ARA

29 Temmuz 2022 Cuma

Summerslam 2022 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri

 





WWE SUMMERSLAM 2022 – 30 TEMMUZ 2022

Kaç sene olmuş bir Preview yazmayalı… Dile kolay 3.5 sene olmuş. 3.5 senede iş hayatına atılıp biraz daha farklı öncelikler ön plana çıkınca bu süre zarfında güreş izlemeyi bıraktım. Ama yaklaşık 1 senedir uzaktan da olsa takip etmeye devam ediyorum diyebilirim. Pandemi dönemini bir nevi kaçırdım ama yine de bir şekilde toparlamaya çalışıyorum. Eskisi kadar çok yoğun bir şekilde takip edebilecek bir zamanım yok ama PPV özetleri (veya bazen full halleri) ve haftalık show özetlerini (15-20 dk) olacak şekilde izliyorum.

Bu konulara daha sonrasında değiniriz tabi ki ama bugünkü konumuz Summerslam 2022. WWE’nin geleneksel büyük şovlarından biri olan Summerslam’in main eventinde bir kez daha Roman Reigns vs Brock Lesnar maçını görüyoruz. Bu kez Last Man Standing türünde bir maç izleyeceğiz. Bununla birlikte yan parçalarda da fena maçlar bulunmuyor.

Vince McMahon’un emekliliği sonrası ilk PPV olma özelliği taşıyan Summerslam’i yorumlamaya başlayalım.

 



Singles Match for the WWE Smackdown Women’s Championship
Liv Morgan (c) vs Ronda Rousey

WWE’ye dönüşünün ardından Smackdown Women’s kemerini Charlotte ile girdiği feuddan kazanan Ronda Rouse, kemerini geçtiğimiz ayki Money in the Bank şovunda Liv Morgan’dan yediği cash in sonucu kaybetmişti. Hatırlarsanız aynı gece kemerini Natalya’ya karşı korusa da maç içerisinde keyfabe olarak bacağından sakatlanmış ve gecenin başında Money in the Bank maçını kazanan Liv Morgan’a direnememişti.

Ben açıkçası Liv Morgan’ın gelebileceği en yüksek seviyede olduğunu düşünüyorum. Yani bir Asuka, Becky, Sasha veya Bianca seviyesinde olmadığını düşünüyorum ring içi olarak. Ayrıca senaryo da buna paralel olarak oldukça underdog ilerlemekte. En azından kariyerinde başarısız bir cash in’in bulunmaması için Ronda’nın sakatlığıyla bağdaştırarak kemer değişiminin yapıldığını düşünüyorum. Yani temiz bir şekilde Ronda’yı yenebileceğine ihtimal vermiyorum. Bence Ronda burada kemerini geri alacaktır.

Tahmin: Ronda Rousey

 

 


Singles Match
Pat McAfee vs Happy Corbin

17 Haziran Smackdown’da Madcap Moss’a kaybeden Corbin, maç sonrasında yorumcu masasında bulunan Pat McAfee ile burun buruna gelmiş ve ikili birbirlerine meydan okumuşlardı. Aslında WWE’nin son dönemde böyle ismen yüksek PPV’ler için ciddi senaryoların yanında şov ve eğlence katmaları açısından güreş dışından da kişileri maç içerisinde yer aldığını görmekteyiz. Tabi 30 yıldır güreş dünyasında bu şekilde ilerlense de en azından son 1-2 senedir biraz daha sıklaştığını görmekteyiz.

McAfee de işin bu boyutunda karşımıza çıkıyor. Aktif olarak güreşmeyen Pat, Son Wrestlemania’da da hatırlarsanız Austin Theory ile feuda girmiş ve hatta maçı da kazanmayı başarmıştı. Maçtan sonra Vince McMahon ile garip bir maça daha çıkmış ve onu kaybetmişti. Ardından Stone Cold kendisini kurtarmaya gelmiş ve Vince’e stunner çekmişti. Beraber bira şelalesi altında galibiyetlerini kutlarlarken Stone Cold kendisine de stunner çekerek kendi şovuna devam etmişti.

Corbin ise en son sırasıyla Drew McIntyre ve Madcap Moss ile girmiş olduğu feudları kaybederek kariyerindeki düşüşü sürdüren isimlerden. Heel ve çok ciddi olmayan bir “Happy” gimmick’i ile de çok fazla ilerleyemeceği aşikar. Ancak ben yine de bu galibiyete ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için oyumu Corbin tarafından kullanıyor olacağım. Bir de son olarak bu ikilinin zamanında NFL dönemlerinde aynı takımda yer aldıklarını da ifade etmeliyim.

Tahmin: Happy Corbin

 

 


Singles Match for the WWE Raw Women’s Championship
Bianca Blair(c) vs Becky Lynch

2021 Summerslam’inden bu yana Blair ile Becky arasındaki feud devam ediyor. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıl Summerslam’e şampiyon olarak gelen Blair, kemerini Sasha Banks’e karşı koruması planlanmıştı. Banks’in maça çıkamayacağı açıklandıktan sonra Blair’in rakibi ilk olarak Carmella olacak şekilde açıklanmış ancak Becky return yaparak Carmella’ya saldırıp Bianca’ya maç teklif etmişti. Bianca teklifi kabul etmiş ancak 26 saniyede kemerini Becky’e karşı kaybetmişti. İkili Extreme Rules’ta tekrar karşı karşıya gelmiş ancak bu sefer de Banks’ın dönüp maça karışmasıyla DQ ile bitmişti. Üçlü, Crown Jewel 2021’de karşı karşıya gelmişler ancak Becky kemerini korumayı tekrardan başarmıştı. 1 Kasım Raw’da Bianca yine Becky ile karşıya karşıya gelmiş ancak kemeri kazanamamıştı. Bu Şubat ayında Elminiation Chamber maçına girmiş ve maçı kazanarak bu sefer de WM için Becky’nin karşısına çıkmaya hak kazanmıştı. WM 38’de nihayet Becky’i yenebilmiş ve Raw Kadınlar kemerininin yeni sahibi olmuştu.

Kemeri kazandıktan sonra sırasıyla Sonya Deville, Asuka & Becky ve Carmella’ya karşı korumayı başardı Bianca. Tüm bunlar ilerlerken Becky bir süre ortada gözükmemiş ancak Hell in a Cell döneminde tekrardan dönüş yaparak Asuka ile beraber triple Threat maçında Bianca’ya rakip olmuş ancak kemeri elde edememişti. İkili arasında uzun bir geçmiş varken ve akıllarda halen daha geçtiğimiz Summerslam yer alırken, tekrardan bir maç yapmaları içten bile değildi gerçekten. Ben Bianca’nın kemerini koruyacağını düşünüyorum. Böylelikle geçtiğimiz Summerslam’i unutturup bu feuda nokta koyacağını düşünüyorum.

Tahmin: Bianca Blair

 



Singles Match
Logan Paul vs The Miz

Geçtiğimiz yıldan bu yana ara ara WWE bünyesinde gözüken Youtuber Logan Paul, WM 38’de takım arkadaşı olduğu The Miz ile karşı karşıya geliyor. Hatırlarsanız WM 38 döneminde bu ikili takım arkadaşı olmuş ve Mysterio’ları yenmeyi başarmışlardı. Maçtan sonra iki isim de sevinirken Miz birden Logan’a Skull Crushing Finale çekmişti.

Bunun üzerine Summerslam döneminde karşı karşıya gelmeleri planlanmış oldu. Logan aslında yıllardır güreş dünyasında var olan popüler bir ismin ring içi aksiyonlarına günümüz şartlarında eklenmiş hali. Velhasıl hakkını vermemiz lazım ki ringin içerisinde çok da fazla sırıtmıyor açıkçası. Bu sebepten dolayı normalde bu tarz işlere çoğu kişi gibi sıcak bakmasam da en azından ring içini kurtarabildiği için ciddi tepki göstermek istemiyorum. Zaten Youtube ile gelen sosyal medya ünlülüğü burada WWE’nin kendisini kullanmasındaki en önemli unsuru oluşturuyor. Ben maçı da bir şekilde Logan’a verecekler diye düşünüyorum doğrusu. Tabi Champa etkisini de atlamamak gerek. Bu ikilinin her segment’ine karışmadan edememişti Champa. Bir yardımla falan maçı Logan’a verirler bence.

Tahmin: Logal Paul

 


 


Singles Match
Riddle vs Seth “Freakin” Rollins

Summerslam Match Card’ı içerisinde Main Event dışında ring içi olarak en çok şey vaat eden maç, bence bu maç. Bir tarafta RK-Bro sonrasında kariyerine single olarak devam eden Riddle var. Riddle, bence enerjisi yüksek müthiş bir face karakter. Kendisinin underdog tavırları, mentor’ü Randy Orton moveset’i kullanımı ve ortamın havasını değiştiren hareketlerini oldukça değerli bulmaktayım. Randy’nin sakatlığı sonrası aslında kaybolup gidecek bir isim olması muhtemelken WWE’nin onu bu şekilde kullanması da beni çok mutlu ediyor. Geçtiğimiz aylarda hatırlarsanız Roman ile dahi feuda girebilmişti bu sayede. O yüzden yetenekli bir ismin doğru kullanımının etkisini de bu şekilde görebiliyoruz. Tabi Randy dönene kadar bu şekilde devam eder mi bilinmez ama elbet bir yerden sonra kendine has özellikleri de olan bir figür haline gelecektir. Ondan sonra dönüp baktığımızda kariyerinin prime döneminin bu olup olmadığını veya daha da ileriye gidip gitmeyeceğini anlayabileceğiz. Zira şu an olabilecek her önemli olayın bir şekilde parçası olmayı başarıyor. Bu gimmick’ini ne kadar sürdürür, üzerine farklı neler konar bilemiyorum ama her halükarda özellikle mid carder seviyesi için seyircilerin favorisi olabilecek çok iyi bir isim olduğu görülüyor.

Seth Rollins ise Cody’nin WWE return’ü sonrasında WM ve sonrasında arka arkaya 3 kez kendisine kaybetti. Bu süre zarfında gerçekten harika maçlar çıkardı her zamanki gibi ama Cody’nin yükselişi doğrultusunda bu maçları kaybetmesi çok olağandı. Cody ile olan feudu kaybettikten sonra Money in the Bank maçına girmiş ancak çantayı da kazanamamıştı. Ben Seth’in bu gimmick’i ile ana kemer potasında olmasını doğrusu çok zor görüyorum. 2020 öncesi Seth Rollins çok ciddi bir main eventer’dı. Şu anda da hala bir main eventer fakat olası yeniden yükselişinin önünde bir engel olabileceğini düşündüğüm bir gimmick’e sahip. Bu sebepten dolayı da yenilebilir olması biraz doğal bir hal aldı. Yine de ne olursa olsun Roman sonrası dönem için önemli ana kemer adaylarından biri olacağını umut etmekteyim.

Bu feud özelinde ben Seth Rollins’in gerçekten bir PPV galibiyetine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle ring içi olarak güzel bir maç izleme ihtimalimiz yüksek olsa da kazanacak kişi açısından net bir tahmin olacağına inanıyorum.

Bu arada not olarak bu maç son hafta iptal edildi. Son Raw’da Seth Rollins, çelik merdivenlerin üzerinden stump çektikten sonra Riddle sakatlandı. Bunun keyfabe olduğunu düşünüyorum ama bakalım nereye bağlanacak.

Tahmin: Seth Rollins

 


No Disqualification Tag Team Match
The Mysterios (Dominik Mysterio & Rey Mysterio) vs The Judgment Day (Damien Priest & Finn Balor) w/Rhea Ripley

WM 38 dönemine U.S şampiyonu olarak giren Damien Priest 28 Şubat tarihli Raw’da kemerini Finn Balor’a kaybetmişti. Bu maçın ardından kötü adam olan Priest, herhangi bir WM feudunda yer almamış ve US kemerinin de peşini bırakmıştı. WM 38’de karşımıza çıkmış ve Edge ile AJ Styles arasında oynanan maça karışarak Edge’in maçı kazanmasına sebep olmuştu. Bunun da etkisiyle bir gimmick değişimine de gitmiş ve Edge’in buyunduruğu altına girmişti. Bu ikilinin başlatmış olduğu bu atılımın bir stable’a dönüşeceği de konuşulmaktaydı. Zira 2021 yılında ana kadroya yükselen Ripley’in bu uğurdaki en önemli aday olabileceği bahsedilmekteydi. 2021 yılında ana kadroya yükseldikten sonra Asuka, Charlotte gibi isimlerin arasından kadınlar kemerini almayı başaran Ripley, yaklaşık 100 gün kemerini koruduktan sonra Charlotte Flair’e kaybetmişti. Bu feudun ardından 2022 yılında WM 38 dönemineyse kadın takımlar kemeri mücadelelerine girmiş ve Liv Morgan ile takım olarak WM 38’de kemerleri Queen Zelina ve Carmella’dan almak için maça çıkmaya hak kazanmışlardı. Ancak WM 38’de gerçekleşen Fatal 4-Way maçını Sasha Banks ve Naomi ikilisi kazanmıştı. WM’nin ardındaki Raw’da ise bu iki takım bu sefer ikiye iki maçta karşılaşmışlar, ancak Ripley’in Morgan’ı yalnız bırakmasıyla maçı Sasha ve Naomi kazanmış ve Ripley ile Morgan’ın kemer maçı yapma şanslarını yok etmişlerdi. 2 hafta sonra bu iki takım bu sefer kemerin ortada olduğu bir maça çıkmışlar ancak maçı Sasha ve Naomi ikilisi yeniden kazanınca Ripley, Morgan’a saldırarak bir heel turn gerçekleştirmişti. Wrestlemania Backlash PPV’indeyse Egde vs AJ Styles rövanş maçına karışmış ve bu sayede Edge’in maçı kazanabilmesini sağlamıştı. Böylece Ege üst üste Priest ve Ripley’in etkisiyle AJ Styles’ı yenmeyi başarmıştı. Tüm bunların sonucunda da The Judgment Day stable’ı kurulmuştu.

Priest’ten aldığı kemerini yaklaşık 1.5 ay tutabilen Balor ise 18 Nisan tarihli Raw’da Theory’e kaybetmişti. Bu kemer kaybının ardından kendisi gibi Bullet Club’ın (New Japan Pro Wrestling’in meşhur stable’ı) eski liderlerinden olan Styles’ın yardımına koşarak durumu eşitlemeye çalışmıştı. Haziran PPV’i olan Hell in a Cell’de yanlarına diğer bir mağdur olan Liv Morgan’ı da alarak Judgement Day’e meydan okumuşlardı. Velhasıl maçı Judgement Day kazanmayı bilmiş ve bu feuda nokta koymuştu.

Hemen ertesi Raw olan 6 Haziran tarihli Raw’da grubun lideri olan Edge, Judgment Day’in yeni üyesini açıklamıştı. Bu yeni üye, Finn Balor’dan başkası değildi. Böylece Finn Balor 2020 yılından sonra ilk kez bir heel turn gerçekleştirmişti. Ama olay sadece bununla kalmamış; Balor, Priest ve Ripley birden birlik olarak Edge’e saldırmışlar ve onu gruptan atmışlardı. Bu olaydan beridir Edge ekranlarda gözükmemeye devam etmekte. Ripley ise bir yandan Judgment Day içerisinde yer alırken bir yandan da Raw Kadınlar Kemeri’ni Money in the Bank’ta Bianca Blair’den almayı hedefliyordu. Fakat geçirmiş olduğu sarsıntının etkisiyle maça çıkamayacağı açıklanmıştı. Bu olaydan sonra Ripley’i yaklaşık 1 ay ekranlarda göremedik.

Myserio’lar ise Royal Rumble sonrasında The Miz ile fueda girmişlerdi. Elimination Chamber’da Rey, Miz’i yenmeyi başarmıştı. Hemen ertesi Raw’da WM 38 için bir tag team maçı ayarlanmış ve Miz’in takım arkadaşı olarak da Logan Paul duyurulmuştu. WM 38’de gerçekleşen tag team maçını Miz ve Paul ikilisi kazanmıştı. WM sonrasında bir süre Veer Mahaan ile feuda girmişler ve oradan da yenik ayrılmışlardı. Tüm bunların ardından ise Edge’in artık yok sayıldığı Judgment Day ile feuda girdiler. Bu feud esnasında Priest ve Balor ikilisi sürekli Dominik’in üstüne oynayarak babasına ihanet etmesi için uğraş göstermişlerdi. Nihayetinde Summerslam öncesi son Raw’da Rey’in 20.yılına özel olarak bu iki takım karşı karşıya gelmiş ve maçı Mysterio’lar kazanmıştı. Maçtan sonra arka alan segment’inde Rey’in 20.yılı kutlanırken birden Ripley’i de orada görmüştük. Direkt Dominik’i Rey’in eşinin ve kızının arasından alarak başka tarafa çekmiş, buna istinaden Balor ve Priest ikilisi devreye girerek Rey’e saldırı düzenlemişlerdi. Bunun sonucunda Rey kolundan sakatlanmış ve son darbeyi de Ripley vurmuştu. Tüm bunların sonucunda da bu maçın No DQ olacak şekilde Summerslam için duyurulduğu açıklanmıştı.

Şimdi maçın No DQ olmasının elbette ki birçok şeye sebebiyet verebilecek doğal bir durumu mevcut. Maçın No DQ olması, maça birçok etkenin etki edebilmesi için yapılmış bir olay. Zira Edge’in bir şekilde return gerçekleştirip kendisini satan Balor, Priest ve Ripley’den intikam almaya çalışması aşikar bir durum. Judgment Day sonrasında upuzun saçlarını kesen ve müziğini değiştiren Edge’in return gerçekleştirirken Rater-R Superstar gimmick’i ile döneceği konuşulmakta. Tabi Edge return yapıp büyük bir ihtimalle face bir isim olarak dönecek. Zaten Raw’da birkaç haftadır gizemli bir kişinin döneceğine dair videolar yayımlanmakta ki bu ismin Edge olacağı çok bariz olarak karşımıza çıkmakta. Ek olarak son 2 Summerslam’de returnler gördüğümüzü (2020-Roman Reigns ve 2021-Brock Lesnar) baz alırsak burada da bir return görmemiz çok olası. Bununla birlikte Ripley de elbet maça karışacaktır diye düşünüyorum. Bir ihtimal Rey’in kızını da bu olaylar içerisinde Ripley’e karşı koyarken görebiliriz.

Edge’in dönüp maçı Mysterio’lara kazandırması ve bunun ardından Judgment Day ile feuda girmesi çok muhtemel bir olay. Aslında keşke muhtemel olanın yapılmayıp Dominik’in bir heel turn’ünü, babasına ihanetini ve Judgment Day bünyesine katılışını izlesek. Hatta bu şekilde maçı Judgment Day’e kazandırmasını ve dörtlü Rey’e saldırırlarken Edge’in o şekilde return yapmasını izlesek. Bence bu da çok düşük bir ihtimal olsa da düşünülebilir bir detay. Ama ben Judgment Day’in daha fazla genişleme ve güçlenme ihtimalinin düşük olduğunu düşünüyorum. Zira yaşlanan Edge’i bireysel kullanmaktansa özellikle Balor da ekibin içerisine dahil olduktan sonra güçlü ve geniş bir stable içerisinde onu kullanmak çok daha mantıklıydı. Ancak bu bile çok uzun vaadeli olmadı, hemen orada bitti ve Edge’i bu stable’dan çektiler. Bu sebeple oyumu Edge’in yardımıyla Mysterio’lara veriyorum.

Tahmin: The Mysterios (Dominik Mysterio & Rey Mysterio)

 



Tag Team Match for the Undisputed WWE Tag Team Championship
Jeff Jarret will serve as the speacial guest referee
The Usos (Jey Uso & Jimmy Uso)(c) vs The Street Profits (Angelo Dawkins & Montez Ford)

Roman’ın WWE’ye dönüşü sonrasında Jimmy’nin de sakatlığının etkisiyle Jey, bireysel anlamda oldukça ön plana çıkmış ve hatta Roman ile bir süre ana kemer mücadelesine girişmişti. Yaşanan olayların ardından Roman’ın üstünlüğünü kabul etmiş ve onun önderliğinde hareket edeceğini söylemişti. Böylelikle ikiz kardeşler, kuzenleri Roman ile birleşerek Bloodline çatısı altında bir stable’ın içerisine dahil olmuşlardı. Bundan tam 1 sene önce gerçekleşen Money in the Bank 2021’de de Mysterio’ları yenip yeni Smackdown tag team şampiyonları olmuşlardı.

Uso’lar kemerlerini Temmuz 2021’den bu yana korumayı başarıyorlar. Aslında Roman’ın bu dominant döneminin de etkisiyle onlar da bir nevi tag team alanında Roman’ın bu dominantlığını sürdürüyorlar. Roman’ın hikayelerine sık sık dahil oluyorlar ve bu sayede karşılıklı olarak kemerlerini tutma sürelerini uzatıyorlar. WM’de Roman, Lesnar’ı yenip iki kemeri birden kazanınca benzer şeyi kuzenlerinden de talep etmiş ve Uso’lar Raw Tag Team şampiyonları RK-Bro’yu Mayıs 2022’de yenerek her iki tag team kemerinin de sahibi olmuşlardı.

Geçtiğimiz PPV olan Money in the Bank’ta, bu iki takımı yine kemerler için maç yaparken izlemiştik. Açıkçası yılın en iyi maçlarından birini çıkaran iki takım, hem ring içi hem de heyecan olarak bizlere güzel şeyler izletmişlerdi. Bir an gerçekten hepimiz kemerin Street Profits tarafından alınabileceğine inanmıştık fakat tartışmalı bir sonla kemerler yine Uso’larda kalmıştı. Maç sonunda izlenen tekrar görüntülerde, gerçekleştirilen pin sırasında Ford’un omzunun kalktığını ancak hakemin bunu kaçırdığına şahit olmuştuk. Bunun üzerine haklı olarak Street Profits itirazda bulunmuş ve bir rövanş maçı talebinde bulunmuşlardı. Bu taleplerinde haklı bulunmuşlar ve Summerslam için maç yeniden oluşturulmuştu. 15 Temmuz tarihli Smackdown’da bu sefer Dawkins, Jimmy’i benzer bir şekilde yenince bu sefer Summarslam’deki maçı special guest referee olarak değiştirilme kararı alındı. Bu özel hakem ise Jeff Jarret’tan başkası değildi.

Biraz yukarıda da bahsettiğim gibi Uso’lar, Roman’ın tag team’deki yansıması durumundalar. Yükselişleri, dominantlıkları benzer paralelde ilerliyorlar. Tabi ki de hem Uso’lar hem de Roman yıllardır WWE’de çok fazla sayıda şampiyonluk kazanmışlardı ama hiçbir zaman bu kadar dominant değillerdi. Ben bu paralel yükselişle beraber paralel de bir düşüş beklemekteyim. Bence Bloodline aynı gece kemerlerini kaybedecekler. Özellikle geçtiğimiz PPV’de Street Profits fazlasıyla Uso’ları zorladı. Ford’un perfromansı da oldukça göz doldurdu. Aslında ben Uso’ların bu title reign’lerinin birden team olmuş iki tane büyük isim (tamamiyle atıyorum Seth & AJ Styles v.s gibi) tarafından bitirilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Yine de Roman’ın da kemerini kaybedeceğini düşündüğümü de baz alırsak bu maç için de oyumu Street Profits’e veriyorum. Tabii Jarret’ın da elbette maça bir etkisi olacaktır. Kimin lehine kimin aleyhine olacağını da kestirmek çok güç. Böyle durumlarda özel hakemin maçı kirli kazanmaya daha yakın heel isimlere karşı oynaması daha yüksek ihtimal tabi. Ama son Smackdown’da bir super kick yedikten sonra Jarret’ın Street Profits tarafını da tutabileceğini düşünmedim değil. Kararsız kalsam da kemerler değişir diyeceğim.

Tahmin: The Street Profits (Angelo Dawkins & Montez Ford)

 



Singles Match for the WWE United States Championship
Bobby Lashley vs Theory

WM döneminde Elimination Chamber PPV’inde çember içerisine ana kemer şampiyonu olarak giren Lashley, Brock Lesnar’ın kendisine saldırmasıyla maçta güreşememiş ve kemerini mücadele edemeden Lesnar’a kaptırmak durumunda kalmıştı. Sonrasında sakatlığının etkisiyle (hikayesel-keyfabe) bir süre güreşten uzak kalmış ancak geri dönüş yaparak birden hiç güreşmeden WWE kemerini kaybettiğini unutarak (!) WM dönemini Omos ile geçirmişti. Bu süre zarfında MVP rengini değiştirerek Lashley’nin yanından ayrılmış ve Omos’un tarafına geçmişti. Velhasıl feud bir süre daha devam etmiş ancak Lashley; Hell in a Cell PPV’in Omos ve MVP’yi aynı anda yenerek feuda nokta koymuştu. Buradan aldığı enerjiyle de bir alt kemer mücadelesine girmiş ve şampiyon Theory’i Money in the Bank’te yenerek United States kemerinin yeni sahibi olmuştu.

İşin Theory kısmına ise ayrı bir parantez açmak gerekir diye düşünüyorum. Nitekim gecenin main eventiyle oldukça ilintili sonuçlar doğurabilecek bir maç olduğunu düşünüyorum bu maçın. Çünkü Theory, geçtiğimiz PPV Money in the Bank’te United States kemerini Lashley’e kaptırırken, aynı gece main eventte Money in the Bank maçına 8.adam olarak Adam Pearce tarafından eklenmiş ve maçı da kazanarak çantanın yeni sahibi olmuştu. Öncelikle Theory’nin henüz 1997 doğumlu olduğunu belirtmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Hikayede Vince’in altın çocuğu olarak karşımıza çıkarak bir nevi altın tepside kendisine birçok imkanın da sunulduğunu görmekteyiz. İşin hikaye kısmı böyle ilerlese de WWE’nin Theory için oldukça ciddi planlarının da olduğu aşikar duruyor. Baktığınız zaman ben de kendisini oldukça kaliteli bulmaktayım. Bazen güreş hikayesiyle gerçeği birbirine karıştırıp Theory’i gerçekten torpilli sanabiliyoruz ama baktığınız zaman şu anda kendisinden daha iyi bir heel rolü kesen birisi var mı sizce? Ben hiç olduğunu düşünmüyorum. Bazı heel isimler seyirciler tarafından o kadar çok sevilirler ki heel olmalarına rağmen çok da ciddi bir destek alırlar. Ancak Theory için kesinlikle öyle bir durum yok. Sinir bozucu tarzı, sarkastik ve gayri ciddi hareketleri, Selfie Taunt’u, Vince tarafında torpilli olma hikayesi gibi olgular sayesinde gerçek bir heel imajı çizmekte. Mikrofon yeteneği, ring içi ve de duruşu bence gayet de iyi duruyor. Böyle gelecek vaat eden bir ismin Money in the Bank çantasını almasından başka da doğal bir şey olacağını düşünmüyorum ben. Zaten Money in the Bank’in olayı da tam olarak gelecek vaat eden ve push’lanması beklenen isimlere bu fırsatı sağlamak. Fakat şu anki mevcut durumda ben zamanlamasının çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Klasik “henüz genç daha pişmesi lazım” gibi yorumlarda bulunmayacağım. Ancak şu anki ana kemer çok ciddi bir ismin elinde. Kendisinden kemeri alan birinin de bu ağırlığı bir süreliğine koruması gerektiğini düşünmekteyim. Yani bir sonraki ana şampiyonu eğer başarılı bir cash in belirleyecekse bu Roman veya Lesnar seviyesine yakın birisinin olması gerekir diye düşünüyorum. Peki Theory şu anda o seviyede mi? İşin doğrusu Pat McAfee, Lashley, Ziggler, Madcap, McIntyre, Roman, Lesnar vs isim fark etmeksizin üstünlük kurmakta zorlanıyor. Bu da akıllara acaba başarısız bir cash in ile mi karşı karşıya kalacağız sorularını beraberinde getiriyor ama Theory gibi çok önem atfedilen bir ismin kariyerine başarısız bir cash in damgasının da vurulmayacağını düşünüyorum. Ama bir yandan da Vince’ın emekliliği sonrası hikayesel olarak onun da durumu etkilenir mi acaba diye düşünmüyor değilim. Son birkaç Raw’dır Dolph Ziggler ring kenarından kendisinin sürekli kaybetmesini sağladı. Ziggle bunu neden yapıyor bilmiyoruz ama olası bir cash-in’i engellemek için Summerslam’de de gözükme ihtimali var. Bir de en son Raw’da Roman da artık “babacığın buralarda yok, şimdi ne yapacaksın?” diye Theory’i aşağılamıştı. Hatta onu bırakın her Raw-Smackdown showunda sürekli bir şekilde yerde kalkamaz hale geldi. Tüm bu sebeplerden ötürü biraz aşağıda çok daha detaylı bunu değerlendireceğim ama ana kemeri bir şekilde cash in ile alabilecek duruma gelse dahi bu reign’in çok uzun olmayacağını düşünüyorum.

U.S kemerinin bir main eventer isimde olmasını da şu anki senaryo çerçevesinde doğru bulmaktayım. Özellikle bir süredir hem IC kemerinin hem de US kemerinin şovları taşıyabilecek unsurlardan uzak hatta PPV’lerde dahi zorla gözüktüğünü görmekteyiz. Bu sebeple Lashley gibi bir isim çerçevesinde bunun değerlenebileceğini düşünüyorum. Zira Lashley bunan 4-5 ay önce bir ana kemer şampiyonu, bir main eventer’dı. US kemerine benzer bir şekilde Gunther gibi dominant bir ismin de IC şampiyonu olması önemli bir durum.

Tahmine geçecek olursam ben Lashley’nin kemerini koruyacağını düşünüyorum. Theory’e herhalde hem MITB hem de US kemerini vermezler diye düşünüyorum. Ek olarak bazıları Theory’nin Lashley’e üstünlük kuramamasına sinirlenip cash in yapabileceğini de konuşuyor ama bana biraz uzak bir ihtimal gibi de geliyor bu durum. Bir de Roman’ın olası ara verme ihtimaline karşılık Heyman da Theory ile bir şeyler yapabilir sanki.

Tahmin: Bobby Lashley

 




Last Man Standing Match for the Undisputed WWE Universal Championship
Roman Reigns(c) w/Paul Heyman vs Brock Lesnar

Nasıl ki 90’ların sonu 2000’lerin başını The Rock vs Stone Cold; nasıl ki 2000’lerin sonu 2010’lu yılların başlarını Cena vs Orton ile anıyorsak; 2015’ten 2020’lerin başını da bu iki adamı anmadan geçmeyeceğiz. Dile kolay WM 31 döneminden bu yana (2014-2015 yılı) bu ikili bir şekilde karşımıza bir feud içerisinde çıkmayı başarabiliyorlar. Bu noktada aslında ilk maçlarından bu yana inanılmaz derecede bir şeylerin değiştiğini, evrimleştiğini ve hatta olgunlaştığını görebiliyorsunuz. Bu bölümü oldukça uzun yazmayı planlıyorum. Çünkü bu ikili arasındaki feud yıllardır süre gelen bir feud. Bu sebeple bu bölümde hem bu feudun geçmişine dokunacağız hem de maçı yorumlayacağız. Aslında WM 38’de bu işin bitmesi planlanmıştı ama tabi başka sebeplerden ötürü finali burada yapacağız gibi gözüküyor. Ama tabi biliyorsunuz WWE yine bir şekilde ne yapıp edip bu iki ismi önümüze sürebilir.

Bu ikilinin ilk maçlarında hatırlarsanız WM 31 ortamında Roman Reigns; face bir karakter olmasına rağmen seyirciler tarafından hiç sevilmeyen bir karakterdi. Bu dönem aslında WWE’nin John Cena’nın part timer’a dönüşmesinden sonra “şirketin yeni yüzü” konusunda arayışa geçtiği bir dönemdi. Aslında paralel olarak azalan ve yaşlanan main eventer kadrosunun da Roman Reigns, Seth Rollins, Dean Ambrose, Bray Wyatt, Braun Strowman, Kevin Owens v.b isimlerle yeniden doldurulmasını da içeren bir dönemdi. Bu isimler arasında en çok Roman Reigns göz önüne çıkıyor ve Cena benzeri ultra mega push dönemine gireceği çok net bir şekilde gözümüze sokuluyordu. Cena’nın da SuperCena dönemlerini hatırlayanlar elbette ki olacaktır. O dönemde Cena her ne kadar çocukların bir süper kahramanı olarak karşımıza çıksa da bir nevi PG döneminden nefret eden, yaşça olgun kişilerin de nefret objesi haline gelen bir karakterdi. O dönem Cena maçlarında ince ve tiz bir şekilde “Let’s go Cena” tezahüratına kalın ve gür seslerle “Cena Suck” tezahüratının gelmesine alışkındık hepimiz. Bu aslında bir nevi bir sendrom gibi bir şey bence. Yani yükselen, şirketin yüzü olması beklenen ve bu uğurda ciddi Push alanlar bir nevi sevilmiyorlar. Her ne kadar o dönem Cena’nın güreş yetenekleri sorgulansa da mikrofon yeteneği konusunda herkes ne kadar mükemmel olduğu konusunda hem fikirdi. İşin Roman tarafında ise hem güreş hem de mikrofon kısmı oldukça soru işaretleri barındırıyordu. Bununla birlikte The Rock ile olan akrabalık bağı ona “torpilli” denmesine de sebep oluyordu. Var olan bu ortamda Roman’ın yeni Cena olarak karşımıza çıkarılmaya çalışılması çok fazla yenilebilir bir olgu olmadığı bariz bir durum olarak karşımıza çıkıyordu. Bu sebeple bir şeylerin değişmesi gerekliydi. Fakat WWE bunun için tam 5 sene beklemek durumunda kalmıştı.

Bu 5 sene içerisindeki bu ikilinin ilk maçına değinirsek, WM 31’den önce Roman Reigns, Royal Rumble’ı heel ve Amerikan dışı olan ulusuna oldukça bağlı bir gimmick’e sahip mid carder Rusev’i elemiş ve tüm bunlara rağmen yuhalamalar eşliğinde galibiyetini kutlamıştı. Hatta The Rock, Roman’ı kutlamaya gelip geceyi kurtarmaya çalışmasına rağmen tepkiler devam etmişti. Roman, daha önce hiç ana kemer kazanmamış ve sadece Shield senaryosu eşliğinde, Shield gölgesindeki kıyafetleri, hala Shield gibi seyircilerin arasından geldiği entrance’i ve Shield benzeri müziğiyle birlikte kendisine has hiçbir şeyi olmayan çok düz bir karakterdi o sıralar. Royal Rumble’ı kazanması kariyerindeki ilk önemli andı belki de. WM main eventine gidip o dönemin en dominant ismi Brock Lesnar ile maça çıkacaktı. Ama tüm bu bahsettiğim sebepler, Roman Reigns’in bir WM moment yaratmasına oldukça engel sebeplerdi. Bu koşullar altında oynanan maçta da Lesnar’ın bir face karakter gibi seyirciler tarafından desteklenmesi ve Roman’ın da yuhalanması kaçınılmaz bir sonuçtu. Ama WWE oldukça kıvrak bir hamleyle krizi fırsata çevirme şansı elde etmişti. O dönem MITB sahibi olan, Shield bünyesinde arkadaşlarını satarak Triple H’in gölgesinde yükselen Seth Rollins, tüm zamanların en harika cash in’ini yaparak her iki isim de yerdeyken maça girmiş ve Roman’ı pinleyerek yeni şampiyon olmuştu. Böylece hem unutulmaz bir Cash in yapılmış, hem de Lesnar vs Roman olayını çabuk tüketilmesine engel olunmuştu.

Roman’ın dönüşümüne değinmeden önce bölümün bu kısmında biraz da Lesnar’dan bahsedip konuyu paralel bir şekilde ilerletmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu dönemde Lesnar ciddi anlamda çok dominant bir karakterdi. 2000’lerin başında yarattığı etki, tarihin en genç WWE şampiyonu oluşu, birçok efsane ismi yenmesi, Paul Heyman ile olan birlikteliği, sonrasında UFC kariyeri derken 2012 yılındaki dönüşü acayip bir olay yaratmıştı. WM 30’da Undertaker’ın WM serisini de bitirerek dominantlığına dominantlık katmıştı. 2014 Summerslam’de de Cena’yı yenerek ana kemeri kazanmıştı ki Cena halen o dönem devrin en önemli adamıydı. Tüm bu unsurlar altında Lesnar; Roman’ın çok üstünde bir isimdi. Ama nitekim Part Time bir güreşçiydi ve o dönem var olan tek ana kemerin sahibi olarak her şovda veya her PPV’de yer almıyordu. Dolayısıyla WM’de kemeri full time bir isme bırakması oldukça normaldi. Ama direkt temiz bir şekilde kaybetmektense var olan cash in esnasında kendisinden alt kademe bir isim olan Roman’ın pinlenmesi onun için de doğru bir olaydı.

Bu olaylardan sonra Seth sakatlığı sebebiyle kemerini bırakmak durumunda kalmış ve boşta kalan kemeri Survivor Series 2015’te Roman, finalde Dean Ambrose’u yenerek kazanmayı başarmıştı. Böylece tüm yuhalamalar altında face Roman, kariyerinde ilk kez bir ana kemer şampiyonu olmayı başarmıştı. WWE bir kez daha diğer tarafı memnun etmek istermişçesine bu kez 2015 MITB kazananı Sheamus’a cash in yaptırmış ve böylece Roman’ı tekrardan mağdur konumuna düşürmeye çalışıp seyircilerin onu sevmesine yönelik uğraşlar sergilemişti. Otorite figürü Triple H’e, Staphenie McMahon ve hatta Vince McMahon’a karşı kapışan Roman, rövanş maçında tüm engellere rağmen kemeri geri kazanmıştı. Ancak otorite figürü Triple H, Roman’ı 2016 Royal Rumble maçının içine sokmuş ve kemerini o maçta koruması gerektiğini söylemişti. Maçı kazanan Triple H, kariyerinin son ana kemer şampiyonluğunu elde etmişti. Bu esnada 2016 Şubat PPV’sinde Triple H’in rakibini belirlemek için yapılan Triple Threat maçında Lesnar ve Roman ikilisi tekrardan karşı karşıya gelmişlerdi. Bu sefer yanlarında üçüncü bir isim olarak Dean Ambrose da vardı. Doğal olarak tekrardan ikili arasındaki feud’da var olan terazinin dengesini bozmamak adına farklı bir yol izlenmiş ve Roman’ı kemer yolunda WM’ye yollamak adına, Dean’i Roman’a pinletmişlerdi. Bunun sonucunda WM’ye giden Roman, Triple H’i yenerek üçüncü kez WWE kemerini elde etmişti. Tüm bu süreçte henüz Roman ve Lesnar ikilisinden herhangi biri, diğerini pinleyememişti.

2016’nın yaz aylarında WWE yeni bir döneme geçtiğini açıklamış ve tekrardan brand ayrımına gitme kararı almıştı. Bu süre zarfında GM’ler seçimlerini yapmış ve Dean Ambrose Smackdown’a geçmişti. WM 32’de kemeri tekrardan kazanan Roman’ın karşısına da ilk rakip olarak AJ Styles gelmişti. Roman bu feuddan galip ayrılmış ve Mayıs ayında Extreme Rules’ta kemerini korumuştu. Ama o gece return yapan Seth Rollins, Roman’a saldırmış ve daha önce hiç kaybetmediği kemeri için bir mesaj yollamıştı. Ertesi ay Money in the Bank’ta gecenin başında Dean Ambrose çantayı almaya hak kazanmıştı. Main eventte ise Seth Rollins temiz bir şekilde Roman’ı yenerek kemerini geri almayı başarmıştı. Ama aynı gece cash in yiyip kemerini Dean Ambrose’a kaybetmişti. 2016 Battleground PPV’inde bu üç isim tek ana kemer için muhteşem bir Triple Threat maça çıkmış ve maçı kazanan Dean Ambrose ana kemeri Smackdown’a götürmeye başarmıştı.

Brand ayrımı sonrasında Roman Raw’a geçmiş ve bir alt kemere oynayarak biraz daha farklı yollardan kendisini sevdirmeye çalışmıştı. Hatta kemeri kazanıp yıl sonuna kadar US kemerinin sahibi olmuştu. Lesnar ise Summerslam 2016’da Randy Orton’ın kafasını deyim yerindeyse patlatmış ve maçı o şekilde kazanmayı başarmıştı. Şu ana kadar farkındaysanız Roman’ın yüceltilmeye çalışılan fakat senaryo ve seyirci tepkisi açısından buna uygun bir altyapıya sahip olmayan biri olarak görebiliyorsunuz. Lesnar ise 15 yıldır deyim yerindeyse geleni geçeni devirebilecek bir seviyedeydi.

İşler biraz 2016 Survivor Series’te değişmeye başladı. Gecenin main eventinde Lesnar, şoke edici bir durum içerisinde Goldberg’e saniyeler içerisinde yenilmişti. Bu Lesnar’ın dominantlığını oldukça sarsan bir durumdu. Her ne kadar Goldberg 173-0’lık bir seriye sahip bir isim de olsa saniyeler içerisinde kaybetmek bir jobber işiydi. Bu durumu sindirmek isteyen Lesnar da zaten bir süre ortalıkta gözükmemişti. Bu süre zarfındaysa Roman bir kez daha bir şekilde ana kemer potasına sokulmuş ve şampiyon Kevin Owens ile Royal Rumble’da maça çıkmıştı. Ama kemeri Jericho’nun maça karışmasıyla kazanamamıştı. Tüm bunlara rağmen bu iki isim bir de Royal Rumble maçına dahil olmuşlardı. Brock Lesnar bir kez daha Goldberg’e rezil olmuş ve onun tarafından elenmişti. Roman ise 30’dan girerek bir kez daha nefret objesi olmuş ve hatta Undertaker’ı eleme başarısı gösterip son ikiye kalmıştı. Ama bu sefer Randy Orton kendisini elemişti.

Nisan ayında WM 33’te, her iki isim de aslında sahip oldukları feud’ları kazanmayı başarmışlardı. Lesnar, nihayet Goldberg’i yenmeyi başarmış, hem namını kurtarmış hem de Fastlane’de Kevin Owens’tan kemeri alan Goldberg’ten Raw ana kemerini almayı başarmıştı. Biraz üstte Goldberg’in 173-0’lık bir yenilmezlik serisi olduğundan bahsetmiştim. Bu WCW zamanı ortaya çıkan bir seriydi. Goldberg elbette ki maç kaybetmişti ama hiçbirini temiz bir şekilde kaybetmemişti. Lesnar, kendisini bu anlamda yenen ilk isim olmuştu. Bu durum Lesnar’ın seviyesini gösteren çok önemli bir detay bence. Aynı gece Roman ise gecenin main eventinde Undertaker’ı çok feci bir şekilde yenerek, WM’de Undertaker’ı yenmeyi başaran ikinci isim olmayı başarmıştı. İlkinin Lesnar olması, ikincinin Roman olması da manidar tabi ki.

2017 yılının Summarslam’ine geldiğimizde bu ikilinin bir kez daha çoklu bir maç türünde karşı karşıya geldiğini görüyoruz. Raw ana kemeri olan Universal şampiyonu Lesnar; kemerini Roman, Strowman ve Samoa Joe’ya karşı koruyacaktı. Maç gerçekten çok büyük bir maçtı ve isminin de hakkını vermeyi de başaracaktı. Ama bu maçta ilke de tanıklık etmiştik. Lesnar, kemerini Roman Reigns’i pin ederek korumayı başarmıştı. Bu çok önemli bir olay. Nitekim o dönem Lesnar’ın hala Roman’ın seviyesinden çok yukarıda bir isim olduğunu görebiliyoruz bu sayede. Yani maçta Strowman veya Joe da varken Roman’ın pinlenmesi buna çok net bir işaretti.

Bu maçtan sonra Lesnar kemerini WM 34’e kadar Strowman’a karşı girdiği feudla korumayı başarmıştı. Roman ise farklı feudların içerisine girmişti. Nihayetinde Elimination Chamber 2018’de Universal kemeri için gerçekleşen Elimination Chamber maçını kazanmış ve WM 34’te Brock Lesnar’ın rakibi olmuştu. Böylece ikili, 2015 yılından sonra ilk defa 3 sene sonra birebir bir maça çıkmaları planlanmıştı.

WM 34’teki ortam WM 31’e göre biraz daha farklıydı tabi. Roman bu 3 senede Lesnar seviyesine doğru yükselmeye çalışmış ama halen düzgün bir gimmick sahibi olamamasının acısını çekmeye devam etmişti. Lesnar ise sarsılmış ama yıkılmadan namını sürdürmeye devam etmişti. Seyirci ortamı ise inanılmaz kötüydü gerçekten. Seyirciler bir şekilde artık Lesnar’ın part timer şampiyonluk olayından sıkılmış ve onu yenebilecek tek ismin Roman Reigns olabileceği ihtimalini de kabul etmemişlerdi. Tüm bu sebeplerle seyircilerden çok ciddi “Boring” tezahüratları duymuştuk. Maç içerisindeyse Lesnar oldukça maçı domine etmiş, hatta Roman’ın yüzünü kanatmıştı. Roman her ne kadar kemeri almak için çok uğraşsa da Lesnar kendisini pinlemişti. Böylece Roman her ne kadar uğraşsa da bir türlü devrin adamı olamamış ve Lesnar’a karşı ezilmeye devam etmişti. Birebir maçlarda ilk kez, totaldeyse ikinci kez Lesnar üstün gelmişti.

WM 34’ten hemen birkaç hafta sonra gerçekleşen Suudi Arabistan PPV’i olan Greatest Royal Rumble’da ise, bu ikilinin bir kez daha maça çıkacağı duyurulmuştu. Bu sefer maç Steel Cage maçı olarak duyurulmuştu. Bu hamle çok net bir şekilde oradaki PPV’i ilgi çekici hale getirmek için yapılan bir hamleydi. Maçı bir kez daha Lesnar kazanmıştı ve totalde üçüncü kez Roman’a karşı üstün gelmişti. Roman’ın spear’ı ile kafes kırılmış ve bu esnada ayağı ilk yere değen şans eseri Lesnar olduğu için mağluptur bu yolda galip modunda kemerini korumayı başarmıştı. Bu feud Summerslam 2018’e kadar uzamış ve Roman bu sefer nihayet Lesnar’ı pinleyerek ana kemeri ondan almayı başarmıştı. Böylece ilk kez Lesnar’a karşı üstün gelebilmişti. Hikayenin hep bu tarafında terazinin üstün olan kısmı Lesnar’dı ve Roman hep onun seviyesine gelmeye çalışan bir isimdi. Nihayet Summarslam 2018’de Roman bu seviyeye ulaşmaya çok yaklaşmış ve ana kemeri biraz Strowman’ın yardımıyla Lesnar’dan alarak 1.5 yıllık title reign’ine son vermişti. Bu sayede de bizleri part timer bir şampiyondan kurtarmıştı. Kemeri aldıktan sonraki seyirci reaksiyonu da bunu kanıtlar durumdaydı. Velhasıl kelam bu çok sürdürülebilir bir durum değildi. Evet Lesnar ortak düşman olduğu için Roman etrafında birleşilmişti ama Roman’ın halen daha kendine özgü bir gimmick’i yoktu. Hala face’ti, hala mikrofonu kötüydü, hala güreşi tartışmalıydı ve hala bir Shield kırıntısıydı. Ayrıca maçı kazanmasında o dönem MITB çantasına sahip olan Stowman’ın da Lesnar’ın dikkatini dağıtmasının da etkisini atlamamak gerekiyor. Yani çok da temiz bir galibiyet olmasa da sonuç 3-1’e gelmişti.

2018 Hell in a Cell’de kemerini Strowman’a karşı bir Hell in a Cell maçında (ki bu maç Strowman’ın cash in yaptığı maçtı, tıpkı Cena gibi sıfırdan bir maçta hakkını kullanmıştı) korumaya çalışan Roman, Lesnar’ın maça karışıp iki isme de saldırmasıyla oradan da kemerle çıkmayı başarmıştı. Lesnar’ın bu olaya müdahil olması bu feudun da uzayacağına dair bir işaretti aslında. Hatta Crown Jewel için bir Triple Threat maçı da ayarlanmıştı bunun için. Fakat takip edenler bilir ki Roman bir Lösemi hastası. Hastalığı 11 yıl önce yenmişti fakat yeniden bir nüksetme durumu söz konusuydu. Bu sebepten ötürü güreşe ara vermek ve kemerini bırakmak zorundaydı. Tüm bunları açıklarken Roman belki de ilk defa seyircilerden çok ciddi bir tezahürat alabilmişti. Özellikle Roman ayrılırken Seth’in döktüğü göz yaşları da çok duygusal görüntülerin çıkmasına sebep olmuştu.

Crown Jewel PPV’inde Lesnar; Strowman’ı 3 dakika içerisinde yenerek boşta kalan Universal kemerinin tekrardan sahibi olmuştu. Her ne kadar maç öncesinde Corbin, Strowman’a saldırarak Lesnar’a yardımcı da olsa kemer dönüp dolaşıp bir kez daha Lesnar’ın ellerine geçmişti. Kemerini WM 35’e kadar korumayı başarsa da Royal Rumble 2019’un galibi Seth Rollins’e karşı kemerini kaybetmişti. Tabi hakemin görmediği sırada Lesnar’ın bir low blow yiyip dezavantajlı duruma geçtiği gerçeğini de atlamamak gerekli.

Roman ise 2019’un ilk aylarında hastalığının da gerilemesiyle güreşe geri dönüş yaptı. Dönüş yaptığı ilk akşam seyircilerden inanılmaz bir tezahürat almıştı. Bir süre Shield çerçevesinde bir hikayede yer aldıktan sonra WM 35’te Drew McIntyre’ı yendi. Ne olursa olsun 2015 yılından bu yana Cena’nın boşluğunu doldurması istenen bir isimdi Roman. O seviyede bir dominantlık, o seviyede bir güç unsuru olarak karşımıza çıkarılıyordu. Nihayetinde şirkette o seviyede olabilecek başka bir alternatif de bulunmuyordu. Strowman da o seviyede bir dominantlık içerebiliyordu fakat o bir Giant’tı. Mikrofon yeteneği Roman’dan bile kısıtlıydı. Lesnar zaten vardı ama o bir part timer’dı ve tweener takılıyordu. Yani face veya heel fark etmeksizin herkesin karşısına çıkabiliyordu. Her ne kadar seyirciler onun bu part timer’lığından sıkılsa da sonuçta işin içine Lesnar girince o işe olan ilgi de ilk başlarda artıyordu. Ama bu işin doğası gereği bize her şovu taşıyabilecek, şirketin yeni yüzü olabilecek bir isim lazımdı. 2015 yılından bu yana aradan geçen 4 senede birçok yanlış yönlendirmenin de etkisiyle bir türlü o seviyeye çıkarılamayan bir” muamma” olarak karşımıza çıkıyordu. Hastalığının gündeme gelmesiyse ilk defa seyirciler arasında Roman’ın bir nefret unsurundansa gerçek bir face güreşçi olarak değerlendirilmesine vesile olmuştu. Ama yine de bu durum da çok sürdürülebilir bir seçenek değildi. Roman, hala aynı Roman’dı.

Bu ikilinin 4 senelik görünür/görünmez olan feudları bir süreliğine askıya alınmış gibiydi. Roman draft ile Smackdown’a geçmiş ve bir süre kemerden uzak mücadelelerde görev almıştı. Tam o dönem Universal kemeri şampiyonu olan Goldberg ile WM 36 için feuda girecekken, pandeminin patlamasıyla Roman güreşe bir kez daha ara vermişti. Hastalığının da etkisiyle çok haklı olarak bir süreliğine performans merkezinde dahi güreşmek istemediğini ve ailesini de düşünmek zorunda olduğunu söylemişti.

Bu esnada Lesnar ise sürpriz bir şekilde 2019 Money in the Bank’in de geri dönüş yapmış ve çantayı kazanan isim olmuştu. Extreme Rules’ta cash in yaparak kemeri Rollins’ten almış ancak 1 ay sonra Summerslam’de tekrardan kaybetmişti. Hem de temiz bir şekilde kaybetmişti. Bu Lesnar’ın sanki yavaş yavaş yenilebilir birisi haline gelmesine bir işaret gibiydi. Elbette ki Lesnar her zaman üst düzey main event’lar tarafından yenilebilir biriydi fakat en azından bunun dozajının bir tık daha aşağıya çekilmesi anlamına gelmekteydi.

Lesnar’ın pandemi yolu ise tekrardan kemerden geçmişti. Raw’daki kemer mücadelesini kaybedince bu sefer mücadelesini Smackdown tarafında sürdürmüştü. 2019’un sonbaharında Smackdown’da gözükmeye başlayan Lesnar, WM 35’te Smackdown ana kemeri olan WWE Şampiyonluğu’nu Daniel Bryan’dan alan Kofi’nin karşısına çıkmış ve kemeri saniyeler içerisinden ondan almıştı. 2020’nin başlarına kadar kemerini korumayı başaran Lesnar (bu sürede UFC’deki rakibi Velasquez ve Rey Mysterio gibi isimlere karşı kemerini korumayı başarmıştı), kimsenin kemeri ondan alma şansını hak etmediğini düşünerek 2020 Royal Rumble maçına ilk sıradan girip maçı kazanacağını söylemişti. İlk sıradan maça girip toplam 13 kişiyi elemesine rağmen maçı kazanacak olan Drew McIntyre tarafından elenmişti. WM 36’nın main eventinde iki isim karşı karşıya gelmiş ve Drew temiz bir şekilde Lesnar’ı yenerek kemeri ondan almıştı. Bu olaydan sonra Lesnar güreşe ara vermiş ve 2021 yılına kadar ekranlarda gözükmemişti.

2020’nin ilk döneminde Pandemi’nin de etkisiyle bu iki ismin de güreşten uzaklaştığını görmekteyiz. Fakat 2020’nin ikinci yarısında Roman Reigns, güreşe geri dönmüş ve inanılmaz bir değişim içerisine girmişti. Yukarıda defalarca bahsettiğimiz üzere Roman’ın ana adam, şirketin yeni yüzü olma gibi isimlerle adlandırabileceğimiz projesi, ölü doğan bir işti. Bunun 5 sene boyunca yanlış işlendiği ve hastalık durumu olmasa Roman’a herhangi bir sempatinin beslenmesinin zor olacağı aşikardı. İşte bu noktada bambaşka şeyler yaşamaya başladık.

Seth Rollins 2019 Crown Jewel’da Universal kemerini Bray Wyatt’a kaybettikten sonra 2020 yılında Wyatt Smacdown’a geçti. WWE Şampiyonu Drew McIntyre da Lesnar’dan aldığı kemerle Raw’a geçti. Bu değişimler sonrasında Wyatt kemerini 27 Şubat 2020 Super Showdown’da Goldberg’e kaybetti. 1 ay sonra WM 36’da kemeri Braun Strowman aldı. Summerslam 2020’de Bray Wyatt, Strowman’ı yenerek yeni Universal şampiyonu oldu. Maçtan hemen sonra Roman Reigns hem bir return hem de bir heel turn yaparak hem Wyatt’a hem de Strowman’a saldırıp kemeri kaldırdı. Bu Roman’ın kariyerindeki en büyük dönüm noktalarından biriydi kuşkusuz. Yıllardır face bir şekilde devrin adamı yapılmaya çalışılırken nihayet bir yol değişimine gidilmişti. Hem de bu sefer Roman çok daha sağlam bir altyapıyla geliyordu. Birçok kez ana kemeri kazanmış, alt kemerlere oynamış, Royal Rumble kazanmış ve WM’de Undertaker’ı yenmişti. Ayrıca Universal kemerini daha öncesinde hiç kaybetmemiş, onu bırakmak durumunda kalmıştı. Ve tüm bunların en önemlisi, zamanında Cena’nın hiç yapmadığı bir şeyi yapmıştı; kötü adam olmuştu.

Roman, Summerslam’den hemen sonraki Smackdown’da artık bir menejere sahip olduğunu ve bu ismin Paul Heyman olduğunu açıklamıştı. Yani Roman, resmen bir “Paul Heyman Guy” olmuştu. Paul Heyman’ın her zamanki temel işlevi, sahip olduğu muazzam mikrofon yeteneğiyle bir nevi bu konuda eksik olan kişilerin yanında durarak o isimleri yüceltmek olmuştur. Bu sefer Roman Reigns Era’nın tam başlangıcında böyle bir hamle yapmak inanılmaz iyi bir olaydı. Bu sayede Roman’ın hep tartışılan mikrofon yeteneği daha az gündeme gelecekti. Aynı zamanda Heyman yıllarca Lesnar’ın yanında yer almışken şimdi Roman’ın yanında yer alması da yine büyük bir işaretti. Hemen akabinde Ağustos ayının sonunda Payback’te Roman Reigns; Bray Wyatt ve Strowman’ın olduğu bir Triple Threat maçında ana kemeri kazandı. O günden bugüne de kemerini neredeyse 2 senedir korumaya devam etmekte. İlk olarak kuzeni Jey Uso ile feud’a girip hem Clash of Champions’ta hem de Hell in a Cell’deki I Quit maçında kemerini korumaya başardı. Bunun sonucunda Jey ve Jimmy, her ne olursa olsun kuzenleri Roman Reigns’in yanında yer alacaklarını söyleyerek Roman’ı resmen Kabile Şefi (Tribal Chief) olarak ilan ettiler. Böylece Roman nihayet kendine özgü personaya kavuşmaya başladı. Attire’sini de (güreş kıyafetleri) değiştirdi, artık üstsüz olarak ailesini simgeleyen dövmesini göstere göstere güreşmeye başladı. Nisan 2021’de müziğini de değiştirerek tam bir Final Boss havası veren bir müzik kullanmaya başladı. Tribal Chief’i andıran bir simgeyle ringe gelirken de kuzenleri Jimmy ve Jey de yanından ayrılmaz oldu. “The Tribal Chief, Head of Table, GOD Mode, Acknowladge me” gibi yeni terimleri hayatımıza soktu. Özetle neredeyse 2 senedir The Tribal Chief gimmick’i çerçevesinde ilerleyip, Shield kırıntısı olmaktan kurtuldu. Roman’ın ilk push dönemiyle ikinci push dönemi arasındaki farklılıklar ve Roman’ın buna uyum sağlaması gerçekten bir işin ne kadar kötüden ne kadar iyiye evirilebileceğinin en güzel kanıtlarından biriydi.

Jey ile olan feudu sonrasında Survivor Series’te Raw ana kemer şampiyonu Drew McIntyre’ı da yenmeyi başardı. Ardından TLC’de ve Royal Rumble’daki Last Man Standing maçında Kevin Owens’a karşı kemerini korudu. Daha sonrasında Elimination Chamber ve Fastlane’de kemerini Daniel Bryan’a karşı korudu. WM 37’de, Royal Rumble kazananı Edge ve Daniel Bryan’ın olduğu Triple Threat maçında kemerini bir kez daha Jey’in yardımıyla korumayı başardı. Ertesi Smackdown’da yine Bryan’ı yendi ve bu sayede Bryan’ı Smacdown’dan gönderdi. Mayıs 2021’de Wrestlemania Backlash’te kemerini Cesaro’ya karşı korudu. Haziran ayında Hell in a Cell’de ise bu sefer Rey Mysterio’yu yenmeyi başardı. Ertesi PPV Money in the Bank’ta ise kemerini bu sefer de Seth Rollins’in yardımıyla Edge’e karşı korudu. Gecenin sonunda John Cena return yaptı ve ikili Summerslam 2021’de karşı karşıya geldi. Maçı kazanan Roman Reigns kemerini bir kez daha korumayı başardı. Aynı gece çantayı kazanan Big E de Raw brandinde yer aldığı için cash in tehdidinden de kurtuldu. Her ne kadar bu tehlikeden kurtulsa da tehlikelerin daha büyüğü gelmek üzereydi. WM 36’dan bu yana güreşmeyen Brock Lesnar, Summerslam 2021’de return yaparak Roman’a meydan okudu ve ikili arasındaki feud ateşi yeniden yanmaya başladı. Çok değil bundan 3.5 sene önce bu iki isim maç yaparken Booring tezahüratı yapan seyirciler bu sefer “This is awesome” tezahüratı yapıyorlardı. Roman’in geçirdiği evrim, kemeri uzun bir süredir tutuşu, Lesnar’ın 1.5 senedir ortalıkta gözükmemesi, Heyman’ın Roman’ın yanında yer alması ve de pandemi sonrasının etkileriyle birlikte Roman vs Brock Lesnar feudunun ikinci perdesi muhteşem seyirci desteğiyle birlikte başlamak üzereydi.

Lesnar return yaptığında değişik bir saç stiliyle karşımıza çıktı. Bir nevi çiftçilikle uğraşan bir karaktere bürünmüş, ara sıra birilerini tokatlayıp part time bir güreşçi olarak yaşamını devam ettirir haldeydi. Roman ise Lesnar return yaptığında artık bambaşka bir karakterde, 1 senedir kemeri elinde tutan çok güçlü bir isim haline gelmiş durumdaydı. Üstüne üstlük yıllardır Lesnar’ın yanında bulunan Heyman da artık Roman’ın yanındaydı. Roman’ın kemeri tuttuğu ilk 1 sene neredeyse her PPV’e ve her şova çıktığını da atlamamak gerek. Zaman zaman kemerini korumak için başkalarının yardımına da ihtiyaç duysa da yine de Smackdown içerisinde yer alan birçok önemli ismi bu süre zarfında defetmeyi başarmıştı. Bu noktada gerçekten de kemerin hakkını veren bir isimdi. Lesnar’ın return’ü sonrasında Eylül 2021’de kemerini Extreme Rules’ta Finn Balor’a karşı korudu.

Nihayet Ekim PPV’i olan Suudi Arabistan PPV’i Crown Jewel’da Roman ve Brock Lesnar yaklaşık 3 senenin ardından tekrardan karşı karşıya geldiler. Maç esnasında hakem ve iki isim de yerdeyken Heyman tam ortalarına kemeri atmıştı. Bu sırada hakem de ortalarda yokken Lesnar kemeri almış ama arkasını döndüğünde Uso’lardan double Super Kick yemişti. Ardından pin’e giden Roman temiz bir şekilde olmasa da Lesnar’ı tuş ederek kemerini bir kez daha korumayı başarmıştı. İkilinin ilk dönem feudunda terazi bariz bir şekilde Lesnar tarafında ağır basarken Roman durumu artık net bir şekilde dengelemeyi başarmıştı. Bundan sonraki adımlarda da o terazi dengesini kendi lehine çevirmesi gerekmekteydi. Evet Roman devrin en büyük adamıydı ama hala Lesnar’ı temiz bir şekilde yenerek kemerini korumayı başaramamıştı. Yani yarım kalan bir şeyler vardı. Crown Jewel’dan sonra Kasım ayında Survivor Series’te Raw ana kemer şampiyonu Big E’yi yenmeyi başarmıştı. Bu esnada Crown Jewel’da temiz bir şekilde kaybetmeyen Lesnar ise ortalığı birbirine katıp bir rövanş maçı talep etmişti. 2022 Ocak ayının ilk günü için planlanan Day 1 PPV’inde ikili arasında yeniden bir maç planlanmıştı. Roman bu maç evvelinde Heyman’ı, Lesnar ile olan geçmişi ve de ortaya kemer atma olayı sebebiyle kovmuştu. Velhasıl maç öncesinde Roman Covid 19 protokollerine takılınca maç iptal edilmiş, onun yerine Lesnar Raw ana kemeri için planlanan Seth Rollins, Kevin Owens, Bobby Lashley ve şampiyon Big E arasındaki fatal four way maçına dahil edilmişti. Bu maçı kazanan Lesnar Raw’ın yeni ana kemer şampiyonu olmuştu. Hemen ertesi Raw’da da Roman tarafından kovulan Heyman ile yeniden birleşmişlerdi.

Royal Rumble 2022’ye girerken Raw ana kemeri WWE şampiyonu Brock Lesnar; Smackdown ana kemer Universal şampiyonuysa Roman Reigns’ti. Gecede ilk olarak Roman, kemerini Seth Rollins’e karşı DQ ile korumayı başarmıştı. Maçı kaybetse de şampiyon avantajıyla title reign’ine devam etmişti. Raw ana kemeri tarafındaysa Lesnar kemerini Lashley’e karşı koruyacaktı. Tıpkı eski günlerdeki gibi Heyman yine ring kenarında onun yanında en büyük destekçisi olarak durmaktaydı. Fakat işler yeniden tersine dönmüştü. Roman Reigns maça karışmış, Heyman’ın Lesnar’a ihanet etmiş ve bir kez daha Roman ile birleşmişti. Bu fırsatı değerlendiren Lashley de maçı kazanıp Lesnar’dan kemeri almıştı. Gecenin en sonunda gerçekleşen Royal Rumble maçında ise en son sıradan Lesnar girmiş ve Drew’u eleyerek hem 2020’nin intikamını almış hem de WM 38 için bir ana kemer maçına çıkma hakkı elde etmişti. Gördüğünüz gibi WWE bir şekilde Roman vs Lesnar olsun diye elinden gelen her şeyi yapmaya devam ediyordu. Şaşırtıcı bir şekilde olmadan da Lesnar zaten kazandığı bu ana kemer maçı hakkını Smackdown kemeri için kullanacağını açıklıyordu.

Lesnar, Raw ana kemerini Royal Rumble’da kaybetmesine ve aynı gece Royal Rumble maçını kazanıp Smackdown ana kemeri şampiyonu Roman ile maça çıkma hakkı elde etmesine rağmen hız kesmiyordu. Elimination Chamber 2022’de Raw ana kemeri için planlanan Elimination Chamber maçına da katılmaya hak kazanıyordu. Maç içerisinde Seth Rollins’in Theory’e çektiği Buckle Bomb, Lashley’in içerisinde durduğu fanusa doğru yapılınca fanustaki camlar kırılmış ve Lashley’in üzerine gelmişti. Bunun üzerine şampiyon Lashley maça devam edememiş ve bunu fırsat bilen Lesnar da çok rahat bir şekilde maçı kazanarak kemerin yeni sahibi olmayı başarıyordu. İşin Smackdown tarafında Roman Reigns ise Goldberg’i submission ile yenerek kemerini tekrardan korumayı başarıyordu.

Raw ana kemeri şampiyonu Brock Lesnar ile Smackdown ana kemeri şampiyonu Roman Reigns, WM 38 için kapışacaklarken her ikisi de ana kemer sahibi olarak WM 38’e geliyorlardı. Bu bir brand savaşı olmadığına göre maçın “Winner takes all” yani “kazanan her şeyi alır” formatında yapılmasına da herhangi bir sakınca yoktu. Bu maçı kazanan devrin gerçek adamı, gerçek durdurulamayanı ve gerçek en güçlüsü olacaktı. Aslında 7 yıldır bir şekilde devam eden bu çekişmeye nokta koyabilecek en güzel ortam hazırlanmıştı. Evet Roman vs Lesnar belli açılardan sıkıcı olabilirdi, belki farklı isimler çerçevesinde senaryoların dönmesinde bir engellerdi, belki ring içi olarak uçuk şeyler vaat etmiyorlardı, belki Lesnar’ın birden RR ve EC maçlarına dahil olması oldukça mantık dışıydı ama bu maçın da yapılması da lazımdı. Kazanan her şeyi alacak ve bu müthiş feuda artık nokta konacaktı.

2020 Ağustos ayından beri ilmik ilmik işlenen Tribal Chief Roman, maçı kazanarak artık Lesnar’ın seviyesini de geçen bambaşka bir noktaya ulaşan bir isim olmuştu. Hem Raw ana kemerini hem de Smackdown ana kemerini birden taşıyan bir güç unsuru, namı adından önce gelen bir dev isme bürünmüştü. 2 senede birçok ismi yenerek tarihin en uzun reign’lerinden birini yapmakla yetinmemiş hem de Raw ana kemeri olan WWE kemerinin de sahibi olmuştu. Burada kemerler birleşmemişti ki Roman’ı görsel olarak daha da güçlü halde gösterebilmek adına iki kemer de aynı anda ona verilmişti. Ring içi olarak “Tarihin en büyük maçı” reklamı yapılan (evet büyük bir maçtı tabi ki ama kimse tarihin en büyük maçı olayını elbette ki yememişti) bir maç için oldukça vasat geçmişti. Roman’ın sakatlığının maçın 10 dakika civarlarında sürmesine sebep olmuştu ki yani bu feud en az bir 20 dakikalık maçı hak ediyordu bence. Neticesinde Roman artık devrin en büyük adamı olan tabirini en sonunda herkese kabul ettirebilmişti.

Roman’ın özellikle WM 38 sonrasındaki durumundan da biraz söz etmek gerekir bence. Roman ilk 1-1.5 yıllık title reign’in de her şovda gözüken, her PPV’de kemerini koruyan bir isimdi. Ancak neredeyse son 4-5 aydır tam bir part timer olarak takılmaya başladı. Şirket içerisinde tek ana kemerin oluşu ve bu tek ana kemerin bir part time benzeri bir isimde olması hikaye çeşitliliğini azaltan bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Tek mantıklı açıklama olarak Roman’ı bu aşamada tüketmemek için böyle bir şey yaptıklarını da düşünmeye başladım. Yani Roman 2 senedir deli push alıyor ve bu esnada sürekli gözümüze sokulması istenmiyor da olunabilir. Ama Roman bu süreçte birçok live event’te boy gösterdi ve sanıyorum bir 15 kere falan kemerlerini dark match’larda Drew McIntyre’a karşı korumayı başardı. Yine de WM sonrasında ne Backlash’ta ne Hell in a Cell’de ne de Money in the Bank’te kemer koruma maçları planlanmadı. Sadece bu süreçte kemerini Smackdown’da Riddle’a karşı korudu. Kemerlerin ikisini de kazandıktan sonra ilk olarak karşısına Nakamura çıktı, sonra Drew ile feuda girecek gibi oldu ve en son Bloodline & RKBro senaryosu kapsamında Riddle ile feuda girdi. Tabi bu arada Smackdown takım kemeri şampiyonları Uso’ların Raw ana kemeri şampiyonları Randy Orton & Riddle’dan Raw kemerlerini de alıp iki kemeri de taşıdıklarını atlamamak gerekli. Roman önderliğine Bloodline, prime dönemlerini yaşamaya devam etmekteler. Ama bu süreçte Roman neredeyse ortalama 2-3 showda bir gözükür hale geldi. Mid carder kemerlerin de iyi book’lanmadığı bu dönemde neredeyse şovları kimsenin taşımadığını söylesek yeridir diye düşünüyorum.

Brock Lesnar ise WM 38 sonrasında 17 Haziran tarihli Smackdown’a kadar ortalıklarda görünmüyordu. Ta ki Roman’ın Riddle’ı yenip kemerini koruduğu gün memleketi Minnesota’da bir kez daha return gerçekleştirip Roman’ın karşısına çıktı ve ona F5 çekti. Böylelikle Summarslam 2022 için “ultimate final” adı altında (tarihin en en en büyük maçı olacak sanırım bu da) bir Last Man Standing maçı planlanmış oldu.

Peki neden zaten bu feuda bir nokta konmuşken bir kez daha nokta koyma gereksiniminde bulunduk? Biraz da bu konunun üzerinde durmamız gerek diye düşünüyorum. WM 38’de Roman her iki kemeri de ele geçirerek artık devrin en güçlü adamı unvanına sahip olmuştu. Bu Roman’ı gerçekten de book’lanması zor bir isim haline getiriyor. Yani herhangi birisi Roman’dan kemeri alamaz şu anda. Ya da Roman’ı temiz bir şekilde birine kaybettiremezsiniz kafanıza göre. Çünkü o çok net bir şekilde “yenilmez” profili çizilmiş durumda olan bir isim. Tıpkı birkaç sene önceki Lesnar veya ondan da önceki Cena gibi. Ama Roman, seviye olarak Cena’yı da Lesnar’ı da geçmiş durumda şu anda. Çünkü bu iki isim, hatta ne Rock ne Stone Cold ne de bir başkası 2 seneye yakın bir title reign yapamadılar. Bu süreçte artık karşısına çıkacak ismin iyi belirlenmesi gerekmekte. Doğal olarak maçlara heyecan katabilmek adına “acaba kaybeder mi” hissiyatını vermesi gereken bir isim bulunması gerekiyor. Bu şu anki mevcut konjonktürde kolay bir şey değil. Mevcut WWE roster’ı içerisinde 2018 – 2020 dönemine kıyaslan çok ciddi bir main eventer eksikliği göze çarpmakta. Yani o dönem Daniel Bryan, Braun Strowman, Fiend Bray Wyatt, Dean Ambrose, Goldberg, Samoa Joe gibi isimler artık yoklar. Ek olarak Undertaker, Triple H, Kurt Angle, Batista gibi kurtlar güreşi bıraktılar. Mevcut ana kadroda Roman’ı temiz bir şekilde yenebilecek isimlerin sayısı oldukça az bana göre. Randy Orton ve Bobby Lashley ilk aklıma gelen isimler. Orton, ameliyat olduğu için bir süre güreşemeyecek. Lashley ise Raw’da ve United States kemerinin sahibi. Cody Rhodes return yaptı ama tam Seth ile olan feudunu kazanıp momentum sağlayacakken sakatlandı ve o da bir süre olmayacak. Seth Rollins, AJ Styles, Sheamus gibi bir dönemin main eventer’ı olan isimler o günlerinin çok uzağındalar. Yani mesela 2019 Seth Rollins şu anki Roman’ı yenebilirdi ama şu anki Seth Rollins’in yenme ihtimali pek yok. Geriye bir tek Drew McIntyre kalıyor ama onu da dark match’larda defalarca yendi. Dark Match dışında da bir türlü ana kemer senaryolarına dahil edilmiyor Drew. Belki ilerisi için hazırlıyorlardır zira pandemi döneminin yıldızlarından biriydi kendisi. Hatta ben MITB’i alıp Eylül ayında Büyük Britanya’da yapılacak PPV için bir altyapı hazırlayabileceklerini düşünmüştüm ama o iş de olmadı. Geriye gerçekten de Summerslam’in şanına yaraşır tek isim kaldı; o da Brock Lesnar.

Peki bu maç ne olur? Gerçekten de bu sonu kim yazar? Tahmini oldukça güç bir maç olduğu çok öteden de belli oluyor. Ben WM 38 öncesinde Roman’ın maçı kazanacağı ve devrin adamı olduğu gerçeğinin kabullenileceğinden emin gibiydim. Ancak son dönemde Roman’ın part timer oluşu, güreşe ara verme isteğine yönelik haberler çıkması ve Lesnar’a tekrardan maçı kaybettirmezler herhalde düşüncesi beni Lesnar tahmine itiyor. Bir önceki paragrafta da belirttiğim gibi Roman, temiz olarak yenilmesi çok zor bir isim. Ek olarak bir müdahaleyle de kaybetmesi zor, çünkü yanında Heyman ve Uso’lar var. Buradan ancak Lesnar sağ çıkabilir gibi geliyor bana. Ama maçın last man standing olması hakikaten çok farklı şeylere de gebe olacak gibi duruyor. Her ne olursa olsun Lesnar veya Roman’ın 10 saniye yerde kalmaları ve bu şekilde maçı kaybetmeleri çok büyük bir olay. Üstüne zaten Roman’ın kemeri herhangi birine kaybetmesi de büyük bir olayken böyle bir ihtimalin olması çok daha büyük. O yüzden içinden çıkılması zor bir halde diyebilirim. Dediğim gibi ben Lesnar’ın Roman’ın her rakibi olmadığında gelip Roman’dan dayak yemesini normal görmüyorum. Bu maçı ultimate final olarak nitelendiriyorlarsa da bir şekilde sonlanması gerekiyor. O yüzden oyumu 2 senelik reign’in biteceğine yönelik vereceğim.

En son olarak bir de Theory’nin cash in ihtimalinden bahsetmek gerek diye düşünüyorum. Bu maçın last man standing olması, maçın extreme geçebileceğine yönelik bir işaret. WM’de tatmin etmeyen ring içinin bu sefer tatmin edici olabileceğini düşünüyorum. Öte yandan DQ da olmadığı için Uso’ların maça olası müdahalelerini de atlamamak gerek. Tüm ortamda oldukça sert bir maç olacak gibi. Gecenin sonunda kazanan kim olursa olsun cash in’e çok hazır bir ortam olacak. Tabi bu ortam için Theory hazır mı isim olur mu? Bu da çok büyük bir muamma. Zira bir yandan geçen PPV US kemerini Lashley’e kaybederken bir yandan da son anda MITB maçına dahil olup çantayı almıştı. Çantayı aldıktan sonra da Lashley, Ziggler hatta Madcap’e karşı bile üstün gelemedi. Ek olarak muazzam bir heel rolü yürütüyor şu anda. Seyircilerden iyi bir kemer reaksiyonu alabilir mi? Ya da her iki kemeri birden taşıyabilecek bir isim olur mu? Ya da cash in iki kemer için de geçerli olur mu? Bunlar gerçekten merak uyandırıcı sorular. Bir de tabii Theory’nin genç yaşını da atlamamak gerekiyor. WWE belli ki kendisi için ileride çok ciddi planlara sahip olacak. Ama bir “gelecek şimdi” olayı görür müyüz? Eğer Theory ana kemeri kazanırsa tarihteki en genç şampiyon unvanını Lesnar’dan almış olacak. Hazır Roman da güreşe ara verip bir Hollywood denemek isterken, hazır Lesnar’ın da yavaş yavaş dönemi biterken yeni bir main eventer isim olarak Theory birden birkaç basamak atlar mı? Bu sayede en genç şampiyon unvanını maçın olası galibi Lesnar’dan alır mı? Bence çok uzun bir title reign olmasa da işlerin normale dönmesi için ana kemerin Roman-Lesnar kısır döngüsünden kurtulması gerekiyor. Bunun için de sonuç ne olursa olsun Theory cash in’i çok mantıklı duruyor. Özellikle de Lesnar’ın namını kurtarmak adına maçı kazanması (ki ben kazanacağını düşünüyorum ama ring içinde hiçbir şekilde kafamda bunu oturtamıyorum) ve ardından Theory’nin cash in yapıp kemeri ve en genç şampiyon unvanını alması çok manidar olur diye düşünüyorum. Ben Theory’nin henüz bu seviyeler için erken olduğunu ve güçlü bir imaj çizmediğini de düşünmüyor değilim. Biraz bana Miz’in 2010’lu yıllardaki başlarını hatırlatıyor sanki. Bu sebeple eğer cash in yapsa dahi çok geçmeden ana kemerin Eylül ayında da Clash at the Castle’da kemer maçına çıkmaya hak kazanan Drew’a geçebileceğini düşünüyorum. Ama bu tabii Theory’siz de olabilir. Yani Brock Lesnar buradan kemerle ayrılıp Eylül ayına şampiyon da gidebilir. Theory cash in’i de olursa belki bir fatal four way de görebiliriz. Ama her halükarda Theory cash’ini veya kemerin Drew’a geçmesi, book’laması zor isimlerden bir süreliğine sıyrılıp hareket alanı yaratmak adına da önemli olur diye düşünüyorum. Çünkü Roman olayı artık biraz da nWo benzeri bir hal almaya başladı. nWo ilk başlarda muazzam bir stable olarak WCW tarihine damga vurmuş ancak sonrasında senaryo yazılması kısmı iyice zor hale gelen bir stable haline gelmişti. Bence işin Roman kısmı da buna benzemeye başladı. Zaten hem bu Last Man Standing maçından sıyrılıp, hem Cash in’den kurtulup hem de Eylül ayı Britanya PPV’inden de çıkarsa artık WM 39’da bir The Rock vs Roman Reigns maçı görmeliyiz diye düşünüyorum.

Her türlü tahmini zor bir maç. Her ne kadar sıkılsak da yine mi Lesnar vs Roman desek de WWE’nin Youtube sayfasına girip Lesnar’ın son return’ünün izlenme sayılarına baktığımız zaman Lesnar’ın önemini anlayabilmekteyiz. O yüzden keyfini çıkarmakta da yarar var.

Tahmin: Brock Lesnar

 

--

 

WWE’nin yaz aylarındaki en büyük şovunda birçok ihtimale açık bir main event izleyeceğiz gibi duruyor. Ek olarak Vince sonrası neler olabileceğine dair de bir ipuçları görebileceğimizi düşünüyorum her alanda.

Herkese iyi seyirler