştu.  Teknik Direktör henüz belli olmadan yapılan bu hamleyi ben olası Fatih Terim ihtimaline karşı Galatasaray yönetiminin elini güçlendirmesi olarak yorumluyorum. Çünkü Fatih Terim, Serdar’a güvenen bir isimdi ve son ana kadar Euro 2016 kadrosunda olmasını umuyordu. Ama sakatlığı buna izin vermemişti. Şimdi ise Riekerink’in dediğine göre hala tam olarak hazır değil. Bakalım Serdar maliyetinin altında ezilen bir isim mi olacak? Ama kişisel görüşüm milli aradan sonra ufak ufak 11’e monte edileceğidir.  Umarım aksayan savunmaya çare olabilir.



Yapılan Serdar hamlesinin dışında, Chedjou hala takımın en önemli isimlerinden bir tanesi. Sezona yine hatalarıyla başladı, güven veren bir hali yoktu lakin Karabükspor maçında yaptığı asist ile üç puanı getiren isimlerdendi. Ligimizde, hangi takımda böylesine ekstra işler yapabilecek bir stoper var bilmiyorum doğrusu. Kendisi özel bir oyuncu ama gerçekten ciddi anlamda bir konsantrasyon sıkıntısı var.

Bu sezonki üç resmi maçın üçüne de Riekerink, Chedjou-Hakan Balta ikilisiyle başlamıştı. Kişisel görüşüm sezonun ilerleyen dönemlerinde Hakan Balta ve Chedjou birbirlerinin yedekleri olacaklardır. Yani hangisi iyi ise bir tanesi oynayacaktır. Dördüncü stoper olarak ise her sezon bir tık geriye düşen Semih Kaya bulunuyor.

Sezonun başında Thun ile oynanan hazırlık maçında sakatlanan genç stoper Koray Günter ise 6 ay sahalardan uzak kalacak. Ayrıca Salih Dursun’da 5.stoper olarak takımda kaldı diyebiliriz.
Hepimizin bildiği gibi aslında Riekerink bu bölgeye, hızı dolayısıyla ve de oyunu rakip sahaya yığmak için geçtiğimiz sezonu kiralık olarak geçiren Denayer ismini çok istedi. Son ana kadar da Denayer kovalandı ancak işin City tarafından izin gelmeyince transfer gerçekleşmedi.  Genç stoper Emre Can Coşkun ise 50bin Euro gibi komik bir ücretle Göztepe’nin yolunu tuttu.

Sonuç olarak Galatasaray’ın sıkıntılı bölgelerinden biri olarak görünüyor. Serdar Aziz’in performansı bu konuda önemli bir etken olacak.


BEKLER

Öncelikle sağ bek konusuna bakarsak, Riekerink elde olan Linnes’e geçtiğimiz sezonda pek güvenmemişti.  Çok tecrübeli bir isim olmaması ve de Norveç gibi bir yerden Türkiye’ye gelmesi nedeniyle uyum sorunu yaşadığı da aşikardı. Gerçi kendisini hiç birkaç maç üst üste 11’de görmedik. Ama Karabükspor maçında Riekerink’i çileden çıkartmasıyla sanırım daha çok yedek kulübesinde olacak.




Nitekim bu güvensizlik oraya bir transfer isteği yarattı. Trabzonspor’dan uygun şartlarla Cavanda transfer edildi. O da sakatlığı ve Trabzonspor’da takımdan ayrı çalıştığı için hazır olmaması nedeniyle sezonun ilk maçlarında kadroda yer almadı. Ama sanırım Riekerink’in sağ beke yazacağı ilk isim Cavanda olacak. Çok atletik bir isim, takıma şüphesiz inanılmaz hız katacaktır. Ayrıca Linnes ile gireceği bir rekabet söz konusu olacak. Hangisi iyiyse o oynayacak.

Bir de Sabri gerçeğini unutmamak lazım. Son 10 yılda kim transfer edilirse edilsin Sabri bir şekilde forma giymeyi başardı. Bu sezonda sağ bek ve de sağ ön için bir alternatif olacak tecrübeli isim.
Sol bek mevkisinde ise elde her geçen Riekerink’in elinde büyüyen bir Lionel Carole bulunuyor. Çok daha iyi olacaktır kendisi. Çünkü JOR’un onu geliştirdiğini görebiliyoruz. Ama alternatif konusunda bir noksanlık söz konusu. Hakan Balta’nın artık temposu çok düştü ve sol beki kaldıramayacak düzeyde olduğu açık. Keşke Alex Telles kalsaydı diyorum çünkü Telles & Carole ikilisi harika bir rotasyon olabilirdi. Ancak Porto’dan gelen 6.5M euro’luk teklif de gerçekten bu şartlarla reddedilemezdi.

Muhtemelen Riekerink var olan sağ bek rotasyonuna güvenerek sol beki de o isimlerle tamamlayacak. Ayrıca geçtiğimiz sezonlarda kanat diye transfer edilen ama aldığı maaşa karşılık bekleneni yerine getirmeyen Olcan Adın ise önce kadro dışı bırakıldı daha sonra da sözleşmesi feshedildi.  Olcan ile beraber kadro dışı kalan bir diğer isim ise 4.5M Euro’luk Tarık Çamdal’dı. Kendisi, zararın neresinden dönersek kardır mantelitesi ile Eskişehirspor’a kiralandı.

ORTA SAHA

Geçtiğimiz sezon Galatasaray’ın en büyük sıkıntısı şüphesiz Felipe Melo’nun boşluğunun doldurulamayışıydı. Evet kendisinin gerçekten gitmesi gerekiyordu, yaşı ilerlemiş, temposu düşmüş ve deyim yerindeyse misyonunu tamamlamıştı. Ama yerine oynatılması düşünülen isimlerin hiçbiri onun boşluğunu doldurmaya yetmedi ve hepsi de takımdan bu sene başı ayrıldı.

Bilal Kısa, Serdar Aziz transferinde takas yoluyla Bursa’ya giden isimlerdendi. Kaldığı bir senede, ilk olarak taraftarın gözünde kötü gözükse de değeri sonradan anlaşıldı. Sessiz geldi sessiz ayrıldı takımdan. Ama ondan daha sessizi varsa o da şüphesiz Furkan Özçal’dı.  12/13 sezonunun transfer döneminin son gününde transfer olmuştu takıma ama hiç doğru düzgün oynayamadı ve sürekli kiralandı. Nitekim bu sene de Bursa’ya yine Serdar Aziz transferi doğrultusunda gönderildi.

Jem Paul Karacan ise resmen kayıp. Temmuz ayının başında sözleşmesinin feshedildiği yönünde haberler çıktı ama ondan kendisine dair bir haber alamadık. Zannedersem hala Galatasaray’da. Öte yandan takımın yüksek maaş alan isimlerinden olan Dzemali’de takımdan ayrılarak Bologna’ya transfer oldu. Geçtiğimiz sezonki orta saha rotasyonunda, en berbat şartlarla takımdan gönderilmişti hatırlarsanız. JOR’da sezon başı kendisine şans verdi ancak sözleşme uzatma talebi yerine getirilmeyince almış olduğu yüksek maaştan vazgeçerek, örnek bir şekilde takımdan ayrıldı. Jose Rodriguez ise iyi bir paraya Mainz’e transfer oldu.

Geçtiğimiz sezon Melo’nun yerini doldursun diye Kasımpaşa’dan 2.5M Euro’ya transfer edilen Donk ise transfer sezonunun son gününde gayet güzel şartlarla Betis’e kiralandı.





Bölgeye alınan isimlere bakarsak, her ne kadar maliyeti tartışılsa da oynadığı 3 maçta da göz dolduran bir Tolga Ciğerci var. Gerçekten 90 dakika boyunca her yere koşuyor. Tam bir iki yönlü orta saha izlenimi verdi bizlere ve de bu formuyla Milli Takıma’da çağrıldı.

Ama asıl hamle, yani ikili orta sahadan defansif yükü çekecek bir isim arayışı bütün yaz dönemi boyunca sürdü. Aslında ilk yapılması gerekilen işti bu. Çünkü, dile kolay tam bir senedir burası bir kara delikti. İlk olarak Leiva’da sona yaklaşıldı ama Klopp transfere engel oldu. Daha sonra Lassana Diarra için tüm şartlar zorlandı ama artık maliyeti uçunca ve de FFP düşünülünce transferinden vazgeçildi. Tiote ile anlaşıldı ancak sakatlığından ötürü sözleşme imzalanmadı. Transferin son gününde ise Riekerink’in elinin değdiği isimlerden Hollandalı Nigel De Jong ile anlaşıldı. Kendisi çok tecrübeli bir isim, kariyeri de gayet iyi. Ancak fiziksel olarak ne durumda bilemiyorum. Eğer iyiyse, sertliği, top kapma yeteneği ve de çok da kötü olmayan tekniği ile aranan isim olabilir. Umarım, sertliğini çok fazla abartmaz, hafızalarımızda kötü deneyimleri mevcut.

Bunun dışında kaptan Selçuk İnan sezona kötü başlayan isimlerden. Dolayısıyla Tolga ve De Jong’un arkasında bekleyebilir. Hamit Altıntop ise yine sakatlığından ötürü bir senenin ardından takıma döndü, geçtiğimiz sezonki alacağının yarısı ile sözleşmesi uzatıldı. Takımdaki rolü abilik yapmak olacak çünkü takımın en yaşlı ismi(34.) Onun dışında pek mevkisi orası olmasa da yeni transfer Josue’de orta sahaya yazılabilir. Ayrıca JOR’un  geçtiğimiz sezonu Bergama’da kiralık geçiren genç oyuncu Birhan Vatansever’in de üzerinde durduğu konuşuluyor. Umarım kendisi bir şekilde rotasyona dahil olur.

Genel olarak baktığımızda tabi ki de geçtiğimiz sezona göre daha sağlam orta saha isimleri mevcut. Ama artık temposu düşen ve de yaşlanan Selçuk İnan’ın yerine de genç bir oyun kurucu bakmak gerekiyor. Ama sadece ligde mücadele edeceğimizi düşünürsek, orta saha rotasyonu yeterli olacaktır.

KANATLAR

Geçtiğimiz sezonu Real Sociedad’da kiralık geçiren Bruma, deyim yerindeyse oradan fırtına gibi döndü. Kesinlikle çok daha özgüvenli. Sezona hazırlık maçlarında da iyi başlayacağını gösterdi ve Akhisar maçında kalitesini göstererek bir gol bir de asist yaptı. Bu sezon takımın en önemli kozu olacak. Zira, yapılan bütün tekliflere rağmen Riekerink kendisini takımda tutmayı başardı.




Kanadın bir diğer kısmına ise yazacağımız ilk isim geçtiğimiz sezon takımın gol yükünü çeken Podolski olacaktır. Daha Galatasaray bu sezon kendisini sakatlığından ötürü tam kullanamadı. Özellikle bu sezon asıl mevkisi olan sol kanatta oynayacağını düşünüyorum. Bir nevi ikinci forvet gibi olacaktır ama temposunu yükseltip, biraz daha defansif aksiyona katılırsa daha faydalı olabilir. Çünkü yere çok sağlam basıyor ve de çok güçlü.

Rotasyonda ise yine çok şeyler beklenen Sinan Gümüş ve Yasin Öztekin bulunuyor. Kanatlar için sahiden de doyurucu isimler var. Kulübenin eli artık bu konuda daha da güçlü.

Öte yandan hatırlarsanız Emrah Başsan, bedelsiz bir şekilde Galatasaray’a transfer olmuştu. Ancak JOR, kendisini yeterli bulmayarak kiralık gönderilmesini istedi ve de Emrah Rizespor’a kiralandı. Ayrıca Sercan Yıldırım’ın da nihayet Galatasaray ile bağı koptu ve Bilal ve Furkan ile birlikte Bursa’nın yolunu tuttu. Endoğan Adilli’nin de keza yine akıbeti bilinmiyor.


OFANSİF ORTA SAHA

Wesley Sneijder, geçtiğimiz sezon kariyerinin en kötü sezonlarından birini geçirmişti. Bu sezon ise, kilolarından arınmış bir şekilde ve de kendisinin bu günlere gelmesinde çok yardımcı olan JOR’un güvenini boşa çıkartmayacak bir şekilde hazırlanmış duruyor. Geçtiğimiz sezona göre çok daha diri. Akhisar maçında da gerçekten çok istedi ve de asistini de yaptı. Onun performansı yine bu sezon Galatasaray’ın kaderini belirleyecek.



Arkasında ise Porto’dan Josue kiralandı. Josue duruma göre 10 numara mevkisinde, kanatlarda ve de 8 numarada da oynayabilecek bir oyuncu. İkinci yarı oyuna girip çok fazla kilit açacaktır zira çok harika bir sol ayağı var.

Emre Çolak ise aslında bu sezon gitmesine en çok üzüldüğüm isimlerden. JOR daha takımla anlaşmadan önce sözleşmesi bittiği için Deportivo yolunu tuttu. Eminim ki JOR ile daha önce anlaşılsaydı, takımda kalırdı. Çünkü Riekerink yönetiminde zannedersem tüm maçlarda 11 başlamıştı. Bizim için de çok iyi bir rotasyon oyuncusu olabilirdi. Ayrıca, genç oyuncu Oğuzhan Kayar’da Aydınspor’a kiralandı.  Umut Gündoğan ise kendini takımda unutturdu ve zannedersem hala Galatasaray’ın sözleşmeli futbolcusu.

FORVET

Geçtiğimiz sezon Galatasaray’ın kanayan yaralarından bir tanesi de forvet mevkisiydi. Sezona Burak Yılmaz ile başlanmıştı ancak golcü oyuncu devre arasında iyi bir paraya Çin’e satılmıştı. Elde ise son derece yetersiz olan Umut Bulut kalmıştı. Riekerink ise forvet mevkisinde direk Podolski’yi yazmıştı.




Bu sezona ise iki tane forvet takviyesi ile sezona başlandı. Öncelikle yine maliyeti tartışılsa da Kasımpaşa’dan Eren Derdiyok transfer edildi. Eren oynadığı 3 maçta 2 güzel kafa golü atarak ve de oyuna çok fazla katkıda bulunarak aranan kan olabileceğinin sinyallerini verdi. Ama sorun sadece Eren’le çözülmüyordu. Çünkü Akhisar maçında sakatlanınca kulübe de yerine girecek bir oyuncu yoktu. Nitekim Galatasaray onsuz çok zorlanmıştı.

Bunun sonucunda Galatasaray forvet mevkisine ikinci transferini İzlanda’lı Kolbeinn Sighthorsson ile yapmış oldu. Kendisinden çok fazla bir şey beklenmiyor zira geçtiğimiz sezonu da kötü geçmişti. Milli Takım performansı ise harika. Kendisinden beklenen, Eren’in olası oynayamama durumlarında 
var olan sistemi bozmayıp, oyuna pres gücüyle katkı vermesi.

Tabi bu mevki de Podolski ve Sinan Gümüş’ü de unutmayalım. Onlar oyuna bu mevkide girdiği veya başladığı zaman ise sistem değişecek ve duvar olan pivot santrafordan ziyade, aralara kaçan, gol koklayan santraforlu bir düzene geçilecek.

Genç oyuncu Berk İsmail’de bu rotasyonun parçası, geçtiğimiz A2 maçında hattrick yapmıştı. Umarım o da kendisini gösterir.

Kadro dışı kalmış futbolculardan Umut Bulut ise uzun bir süre gitmemekte diretti. Aldığı yüksek maaşı tabi ki yönetimin elini kolunu bağlıyordu. Sonunda belli bir miktara sözleşmesi feshedildi ve Kayserispor’un yolunu tuttu. Geçtiğimiz sezon ara ara şans bulan Volkan Pala ise Rizespor’a kiralandı.

Forvet mevkisi tabi ki de gayet yeterli duruyor. Eren bu sezonun yıldızı olmaya aday isimlerden.


SON SÖZ

Şöyle bir baktığımız zaman ortada FFP şartlarını yerine getiremediği için Avrupa’dan men cezası yemiş bir Galatasaray mevcut. Ama her krizde olduğu gibi yine krizi fırsata çevirme şansı var. Bu sezon tek kulvarda mücadele ediniliyor. Bu doğrultuda bol alternatifli, rotasyon olması durumunda en azından kağıt üstünde sorun yaratmayacak bir kadro kuruldu. 65Milyon Euro’luk sınırın ise aşılmamasını görmek mutluluk verici.

Geçtiğimiz sezona göre her şey pozitif. Hamzaoğlu’nun Galatasaray dönemi kesinlikle çok başarılıydı lakin, teknik direktörlük bütün bir iştir. Kendisinin de iletişim konusunda zaafları vardı. Tabi bunda yönetimin de katkısı vardı, zira her kafadan farklı bir ses çıkıyordu. Ama bu sezon, Levent Nazifoğlu gibi bir gerçek var ve kendisi takım adına tüm açıklamaları bütün şeffaflığı ile yapan bir isim. Gerçekten güven veriyor. Riekerink ise doğru tespitler koydu, pozitif açıklamalarda bulundu hep. Oyuncuların ve taraftarın sevgisini kazandı. Umarım bu, Riekerink’in hikayesinin başlangıcıdır. Sonu bir peri masalını andırması dileğiyle, takımımıza gönülden başarılar diliyorum. Her zaman olduğu gibi yine arkasındayız…