ARA

22 Ekim 2017 Pazar

TLC: Tables, Ladders & Chairs 2017 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri



WWE TLC: Tables, Ladders & Chairs 2017 – 22 EKİM 2017

WWE’nin klasikleşmiş Aralık ayı PPV’si olan TLC’yi bu sene Ekim ayı içerisinde izleyeceğiz. Geçen sene Smackdown şovu olan bu PPV; bu sene ise Raw şovu olarak karşımıza çıkıyor.

İşin doğrusu şuan bu PPV hakkında aldığım haberlerin şoku içerisindeyim. Şu an ben bu yazıyı 20 Ekim Cuma günü, gece saat 12’ye doğru yazmaktayım. Bu hafta içi her PPV öncesi yaptığım gibi, yazıyı yazmadan önce gerekli hazırlıkları yapmış, match cardı hazırlamış ve de ona uygun resimleri WWE’nin resmi sitesinden indirmiştim. Son olarak yazıya başlamadan önce kontrol amaçlı TLC’nin wikipedia sayfasına girdim ve okuduklarım karşısında bir troll ile karşı karşıya kaldığımı düşündüm. Uzun bir zamandır hazırlanan, Raw’larda altyapısı yapılan maçlar yerine enteresan şeyler okumaktaydım. The Shield’in geri dönüşü üzerine odaklanan bir PPV’de, Roman’ın yerine Kurt Angle’ın ringlere geri döneceğini okudum önce. Sonra Finn Balor ile karşılaşacak olan Bray Wyatt yerine, Smackdown’da güreşen AJ Styles’ın bir Raw PPV’inde Balor’a karşı maça çıkacağını öğrendim. Şok halinde hemen internet sitelerine girip bu durum hakkında bilgi almaya çalıştım. WWE’nin sitesinde ve de diğer haber sitelerinde yazılana göre Roman ve Bray Wyatt’ın sakatlıkları mevcut. Bu nedenle de acil bir plan değişikliği olmuş. Ne kadar doğru bilemiyorum ama gerçek şu ki, senaryo anlamında inanılmaz bir toslama ile karşı karşıyayız. Eğer ciddi bir sebep yok veya verilen bilgiler yanlış ise bunun anlamı şu ki WWE bizimle makara(ta..) geçiyor demektir.

Üstüne üstlük TLC gibi bir PPV’de tek bir özel statülü maç izleyecek olmamız da rezalet. Seth & Dean & Kurt Angle’dan oluşan çakma Shield üçlüsü, Miz & Cesaro & Sheamus & Strowman & Kane’den oluşan 5’liye karşı bir TLC maçında karşı karşıya gelecekler. Bu maç dışındaki hiçbir maçta ne bir sandalye ne bir merdiven ne de bir masa eklendiğini görüyoruz. Hepsi DQ’nun da olduğu normal maçlar halinde gerçekleşecek.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de ana kemerin, IC kemerinin ve de takım kemerlerinin korunmadığı bir PPV izleyeceğiz. Ana kemer maçı olmamasından ötürü, The Shield üçlüsünün geri dönüşüne hazırlanan ve de sadece ona odaklanan bir PPV’nin bu son anda gerçekleşen isim değişiklikleriyle aklımızda ne tür bir izlenim bırakacağını merak ediyorum doğrusu. Ama şunu da söylemek gerekir ki; bu şovu eleştirmek için şimdiden birçok sebep bulunuyor.

Yazı içerisinde bu durumları daha da detaylı inceleyeceğimden, en iyisi maçları yorumlamaya başlayayım.






Pre-show Match
Sasha Banks vs Alicia Fox

Geçtiğimiz Raw’a kadar aslında ortada olmayan bir feudun maçından söz ediyoruz. Aslında bir kick off maçı olmasından dolayı bu konu üzerinde çok durmamak daha doğru olacaktır. Kısaca bahsetmek gerekirse geçtiğimiz Raw’da bu iki isim yine karşı karşıya gelmiş, maçı Sasha kazanmıştı. Sonrasında Sasha arka alanda röportaj verirken, Alicia ona arkadan saldırmıştı.

Sasha’nın maçı kazanacağını düşünmekteyim. Asuka’nın da debut yapmasıyla, Sasha’nın bir süre daha kemer mücadelesinden uzak kalacağını düşünüyorum. Ancak WM’ye yakın bir dönemde bence tekrardan dahil olacaktır.

Tahmin: Sasha Banks









Tag Team Match
Cedric Alexander & Rich Swann vs The Brian Kendrick & Gentlemen Jack Gallagher

Bırakın bir PPV’yi, bir Raw’da dahi gerçekleşse kimsenin umurunda olmayacağı bir maçı TLC’de izleyeceğiz. Kimse yanlış anlamasın, maç içerisinde yer alan güreşçilerin hepsi birbirinden yetenekli isimler. Lakin, WWE ne yaparsa yapsın cruiserweight olayına yeterli ilgiyi çekmeyi başaramadı. Neville, Enzo ve Kalisto ile anlık sıçramalar yaşandı ama bunu bir türlü diğer isimlere yansıtamadı. Tabi burada etkisiz senaryoların varlığından da söz etmesek olmaz. 205 Live’da cidden yetenek patlaması var ama doğrusu bu kadar güzel malzemeyle ancak bu kadar kötü yemek yapılabilir.

Centilmen gimmicki ile karşımıza çıkan Gallagher, geçtiğimiz aylarda Kendrick ile feud içerisindeydi. Ancak sonrasında bir heel turn geçirerek, Kendrick’in safına geçti ve Alexander’a saldırmasında ona yardım etti. Ardından bir diğer face isim olan Rich Swann da feuda dahil oldu ve maç için gereken şartlar oluştu.

Face isimlerin maçta bir adım daha önde olduğunu düşünüyorum.

Tahmin: Cedric Alexander & Rich Swann









Singles Match
Asuka vs Emma

Bu yılki TLC’nin odaklandığı olaylardan bir tanesi de Asuka’nın debut yapacak olması. Nitekim Asuka, yaklaşık 1.5 sene NXT çatısı altında güreşti ve orada bir tane bile mağlubiyet almadan Raw’a geçti. Bu süre boyunca 510 günlük bir tittle reign yaptığını da söylemeden geçmeyelim. Kemerini de zaten sakatlığı nedeniyle kendi bırakmıştı, yani herhangi bir rakibine yenilmemişti. Bütün bu durumları bir arada düşündüğümüz zaman zannedersem Asuka’nın, kadın güreşinde yaratacağı etkiyi hayal edebiliyoruzdur. Bana göre Smackdown’a göre kadın rosterı etkisiz olan Raw’a geçiş yapması da kariyeri açısından olumlu bir nokta. Tabi Asuka’nın ana kadroda nereye kadar başarılı olacağını ben de merak etmiyor değilim.

Emma ise son zamanlarda biraz daha ön plana çıkan isimlerden biri olmayı başardı. 11 Eylül’de Asuka’nın TLC’de debut yapacağı açıklandığı zaman, şüphesiz herkes onun rakibini merak etmeye başlamıştı. Bunun üzerine GM Kurt Angle; Bayley, Sasha Banks, Dana Brooke, Alicia Fox ve Emma arasında bir Fatal 5-way elimination maçı ayarladı. Emma maçı sürpriz bir şekilde kazanarak Asuka’nın rakibi olmaya hak kazandı.

Burada çok açıkça görülüyor ki Asuka’nın galibiyeti için hazırlanmış bir maç bulunuyor. Nitekim Asuka’nın var olan güçlü profili main roster’da da devam edecektir. Bu maçın ardından kadınlar kemer mücadelesine girmesini de bekliyorum. WM’ye doğru da Bayley veya Sasha ile feuda girecektir.

Tahmin: Asuka








Singles Match for the WWE Cruiserweight Championship
Kalisto(c) ve Enzo Amore

Cass ile yollarını ayırmadan önce dahi hatırlarsanız Enzo’nun Cruiserweight kategorisine geçmesi gerektiğini söylüyordum. Nitekim Cass ile ayrılıp onunla olan feudunu bitirdikten sonra, beklendiği gibi hafif sıklet güreşine geçti ve Neville’e kemer için meydan okudu. Hatta bununla da kalmayıp geçtiğimiz ay No Mercy’de biraz da hileyle Neville’ı yenip kemeri elde etmişti. Ertesi gün, Kurt Angle’dan da özel bir izin alarak, kendisine dokunan herhangi bir cruiserweight’in kemer için şansı olamayacağına dair bir kağıt çıkartmıştı. Gecenin main eventinde Enzo ukalaca bunu öne sürerek Neville’dan kendisinden uzak durmasını istemişti. Kendisini dinlemeyen Neville Enzo’yu baya bir dövmüştü. Hemen ardından şov bitmiş ancak WWE Network’dan devamının olduğunu görmüştük. Buna göre tüm hafif sıklet güreşçileri ve hatta o günü kötü geçiren Strowman dahi ringe gelip Enzo’yu deyim yerindeyse mahvetmişlerdi.

Ertesi hafta yine Raw’da benzer senaryolar yaşanmış, tüm cruiserweight güreşçileri Enzo’nun etrafını sarmışlardı. Sonunda Kurt Angle’ın müziği duyulmuş ve de Enzo’yu doğrularcasına, bütün cruiserweight isimlerin Enzo’ya saldırdığından ötürü kemer maçı yapma hakkından muaf olduklarını söylemişti. Ama Enzo’ya rakip olabilecek yeni bir ismin cruiserweight kategorisine imza attığını da bununla birlikte eklemişti. Ardından Kalisto’nun müziğini duymuştuk. Aslında en başından beri hafif sıklet güreşi içerisinde yer alması gereken Kalisto nihayet ait yere gelmişti. Zira hemen Enzo’ya saldırarak kemer için de bir mesaj vermişti.

Bir sonraki hafta bu ikili arasında kemerin de ortada olduğu ve de etrafta diğer Cruiserweight isimlerin de yer aldığı bir Lumberjack maçı gerçekleşti. Kalisto da maçı kazanarak yeni şampiyon olmayı başardı. Tabi diğer cruiserweight isimlerin de burada payı olduğunu söylemek gerek. Zira maç içerisinde rahat durmayan Enzo dışarıda duran Mustafa Ali’ye tekme atmış, ancak sonrasında Ali onun tuşunu durdurmuştu. Bundan fırsat bulan Kalisto’da finisher yapıp maçı kazanmıştı.

Ardından Enzo enteresan bir şekilde kendisine düşman olan bazı heel cruiserweight isimleriyle beraber Kalisto’ya saldırmıştı. Belki o isimlerin de bu maçta etkisi olabilir. Yani en azından ben bir süre daha Kalisto ve Enzo arasındaki feudun süreceğini düşünüyorum. Enzo gibi önemli bir ismin kemer potasından bu kadar kolay çıkmayacağını düşünüyorum. Gerçi Neville için de öyle düşünüyordum ama son zamanlarda Neville’ın WWE’den ayrılmak istediği konuşuluyor. Sanırım son zamanlarda WWE’nin kendisine biçtiği rolden pek de memnun değil. Geçtiğimiz Raw’da kimseye haber vermeden arenadan çıktığı konuşuluyor. Garip bir olay lakin Neville gibi bir ismin çabuk kaybedilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Tahmine geçersek ben Enzo’nun bir şekilde kazanacağını düşünüyorum.

Tahmin: Enzo Amore







Singles Match for the WWE Raw Women’s Championship
Alexa Bliss(c) vs Mickie James

Geçtiğimiz ay No Mercy’de kemerini; Bayley, Sasha, Emma ve Nia Jax’e karşı bir 5’li maçta korumayı başaran Alexa, hemen ardından Raw Talk’da Mickie James hakkında bazı hakaretlerde bulunmuştu. Bunun üzerine bir sonraki Raw’da Mickie kendisine meydan okumuş ve ona saldırmıştı. Ardından da Mickie sonrasında Kurt Angle’dan bir kemer maçı izni almıştı. Feud içerisinde Alexa’nın birçok kez Mickie’nin yaşı ile dalga geçtiğini gördük.

İşin doğrusu Alexa oldukça zorlu bir kemer korumasından daha geçen ay çıktı. Bu maçın onun tittle reign’ini uzatma amacı dışında bir amaç güttüğünü düşünmüyorum. O nedenle Mickie’ye çok fazla şans vermiyorum. Alexa bu maçı kazanacak ve de Asuka gibi bir rakibe karşı maça çıkmak için hazırlanacaktır.

Tahmin: Alexa Bliss








Singles Match
Finn Balor vs AJ Styles

Ne yalan söyleyeyim kağıt üzerinde inanılmaz bir maç olarak gözüküyor. İşin ucundan her ne kadar hikayeye dair herhangi bir altyapı olmasa da, sanki WWE 2K18’den rastgele karakter seçip maça girecekmişiz gibi olsa da bu iki ismin maçını uzun zamandır bekliyorduk. Aslında bu iki ismin geçmişinde ortak noktalar da yok değil. İki isim de bir zamanlar Japonya’da The Bullet Club’ın liderliğini yapmış isimlerdi. Zira hep buna benzer bir hikayeyle bu ismin feudunun WWE içerisinde de yaşanabileceğini düşünürdük. Lakin WWE bünyesi içerisinde bu ismin maçının rastgele olması oldukça garip bir durumu ortaya koydu. Yazının başında da bahsettiğim gibi Finn Balor aslında uzun zamandır Bray Wyatt ile feud içerisindeydi. Aynı zamanda bu PPV’de de kendisi Demon kılığında gelecek ve de Bray Wyatt da Sister Abigail olarak gelecekti. Ama son anda Bray Wyatt’ın hastalığı veya sakatlığı nedeniyle maça çıkamayacağı açıklanınca oldukça sürpriz bir şekilde Smackdown’dan AJ Styles PPV’ye dahil oldu.  Hani son dakikalarda veya şovlardan birkaç gün önce ufak maç değişikliklerine, maç türü değişikliklerine veya güreşçi eklemelerine alışkınız da gerçekten bu kadarı da biraz fazla oldu.

Biraz Balor’ın Bray Wyatt ile olan feudunu  da değinmek gerekli. Geçtiğimiz ay Summerslam’den sonra No Mercy’de de Balor, Wyatt’ı yenmeyi başarmıştı. Hepimiz bu feudun sona erdiğini düşünürken Bray Wyatt aslında Sister Abigail’in hayatta olduğunu ve kendisinin içinde olduğunu söyleyerek Balor’a bir nevi yeniden meydan okumuştu. Ne yalan söyleyeyim bu feud o kadar saçma sapan bir hal almıştı ki, bir an önce bitmesini bekliyordum. Zira artık yapılan şeyler mind games yani akıl oyunlarının dışına çıkmış, Bray Wyatt’ın Sister Abigail olarak bir dolu efekt ile konuşması ve Finn Balor’ın bundan korkmuş gibi davranması falan baya zoraki bir olay olarak gösterildi. Aynı zamanda Sister Abigail gibi uzun zamandır sözü geçen bir olayın çok da doğru kullanılmadığını düşünmekteyim. Ama nihayetinde iki isim burada büyük ihtimalle son kez karşı karşıya gelecek ve feudu bitireceklerdi. Buradan galip çıkanın da Lesnar’a karşı kemer maçına çıkacağını düşünüyordum.

Öte yandan Styles da bildiğiniz üzere bu ayın başında Hell in a Cell’de U.S kemerini Corbin’e kaybetmiş sonrasında Smackdown’da rövanşı da kaybederek nihayet mid-card potasından çıkmıştı. Keza en son Brock Lesnar ile Survivor Series’de karşılaşmak isteyen Jinder Mahal’e karşı kemer için meydan okumuştu. Yani demem o ki şuan bu iki isim kendi brandlerinde potansiyel #1contender durumundalar.  Altta bir hikaye altyapısı olmayınca da gerçekten tahmini zor bir maç ortaya çıkıyor.
Bir diğer problem de tabi senaryoların ne şekilde devam edeceği yönünde. Acaba Balor ve Wyatt feudu devam eder mi? Ya da yaklaşan Survivor Series öncesi bir brand savaşı gelirse, farklı brandlerden olan Styles ve Balor bunun fitilini yakar mı? Dediğim gibi, Wyatt’ın son anda bu maça çıkamayacak olması kafada bir sürü soru işaretini beraberinde getirdi.

Balor’ın Lesnar’dan kemeri alma ihtimali ne kadar düşük olsa da Styles’ın Mahal’e karşı kemeri alma şansını yüksek görüyorum. O nedenle tahminim Styles yönünde. Ama belki de ortada sonucun çıkmayacağı bir maç da çıkabilir. Her ne olursa olsun harika bir maç izleyeceğimizi düşünüyorum. Keşke PPV ismine uygun olarak bir sandalye, masa ya da merdiven maçı olsaydı.

Tahmin: AJ Styles








5-on-3 Handicap Tables, Ladders and Chairs Match
Dean Ambrose & Seth Rollins & Kurt Angle vs Cesaro & Sheamus & The Miz & Braun Strowman & Kane

Her ne kadar yukarıdaki maçta da son anda bir plan değişikliği yaşansa da, plan değişikliğinin asıl etki edeceği maç, bu maç olarak gözüküyor. Zira bu PPV’nin odaklandığı tek nokta The Shield’ın geri dönüş maçı olduğunu söylesek yanlış olmaz herhalde. Bunu sürekli bu maçı ön plana çıkartmalarından ve de ismi TLC olan bir PPV’nin tek TLC maçının bu maç olmasından anlayabiliriz. Son ana kadar gerçekten harika bir hikaye altyapısıyla gelindi. O nedenle filmi zannedersem birazcık başa sarmakta yarar var.

Seth face olduktan sonra ve de WM’de Triple H’i yendikten sonra kısa bir süreliğine Samoa Joe ve Bray Wyatt ile feuda girmişti. Son olarak Wyatt’a kaybettikten sonra boşluğa düşmüştü. Tam o sıralarda da Intercontinental kemeri şampiyonu Dean, yanına Bo Dallas ve Curtis Axel’a da alan Miz’e karşı mücadele ediyordu. Nitekim Miz yine bir şekilde Dean’den kemeri Extreme Rules’da almayı başarmış ve de yine bir şekilde Great Ball of Fire’da kemerini korumayı başarmıştı. Ardından Miz ve Miztourage’a meydan okuyan Dean’e yardıma Seth gelmiş ve The Shield’ın yeniden birleşmesinde ilk fitil atılmıştı. Daha sonra zaman geçtikçe ikili birbirlerine yardıma gelmiş ancak bir türlü ortak bir noktada buluşamamışlardı. Bu sırada ikili arada takım olup arada birbirlerine yardım etmezken, bir anda o zamanlar takım kemerleri şampiyonu olan Cesaro ve Sheamus’a karşı feud içerisine girmişlerdi. Bunun göstergesi olarak da Summerslam’de takım olarak Cesaro ve Sheamus’a karşı, kemerin de ortada olduğu bir maça çıktılar ve maçı da kazanarak takım kemerlerini ele geçirdiler. Geçtiğimiz ay No Mercy’de de yine bu iki takıma karşı rövanş maçında karşı karşıya geldiler ve de kemerlerini korumayı başardılar.

Yaz aylarında Roman’ın girdiği feudlara bakarsak, Great Balls of Fire’da, uzun süredir feudda olduğu Strowman’a karşı çıktığı Ambulans maçını kaybetmişti. Summerslam’de ise Samoa Joe, Strowman ve de şampiyon Lesnar’ın içinde olduğu fatal 4-way maçına çıkmış ancak maçta Lesnar tarafından tuş olunan isim olarak kemeri elde edememişti. Geçtiğimiz ay No Mercy’de ise uzun zamandır beklenen bir feudda John Cena ile karşılaşmış ve onu yenerek yeniden bir ivme yakalamıştı. Cena’yı yendikten sonraki Raw’da Miz TV’ye katılarak Miz ile bir tartışma içine girmişti. Miz, yeniden birleşen Shield’ın eski iki üyesi Dean ve Seth hakkında ve genel olarak Shield hakkında kötü sözler sarf etmişti. Bunun üzerine Mizve Roman gecenin ilerleyen saatlerinde karşılaşmış, Roman kazanmış ama maçtan sonra Miz, Bo Dallas ve Curtis Axel Roman’a sandalye ile saldırmışlardı. Bir sonraki hafta yani 2 Ekim’de Roman ile Miz arasında bu sefer IC kemerinin ortada olduğu bir maç gerçekleşti ve bu sefer Cesaro ve Sheamus ikilisinin maça karışmasıyla DQ ile Roman maçı kazanmış, Miz kemerini korumayı başarmıştı. Maçtan sonra bu sefer Cesaro, Sheamus ve Miz üçlüsü Roman’ı baya bir harcamışlardı. Şovun sonunda ise arka alanda Dean, Seth ve Roman üçlüsü ekrana gelmişti.

Bir sonraki hafta Miz şovu Cesaro, Sheamus ve Curtis Axel ile açtı. Bo Dallas ise sakatlığından ötürü şovda yer almadı. Roman’ın müziği çaldı ve Shield’in bir dedikodu olmadığını açıkladı. Bunun üzerine Dean ve Seth sırasıyla Roman’ın yanına geldi ve 3’ü ringi temizledi. Bunun üzerine Kurt Angle TLC için, The Shield üçlüsüne karşı Miz, Cesaro ve Sheamus üçlüsünden oluşan takımla maç ayarladı. Böylelikle, The Shield’ın birlikte 3,5 sene sonra çıkacağı ilk maç kesinleşmiş oldu. Gecenin ilerleyen saatlerinde The Shield bu sefer Braun Strowman’a meydan okudu. Keza Roman ile Strowman arasında uzun süren bir feudun ardından geçtiğimiz iki hafta da Strowman önce Dean ile sonra da Seth ile karşı karşıya gelmişti. Strowman’ın karşısına çıkan üçlü, kendisine artık The Shield ile özdeşleşen triple powerbomb’ı çekerek masayı kırdılar. Bunun ardından Dean arka alanda verdiği röportajda bizim karşımıza üç kişi değil, dört-beş hiç fark etmez, herkesi alırız diyince Miz de bu fırsatı kaçırmak istemedi. Hemen Kurt Angle ile konuşup, Strowman’ı maça dahil etmeyi başardı.

Bir sonraki hafta, yani TLC’den önceki son Raw’da, Miz yine Dean’in vermiş olduğu röportajı kullanarak kendi takımının sayısını arttırmaya çalıştı. Kurt Angle ise buna dur diyerek, Miz’in isteğini bir şarta bağladı. Eğer gecenin main eventinde Strowman, Roman’ı steel cage maçında yenerse Miz 5.elemanı da takımına ekleyebilecekti. Aksi takdirde, yani eğer Roman kazanırsa da maçın ilk açıklandığı haldeki gibi yani 3 vs 3 şeklinde gerçekleşeceği açıklanmıştı. Bu arada, The Shield’ın takım kemerlerine sahip olan ikilisi, Cesaro ve Sheamus’u yenerek takım kemerlerini bir kez daha korudular. Miz’in açıklaması muhtemel olan takımın 5.elemanı Curtis Axel ise gaza gelip arka alanda The Shield üçlüsüne saldırdı ama hastanelik oldu. Gecenin main eventinde ise Cesaro ve Sheamus, Roman’ın kafesten çıkmasına engel olunca arka alandan Dean ve Seth ve ikilisi gelmiş ve de arka alan uzayacak bir kavga başlamıştı. Bu sırada ringin altında saklanan ve de uzun zamandır ortalarda görünmeyen Kane, ringi yararak içeri girdi ve Roman’a birkaç kez chokeslam çekti. Sonrasında Strowman da finisher yaparak maçı kazandı. Ardından Miz, 5.elemanları olarak Kane’i açıkladı.

Şimdi burada Kane’in dönmesinin oldukça güzel bir mantığı olduğunu görebiliyoruz. Sonuçta Roman, geçtiğimiz WM’de, Kane’in abisi Undertaker’ı yenerek emekli etmişti. Bunun üzerine yaklaşık güreşe bir senedir ara veren Kane, abisinin intikamı için Roman’a saldırmıştı.

Bütün her şeyi ile baktığımız zaman maçın içerisinde inanılmaz bir hikaye altyapısının bulunduğunu görebiliyoruz. İki takımın tüm elemanları karşılıklı olarak birbirine düşman. Dean, kemerini Miz’e haksız yere kaybetti. Roman ile Strowman bir yıla yakın bir süredir feud içerisindeler. Seth ve Dean ikilisi, Cesaro ve Sheamus ikilisi ile takım kemeri feudu içerisinde. Roman ile Miz’de I.C şampiyonluğu için feuddaydılar. Bir de üstüne Kane’in intikam davası eklenince harika bir olay gerçekleşmişti. Ayrıca The Shield’ın üç elemanının bundan 3.5 sene öncesinden bambaşka bir pozisyonda oldukları oldukça açık görünüyor. Roman 3 kere WM main eventine çıkıp, 3 kere ana kemer aldı. Bununla da yetinmeyip Royal Rumble kazandı. Seth, Money in the Bank çantası kazandı, ardından iki kere ana kemer şampiyonu oldu ve WM’de Triple H’i yendi. Dean ise geçtiğimiz sene Smackdown’ı taşıyan adamdı. Bir kere ana kemeri aldı, Intercontinental kemerini birkaç kez kazandı ve de Mr.MITB oldu. Yani eğer maç ilk açıklandığı şekilde 3’e 3 gerçekleşecek olsaydı The Shield üçlüsü maçı her türlü alırdı. Strowman’ın maça dahil olması bir nebze olayı dengelemiş olsa da, Kane’in return yapması ile yani maçın 5’e 3 geçecek olması ile birlikte iyice maçın tahmin edilebilirliği zorlaşmıştı.

Ama şovdan tam iki önce Roman’ın hasta olduğu ve de maça çıkamayacak durumda olduğu açıklanınca bütün bu senaryolar boşa gitmiş oldu. Bunun üzerine, The Shield’ın geri dönüş gazının yerine, GM Kurt Angle’ın tam 11 sene sonra WWE ringlerinde güreşeceği açıklandı. Aslında Kurt Angle’ın ringlere dönüş yapması başlı başına hype yaratan bir olay. Ama bunun bir hikaye altyapısı olmadan manasız bir şekilde ve de aniden yapılması oldukça tuhaf kaçan bir durum.  Roman’ın sakatlığının tıpkı Bray Wyatt’ın durumu gibi ne olduğunu bilemiyorum. Ama bu olaylar önceden öğrenilebilecek olaylar değil miydi, oldukça tartışılabilir bir konu.

Maçın tahmini şimdi oldukça zorlaşmış durumda. Aynı zamanda tıpkı Balor vs Wyatt feudunda yaşandığı gibi burada da yapılan isim değişikliğinin senaryoya olası etkisini tahmin etmek oldukça güç. Sonuçta GM olan Kurt Angle, birden maça dahil oldu. Sonuçta Roman da eninde sonunda dönecek. Acaba bundan sonra birlikte mi Miz’e karşı savaşacaklar bilinmez. Dolayısıyla Angle’ın maça dahil olması oldukça havada kalan bir olay. The Shield return hype’ı gerçekleşmeyince, Kurt Angle return hype’ı yaratılmaya çalışılmış durumda. Ne yazık ki bu konunun en azından şimdilik başka bir açıklaması yok.

Kurt Angle’ın return’i hatrına tahmini face tarafa verelim. Ama heel takımın kazanıp feudu olası bir şekilde devam etmesi de muhtemel. Her şeye rağmen, TLC PPV’sinin tek TLC maçının oldukça güzel geçeceğini düşünüyorum.

Tahmin: Dean Ambrose & Seth Rollins & Kurt Angle


--


Görüldüğü gibi planların son dakikada değiştiği, ana kemer maçının, IC maçının ve de takım kemerleri maçının korunmadığı, senaryoların değişeceği bir PPV olacak. Ayrıca sadece tek bir TLC maçımız var.  Her şeye rağmen kağıt üzerinde Kurt Angle’ın ringlere geri dönüş yapması ve de AJ Styles vs Balor maçı oldukça ilgi çekici duruyor.

Her şeyiyle oldukça enteresan bir PPV olacak. Ben de olacakları büyük bir merakla bekliyorum…

8 Ekim 2017 Pazar

Hell in a Cell 2017 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri



WWE HELL IN A CELL 2017 – 8 EKİM 2017

Geçtiğimiz ay No Mercy için çeşitli ailevi sebeplerden ötürü yazı yazacak gücü ne yazık ki bulamamıştım. Bu ay biraz daha toparlanmaya başlayınca PPV yazılarına son sürat devam etmek istedim. Bu anlamda, Ekim ayındaki ilk durağımız Smackdown PPV’si olan Hell in a Cell!

Hatırlarsanız geçtiğimiz sene Hell in a Cell’i bir Raw PPV’si olarak seyretmiştik. Bu ayın sonunda ise geçtiğimiz sene bir Smackdown PPV’si olarak izlemiş olduğumuz TLC’yi bir Raw PPV’si olarak izleyeceğiz. Muhtemelen dört büyük PPV hariç olarak, bir gelenek haline gelmiş diğer PPV’ler her sene değişmeli olarak bir Smackdown’da, bir de Raw’da izleyeceğiz gibi duruyor.

Bu şovumuzda ise Hell in a Cell maçı olarak sadece iki maç izleyecek olmamız oldukça hayal kırıklığı yaratan bir durum. New Day takım kemerlerini Uso’lara karşı bir Hell in a Cell maçında koruyacakken, Shane ile Kevin Owens arasındaki çekişme de Hell in a Cell’in içerisinde yer alacak. Ancak tüm bunların yanında ana kemer şampiyonu Jinder Mahal ile Nakamura arasındaki mücadelenin Hell in a Cell dışında olması oldukça düşündürücü.

Daha fazla uzatmadan şovumuzu yorumlamaya başlayalım…






Pre Show Match
Tag Team Match
Chad Gable & Shelton Benjamin vs The Hype Bros (Zack Ryder & Mojo Rawley)

Jason Jordon’ın hikaye gereği Kurt Ange’ın oğlu olmasıyla American Alpha bir anda dağılmıştı. Bunun üzerine bir süre single olarak takılan Chad Gable, önemli başarılara imza atamasa da güzel maçlar çıkararak takdirleri toplamıştı. Bunun üzerine Summerslam’den sonraki Smackdown’da Daniel Bryan, kendisini yanına çağırarak, ona yeni bir takım arkadaşına ihtiyacı olduğunu söylemişti. Yeni takım arkadaşı ise yaklaşık 7 senedir WWE ekranlarında gözükmeyen, Gol Standard Shelton Benjamin olmuştu.

Aslında Benjamin’in geri dönüşünü 2016 yılının Temmuz ayından bu yana bekliyorduk. Çünkü WWE resmi Youtube hesabında Benjamin’in geri dönüşüyle alakalı bir video yayınlamıştı. Ancak Benjamin ciddi bir sakatlık geçirerek geri dönüşünü uzun bir süre ertelemişti. Benjamin her ne kadar yaşı biraz ilerlese de, hala atletik bir isim olarak öne çıkıyor. Gable ile bu konuda kimyalarının uyuşacağı oldukça açık.

The Hype Bros için de bir iki şey söylemek gerekirse, uzun bir süredir mağlubiyet serisi içerisinde olduklarını belirtmekte fayda var. Zack Ryder sakatlanmadan önce takım kemerleri için #1 contender olan ikili, Ryder’ın geri dönüşü sonrası aynı momentumu bir türlü yakalayamadı. Ryder sakatken tek takılan Mojo ise WM’de, Andre the Giant Battle Royal’i kazansa da beklenen push’u bir türlü alamadı. Şu sıralar ise dağılma sinyalleri de veriyorlar. Çok büyük bir ihtimalle bu pre şov maçını kaybedip dağılma yolunda önemli bir adım daha atacaklar.

Tahmin: Chad Gable & Shelton Benjamin







Singles Match
Booby Roode vs Dolph Ziggler

Ekim ayında sözleşmesinin biteceği ve de WWE’den ayrılacağı konuşulan Dolph Ziggler, sahiden de şuanda acayip işlerle uğraşıyor. Yaz aylarında bir süre ekranlarda kendisini görmememizin ardından, verdiği bir röportajda farklı bir şekilde döneceğini açıklamıştı. Nitekim, bundan sonra her ringe geldiğinde simgeleşmiş entrance’lere yaparak ringe geliyor. Şu zamana kadar Undertaker’ın, Triple H’in, Shawn Michaels’ın, Bayley’nin ve de daha bir sürü yıldız ismin ringe gelişlerini taklit ederek ringe geliyor ve de bunların ne kadar anlamsız olduğundan bahseden bir promo kesiyor. Aslında bir nevi isyan ediyor gibi de düşünebiliriz kendisi için. Her ne kadar bir güreşçinin sahip olması gereken özelliklere sahip olsa da bir türlü beklenen zıplamayı yapamadı ve kendisini önemli gösterecek o eşiği geçemedi. O da sanki buna isyan edercesine seyircilere çatıp, ben ringde ne kadar iyi olursam olayım siz hep ringe girişleri önemsiyorsunuz demekte. Tüm bunların, Dolph’un ayrılışını hazırlayan şeyler olduğunu düşünmekteyim.

NXT’den ana kadroya debut yapan son isim ise, Summerslam sonrası ilk Smackdown’da gördüğümüz üzere Bobby Roode olmuştu. Kendisi tıpkı diğer isimler gibi NXT’den ana kemeri kazanmış, bir süre tutmuş ve sonrasında kaybedince ana kadroya yükselmişti. NXT’de her ne kadar heel bir karakter olsa da, Glourious One’ı Smackdown’da face bir karakter olarak görmekteyiz. Zira, Dolph yine birinin girişini taklit ederken, kendisi ringe gelmiş ve Dolph’a bir maç teklif etmişti. Bu maç da bu şekilde oluşturulmuştu.

Roode hiç şüphesiz bir PPV galibiyeti alarak ana kadroda daha da yükselmeyi hedefleyecekti. Dolph’u bularak bu konuda oldukça önemli bir adım atmıştı. Zira 2015’in Kasım ayından bu yana  Dolph, NXT’den ana kadroya yükselen isimlere verilecek push’da bir merdiven görevi görüyordu. Roode’da bu zincirin bir sonraki ve belki de son halkası olarak görülüyor. Breeze, Corbin, Nakamura ve şimdi de Booby Roode… Sanırım Dolph ayrılmak istemek de pek de haksız sayılmaz. WWE sonrası Japonya’da tıpkı Cody Rhodes gibi Bullet Club üyesi olarak kendisini görürsek çok da şaşırmayız gibi geliyor bana.

Tahminim, oldukça açık göründüğü üzere Booby Roode yönünde.

Tahmin: Booby Roode








Singles Match for the WWE United States Championship
AJ Styles(c) vs Baron Corbin

Yaz aylarının başlarını düşündüğümüz zaman karşımızda girmiş olduğu feudları kazanan, adım adım yükselen ve de bu yükselişini kanıtlarcasına elinde Money in the Bank çantası olan bir Baron Corbin vardı. Lakin sonrasında Cena’nın sebep olduğu yanlış bir cash in ile ana kemeri kazanma şansını kaybetti. Bunun üzerine bir de Ağustos ayında Cena’ya çok kolay bir şekilde mağlup oldu. Böylece Corbin bir anda tepe taklak olarak, yükselişe geçen kariyerinde duraklama aşamasına geçti.

Styles ise Summerslam’de Shane’in özel hakem olduğu, son derece tartışmalı geçen maçta Owens’i yenerek feudu sonlandırmıştı. Ama Owens, Shane’in hakem yöntemlerini eleştirerek rövanş için bir maç daha talep etmişti. Bu da yetmemiş, Styles’ın isteği ve de Shane’in izniyle kendi hakemini kendi seçmişti. Özel olarak seçtiği kişi ise Baron Corbin’den başkası değildi. Corbin, Owens’ten bir kemer maçı sözü alınca yanlı bir yönetim sergilemiş, bunu gören Shane maça karışarak hakemlik yetkisini Corbin’den almıştı. Bunun üzerine maçı da kazanan Styles olunca, Owens feud içini direksiyonu Shane tarafına kırarken, Styles için ise sıradaki rakip Corbin olmuştu.

Styles, Owens ile feudunu noktaladıktan sonra U.S open challenge açmış ve karşısına Tye Dillinger rakip olarak gelmişti. Bunun üzerine Corbin de arkadan gelmiş ve Styles’ın meydan okumasını yanıtladığını söylemişti. Ancak bunun için geç kalınca deliye dönmüştü. Maçı da Styles kazandıktan sonra Dillinger’a saldırmıştı. Keza, Hell in a Cell’e geldiğimiz süreçte aslında bu feud bu üç isim üzerinden yürümüştü. Hatta Dillinger, Corbin’i bire bir maçta yenmesine rağmen yine de bu maça dahil olamadı.

Eğer Styles ana kemer mücadelesine dahil olmayacaksa U.S kemerini tutması en iyisi olacaktır. O nedenle tahminim Styles yönünde.

Tahmin: AJ Styles







Singles Match
Randy Orton vs Rusev

Jinder Mahal karşısında üç kere yenildikten sonra ana kemer mücadelesinden uzaklaşan Randy, hatırlarsanız Summerslam için rakibi bulunmayan Rusev’e meydan okumuştu. Zira Summerslam’deki maçı da 10 saniye içerisinde kazanarak adeta Rusev’i rezil etmişti. Bunun üzerine 1-2 hafta ortalıkta görünmeyen Rusev, vermiş olduğu röportajda ülkesinde hiç hoş karşılanmadığını ve bunun intikamını alacağını söylemişti.

Keza 19 Eylül tarihli Smackdown’da; Randy, Aiden English’i bire bir maçta yenmeyi başarmıştı. Bunun üzerine Rusev ringe doğru gelerek Randy’i kışkırtmış ve bir maç daha istediğini söylemişti. Hemen ardından gongun çalmasıyla Aiden English, Randy’nin dikkatini dağıtmış ve Rusev sağlam bir tekme ile tuşa giderek Randy’i 10 saniye içerisinde yenmeyi başarmıştı. Tabi bundan sonra bir sonraki hafta, 26 Eylül’ü Rusev Günü ilan ederek galibiyetini kutlamıştı.

Aiden English maça karışır mı bilinmez ama bence bu maçı kazanacak isim Randy olacaktır. Rusev’in bir kez daha büyük bir maçtan mağlubiyetle ayrılacağını düşünüyorum.

Tahmin: Randy Orton







Singles Match for the WWE Smackdown Women’s Championship
Natalya(c) vs Charlotte

Summerslam’de Naomi’yi yenerek kemeri ele geçiren Natalya,  8 senedir WWE’de olmasına karşın kemeri ikinci kez eline geçirmiş oldu. Summerslam’den sonra 12 Eylül tarihli Smackdown’da gerçekleşen rövanş maçında Naomi’yi bir kez daha yenerek feuda da nokta koymayı başardı.

Charlotte ise bir süredir ekranlarda görmediğimiz bir isimdi. Babası, efsane Ric Flair’in hastaneden çıkması anısına Smackdown’a gelip bir konuşma yaptı. Konuşması Natalya tarafından kesildi ve Charlotte anında Natalya’dan bir kemer maçı istedi. Sonrasında ringe Becky, Naomi ve Tamina da gelince GM Daniel Bryan, kemer için #1 contender seçmek amaçlı fatal 4-way bir maç ayarladı. Maçı kazanan Charlotte, Natalya’nın Hell in a Cell’deki rakibi olmayı başardı.

Natalya bunca seneden sonra kemeri yeniden ele geçirdiği için hemen kaybetmesini beklemiyorum. Lakin Charlotte’ın da önemli bir rakip olduğunu unutmamak gerek. Ama Natalya’nın Charlotte’ı geçtiğimiz hafta bir tag team maçında pes ettirdiğini unutmayalım. Genelde hafta içi bu tarz olaylar yaşanırsa hafta sonu PPV’lerde karşı taraf kazanmaya daha yakın oluyor. Ama en azından ben bu PPV’lik Natalya’nın koruması gerektiğini düşünüyorum. Tabi bu sırada elinde Money in the Bank çantası olan Carmella’yı da unutmamak gerekli.

Tahmin: Natalya







Hell in a Cell Match for the WWE Smackdown Tag Team Championship
The New Day(Big E & Kofi Kingston) w/Xavier Woods(c) vs The Usos(Jimmy Uso & Jey Uso)

Ağustos ayında yaptıkları maç, pre şov maçı olmasına rağmen bence yılın en güzel maçını çıkartan bu iki takımın mücadelesi son sürat devam ediyor. Nitekim, şu an WWE içerisindeki en uzun feudlardan biri olmasına rağmen ve de kemerin sürekli el değiştirmesine rağmen insan gerçekten bu iki takımın maçlarını izlemeye doyamıyor. Ciddi manada burada kimyaları uyuşan iki rakipten söz ediyoruz. Summerslam’deki maçın nasıl pre şova konulduğunu ise gerçekten aklım almıyor.

Summerslam’deki maçı kazanarak yeniden takım kemerini ele geçiren Uso’lar, 2 hafta sonra ortada kemerin olmadığı ama bir sonraki hafta için maç türü seçme şansının olduğu maçı da kazanmayı başarmışlardı. Bir sonraki maç için Street Fight’ı seçtiler ama yapılan maçı kaybettiler ve yeniden kemer New Day’e geçti. Bunun üzerine Hell in a Cell için Uso’ların rövanş hakkı doğdu. Sürekli birbirinden güzel maçlar çıkartan bu iki takım için bir Hell in a Cell maçının ayarlanması da gerçekten takdire şayan bir durum.

Tahmine geçersek ben bu sefer de Uso’ların kazanacağını, hatta genel olarak bir maç daha kazanıp bu feuddan galip ayrılacaklarını düşünüyorum. Çünkü New Day kazanırsa gerçekten karşılarına başka çıkacak bir heel tag team bulunmuyor. Ama tabi Erick Rowan ve Luke Harper ikilisi bir tag team olarak ileride karşımıza çıkar mı bilemeyiz. Öte yandan face olarak yükselen Chad Gable ve Shelton Benjamin ikilisinin yakında kemere yürüyebileceği de çok açık. Zor bir tahmin olsa da tercihimi Uso’lardan yana kullanıyorum.

Tahmin: The Usos(Jimmy Uso & Jey Uso)







Singles Match for the WWE Championship
Jinder Mahal(c) w/Singh Brothers vs Shinsuke Nakamura

Ağustos ayında Summerslam’de kemerini Nakamura’ya karşı, her zaman olduğu gibi Singh kardeşlerin yardımıyla koruyan Jinder, bana sorarsanız kemerin değerini düşürmeye devam ediyor. Tabi bunda onun bir suçu yok, hikayeleri yazanların suçu var. Zira, Hell in a Cell PPV’sinde, brand’in ana kemeri bir Hell in a Cell maçı içerisinde olmaması bile aslında ne demek istediğimi açıklar nitelikte.

Summerslam’den sonra, Nakamura ve Jinder feuda kaldıkları yerden devam ettiler. Nakamura, Randy Orton ile takım olurken Jinder ise Rusev ile takım oldu ve iki takım Smackdown’da karşı karşıya geldiler. Maçı Nakamura ve Randy Orton ikilisi kazanırken maç sonu Randy, Nakamura’ya RKO çekerek kemer için yeniden aday olduğunu göstermeye çalıştı. Ancak bir sonraki hafta Nakamura ile Randy Orton arasında gerçekleşen #1 contender’lık maçını Nakamura kazandı ve bir kez daha Jinder’ın rakibi olmaya hak kazandı.

Aj Styles’ın US kemeri şampiyonluğu, Randy’nin kemer yarışından düşüşü, Corbin’in yanlış cash in’i, Cena’nın ortadan kaybolması derken Jinder için tek rakip Nakamura kalmış durumda. O nedenle ben Nakamura’nın ana kemeri ele geçireceğini düşünüyorum. Ama tabi Singh Brothers etkeni her daim ön plana çıkıyor. Yine de Nakamura’nın bence kemeri ele geçirip, ana kemeri daha değerli halle getirmesini umut ediyorum.

Tahmin: Shinsuke Nakamura








Falls Count Anywhere Hell in a Cell Match
Shane McMahon vs Kevin Owens

Gecemiz main eventinde, şu an WWE içerisindeki en ciddi, en sağlam altyapılı en brutal maçlardan biriyle karşı karşıyayız. Bu feudun doğma noktasını biraz üstte, AJ Styles ile Baron Corbin arasındaki kemer mücadelesinde de bahsetmiştim lakin burada biraz daha ayrıntıya girmemizde bir sakınca görmüyorum.

Styles ile Owens arasındaki kemer mücadelesi, Mayıs ayına kadar dayanıyor aslında. Smackdown’a geçtikten sonra US kemerini Jericho’dan alıp onu sakatlayan Owens’ın karşısına Styles rakip olarak çıkmıştı. Mayıs ayında gerçekleşen Backlash’de Owens, count out ile Styles’ı yenip kemerini korumayı başarmıştı. Haziran ayında Money in the Bank maçının olmasyla Owens kemerini bir ay daha tutmayı başarmıştı. Ancak Temmuz ayında tam Battleground öncesi gerçekleşen bir live eventte kemerini Styles’a kaybetmişti. Ama hemen birkaç güç sonra Battleground’da biraz tartışmalı bir şekilde Styles’ı yenerek kemerini geri almayı başarmıştı.

Tabi US kemerindeki bu ani değişimler bununla da sınırlı kalmıyordu. Hemen bir sonraki Smackdown’da AJ Styles, Owens’ten rövanş maçı talep ederken Jericho bir günlük bir return yapmış ve de US kemeri için var olan rövanş hakkını kullanmak istediğini açıklamıştı. Bunun üzerine GM Daniel Bryan aynı gece bu üç isim arasında bir triple threat maçı ayarlamış ve Jericho’yu tuşlayıp maçı kazanan Styles, kemerin yeni sahibi olmayı başarmıştı. Maçtan sonra hiç tuş olmadan kemerini kaybeden Owens çıldırmış ve bir sonraki hafta rövanş hakkını kullanacağını açıklamıştı.

Sonraki hafta, Styles  bir kez daha Owens’ı yenmiş ve de kemerini korumayı başarmıştı. Ancak tabi kazanma şekli biraz da hakemin yardımıyla gerçekleşmişti. Maç içerisinde darbe alan hakem, Styles tuşa gittiğinde bir gözünü tuttuğu için Owens’ın omzunun kalktığını görmemiş ve 3’e kadar sayarak maçın Styles tarafından kazanıldığını ilan etmişti. Bunun üzerine Owens bir kez daha delirmiş ve arka alanda Shane ile Daniel Bryan’a çatmıştı. Daniel Bryan ise, Styles ve Owens arasında bir maç daha ayarlanacağını, bu maçın Summerslam’de olacağını ve maçın özel bir hakemi olacağını söylemişti. Özel hakem ise Shane McMahon’dan başkası değildi.

Summerslam sürecinde Owens, Styles ve Shane karşı karşıya geldiklerinde kimi zaman Styles kimi zaman da Owens yanlışlıkla Shane’e vurmuşlardı. Shane ise yaklaşan maç için, zorunda kalmadıkça bilinçli bir hamle yapmayacağını söylemişti.

Keza maç içerisinde, Owens Styles’ı tuş pozisyonuna getirmiş, ama Styles’ın ayağının iplerin üzerinde olduğunu geç fark eden Shane 3’e kadar saymıştı. Bunun üzerine Owens kendini galip ilan etmiş ama Shane kendisine maçın devam ettiğini söylemişti.  Sonrasında Styles, Owens’ı tuş ederek kemerini korumuştu. Tahmin edebileceğiniz gibi Owens bir kez daha sinir krizi geçirmiş ve Shane’den bir maç daha talep etmişti. Biraz üstte de dediğim gibi Smackdown’da Owens kendi hakemi olarak Corbin’i seçmiş ancak Shane, Corbin’in taraflı yönetimini engellemek için ringe gelip Corbin’den hakem t-shirt’ünü almıştı. Bunu bir de Owens tam Styles’ı tuş pozisyonuna getirmişken yapınca Owens bir kez daha delirmişti. Zira maçı da Styles kazanarak feuddan galip olarak ayrılmıştı.

2 hafta sonra Owens, Shane ile yüz yüze gelmiş ve ona karşı hakaretlerde bulunmuştu. Özellikle çocukları hakkında konuşulmasını istemeyen Shane, bu uyarıyı dikkate almayan Owens’e dayanamayarak saldırmıştı. Bunun üzerine patron Vince McMahon, Daniel Bryan’a telefon açarak Shane’in bir süre ringlerden uzaklaştırıldığını ve bu meseleyi önümüzdeki hafta kendinin halledeceğini söylemişti.

Zira Vince McMahon uzun bir aradan sonra ringlere gelerek, bir hikayeye dahil olmuştu. Owens ile konuşarak, Shane’i aslında ona saldırdığı için değil ona fazla zarar vermediği için cezalandırdığını açıklamıştı. Ayrıca her ne kadar oğlu Shane ile iyi anlaşamasa da, Owens’in McMahon ailesine hakaret ettiğini söylemişti. Ama bunun bir maç ile çözüleceğini söyleyerek Hell in a Cell’i işaret etmişti. Owens ise en sonunda dayanamayarak Vince’e kafa atarak alnını yarmış ve hatta ona bir frog splash armağan etmişti.  Uzun zamandır ortalarda görmediğimiz Stephanie bile ringin kenarına gelerek Owens’in bundan pişman olacağını söylemişti. Sonraki haftalarda da ikili birbirlerine sert sözler söylemiş, son Smackdown’da da sert bir kavgaya girişmişlerdi. Ancak Owens, Shane’e arkadan saldırarak avantaj elde etmişti.

Bu maç, Shane’in 2016’nın Şubat ayından bu yana, yani WWE ekranlarına döndüğünden bu yana çıkacağı dördüncü maç olacak. İlk maçını hatırlarsanız WM 32’de Undertaker’a karşı bir Hell in a Cell maçında çıkmıştı. Ki bu bize Shane’in Hell in a Cell maçlarında neler yapabileceğine dair en önemli ipucunu veren maç. Biliyorsunuz Shane gerçekten cesaretli bir adam. Deyim yerindeyse bir manyak. O nedenle, bir kez daha kafesin üzerinden spiker masasına atladığını görebiliriz.

Velhasıl, Undertaker ile olan maçından sonra Survivor Series 2016 için, Smackdown takımında yer almış iyi ama iyi bir mücadele göstermesine rağmen Roman tarafından elenmişti. Son olarak ise WM 33’de Styles ile karşılaşmış ama ona da kaybetmişti. Bütün bu kayıpların ardından ve de McMahon ailesine Owens’ın gösterdiği davranışlardan ötürü ben bu maçın Shane tarafından kazanılacağını düşünüyorum. Ayrıca tuşun illa ring içerisinde yapılmasına gerek yok. Yani kafesin dışında da, tuşlar kabul edilecek. Bu nedenle fazlasıyla sert, extreme, brutal ve de kanlı bir maç görme olasılığımızı oldukça yüksek görüyorum.

Tahmin: Shane McMahon


--


Her ne kadar iki tane Hell in a Cell maçı bulundurduğu için eleştirsem de o konseptte yapılacak maçların oldukça heyecanlı durduğunu itiraf etmem gerekli. Uzun bir süredir ortalarda görünmeyen Breezango; yani Fashion Files hikayesi de bu şov da geri dönecek. Onun dışında ortalama bir PPV izleyeceğimizi düşünüyorum. Bu ayın sonunda ise her zaman Aralık ayında görmeye alıştığımız TLC PPV’si Raw’ın Ekim ayı PPV’i olarak karşımıza çıkacak.

Herkese iyi seyirler dilerim…