Yaz aylarının ilk PPV’i (PLE) olan Money in the Bank, WWE bünyesindeki en
önemli olaylardan biri olarak nitelendirilen bir konsepte sahip bir şov
durumunda yer alıyor. 2000’li yılların ortalarından itibaren önce Wrestlemania
bünyesinde başlayan sonrasında da kendisini Wrestlemania’dan sıyırarak başlı
başlına bir şov olarak karşımıza çıkan Money in the Bank sayesinde birçok isim
kariyeri açısından oldukça önemli adımlar atmayı başarmışlardı. Özellikle
2010’lu yılların başlarında önce brand bazında çeşitli isimler ön plana çıkmış
sonrasında da o yılların sonlarına doğru kadınların da devreye girmesiyle bu
çantanın etki alanı iyice genişlemişti.
Konsept olan net bir şekilde bir bilinmeyene odaklanılması sebebiyle
Money in the Bank, artık WWE’nin klasikleşmiş 4 PPV’i (Royal Rumble, Wrestlemania,
SummerSlam ve Survivor Series) ile birlikte anılmaya başlamıştır. Konu özünde
çok basit. Maça çıkmaya hak kazanan güreşçiler, tepede asılı olan çantayı
merdivenle tırmanarak almaya çalışıyorlar. Çantayı ilk eline geçiren isim maçın
kazananı oluyor. Bu çantayı alan kişi, çanta sayesinde istediği yerde istediği
zamanda istediği bir kemer için bir şampiyonluk maçı yapmaya hak kazanıyor. Bu
durum çok büyük istisnai durumlar dışında (örneğin geçtiğimiz seneki Theory
cash in’i gibi) ana kemerler üzerinde gerçekleşiyor. Şampiyon olan güreşçinin
en savunmasız en çaresiz anı genellikle seçiliyor ve ani bir maç kararıyla
şampiyon değişebiliyor. Tarihte hatırı sayılır bir miktarda başarısız cash
in’ler olsa da çoğunlukla push verilmek istenen güreşçileri yükseltebilmek
adına bir basamak olarak kullanıldığı ve mantıken de kazanma olasılığı yüksek
olduğu için cash in’lerin çoğunluğu başarılı olmakta. Bu da hali hazırda zaten
maçlar güreşçi çokluğu ve de merdiven olaylarını içerdiği için dikkat çekse de
ek olarak da yeni olası şampiyonu görmenin de heyecanını yaşatıyor. Bir de bu
olası şampiyonun ne zaman ve hangi koşullarda kimin üzerinden şampiyon
olacağının bilinmemesi de olayı bambaşka boyutlara taşıyor.
Şovun adını içeren Money in the Bank maç türünden iki tane maç bizleri
bekliyor. Biri erkekler biri kadınlar olmak üzere iki brand’den de güreşçileri
içeren iki farklı maç izleyeceğiz. Her iki brand özelinde de ana kemer
şampiyonları olmasından ötürü bu sefer cash in’ler için de birden fazla ihtimal
söz konusu olabiliyor. Öte yandan gecenin esas olayındaysa bir kez daha Roman
Reigns ve bir kez daha Bloodline var. WWE tarihinin gelmiş geçmiş en iyi
senaryolarından biri olan Bloodline’ın resmen bir ”İç Savaş”ına tanıklık
edeceğiz. 3 yıla yaklaşan bu senaryoda artık gerileme dönemi de geride kalırken
tam anlamıyla bir dağılma süreci içerisine girmiş bulunmaktayız. Bunun
sonucunda da face turn geçiren Uso’lar; öz kardeşleri Solo ve kuzenleri Roman
Reigns ile karşı karşıya gelecekler.
Money in the Bank maçları ve main event dışında şova dair önemli
detaylardan birisi de şovun Londra’da gerçekleşiyor olması. En son bir PPV için
2022’nin Eylül ayında Clash at the Castle çerçevesinde Britanya’ya gelen WWE, Insurrextion
2003’ten sonra ilk kez İngiltere’de bir PPV gerçekleştiriyor olacak. Backlash
ve Night of the Champions’ın hemen peşi sıra bir kez daha Amerika dışında bir
şov gerçekleşecek. İngiliz seyircilerin muhteşem tepkileri eşliğinde en kötü
maç bile bence izlenmeye değer detaylar içerecektir diye düşünüyorum.
Money in the Bank Ladder Match for a Women’s Championship Match
Contract
Zelina Vega vs Becky Lynch vs Zoey Stark vs Bayley vs
Iyo Sky vs Trish Stratus
2010’lu yılların sonlarında Kadın Devrimi sonucunda edindiğimiz
olaylardan bir tanesi de kadınlar için de Money in the Bank maçının ve
senaryosunun devreye girmesiydi. Gün sonunda şunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz
ki kağıt üzerinde bu senenin kadınlar Money in the Bank maçı, erkeklerin
maçından daha iyi duruyor. Sadece isim olarak baktığımız zaman Bayley, Becky ve
Trish gibi isimlerin bu maç içerisinde yer alması bile heyecanı arttıran
unsurlardan olarak karşımıza çıkıyor. Fazlasıyla main eventer’a sahip olduğu
için de ister istemez bu isimler yine kağıt üzerinden konuşmak gerekirse biraz
daha ön plana çıkabiliyorlar. Ancak erkeklerin özelinde yapacağımız gibi burada
da öncelikle mevcut şampiyonlardan bahsetmenin doğru olacağını düşünüyorum.
Nitekim draft sonrasında Smackdown Kadınlar Şampiyonu Raw’a, Raw Kadınlar
Şampiyonu da Smackdown’a geçmişti. Kemerin sahipleri doğal olarak kemerleriyle
geçtikleri için de sahip olduğu esas kemerler farklı brandlere ait kemerler
olmuştu. Raw Kadınlar Kemeri’ni geçtiğimiz PPV olan Night of Champions’ta
sürpriz bir şekilde Bianca’dan Smackdown’ın şampiyonu Asuka’nın kemeri, WWE
Women’s Championship olarak değiştirilmişti. Raw şampiyonu Ripley’in Smackdown
kemeriyse Women’s World Championship olarak değiştirilmişti. Böylece kadınlar
kemerlerindeki brand damgasından da sıyrılınmıştı.
Şampiyonlardan konu açılmışken ilk olarak Women’s Championship’in sahibi
Asuka’dan bahsedersek, yılın başında geçirmiş olduğu gimmick değişikliğinin
etkisiyle nihayet kemere ulaştığını görüyoruz. Bir önceki şampiyon Bianca,
kemerini geçtiğimiz yılın Wrestlemania’sından beri korurken ve öte yandan bu
yılki Wrestlemania’da Asuka’yı yenmesini de göz önünde bulundurulurken, Night
of Champions’taki sonuç doğal olarak hepimizi şaşırtmıştı. Özellikle ben
Charlotte dönene kadar Asuka’nın, Bianca için bir geçiş rakibi olacağını
düşünürken, ortalama geçen maçın sonucunda inanılmaz sürpriz bir sonuçla
karşılaşmıştım. Bu süre zarfında Raw kemerini Ripley’e kaybeden Charlotte geri
dönmüş ve rövanş maçı hakkını kullanmadığını söyleyerek Ripley’in kemeri yerine
Smackdown’da olmasından kaynaklı olarak Asuka’nın kemerine meydan okumuştu. Benzer
bir şekilde rövanş maçını bekleyen Bianca da bu feudun içerisine girmişti. Böyle
bakınca aslında işin Smackdown kısmında çok ciddi bir feud olduğunu
gözlemleyebiliyoruz. Birbirinden yetenekli üç isim de kemer feudu içerisinde
olunca en azından bir süreliğine başka birinin oraya kaymasına gerek yok gibi
duruyor.
İşin Raw kısmındaysa hepimizin beklediği gibi bir Rhea Ripley dominasyonu
söz konusu. Hali hazırda bireysel olarak pek bir feudu bulunmadığını var
saydığımız Ripley, daha çok Judgment Day veya daha doğrusu Dominik ekseninde
hikayelerde yer alıyor. Royal Rumble’a ilk sıradan gelip kazanması ve ardından
Wrestlemania’da Charlotte gibi ikonik bir ismi yenerek kemeri alması zaten
böylesine domine edici bir title reign yapacağına dair işaretlerdi. O da bunu
karşılarcasına şu anda Raw’da rakipsiz bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. WM
sonrası Backlash’te Zelina Vega’yı yenmiş, Night of Champions’ta da 70 saniye
kadar kısa bir sürede Natalya’yı squashlamayı başarmıştı. Raw roster’ındaki
kadın isimlerin draft öncesine göre biraz zayıflaması sebebiyle de orta vadeli
bir feuda henüz başlayamamıştı. Şayet ben Night of Champions sonrasında
Becky’nin Trish’i yenerek Ripley’nin kemerine doğru adım atacağını düşünsem de maçı
Trish’in temiz bir şekilde kazanamaması işin şeklini değiştirdi. Dolayısıyla
elimizde dominant ve feudu olmayan bir şampiyon kaldı. Hal böyle olunca
böylesine domine isimleri devirmenin en kolay ve en güzel yolu da yapmış
oldukları yorucu maçların ardından cash in yemeleri oluyor. Ripley de tıpkı
geçtiğimiz senenin Ronda Rousey’si gibi bu tanıma uyan isimlerden. Ronda da
oldukça domine eden bir şampiyonken, MITB’in yapıldığı aynı gece Liv Morgan
tarafından cash in yiyip kemerini kaybetmişti. Şu anki koşullar düşünüldüğünde
kazanacak olası ismin Ripley’e gitmesi daha mantıklı gözüküyor. Maçın katılımcı
isimlerini de buna göre yorumlamak daha doğru olacak gibi.
Zelina Vega: Memleketi
Porto Riko’da gerçekleşen Backlash’te Raw kemeri için Ripley’in karşısına çıkan
Zelina, doğal olarak maçı kazanamamış ancak homegirl olmasının da etkisiyle
seyircilerden oldukça güzel bir reaksiyon almıştı. Rey Mysterio’nun L.W.O’yu Legado
Del Fantasma’yla beraber yeniden kurmasıyla ekibin tek kadın güreşçisi olan
Vega da bunun etkisiyle ekranlarda eskiye nazaran daha sık görünmeye başladı. Bunun
sayede 2 Haziran Smackdown’da Lacey Evans’ı yenerek bu maçı dahil olan Vega,
maçın katılımcıları arasında şansı en düşük isimlerden birisi olarak karşımıza
çıkıyor. Maçın underdog’larından birisi olsa da bence bu çantayı underdog bir
isim kazanacaksa bu kendisi olmamalı. Henüz main eventer seviyeleri için hazır
olmadığını düşünmekteyim.
Becky Lynch: İsmi
olduğu her feudun doğal favorisi olan Becky, bir süredir Trish Stratus’la bir
feudun içerisinde yer alıyor. Uzun bir süredir kemer mücadelelerinin dışında
yer alırken WM döneminde Kadınlar Tag Team kemeri özelinde senaryolara dahil
olmuş sonrasında da Trish’in heel turn’üyle aralarındaki feudda kendini
bulmuştu. Geçtiğimiz ay Night of Champions’ta yapılan maçta Zoey Stark’ın ring
altından çıkıp kendisine hakem görmeden saldırması nedeniyle de Trish’e maçı
kaybetmişti. Çok yüksek ihtimalle SummerSlam’de aralarındaki husumeti bitirmek
için de bir maça çıkacaklar gibi duruyor. Veya Lita dönerse bu ikili takım
olarak Zoey ve Trish ikilisine meydan okuyabilirler. Sonuç olarak SummerSlam’da
Trish’le olan mevzusuna devam ediyor olacaktır. Ben bu çanta olsun ya da
olmasın Becky’nin Ripley’e en geç 2-3 ay içerisinde rakip olacağını
düşünüyorum. Çünkü gerçekten uzun bir süredir kemer mücadelelerinin dışında ve
artık dahil olma zamanı da geliyor. 5 Haziran Raw’da Sonya Deville’i yenerek bu
maça dahil olmayı başaran Becky, Summerslam sonrasında Trish tehdidinden
kurtularak bence Ripley’in karşısına çıkacaktır. Gerçi bir de son Raw’da
Raquel’in maçı DQ’yla kaybetmesini sağlayarak Trish’in bu maça girmesine neden
olurken kısa vadeli bir Raquel feudu da söz konusu olabilir gibi. Toparlarsak,
tüm bu sebeplerle Becky, maç için elbette ki öne çıkan isimlerden birisi olsa
da kazanma ihtimalini düşük buluyorum.
Zoey Stark: 2023
Draft’ında NXT’den ana kadroya yükselen isimlerden biri olan Stark, 8 Mayıs
Raw’da Nikki Cross’u yenerek ana kadro debut’unu gerçekleştirmişti. Night of
Champions’ta bir kez daha ortaya çıkan Stark; Trish ve Becky’nin maçına müdahil
olmuş, ringin altından ortaya çıkarak ring dışında bulunan Becky’e hakemin
görmediği bir anda Z-360 çekerek maçın Trish tarafından kazanılmasını
sağlamıştı. Bu sayede Trish ile bir ortaklıkla ana kadro kariyerine başlayan
Stark, bence oldukça sağlam da bir yapmıştı. 5 Haziran Raw’da Natalya’yı
yenerek bu maça dahil olmuştu. Maçın diğer katılımcılarından biri olan Trish’le
yine maç içerisinde birçok kez ortaklık kuracakları da net bir şekilde
görülüyor. MITB’i kazanması böylesine bir ortaklık varken ben çok ihtimal
dahilinde değerlendirmiyorum. Her ne kadar sağlam bir giriş yapsa da tek başına
buralarda bulunarak bir etki yaratmaktan çok şu anda biraz daha sağ kol
görevinde yer alıyor. O sayede bence kendisi için henüz erken olduğunu
düşünüyorum.
Bayley: Maçın
benim gözümde favori ismi olan Bayley, 380 gün elinde tuttuğu Smackdown
Kadınlar Kemeri’ni 2021 Ekim’de kaybettikten beridir kemere hasret bir şekilde
yoluna devam etmekte. 2021 sonunda yaşadığı sakatlığın ardından 2022
SummerSlam’de Damage CTRL adını verdiği stable’ıyla dönmüş ancak Bianca’yla
girdiği uzun soluklu kemer mücadelesinin ardından mağlup ayrılmıştı. Bu uzun
soluklu feudun ardından Becky’yle feuda girmiş, ardından feud Trish ve Lita’nın
da katılımıyla çoklu bir hal almış, bunun sonucunda Wrestlemania’da yapılan
maçı da kaybetmişlerdi. Üst üste gelen yenilgilerin ardından bir süredir net
bir feudun içerisinde yer alamayan Bayley, ekibiyle beraber Smackdown’a
geçmişti. Smackdown’da var olan yoğun kemer mücadelesi altında henüz kendisine
şans gelmemişti. 9 Haziran Smackdown’da Mia Yim’i yenerek maça dahil olan
Bayley için bence MITB gerçekten çok önemli bir fırsat gibi gözüküyor. Uzun bir
süredir heel olarak devam edişinin ardından bireysel olarak belki bir face turn
hamlesiyle tekrar Raw’a geçerek Ripley’in kemerine cash in yapması bence çok
güzel bir olay olurdu. Özellikle şovun İngiltere’de gerçekleşeceğini
düşünürsek, İngiliz seyircilerin Bayley’e olan sevgisi de bilinen bir detay. Bayley
yine tıpkı Clash at the Castle’da olduğu gibi maç içerisinde güzel tezahüratlar
alacaktır. Bayley’in yeniden üst noktalara çıkması adına çanta için kendisini
öne çıkaracağım.
Iyo Sky: Bayley
sonrasında underdog kategorisinden çantaya en yakın isim olarak gördüğüm Iyo
Sky, güreşçi tipolojisi olarak hem artı hem de negatif özelliklere sahip bir
karakter. Artı yönünden bahsetmek gerekirse, ring içi performansı gerçekten
muazzam düzeyde. Atletik bir isim olması ve ipleri de etkin bir şekilde
kullanması sebebiyle de kadın division’ında net bir şekilde öne çıkmakta.
Negatif olarak ise diğer Japon güreşçiler olan Asuka ve Nakamura’daki benzer
sorun burada da karşımıza çıkıyor. Dil bariyeri sebebiyle orta vadede
kalabalığa hitap etme zorluğunun beraberinde getirdiği sıkıntılar, onu bir
underdog’tan öteye atma konusunu iyice zorluyor. Asuka zaten WWE öncesinde de
fenomen bir isim olması sebebiyle üst noktalarda daha rahat yer alırken, Sky
için benzer şeyleri söylemek çok mümkün olmuyor. Ancak tüm bunlarla beraber
Backlash’te Bianca’ya karşı gösterdiği performans, hiç şüphesiz hepimizi
oldukça şaşırtmıştı. 9 Haziran Smackdown’da Shotzi’yi yenerek bu maça dahil
olan Sky, Bayley’le beraber benim favorilerim arasında yer alıyor. Damage
CTRL’ün çok uzun soluklu devam edeceğini düşünmediğim için de sanki bu iki
isimden birinin çantayı alıp bir ayrılığa sebebiyet vermesi de güzel olabilir
diye düşünüyorum.
Trish Stratus: Maç içerisindeki en kıdemli isim olan Trish, WM 39’da emeklilikten
döndükten sonra neredeyse full time bir şekilde güreşmeye devam ediyor. Becky’nin
arkasından iş çevirerek önce Kadınlar Tag Team’inin kaybedilmesini sağladı,
sonrasında da heel turn yaparak Becky’le feuda girdi. Night of Champions’ta
Zoey’in yardımıyla Becky’i yenerek de feudun ilk galibiyetini aldı. 19 Haziran Raw’da
Raquel’i DQ’yla yenen Trish, bu maça dahil olmaya hak kazanmıştı. Maç
gerçekleşirken Becky ring dışında yer alan Zoey’e saldırmış, Trish de olaylara
müdahil olunca dayanamayarak ona da saldırmış ama bu sayede Trish’in maçı
kazanmasını sağlamıştı. İkili arasındaki feudun devam edeceğini zaten yukarıda
birçok kez de belirtmiştim. Zaten Trish’in bu muhtemel son güreş döneminde MITB
çantası için iddialı olacağını da düşünmüyorum.
Genel olarak değerlendirdiğimiz zaman Bayley ve Iyo Sky’ın yani Damage
CTRL’un iki üyesinin maç bu maç içerisinde ön plana çıkacağını düşünüyorum.
Bayley’in tekrardan üstlere çıkması sebebiyle de bu maçı kazanmasını ve
kariyeri açısından önemli bir adım atması gerektiğini düşünüyorum. Iyo da
alırsa bence o da sırıtmayacaktır ama uzun vadede kalıcı bir main eventer
olabilecek mi noktasında da çok emin olamıyorum. Bayley’in Ripley’in
dominasyonunu da bitirmesi ve sonrasında da feuda girmesi de bence oldukça
enteresan olacaktır. Bu sebeple Bayley diyeceğim.
Tahmin: Bayley
Singles Match for the WWE Intercontinental Championship
Gunther(c) vs Matt Riddle
Wrestlemania döneminde almış olduğu ceza sebebiyle bir süredir
ekranlardan uzak kalan Riddle, hemen WM sonrasında ringlere geri dönmüştü. Geri
gelir gelmez Owens ve Sami’ye destek olarak Bloodline senaryosuna dahil olmuş
ve Backlash’e kadar o feudun içerisinde yer almıştı. Backlash’teki mağlubiyet
sonrasında Gunther’in IC kemeri için Night of Champions’ta yapılacak maç
özelinde 15 Mayıs Raw’da gerçekleşen Battle Royal maçına katılmış, ancak
Bronson Reed tarafından elenmişti. Maçı kenardan izleyen Gunter ve diğer
Imperium üyeleri, Riddle’ın iyi performans göstermesi üzerine onu
engelleyebilmek adına Riddle’ın dikkatii dağıtmışlar ve buradan fırsat bulan
Reed de Riddle’ı elemişti. Maçı kazanan Mustafa Ali, Gunther’in
Intercontinental kemeri için #1 contender olmuştu. Hemen ertesi hafta paralelde
takım kemerleri için Owens ve Sami’yle feuda giren Imperium karşısında Riddle
desteğe gelmiş ve sayıları eşitlemişti. Bunun üzerine üçerli bir Tag Team maçı
yapılmış ve face ekip maçı kazanmayı bilmişti. Night of Champions sonrasında
Riddle ve Gunther arasındaki feud ve Imperium ile Sami & Owens arasındaki
feud devam ederken, 12 Haziran Raw’da Riddle, Money in the Bank maçına katılma
mücadelesinde Priest’e kaybetmişti. Maçın ardından Kaiser ve Gunther ikilisi
Riddle’a saldırıp gövde gösterisi yapmışlardı. Aynı gün Gunther ve Kaiser
ikilisi Tag Team kemerleri için Owens ve Sami’yle maça çıkarlarken Riddle maça
karışmış ve Owens’la Sami’nin maçı kazanmasını sağlamıştı. 19 Haziran Raw’da
Riddle, Kaiser’i yenmiş ve Gunther’a mesaj göndermişti. Maçtan sonra Gunther ve
Kaiser ikilisi Riddle’a saldırarak bacağını sakatlamaya çalışmışlardı. 26
Haziran Raw’da Riddle, kemer için Gunther’e meydan okurken Gunther de bunu
kabul etmişti.
Night of Champions’ta beklendiği bir şekilde kemerini Mustafa Ali’ye
karşı koruyan Gunther, mükemmel title reign’ini sürdürmeye devam ediyor. Önceki
dönemlerin aksine bir ara gözden düşmüş olan Intercontinental kemerini yeniden
anlamlı hale getiren Gunther, artık PPV’lerde de daha sık yer almaya başladı. Olması
gerektiği gibi şekilde kemer artık daha anlamlı hale gelirken, bu esnada tarih
de yazmaya devam ediyor. Bence herkesin hem fikir olduğu gibi The Honky Tonk
Man’in 454 günlük title reignini geçecek olan Gunther, bu süre zarfında bence
bunun hakkını da verecek şekilde devam ediyor. Hem mükemmel maçlar çıkartıyor
hem de bu süre zarfında çok önemli isimleri temiz bir şekilde yenmeyi
başarıyor. Bu da onu ileride tarihin gelmiş geçmiş en iyi Intercontinental
şampiyonu yapacak duruma hazırlıyor. Peki bunu hak ediyor mu diye soracak
olursanız da bence sonuna kadar hak ediyor. Zaten rekoru kırdıktan sonraki
olası kemer kaybından sonra yepyeni bir main eventer kazanacağımız da aşikar
gözüküyor.
Gunther’in rekoru kırması bence atlanmaması gerekilen bir konu. Mesela
Roman da 1000 günü aşkın bir kemer koruması gerçekleştiriyor ama tarihte öyle
uzun süreli şampiyonlar var ki (mesela Bruno Sammartino 2803 gün gibi bir süreliğine ana kemeri elinde tutmuştu) bunları geçebilmek çok zor. Zaten
buna değecek birilerini bulabilmek, hikayeyi bu dozajda ayarlayabilmek de artık
günümüzde çok zor. Bu sebeple de her zaman bu tarz uzun şampiyonluklar için
“Modern Dönem” kavramı da kullanılıyor. Bu sebeple Gunther’in gelmiş geçmiş en
uzun süreli Intercontinental şampiyonu olması çok değerli bir konu. Herkes
bunun yaşanacağını düşünüyor ki ben de aynı fikirdeyim. Bu sebeple de maçı
kazanacağını düşünüyorum. Yine de Riddle’ın Mustafa Ali’den ziyade Gunther’in
kemeri için daha sağlam bir rakip olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple feud
SummerSlam’e de sarkabilir bir ihtimal.
Tahmin: Gunther
Singles Match
Cody Rhodes vs Dominik Mysterio w/Rhea Ripley
Wrestlamania sürecinde ana kemerleri Roman’dan almayı başaramayan Cody,
Nisan ayının başından sonraki PPV’leri Brock Lesnar’la geçirmişti. Lesnar’ın
hemen WM sonrasında geçirdiği heel turn’ün ardından ikili ilk olarak
Backlash’te karşılaşmışlar, Lesnar rakibine Kimura Lock’ı bağlamışken Cody onu
tuş pozisyonuna getirerek sürpriz bir galibiyet almıştı. Bu maçın ardından
çılgına dönen Lesnar, her fırsat bulduğunda Raw’a gelerek Cody’e saldırmış ve
hatta onu kolundan sakatlamıştı. Night of Champions için rövanş maçı planlanırken
sakatlanan keyfabe olarak sakatlanan Cody’nin maça çıkıp çıkmayacağı da
belirsizliğini korumuştu. Cody, özel bir ekipman yaptırarak koluna Night of
Champions’ta maça çıkmış ancak çok mücadele etse de Lesnar’a kaybetmişti.
Dominik ise WM döneminde babasıyla girdiği feudun ardından stable’ı
Judgment Day’le beraber L.W.O feudu içerisinde yer almıştı. L.W.O o feudu
kazandıktan sonra da bir süreliğine Rey’le olan feudunu askıya almıştı. Bu süre
zarfında 5 Haziran Raw’da Miz TV’ye katılan Cody’i kışkırtmak için ringe gelen
Dominik, Cody’nin kötü bir baba olduğunu ve kızının yanında kalması gerektiğini
söylemişti. Cody de Rey üzerinden Dominik’e bir cevap verince (Rey’in bir baba
olarak çok hatalar yaptığını ve bu hatalardan birinin de Dominik olduğunu
söylemişti)Dominik ringi terk eder gibi yapmış ancak Cody’e tokat atararak
hemen Ripley’in arkasına saklanmıştı. Zaten Judgment Day’in artık iki kanatlı
bir yapıda ilerlediğini görmekteyiz. Dominik’le Ripley, Dominik’in ekibe
katılmasından bu yana hep daha yakınlarken öteki tarafta Balor ve Priest’in
daha çok senaryolarda yer aldığını gördük. Ben Ripley’in yükselişine istinaden
Judgment Day senaryolarından sıyrılıp daha bireysel hareket edebileceğini de
düşünüyordum. Biraz aşağıda Priest ve Balor olaylarından da bahsedeceğiz. Tüm
bunlar Judgment Day’in de yavaş yavaş sona doğru gitmesine de sebebiyet
verebilir gibi.
Ertesi hafta 12 Haziran Raw’da Cody ve Dominik yüzleşirken, Cody Money in
the Bank için Dominik’e bir maç teklif etmiş ve Ripley de Dominik’in adına maçı
kabul etmişti. Ben maçın Cody tarafından kazanılacağını düşünüyorum. SummerSlam
öncesinde Cody’nin Lesnar’la yarım kalan feudunun son maçına çıkabileceğini
öngörüyorum. Dominik ise daha öncesinde konuşulduğu gibi Rey’le maske vs saç
maçına çıkabilir bence. Belki bunun için Cody’nin Lesnar öncesinde momentum
edinmesi, Dominik’in de ibreyi başka bir tarafa kırması gerekebilir. Bunun için
de en mantıklı ihtimal maçı Cody’nin kazanması olacak. Buradaki tek farklı bir
sonuç çıkarabilecek şey Ripley’in maça karışması olacaktır. Dominik hali
hazırda nereye giderse gitsin muazzam bir korkak heel reaksiyonu alırken Ripley
ise güçlü heel karakterini daha da güçlendirmeye devam ediyor. Bu da genellikle
maçlarını kolay kazanmasından ve de Dominik’i kötü durumlardan kurtarmasıyla
gerçekleşiyor. Bir kez daha Dominik’e maç kazandırabilecek bir hamle elbette ki
yapacaktır ama ben Cody’e SummerSlam öncesinde üst üste iki PPV mağlubiyeti
verebileceklerini düşünmüyorum.
Tahmin: Cody Rhodes
Tag Team Match for the WWE Women’s Tag Team Championship
Ronda Rousey & Shayna Baszler(c) vs Liv Morgan
& Raquel Rodriguez
10 Nisan Raw’da Raquel ve Morgan ikilisi, Trish ve Becky’i yenerek
Kadınlar Tag Team kemerlerinin yeni sahibi olmuşlardı. Lita’nın arka alanda
Trish tarafından saldırıya uğramasının ardından Becky’nin partner olan Trish,
kemerin kaybedilmesine sebebiyet vermişti. Aşağı yukarı 1 ay kadar kemerleri
tutan Morgan ve Rodriguez ikilisi, 12 Mayıs Smackdown’da Damage CTRL’a karşı kemerlerini
korumayı başarmışlardı. Maç içerisinde kolundan sakatlanan Liv Morgan, ekip
arkadaşı Raquel’i yalnız bırakmak durumunda kalmıştı. 15 Mayıs Raw’da
Wrestlemania’dan sonra yeniden gözükmeye başlayan Ronda ve Shayna ikilisi, takım
kemerleri için maç yapmak istediklerini söylerken 19 Mayıs Smackdown’da da
kemerler boşa çıkmıştı. Liv Morgan’ın sakatlığı sebebiyle boşa çıkan kemerler
için 29 Mayıs Raw’da bir fatal four way tag team maçı planlanmış ve Raquel &
Shotzi, Bayley & Iyo Sky ve Sonya Deville & Chelsea Green ekiplerine
karşı maçı kazanan Ronda ve Shayna kemerlerin yeni sahibi olmuşlardı. Böylelikle
Raquel ve Morgan ikilisi, herhangi bir maç yapmadan kemerlerinden olmuşlardı. Ronda
ve Shayna ikilisi de Wrestlemania’daki showcase maçını kazandıktan sonra biraz
gecikmeli de olsa Kadınlar Tag Team kemerlerinin yeni sahibi olmuşlardı.
Draft gecesi NXT’den ana kadroya yükselen NXT Women’s Tag Team
şampiyonları Alba Fyre ve Isla Dawn ikilisi, kemerleriyle beraber Smackdown’da
gözükmeye başlamışlardı. 9 Haziran Smackdown’da Ronda ve Shayna ikilisi, Fyre
ve Dawn’a title vs title maçı istediklerini söylemişlerdi. Fyre ve Dawn ikilisi
maç teklifini kabul edip sekanstan üstün çıkmışlardı. 23 Haziran Smackdown’da
yapılan title vs title maçında Rousey ve Shayna ikilisi maçı kazanarak NXT Women’s
Tag Team kemerlerini de ele geçirip kendi kemerleriyle birleştirmişlerdi. Maç
esnasında kenarda duran Raquel, maçı en yakın yerden takip etmişti. Maçtan
sonra Ronda, Raquel’e neden burada olduğunu sormuş. Raquel ise hiç
kaybetmedikleri kemerler için bir rövanş maçı istediklerini söyleyince, Shayna
da “biz derken kimden bahsediyorsun?” diye sormuştu. O esnada return yapan Liv
Morgan, Raquel’in yanına geçerek Ronda ve Shayna’ya meydan okumuştu.
Ronda Rousey’den biraz bahsetmek gerekirse book’lanması zor bir isim
olduğu için bireysel mücadelelerden çok Tag Team alanında faaliyet göstermesini
şu anlık daha doğru buluyorum. Oldukça dominant bir isim olmasından kaynaklı
olarak full time güreşmesi halinde içerisinde yer aldığı hikayeler çok ilgi
çekici olmayabiliyor. Ancak ne olursa olsun isim ağırlığının halen olmasından
kaynaklı görece WWE içerisindeki en az ön plana çıkan kemer için senaryolarda
yer alması bence oldukça olumlu bir şey. Raquel de cüssesi sebebiyle bir dominasyon
vaat edebilse de halen daha gerekli push’ı alabilmiş değil. MITB eleme maçında
Trish’e Becky yüzünden elenmesi sebebiyle acaba bir heel turn geçirip Becky’le
feuda girebilir mi diye düşünmedim değil ancak muhtemelen Trish olaylarının
devam etmesi ve Liv Morgan’ın geri dönmesi sebebiyle böyle bir şey gerçekleşmedi.
Tahmine geçersek Ronda ve Shayna ikilisinin maçı kazanacaklarını
düşünüyorum. Bu ikili uzun bir title reign vaat ediyor. Bu sebeple de maçı kaybetmeleri
bence oldukça sürpriz olacaktır.
Tahmin: Ronda Rousey & Shayna Baszler
Money in the Bank Ladder Match for a Man’s Championship Match Contract
Santos Escobar vs LA Knight vs Ricochet vs Shinsuke
Nakamura vs Butch vs Damian Priest vs Logan Paul
Şovun isminin aldığı maçlardan biri olan erkekler MITB maçı, hiç şüphesiz
gecenin odak noktası olacak. Tarih boyunca istisnalar olsa da birçok ismin bu
çanta aracılığıyla main event noktasına atladığını veya oradaki yerini
sağlamlaştırdığını görmüştük. Hemen akla Edge ve Punk gibi isimler gelirken
bununla birlikte geçiş şampiyonu olan kişilerin de zamanında bu çantayı
aldığını görmüştük. Mesela Miz’in ikinci kez bu çantayı almasının ardından
Lashley’e kaybetmesi tam olarak bu örneği içermekte. Bununla birlikte Corbin
veya Mr.Kennedy gibi isimlerin de yanlış tercihler olduklarının ve bu sebeple
başarısız cash in’ler yaptıklarını görmüştük. Tüm bu bilinmezlikler, maçın
kazananı tahmin etmeyi de zorlaştırıyor doğrusu. Bunun için mevcut
şampiyonların durumunu da gözden geçirmek gerekir diye düşünüyorum. Sonrasında
da tek tek isimler özelinde kazanabilecek olası kişileri bulmaya çalışmak
gerekiyor.
İlk olarak Smackdown şampiyonu Roman Reigns’ten bahsetmek gerekirse,
artık hepimizin bildiği gibi 3.yılını da doldurmaya giden Roman, WM döneminden
bu yana Bloodline çerçevesinde içsel feudlar içerisinde yer almaya devam
ediyor. Backlash’i es geçtikten sonra önce Night of Champions’ta sonra da bu
PPV’de kemerini korumadan title reign’ine devam ediyor. En son Raw tarafına
şirketin ikinci ana kemeri duyurulunca Universal ve WWE kemerlerini de
birleştirmiş ve üçüncü kemer olan Undisputed WWE Universal kemeriyle yoluna
devam etmeye başlamıştı. Her ne kadar WWE kemeri ve Universal kemerleri
birleşip anlamını yitirse de Roman, diğer iki kemeri de Heyman’a taşıtarak
gövde gösterisine devam ediyor. Ancak Roman’ın bu 3 yıllık hikayesi elbette ki
tek bir güreşçinin ortalığı darmaduman etmesine dayanmadığı için çok boyutlu
değerlendirmek gerekiyor. Bu sebeple bu uzun süreli reign’inin artık WM 40’ı da
göreceği aşikarken o tarafta bir cash in yapılması artık çok manalı olmayacak
gibi duruyor. Mesela geçen sene Roman kemerlerin her ikisini de aldıktan sonra
şirketin tek ana kemer şampiyonu olmasından kaynaklı bir cash in yiyebilir ve
title reign’i yanlarında hale daha Uso’lar varken bir cash in ile bitebilirdi
ama işler artık çok değişti. Bunun bu sene tek bir istisnası olabilirdi o da
Solo Sikoa’nın bu maça dahil olmasıydı. Sikoa’nın bu maça dahil olup Roman’ın
önündeki olası cash in tehdidini yok etmeyi amaç edinmesi ancak zamanla Roman’a
ihanet edecek noktaya gelip Roman’a cash in yapma senaryosu, benim 1-2 aydır
kafamda kurduğum bir olaydı. Ancak tıpkı The Rock olayının gerçekleşmemesi gibi
bu olay da biraz üzüldüğüm unsurlardan bir tanesi olacak. Sonuç olarak bu maçı
kazanabilecek kişilerin en azından kısa vadede Roman eksenine kaymaları çok
mümkün gibi durmuyor. Roman uzun bir süre daha Bloodline’ın iç çatışmaları
doğrultusunda title reign’ine devam edecek gibi gözüküyor. Böylesine ihtişamlı
bir reign’in artık bir cash in ile bitmesinin mevcut adayları da düşününce pek
oluru yok gibi duruyor. Tabi burada maçı kazanan kişi yine Roman’a gider ve
başarısız bir cash in yapar gibi bir düşünce de olabilir ama sanki geçtiğimiz
seneki sönük bir başarısız cash in sonrasında böyle bir olayın yaşanmaması daha
doğru olur gibi. Öte yandan yine geçen seneki gibi bir mid level kemere cash in
yapılmasını da hiç ihtimal dahiline katmıyorum. Sadece ufak bir ihtimal
Gunther’in IC kemeri için böyle bir şey olabilir mi acaba diye bir düşünmüyor
değilim ama bu çantanın değeri için bir ana kemere yapılacak başarılı bir cash
in bence gerekli duruyor.
İşin Raw tarafına geçersek, geçtiğimiz PPV Night of Champions’ta World
Heavyweight kemerinin dönüşünü ve yeni kemerin ilk şampiyonunun Seth Rollins
oluşunu izlemiştik. MITB çantasının gerçek bir main eventer yaptığı isimlerden
biri olan Seth, bu olaylara aşina olan bir isim. WM 31’de birçoklarına göre
tarihin en büyük cash in’ini yapan Seth Rollins, unutulmaz bir biçimde
kariyerinin ilk ana kemer şampiyonluğuna ulaşmıştı. Şu anda da 2019’dan bu yana
ilk defa bir ana kemere sahip durumda. Roman’ın durumundan ziyade her PPV’de
ortaya konacak bir kemer olmasından kaynaklı cash in yapılmaya çok daha müsait
olduğunu söylemek gerekiyor. Seth gibi kariyerinde şansızlıklar olan bir ismin
de cash in yemesi bence makul duruyor. Tüm buradan çıkan sonuçla ben başarılı
bir cash in ve bu cash in’inin de Seth Rollins üzerinden olacağını düşünüyorum.
Yani bence Seth bir cash in yiyene kadar kemerini koruyacak gibi gözüküyor. Burada
cevabını bulmamız gereken son soruysa cash ini yapacak kişinin veya diğer bir
değişle bu maçı kazanacak kişinin nasıl bir profilde olacağı. Yani bir geçiş
şampiyonu mu olacak yoksa yeni bir main eventer olarak mı devam edecek? Bunun
için de isimleri tek tek işlemekte yarar var gibi gözüküyor. Çünkü her iki
profile de sahip isimler olmasından kaynaklı biraz da senaryolar bunu
belirleyecek gibi gözüküyor.
Santos Escobar: 9 Haziran Smackdown’da Mustafa Ali’yi yenerek bu maçta yer almaya hak
kazanan Santos Escobar, Legado Del Fantasma bünyesinde heel olarak kariyerini
şekillendiren bir isimdi. Rey Mysterio’nun L.W.O’yu yeniden oluşturmasıyla
Dominik ve Judgment Day feuduna dahil olmuş, böylece face turn geçirmişti. Bu
sayede ekranlarda da daha fazla gözükmeye başlamıştı. Bu maç özelinde çok fazla
kazanabilecek bir isim gibi durmuyor ama maça keyif katacak isimlerden biri
olacağını düşünüyorum. Onun yerine Mustafa Ali de katılsaydı benzer şeyleri
söylüyor olacaktım.
LA Knight: Olası
adaylardan bazı yönleriyle ayrışan bir isimden bahsetmek gerekirse, LA Knight
son dönemde WWE’nin en popüler isimlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Aslında toplam WWE kariyerine baktığımızda henüz herhangi bir başarısı olmayan
ve son döneme kadar pek de ekranlarda gözükmeyen bir isimdi. En son bireysel
bir PPV maçına çıkış anı veya düzgün bir feud içerisinde bulunma dönemi Bray
Wyatt’ın geri dönüşü sonrasında ilk maçına denk gelen Royal Rumble’daki Pitch
Black maçıydı. Bir sponsorluk maçı olan bu maçtan mağlup ayrılan Knight,
midlevel-jobber arasında git gel yaşayan bir isim olarak kalmaya devam etti. Velhasıl
son birkaç aydır, heel ve kibirli bir karakter olmasına rağmen LA Knight,
tamamen doğal bir şekilde seyircilerden cheer almaya başladı. Hatta öyle ki WWE
banttan yayınlanan Smackdown showlarında WWE editörlerinin fake heel
reaksiyonlarını koyduklarını gördük. Özellikle kestiği promoların kalitesi ve
catchphrase’lerinin etkili olması bundaki temel etkenlerden biri gibi duruyor
ancak bunun temel nedeni çok da belirgin bir konu değil. Biraz ben Zack
Ryder’ın 2011’deki yükseliş dönemine benzetiyorum bu durumu. O dönem jobber
olan Ryder, tarihin ilk Youtuber’larından biri olarak Youtube’a çoğu komik olan
düzenli videolar konmuş ve bu sayede seyircilerin de dikkatini çeker belirli
bir dönem push almayı başarmıştı. LA Knight böyle bir yola başvurmasa da yine
seyircileri etkileyen bir isim olarak doğal bir şekilde daha çok ekranlarda yer
almaya başladı. Mart ayında Rey Mysterio’yu yendi ve ardından da 2 Haziran
Smackdown’da Montez Ford gibi push almasına kesin gözle bakılan bir ismi
yenerek bu maça katılmaya hak kazandı. Keza ben keşke Ford da bu maçta yer
alsaydı diyenlerdenim zira onun yeteneklerini ve bu maçta yapabileceklerini
biliyoruz. Ama LA Knight, karizmasıyla ve mikrofon yeteneğiyle birçok seyirciyi
yanına çekmiş durumda. Bu işte, seyirciyi bu anlamda etkileyebiliyorsanız bence
bir şansı hak ediyorsunuz demektir. Peki bu LA Knight’ın bir şansı olabilir mi?
Bence olabilir. Bu yakalamış olduğu momentumun etkisiyle diğer isimlerden biraz
daha ön plana çıkaracağım isimlerden birisi LA Knight olacak. Özellikle Londra
seyircisinin çok sağlam bir reaksiyon göstermesi oldukça olası gözüküyor.
Ricochet: Maçı
daha da eğlenceli hale getirebilecek isimlerden biri olan Ricochet, WWE
kadrosunun daimi mid carder’larından olarak göze çarpıyor. WM dönemine kadar
bir süredir Strowman’la takım olan Ricochet, Strowman’ın sakatlığı ve ameliyatı
sebebiyle ekranlardan uzak kalmasının ardından bireysel olarak yoluna devam
ediyor. 29 Mayıs Raw’da Miz’i yenerek bu maça katılmaya hak kazanan Ricochet’in
maçı kazanmasına çok ihtimal vermiyorum. Yine de maçta olası yapacaklarını
düşünmek de iyi hissettiriyor.
Shinsuke Nakamura: Maç içerisinde yer alan tüm isimleri göz geçirdiğimizde, aralarından bir
dönem main eventer olarak sahne alan tek ismin Nakamura olduğunu görüyoruz. 2016-2017
döneminde NXT’de yaptıklarının ardından 2017 yılında görkemli bir WWE debut’u
gerçekleştirmişti. NJPW’de de tanınan bir isim olan Nakamura, o dönemde ciddi
bir push almış ve 2018 Royal Rumble’ını kazanmayı başarmıştı. Royal Rumble
galibiyeti, Money in the Bank’in de çok ötesinde olan ve potansiyel değil de
hali hazırda main eventer olan isimlere atfedilen bir başarı olmasından
kaynaklı gerçekten çok iyi bir sonuç elde etmişti. Ancak Royal Rumble’ı
kazanmasına rağmen Nakamura, Wrestlemania 34’te Styles’a karşı kaybederek
kemeri almayı başaramamıştı. Sonrasında bir heel turn geçirerek Styles ile olan
feuduna devam etmiş ancak bir türlü ana kemeri ele geçirememişti. Ardından
kariyerinde bir düşüş yaşayan Nakamura, kısa süren main eventer potasının
ardından mid carder’a düşmüş ve United States ve Intercontinental tarzındaki
kemerlerin mücadelelerine girmişti. Bu süreç de kemerler de kazansa da hiçbir
zaman 2017-2018 arasında yaşattığı hype’ı yaşatmayı başaramamıştı. Bunun bence
iki nedeni var diye düşünüyorum. Birincisi Nakamura, Japon bir güreşçi
olmasından kaynaklı iyi İngilizce konuşamıyor ve bu sebeple mikrofonla
insanları etkilemeyi pek başaramıyor. İkincisi de Styles’la olan feudlarının
bir türlü beklenen etkiyi verememesi olabilir. Zira WWE öncesi Wrestle
Kingdom’da yaptıkları maç dillere destanken benzer performans WWE ringi
bünyesinde gelmemiş ve bu da biraz beklentiyi karşılayamama durumunu ortaya
çıkarmıştı. Peki Nakamura tekrardan eski günlerine dönüp ana kemer mücadeleleri
içerisine dahil olabilir mi? Eğer bu durum yaşanacaksa Money in the Bank bunun
için güzel bir araç olabilir gibi geliyor bana. Zira Raw’a draft olmasıyla daha
fazla ekranlarda yer almaya başlamış ve bu sayede de biraz bu maça girişinin
yolu yapılmıştı. Knight ile beraber Nakamura’yı da bir tık öne alıyorum.
Butch: Maç
içerisinde yer alıp da kazanma ihtimali en düşük isim olan Butch, Brawling
Brutes bünyesinde Holland ve Sheamus’la beraber feudlarına devam ediyor. Sheamus’ın
United States kemeri için feuda girmesiyle beraber bu maça dahil olmaması, Britanyalı
kontenjanından Butch’un önünü açtı. Holland’a göre çok daha eğlenceli bir
karakter olan Butch, 9 Haziran Smackdown’da Corbin’i yenerek bu maçta yer
almaya hak kazanmıştı. İngiliz seyircilerden fazlasıyla destek alacaktır ancak
hiçbir şekilde maçı kazanma ihtimali bulunmamakta.
Damian Priest: Wrestlemania gibi bir ihtişamlı şov içerisinde Judgment Day üyelerinin
her biri bireysel olarak bir feud içerisinde yer almışlardı. Ripley, Kadınlar
Royal Rumble maçını kazanarak Charlotte’ın karşısına çıkmış ve kemeri kazanmayı
bilmişti. Dominik, kariyerinin en büyük sıçrayışlarından birini yaparak babası
Rey Mysterio’yla feuda girmiş ancak maçı kaybetmişti. Grubun lideri olan Finn
Balor, Edge ile olan husumetini bitirmeye çalışmış ancak maçı kazanamamıştı. Bu
stable içerisinde WM döneminde arka planda kalan tek isim ise Priest olmuştu.
Biraz diğer isimlerin feudlarındaki yancı rolünde yer alsa da cüsse ve karizma
olarak hiç de yabana atılacak bir isim değildi. Bunun da farkında olan WWE, WM
dönemi sonrasında Priest’i çok daha fazla bireysel olarak ön plana çıkmaya
başladı. İlk olarak hemen WM dönemi sonrasında Porto Riko’da yapılan Backlash
PPV’inde Bad Bunny ile feuda girdi. Maçı kaybetse de Porto Riko kökenli bir
isim olarak şova layık bir performans gösterdi. Şova kadar da birçok önemli
ismi yenerek bir momentum kazanmıştı. 12 Haziran Raw’da Riddle’ı yenerek maça
dahil olan Priest, böylece bir önemli galibiyet daha almıştı. Balor ve
Rollins’in kemer mücadelesinde pek ihtimal vermesem de Balor’ın maçı kazanıp
kemeri alması ve aynı gece Priest tarafından cash in yemesi bence güzel olurdu.
Ben yine Priest’i öne çıkaracağım. Balor ile bence bu yıl içerisinde elbet bir
feuda girecektir ama bunun kemerli mi kemersiz mi olacağı biraz meçhul duruyor.
Bundan kastım çantayı alıp sonrasında Balor’la feuda girip oradan alacağı
momentumla Seth’e bir cash in yapabilir veya gecenin ilerleyen zamanlarında
(gerçi Seth vs Balor maçı bu maçtan önce olur mu bilemiyoruz) kazandığı
çantasıyla, Seth’i yenen Balor’a cash in yapıp da geceyi kemerle kapatabilir.
Bence her halükarda Priest işleri enteresan hale getirebilir.
Logan Paul: Maçın
sürpriz ismi Logan Paul, Wrestlemania’da Seth Rollins’e kaybettiğinden bu yana
WWE ekranlarında gözükmüyordu. 19 Haziran Raw’da return yapan Paul, diğer
isimlerin aksine herhangi bir eleme maçına çıkmadan bu maç içerisinde yer
alacağını açıklamıştı. Diğer isimler bu duruma karşı çıkarcasına tek tek ringe
gelirlerken (ki LA Knight müthiş bir cheer almıştı bunun için) ortaya çıkan
arbedede segmenti üstün kapatmıştı. Rollins ile olan geçmişi sebebiyle maçı
kazanması mantıklı görünse de hali hazırda part timer bir şampiyona sahip
olduğumuz bir ortamda başka bir olası part timer şampiyona gerek olmadığını
düşünüyorum. Artık kendisini bir ünlüdense normal bir güreşçi olarak
değerlendirmek çok daha hakkaniyetli olsa da bu maçı güzelleştirmekten başka
öte bir rolde yer alacağını düşünmüyorum.
Tüm bu isimleri genel değerlendirdiğimizde biraz geçmiş yıllara göre
sönük bir liste olduğunu söylemem gerekiyor. Sheamus, Drew McIntyre, Lashley,
Bray Wyatt, Strowman, AJ Styles, Edge gibi olası isimlerin hiçbiri bu maç
içerisinde yer almıyorlar. Ek olarak şu anda maçta yer alan isimlerden net bir
şekilde gelecek bir main eventer olarak hazırlanan bir ismin olduğunu söylemek
zor gözüküyor. Daha önceki kazanan kişilerin büyük çoğunluğu bunun daha
öncesinde sinyallerinin verildiği isimlerdi nihayetinde. Bu da yine tahmini
zorlaştıran bir unsur olarak göze çarpıyor. İlk olarak Santos Escobar, Ricochet
ve Butch gibi isimleri attığımızda geriye dört tane güreşçi kalıyor. Logan’ı
part timer olması ve de ana kemer için henüz kalabalığın ikna olduğunu
düşünmemem sebebiyle göz ardı ediyorum. Priest, Nakamura ve LA Knight üçlüsünü
değerlendirdiğimizde de sırasıyla elimizde bir tane mid carder, bir tane kısa
süreli main eventer ve bir tane push alması muhtemel isim kalıyor. Bu isimlerden
main eventer olacağı yönünde hiç sinyal aldığımız birisi yok gibi duruyor. Bu
da acaba çantayı alacak kişinin kısa vadeli bir etki yapacak bir isme mi işaret
ettiğini düşündürtüyor bana. LA Knight seyircilerden cidden çok iyi bir destek
alıyor fakat ana kemer için ne kadar uygun olur onu bilemiyorum. Bu mantıkla bakıldığında
Nakamura ve Priest arasında daha çok kalıyorum. Nakamura’nın bir önceki main
eventer denemesinin başarısız olmasından kaynaklı da Priest ihtimali daha yakın
geliyor bana. Judgment Day’in dağılacağını da düşündüğüm için çanta sahibi bir
Priest, Balor ile feuda girip oradan galip ayrılarak kemere yürüyebilir gibi. Ancak
bunun için bir face turn yapması da gerekiyor tabi. Ama her halükarda Priest
için bir main event denemesi, bence güzel olabilir. Ek olarak Balor ile olası
feudunu bu çanta üzerinden de yapabilir. Keza WWE içerisinde pek çok kez
çantanın ortaya konduğu maçları görmüştük. Ya da Judgment Day’in yardımıyla da
kemere yürüyebilecek hale gelebilir. Tüm bunları geçtim hiç olmadı ana kemere
yürümese bile geçen seneki gibi bir olayın yaşanması durumunda Gunther’in IC
kemeri için bile iyi bir seçenek olabilir diye düşünüyorum. L.A Knight da bu
açıdan bakıldığında iyi bir seçenek olabilir tabi ki. Priest’e oyumu verecektim
ama 26 Haziran Raw main eventinde tüm Judgment Day üyelerine rağmen Cody’e
kaybetmesi, momentumunu da oldukça düşürdü bence. Ek olarak Seth’in kemeri
koruma ihtimali de kaybetme ihtimalinden fazla gibi. L.A Knight dışında -ki o
da çok kısa bir süredir öyle- net bir şekilde pushlanacağı hissedilen bir isim
yok gibi gözüküyor. Yine geçtiğimiz Smackdown’da Rey’i yenmeyi başardı. Tüm bu
nedenle Knight alırsa da hiç şaşırmayacağım. Knight’ı henüz ekranlarda yeni sık
sık görmeye başlasak da çok net bir şekilde onun alacağı hissettirilmese de
yine de L.A Knight diyeceğim. Bence Knight alırsa çantayı kısa vadede kullanmaz
ve o sürede ana kemere hazır olduğu iyice hissettirilir diye düşünüyorum.
Priest alırsa da hızlı bir cash in olur diye düşünüyorum. Benim gözümde yüzde
50 gibi aslında bu iki ihtimal de. İlla birini seçmek zorunda olduğum için de
L.A Knight diyorum.
Tahmin: L.A Knight
Singles Match for the World Heavyweight Championship
Seth “Freakin” Rollins(c) vs Finn Balor
Geçtiğimiz ay Night of Champions’ta yeni duyurulan Raw ana kemeri olan
World Heavyweight kemerini AJ Styles’ı yenerek kazanan Seth Rollins, 2019’dan
itibaren ilk kez bir ana kemerin sahibi olmayı başardı. Roman Reigns’in iki
kemeri de birleştirmesiyle normal eski iki brandin sahip olduğu iki ana kemerli
düzene geri döndüğümüzde bu dönemde, Raw kemerine sahip olan kişinin PPV
sektirmeksizin kemer koruması içerisine gireceğini düşünüyorum. Roman’ın yarı
part time durumu ve içerisinde olduğu hikaye sebebiyle bu boşluğu da Seth
Rollins’ten başkası dolduramazdı diye düşünüyorum.
World Heavyweight kemeri için gerçekleşen turnuvada Seth ilk olarak
Damien Priest ve Nakamura’nın olduğu Triple Threat maçını kazanarak yarı finale
çıkmıştı. Balor da Cody ve Miz’in olduğu maçta Lesnar’ın maça karışıp Cody’e
saldırmasını fırsat bilerek Miz’i pinlemiş ve yarı finale çıkmıştı. Yarı
finalde karşılaşan bu ikiliden Seth, maçı kazanarak finale çıkıp AJ Styles’ın
rakibi olmuş ve onu da yenerek kemeri kazanmayı başarmıştı. Maç sonrasında
Triple H’in bizzat kemeri Seth Rollins’e takdim etmesi de bence oldukça güzel
bir detaydı. 29 Mayıs Raw’da Seth, belinde kemerle şampiyon olarak Raw’a gelip
promo keserken, esasen Smackdown güreşçisi olan rakibi AJ Styles onu tebrik
etmek için ringe gelmişti. Gecenin ilerleyen dakikalarında Styles ile takım
olan Seth, Balor ve Priest ikilisini yenmeyi başarmışlardı. 5 Haziran Raw’da
Priest ve Balor, Seth’in promosunu keserlerken Seth, Balor ve Judgment Day
özelinde oldukça sarkastik göndermeler yapmıştı. Önce ringe sadece ikisi geldiği
için Dominik ve Ripley hakkında konuşurken sonrasında özellikle Balor’a sert
laflar söylemişti. Priest, Dominik ve Ripley’in farklı işleri olduğunu ve
Seth’in endişelenmesi gereken tek kişinin kendisi olduğunu söylemişti. Seth de
bunun üzerine “ben burada tek kişi göremiyorum, yoksa her işi beraber mi
yapıyorsunuz?” diyerek Balor’a laflarını göndermeye başlamıştı. Priest sözü
alıp, Seth’e seni yenebilmem için Ripley, Dominik veya Finn’e ihtiyacım yok
demiş, bunun üzerine Finn, Priest’e ters bir şekilde bakmaya başlamıştı. Seth
de bunu tek başına yapamazsın, ama Prensi (Balor’un eski ismi Prince Devitt’e
gönderme) arkanda bırakman iyi olur, çünkü benimle olan kavgalara pek
katlanamıyor demişti. Balor tam buna karşı çıkacakken Priest gecenin sonunda
yapılacak maçı kabul ettiğini söylemişti. Priest, gecenin sonunda yeni şampiyon
olacağını iddia ederken Seth’in de tarihteki en kısa şampiyonlardan biri olarak
anılacağını söylemişti. Bunun üstüne Seth bombayı patlatarak, benim reign’im
şimdiden onunkini (Balor’a işaret ederek) geçti demişti. Bu müthiş sekansla
Seth ve Balor arasındaki feud başlarken, geçmişe gönderme yapılması da bence
mükemmel bir şeydi. 2016 yılına dönersek, uzun süren tek ana kemerli ve tek
brandli dönemin ardından duyurulan yeni ana kemer Universal kemeri için Seth ve
Balor, SummerSlam 2016’da karşı karşıya gelmişlerdi. Maçı kazanan Balor,
tarihin ilk Universal şampiyonu olurken hemen ertesi Raw’da sakatlığı sebebiyle
kemeri bırakmak durumunda kalmıştı. İkilinin böyle bir geçmişe sahip olması ve
Seth’in bu durumu kaşıması bence muazzam bir olay.
Gecenin main eventinde, Seth ve Priest karşı karşıya gelirlerken promoda
sözleşildiği üzere başta Judgment Day’den kimse gelmemiş ancak Balor
seyircilerin arasından atlayarak maça karışmaya çalışmıştı. Seth’ten super
kick’i yedikten sonra Priest ile yüzlemiş, Priest de ona neden geldiğini
sormuştu. Tüm bunların dışında Seth toparlanarak Curb Stomp çekmiş ve maçı
kazanarak ilk kemer korumasını gerçekleştirmişti. Ertesi hafta Raw’da Balor ve
Seth yüz yüze gelirlerken Balor, Seth’i suçlayarak ona “benden her şeyimi
aldın!” demişti. Balor aslında haksız değildi. 2016 SummerSlam’de Seth’i
yendiği dönemde NXT’de oldukça isim yapmış, kemerler kazanmış ve momentumu
oldukça yüksek bir isimdi. Kemeri de kazandıktan sonra belki de kalıcı bir main
eventer olacakken, maç içerisinde yaşadığı sakatlık onun kariyerinden bir yılı
götürüp atmıştı. O bir yıl sonunda geri döndüğünde de hiçbir zaman o dönemki başarısını
yakalayamamıştı. Tüm bunları Seth’e hatırlatan Balor, Money in the Bank’i
işaret ederek ben de senden her şeyi alacağım demişti. Seth de bunu kabul etmiş
ve böylece bu maç resmileşmişti. Seth sonrasında da Balor’ı küçük düşürerek bu
rezil halinle bana karşı bir şansın yok, belki 2016’daki Balor olarak gelirsen
bir şansın olabilir demişti. 2016’daki Balor’ın, Demon personasında geldiğini
hatırlatmak gerekir.
Bu zamana kadar yaşanan tüm olaylarda aslında Seth’in sanki bir heel
karakter, Balor’ın ise bir face olduğunu söylemek gerekiyor. Seth’in, Balor’ı
sürekli ezmesi, 2016’da yaşanan olaylar derken Balor burada cidden mağdur
rolünde olan birisi. Seth ise bir heel gibi sürekli onu aşağılayacak şeyler
söylemekte. Tüm bunlara dayanamayan Balor, 19 Haziran Raw’da Seth’i savunmasız
yakalamış ve rengin içerisindeyken ona defalarca kez saldırmıştı. Ring dışına
çıkardığı Seth’e çelik merdivenlerden güç olarak tam üç kez Coup De Grace
çekmişti. Seth arka alana götürülürken sinirini alamayan Balor orada da Seth’i
yakalamış ve güvenlik güçlerinin araya girmesiyle zorla sakinleşmişti. Ertesi
hafta Raw’da Balor benzer bir şekilde Seth’i yakalamak istemiş ancak bu sefer
Seth direnmişti. Böylesine nefret dolu bir şekilde işlenen bir feud olması
açıkçası beni baya mutlu ediyor. Bu sebeple bir şekilde SummerSlam’e aktarılması
da gerekiyor sanki.
Tahmine geçersek, bu feudun bir geçmişinin olması bence tahmini de bir
tık zorlaştırıyor. Normalde Seth’in henüz daha ilk ilk PPV korumasında rahatça
kemerini korumasını beklersiniz ama bu sefer Balor’ın bir “intikam” düşüncesi
de mevcut. Genelde intikam gibi konular face isimler özelinde işlenir -ki
Balor, 2016’da kemeri aldığında zaten face’di- ama burada mağdur olmasına
rağmen yine de hikaye gereği heel bir isim olarak devam ediyor. Biraz yukarıda
Priest konusundan bahsederken aslında biraz bu maça da değinmiştik. Priest’in
son dönemde daha etkin rol oynaması, MITB maçına katılması, Balor’la başlayan
sürtüşmesi derken acaba Balor bu maçı kazanıp sonrasında Priest tarafından cash
in mi yiyecek düşüncesini de doğurmuyor değil. Bu sebeple Balor’ın maçı
kazanabileceğini ihtimalini çok düşük bulmuyorum. SummerSlam’de de belki
Rollins vs Priest vs Balor görebiliriz. Ek olarak bir de Londra seyircisinin
kime nasıl cheer yapacağı da belli olmayabilir zira Balor da o coğrafyalardan
gelen bir isim. Yani İngiliz seyircisi öyle enteresan ki Rey Mysterio’ya bile
Wade Barret karşısında heel tepkisi veren bir seyirci. Velhasıl yine de favori
taraftan gideceğim. Seth’in ilk kemer korumasında galip çıkma olasılığı diğer
senaryodan daha olası gözüküyor. Zira MITB’de Priest tahminini de çok kesin
düşünerek yapmamıştım. 20 Haziran NXT Gold Rush’ta kemerini Bron Breakker’a
karşı da koruyan Seth, sanki burada da korur gibi. Yine de her iki isimden
birinin kazanması sonrasında bir cash in ihtimali de çok az değil. Tahminden
bağımsız son olarak da maçın gerçekten çok güzel geçmesini bekliyorum.
Tahmin: Seth “Freakin” Rollins
“Bloodline Civil War” Tag Team Match
The Bloodline (Roman Reigns & Solo Sikoa) w/Paul Heyman vs The Usos (Jey
Uso & Jimmy Uso)
WWE tarihinin en iyi üç hikayesinden bir tanesine artık adını altın
harflerle yazdıran Bloodline hikayesinin muhtemelen son evresiyle karşı
karşıyayız. Bu üç yıllık dönem içerisinde kurulma-yükselme-zirve-gerileme
evrelerinin her biri ilmik ilmik zamana yayarak işlenmişti. Artık şimdi sıra
dağılma dönemine geliyor. Bu dağılma döneminin de en simgesel olaylarından bir
tanesi hiç şüphesiz bu maç olacak.
Bu maça nasıl geldiğimize yönelik olarak aslında diğer PPV yazılarında da
defalarca kez konuşmuştuk. Wrestlemania’da Jey ve Jimmy’nin takım kemerlerini
Sami ve Owens’e kaybetmesiyle beraber Roman’ın Uso’lara karşı olan yaklaşımıyla
Solo Sikoa’ya olan yaklaşımı arasında farklar oluşmaya başlamıştı. Roman grup
içerisinden bir fedai seçerken ikiz kardeşlere mobbing uygulamaya başlamış ve
onları yok saymıştı. Bu süre zarfında kemerleri bir türlü geri alamayan Jey ve
Jimmy, küçük kardeşleri Solo Sikoa’yla da problem yaşamışlar ve aslında aile
içerisindeki çatlak iyice gün içine çıkmaya başlamıştı. WM dönemi öncesinde Jey
Uso’nun Sami Zayn olayları sebebiyle Roman’a birçok kez karşı çıktığı görülmüş
ya da en başa dönersek Bloodline’ın kuruluş aşamalarında ve Roman’ın title
reign’inin ilk dönemlerinde yine Jey Uso, Roman’a karşı çıkan isim olmuştu. Hali
hazırda böyle bir altyapı varken eksik olan parçaysa Jimmy’di. Zira Bloodline
hikayesi öyle bir hikaye ki üstte bahsetmiş olduğum tüm evreleri işlerken bunu
kişiler özelinde tek tek ilerletmekten de geri kalmıyor. Bu sayede de oldukça
doyurucu ve tatminkar bir hikaye çıkıyor karşımıza. Mesela işin Jey boyutunda
böyle bir hazır altyapı varken Jimmy tarafı hep biraz daha ılımlı taraftı. Özellikle
Wrestlemania sonrasında Jimmy özelinde bir hikaye yaratılırken benzer bir durum
Sami, stable’ın içerisindeyken de olmuştu. Sami gitti, Jey’in bir altyapısı
vardı, şimdiyse sıra Jimmy’e geldi. Bundan sonraki durak da tahmin
edilebileceği üzere Solo Sikoa’dan başkası olmayacaktır.
Wrestlemania sonrasında Backlash’de Jey, Jimmy ve Sikoa üçlüsü; Owens,
Sami ve Riddle ile karşılaşırken Sikoa maçı takımına kazandıran isim olmuştu. Maç
içerisinde Sikoa ve ağabeyleri arasında bir gerginlik çıksa da nihayetinde Sikoa
maçı kazandırmıştı. Hemen ertesi Smackdown’da Roman, Jey ve Jimmy’den kemeri
geri alamadıkları için özür talep ederken Jimmy buna karşı çıkmış ve Jey, onun
yerine özür dilemek durumunda kalmıştı. Roman’ın değişen tavırlarından dolayı
özür dilemeyi reddeden Jimmy, 3 yılın sonunda geri dönülemez bir hamle yapmıştı
artık. Bunun üzerine ekibin danışmanı Paul Heyman, Night of Champions için bir
takım kemeri maçı daha ayarladığını söylemişti. Ancak bu sefer Owens ve
Sami’nin karşısına çıkacak kişiler Jey ve Jimmy değil; Roman ve Solo Sikoa’ydı.
Night of Champions’a giden yolda birçok kez Roman ve Jimmy arasında
gerginlikler yaşanırken araya giren Jey her seferinde orta noktayı bulmaya
çalışmış ve Roman’ı ve kardeşini sakinleştirmeye çalışmıştı. Uso’lara iyice güvenini
kaybeden Roman ise Night of Champions’ta her ikisini de görmek istemediğini
söylemişti.
Night of Champions main eventinde Roman ve Solo ikilisi, takım
kemerlerini Bloodline’a geri getirmek için Sami ve Owens ikilisiyle karşı
karşıya gelmişlerdi. Maç içerisinde artık her Bloodline’a dair özel maçta
görmeye alıştığımız bir şekilde yine hakem bir şekilde devre dışı kalmıştı.
Devam etmeden yeri gelmişken söylemek lazım ki artık senaristlerin Bloodline
maçlarına özel farklı bir formül bulması gerektiğini düşünüyorum. Hayatın her
alanında olduğu gibi bir şeyden ne kadar çok olursa o şeyin değeri azalıyor. Burada
da her önemli maçta ya da main eventte hakemin bir şekilde yerde kaldığını ve
hikaye anlamında bir şeyler yaşandığını görüyoruz. Biraz sıkıcı olmaya
başladığını söylemekte fayda var bence.
Night of Champions gecesinde de benzer şeyler yaşanıp Roman yanlışlıkla
Sami’ye çekeceğine hakeme spear çekince, Uso’lar hakem yerdeyken birden
Roman’ın sözünden çıkıp maça dahil olmuşlar ve maçı Bloodline’a kazandırabilmek
adına maça karışmışlardı. Owens Roman’ı tam spiker masasının orda pop-up
Powerbomb’layacakken Jey ve Jimmy seyircilerin arasından girerek Owens’ı
durdurmuşlardı. Ardından ringe gelmişler ve Sami’ye de super kick yağmuruna
tutmuşlardı. Sami’ye tam double super kick çekip işi bitireceklerken
yanlışlıkla Solo Sikoa’ya çekmişlerdi. Bu esnada kendine gelen Roman da bunu
görmüştü. Roman ringe gelerek Jey ve Jimmy’e bağırırken Jimmy dayanamamış ve
Roman’a super kick çekerek iç savaşın ilk kurşununu atmıştı. Bunun üzerine Jey
şoka girip ne yapacağını bilemezke Jimmy yerde olan Roman dizlerinin üstüne
kalkarken bir super kick daha çekerek onu elemine etmişti. Jimmy, kardeşi Jey’i
kendine getirmeye çalışarak ringi terk ederken, Owens ve Sami de Sikoa’nın
üzerinden Stunner-Helluva Kick kombosunu yaparak kemerlerini korumuşlardı.
İnanılmaz bir hayal kırıklığı yaşayan Roman, Sami’nin ardından bir kez daha iç
bir üye tarafından arkasından vurulmuştu. Bu kez gerçekten kendi kandaşı
tarafından darbe yiyen Roman, oldukça üzgün bir şekilde arka alanın yolunu
tutmuştu. Böylece takım kemerleri de Bloodline senaryosundan komple
sıyrılmıştı.
Night of Champions’tan hemen sonraki 2 Haziran Smackdown’da Roman’ın
1000.gün kutlamalarına şahit olmuştuk. Triple H ringe gelerek Roman’ı tebrik
etmiş, neredeyse 40 yıldır WWE’de yapılmamış bir şeyi başardığını söylemişti.
Ek olarak Universal ve WWE kemerlerini birleştirecek Undisputed WWE Universal
kemerini Roman’a takdim etmişti. Daha önce iki brande özel olarak olan
kemerlerin her ikisini de kazanan Roman, yeni ana kemerin Raw’da kullanılmaya
başlanmasıyla kendi kemerlerini de teke düşürmüştü. Tabi diğer kemerlerin bir
anlamı olmasa da Roman onları da Heyman’a taşıttırarak gövde gösterisi yapmaya
devam etti. Roman’ın hikayesel anlamda bir güç zehirlenmesi yaşadığını da
gösteren güzel detaylardan bence. Zaten gecenin ilerleyen zamanlarında bu güç
zehirlenmesine kanlı canlı da şahit olmuş olduk. Roman tam Acknowledge Me
dedikten sonra Uso’lar ringe gelmişler ve Roman’la yüzleşmeye başlamışlardı. Roman,
Jey’e Jimmy’i tekmelesini söylemişti. Jey bir aksiyon almayınca, Night of
Champions’ı hatırlatmıştı. Roman tekme işinin üzerinde durdukça Jimmy söz
almıştı. Jimmy yaptığı hareketi açıklarken bunu hiçbir beklentiyle yapmadığını,
sadece bir “kardeş” olarak yaptığını söylemişti. Jimmy, Roman’ın bir kardeş
gibi davranmadığını, sürekli zorbalık yapıp aileyi zor duruma soktuğunu
söylemişti. Roman’ın güç zehirlenmesine işaret ederken Solo’ya da Roman’ın onu
kullandığını dile getirmişti. Solo’yu yanına çekmeye çalışmış ancak Roman araya
girerek “kendisi” sayesinde insanların onlara Uso tezahüratı yaptıklarını
söylemişti. Roman kendisini öne çıkarıp Solo’nun sadık olduğunu söylerken de
sözü ona bırakmıştı. Solo, Roman’ı Acknowledge ettiğini söylemiş ancak “bu
ikisi benim kardeşlerim” diyerek Jey ve Jimmy’nin yanına geçmişti. Jimmy olayı
tatlıya bağlamak için Roman’a yalnız kaldığını ancak birleşerek
ilerleyebileceklerini belirtmişti. Roman tam bir şey söyleyecekken çenesine
saldırmıştı. Roman tam karşı hamle yapacakken Jey araya girmişti. Jey, her
ikisini de işaret ederek size ihtiyacım var demişti. Jimmy de Roman’ın Jey ve
Solo’dan bir farkı olmadığını söylemiş ve resmen hepimiz kardeşiz mesajını
vermişti. Tam bu ortamda Solo’nun Roman’ı yalnız bıraktığını ve Roman’ın
yaptıklarından pişmanlık duyduğunu düşünürken, bu düşünceleri doğrulayacak bir
şekilde Roman, Jimmy’e sarılmıştı. Ağlamaklı bir şekilde Jimmy’e sarılırken
elindeki mikrofonla “Hayır!” demiş ve bir ters köşeye işaret etmişti. Tam o
esnada Solo birden Jimmy’e Samoan Spike çekince de olayların aslını anlamış
olduk. Roman ve Solo ringi beraber terk ederlerken Jey de Jimmy’nin yanına
gitmişi. Her şeyiyle muazzam olan bu sekansta artık tarafların net bir şekilde
bölündüğünü de görmüş olduk. Zaten uzun bir süredir fiilen Roman’ın hep yanında
olan Sikoa, artık resmiyette de ağabeylerinin yanından kendini koparmıştı.
9 Haziran Smackdown’da Heyman ve yanında duran Solo’nun, Jey ile ringde
birebir konuştuklarını gördük. Heyman, Jimmy’e karşı Jey’i doldururken,
Roman’ın Jey’i sıradaki Tribal Chief olarak düşündüğünü söylemişti. Sami’den
sonra Jimmy’i de kaybeden Roman, bir zamanlar sadakatini sorguladığı ve hep
sorunlar yaşadığı Jey’i bu sefer kendine çekmeye yönelik olarak hamleler
yapmaya başlamıştı. Uso’lar diye bir tag team’in artık olmadığını ve Jey’in
bireysel olarak ilerlemesi gerektiğini söylemişti. Bunun üzerine de United
States kemeri için Jey’e bir maç ayarlamıştı. İkileme düşen Jey, arka alanda
Sami’yle karşılaşmıştı. Sami, Roman’ın kendisi dışında herkesi dışladığını ve
sadece kendisini düşündüğünü söylemişti. Sami, ne yaşadıysa Jey’in de
yaşadığını belirtmişti. Jimmy’nin onun kardeşi olduğunu ve kalbini dinlemesi
gerektiğini de eklemişti. Ardından Heyman arka alanda bir kez daha Jey’i
doldurmaya çalışırken Heyman’ın bu çabalarının da farkına vardığını
göstermişti. Bloodline’ın içerisinde kendisinin olduğunu ve Heyman’ın ise
dışarıda olduğunu söylemişti. Heyman’ın yine elini sıkmayarak ona mesaj
göndermişti. Gecenin sonunda Jey, Theory’yle U.S kemeri için maça çıkarken yine
Bloodline maçlarında olduğu gibi hakemin “yanlışlıkla” yerde kaldığını
görmüştük. Jey maçı kazanacak duruma getirmiş ancak hakem olmadığı resmi bir
pinleme gerçekleşmemişti. O sırada Theory’nin yeni yandaşları Pretty Deadly
ringe gelmiş ama bu sefer Jimmy hızlıca kardeşine yardım etmek için Jey’in
imdadına yetişmişti. Pretty Deadly’in püskürtürken fark etmediği bir anda
Solo’dan darbe yemişti. Solo yine Samoan Spike çekecekken bu sefer Jey onu
durdurmuştu. Jimmy de tam Solo’ya Super Kick çekecekken Solo çekilmiş ve
yanlışlıkla hareketi Jey’e çekmişti. Sonrasında Solo ve Jimmy birbirlerine
girerlerken fırsatı bulan Theory, Jey üstünden tuşa gidip kemerini korumuştu. Jimmy
yüzünden kemeri kazanamayan Jey, Jimmy’e tepki göstererek arka alana gitmişti. O
sırada Heyman da tüm bu olanları sinsi sinsi apronda Solo’yla beraber takip
etmişti.
16 Haziran Smackdown’da Roman’ın tekrardan devreye girdiğini gördük. Roman
arka alanda Heyman’la konuşurken, egosunu göstererek Tribal Chief’in halen
kendisinin olduğunu ve onun Jey’i değil Jey’in onu araması gerektiğini
söylemişti. Sonrasında da Heyman’ı Jey’le konuşturmaya göndermişti. Heyman, bir
kez daha Jey’in aklına girmeye çalışırken, “haklı olduğum için ve Jimmy seni
tekmelediği için senden özür dilerim” demişti. Night of Champions’ta nasıl
Roman’a yaptıysa aynısını Jey’de geçen hafta yapmıştı. Jey ise “ben de üzgünüm
çünkü ben Tribal Chief olursam, sen olmayacaksın” demişti. Ringde de benzer bir
şekilde Roman da yine Jey’in aklına girmeye çalışmıştı. Jimmy de olaylara dahil
olmuş ve Roman’ı suçlayıcı şeyler söylemeye devam etmişti. Jimmy’nin son birkaç
haftadır yaptığı baş kaldırı karşısında hep bir arabuluculuk rolü üstlenen Jey,
artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını kabullenmiş bir şekilde bir taraf
seçmek zorunda olduğunu anlamıştı. Roman’a daha öncesinde hep baş kaldırmaya
çalışmış ancak kardeşi Jimmy kadar cesaretli davranamamıştı. Bu durumda olan
Jey, mikrofonu almış ve Jimmy’i suçlayarak bugüne kadar başardığı büyük
şeylerin hepsinin Roman sayesinde olduğunu söylemişti. Jimmy’e “artık sen
yoksun” dedikten sonra “ben de artık yokum” diyip Roman’a Superkick çekmişti. Böylece
Jey ve Jimmy; iki kardeşler, nihayet Roman’a ve doğal olarak küçük kardeşlerine
meydan okumuşlardı. İkili Solo’ya da Double Super Kick çekip artık resmen bir
face turn geçirmişlerdi. Roman kendine gelip sinirle Jey ve Jimmy’e bağırırken
bir Double Super Kick de kendisi yemişti. Jey ve Jimmy arka alana giderken
hayal kırıklığına uğrayan Roman da seyircilerin “you deserved it (sen bunu hak
ettin)” chanti eşliğinde arka alanın yolunu tutumuştu.
23 Haziran Smackdown’da Uso’lar muazzam bir promo keserek şovu
başlatmışlardı. Klasik “Lockdown!” sözlerini söyledikten sonra da Roman ve
Solo’ya “Welcome to the Uso Penitentiary” demişlerdi. Onlara göre bu bir tag
team mücadelesiydi ve tag team işi Uso’ların işiydi. Tüm bu olanların suçlusu
Roman’dı, onlar ne istediyse Roman yapmışlardı ama karşılığında saygısızlık
almışlardı. Heyman da bir yılandı ve ortalığı esas karıştıran kişi Heyman’dı. Gecenin
ilerleyen dakikalarında Sheamus ve Solo Sikoa karşı karşıya gelirlerken Solo, Sheamus’a
ring dışındaki bariyerlerden bir Hip Attack çekince maç No Contest olarak sona
ermişti. Maç biter bitmez Uso’lar Solo’ya ikiye bir saldırmaya geçmişlerdi. Defalarca
kez Superkick çekip en sonunda da Double Body Splash’le kardeşlerine bir ders
vermişlerdi.
Bu hikaye için daha ne söyleyebiliriz hiç bilmiyorum. Uzun bir süredir
WWE’de bu kadar mükemmel bir hikaye seyretmemiştik. Sürprizlerle ve dramalarla
dolu olan bu ailevi konularda her defasında uzun uzun işlememiz gereken olaylar
oluyor. Hiç 3 yıldır devam eden bir olgu gibi durmaması sebebiyle de her
seferinde ilgiyle izleyeceğimiz maçlar ortaya çıkıyor. Bu sebeple de WWE
yazarlarını özellikle bu konu için gerçekten tebrik etmek gerekiyor.
Tüm bu olaylarla beraber de Roman’ın Wrestlemania sonrasında üst üste
üçüncü kez bir PPV’i kemer koruması yapmadan geçirdiğini görüyoruz. Zaten
Roman’ın yenmediği main eventer sayısının oldukça az kalması sebebiyle ve bir
de böylesine bir iç hikayede yer almasını da düşündüğümüzde ben bu durumu
oldukça normal karşılıyorum. Zaten daha önceki yazılarda da Roman’ın kemer
koruma sıklığının azalmasının oldukça normal ve olması gereken bir şey
olduğundan söz etmiştim. Bu durum hem Roman’ın tarihi title reign’ini uzatıyor
hem de bizleri sıkmıyor. Düşünsenize Roman title reign’inin ilk yılında olduğu
gibi sürekli her PPV’de yer alıp birilerini yenmeye devam ediyor. Zaten
Roman’ın kazanacağını bildiğimiz maçları izlemektense böylesine az ama “acaba
kaybeder mi?” düşüncesine sahip olduğumuz maçlara çıkması bence çok daha
normal. 1000 günü de geçmişken artık önümüzdeki Wrestlemania’ya da götürecek
gibi gözüküyor bence. Ana kemer feudu boşluğunu doldurmak için de Raw için
yaratılan yeni ana kemer de söz konusu zaten. Bu sebeplerden ötürü Roman’ın
title reign’i sıkmadan kendi kendini uzatabiliyor. Hali hazırda önümüzde
SummerSlam dönemi varken de büyük ihtimalle artık bir kemer koruması görürüz
diye diye düşünüyorum. Lashley veya Styles gibi isimler burada devreye
girebilirler belki. Ya da Jey veya Jimmy’den biri de kemer için meydan
okuyabilirler. Jey daha öncesinde denediği için belki Jimmy olası bir rakip
olabilir.
Tahmine geçersek, bunca yoğun geçen bir hikaye sürecinin ardından bu maça
dair tahmin yapmanın da zor olduğunu düşünüyorum. Sonuç ne olursa olsun, bu
hikaye devam edecek ve bir şekilde Solo’nun da Roman’ın yanından ayrılıp
dağılma evresinin son ayağına gelmiş olacağız. Bu durum için biraz erken
olduğunu düşünüyorum ben. En azından Uso’larınki gibi bir keskin ayrım için en
az 1-2 aylık bir süreye de ihtiyacımız var gibi gözüküyor. Zaten Uso’ların
ayrımı da yine Wrestlemania sürecinden bu yana işlenen 3 aylık bir mevzu. Solo
için o kadar uzun olmasa da yine biraz süre gerekir diye düşünüyorum. Ben
aslında bu dağılma evresinin Solo ve Money in the Bank çantası eşliğinde
olacağını düşünüyordum ama yanıldım. Çanta sahibi olan Sikoa, en sonunda
ağabeylerinin tarafına geçip Roman’a ihanet ederek cash in yapıp 3 yıllık
reign’i bitirebilirdi bence. Velhasıl MITB konusunda çok dile getirmedik ama bu
üçlünün Roman’a toplu girişmesiyle beraber yalnız kalan Roman’ın bir cash in
yiyip kemerini kaybetmesi de fena bir senaryo olmazdı gibi. Ama MITB
listesindeki kişilerin bu feuda çok uzak olduklarını ve Roman’ın bu 3 yıllık
dominantlığını bitiren isim olarak anılabilecek kalibrede olmadıklarını
söylemek gerekiyor. Zaten ben o sebeple de cash in ihtimalini sadece Seth’in
kemeri üzerinden konuşmuştum.
Bu yazıyı 30 Haziran’daki Smackdown’dan önce yayımlayacağım için tahmini
de o Smackdown’dan bağımsız bir şekilde yapıyorum. Sonuç her ne olursa olsun bu
feudun devam edeceğini ve yine tertemiz bir maç sonuyla karşılaşmayacağımızı
biliyoruz. Bence Solo’nun da Roman’ın yanından ayrılığını başlatabilecek bir
şekilde sona eren bir maç görmemiz gerekiyor. Bunun için de Uso’ların maçı
alması çok mantıklı gibi. Normalde Solo’yu da bu kadar güçlü gösterdikleri ve
Roman’ın da zaten bambaşka bir seviyede olduğu bir ortamda Jey ve Jimmy’nin
maçı kazanma ihtimalleri yok gibi. Ancak Solo’nun yanlışlıkla Roman’a vurduğu
ve sonrasında Solo üzerinden tuşla bitecek bir maç sonu, bazı şeyleri
değiştirebilir gibi. Tam tersi olup Roman ve Solo arasındaki ilişki de
güçlendirilebilir ama bu aşamada bundan ziyade Solo’ya odaklanabilecek şeylerin
yaşanması bence daha isabetli olacaktır. Bu nedenle ben Jey ve Jimmy’nin maçı
kazanması gerektiğini düşünüyorum. İleride Solo’nun da ihanetiyle beraber
muhtemelen zaten Heyman da Roman’ı terk edeceği için yapayalnız, acınası bir
Roman görebiliriz gibi geliyor. Buradaki ihanet kelimesi de aslında tam
anlamıyla olaya nereden baktığınızla alakalı olan bir durum. Roman; buradaki
isimlerin her birini olduklarından çok daha iyi seviyelere çıkartırken kendisi
için de bir piyon olarak kullandı. Dolayısıyla öyle çok boyutlu bir hikaye
yazıldı ki herkes farklı noktalardan bir şekilde haklılık içerisinde
bulabiliyor kendini. Ama Roman en sonunda yalnız kalacak. Bunun de son
damlasının ilk fitilleri burada atılabilir diye düşünüyorum.
Tahmin: The Usos (Jey Uso & Jimmy Uso)
--
Yılın en merak ettiren şovlarından
biri olan Money in the Bank, bence Match Card olarak hiç de fena durmuyor. İki
tane sonucu pek belli olmayan MITB maçı -bazı yıllar bazı isimler o kadar çok
ön plana çıkarılırdı ki kesin kazanacaklarını düşünürdük-, bir adet ana kemer
mücadelesi ve bir tane de muazzam bir hikayeye sahip “İç Savaş” maçıyla
karşımıza çıkıyor. MITB kazananlarının izleyecekleri yollar üzerine bu şovdan
sonra daha çok konuşacağımız da oldukça aşikar bir durum. Bu sebeple bu şovun
ardından bambaşka heyecanlar da bizimle beraber olacaktır.
Erkekler MITB katılımcılarının
kadınlara göre biraz düşük kaldığını düşünüyorum. Bu sebeple orada kalıcı bir
şampiyondan ziyade bir geçiş şampiyonu olabilecek bir ismin çıkma ihtimali daha
yüksek gözüküyor. Bloodline İç Savaşı içinse bu sefer yine ring içi mücadeleden
çok senaryolara odaklanırız diye düşünüyorum. Ancak yine de bu dört ismin ben
çok güzel bir maç çıkaracaklarını ve maç sonunda yine üzerinde fazlasıyla
konuşacağımız bir drama yaratacaklarını düşünüyorum.
30 Haziran Smackdown’ı izleyemeden yazdığım
bu yazıda umarım daha fazla maç eklemesi veya direkt olarak maçları
etkileyebilecek bir şeyler yaşanmaz. Malum bayram döneminde olduğumuz için
hafta ortasında başka bir şehre seyahat ediyor olacağım. Herhangi bir
değişiklik olmaması halinde de tahminlerimden çok emin olmadığımı söylemem
gerekiyor. Şov sonunda ortaya çıkacak sonuçları ben de merakla bekliyorum.
Herkese iyi seyirler ve iyi bayramlar
dilerim.