ARA

27 Haziran 2023 Salı

Money in the Bank 2023 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri

WWE MONEY IN THE BANK – 1 Temmuz 2023 Cumartesi
Londra, İngiltere – The O2 Arena

Yaz aylarının ilk PPV’i (PLE) olan Money in the Bank, WWE bünyesindeki en önemli olaylardan biri olarak nitelendirilen bir konsepte sahip bir şov durumunda yer alıyor. 2000’li yılların ortalarından itibaren önce Wrestlemania bünyesinde başlayan sonrasında da kendisini Wrestlemania’dan sıyırarak başlı başlına bir şov olarak karşımıza çıkan Money in the Bank sayesinde birçok isim kariyeri açısından oldukça önemli adımlar atmayı başarmışlardı. Özellikle 2010’lu yılların başlarında önce brand bazında çeşitli isimler ön plana çıkmış sonrasında da o yılların sonlarına doğru kadınların da devreye girmesiyle bu çantanın etki alanı iyice genişlemişti.

Konsept olan net bir şekilde bir bilinmeyene odaklanılması sebebiyle Money in the Bank, artık WWE’nin klasikleşmiş 4 PPV’i (Royal Rumble, Wrestlemania, SummerSlam ve Survivor Series) ile birlikte anılmaya başlamıştır. Konu özünde çok basit. Maça çıkmaya hak kazanan güreşçiler, tepede asılı olan çantayı merdivenle tırmanarak almaya çalışıyorlar. Çantayı ilk eline geçiren isim maçın kazananı oluyor. Bu çantayı alan kişi, çanta sayesinde istediği yerde istediği zamanda istediği bir kemer için bir şampiyonluk maçı yapmaya hak kazanıyor. Bu durum çok büyük istisnai durumlar dışında (örneğin geçtiğimiz seneki Theory cash in’i gibi) ana kemerler üzerinde gerçekleşiyor. Şampiyon olan güreşçinin en savunmasız en çaresiz anı genellikle seçiliyor ve ani bir maç kararıyla şampiyon değişebiliyor. Tarihte hatırı sayılır bir miktarda başarısız cash in’ler olsa da çoğunlukla push verilmek istenen güreşçileri yükseltebilmek adına bir basamak olarak kullanıldığı ve mantıken de kazanma olasılığı yüksek olduğu için cash in’lerin çoğunluğu başarılı olmakta. Bu da hali hazırda zaten maçlar güreşçi çokluğu ve de merdiven olaylarını içerdiği için dikkat çekse de ek olarak da yeni olası şampiyonu görmenin de heyecanını yaşatıyor. Bir de bu olası şampiyonun ne zaman ve hangi koşullarda kimin üzerinden şampiyon olacağının bilinmemesi de olayı bambaşka boyutlara taşıyor.

Şovun adını içeren Money in the Bank maç türünden iki tane maç bizleri bekliyor. Biri erkekler biri kadınlar olmak üzere iki brand’den de güreşçileri içeren iki farklı maç izleyeceğiz. Her iki brand özelinde de ana kemer şampiyonları olmasından ötürü bu sefer cash in’ler için de birden fazla ihtimal söz konusu olabiliyor. Öte yandan gecenin esas olayındaysa bir kez daha Roman Reigns ve bir kez daha Bloodline var. WWE tarihinin gelmiş geçmiş en iyi senaryolarından biri olan Bloodline’ın resmen bir ”İç Savaş”ına tanıklık edeceğiz. 3 yıla yaklaşan bu senaryoda artık gerileme dönemi de geride kalırken tam anlamıyla bir dağılma süreci içerisine girmiş bulunmaktayız. Bunun sonucunda da face turn geçiren Uso’lar; öz kardeşleri Solo ve kuzenleri Roman Reigns ile karşı karşıya gelecekler.

Money in the Bank maçları ve main event dışında şova dair önemli detaylardan birisi de şovun Londra’da gerçekleşiyor olması. En son bir PPV için 2022’nin Eylül ayında Clash at the Castle çerçevesinde Britanya’ya gelen WWE, Insurrextion 2003’ten sonra ilk kez İngiltere’de bir PPV gerçekleştiriyor olacak. Backlash ve Night of the Champions’ın hemen peşi sıra bir kez daha Amerika dışında bir şov gerçekleşecek. İngiliz seyircilerin muhteşem tepkileri eşliğinde en kötü maç bile bence izlenmeye değer detaylar içerecektir diye düşünüyorum.


Money in the Bank Ladder Match for a Women’s Championship Match Contract
Zelina Vega vs Becky Lynch vs Zoey Stark vs Bayley vs Iyo Sky vs Trish Stratus

2010’lu yılların sonlarında Kadın Devrimi sonucunda edindiğimiz olaylardan bir tanesi de kadınlar için de Money in the Bank maçının ve senaryosunun devreye girmesiydi. Gün sonunda şunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz ki kağıt üzerinde bu senenin kadınlar Money in the Bank maçı, erkeklerin maçından daha iyi duruyor. Sadece isim olarak baktığımız zaman Bayley, Becky ve Trish gibi isimlerin bu maç içerisinde yer alması bile heyecanı arttıran unsurlardan olarak karşımıza çıkıyor. Fazlasıyla main eventer’a sahip olduğu için de ister istemez bu isimler yine kağıt üzerinden konuşmak gerekirse biraz daha ön plana çıkabiliyorlar. Ancak erkeklerin özelinde yapacağımız gibi burada da öncelikle mevcut şampiyonlardan bahsetmenin doğru olacağını düşünüyorum. Nitekim draft sonrasında Smackdown Kadınlar Şampiyonu Raw’a, Raw Kadınlar Şampiyonu da Smackdown’a geçmişti. Kemerin sahipleri doğal olarak kemerleriyle geçtikleri için de sahip olduğu esas kemerler farklı brandlere ait kemerler olmuştu. Raw Kadınlar Kemeri’ni geçtiğimiz PPV olan Night of Champions’ta sürpriz bir şekilde Bianca’dan Smackdown’ın şampiyonu Asuka’nın kemeri, WWE Women’s Championship olarak değiştirilmişti. Raw şampiyonu Ripley’in Smackdown kemeriyse Women’s World Championship olarak değiştirilmişti. Böylece kadınlar kemerlerindeki brand damgasından da sıyrılınmıştı.

Şampiyonlardan konu açılmışken ilk olarak Women’s Championship’in sahibi Asuka’dan bahsedersek, yılın başında geçirmiş olduğu gimmick değişikliğinin etkisiyle nihayet kemere ulaştığını görüyoruz. Bir önceki şampiyon Bianca, kemerini geçtiğimiz yılın Wrestlemania’sından beri korurken ve öte yandan bu yılki Wrestlemania’da Asuka’yı yenmesini de göz önünde bulundurulurken, Night of Champions’taki sonuç doğal olarak hepimizi şaşırtmıştı. Özellikle ben Charlotte dönene kadar Asuka’nın, Bianca için bir geçiş rakibi olacağını düşünürken, ortalama geçen maçın sonucunda inanılmaz sürpriz bir sonuçla karşılaşmıştım. Bu süre zarfında Raw kemerini Ripley’e kaybeden Charlotte geri dönmüş ve rövanş maçı hakkını kullanmadığını söyleyerek Ripley’in kemeri yerine Smackdown’da olmasından kaynaklı olarak Asuka’nın kemerine meydan okumuştu. Benzer bir şekilde rövanş maçını bekleyen Bianca da bu feudun içerisine girmişti. Böyle bakınca aslında işin Smackdown kısmında çok ciddi bir feud olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Birbirinden yetenekli üç isim de kemer feudu içerisinde olunca en azından bir süreliğine başka birinin oraya kaymasına gerek yok gibi duruyor.

İşin Raw kısmındaysa hepimizin beklediği gibi bir Rhea Ripley dominasyonu söz konusu. Hali hazırda bireysel olarak pek bir feudu bulunmadığını var saydığımız Ripley, daha çok Judgment Day veya daha doğrusu Dominik ekseninde hikayelerde yer alıyor. Royal Rumble’a ilk sıradan gelip kazanması ve ardından Wrestlemania’da Charlotte gibi ikonik bir ismi yenerek kemeri alması zaten böylesine domine edici bir title reign yapacağına dair işaretlerdi. O da bunu karşılarcasına şu anda Raw’da rakipsiz bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. WM sonrası Backlash’te Zelina Vega’yı yenmiş, Night of Champions’ta da 70 saniye kadar kısa bir sürede Natalya’yı squashlamayı başarmıştı. Raw roster’ındaki kadın isimlerin draft öncesine göre biraz zayıflaması sebebiyle de orta vadeli bir feuda henüz başlayamamıştı. Şayet ben Night of Champions sonrasında Becky’nin Trish’i yenerek Ripley’nin kemerine doğru adım atacağını düşünsem de maçı Trish’in temiz bir şekilde kazanamaması işin şeklini değiştirdi. Dolayısıyla elimizde dominant ve feudu olmayan bir şampiyon kaldı. Hal böyle olunca böylesine domine isimleri devirmenin en kolay ve en güzel yolu da yapmış oldukları yorucu maçların ardından cash in yemeleri oluyor. Ripley de tıpkı geçtiğimiz senenin Ronda Rousey’si gibi bu tanıma uyan isimlerden. Ronda da oldukça domine eden bir şampiyonken, MITB’in yapıldığı aynı gece Liv Morgan tarafından cash in yiyip kemerini kaybetmişti. Şu anki koşullar düşünüldüğünde kazanacak olası ismin Ripley’e gitmesi daha mantıklı gözüküyor. Maçın katılımcı isimlerini de buna göre yorumlamak daha doğru olacak gibi.

Zelina Vega: Memleketi Porto Riko’da gerçekleşen Backlash’te Raw kemeri için Ripley’in karşısına çıkan Zelina, doğal olarak maçı kazanamamış ancak homegirl olmasının da etkisiyle seyircilerden oldukça güzel bir reaksiyon almıştı. Rey Mysterio’nun L.W.O’yu Legado Del Fantasma’yla beraber yeniden kurmasıyla ekibin tek kadın güreşçisi olan Vega da bunun etkisiyle ekranlarda eskiye nazaran daha sık görünmeye başladı. Bunun sayede 2 Haziran Smackdown’da Lacey Evans’ı yenerek bu maçı dahil olan Vega, maçın katılımcıları arasında şansı en düşük isimlerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Maçın underdog’larından birisi olsa da bence bu çantayı underdog bir isim kazanacaksa bu kendisi olmamalı. Henüz main eventer seviyeleri için hazır olmadığını düşünmekteyim.

Becky Lynch: İsmi olduğu her feudun doğal favorisi olan Becky, bir süredir Trish Stratus’la bir feudun içerisinde yer alıyor. Uzun bir süredir kemer mücadelelerinin dışında yer alırken WM döneminde Kadınlar Tag Team kemeri özelinde senaryolara dahil olmuş sonrasında da Trish’in heel turn’üyle aralarındaki feudda kendini bulmuştu. Geçtiğimiz ay Night of Champions’ta yapılan maçta Zoey Stark’ın ring altından çıkıp kendisine hakem görmeden saldırması nedeniyle de Trish’e maçı kaybetmişti. Çok yüksek ihtimalle SummerSlam’de aralarındaki husumeti bitirmek için de bir maça çıkacaklar gibi duruyor. Veya Lita dönerse bu ikili takım olarak Zoey ve Trish ikilisine meydan okuyabilirler. Sonuç olarak SummerSlam’da Trish’le olan mevzusuna devam ediyor olacaktır. Ben bu çanta olsun ya da olmasın Becky’nin Ripley’e en geç 2-3 ay içerisinde rakip olacağını düşünüyorum. Çünkü gerçekten uzun bir süredir kemer mücadelelerinin dışında ve artık dahil olma zamanı da geliyor. 5 Haziran Raw’da Sonya Deville’i yenerek bu maça dahil olmayı başaran Becky, Summerslam sonrasında Trish tehdidinden kurtularak bence Ripley’in karşısına çıkacaktır. Gerçi bir de son Raw’da Raquel’in maçı DQ’yla kaybetmesini sağlayarak Trish’in bu maça girmesine neden olurken kısa vadeli bir Raquel feudu da söz konusu olabilir gibi. Toparlarsak, tüm bu sebeplerle Becky, maç için elbette ki öne çıkan isimlerden birisi olsa da kazanma ihtimalini düşük buluyorum.

Zoey Stark: 2023 Draft’ında NXT’den ana kadroya yükselen isimlerden biri olan Stark, 8 Mayıs Raw’da Nikki Cross’u yenerek ana kadro debut’unu gerçekleştirmişti. Night of Champions’ta bir kez daha ortaya çıkan Stark; Trish ve Becky’nin maçına müdahil olmuş, ringin altından ortaya çıkarak ring dışında bulunan Becky’e hakemin görmediği bir anda Z-360 çekerek maçın Trish tarafından kazanılmasını sağlamıştı. Bu sayede Trish ile bir ortaklıkla ana kadro kariyerine başlayan Stark, bence oldukça sağlam da bir yapmıştı. 5 Haziran Raw’da Natalya’yı yenerek bu maça dahil olmuştu. Maçın diğer katılımcılarından biri olan Trish’le yine maç içerisinde birçok kez ortaklık kuracakları da net bir şekilde görülüyor. MITB’i kazanması böylesine bir ortaklık varken ben çok ihtimal dahilinde değerlendirmiyorum. Her ne kadar sağlam bir giriş yapsa da tek başına buralarda bulunarak bir etki yaratmaktan çok şu anda biraz daha sağ kol görevinde yer alıyor. O sayede bence kendisi için henüz erken olduğunu düşünüyorum.

Bayley: Maçın benim gözümde favori ismi olan Bayley, 380 gün elinde tuttuğu Smackdown Kadınlar Kemeri’ni 2021 Ekim’de kaybettikten beridir kemere hasret bir şekilde yoluna devam etmekte. 2021 sonunda yaşadığı sakatlığın ardından 2022 SummerSlam’de Damage CTRL adını verdiği stable’ıyla dönmüş ancak Bianca’yla girdiği uzun soluklu kemer mücadelesinin ardından mağlup ayrılmıştı. Bu uzun soluklu feudun ardından Becky’yle feuda girmiş, ardından feud Trish ve Lita’nın da katılımıyla çoklu bir hal almış, bunun sonucunda Wrestlemania’da yapılan maçı da kaybetmişlerdi. Üst üste gelen yenilgilerin ardından bir süredir net bir feudun içerisinde yer alamayan Bayley, ekibiyle beraber Smackdown’a geçmişti. Smackdown’da var olan yoğun kemer mücadelesi altında henüz kendisine şans gelmemişti. 9 Haziran Smackdown’da Mia Yim’i yenerek maça dahil olan Bayley için bence MITB gerçekten çok önemli bir fırsat gibi gözüküyor. Uzun bir süredir heel olarak devam edişinin ardından bireysel olarak belki bir face turn hamlesiyle tekrar Raw’a geçerek Ripley’in kemerine cash in yapması bence çok güzel bir olay olurdu. Özellikle şovun İngiltere’de gerçekleşeceğini düşünürsek, İngiliz seyircilerin Bayley’e olan sevgisi de bilinen bir detay. Bayley yine tıpkı Clash at the Castle’da olduğu gibi maç içerisinde güzel tezahüratlar alacaktır. Bayley’in yeniden üst noktalara çıkması adına çanta için kendisini öne çıkaracağım.

Iyo Sky: Bayley sonrasında underdog kategorisinden çantaya en yakın isim olarak gördüğüm Iyo Sky, güreşçi tipolojisi olarak hem artı hem de negatif özelliklere sahip bir karakter. Artı yönünden bahsetmek gerekirse, ring içi performansı gerçekten muazzam düzeyde. Atletik bir isim olması ve ipleri de etkin bir şekilde kullanması sebebiyle de kadın division’ında net bir şekilde öne çıkmakta. Negatif olarak ise diğer Japon güreşçiler olan Asuka ve Nakamura’daki benzer sorun burada da karşımıza çıkıyor. Dil bariyeri sebebiyle orta vadede kalabalığa hitap etme zorluğunun beraberinde getirdiği sıkıntılar, onu bir underdog’tan öteye atma konusunu iyice zorluyor. Asuka zaten WWE öncesinde de fenomen bir isim olması sebebiyle üst noktalarda daha rahat yer alırken, Sky için benzer şeyleri söylemek çok mümkün olmuyor. Ancak tüm bunlarla beraber Backlash’te Bianca’ya karşı gösterdiği performans, hiç şüphesiz hepimizi oldukça şaşırtmıştı. 9 Haziran Smackdown’da Shotzi’yi yenerek bu maça dahil olan Sky, Bayley’le beraber benim favorilerim arasında yer alıyor. Damage CTRL’ün çok uzun soluklu devam edeceğini düşünmediğim için de sanki bu iki isimden birinin çantayı alıp bir ayrılığa sebebiyet vermesi de güzel olabilir diye düşünüyorum.

Trish Stratus: Maç içerisindeki en kıdemli isim olan Trish, WM 39’da emeklilikten döndükten sonra neredeyse full time bir şekilde güreşmeye devam ediyor. Becky’nin arkasından iş çevirerek önce Kadınlar Tag Team’inin kaybedilmesini sağladı, sonrasında da heel turn yaparak Becky’le feuda girdi. Night of Champions’ta Zoey’in yardımıyla Becky’i yenerek de feudun ilk galibiyetini aldı. 19 Haziran Raw’da Raquel’i DQ’yla yenen Trish, bu maça dahil olmaya hak kazanmıştı. Maç gerçekleşirken Becky ring dışında yer alan Zoey’e saldırmış, Trish de olaylara müdahil olunca dayanamayarak ona da saldırmış ama bu sayede Trish’in maçı kazanmasını sağlamıştı. İkili arasındaki feudun devam edeceğini zaten yukarıda birçok kez de belirtmiştim. Zaten Trish’in bu muhtemel son güreş döneminde MITB çantası için iddialı olacağını da düşünmüyorum.

Genel olarak değerlendirdiğimiz zaman Bayley ve Iyo Sky’ın yani Damage CTRL’un iki üyesinin maç bu maç içerisinde ön plana çıkacağını düşünüyorum. Bayley’in tekrardan üstlere çıkması sebebiyle de bu maçı kazanmasını ve kariyeri açısından önemli bir adım atması gerektiğini düşünüyorum. Iyo da alırsa bence o da sırıtmayacaktır ama uzun vadede kalıcı bir main eventer olabilecek mi noktasında da çok emin olamıyorum. Bayley’in Ripley’in dominasyonunu da bitirmesi ve sonrasında da feuda girmesi de bence oldukça enteresan olacaktır. Bu sebeple Bayley diyeceğim.

Tahmin: Bayley


Singles Match for the WWE Intercontinental Championship
Gunther(c) vs Matt Riddle

Wrestlemania döneminde almış olduğu ceza sebebiyle bir süredir ekranlardan uzak kalan Riddle, hemen WM sonrasında ringlere geri dönmüştü. Geri gelir gelmez Owens ve Sami’ye destek olarak Bloodline senaryosuna dahil olmuş ve Backlash’e kadar o feudun içerisinde yer almıştı. Backlash’teki mağlubiyet sonrasında Gunther’in IC kemeri için Night of Champions’ta yapılacak maç özelinde 15 Mayıs Raw’da gerçekleşen Battle Royal maçına katılmış, ancak Bronson Reed tarafından elenmişti. Maçı kenardan izleyen Gunter ve diğer Imperium üyeleri, Riddle’ın iyi performans göstermesi üzerine onu engelleyebilmek adına Riddle’ın dikkatii dağıtmışlar ve buradan fırsat bulan Reed de Riddle’ı elemişti. Maçı kazanan Mustafa Ali, Gunther’in Intercontinental kemeri için #1 contender olmuştu. Hemen ertesi hafta paralelde takım kemerleri için Owens ve Sami’yle feuda giren Imperium karşısında Riddle desteğe gelmiş ve sayıları eşitlemişti. Bunun üzerine üçerli bir Tag Team maçı yapılmış ve face ekip maçı kazanmayı bilmişti. Night of Champions sonrasında Riddle ve Gunther arasındaki feud ve Imperium ile Sami & Owens arasındaki feud devam ederken, 12 Haziran Raw’da Riddle, Money in the Bank maçına katılma mücadelesinde Priest’e kaybetmişti. Maçın ardından Kaiser ve Gunther ikilisi Riddle’a saldırıp gövde gösterisi yapmışlardı. Aynı gün Gunther ve Kaiser ikilisi Tag Team kemerleri için Owens ve Sami’yle maça çıkarlarken Riddle maça karışmış ve Owens’la Sami’nin maçı kazanmasını sağlamıştı. 19 Haziran Raw’da Riddle, Kaiser’i yenmiş ve Gunther’a mesaj göndermişti. Maçtan sonra Gunther ve Kaiser ikilisi Riddle’a saldırarak bacağını sakatlamaya çalışmışlardı. 26 Haziran Raw’da Riddle, kemer için Gunther’e meydan okurken Gunther de bunu kabul etmişti.

Night of Champions’ta beklendiği bir şekilde kemerini Mustafa Ali’ye karşı koruyan Gunther, mükemmel title reign’ini sürdürmeye devam ediyor. Önceki dönemlerin aksine bir ara gözden düşmüş olan Intercontinental kemerini yeniden anlamlı hale getiren Gunther, artık PPV’lerde de daha sık yer almaya başladı. Olması gerektiği gibi şekilde kemer artık daha anlamlı hale gelirken, bu esnada tarih de yazmaya devam ediyor. Bence herkesin hem fikir olduğu gibi The Honky Tonk Man’in 454 günlük title reignini geçecek olan Gunther, bu süre zarfında bence bunun hakkını da verecek şekilde devam ediyor. Hem mükemmel maçlar çıkartıyor hem de bu süre zarfında çok önemli isimleri temiz bir şekilde yenmeyi başarıyor. Bu da onu ileride tarihin gelmiş geçmiş en iyi Intercontinental şampiyonu yapacak duruma hazırlıyor. Peki bunu hak ediyor mu diye soracak olursanız da bence sonuna kadar hak ediyor. Zaten rekoru kırdıktan sonraki olası kemer kaybından sonra yepyeni bir main eventer kazanacağımız da aşikar gözüküyor.

Gunther’in rekoru kırması bence atlanmaması gerekilen bir konu. Mesela Roman da 1000 günü aşkın bir kemer koruması gerçekleştiriyor ama tarihte öyle uzun süreli şampiyonlar var ki (mesela Bruno Sammartino 2803 gün gibi bir süreliğine ana kemeri elinde tutmuştu) bunları geçebilmek çok zor. Zaten buna değecek birilerini bulabilmek, hikayeyi bu dozajda ayarlayabilmek de artık günümüzde çok zor. Bu sebeple de her zaman bu tarz uzun şampiyonluklar için “Modern Dönem” kavramı da kullanılıyor. Bu sebeple Gunther’in gelmiş geçmiş en uzun süreli Intercontinental şampiyonu olması çok değerli bir konu. Herkes bunun yaşanacağını düşünüyor ki ben de aynı fikirdeyim. Bu sebeple de maçı kazanacağını düşünüyorum. Yine de Riddle’ın Mustafa Ali’den ziyade Gunther’in kemeri için daha sağlam bir rakip olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple feud SummerSlam’e de sarkabilir bir ihtimal.

Tahmin: Gunther


Singles Match
Cody Rhodes vs Dominik Mysterio w/Rhea Ripley

Wrestlamania sürecinde ana kemerleri Roman’dan almayı başaramayan Cody, Nisan ayının başından sonraki PPV’leri Brock Lesnar’la geçirmişti. Lesnar’ın hemen WM sonrasında geçirdiği heel turn’ün ardından ikili ilk olarak Backlash’te karşılaşmışlar, Lesnar rakibine Kimura Lock’ı bağlamışken Cody onu tuş pozisyonuna getirerek sürpriz bir galibiyet almıştı. Bu maçın ardından çılgına dönen Lesnar, her fırsat bulduğunda Raw’a gelerek Cody’e saldırmış ve hatta onu kolundan sakatlamıştı. Night of Champions için rövanş maçı planlanırken sakatlanan keyfabe olarak sakatlanan Cody’nin maça çıkıp çıkmayacağı da belirsizliğini korumuştu. Cody, özel bir ekipman yaptırarak koluna Night of Champions’ta maça çıkmış ancak çok mücadele etse de Lesnar’a kaybetmişti.

Dominik ise WM döneminde babasıyla girdiği feudun ardından stable’ı Judgment Day’le beraber L.W.O feudu içerisinde yer almıştı. L.W.O o feudu kazandıktan sonra da bir süreliğine Rey’le olan feudunu askıya almıştı. Bu süre zarfında 5 Haziran Raw’da Miz TV’ye katılan Cody’i kışkırtmak için ringe gelen Dominik, Cody’nin kötü bir baba olduğunu ve kızının yanında kalması gerektiğini söylemişti. Cody de Rey üzerinden Dominik’e bir cevap verince (Rey’in bir baba olarak çok hatalar yaptığını ve bu hatalardan birinin de Dominik olduğunu söylemişti)Dominik ringi terk eder gibi yapmış ancak Cody’e tokat atararak hemen Ripley’in arkasına saklanmıştı. Zaten Judgment Day’in artık iki kanatlı bir yapıda ilerlediğini görmekteyiz. Dominik’le Ripley, Dominik’in ekibe katılmasından bu yana hep daha yakınlarken öteki tarafta Balor ve Priest’in daha çok senaryolarda yer aldığını gördük. Ben Ripley’in yükselişine istinaden Judgment Day senaryolarından sıyrılıp daha bireysel hareket edebileceğini de düşünüyordum. Biraz aşağıda Priest ve Balor olaylarından da bahsedeceğiz. Tüm bunlar Judgment Day’in de yavaş yavaş sona doğru gitmesine de sebebiyet verebilir gibi.

Ertesi hafta 12 Haziran Raw’da Cody ve Dominik yüzleşirken, Cody Money in the Bank için Dominik’e bir maç teklif etmiş ve Ripley de Dominik’in adına maçı kabul etmişti. Ben maçın Cody tarafından kazanılacağını düşünüyorum. SummerSlam öncesinde Cody’nin Lesnar’la yarım kalan feudunun son maçına çıkabileceğini öngörüyorum. Dominik ise daha öncesinde konuşulduğu gibi Rey’le maske vs saç maçına çıkabilir bence. Belki bunun için Cody’nin Lesnar öncesinde momentum edinmesi, Dominik’in de ibreyi başka bir tarafa kırması gerekebilir. Bunun için de en mantıklı ihtimal maçı Cody’nin kazanması olacak. Buradaki tek farklı bir sonuç çıkarabilecek şey Ripley’in maça karışması olacaktır. Dominik hali hazırda nereye giderse gitsin muazzam bir korkak heel reaksiyonu alırken Ripley ise güçlü heel karakterini daha da güçlendirmeye devam ediyor. Bu da genellikle maçlarını kolay kazanmasından ve de Dominik’i kötü durumlardan kurtarmasıyla gerçekleşiyor. Bir kez daha Dominik’e maç kazandırabilecek bir hamle elbette ki yapacaktır ama ben Cody’e SummerSlam öncesinde üst üste iki PPV mağlubiyeti verebileceklerini düşünmüyorum.

Tahmin: Cody Rhodes


Tag Team Match for the WWE Women’s Tag Team Championship
Ronda Rousey & Shayna Baszler(c) vs Liv Morgan & Raquel Rodriguez

10 Nisan Raw’da Raquel ve Morgan ikilisi, Trish ve Becky’i yenerek Kadınlar Tag Team kemerlerinin yeni sahibi olmuşlardı. Lita’nın arka alanda Trish tarafından saldırıya uğramasının ardından Becky’nin partner olan Trish, kemerin kaybedilmesine sebebiyet vermişti. Aşağı yukarı 1 ay kadar kemerleri tutan Morgan ve Rodriguez ikilisi, 12 Mayıs Smackdown’da Damage CTRL’a karşı kemerlerini korumayı başarmışlardı. Maç içerisinde kolundan sakatlanan Liv Morgan, ekip arkadaşı Raquel’i yalnız bırakmak durumunda kalmıştı. 15 Mayıs Raw’da Wrestlemania’dan sonra yeniden gözükmeye başlayan Ronda ve Shayna ikilisi, takım kemerleri için maç yapmak istediklerini söylerken 19 Mayıs Smackdown’da da kemerler boşa çıkmıştı. Liv Morgan’ın sakatlığı sebebiyle boşa çıkan kemerler için 29 Mayıs Raw’da bir fatal four way tag team maçı planlanmış ve Raquel & Shotzi, Bayley & Iyo Sky ve Sonya Deville & Chelsea Green ekiplerine karşı maçı kazanan Ronda ve Shayna kemerlerin yeni sahibi olmuşlardı. Böylelikle Raquel ve Morgan ikilisi, herhangi bir maç yapmadan kemerlerinden olmuşlardı. Ronda ve Shayna ikilisi de Wrestlemania’daki showcase maçını kazandıktan sonra biraz gecikmeli de olsa Kadınlar Tag Team kemerlerinin yeni sahibi olmuşlardı.

Draft gecesi NXT’den ana kadroya yükselen NXT Women’s Tag Team şampiyonları Alba Fyre ve Isla Dawn ikilisi, kemerleriyle beraber Smackdown’da gözükmeye başlamışlardı. 9 Haziran Smackdown’da Ronda ve Shayna ikilisi, Fyre ve Dawn’a title vs title maçı istediklerini söylemişlerdi. Fyre ve Dawn ikilisi maç teklifini kabul edip sekanstan üstün çıkmışlardı. 23 Haziran Smackdown’da yapılan title vs title maçında Rousey ve Shayna ikilisi maçı kazanarak NXT Women’s Tag Team kemerlerini de ele geçirip kendi kemerleriyle birleştirmişlerdi. Maç esnasında kenarda duran Raquel, maçı en yakın yerden takip etmişti. Maçtan sonra Ronda, Raquel’e neden burada olduğunu sormuş. Raquel ise hiç kaybetmedikleri kemerler için bir rövanş maçı istediklerini söyleyince, Shayna da “biz derken kimden bahsediyorsun?” diye sormuştu. O esnada return yapan Liv Morgan, Raquel’in yanına geçerek Ronda ve Shayna’ya meydan okumuştu.

Ronda Rousey’den biraz bahsetmek gerekirse book’lanması zor bir isim olduğu için bireysel mücadelelerden çok Tag Team alanında faaliyet göstermesini şu anlık daha doğru buluyorum. Oldukça dominant bir isim olmasından kaynaklı olarak full time güreşmesi halinde içerisinde yer aldığı hikayeler çok ilgi çekici olmayabiliyor. Ancak ne olursa olsun isim ağırlığının halen olmasından kaynaklı görece WWE içerisindeki en az ön plana çıkan kemer için senaryolarda yer alması bence oldukça olumlu bir şey. Raquel de cüssesi sebebiyle bir dominasyon vaat edebilse de halen daha gerekli push’ı alabilmiş değil. MITB eleme maçında Trish’e Becky yüzünden elenmesi sebebiyle acaba bir heel turn geçirip Becky’le feuda girebilir mi diye düşünmedim değil ancak muhtemelen Trish olaylarının devam etmesi ve Liv Morgan’ın geri dönmesi sebebiyle böyle bir şey gerçekleşmedi.

Tahmine geçersek Ronda ve Shayna ikilisinin maçı kazanacaklarını düşünüyorum. Bu ikili uzun bir title reign vaat ediyor. Bu sebeple de maçı kaybetmeleri bence oldukça sürpriz olacaktır.

Tahmin: Ronda Rousey & Shayna Baszler


Money in the Bank Ladder Match for a Man’s Championship Match Contract
Santos Escobar vs LA Knight vs Ricochet vs Shinsuke Nakamura vs Butch vs Damian Priest vs Logan Paul

Şovun isminin aldığı maçlardan biri olan erkekler MITB maçı, hiç şüphesiz gecenin odak noktası olacak. Tarih boyunca istisnalar olsa da birçok ismin bu çanta aracılığıyla main event noktasına atladığını veya oradaki yerini sağlamlaştırdığını görmüştük. Hemen akla Edge ve Punk gibi isimler gelirken bununla birlikte geçiş şampiyonu olan kişilerin de zamanında bu çantayı aldığını görmüştük. Mesela Miz’in ikinci kez bu çantayı almasının ardından Lashley’e kaybetmesi tam olarak bu örneği içermekte. Bununla birlikte Corbin veya Mr.Kennedy gibi isimlerin de yanlış tercihler olduklarının ve bu sebeple başarısız cash in’ler yaptıklarını görmüştük. Tüm bu bilinmezlikler, maçın kazananı tahmin etmeyi de zorlaştırıyor doğrusu. Bunun için mevcut şampiyonların durumunu da gözden geçirmek gerekir diye düşünüyorum. Sonrasında da tek tek isimler özelinde kazanabilecek olası kişileri bulmaya çalışmak gerekiyor. 

İlk olarak Smackdown şampiyonu Roman Reigns’ten bahsetmek gerekirse, artık hepimizin bildiği gibi 3.yılını da doldurmaya giden Roman, WM döneminden bu yana Bloodline çerçevesinde içsel feudlar içerisinde yer almaya devam ediyor. Backlash’i es geçtikten sonra önce Night of Champions’ta sonra da bu PPV’de kemerini korumadan title reign’ine devam ediyor. En son Raw tarafına şirketin ikinci ana kemeri duyurulunca Universal ve WWE kemerlerini de birleştirmiş ve üçüncü kemer olan Undisputed WWE Universal kemeriyle yoluna devam etmeye başlamıştı. Her ne kadar WWE kemeri ve Universal kemerleri birleşip anlamını yitirse de Roman, diğer iki kemeri de Heyman’a taşıtarak gövde gösterisine devam ediyor. Ancak Roman’ın bu 3 yıllık hikayesi elbette ki tek bir güreşçinin ortalığı darmaduman etmesine dayanmadığı için çok boyutlu değerlendirmek gerekiyor. Bu sebeple bu uzun süreli reign’inin artık WM 40’ı da göreceği aşikarken o tarafta bir cash in yapılması artık çok manalı olmayacak gibi duruyor. Mesela geçen sene Roman kemerlerin her ikisini de aldıktan sonra şirketin tek ana kemer şampiyonu olmasından kaynaklı bir cash in yiyebilir ve title reign’i yanlarında hale daha Uso’lar varken bir cash in ile bitebilirdi ama işler artık çok değişti. Bunun bu sene tek bir istisnası olabilirdi o da Solo Sikoa’nın bu maça dahil olmasıydı. Sikoa’nın bu maça dahil olup Roman’ın önündeki olası cash in tehdidini yok etmeyi amaç edinmesi ancak zamanla Roman’a ihanet edecek noktaya gelip Roman’a cash in yapma senaryosu, benim 1-2 aydır kafamda kurduğum bir olaydı. Ancak tıpkı The Rock olayının gerçekleşmemesi gibi bu olay da biraz üzüldüğüm unsurlardan bir tanesi olacak. Sonuç olarak bu maçı kazanabilecek kişilerin en azından kısa vadede Roman eksenine kaymaları çok mümkün gibi durmuyor. Roman uzun bir süre daha Bloodline’ın iç çatışmaları doğrultusunda title reign’ine devam edecek gibi gözüküyor. Böylesine ihtişamlı bir reign’in artık bir cash in ile bitmesinin mevcut adayları da düşününce pek oluru yok gibi duruyor. Tabi burada maçı kazanan kişi yine Roman’a gider ve başarısız bir cash in yapar gibi bir düşünce de olabilir ama sanki geçtiğimiz seneki sönük bir başarısız cash in sonrasında böyle bir olayın yaşanmaması daha doğru olur gibi. Öte yandan yine geçen seneki gibi bir mid level kemere cash in yapılmasını da hiç ihtimal dahiline katmıyorum. Sadece ufak bir ihtimal Gunther’in IC kemeri için böyle bir şey olabilir mi acaba diye bir düşünmüyor değilim ama bu çantanın değeri için bir ana kemere yapılacak başarılı bir cash in bence gerekli duruyor.

İşin Raw tarafına geçersek, geçtiğimiz PPV Night of Champions’ta World Heavyweight kemerinin dönüşünü ve yeni kemerin ilk şampiyonunun Seth Rollins oluşunu izlemiştik. MITB çantasının gerçek bir main eventer yaptığı isimlerden biri olan Seth, bu olaylara aşina olan bir isim. WM 31’de birçoklarına göre tarihin en büyük cash in’ini yapan Seth Rollins, unutulmaz bir biçimde kariyerinin ilk ana kemer şampiyonluğuna ulaşmıştı. Şu anda da 2019’dan bu yana ilk defa bir ana kemere sahip durumda. Roman’ın durumundan ziyade her PPV’de ortaya konacak bir kemer olmasından kaynaklı cash in yapılmaya çok daha müsait olduğunu söylemek gerekiyor. Seth gibi kariyerinde şansızlıklar olan bir ismin de cash in yemesi bence makul duruyor. Tüm buradan çıkan sonuçla ben başarılı bir cash in ve bu cash in’inin de Seth Rollins üzerinden olacağını düşünüyorum. Yani bence Seth bir cash in yiyene kadar kemerini koruyacak gibi gözüküyor. Burada cevabını bulmamız gereken son soruysa cash ini yapacak kişinin veya diğer bir değişle bu maçı kazanacak kişinin nasıl bir profilde olacağı. Yani bir geçiş şampiyonu mu olacak yoksa yeni bir main eventer olarak mı devam edecek? Bunun için de isimleri tek tek işlemekte yarar var gibi gözüküyor. Çünkü her iki profile de sahip isimler olmasından kaynaklı biraz da senaryolar bunu belirleyecek gibi gözüküyor.

Santos Escobar: 9 Haziran Smackdown’da Mustafa Ali’yi yenerek bu maçta yer almaya hak kazanan Santos Escobar, Legado Del Fantasma bünyesinde heel olarak kariyerini şekillendiren bir isimdi. Rey Mysterio’nun L.W.O’yu yeniden oluşturmasıyla Dominik ve Judgment Day feuduna dahil olmuş, böylece face turn geçirmişti. Bu sayede ekranlarda da daha fazla gözükmeye başlamıştı. Bu maç özelinde çok fazla kazanabilecek bir isim gibi durmuyor ama maça keyif katacak isimlerden biri olacağını düşünüyorum. Onun yerine Mustafa Ali de katılsaydı benzer şeyleri söylüyor olacaktım.

LA Knight: Olası adaylardan bazı yönleriyle ayrışan bir isimden bahsetmek gerekirse, LA Knight son dönemde WWE’nin en popüler isimlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Aslında toplam WWE kariyerine baktığımızda henüz herhangi bir başarısı olmayan ve son döneme kadar pek de ekranlarda gözükmeyen bir isimdi. En son bireysel bir PPV maçına çıkış anı veya düzgün bir feud içerisinde bulunma dönemi Bray Wyatt’ın geri dönüşü sonrasında ilk maçına denk gelen Royal Rumble’daki Pitch Black maçıydı. Bir sponsorluk maçı olan bu maçtan mağlup ayrılan Knight, midlevel-jobber arasında git gel yaşayan bir isim olarak kalmaya devam etti. Velhasıl son birkaç aydır, heel ve kibirli bir karakter olmasına rağmen LA Knight, tamamen doğal bir şekilde seyircilerden cheer almaya başladı. Hatta öyle ki WWE banttan yayınlanan Smackdown showlarında WWE editörlerinin fake heel reaksiyonlarını koyduklarını gördük. Özellikle kestiği promoların kalitesi ve catchphrase’lerinin etkili olması bundaki temel etkenlerden biri gibi duruyor ancak bunun temel nedeni çok da belirgin bir konu değil. Biraz ben Zack Ryder’ın 2011’deki yükseliş dönemine benzetiyorum bu durumu. O dönem jobber olan Ryder, tarihin ilk Youtuber’larından biri olarak Youtube’a çoğu komik olan düzenli videolar konmuş ve bu sayede seyircilerin de dikkatini çeker belirli bir dönem push almayı başarmıştı. LA Knight böyle bir yola başvurmasa da yine seyircileri etkileyen bir isim olarak doğal bir şekilde daha çok ekranlarda yer almaya başladı. Mart ayında Rey Mysterio’yu yendi ve ardından da 2 Haziran Smackdown’da Montez Ford gibi push almasına kesin gözle bakılan bir ismi yenerek bu maça katılmaya hak kazandı. Keza ben keşke Ford da bu maçta yer alsaydı diyenlerdenim zira onun yeteneklerini ve bu maçta yapabileceklerini biliyoruz. Ama LA Knight, karizmasıyla ve mikrofon yeteneğiyle birçok seyirciyi yanına çekmiş durumda. Bu işte, seyirciyi bu anlamda etkileyebiliyorsanız bence bir şansı hak ediyorsunuz demektir. Peki bu LA Knight’ın bir şansı olabilir mi? Bence olabilir. Bu yakalamış olduğu momentumun etkisiyle diğer isimlerden biraz daha ön plana çıkaracağım isimlerden birisi LA Knight olacak. Özellikle Londra seyircisinin çok sağlam bir reaksiyon göstermesi oldukça olası gözüküyor.

Ricochet: Maçı daha da eğlenceli hale getirebilecek isimlerden biri olan Ricochet, WWE kadrosunun daimi mid carder’larından olarak göze çarpıyor. WM dönemine kadar bir süredir Strowman’la takım olan Ricochet, Strowman’ın sakatlığı ve ameliyatı sebebiyle ekranlardan uzak kalmasının ardından bireysel olarak yoluna devam ediyor. 29 Mayıs Raw’da Miz’i yenerek bu maça katılmaya hak kazanan Ricochet’in maçı kazanmasına çok ihtimal vermiyorum. Yine de maçta olası yapacaklarını düşünmek de iyi hissettiriyor.

Shinsuke Nakamura: Maç içerisinde yer alan tüm isimleri göz geçirdiğimizde, aralarından bir dönem main eventer olarak sahne alan tek ismin Nakamura olduğunu görüyoruz. 2016-2017 döneminde NXT’de yaptıklarının ardından 2017 yılında görkemli bir WWE debut’u gerçekleştirmişti. NJPW’de de tanınan bir isim olan Nakamura, o dönemde ciddi bir push almış ve 2018 Royal Rumble’ını kazanmayı başarmıştı. Royal Rumble galibiyeti, Money in the Bank’in de çok ötesinde olan ve potansiyel değil de hali hazırda main eventer olan isimlere atfedilen bir başarı olmasından kaynaklı gerçekten çok iyi bir sonuç elde etmişti. Ancak Royal Rumble’ı kazanmasına rağmen Nakamura, Wrestlemania 34’te Styles’a karşı kaybederek kemeri almayı başaramamıştı. Sonrasında bir heel turn geçirerek Styles ile olan feuduna devam etmiş ancak bir türlü ana kemeri ele geçirememişti. Ardından kariyerinde bir düşüş yaşayan Nakamura, kısa süren main eventer potasının ardından mid carder’a düşmüş ve United States ve Intercontinental tarzındaki kemerlerin mücadelelerine girmişti. Bu süreç de kemerler de kazansa da hiçbir zaman 2017-2018 arasında yaşattığı hype’ı yaşatmayı başaramamıştı. Bunun bence iki nedeni var diye düşünüyorum. Birincisi Nakamura, Japon bir güreşçi olmasından kaynaklı iyi İngilizce konuşamıyor ve bu sebeple mikrofonla insanları etkilemeyi pek başaramıyor. İkincisi de Styles’la olan feudlarının bir türlü beklenen etkiyi verememesi olabilir. Zira WWE öncesi Wrestle Kingdom’da yaptıkları maç dillere destanken benzer performans WWE ringi bünyesinde gelmemiş ve bu da biraz beklentiyi karşılayamama durumunu ortaya çıkarmıştı. Peki Nakamura tekrardan eski günlerine dönüp ana kemer mücadeleleri içerisine dahil olabilir mi? Eğer bu durum yaşanacaksa Money in the Bank bunun için güzel bir araç olabilir gibi geliyor bana. Zira Raw’a draft olmasıyla daha fazla ekranlarda yer almaya başlamış ve bu sayede de biraz bu maça girişinin yolu yapılmıştı. Knight ile beraber Nakamura’yı da bir tık öne alıyorum.

Butch: Maç içerisinde yer alıp da kazanma ihtimali en düşük isim olan Butch, Brawling Brutes bünyesinde Holland ve Sheamus’la beraber feudlarına devam ediyor. Sheamus’ın United States kemeri için feuda girmesiyle beraber bu maça dahil olmaması, Britanyalı kontenjanından Butch’un önünü açtı. Holland’a göre çok daha eğlenceli bir karakter olan Butch, 9 Haziran Smackdown’da Corbin’i yenerek bu maçta yer almaya hak kazanmıştı. İngiliz seyircilerden fazlasıyla destek alacaktır ancak hiçbir şekilde maçı kazanma ihtimali bulunmamakta.

Damian Priest: Wrestlemania gibi bir ihtişamlı şov içerisinde Judgment Day üyelerinin her biri bireysel olarak bir feud içerisinde yer almışlardı. Ripley, Kadınlar Royal Rumble maçını kazanarak Charlotte’ın karşısına çıkmış ve kemeri kazanmayı bilmişti. Dominik, kariyerinin en büyük sıçrayışlarından birini yaparak babası Rey Mysterio’yla feuda girmiş ancak maçı kaybetmişti. Grubun lideri olan Finn Balor, Edge ile olan husumetini bitirmeye çalışmış ancak maçı kazanamamıştı. Bu stable içerisinde WM döneminde arka planda kalan tek isim ise Priest olmuştu. Biraz diğer isimlerin feudlarındaki yancı rolünde yer alsa da cüsse ve karizma olarak hiç de yabana atılacak bir isim değildi. Bunun da farkında olan WWE, WM dönemi sonrasında Priest’i çok daha fazla bireysel olarak ön plana çıkmaya başladı. İlk olarak hemen WM dönemi sonrasında Porto Riko’da yapılan Backlash PPV’inde Bad Bunny ile feuda girdi. Maçı kaybetse de Porto Riko kökenli bir isim olarak şova layık bir performans gösterdi. Şova kadar da birçok önemli ismi yenerek bir momentum kazanmıştı. 12 Haziran Raw’da Riddle’ı yenerek maça dahil olan Priest, böylece bir önemli galibiyet daha almıştı. Balor ve Rollins’in kemer mücadelesinde pek ihtimal vermesem de Balor’ın maçı kazanıp kemeri alması ve aynı gece Priest tarafından cash in yemesi bence güzel olurdu. Ben yine Priest’i öne çıkaracağım. Balor ile bence bu yıl içerisinde elbet bir feuda girecektir ama bunun kemerli mi kemersiz mi olacağı biraz meçhul duruyor. Bundan kastım çantayı alıp sonrasında Balor’la feuda girip oradan alacağı momentumla Seth’e bir cash in yapabilir veya gecenin ilerleyen zamanlarında (gerçi Seth vs Balor maçı bu maçtan önce olur mu bilemiyoruz) kazandığı çantasıyla, Seth’i yenen Balor’a cash in yapıp da geceyi kemerle kapatabilir. Bence her halükarda Priest işleri enteresan hale getirebilir.

Logan Paul: Maçın sürpriz ismi Logan Paul, Wrestlemania’da Seth Rollins’e kaybettiğinden bu yana WWE ekranlarında gözükmüyordu. 19 Haziran Raw’da return yapan Paul, diğer isimlerin aksine herhangi bir eleme maçına çıkmadan bu maç içerisinde yer alacağını açıklamıştı. Diğer isimler bu duruma karşı çıkarcasına tek tek ringe gelirlerken (ki LA Knight müthiş bir cheer almıştı bunun için) ortaya çıkan arbedede segmenti üstün kapatmıştı. Rollins ile olan geçmişi sebebiyle maçı kazanması mantıklı görünse de hali hazırda part timer bir şampiyona sahip olduğumuz bir ortamda başka bir olası part timer şampiyona gerek olmadığını düşünüyorum. Artık kendisini bir ünlüdense normal bir güreşçi olarak değerlendirmek çok daha hakkaniyetli olsa da bu maçı güzelleştirmekten başka öte bir rolde yer alacağını düşünmüyorum.

Tüm bu isimleri genel değerlendirdiğimizde biraz geçmiş yıllara göre sönük bir liste olduğunu söylemem gerekiyor. Sheamus, Drew McIntyre, Lashley, Bray Wyatt, Strowman, AJ Styles, Edge gibi olası isimlerin hiçbiri bu maç içerisinde yer almıyorlar. Ek olarak şu anda maçta yer alan isimlerden net bir şekilde gelecek bir main eventer olarak hazırlanan bir ismin olduğunu söylemek zor gözüküyor. Daha önceki kazanan kişilerin büyük çoğunluğu bunun daha öncesinde sinyallerinin verildiği isimlerdi nihayetinde. Bu da yine tahmini zorlaştıran bir unsur olarak göze çarpıyor. İlk olarak Santos Escobar, Ricochet ve Butch gibi isimleri attığımızda geriye dört tane güreşçi kalıyor. Logan’ı part timer olması ve de ana kemer için henüz kalabalığın ikna olduğunu düşünmemem sebebiyle göz ardı ediyorum. Priest, Nakamura ve LA Knight üçlüsünü değerlendirdiğimizde de sırasıyla elimizde bir tane mid carder, bir tane kısa süreli main eventer ve bir tane push alması muhtemel isim kalıyor. Bu isimlerden main eventer olacağı yönünde hiç sinyal aldığımız birisi yok gibi duruyor. Bu da acaba çantayı alacak kişinin kısa vadeli bir etki yapacak bir isme mi işaret ettiğini düşündürtüyor bana. LA Knight seyircilerden cidden çok iyi bir destek alıyor fakat ana kemer için ne kadar uygun olur onu bilemiyorum. Bu mantıkla bakıldığında Nakamura ve Priest arasında daha çok kalıyorum. Nakamura’nın bir önceki main eventer denemesinin başarısız olmasından kaynaklı da Priest ihtimali daha yakın geliyor bana. Judgment Day’in dağılacağını da düşündüğüm için çanta sahibi bir Priest, Balor ile feuda girip oradan galip ayrılarak kemere yürüyebilir gibi. Ancak bunun için bir face turn yapması da gerekiyor tabi. Ama her halükarda Priest için bir main event denemesi, bence güzel olabilir. Ek olarak Balor ile olası feudunu bu çanta üzerinden de yapabilir. Keza WWE içerisinde pek çok kez çantanın ortaya konduğu maçları görmüştük. Ya da Judgment Day’in yardımıyla da kemere yürüyebilecek hale gelebilir. Tüm bunları geçtim hiç olmadı ana kemere yürümese bile geçen seneki gibi bir olayın yaşanması durumunda Gunther’in IC kemeri için bile iyi bir seçenek olabilir diye düşünüyorum. L.A Knight da bu açıdan bakıldığında iyi bir seçenek olabilir tabi ki. Priest’e oyumu verecektim ama 26 Haziran Raw main eventinde tüm Judgment Day üyelerine rağmen Cody’e kaybetmesi, momentumunu da oldukça düşürdü bence. Ek olarak Seth’in kemeri koruma ihtimali de kaybetme ihtimalinden fazla gibi. L.A Knight dışında -ki o da çok kısa bir süredir öyle- net bir şekilde pushlanacağı hissedilen bir isim yok gibi gözüküyor. Yine geçtiğimiz Smackdown’da Rey’i yenmeyi başardı. Tüm bu nedenle Knight alırsa da hiç şaşırmayacağım. Knight’ı henüz ekranlarda yeni sık sık görmeye başlasak da çok net bir şekilde onun alacağı hissettirilmese de yine de L.A Knight diyeceğim. Bence Knight alırsa çantayı kısa vadede kullanmaz ve o sürede ana kemere hazır olduğu iyice hissettirilir diye düşünüyorum. Priest alırsa da hızlı bir cash in olur diye düşünüyorum. Benim gözümde yüzde 50 gibi aslında bu iki ihtimal de. İlla birini seçmek zorunda olduğum için de L.A Knight diyorum.

Tahmin: L.A Knight


Singles Match for the World Heavyweight Championship
Seth “Freakin” Rollins(c) vs Finn Balor

Geçtiğimiz ay Night of Champions’ta yeni duyurulan Raw ana kemeri olan World Heavyweight kemerini AJ Styles’ı yenerek kazanan Seth Rollins, 2019’dan itibaren ilk kez bir ana kemerin sahibi olmayı başardı. Roman Reigns’in iki kemeri de birleştirmesiyle normal eski iki brandin sahip olduğu iki ana kemerli düzene geri döndüğümüzde bu dönemde, Raw kemerine sahip olan kişinin PPV sektirmeksizin kemer koruması içerisine gireceğini düşünüyorum. Roman’ın yarı part time durumu ve içerisinde olduğu hikaye sebebiyle bu boşluğu da Seth Rollins’ten başkası dolduramazdı diye düşünüyorum.

World Heavyweight kemeri için gerçekleşen turnuvada Seth ilk olarak Damien Priest ve Nakamura’nın olduğu Triple Threat maçını kazanarak yarı finale çıkmıştı. Balor da Cody ve Miz’in olduğu maçta Lesnar’ın maça karışıp Cody’e saldırmasını fırsat bilerek Miz’i pinlemiş ve yarı finale çıkmıştı. Yarı finalde karşılaşan bu ikiliden Seth, maçı kazanarak finale çıkıp AJ Styles’ın rakibi olmuş ve onu da yenerek kemeri kazanmayı başarmıştı. Maç sonrasında Triple H’in bizzat kemeri Seth Rollins’e takdim etmesi de bence oldukça güzel bir detaydı. 29 Mayıs Raw’da Seth, belinde kemerle şampiyon olarak Raw’a gelip promo keserken, esasen Smackdown güreşçisi olan rakibi AJ Styles onu tebrik etmek için ringe gelmişti. Gecenin ilerleyen dakikalarında Styles ile takım olan Seth, Balor ve Priest ikilisini yenmeyi başarmışlardı. 5 Haziran Raw’da Priest ve Balor, Seth’in promosunu keserlerken Seth, Balor ve Judgment Day özelinde oldukça sarkastik göndermeler yapmıştı. Önce ringe sadece ikisi geldiği için Dominik ve Ripley hakkında konuşurken sonrasında özellikle Balor’a sert laflar söylemişti. Priest, Dominik ve Ripley’in farklı işleri olduğunu ve Seth’in endişelenmesi gereken tek kişinin kendisi olduğunu söylemişti. Seth de bunun üzerine “ben burada tek kişi göremiyorum, yoksa her işi beraber mi yapıyorsunuz?” diyerek Balor’a laflarını göndermeye başlamıştı. Priest sözü alıp, Seth’e seni yenebilmem için Ripley, Dominik veya Finn’e ihtiyacım yok demiş, bunun üzerine Finn, Priest’e ters bir şekilde bakmaya başlamıştı. Seth de bunu tek başına yapamazsın, ama Prensi (Balor’un eski ismi Prince Devitt’e gönderme) arkanda bırakman iyi olur, çünkü benimle olan kavgalara pek katlanamıyor demişti. Balor tam buna karşı çıkacakken Priest gecenin sonunda yapılacak maçı kabul ettiğini söylemişti. Priest, gecenin sonunda yeni şampiyon olacağını iddia ederken Seth’in de tarihteki en kısa şampiyonlardan biri olarak anılacağını söylemişti. Bunun üstüne Seth bombayı patlatarak, benim reign’im şimdiden onunkini (Balor’a işaret ederek) geçti demişti. Bu müthiş sekansla Seth ve Balor arasındaki feud başlarken, geçmişe gönderme yapılması da bence mükemmel bir şeydi. 2016 yılına dönersek, uzun süren tek ana kemerli ve tek brandli dönemin ardından duyurulan yeni ana kemer Universal kemeri için Seth ve Balor, SummerSlam 2016’da karşı karşıya gelmişlerdi. Maçı kazanan Balor, tarihin ilk Universal şampiyonu olurken hemen ertesi Raw’da sakatlığı sebebiyle kemeri bırakmak durumunda kalmıştı. İkilinin böyle bir geçmişe sahip olması ve Seth’in bu durumu kaşıması bence muazzam bir olay.

Gecenin main eventinde, Seth ve Priest karşı karşıya gelirlerken promoda sözleşildiği üzere başta Judgment Day’den kimse gelmemiş ancak Balor seyircilerin arasından atlayarak maça karışmaya çalışmıştı. Seth’ten super kick’i yedikten sonra Priest ile yüzlemiş, Priest de ona neden geldiğini sormuştu. Tüm bunların dışında Seth toparlanarak Curb Stomp çekmiş ve maçı kazanarak ilk kemer korumasını gerçekleştirmişti. Ertesi hafta Raw’da Balor ve Seth yüz yüze gelirlerken Balor, Seth’i suçlayarak ona “benden her şeyimi aldın!” demişti. Balor aslında haksız değildi. 2016 SummerSlam’de Seth’i yendiği dönemde NXT’de oldukça isim yapmış, kemerler kazanmış ve momentumu oldukça yüksek bir isimdi. Kemeri de kazandıktan sonra belki de kalıcı bir main eventer olacakken, maç içerisinde yaşadığı sakatlık onun kariyerinden bir yılı götürüp atmıştı. O bir yıl sonunda geri döndüğünde de hiçbir zaman o dönemki başarısını yakalayamamıştı. Tüm bunları Seth’e hatırlatan Balor, Money in the Bank’i işaret ederek ben de senden her şeyi alacağım demişti. Seth de bunu kabul etmiş ve böylece bu maç resmileşmişti. Seth sonrasında da Balor’ı küçük düşürerek bu rezil halinle bana karşı bir şansın yok, belki 2016’daki Balor olarak gelirsen bir şansın olabilir demişti. 2016’daki Balor’ın, Demon personasında geldiğini hatırlatmak gerekir.

Bu zamana kadar yaşanan tüm olaylarda aslında Seth’in sanki bir heel karakter, Balor’ın ise bir face olduğunu söylemek gerekiyor. Seth’in, Balor’ı sürekli ezmesi, 2016’da yaşanan olaylar derken Balor burada cidden mağdur rolünde olan birisi. Seth ise bir heel gibi sürekli onu aşağılayacak şeyler söylemekte. Tüm bunlara dayanamayan Balor, 19 Haziran Raw’da Seth’i savunmasız yakalamış ve rengin içerisindeyken ona defalarca kez saldırmıştı. Ring dışına çıkardığı Seth’e çelik merdivenlerden güç olarak tam üç kez Coup De Grace çekmişti. Seth arka alana götürülürken sinirini alamayan Balor orada da Seth’i yakalamış ve güvenlik güçlerinin araya girmesiyle zorla sakinleşmişti. Ertesi hafta Raw’da Balor benzer bir şekilde Seth’i yakalamak istemiş ancak bu sefer Seth direnmişti. Böylesine nefret dolu bir şekilde işlenen bir feud olması açıkçası beni baya mutlu ediyor. Bu sebeple bir şekilde SummerSlam’e aktarılması da gerekiyor sanki.

Tahmine geçersek, bu feudun bir geçmişinin olması bence tahmini de bir tık zorlaştırıyor. Normalde Seth’in henüz daha ilk ilk PPV korumasında rahatça kemerini korumasını beklersiniz ama bu sefer Balor’ın bir “intikam” düşüncesi de mevcut. Genelde intikam gibi konular face isimler özelinde işlenir -ki Balor, 2016’da kemeri aldığında zaten face’di- ama burada mağdur olmasına rağmen yine de hikaye gereği heel bir isim olarak devam ediyor. Biraz yukarıda Priest konusundan bahsederken aslında biraz bu maça da değinmiştik. Priest’in son dönemde daha etkin rol oynaması, MITB maçına katılması, Balor’la başlayan sürtüşmesi derken acaba Balor bu maçı kazanıp sonrasında Priest tarafından cash in mi yiyecek düşüncesini de doğurmuyor değil. Bu sebeple Balor’ın maçı kazanabileceğini ihtimalini çok düşük bulmuyorum. SummerSlam’de de belki Rollins vs Priest vs Balor görebiliriz. Ek olarak bir de Londra seyircisinin kime nasıl cheer yapacağı da belli olmayabilir zira Balor da o coğrafyalardan gelen bir isim. Yani İngiliz seyircisi öyle enteresan ki Rey Mysterio’ya bile Wade Barret karşısında heel tepkisi veren bir seyirci. Velhasıl yine de favori taraftan gideceğim. Seth’in ilk kemer korumasında galip çıkma olasılığı diğer senaryodan daha olası gözüküyor. Zira MITB’de Priest tahminini de çok kesin düşünerek yapmamıştım. 20 Haziran NXT Gold Rush’ta kemerini Bron Breakker’a karşı da koruyan Seth, sanki burada da korur gibi. Yine de her iki isimden birinin kazanması sonrasında bir cash in ihtimali de çok az değil. Tahminden bağımsız son olarak da maçın gerçekten çok güzel geçmesini bekliyorum.

Tahmin: Seth “Freakin” Rollins


“Bloodline Civil War” Tag Team Match
The Bloodline (Roman Reigns & Solo Sikoa) w/Paul Heyman vs The Usos (Jey Uso & Jimmy Uso)

WWE tarihinin en iyi üç hikayesinden bir tanesine artık adını altın harflerle yazdıran Bloodline hikayesinin muhtemelen son evresiyle karşı karşıyayız. Bu üç yıllık dönem içerisinde kurulma-yükselme-zirve-gerileme evrelerinin her biri ilmik ilmik zamana yayarak işlenmişti. Artık şimdi sıra dağılma dönemine geliyor. Bu dağılma döneminin de en simgesel olaylarından bir tanesi hiç şüphesiz bu maç olacak.

Bu maça nasıl geldiğimize yönelik olarak aslında diğer PPV yazılarında da defalarca kez konuşmuştuk. Wrestlemania’da Jey ve Jimmy’nin takım kemerlerini Sami ve Owens’e kaybetmesiyle beraber Roman’ın Uso’lara karşı olan yaklaşımıyla Solo Sikoa’ya olan yaklaşımı arasında farklar oluşmaya başlamıştı. Roman grup içerisinden bir fedai seçerken ikiz kardeşlere mobbing uygulamaya başlamış ve onları yok saymıştı. Bu süre zarfında kemerleri bir türlü geri alamayan Jey ve Jimmy, küçük kardeşleri Solo Sikoa’yla da problem yaşamışlar ve aslında aile içerisindeki çatlak iyice gün içine çıkmaya başlamıştı. WM dönemi öncesinde Jey Uso’nun Sami Zayn olayları sebebiyle Roman’a birçok kez karşı çıktığı görülmüş ya da en başa dönersek Bloodline’ın kuruluş aşamalarında ve Roman’ın title reign’inin ilk dönemlerinde yine Jey Uso, Roman’a karşı çıkan isim olmuştu. Hali hazırda böyle bir altyapı varken eksik olan parçaysa Jimmy’di. Zira Bloodline hikayesi öyle bir hikaye ki üstte bahsetmiş olduğum tüm evreleri işlerken bunu kişiler özelinde tek tek ilerletmekten de geri kalmıyor. Bu sayede de oldukça doyurucu ve tatminkar bir hikaye çıkıyor karşımıza. Mesela işin Jey boyutunda böyle bir hazır altyapı varken Jimmy tarafı hep biraz daha ılımlı taraftı. Özellikle Wrestlemania sonrasında Jimmy özelinde bir hikaye yaratılırken benzer bir durum Sami, stable’ın içerisindeyken de olmuştu. Sami gitti, Jey’in bir altyapısı vardı, şimdiyse sıra Jimmy’e geldi. Bundan sonraki durak da tahmin edilebileceği üzere Solo Sikoa’dan başkası olmayacaktır.

Wrestlemania sonrasında Backlash’de Jey, Jimmy ve Sikoa üçlüsü; Owens, Sami ve Riddle ile karşılaşırken Sikoa maçı takımına kazandıran isim olmuştu. Maç içerisinde Sikoa ve ağabeyleri arasında bir gerginlik çıksa da nihayetinde Sikoa maçı kazandırmıştı. Hemen ertesi Smackdown’da Roman, Jey ve Jimmy’den kemeri geri alamadıkları için özür talep ederken Jimmy buna karşı çıkmış ve Jey, onun yerine özür dilemek durumunda kalmıştı. Roman’ın değişen tavırlarından dolayı özür dilemeyi reddeden Jimmy, 3 yılın sonunda geri dönülemez bir hamle yapmıştı artık. Bunun üzerine ekibin danışmanı Paul Heyman, Night of Champions için bir takım kemeri maçı daha ayarladığını söylemişti. Ancak bu sefer Owens ve Sami’nin karşısına çıkacak kişiler Jey ve Jimmy değil; Roman ve Solo Sikoa’ydı. Night of Champions’a giden yolda birçok kez Roman ve Jimmy arasında gerginlikler yaşanırken araya giren Jey her seferinde orta noktayı bulmaya çalışmış ve Roman’ı ve kardeşini sakinleştirmeye çalışmıştı. Uso’lara iyice güvenini kaybeden Roman ise Night of Champions’ta her ikisini de görmek istemediğini söylemişti.

Night of Champions main eventinde Roman ve Solo ikilisi, takım kemerlerini Bloodline’a geri getirmek için Sami ve Owens ikilisiyle karşı karşıya gelmişlerdi. Maç içerisinde artık her Bloodline’a dair özel maçta görmeye alıştığımız bir şekilde yine hakem bir şekilde devre dışı kalmıştı. Devam etmeden yeri gelmişken söylemek lazım ki artık senaristlerin Bloodline maçlarına özel farklı bir formül bulması gerektiğini düşünüyorum. Hayatın her alanında olduğu gibi bir şeyden ne kadar çok olursa o şeyin değeri azalıyor. Burada da her önemli maçta ya da main eventte hakemin bir şekilde yerde kaldığını ve hikaye anlamında bir şeyler yaşandığını görüyoruz. Biraz sıkıcı olmaya başladığını söylemekte fayda var bence.

Night of Champions gecesinde de benzer şeyler yaşanıp Roman yanlışlıkla Sami’ye çekeceğine hakeme spear çekince, Uso’lar hakem yerdeyken birden Roman’ın sözünden çıkıp maça dahil olmuşlar ve maçı Bloodline’a kazandırabilmek adına maça karışmışlardı. Owens Roman’ı tam spiker masasının orda pop-up Powerbomb’layacakken Jey ve Jimmy seyircilerin arasından girerek Owens’ı durdurmuşlardı. Ardından ringe gelmişler ve Sami’ye de super kick yağmuruna tutmuşlardı. Sami’ye tam double super kick çekip işi bitireceklerken yanlışlıkla Solo Sikoa’ya çekmişlerdi. Bu esnada kendine gelen Roman da bunu görmüştü. Roman ringe gelerek Jey ve Jimmy’e bağırırken Jimmy dayanamamış ve Roman’a super kick çekerek iç savaşın ilk kurşununu atmıştı. Bunun üzerine Jey şoka girip ne yapacağını bilemezke Jimmy yerde olan Roman dizlerinin üstüne kalkarken bir super kick daha çekerek onu elemine etmişti. Jimmy, kardeşi Jey’i kendine getirmeye çalışarak ringi terk ederken, Owens ve Sami de Sikoa’nın üzerinden Stunner-Helluva Kick kombosunu yaparak kemerlerini korumuşlardı. İnanılmaz bir hayal kırıklığı yaşayan Roman, Sami’nin ardından bir kez daha iç bir üye tarafından arkasından vurulmuştu. Bu kez gerçekten kendi kandaşı tarafından darbe yiyen Roman, oldukça üzgün bir şekilde arka alanın yolunu tutmuştu. Böylece takım kemerleri de Bloodline senaryosundan komple sıyrılmıştı.

Night of Champions’tan hemen sonraki 2 Haziran Smackdown’da Roman’ın 1000.gün kutlamalarına şahit olmuştuk. Triple H ringe gelerek Roman’ı tebrik etmiş, neredeyse 40 yıldır WWE’de yapılmamış bir şeyi başardığını söylemişti. Ek olarak Universal ve WWE kemerlerini birleştirecek Undisputed WWE Universal kemerini Roman’a takdim etmişti. Daha önce iki brande özel olarak olan kemerlerin her ikisini de kazanan Roman, yeni ana kemerin Raw’da kullanılmaya başlanmasıyla kendi kemerlerini de teke düşürmüştü. Tabi diğer kemerlerin bir anlamı olmasa da Roman onları da Heyman’a taşıttırarak gövde gösterisi yapmaya devam etti. Roman’ın hikayesel anlamda bir güç zehirlenmesi yaşadığını da gösteren güzel detaylardan bence. Zaten gecenin ilerleyen zamanlarında bu güç zehirlenmesine kanlı canlı da şahit olmuş olduk. Roman tam Acknowledge Me dedikten sonra Uso’lar ringe gelmişler ve Roman’la yüzleşmeye başlamışlardı. Roman, Jey’e Jimmy’i tekmelesini söylemişti. Jey bir aksiyon almayınca, Night of Champions’ı hatırlatmıştı. Roman tekme işinin üzerinde durdukça Jimmy söz almıştı. Jimmy yaptığı hareketi açıklarken bunu hiçbir beklentiyle yapmadığını, sadece bir “kardeş” olarak yaptığını söylemişti. Jimmy, Roman’ın bir kardeş gibi davranmadığını, sürekli zorbalık yapıp aileyi zor duruma soktuğunu söylemişti. Roman’ın güç zehirlenmesine işaret ederken Solo’ya da Roman’ın onu kullandığını dile getirmişti. Solo’yu yanına çekmeye çalışmış ancak Roman araya girerek “kendisi” sayesinde insanların onlara Uso tezahüratı yaptıklarını söylemişti. Roman kendisini öne çıkarıp Solo’nun sadık olduğunu söylerken de sözü ona bırakmıştı. Solo, Roman’ı Acknowledge ettiğini söylemiş ancak “bu ikisi benim kardeşlerim” diyerek Jey ve Jimmy’nin yanına geçmişti. Jimmy olayı tatlıya bağlamak için Roman’a yalnız kaldığını ancak birleşerek ilerleyebileceklerini belirtmişti. Roman tam bir şey söyleyecekken çenesine saldırmıştı. Roman tam karşı hamle yapacakken Jey araya girmişti. Jey, her ikisini de işaret ederek size ihtiyacım var demişti. Jimmy de Roman’ın Jey ve Solo’dan bir farkı olmadığını söylemiş ve resmen hepimiz kardeşiz mesajını vermişti. Tam bu ortamda Solo’nun Roman’ı yalnız bıraktığını ve Roman’ın yaptıklarından pişmanlık duyduğunu düşünürken, bu düşünceleri doğrulayacak bir şekilde Roman, Jimmy’e sarılmıştı. Ağlamaklı bir şekilde Jimmy’e sarılırken elindeki mikrofonla “Hayır!” demiş ve bir ters köşeye işaret etmişti. Tam o esnada Solo birden Jimmy’e Samoan Spike çekince de olayların aslını anlamış olduk. Roman ve Solo ringi beraber terk ederlerken Jey de Jimmy’nin yanına gitmişi. Her şeyiyle muazzam olan bu sekansta artık tarafların net bir şekilde bölündüğünü de görmüş olduk. Zaten uzun bir süredir fiilen Roman’ın hep yanında olan Sikoa, artık resmiyette de ağabeylerinin yanından kendini koparmıştı.

9 Haziran Smackdown’da Heyman ve yanında duran Solo’nun, Jey ile ringde birebir konuştuklarını gördük. Heyman, Jimmy’e karşı Jey’i doldururken, Roman’ın Jey’i sıradaki Tribal Chief olarak düşündüğünü söylemişti. Sami’den sonra Jimmy’i de kaybeden Roman, bir zamanlar sadakatini sorguladığı ve hep sorunlar yaşadığı Jey’i bu sefer kendine çekmeye yönelik olarak hamleler yapmaya başlamıştı. Uso’lar diye bir tag team’in artık olmadığını ve Jey’in bireysel olarak ilerlemesi gerektiğini söylemişti. Bunun üzerine de United States kemeri için Jey’e bir maç ayarlamıştı. İkileme düşen Jey, arka alanda Sami’yle karşılaşmıştı. Sami, Roman’ın kendisi dışında herkesi dışladığını ve sadece kendisini düşündüğünü söylemişti. Sami, ne yaşadıysa Jey’in de yaşadığını belirtmişti. Jimmy’nin onun kardeşi olduğunu ve kalbini dinlemesi gerektiğini de eklemişti. Ardından Heyman arka alanda bir kez daha Jey’i doldurmaya çalışırken Heyman’ın bu çabalarının da farkına vardığını göstermişti. Bloodline’ın içerisinde kendisinin olduğunu ve Heyman’ın ise dışarıda olduğunu söylemişti. Heyman’ın yine elini sıkmayarak ona mesaj göndermişti. Gecenin sonunda Jey, Theory’yle U.S kemeri için maça çıkarken yine Bloodline maçlarında olduğu gibi hakemin “yanlışlıkla” yerde kaldığını görmüştük. Jey maçı kazanacak duruma getirmiş ancak hakem olmadığı resmi bir pinleme gerçekleşmemişti. O sırada Theory’nin yeni yandaşları Pretty Deadly ringe gelmiş ama bu sefer Jimmy hızlıca kardeşine yardım etmek için Jey’in imdadına yetişmişti. Pretty Deadly’in püskürtürken fark etmediği bir anda Solo’dan darbe yemişti. Solo yine Samoan Spike çekecekken bu sefer Jey onu durdurmuştu. Jimmy de tam Solo’ya Super Kick çekecekken Solo çekilmiş ve yanlışlıkla hareketi Jey’e çekmişti. Sonrasında Solo ve Jimmy birbirlerine girerlerken fırsatı bulan Theory, Jey üstünden tuşa gidip kemerini korumuştu. Jimmy yüzünden kemeri kazanamayan Jey, Jimmy’e tepki göstererek arka alana gitmişti. O sırada Heyman da tüm bu olanları sinsi sinsi apronda Solo’yla beraber takip etmişti.

16 Haziran Smackdown’da Roman’ın tekrardan devreye girdiğini gördük. Roman arka alanda Heyman’la konuşurken, egosunu göstererek Tribal Chief’in halen kendisinin olduğunu ve onun Jey’i değil Jey’in onu araması gerektiğini söylemişti. Sonrasında da Heyman’ı Jey’le konuşturmaya göndermişti. Heyman, bir kez daha Jey’in aklına girmeye çalışırken, “haklı olduğum için ve Jimmy seni tekmelediği için senden özür dilerim” demişti. Night of Champions’ta nasıl Roman’a yaptıysa aynısını Jey’de geçen hafta yapmıştı. Jey ise “ben de üzgünüm çünkü ben Tribal Chief olursam, sen olmayacaksın” demişti. Ringde de benzer bir şekilde Roman da yine Jey’in aklına girmeye çalışmıştı. Jimmy de olaylara dahil olmuş ve Roman’ı suçlayıcı şeyler söylemeye devam etmişti. Jimmy’nin son birkaç haftadır yaptığı baş kaldırı karşısında hep bir arabuluculuk rolü üstlenen Jey, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını kabullenmiş bir şekilde bir taraf seçmek zorunda olduğunu anlamıştı. Roman’a daha öncesinde hep baş kaldırmaya çalışmış ancak kardeşi Jimmy kadar cesaretli davranamamıştı. Bu durumda olan Jey, mikrofonu almış ve Jimmy’i suçlayarak bugüne kadar başardığı büyük şeylerin hepsinin Roman sayesinde olduğunu söylemişti. Jimmy’e “artık sen yoksun” dedikten sonra “ben de artık yokum” diyip Roman’a Superkick çekmişti. Böylece Jey ve Jimmy; iki kardeşler, nihayet Roman’a ve doğal olarak küçük kardeşlerine meydan okumuşlardı. İkili Solo’ya da Double Super Kick çekip artık resmen bir face turn geçirmişlerdi. Roman kendine gelip sinirle Jey ve Jimmy’e bağırırken bir Double Super Kick de kendisi yemişti. Jey ve Jimmy arka alana giderken hayal kırıklığına uğrayan Roman da seyircilerin “you deserved it (sen bunu hak ettin)” chanti eşliğinde arka alanın yolunu tutumuştu.

23 Haziran Smackdown’da Uso’lar muazzam bir promo keserek şovu başlatmışlardı. Klasik “Lockdown!” sözlerini söyledikten sonra da Roman ve Solo’ya “Welcome to the Uso Penitentiary” demişlerdi. Onlara göre bu bir tag team mücadelesiydi ve tag team işi Uso’ların işiydi. Tüm bu olanların suçlusu Roman’dı, onlar ne istediyse Roman yapmışlardı ama karşılığında saygısızlık almışlardı. Heyman da bir yılandı ve ortalığı esas karıştıran kişi Heyman’dı. Gecenin ilerleyen dakikalarında Sheamus ve Solo Sikoa karşı karşıya gelirlerken Solo, Sheamus’a ring dışındaki bariyerlerden bir Hip Attack çekince maç No Contest olarak sona ermişti. Maç biter bitmez Uso’lar Solo’ya ikiye bir saldırmaya geçmişlerdi. Defalarca kez Superkick çekip en sonunda da Double Body Splash’le kardeşlerine bir ders vermişlerdi.

Bu hikaye için daha ne söyleyebiliriz hiç bilmiyorum. Uzun bir süredir WWE’de bu kadar mükemmel bir hikaye seyretmemiştik. Sürprizlerle ve dramalarla dolu olan bu ailevi konularda her defasında uzun uzun işlememiz gereken olaylar oluyor. Hiç 3 yıldır devam eden bir olgu gibi durmaması sebebiyle de her seferinde ilgiyle izleyeceğimiz maçlar ortaya çıkıyor. Bu sebeple de WWE yazarlarını özellikle bu konu için gerçekten tebrik etmek gerekiyor.

Tüm bu olaylarla beraber de Roman’ın Wrestlemania sonrasında üst üste üçüncü kez bir PPV’i kemer koruması yapmadan geçirdiğini görüyoruz. Zaten Roman’ın yenmediği main eventer sayısının oldukça az kalması sebebiyle ve bir de böylesine bir iç hikayede yer almasını da düşündüğümüzde ben bu durumu oldukça normal karşılıyorum. Zaten daha önceki yazılarda da Roman’ın kemer koruma sıklığının azalmasının oldukça normal ve olması gereken bir şey olduğundan söz etmiştim. Bu durum hem Roman’ın tarihi title reign’ini uzatıyor hem de bizleri sıkmıyor. Düşünsenize Roman title reign’inin ilk yılında olduğu gibi sürekli her PPV’de yer alıp birilerini yenmeye devam ediyor. Zaten Roman’ın kazanacağını bildiğimiz maçları izlemektense böylesine az ama “acaba kaybeder mi?” düşüncesine sahip olduğumuz maçlara çıkması bence çok daha normal. 1000 günü de geçmişken artık önümüzdeki Wrestlemania’ya da götürecek gibi gözüküyor bence. Ana kemer feudu boşluğunu doldurmak için de Raw için yaratılan yeni ana kemer de söz konusu zaten. Bu sebeplerden ötürü Roman’ın title reign’i sıkmadan kendi kendini uzatabiliyor. Hali hazırda önümüzde SummerSlam dönemi varken de büyük ihtimalle artık bir kemer koruması görürüz diye diye düşünüyorum. Lashley veya Styles gibi isimler burada devreye girebilirler belki. Ya da Jey veya Jimmy’den biri de kemer için meydan okuyabilirler. Jey daha öncesinde denediği için belki Jimmy olası bir rakip olabilir.

Tahmine geçersek, bunca yoğun geçen bir hikaye sürecinin ardından bu maça dair tahmin yapmanın da zor olduğunu düşünüyorum. Sonuç ne olursa olsun, bu hikaye devam edecek ve bir şekilde Solo’nun da Roman’ın yanından ayrılıp dağılma evresinin son ayağına gelmiş olacağız. Bu durum için biraz erken olduğunu düşünüyorum ben. En azından Uso’larınki gibi bir keskin ayrım için en az 1-2 aylık bir süreye de ihtiyacımız var gibi gözüküyor. Zaten Uso’ların ayrımı da yine Wrestlemania sürecinden bu yana işlenen 3 aylık bir mevzu. Solo için o kadar uzun olmasa da yine biraz süre gerekir diye düşünüyorum. Ben aslında bu dağılma evresinin Solo ve Money in the Bank çantası eşliğinde olacağını düşünüyordum ama yanıldım. Çanta sahibi olan Sikoa, en sonunda ağabeylerinin tarafına geçip Roman’a ihanet ederek cash in yapıp 3 yıllık reign’i bitirebilirdi bence. Velhasıl MITB konusunda çok dile getirmedik ama bu üçlünün Roman’a toplu girişmesiyle beraber yalnız kalan Roman’ın bir cash in yiyip kemerini kaybetmesi de fena bir senaryo olmazdı gibi. Ama MITB listesindeki kişilerin bu feuda çok uzak olduklarını ve Roman’ın bu 3 yıllık dominantlığını bitiren isim olarak anılabilecek kalibrede olmadıklarını söylemek gerekiyor. Zaten ben o sebeple de cash in ihtimalini sadece Seth’in kemeri üzerinden konuşmuştum.

Bu yazıyı 30 Haziran’daki Smackdown’dan önce yayımlayacağım için tahmini de o Smackdown’dan bağımsız bir şekilde yapıyorum. Sonuç her ne olursa olsun bu feudun devam edeceğini ve yine tertemiz bir maç sonuyla karşılaşmayacağımızı biliyoruz. Bence Solo’nun da Roman’ın yanından ayrılığını başlatabilecek bir şekilde sona eren bir maç görmemiz gerekiyor. Bunun için de Uso’ların maçı alması çok mantıklı gibi. Normalde Solo’yu da bu kadar güçlü gösterdikleri ve Roman’ın da zaten bambaşka bir seviyede olduğu bir ortamda Jey ve Jimmy’nin maçı kazanma ihtimalleri yok gibi. Ancak Solo’nun yanlışlıkla Roman’a vurduğu ve sonrasında Solo üzerinden tuşla bitecek bir maç sonu, bazı şeyleri değiştirebilir gibi. Tam tersi olup Roman ve Solo arasındaki ilişki de güçlendirilebilir ama bu aşamada bundan ziyade Solo’ya odaklanabilecek şeylerin yaşanması bence daha isabetli olacaktır. Bu nedenle ben Jey ve Jimmy’nin maçı kazanması gerektiğini düşünüyorum. İleride Solo’nun da ihanetiyle beraber muhtemelen zaten Heyman da Roman’ı terk edeceği için yapayalnız, acınası bir Roman görebiliriz gibi geliyor. Buradaki ihanet kelimesi de aslında tam anlamıyla olaya nereden baktığınızla alakalı olan bir durum. Roman; buradaki isimlerin her birini olduklarından çok daha iyi seviyelere çıkartırken kendisi için de bir piyon olarak kullandı. Dolayısıyla öyle çok boyutlu bir hikaye yazıldı ki herkes farklı noktalardan bir şekilde haklılık içerisinde bulabiliyor kendini. Ama Roman en sonunda yalnız kalacak. Bunun de son damlasının ilk fitilleri burada atılabilir diye düşünüyorum.

Tahmin: The Usos (Jey Uso & Jimmy Uso)


--


Yılın en merak ettiren şovlarından biri olan Money in the Bank, bence Match Card olarak hiç de fena durmuyor. İki tane sonucu pek belli olmayan MITB maçı -bazı yıllar bazı isimler o kadar çok ön plana çıkarılırdı ki kesin kazanacaklarını düşünürdük-, bir adet ana kemer mücadelesi ve bir tane de muazzam bir hikayeye sahip “İç Savaş” maçıyla karşımıza çıkıyor. MITB kazananlarının izleyecekleri yollar üzerine bu şovdan sonra daha çok konuşacağımız da oldukça aşikar bir durum. Bu sebeple bu şovun ardından bambaşka heyecanlar da bizimle beraber olacaktır.

Erkekler MITB katılımcılarının kadınlara göre biraz düşük kaldığını düşünüyorum. Bu sebeple orada kalıcı bir şampiyondan ziyade bir geçiş şampiyonu olabilecek bir ismin çıkma ihtimali daha yüksek gözüküyor. Bloodline İç Savaşı içinse bu sefer yine ring içi mücadeleden çok senaryolara odaklanırız diye düşünüyorum. Ancak yine de bu dört ismin ben çok güzel bir maç çıkaracaklarını ve maç sonunda yine üzerinde fazlasıyla konuşacağımız bir drama yaratacaklarını düşünüyorum.

30 Haziran Smackdown’ı izleyemeden yazdığım bu yazıda umarım daha fazla maç eklemesi veya direkt olarak maçları etkileyebilecek bir şeyler yaşanmaz. Malum bayram döneminde olduğumuz için hafta ortasında başka bir şehre seyahat ediyor olacağım. Herhangi bir değişiklik olmaması halinde de tahminlerimden çok emin olmadığımı söylemem gerekiyor. Şov sonunda ortaya çıkacak sonuçları ben de merakla bekliyorum. Londra seyircisinin de etkisiyle güzel reaksiyonlarla dolu iyi bir şov izleyeceğimizi düşünüyorum.

Herkese iyi seyirler ve iyi bayramlar dilerim.