ARA

8 Ekim 2022 Cumartesi

Extreme Rules 2022 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri

 



WWE EXTREME RULES 2022 – 8 Ekim 2022
Philadelphia, Pennsylvania - Wells Fargo Center

Summerslam ve Clash at the Castle gibi iki büyük PPV sonrasında ve Kasıma ayında gerçekleşecek Crown Jewel ve Survivor Series öncesinde bir nevi bir geçiş PPV’si ile birlikteyiz. Ana kemerlerin şampiyonu Roman Reigns, şaşırtıcı olmayacak bir şekilde şovda yer almıyor. Onun dışında en azından Extreme tadı veren bazı güzel maçlar var ama genel olarak PPV hakkında çok da bir beklentiye girilmemesi gerek diye düşünüyorum.

Fazla uzatmadan tahminlere geçelim.


 

 

Ladder Match for the WWE Raw Women’s Championship
Bianca Belair(c) vs Bayley

Summerslam’in ilk maçındani itibaren devam eden bu feud nihayet beklenen sonuna kavuşmuş durumda. Aslında buna Summerslam’den itibaren devam eden demek de biraz yanlış bir tabir olmuş olabilir. Zira Bayley sakatlığından ötürü ara vermeden önce de yine Bianca ile feud’un içerisindeydi. Dolayısıyla Summerslam’deki return’ü ile beraber oldukça doğru bir adrese geldiğini de bizlere göstermişti.

Bayley’in Iyo Sky ve Dakota Kai ile beraber Summerslam’de Bayley’e meydan okumasının ardından bir önceki PPV olan Clash at the Castle’da ise bana göre oldukça sürpriz bir sonuçla karşılaştık. Gecenin açılış maçında Bianca & Asuka ve & Alexa üçlüsü, sonradan Damage Control adını aldığını öğrendiğimiz Bayley, Iyo Sky ve Dakota Kai üçlüsüne maçı kaybetti. Ben bir önceki PPV yazısında da dediğim gibi gecenin en net sonuçlarından birini yaşarız diye düşünüyordum. Çünkü face takım hakikaten çok sağlam isimlerden oluşuyordu. Ancak o maçın sonucuyla birlikte anladık ki her nasıl erkekler division’ında heel bir stable’ın hükümdarlığı varsa benzer bir durum kadınlar division’ında da oplacak. Özellikle Clash at the Castle’daki maçın bir tag team maçı olduğunu düşünürsek maçı illa heel takıma kazandıracak olsalar dahi bu, kemer şampiyonu bir isim üzerinden olmaz diye düşünürdük. Velhasıl Bayley’in Bianca’yı pin ederek maçı takımına kazandırması gerçekten çok önemli bir mesajdı. Bunun üzerine Damage Control’ün 12 Eylül tarihli Raw’da Aliyah ve Rodriguez’i yenerek boştaki kadınlar tag team’ini almaları da bu stable’ın net bir şekilde yükselmeye devam edeceğinin bir göstergesi.

Tüm bu koşulların ve hazırlanan bu altyapının üzerine kemerin Bayley’e gitmemesi için hiçbir sebep bulamıyorum. Belli ki bu stable bir süreliğine kadınlar division’ında oldukça söz sahibi olacak. Bunun için de zaten son halka, kadınlar kemerinin Bayley’e gitmesi. Bunun da bu PPV’de tamamlanacağını düşünüyorum. Son olarak maçın türü görebileceğiniz üzere Ladder, yani merdiven. Dolayısıyla No DQ bir şekilde gerçekleşecek. Asuka ve Alexa elbette Bianca’ya yardıma koşabilir ama Damage Control bu seviyedeyken daha üstün çıkabilirler diye düşünüyorum. Maç türünü de elbette biliyorsunuzdur ama yeniden hatırlatmak gerekirse maçı kazanabilmek için yukarıda asılı olan kemeri merdiven yardımıyla çıkıp almanız gerekiyor. Tuş, pes etme, DQ veya countout bulunmuyor.

Tahmin: Bayley

 


Six-Man tag Team Good Old Fashioned Donnybrook Match
The Brawling Brutes (Sheamus & Ridge Holland & Butch) vs Imperium (Gunther & Ludwig Kaiser & Giovanni Vinci)

Bir önceki PPV Clash at the Castle’da tam 1.5 sene sonra IC kemeri korunmuştu. Muhteşem bir “old school” maçında Gunther, kemerini Sheamus’a karşı korumayı başarmıştı. Şovun Büyük Britanya’da da olmasının etkisiyle Sheamus oldukça iyi bir performans sergilemiş fakat Gunther gibi bir ismi yenmeyi başaramamıştı. Zaten NXT’de oldukça dominant bir performans sergileyen Gunther’ın Intercontinental şampiyonluğunu hemen bırakması da çok olası değildi. Bununla birlikte maç öncesinde Giovanni Vinci’nin de Kaiser’le beraber entrance’ta olduğunu görmüştük. Kaiser de Gunther’i bizlere sunarken, Vinci’nin de return yaptığını duyurmuştu. Böylelikle bu feud vesilesiyle matematiksel olarak da sayılar eşitlenmiş ve Imperium de geri dönüşünü gerçekleştirmişti.

Imperium’un reuninon yapması, Sheamus’un isimsel önemi ve maç içerisindeki performansı, bu ikilinin birbirleriyle uyan kimyası sebebiyle bu feudun devam edeceği çok belli olan bir durumdu. Böylesine müthiş bir feud potansiyeli varken de bunun hemen harcanmaması gerektiğine de inananlardanım. Geçen PPV yazısında Sheamus ve Gunther arasında Extreme Rules’te fazlasıyla extreme, fazlasıyla sert bir maçın planlanabileceğini düşündüğümü söylemiştim ancak hazır Imperium yeniden toparlanmışken ve sayısal olarak her iki ekip de eşitlenmişken, 3’e 3 sert bir maçın planlanması da oldukça iyi bir olay. Bu arada maç türü de aslında bildiğiniz No DQ veya No Holds Barred maçı.

Clash at the Castle sonrasında Extreme Rules’a kadarki Smackdown’larda bu iki zıt ekibin birbirleriyle yüzleştiklerine tanıklık ettik. Yalnızca farklı olarak Brawling Brutes, Undisputed Tag Team kemerleri için Uso’larla maça çıkmış ancak maçı kazanmayı başaramamışlardı. 30 Eylül Smackdown’da Florida’da kaldıkları için Kanada’ya gelememişler ve Sheamus’u yalnız bırakmışlardı. 3’e 1 yakalanan Sheamus da Imperium tarafından oldukça hırpalanmıştı. Hatta Finlay’in de sık sık kullanma konusunda çekinmediği sopayla Sheamus’un kafasına vurmuşlardı.

Oldukça güzel ve ilgi çekici bir feud olduğunu düşünüyorum. Sheamus ve Gunther gerçekten çok sağlam isimler. Biraz üstte dediğim gibi eski stil güreş konusunda çok iyiler. Yaratıcı hareketlerden çok daha fiziksel şekilde güreşiyorlar. Bu belki bazı maçlarda veya bazı isimler özelinde sıkıcı gelebilir ancak bu da bir güreşme stili. Ve bu isimler bu konuda oldukça iyiler. Dolayısıyla bu feudun bir şekilde Kasım ayına da sarkması gerekiyor. O sebeple bence Brawling Brutes bu maçı kazanmalı. Belki Kaiser’in pinlenebileceği bir senaryo ve maçı Sheamus’ın takımına kazandırdığı bir ortam, Kasım ayındaki olası rövanş maçı için de işleri alevlendirebilir.

Tahmin: The Brawling Brutes (Sheamus & Ridge Holland & Butch

 

 

Fight Pit Match
Daniel Cormier will serve as the special guest referee
Matt Ridle vs Seth “Freakin” Rollins

Maçı yorumlamadan önce biraz Fight Pit maç türünden söz etmek gerekiyor. Çok fazla rastlamadığımız bu yeni ve yaratıcı olan maç türünü ilk kez 2020 yılının Mayıs ayında NXT’de Kurt Angle’ın özel hakem olduğu Riddle vs Timothy Thatcher maçında izlemiştik. Aslında steel cage benzeri bir kafes yapısı içerisinde güreşilirken, kafesin dört bir yanında güreşçilerinin ayak basabileceği zeminler bulunuyor. Dolayısıyla bu zeminler üzerinde veya ring içerisinde güreşe devam edebiliyorsunuz. Aynı zamanda o zeminlere çıkıp rakibinizin üstüne de atlayabiliyorsunuz. Ancak maçı kazanmanın sadece iki yolu bulunuyor. Ya rakibinizi pes ettireceksiniz (submission) ya da Last Man Standing maç türünde oluğu gibi rakibinizi yerden 10 saniye boyunca kalmayacak kadar döveceksiniz. Dolayısıyla Steel Cage gibi bir kafesin dışına çıkıldığında maçı kazanılma durumu bulunmuyor. Veya neredeyse birçok maç türünü kazanmanın yegane yolu olan pin (tuş) hareketi de geçerliliğe sahip değil. Tüm bu sebeplerden dolayı biraz Submission Match-Last Man Standing Match ve Steel Cage maç türevlerinin karışımı gibi düşünülebilir. Dolayısıyla fazlasıyla sert bir maç türünün olduğunu belirtebiliriz.

Summerslam döneminden bu yana devam eden bu feud’da muhtemelen son durak ile karşı karşıyayız. Bir önceki PPV yorumumda da belirttiğim gibi Clash at the Castle’daki maçın sonucu ne olursa olsun Extreme Rules gibi bir PPV içerisinde adına yaraşır bir maç türünde oldukça brutal oldukça sert bir maç izlemeyi hak ediyorduk. Çünkü Clash at the Castle’da da izlediğimiz üzere bu ikilinin çok güzel bir kimyaları var. Zaten bireysel olarak çok teknik, seyircileri coşturabilen, kondisyonları ve enerjileri yüksek isimler. Bir de böylesine küfürlerin havada uçuştuğu, işin bireysel boyuta evirildiği senaryo içerisinde bizlere beş yıldızlık maç izletmeleri oldukça potansiyel gözüküyordu. İşte böylesine farklı bir maç türünün olduğu bir maç da bu potansiyeli karşılayabilecek düzeyde gözüküyor.

Clash at the Castle’da rakibini yenen Seth Rollins, 19 Eylül Raw’da U.S kemeri için Lashley’in karşısına çıkmış ancak Riddle’ın maça karışmasıyla maçı ve kemeri ele geçirme hakkını kaybetmişti. Bunun ardından ikili arka alanda birbirlerine girmişler ve nihayetinde bu maç türünde bir maç yapmalarına dair anlaşmaya varmışlardı. Şimdi böylesine final niyetinde olan bir maç türünde maçı Riddle’ın kazandığını varsayarsak her ikisi de birbirlerinden birer maç almış duruma geliyorlar. Önümüzde bir Crown Jewel varken ben her ikisinin de U.S kemeri mücadelesine girebileceğini düşünüyorum. Bence bu maçı Seth kazanıp en sonunda bir feuddan galip gelecektir. Zaten Seth Rollins gibi bir ismin Riddle’a karşı pes etmesini veya 10 saniye boyunca yerden kalkamayacak kadar dayak yemesini beklemiyorum. Seth yeniden yükselmek durumunda. Riddle ise “Bro” gimmick’i ile çıkabileceği en üst seviyede bence. Bu maçı kazanması çok büyük bir olay olur diye düşünüyorum. Ama bu büyük olaydansa bir süredir feud’lardan galip ayrılamayan Seth Rollins’in bu feuddan galip ayrılıp yeniden US veya belki de Crown Jewel sonrasında ana kemer potasına girmesini olası görüyorum. Hazır yeni de submission finisher’ı kullanmaya başlamışken bu maçı da o şekilde kazanacaktır. Bir de 1 Ekim’de alakasız bir şekilde maçın özel hakemli olacağı açıklandı. Eski UFC dövüşçüsü Daniel Cormier alakasını anlayamadığım bir şekilde maçın özel hakemi olacak. Kendisinin nasıl bir etkisi olacağı da merak konusu.

Tahmin: Seth “Freakin” Rollins

 

 

“I Quit” Match
Edge vs Finn Balor

WM’deki Edge vs AJ Styles maçından bu yana devam eden Edge ve Judgment Day olayları her seferin farklı olaylarla devam ediyor. Hatırlarsanız Edge, WM’de Styles ile maç yaparken Damien Priest gözükmüş ve onun dikkat dağıtmasıyla Edge maçı kazanmıştı. Ardından Edge, Priest’in de etkisiyle AJ Styles’a karşı olan feudunu kazanmış ve stable’ına Rhea Ripley’i de eklemişti. Stable ile feuda giren Finn Balor, heel turn gerçekleştirmiş ve Judgment Day’e katılmış ve katılır katılmaz Edge’i gruptan dışlamıştı. Üçlü Edge’e saldırmışlar ve bir süre ringlerden uzak kalmalarına sebep olmuşlardı. Ardından Edge’i kovan stable’ımız Mysterio’larla feuda girmiş ve Summerslam’de Edge’in return’ü ile maçı kaybetmişlerdi. Edge döndükten sonra Rey ve Dominik ile birleşerek Judgment Day’e karşı üstün gelmişler ve hatta Clash at the Castle’da Rey ve Edge ikilisi Balor ve Priest’i yenerek bir nevi feudu bitirmişlerdi. En azından hepimiz öyle düşünmüştük. Ancak maç sonunda Rey’in oğlu Dominik de bir heel turn yaparak Edge ve Rey’e saldırıp Judgment Day’in yanına geçince feud kaldığı yerden devam etti. Aslında hepimiz bir süredir bu turn’ün olabileceğine dair sinyaller alıyorduk fakat Edge ve Rey için böylesine önemli bir galibiyetten sonra olması damaklarda hakikaten çok güzel bir tat bıraktı. Ben de geçtiğimiz PPV’de Dominik’in etkisi olacak bir olay bekliyordum ama en azından onun etkisiyle Edge ve Rey ikilisi maçı kaybeder diyordum. Ancak Dominik hem maçı Rey ve Edge’e kazandırmış hem de üstüne heel turn yaptı. Bu da olayın büyüklüğüne büyüklük kattı.

Dominik’in Judgment Day’e katılıp heel olmasının ardından Rey, birçok kez Raw’larda oğlunu bu “kötü” yoldan çevirmeye çalıştı ancak bir türlü başaramadı. Dominik babasını birçok kez yıkarak geçti ve faaliyetlerine devam etti. Öte yandan Edge de bu feudun içerisinde kalmaya devam etti. Judgment Day bir yandan yanına Dominik’i alıp Rey ve Edge ikilisine karşı üstünlük sağlamaya çalışırken bir yandan da AJ Styles’ı gruba almaya çalıştı. Özellikle grubun lideri olarak gözüken Balor, Bullet Club’a göndermede bulunurcasına Styles’ı iknaya çalıştı ancak Styles bunu reddetti. Velhasıl bu senaryo içerisinde o kadar çok turn yaşadık ki (Priest’in, Edge’in, Balor’un ve Dominik’in heel turn’ü – Edge’in face turn’ü) her an her şey olabilirmiş gibi geliyor.

Farkettiyseniz yaklaşık 5-6 aydır devam eden bu olaylar zincirinde Edge, Judgment Day’in hiçbir üyesiyle bire bir maça çıkıp intikam alma şansı elde edememişti. Sayısal üstünlüklerden ötürü yanında geçici süreliğine de olsa hep birileri vardı ki bunlar genellikle Mysterio’lardı. Şimdiyse nihayet grubun eski lideriyle ve yeni lideri karşı karşıya geliyorlar. Maçın türü de oldukça manidar olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık bu feud herhalde gelebileceği son noktadadır diye düşünüyorum. Gerçekten çok uzun bir süredir devam ediyor ancak yaşanılan olaylar sebebiyle de hiç bıkkınlık vermiyor. Ama yine de bir son olacaksa bunun bir bire bir maç ile gerçekleşecek olmasına ben tamamım.

Tahmine geçmeden önce maç türünü açmak gerekirse “I Quit” maçını kazanabilmeniz için, rakibinizi oldukça pes ettirecek kadar dövmeli veya pes ettirme pozisyonuna getirip rakibinizin hakemin tuttuğu mikrofona doğru “I Quit” yani “Pes Ediyorum” demesini sağlamalısınız. DQ-Counout veya Tuş yok. Maçın birebir olmasıyla birlikte bu maç türünde gerçekleşecek olması da manidar bence. İşin tahmin kısmındaysa biraz kestirmek güç gibi. DQ’nun olmaması nedeniyle Priest, Ripley veya Dominik’in maça karışma olasılıkları çok yüksek. Edge’e yardım için mutlaka Rey gelecektir ama sonrasında Styles veya hatta Beth Phoenix’i görebilir miyiz bilemiyorum. Tüm bunlar bir yana Edge’in seneye güreşi bırakacağını düşünürsek bu maçın Balor’a kazandırılmasının önemli olacağını düşünüyorum. Ayrıca Judgment Day’in ciddi bir stable olarak yoluna devam edebilmesi için de üst üste iki tane takımlı mağlubiyetin ardından böyle bir şeye ihtiyaç var gibi geliyor.

Tahmin: Finn Balor

 

 

Strap Match
Drew McIntyre vs Karrion Kross w/Scarlett

Maça geçmeden önce biraz Strap maç türünden bahsetmek gerekiyor sanırım. İki güreşçi birbirlerine kalın ve sıkı bir direnç lastiğiyle bağlı bir şekilde güreşiyorlar. Böylece fiziksel olarak kaçma veya uzaklaşma gibi durumlar pek yaşanmıyor. Genellikle herhangi bir müdahale olmadan her bir dört bir ring köşesine ard ardaya dokunmakla veya normal tuş ile maçlar bitiriliyor.

Geçtiğimiz ay kendi doğduğu topraklarda Roman Reigns ile maç yapan Drew McIntyre, birçok kez kemeri ondan almaya yaklaşsa da Bloodline’ın yeni üyesi Solo Sikoa’nın debut’uyla beraber maça karışması sebebiyle kemeri ondan alamamıştı. Clash at the Castle dönemi boyunca oldukça yükselen Drew, şova da “Broken Dreams” theme müziğiyle de gelmiş, maç içerisinde Uso’ların ve Heyman’ın da olmamasının etkisiyle oldukça üstün bir performans sergilemiş ancak sonucunda kazanamamıştı.

Öte yandan 5 Ağustos tarihinde WWE’de return’ünü gerçekleştiren Karrion Kross ise o günden bu yana sürekli Drew McIntyre ile uğraşmaya devam ediyor. Elinde tuttuğu kum saati ile Drew’ın zamanının dolduğunu işaret eden Kross, zaman zaman Roman’a da mesaj yollasa da ilk iş olarak Drew’ı yenme hedefinde. Clash at the Castle’daki maçı da seyircilerin arasında ön sıradan izlemiş ancak maça çok fazla müdahil olmamıştı. Yalnızca boş pet şişeyi Drew’a doğru fırlatarak onun dikkatini dağıtmış ve Roman’ın üstünlüğü ele geçirmesine sebep olmuştu. Tabi sonrasında Drew’ın üstünlüğü aldığın anların olması sebebiyle buna çok büyük bir müdahale demek yanlış olacaktır.

Kross’un WWE ana kadrosunda neler yapacağını ve nerelere kadar kullanacaklarını oldukça merak ediyorum. 2020-2021 döneminde NXT’de şampiyon olmuş ancak ana kadroya geçtikten kısa bir süre sonra serbest bırakılmıştı. Triple H’in başa geçmesiyle beraber WWE’ye yeniden gelmiş ve hatta Roman ile Drew birbirleriyle yüzleşirken ortaya çıkmıştı. Bu da acaba Roman’ın ilerideki rakiplerinden birisi olabilir mi sorusunu gündeme getiriyor.

Tahmine geçersek ben Karrion Kross’un bir süreliğine yükseltileceğini düşünüyorum. Drew, henüz çok yakın bir zamanda ana kemer #1 contender’ıydı. Bu maçı kazanması onu tekrardan o potalara doğru sürükleyebilir ama bunun kısa vadede istendiğini düşünmüyorum. Kross’un bu kadar şaşalı return’ü bence altı doldurulmayı hak edecek bir konu. Scarlett’ın da etkisini atlamadan ben Kross’un kazanacağını düşünüyorum.

Tahmin: Karrion Kross

 


Extreme Rules Match for the WWE Smackdown Women’s Championship
Liv Morgan(c) vs Ronda Rousey

Clash at the Castle’ın en kötü maçına imza atan isimlerden biri olan Liv Morgan hatırlarsanız kemerini Shayna Baszler’a karşı korumayı başarmıştı. Aslında şovdaki diğer maçlar gerçekten çok güzel geçince haliyle bu maç da çok fazla beklenenin üzerine bir şey koyamamıştı. Bununla beraber ben zaten Liv Morgan’ın ring içi yeteneğini kuşkulu bulan isimlerden biriyim. Bu sebeple zaten maçın gidişatının da az çok nasıl olacağı hepimiz tarafından bilinen bir durumdu. Velhasıl tüm bunlar bir tarafa Liv Morgan, Money in the Bank’ta Ronda’dan cash in ile kemeri kazandıktan sonra Summerslam ve Clash at the Castle’la beraber toplamda iki PPV’dir kemerini korumaya devam ediyor.

Ronda ise Money in the Bank’te cash in yedikten sonra Summerslam’de rakibin pes ettirmesine rağmen yanlışlıkla tuş pozisyonuna gelince hakemin de etkisiyle kemerini geri kazanamamıştı. Maçtan sonra hakeme saldıran Ronda, Smackdown’da da benzer şekilde asilikler yapınca ceza almış ve bir süre ekranlardan uzak kalmıştı. 9 Eylül Smackdown’da Ronda geri dönüp Fatal 5-way Elimination Match’ını kazanarak yeniden #1 contender olmayı başarmıştı. Ronda’nın zaten kaybettiği rövanş maçının kaybediliş şeklinin etkisiyle zaten bir rövanş hakkının daha olması gerekiyordu. Bununla birlikte zaten Smackdown kadınlar division’ına bakıldığında Raw’daki gibi şaşalı isimler olmadığını da görüyoruz. Raw’da Becky, Bayley-Damage Control, Alexa, Asuka, Bianca’nın ve hatta olası return’leriyle beraber Sasha Banks & Naomi’nin olduğunu görüyoruz. Smackdown’da ise Charlotte zaten uzun bir süredir ortada yok. Ronda dışında tıpkı Liv Morgan gibi push almayı bekleyen çok fazla isim mevcut. Dolayısıyla en azından kısa vadede kemeri taşıyabilecek veya kemer maçına çıkıp ilgi çekebilecek isim sayısı oldukça az. Bu nedenle de dönüp dolaşıp Ronda’nın içinde olduğu bir senaryodan daha doğal bir şey bulunmuyor.

PPV’in ismini taşıyan maç türünde bir maç izleyecek olmamızı da oldukça olumlu buluyorum. Önümüzde Crown Jewel gibi bir Suudi Arabistan PPV’ini düşündüğümüzde kemerin Ronda’ya geçmesini tahmin etmek zor olmuyor. Liv Morgan’ın üç maç üst üste Ronda’yı yenebileceğini düşünmüyorum. Ek olarak zaten underdog bir şampiyon havasında ilerlediği için de kemerini kısa bir title reign ile kaybetmesinin doğru olacağına inanıyorum. Zaten maçın bence sonucunun tahmin edilebilir olması sebebiyle en azından ring içini heyecanlı kılabilmek adına Extreme Rules türüne çevrildiği belli oluyor. Bu arada herkes biliyordur ama Extreme Rules maç türü; bir nevi her şeyin serbest olduğu bir maç türü olarak düşünebilirsiniz. No DQ’dan farkı çevreden çok daha geniş çaplı malzemeler (Kendo, sladgehammer v.s) kullanabiliyorsunuz. Tüm bunları da genellikle ringin altından bulabiliyorsunuz.

 Tahmin: Ronda Rousey


--

Her ne kadar geçiş PPV’si olarak gördüğümü söylesem de maçların hepsinin farklı bir maç türünde olacak olması gerçekten PPV’yi izlenebilir kılan detaylardan biri olarak göze çarpıyor. Özellikle son yıllarda Extreme Rules PPV’lerinde sadece 1-2 tane DQ’nun olmadığı maç izlediğimizi düşünürsek, bu PPV çok özel bir şekilde hazırlanmış gibi geliyor bana. Dolayısıyla ana kemer şampiyonluğunun olmaması bir nebze olsun telafi edilmiş gibi gözüküyor. Öte yandan White Rabbit olayları da bu PPV’de bir yerlere bağlanır mı sorusu da yine aklımızın bir köşesinde yer alıyor.

Herkese iyi seyirler dilerim.