ARA

26 Kasım 2022 Cumartesi

Survivor Series WarGames 2022 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri

 



WWE SURVIVOR SERIES WAR GAMES 2022 – 26 Kasım 2022 Cumartesi
Boston, Massachusetts – TD Garden

2022 yılının kapanışını Survivor Series ile beraber gerçekleştiriyoruz. Kasım ayının Crown Jewel’dan sonraki ikinci PPV’yi olan Survivor Series’le beraber 2022 yılı erkenden bir kapanış gerçekleştiriyor. Zira Aralık ayında herhangi bir PPV seyredemeyeceğiz. Ocak 1 için duyurulan Day 1 ise büyük ihtimalle iptal edilmiş durumda. Dolayısıyla Crown Jewel’dan hemen 3 hafta sonra Survivor Series’i izleyecek olmanın mutluluğunu yaşarken, Survivor Series sonrasında da 28 Ocak 2023 Royal Rumble’a kadar PPV izleyemeyecek olmanın hüznünü yaşıyoruz.

Survivor Series, WWE’nin en eski PPV’lerinden bir tanesi. Bu sene 36.kez gerçekleştirilecek. Hal böyleyken dört büyük PPV arasında olduğu ve de kendine özgü bir maç türüne sahip olmasından ötürü de iyi bir şov beklentimiz ortaya çıkıyor. Tüm bunların yanında bu seneki Survivor Series konseptinde bir farklılaşma söz konusu. 2016 yılındaki brand ayrımının ardından Survivor Series; bir nevi Bragging Right PPV’inin yerini almış ve Smackdown vs Raw konseptiyle bizlere sunulmaya başlanmıştı. Klasik 5’e 5 Survivor Series Elimination Tag team maçlarını brandlar arası izlerken, aynı zamanda Champion vs Champion maçlarına da tanıklık etmiştik. 2022 yılına geldiğimizde bu konseptin çok da geçerli olmadığını görmekteyiz. Evet yine bir brand ayrımı var fakat Roman’ın her iki brand’in ana kemerinin de sahibi olduğu ve de Uso’ların her iki tag team kemerlerine sahip olduğu bir ortamda Smackdown vs Raw olayının çok da bir anlamı kalmıyor. Dolayısıyla bu sene brand savaşı kavramını bir kenara bırakıyoruz.

Tüm bunlarla birlikte bu sene Survivor Series’i War Games çatısı altında izliyor olacağız. War Games’ten biraz bahsetmek gerekirse, profesyonel güreş içerisinde yer alan maç türlerinden bir tanesi. Dusty Rhodes tarafından tasarlanan bu maç türünde iki tane ring ve bu iki ringi kapsayan kocaman bir kafes mevcut. Dolayısıyla bu iki ring arasında geçiş mümkün. Ancak bu kafesi Hell in a Cell kafesi gibi düşünmemek lazım çünkü sadece ringi iplerden kapsıyor yanı bir nevi Steel Cage gibi düşünülebilir. Kafesin üstü federasyonlara göre değişkenlik gösterse de WWE içerisinde açık oluyor. Haliyle bu kadar geniş bir güreş alanının olduğu ortamda tag team maçları için tercih edilen bir format haline geliyor. Genellikle iki veya üç takımdan oluşan maça her iki takımdan birer kişi başlıyor. 5 dakıkalık bire bir kapışmanın ardından her 2-3 dakikada bir (yine bu süre federasyonlara göre değişebiliyor) takımlardan bir kişi sıra sıra maça dahil oluyorlar. Tabi rastgele seçildiği için bu gelecek kişi, kısa bir süreliğine rakip takıma handikaplı bir durum yaratıyor. En sonunda tüm katılımcılar ringe dahil olana kadar belirli bir sürede takım üyeleri sıra sıra ringe gelmeye devam ediyorlar. Şovumuz Survivor Series olduğu için ve de klasik Survivor Series Tag Team maçları beşerli olduğu için burada da beşerli tag team mücadeleleri izliyor olacağız. Normal maç türünde herhangi bir ekip üyesinin elenmesi söz konusu değil. Her iki takım üyelerinden biri rakip takımdan herhangi birini tuşlarsa veya pes ederse maç sona eriyor. Ancak eğer herhangi biri kafesten atlayıp ring dışına çıkarsa WWE kuralları gereği maça geri dönüş yapamıyor. Bunun dışında klasik Survivor Series maçlarında gördüğümüz, “pin olan elenir” kuralı burada bulunmuyor. Dolayısıyla klasik maç türünden de biraz uzaklaşmış olacağız.

Geçmişi çok eskilere dayanan War Games maçları 80’li yılların sonunda NWA döneminde bile gerçekleştirilen bir formattı. Sonrasında özellikle WCW döneminde oldukça kullanılan bir öge haline geldi. WCW’un batışı sonrasında WWE, 2010’lu yılların sonuna kadar bu maç türünü rafa kaldırdı. Ancak 2017’de NXT çatısı altında her yıl War Games adında PPV’ler düzenlenmeye başlandı. Velhasıl nihayet WWE tarihinde ilk defa ana bir şovda War Games keyfini tatma şansı elde edeceğiz.

 


Women’s WarGames Match
Bianca Belair & Alexa Bliss & Asuka & Mia Yim & Becky Lynch vs Damage CTRL (Bayley & Dakota Kai & Iyo Sky) & Nikki Cross & Rhea Ripley

Kadınlar WarGames maçı özelinde her iki ekibin de birbirleriyle uzun zamandır feud içerisinde olduklarını görmekteyiz. Yan parçalar dahil ortada toplama bir feuddan daha çok bir hesaplaşma var gibi duruyor. Zaten en başta Bianca ve Bayley’in Summarslam’den bile olan hatta daha öncesinde Bayley sakatlanana kadar feud içerisinde olduklarını görmekteyiz. Ben bu feud ekseninde hep yanılan taraf oldum doğrusu. Bir türlü sezgilerim ve hissettirilenler karşılığını bulmadı. Summerslam’de Bianca’nın Becky’e karşı olan kemer korumasından sonra Bayley’in Iyo Sky ve Dakota Kai’yle beraber geri dönmesinin ardından başlayan feudda hep yanılan taraf oldum. Önce Eylül ayında Clash at the Castle’da Bianca & Alexa & Asuka üçlüsü; Damage CTRL üçlüsüne maçı kaybettiler. Hem de maç içerisinde pinlenen isim Raw Kadınlar şampiyonu Bianca olmuştu. Ardından Ekim ayındaki Extreme Rules’a giden yolda Iyo Sky ve Dakota Kai ikilisi boşta olan Kadınlar Tag Team kemerlerinin sahibi olurken, Extreme Rules’taysa Bayley kemeri Sky ve Kai ikilisinin yardımına rağmen Ladder maçında almayı başaramamıştı. Kasım ayındaki Crown Jewel yolundaysa Nikki Cross’un return yaptığına şahit olmuştuk. Başta hem Bianca’ya hem de Bayley’e saldıran Cross, Crown Jewel’da kimin tarafında olduğunu belli etmişti. Tam Crown Jewel öncesinde yapılan son Raw’da Kadınlar Tag Team’i Asuka ve Bliss’e geçerken, Crown Jewel’da Nikki Cross’un yardımıyla maçı kazanan Kai ve Sky ikilisi kemerlerini hızlıca geri almayı başarmışlardı. Ancak bununla beraber gecenin ilerleyen saatlerinde yapılan Bianca vs Bayley Last Woman Standing maçında ne Nikki Cross ne de Sky & Kai ikilisinin maça karıştığını görmüştük. Bayley de heel olmasına rağmen bir yardım almadan güreşmişti. Bunun sonucunda Bianca kemerini bir kez daha Bayley’e karşı korumayı başarmıştı.

Crown Jewel’dan sonraki Raw olan 7 Kasım Raw’da Bianca Belair, Damage CTRL’e Survivor Series için meydan okumuştu. Bunu kabul eden Damage CTRL üçlüsü yanlarına yeni destekçileri Nikki Cross’u almışlardı. 14 Kasım Raw’daysa bir süredir Judgment Day bünyesindeki feudların dengelerini bozan Rhea Ripley de ekibe katılırken heel tarafın 5’lisi şekillenmişti. Face taraftaysa Rhea Ripley’in katılımından sonra doğal olarak WWE’ye Judgment Day’le feudda olan The O.C’ye destek sağlamak için geri dönen Mia Yim dahil olmuştu. 22 Kasım Raw’daysa Ripley, Asuka’yı yenerek War Games’te ilk dahil olacak ekibin kendi ekibi olmasını sağlamıştı.

Face ekibin son üyesiniyse 26 Kasım Smackdown’da öğrenme şansı bulmuştuk. Summerslam’de Bayley, yanında Mia Yim ve Dakota Sky’l birlikte Bianca’nın karşısına çıkarken, Bianca’yla yaptığı maç sonrasında rakibini yalnız bırakmayan Becky, Bianca’nın yanında durmuştu. Ardından yaşanan tüm bu olayların ardından Becky bir süre ringlerden uzak kalmıştı. Nihayetinde bu olayın ardından face turn de yapan Becky, son Smackdown’da Bianca’nın ekibine katılmıştı.

Bu feud artık burada sonlanır diye tahmin ediyorum. 3 aydır devam ediyor ve bu süreçte Bianca her türlü zorluğa rağmen kemerini korumayı başardı. Bu maçı da face ekibin kazanacağını düşünüyorum. Bayley bundan sonrası için Becky’le feuda girebilir gibi geliyor bana. Bianca’ysa sağlam bir title reign yaparak Becky ve Bayley gibi iki ismi püskürtmüş bir şekilde yoluna devam ediyor. Charlotte’ın ben olası geri dönüşünün Raw için olacağını ve Bianca’nın kemeri için aday olabileceğini düşünüyorum. Ama bu Royal Rumble döneminde mi olur veya daha önce mi olur onu da izleyerek göreceğiz. Ben hem Ronda’nın hem de Bianca’nın kemerlerini WM’ye kadar korumalarını olası görüyorum. Bir Sasha Banks sürprizi çıkmazsa Becky’nin Ronda’ya, Charlotte’ın da Bianca’ya gideceğini tahmin etmekteyim.

Tahmin: Bianca Belair & Alexa Bliss & Asuka & Mia Yim & Becky Lynch

 


Singles Match
AJ Styles w/The OC (Luke Gallows & Karl Anderson) & Mia Yim vs Finn Balor w/The Judgment Day (Damien Priest& Dominik Mysterio & Rhea Ripley)

Geçtiğimiz PPV dönemi Crown Jewel ile başlayan Styles vs Judgment Day feudu tüm hızıyla devam ediyor. Hatırlarsanız Ekim ayı içerisinde Edge ile olan feudunu kazanan Judgment Day, AJ Styles’la feuda başlamıştı. Bu noktada Balor birçok kez Styles’ı kendi tarafına çekmeye çalışsa da Styles yanına eski dostları Gallows ve Anderson’ı alarak Judgment Day’e meydan okumuştu. Crown Jewel’da gerçekleşen Tag Team maçında Rhea Ripley faktörüyle Judgment Day maçı kazanmayı başarmıştı.

Rhea Ripley’in Edge’le gerçekleşen feud içerisinde de birçok kez kadın olmasının avantajını kullanarak takımına avantaj sağladığını görmüştük. Zaten diğer kadın menejer tiplemesinin yanında güçlü de bir karakter olan ve dövüşten kaçmayan Ripley, bir de cinsiyetinden ötürü kendisine saldıramayacağını bildiği face isimlere karşı birçok kez avantajı ekibine kazandırmıştı. Bu sayede Edge feudunun da kazanılmasında çok önemli bir etken olmuştu. Zaten heel bir stable olan Judgment Day, ister istemez sayısal avantajını maçlarına yansıtıyor. Bir de üzerine Ripley gibi bir karakter eklenince bazı durumlarda gerçekten karşı tarafın cevap vermesi zor olabiliyor. Bu açıdan Styles’ın yanında Gallows ve Anderson’ın olması çok önemli bir avantaj. Çünkü Gallows & Anderson & Styles üçlüsü, suni veya geçici bir birliktelik oluşturmuş değiller. Zaten daha önceki yazılarda da birçok kez belirttiğim gibi geçmişleri oldukça sağlam olan bir üçlü. Tüm bunlara rağmen Ripley faktörü sebebiyle Judgment Day hala feudda üstünlüğü elinde tutabiliyordu. Velhasıl 7 Kasım tarihli Raw’da tüm şartları eşitleyen bir gelişme yaşandı. 2021 yılında WWE’den ayrılan Mia Yim, 7 Kasım 2022 Raw’da return gerçekleştirerek The OC’ye katıldı ve Rhea Ripley’e saldırdı. Böylelikle artık her iki tarafta da üçer erkek ve birer kadın ismin olduğu, şartların tam anlamıyla eşitlendiği bir durum söz konusu.

Bu feudun devamlılığı açısından her iki ekibin liderlerinin bire bir maça çıkmaları da oldukça normal bir durum. Bir önceki Edge feudunda da yine Balor’un Edge ile bire bir maça çıktığını görmüştük. Daha önce bu ikili TLC 2017’de de karşılaşmış ve maçı Demon Finn Balor kazanmıştı. Ancak bu sefer işler çok farklı. Feudun gidişatı ve de Mia Yim’in geri dönüşünün anlamlı olabilmesi için maçı AJ Styles kazanmalı. Sonucun dışında maç içi aksiyonların oldukça iyi olacağını düşünüyorum. Her iki ismin köşesinde ekip arkadaşları da olacak. Yani maç her ne kadar bir War Games maçı olmasa da bir nevi katılımcı sayısı bakımından yine kaotik ve heyecanlı şeyler görmemiz oldukça olası duruyor. Ring içi zaten harika şeyler vaat ederken bir yandan ring dışı da acayip bir potansiyele sahip gerçekten.

Tahmin: AJ Styles

 


Singles Match for the WWE Smackdown Women’s Championship
Ronda Rousey(c) vs Shotzi

Extreme Rules’te kemeri Liv Morgan’dan geri alan Ronda Rousey, ilk PPV kemer korumasına Shotzi karşısında çıkıyor. Üzerinde çok büyük bir hikayenin dönmediği bu maç özelinde Shotzi, her ne kadar six-pack challenge maçını kazarak gelse de bir nevi geçiş rakibi olarak düşünebileceğimiz bir profil rolünde. Zaten Ronda Rousey gibi bir dominant karakterin kemerini çok hızlı bir şekilde çok ekstrem bir durum olmadıkça kaybetmeyeceğini düşünürsek de tahmin yapmak çok da zor değil. Dolayısıyla tahminim Ronda’ya gidecek.

Peki bundan sonra ne olacak? Aslında Ronda’nın bir önceki title reign’in çok kısa sürdüğünü ve bir cash in ile sonlandığını hatırlamaktayız. Bence bu Ronda’nın kemerini en az WM’ye kadar koruyacağının bir işareti. Nihayetinde Ronda’nın isminin hakkının bu title reign ile verilebileceğini düşünüyorum. Zaten WM’ye kadar kemerini tutarsa yaklaşık 6 aylık bir kemer koruması yapmış olacak. Bu da aslında görece uzun bir süre olarak düşünülebilir bence. WM döneminde ise bence Royal Rumble kazananıyla feuda girecek. Çünkü Smackdown’un kadınlar klasmanı bir hayli kısıtlı. Raquel sanki bir yandan pushlanacak gibi duruyor ama Ronda varken önü çok açık olur mu bilemiyorum. Sanki Royal Rumble’la beraber Becky veya eğer dönerse Sasha Banks ile bir feudu olacak gibi geliyor ama bakalım zaman bizlere ne gösterecek.

Tahmin: Ronda Rousey

 


Thriple Threat Match for the WWE United States Championship
Seth “Freakin” Rollins(c) vs Bobby Lashley vs Austin Theory

 Extreme Rules’ta gecenin son maçında Riddle’a kaybederek makus talihini devam ettireceğini düşündüğümüz Seth Rollins, Brock Lesnar’ın yardımıyla 10 Ekim Raw’da Bobby Lashley’i yenerek United States kemerinin yeni sahibi olmuştu. Aslında Extreme Rules öncesinde zaten Lashley’le kemer maçına çıkmış ancak Riddle’ın maça müdahalesiyle maça kazanamamıştı. 10 Ekim’de yapılan rövanş öncesindeyse Bobby Lashley promo keserken Brock Lesnar’ı da yendiğini hatırlatmış ve bunun üzerine Lesnar sürpriz bir return yaparak Lashley’e saldırmıştı. Bu şartlar altında oynanan maçı kazanan kişiyse Seth Rollins olmuş ve yıllar sonra WWE’de bir kemer kazanabilmişti.

Bu olaydan sonra Lashley, Crown Jewel için Lesnar’la feda girmişti. Crown Jewel’da yapılan maçı kazanan oldukça tartışmalı bir şekilde Brock Lesnar olmuştu. Lashley maç öncesinde Lesnar’a saldırıp tüm maçı da üstün götürmüşken, bir de üstüne Hurt Lock bağlamışken Lesnar onu ani bir tuş pozisyonuna getirmiş ve maçı kazanmayı bilmişti. Maç sonrasında da Lashley Lesnar’a saldırarak feudun devam edebileceğine dair işaretler vermişti.

Seth Rollins ise kemeri kazandıktan sonra bir süre Mustafa Ali’yle feuda girmişti. Ben aslında hazır Extreme Rules’ta Riddle’a kaybettikten sonra Riddle’ın kemer için bir hak iddia edeceğini düşünmüştüm ama ring içini de düşünürsek Mustafa Ali, fena bir seçim değildi. Hem de Seth’in title reign’ini uzatma adına iyi bir geçiş rakibi olabilirdi. Ama bu feud da çok fazla sürmedi. Çünkü Crown Jewel’dan sonra heel turn yapan Lashley, Lesnar’la olanların acısını Seth Rollins’ten çıkarmaya karar vermişti. Crown Jewel’dan hemen sonraki 7 Kasım tarihli Raw’da Seth, kemeri için bir Open Challenge başlatmış ve karşısına Mustafa Ali çıkmıştı. Ancak o esnade Lashley gelmiş, Mustafa Ali’yi saf dışı bırakarak onun yerini almıştı. Lashley daha maç başlamadan Seth Rollins’e girişmiş ve onu maça çıkamayacak hale getirmişti. Bunu fırsat bilen Money in the Bank kazananı Theory, cash in yapmak için ringe gelmiş ve hakeme çantayı vererek resmen kemer maçı hakkını kullanma kararı almıştı. Tam Seth’e A Town Down çekip tuşa gidecekken Lashley bir kez daha müdahil olarak hakemin ayaklarından tutarak ringin dışına çekmişti. Hakem o sırada yerde yatarken de Theory’e saldırmıştı. Theory tam count out’la maçı kaybedecekken son anda ringe dönmüş ancak o sırada da Seth’ten Curb Stomp yiyerek maçı kaybetmişti. Bu maçtan sonrasında Theory adını tarihe gelmiş geçmiş en kötü cash in’i yapan isim olarak yazdırmayı başarmıştı.

Ertesi hafta 14 Kasım tarihli Raw’da Lashley, kemerini geri alana dek Rollins’le uğraşmaya devam edeceğini açıklamıştı. Aynı gece Theory, vermiş olduğu saçma kararını açıklama şansı bulmuştu. Birçok kez ana kemer için cash in yapmayı denediğini ancak hep engellerle karşılaştığını söylemişti. Örneğin Summerslam’de cash in yapacakken Uso’lar karşısına çıkmıştı. Clash at the Castle’da cash in geldiğinde de Tyson Fury engel olmuştu. Bu esnada kendisiyle dalga geçen Dolph Ziggler’la maça çıkmış ve onu yendikten sonra son derece ciddi bir karakteri oynayarak kendisine saldırmıştı. Zaten selfie işlerini de bir kenara koymuş gibi gözüküyor, ayrıca sakallarını da biraz daha uzatmış. Bir karakter değişiminde olup olmadığını ileride daha net görürüz gibi geliyor. Aynı gece Seth Rollins ise kemerini Finn Balor’a karşı korurken maç sonunda Theory’nin saldırısına maruz kalmıştı. Maçın açıklandığı gün olan 21 Kasım Raw’da ise Mustafa Ali’yi yenen Theory, Lashley’le yüzlemiş ve üstün gelemeyince kaçmaya karar vermişti.

Bu maçı isim isim okumaya başlamadan önce arkasında fena olmayan bir hikayenin olduğunu ve de maç içi olarak da güzel şeyler vaat ettiğini söylemek gerekiyor. Bununla beraber ilk olarak Theory hakkında konuşmak gerek diye düşünüyorum. Hepimiz bundan birkaç ay önce Theory’nin bir nevi “Next Big Thing” olduğunu, WWE içerisinde dönem dönem şovları götüren bayrak isimlere nazaran dahi oldukça genç bir yaşta WWE’de bir yerlere gelmesini öngörüyorduk. Bunun etkisiyle Temmuz ayında yapılan MITB PPV’ine başta maç için açıklanmamasına rağmen sonradan dahil edilmiş ve maçı da kazanması sağlanmıştı. Bu sırada zaten US kemeri için de kemer mücadelesinde olan Theory, kemerini Seth Rollins’ten önceki şampiyon Lashley’e kaybetmişti. Bundan sonrasında Roman’dan sonraki şampiyon mu olacak soruları gündeme gelmişti. Üstte de belirttiğim gibi çantayı alır almaz üst üste iki PPV cash in yapmayı denemişti. Hatta ben de o dönem Roman hem Summerslam’de Lesnar’ı hem Clash at the Castle’da Drew’u yenip bir de cash in’den kurtulursa bu işi The Rock’tan başkası paklamaz yazmıştım. Tam da o dönem Vince McMahon’ın WWE’den emekli olduğu haberini almıştık. Hepimizin bildiği üzere Vince, Theory’i gerçekte de tutan bir isim. Kendisini de beğendiği için bunu keyfabe olarak da işlemiş, hikayelerde bir nevi torpilli bir karakter izlenimi verdirtmişti. Bunu zamanında Drew için de başka güreşçiler için de yapmıştı zaten. Ancak Theory’nin gerçekten Vince sonrasında hangi konumda yer alacağını hepimiz oldukça merak ediyoruz. Vince gittikten sonra Roman’ın bir promo’da kendisi için “artık babacığın burada yok” demesi ve üzerine tarihin gerçekten en kötü cash in’ini yapması bir tesadüf olabilir mi? Hakikaten bu seneki cash in’in en önemli cash in’lerden biri olacağını düşünürken ve bir de bu rolü Theory’e vermişken bir alt segment kemer olan United States kemerine cash in yapılmasının mantığı nedir? Theory bu durumu, Rollins’in WWE’deki en büyük şampiyonlardan biri olarak açıklamasını yapmıştı ama bence daha önce sıfırdan bir maçla gerçekleşen cash in’lerden bile kötü bir cash in’di. Hem kemer seviyesi olarak ana kemere yapmadı hem de fail oldu. Zaten fail cash in’ler bir güreşçinin kariyeri boyunca hep kötü imajlar yaratan bir unsurken bir de alt segment bir kemer için gerçekleşen bir fail’ın ilk defa yaşandığına şahit olduk. Bu gerçekten birkaç ayda Theory için nereden nereye geldik durumunun tam bir vücut bulmuş hali oldu. Birçokları şimdiden Triple H’in Theory’i gömmek için kazma küreği ortaya çıkardığı yorumlarında da bulunmaya başladı. Bu maç gerçekten Theory’nin ilk dönem kariyeri açısından oldukça önemli olacak. Damien Sandow veya Baron Corbin gibi daha önce MITB sahibi olup başarısız bir cash in’in etkisiyle kariyeri inişe mi geçecek yoksa Cena veya Strowman gibi başarısız bir cash in’e rağmen sağlam bir yerde mi duracak? Aslında Strowman ve Cena’yı örnek göstermek çok da doğru değil zira o isimler başarısız cash in’lerine rağmen isim ve güç olarak da çok önemli yerde duran kişilerdi. Theory ise o seviyeye aday birisiyken böylesine bir lekeye sahip olmuş olacak. Buradan kariyerini döndürmesi, en azından Vince’in şanslı çocuğu imajından kurtulmasını sağlayacak.

Lashley ise ben Roman ile Royal Rumble’da feuda girmesini beklediğim bir isimdi. Lesnar doğal olarak part timer takılırken bu sürede hem heel olacak hem de Lesnar’la feuduna kadar vakit dolduracak gibi. Bu ikilinin maçı öyle bir şekilde bitti ki zaten bu feudun devam etmemesi mucize olur gibi. O sebeple Lashley’in yeniden kemeri alması ve Lesnar veya onun da öncesi benim öngörüm Roman feud için gereksiz olur gibi.

Seth Rollins ise nihayet WWE içerisinde yeniden yükselişe geçmeye başladı. Riddle’la olan feudu karşılıklı galibiyetlerle sona erip bir nihayete ermese de sonucunda kemere yürüdü. Bundan sonrası için buradan galibiyetle çıkarsa önemli bir iş yapmış olacak gibi gözüküyor. Sonuç ne olursa olsun pinlenen ismin Lashley olmayacağını göz önünde bulundurursak ya Theory iyice batacak ya da Seth tam yükselişe geçecekken tekrardan duraksayacak. O sebeple tahmini de çok zor bir maç. Ben Seth’in kemeri koruma ihtimalini olası görsem de bir yandan Theory için de toparlanma maçı olabilir gibi geliyor. Yani cash in’le alamdığını burada tertemiz kazanabilir. Öbür türlü Triple H için de Thoery’i gömme senaryosu devreye sokma ihtimali gerçeğe dönüşecek gibi. Her ne olursa olsun sonuçları itibariyle ilgiyle izleyeceğim bu maçı.

Tahmin: Austin Theory

 



Men’s WarGames Match
The Bloodline (Roman Reigns & Solo Sikoa & Sami Zayn & The Usos(Jey Uso & Jimmy Uso)) w/Paul Heyman vs The Brawling Brutes (Sheamus & Ridge Holland & Butch) & Drew McIntyre & Kevin Owens

Tıpkı kadınlar War Games maçında olduğu erkekler War Games maçında da yine hikayelerin birleştirildiğini görmekteyiz. Ancak kadınlar maçına nazaran burada hikaye bütünlüğü bir tık daha ön planda diyebiliriz. Geçtiğimiz aydan beri feud içerisinde olan Uso’lar ve Holland & Butch ikilisine bu sefer Roman ve Sheamus da katılıyor. Ek olarak Bloodline aktif tüm üyeleriyle bu maç içerisinde yer alacakken Brawling Brutes da yanlarına Drew McIntyre ve Kevin Owens’i aldıklarını görüyoruz.

Clash at the Castle’da kemerlerini Drew McIntyre’a karşı bir diğer kuzeni Solo Sikoa’nun debut’unun etkisiyle korumayı başaran Roman Reigns, Ekim ayı dönemini Logan Paul ile beraber geçirmişti. Zaten Crown Jewel’a özel bir feud olduğunu bildiğimiz bu feuddan Crown Jewel’daki galibiyetiyle zaferle ayrılmıştı. Bununla beraber Crown Jewel dönemini Bloodline’ın diğer üyeleri olan takım kemerleri şampiyonları Uso’lar, Brawling Brutes üyeleri Holland ve Butch ile feudda geçirmişlerdi. Aslında bir süredir Imperium ile feudda olan Brawling Brutes, Sheamus’un kemeri Clash at the Castle’da Gunther’den alamamasının ardından Extreme Rules’ta Imperium’u yenerek durumu eşitlemişti. Bu galibiyetin etkisiyle 21 Eylül Smackdown’da Holland ve Butch ikilisi Uso’lara karşı kemer maçına çıkmışlar ancak Imperium’un maça karışmasıyla kemeri alamamışlardı. Sonrasında Rey Mysterio’nun Smackdown’a geçmesinin ardından Intercontinental kemeri için #1 contender olmasının etkisiyle o feud rafa kalkmıştı.

21 Ekim Smackdown’da Sikoa, Sami’nin yardımıyla Sheamus’u yenerken maç sonrasında Sheamus 4’e 1 yakalanarak Bloodline tarafından sakatlanmıştı. Tabi keyfabe olan bu olay sonucunda Shemaus bir süredir ringlerden uzak kalmıştı. Bu esnada 28 Ekim Smackdown’da Holland ve Butch ikilisi, Sami ve Sikoa’yı Bloodline içerisinde yaşanan karmaşanın ardından yenmeyi başarmışlardı. Bunun üzerine meşhur Ucey segmenti yaşanmış ve olay Crown Jewel’a sarkmıştı. Crown Jewel’da ise Uso’lar takım kemerlerini Holland ve Butch ikilisine karşı korumayı başarmışlardı. 11 Kasım tarihli Smackdown’da Bloodline ringde gövde gösterisi yaparken Sheamus, Holland ve Butch ile beraber geri dönüşünü gerçekleştirmişti. Velhasıl 5’e 3 olarak devam eden ring içi aksiyon sırasında Crown Jewel’de Karion Kross’u yenmeyi başaran Drew McIntyre’ın müziği çalmış ve ringe gelerek Brawling Brutes’a yardım etmişti. Brawling Brutes’un Imperium’la olan feudu sırasında bir face turn yaptığına şahit olmuştuk. Aslında Eylül ayında Clash at the Castle döneminde Sheamus ve Drew, Roman’ın rakibi olmak için maça çıkarlarken burada heel olan taraf Sheamus’tu.  Ancak Sheamus maçı kazanıp IC kemerinin peşine düşerken bir face turn gerçekleştirmişti. Tüm bunlarla beraber aynı gece yine Smackdown’da Uso’lar bu sefer kemerlerini New Day’e karşı korumayı başarmışlar ve bu sayede tarihin en uzun süreli takım kemeri şampiyonları unvanını da onlardan almaya hak kazanmışlardı.

Bütün bu olanların ardından Bloodline War Games’i kaldırabilecek tam kadroya sahipken face ekip bir kişi eksikti. 5.kişi kim olacak sorusunun cevabını ise 18 Kasım tarihli Smackdown’da bulmuştuk. Butch ile Sami Zayn arasında gerçekleşen Dünya Kupası maçı sonrasında her iki takım birbirlerine girmişler ve Roman herkese karşı üstünlüğü sağlamayı başarmıştı. Bunun üzerine son dönemlerde ekranlarda sakatlığı sebebiyle görmediğimiz Kevin Owens’ın müziği çalmış ve face ekibe katılarak sayıları eşitlemişti. Gecenin sonunda Roman’a stunner çekerek çok ciddi bir mesaj vermişti.

Maçın oluşum hikayesi bir yana tahmine geçmeden önce birkaç şeye değinmek istiyorum. İlk olarak işin Bloodline tarafında doğrusu ben Roman Reigns’in bir maç içi aksiyona gireceğini pek düşünmüyordum. 2022 yılında 2021 yılına nazaran çok daha az kemer korumasına çıkan Roman, zaten main eventer isimleri teker teker mağlup etmeyi başarmıştı. Bu sebeple zaten bir kemer koruması beklemezken en azından Bloodline’ın topyekün yer aldığı bu feud içerisinde kemer mücadelesiz de olsa aksiyonun içerisine girmesi beni sevindirdi. Öte yandan Bloodline içerisinde de Sami Zayn’in etkisiyle uzun bir süredir olası bir çatırdamanın altyapısının hazırlandığını görmekteyiz. Sami’nin kendi çabalarıyla bir şekilde kendini Roman’a kabul ettirip ekibin içerisine girmesi Jey Uso’nun hoşuna hiç gitmemekte. Burada memnuniyetsiz olan kişinin Jey Uso olmasının oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Hatırlarsanız Roman kemeri aldığı ilk dönemde ilk olarak kuzeni Jey Uso’yla feuda girmişti. Zaten tüm bunların sonucunda Jey, Jimmy’le beraber Roman’ın üstünlüğünü kabul ederek Bloodline mevzusunu oluşturmuşlardı. Hatta tüm bu dönemin etkisiyle Jey’in Main Event Jey lakabı aldığını da biliyoruz. Şimdi yine Jey, yine Roman’ı sorgulayıcı tavırlar söz konusu. Bu sefer herhangi bir akrabalık bağlarının olmadığı Sami’yi ötekileştirdiğini ve tüm bunların sonucunda da Roman’ın otoritesine zaman zaman karşı geldiğini görmekteyiz. Örneğin Sami’nin bir Uso olmasını asla kabullenemedi. Veya Logan’la olan feud’da Roman tüm bloodline’a bir ring içi aksiyona girmemesini söylerken Jey’in inadına gidip Logan’a saldırdığını gördük. Bunun dışında bir de tabi meşhur Ucey segmenti yaşandı. Burada da Sami’nin ne kadar mükemmel bir karakter olduğuna değinmeden geçemeyeceğim. İnsanlar 2.5 senedir devam eden Bloodline konularından belki de tam sıkılmaya başlayacakken gruba onların gelenekleriyle hiçbir alakası olmayan bir isim olarak kendini kabul ettirmeye çalışması, müthiş bir mizah unsuru olarak karşımıza çıktı. Ted Lassovari bir senaryoda Sami, birçok kez Roman zarar görmesin diye kendini hep ön plana attı. Tüm bu olanların top noktasıysa Ucey segmenti’nde yaşandı. Bir nevi iç hesaplaşma segmenti olarak planlanan bu ciddi olayda Jey, bir kez daha Roman’ı sorgularken Sami araya girerek Roman’ı sakinleştirmeye çalışmış ve Jey’in kendisini çok fazla Ucey hissetmediğini söylemişti. Bunun üzerine Jey büründüğü karakteri bozarak kahkahalarını zorla durdurmaya çalışmıştı. Ama bu bile Sami’nin ne kadar renkli bir karakter olduğunu gözlerimizin önüne sermiş ve Ucey sözcüğünü de hayatımıza katmasına sebep olmuştu. Tabi tüm bu keyfabe dışı olaylar zincirine bakarsak Jey’in bir kez daha Sami sebebiyle Roman’a karşı yavaş yavaş bir kez daha harekete geçici tavırlar da bulunabileceğine bir işaret olmuştu. Tüm bu hazırlanan altyapıya bir de 18 Kasım’da gerçekleşen Sami vs Butch maçında, Sami’nin maçı Jey yüzünden kaybetmesi de eklendi. Ring dışında diğer BB üyeleriyle kapışırken Jey anlık olarak ringe girmiş ve tam finisher çekip maçı kazanacak olan Sami’ye istemeden engel olmuştu. Bu esnada avantajı ele geçiren Butch maçı kazanmayı başarmıştı.

Ekibin diğer üyelerinden Solo Sikoa’nın ise Sami’yle çok iyi anlaştığını görmekteyiz. Biraz da isminin de etkisiyle abilerinden ayrı takıldığını da görüyoruz tabii. Jimmy’se pek bu olaylara karışmadan bir taraf seçmiş durumda değil gibi doğrusu.

Face taraftaysa Imperium’la olan feud içerisinde muhteşem bir performans gösteren Brawling Brutes’un yine önemli bir feudun içerisinde yer aldığını görmekteyiz. Burada aslında tüm face ekibin liderliğini bir nevi Sheamus yapıyor. Sheamus, aslında main eventer geçmişine sahip bir isim olmasına rağmen oldukça uzun bir süredir mid carder olarak takılıyor. Ancak kazanmış olduğu bu ivmeyle beraber sanki bir kez daha main eventer potasına çıkarak belki Royal Rumble’a kadar Roman’la bir kemer feuduna girebilir gibi geliyor. Zira 2 ay çok uzun bir süre ve mutlaka bir Smackdown’da kemer maçı olacaktır diye düşünüyorum. Bu kemer koruma maçının Sheamus üzerinden gerçekleşmesi oldukça muhtemel gibi. Öte yandan Drew McIntyre’sa Karion Kross’la olan feudunu bir kenara bırakmış gibi gözüküyor. Bu maçta önemli bir güç unsuru olarak Sheamus ve ekibinin yanında olacak. Ayrıca Roman ve Solo Sikoa’yla olan husumetini de unutmamak gerekiyor. Ekibin beşinci üyesiyse üzerinde durulması gereken bir isim. Aslında Kevin Owens’in Bloodline eksenindeki senaryolara daha öncesinde de müdahil olduğunu görmüştük. Sanıyorum ki bundan 2, 2.5 ay öncesinde Sami Zayn’e kendisini küçük düşürdüğünü ve Bloodline’dan uzak durması gerektiğini söylemişti. Bunun üzerine ayarlanan maçta Uso’lar Sami’nin eline sandalye vererek Owens’a vurmasını söylemişler ancak Sami bunu yapmamıştı. Bu olayın devamı gelmedi tabii. Owens’ın belki sakatlığının da bir etkisi olmuştur diye düşünüyorum. Tüm bunların yanında zaten Owens ve Sami ikilisinin geçmişinden söz etmeye gerek yok sanırım. Bu anlamda Bloodline’ın çatırdama senaryosu altyapısının oluşturulduğu evrede Kevin Owens’in beşinci adam olarak face ekibe katılmasının da oldukça manidar olduğunu düşünüyorum.

Ben burada oyumu face ekibe vereceğim. Her ne olursa olsun Bloodline’ın kendi aralarında bir anlaşmazlık yokmuşçasına maçı kazanıp gövde gösterisi yapacaklarına pek ihtimal veremiyorum. Belki Jey ile Sami’nin arasındaki gerginlik bir kez daha tırmanacaktır ve bu sayede face ekip bir avantaj elde edebilecektir. Bu sebeple pinlenen isim Zayn olabilir. Ek olarak her PPV’de kemerlerini tutan Bloodline’ın bir kez olsun kaybetmelerinin hikaye devamlılığı açısından da uygun olabileceğini düşünüyorum. Gerçi son Smackdown’da Sheamus ve ekibi maç için avantajı ele geçirdi. Bu da maça nasıl bir etki yaratır bilemiyorum.

Her ne olursa olsun ring içi olarak muazzam şeyler izleyeceğiz. Ek olarak hikayesel anlamda da dikkatle izlenmesi gereken bir maç olduğunu düşünüyorum.

Tahmin: The Brawling Brutes (Sheamus & Ridge Holland & Butch) & Drew McIntyre & Kevin Owens

 

--

3 hafta gibi bir kısa sürenin ardından Kasım ayında ikinci bir PPV izleyeceğiz. Klasikleşmiş Survivor Series konseptinin dışında olan bu PPV, içerisinde çok fazla kemer koruma bulundurmasa da sahip olduğu War Games konseptiyle bizlere bambaşka bir heyecan sunacağa benziyor. Bundan sonrasında 2023 Ocak ayına kadar yani Royal Rumble’a kadar bir PPV izleyemeyeceğimizi düşünürsek de WM yolunda bazı işaretler alabileceğimizi de düşünerek izlememiz gerekir kanaatindeyim.

Herkese iyi seyirler dilerim.

 

 

 

6 Kasım 2022 Pazar

Crown Jewel 2022 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri

 



WWE CROWN JEWEL 2022 – 5 Kasım 2022
Riyad, Suudi Arabistan – Mrsool Park

İki büyük PPV’nin ardından Ekim ayını Extreme Rules ile geçtikten sonra artık büyük bir PPV olarak adlandırılan Suudi Arabistan PPV’lerinden Crown Jewel ile Kasım ayını açıyoruz. Kasım ayını açıyoruz dememin sebebi yılların klasikleşmiş PPV’si olan Survivor Series’i de yine Kasım ayında izleyebileceğiz ancak bugünlük odak noktamız Crown Jewel. Her zaman WWE’nin yıllardır klasikleşmiş PPV’leri olan Royal Rumble, Wrestlemania, Summerslam ve Survivor Series’e özenle hazırlandığını biliyoruz. Crown Jewel’a büyük dememin sebebiyse, WWE’ye tüm bu PPV’lerden bile daha çok para kazandırması. Neticesinde bu bir hayır işi değil; bu bir kar ve para işi. WWE de her şirket gibi kar amaçlı olarak faaliyetlerini sürdürmek istediği için en çok para kazandığı bölgeye doğal olarak ismen büyük maçlar sunarak bu bölgedeki etkinliğine devam etmeyi hedefliyor.

Biraz bu coğrafyanın hoşlanacağı türden bir Match card’ın hazırlandığını görmekteyiz. Örneğin Giant vs Giant olayı aşağı yukarı 30 yıldır gerçekleşen bir konu. Her ne kadar WWE bünyesinde bu olayı çok uzun zamandır görmesek de geeklik düzeyinde güreşi takip etmeyen ancak bu konsepti seven kişilerce çokça tutan bir şey. Uzun süredir görmememizin temel sebebi de zaten artık bu maçların ring içi olarak bizlere pek bir şey vaat etmemelerinin kabullenilmesiydi. Ama tabi açıp Youtube üzerinden Khali vs Big Show maçının izlenme sayısına bakın. Bu bile kağıt üzerinde bu tarz maçların ne kadar ilgi çekici olabileceğini gösteriyor. Geeklik seviyesinde olmayıp, güreş kültürüne sonradan adapte olmaya çalışan Arap seyirciler içinse Strowman vs Omos maçı bir görsel şölen sunuyor. Öte yandan Summerslam sonrasında uzun bir ara vermesini beklediğimiz Lesnar da Arabistan şovuna özel bir geri dönüşte bulunuyor. Bu sefer yarım kalmış bir mevzuyu tamamlamak adına Lashley ile maça çıkıyor.

Main event ise hakikaten çok enteresan. Yine Amerika’da olsa çok ciddi tepkiyle karşı karşıya kalınılabileceğini düşündüğüm bir maç. Youtuber Logan Paul, 2.5 senedir ana kemeri elinde tutan Roman Reigns’e karşı kemer maçına çıkıyor. Olaya her ne kadar biraz sığca yaklaşıyor gibi görünsem de en altta, maç değerlendirmesinde pek de öyle olmayacağını söyleyebilirim.

 

Six-Man Tag Team Match
The O.C (AJ Styles & Luke Gallows & Karl Anderson) vs The Judgment Day (Finn Balor & Damian Priest & Dominik Mysterio) w/Rhea Ripley

Wresltemania döneminden bu yana Edge ekseninde hikayelere devam eden Judgment Day, Extreme Rules sonrasında Edge dışı bir feud ile karşımıza çıkıyor. Hatırlarsanız geçtiğimiz PPV olan Extreme Rules’te, grubun eski lideri ve kurucusu Edge ile yeni lider Finn Balor, “I Quit” maçında karşı karşıya gelmişlerdi. Aslında feudun son maçı olması beklenebilecek türden bir maçtı. Zira I Quit’in anlamı bildiğiniz üzere, birebir olarak “Pes Ediyorum” anlamına geliyor. Bu sebepten dolayı da iki taraftan biri pes edecek ve bu sayede feud bitmiş olacaktı. Ancak maç içerisi pek de öyle geçmedi diyebiliriz. Maç doğal olarak No DQ şeklinde olduğu için Judgment Day’in tüm üyeleri maça dahil oldular. Rey elbette ki Dominik’in heel turn yapması sebebiyle bu feudun bir parçası olarak Edge’e yardıma geldi ancak sayı dezavantajı sebebiyle yeterli olmadı. Velhasıl en son Edge tüm olanaksızlığa rağmen maçı kazanabilecek noktaya gelirken, Ripley bir kez daha kadınlığını kullanarak Edge’in kendisine vuramayacağını bilerek kendisini ortaya attı. Bunun üzerine Edge’in eşi Beth Phoenix yardıma geldi ancak işler bir kez daha Judgment Day’in lehine dönüştü. Tüm bu kaostan yine sayı avantajıyla üstün gelen Judgment Day, Beth Phoenix üzerinden oynayarak Edge’i çok zor duruma düşürdü. Balor; Edge’i pes ettirmek için her şeyi denerken en sonunda pes etmemesi halinde yüz üstü yatan Phoenix’in kafasına sandalye yerleştirip başka bir sandalyeyle ona vurmayı tehdit ettiler. Çaresiz kalan Edge eşini kurtarmak adına pes ettiğini mikrofona söylemiş ancak Ripley durmayarak Beth’in kafasına sandalyeyle vurmuştu. Bu film gibi senaryo, kağıt üzerinde sona ermiş gibi gözükürken Edge bir kez daha intikam için gelir mi diye de düşünmüyor değilim.

Extreme Rules öncesinde bu Edge ekseninde feud devam ederken, Balor birlikte mazileri olan Styles’ı da Judgment Day’e katılması için ikna çalışmalarına başlamıştı. Hatta bir an Styles, Rey ile takım olup Judgment Day’in karşısına çıkarken Rey ile maç sonrasında bir tartışma yaşamıştı. WM döneminden bu yana Judgment Day senaryosu içerisinde o kadar çok turn gördük ki bir an acaba Styles da heel turn yapar mı diye aklımızdan geçti. Hatta belki Extreme Rules içerisindeki maça dahil olup iyilerin mi yoksa kötülerin mi tarafında yer alacağına karar verebilir diye de düşünceler vardı. Styles o maç için tarafsız olmayı seçerken, 10 Ekim tarihli Raw’da Balor bir kez daha Styles’ı ikna etme çabaları içerisine girmişti. Styles başta bunu kabul etmiş gibi gözükmüş ve hatta “elbette ki kardeşlerimin yanında yer alacağım” diyip Balor’a sarılmıştı. Bu esnada tekrar mikrofonu ağzına götürüp, “ama bahsettiklerim sizler değilsiniz” diyerek entrance noktasına pası atmış ve birden Gallows ve Anderson’ın return’üne şahit olmuştuk.

Gallows, Anderson, Styles ve Balor’ın geçmişini bilmeyenler vardır diye düşünüyorum. Bu dörtlünün Japonya’ya kadar uzanan bir geçmişi bulunmakta. Bu sebeple biraz Bullet Club’tan söz etmek gerekebilir. Bullet Club; Japonya’da bulunan bir güreş federasyonu olan New Japan Pro Wrestling (NJPW) içerisinde bir stable. 2013 yılından bu yana da NJPW içerisinde çeşitli isimlerin liderlikleri altında faaliyetlerine devam etmekte. Tabi bu bizlerin alıştığı Amerikan güreş endüstrisi bünyesi için çok alışık olmadığımız bir durum ancak nWo’nun bile çıkış fikrinin Japonya’dan alındığını atlamamak gerek.

2013 yılının Mayıs ayında Prince Devitt yani Finn Balor, o dönemki takım arkadaşı Taguchi’ye ihanet ederek Karl Anderson ve birkaç Japon olmayan güreşçiyi de yanına alarak bir stable kurdu. Yılın sonlarına doğru gruba Young Bucks ve Doc Gallows (Luke Gallows) da eklendi. Böylelikle Anderson ve Gallows, Balor’ın önderliğinde 2013-2014 yıllarında Bullet Club içerisinde Japonya’da güreştiler. 2014’te stable’ın liderliğin AJ Styles aldı ve 2016’daki WWE debut’una kadar buradaki liderliğini devam ettirdi. Styles 2 senenin ardından ayrılıp liderliği Kenny Omega’ya bırakırken, 2016 Royal Rumble’da WWE debutunu gerçekleştirdi. Hemen birkaç ay sonra Nisan ayında Gallows ve Anderson da bir takım olarak WWE debutlarını gerçekleştirdiler (Takım debut’u diyorum çünkü Gallows zaten WWE içerisinde yıllar öncesinde de bulunuyordu.). Çok süre geçmeden bu üçlü Bullet Club’a referans ederek Club ismi altında birleştiler ve bir süre birlikte senaryolarda yer aldılar. Balor’ın ise o dönem sakat olduğunu hatırlatmakta yarar var.

2018 yılında Styles; Gallows ve Anderson ile yolları ayırsa da 2019 yılında bir Reunion gerçekleşti. Bu sefer Club ismi bir kenara bırakıldı ve O.C ismini kullanmayı tercih ettiler. Gallows ve Anderson ikilisi bu dönemde takım kemerlerini kazandılar ve Styles da U.S kemerini kaptı. Ancak pandeminin 2020 yılına olan etkisiyle beraber Gallows ve Anderson’ın şirket ile ilişiği kesildi. 2 sene sonrasındaysa Triple H döneminde bu feud neticesinde geri dönüşlerini gerçekleştirdiler.

Oldukça uzun mazileri olan bu dört ismin hep birlikte feudlarda yer almaları oldukça güçlü referans noktalarını oluşturuyor. Ben Judgment Day’in Extreme Rules sonrasında bir kez daha gelip gelebileceğini düşünmüyorum. Gallows ve Anderson da return yapmışken maçı face takım kazanacaktır.

Tahmin: The O.C (AJ Styles & Luke Gallows & Karl Anderson)

 

Singles Match
Brock Lesnar vs Bobby Lashley

Summerslam’de gerçekleşen Last Man Standing maçında Roman’dan kemeri alamayan Brock Lesnar’ın WWE’ye ve güreşe uzun bir süre ara vereceğini düşünüyorduk. Zira Roman ile yaptığı “tarihin en büyük maçları” adıyla reklamlanan maçlardan üst üste yenilgilerle ayrılınca, en azından bir süre ekranlardan uzak kalmasının uygun olacağını düşünüyorduk. Ancak Lesnar, 2, 2.5 aylık bir ortalama aranın ardından bu sefer yarım kalan bir feudu devam ettirebilmek adına Lashley’in karşısına çıkmak için geri döndü. Yazının başında da belirttiğim gibi artık Suudi Arabistan PPV’leri de büyük isimlerin ve büyük maçların olması gerektiği bir olgu. Bu sebeple Lesnar’ın dönüşünü de bu anlamda değerlendirmenin uygun olduğunu düşünüyorum.

Her iki isim de 2000’li yıllarda WWE bünyesindeki ilk dönemlerinde önemli etkilerde bulunmuşlardı. Tabi Lesnar’ın WWE’de yaptıkları elbette ki Lashley ile kıyaslanamayacak derecede büyük ancak her iki ismin WWE sonrasında MMA yetenekleriyle de ne kadar da ciddi ve dominant isimler olduklarını görebiliyoruz. Ayrıca Lashley’in yine ilk WWE dönemi sonrasında özellikle TNA’de yaptıkları da yine Lesnar seviyesine yakın şeylerdi.

Lesnar 2012 yılında yaptığı return’ün ardından tarihte çok az kıyaslanabilecek kişiler listesine girdi. Lashley ise 2018 yılında return gerçekleştirdikten sonra Lesnar’a yakın olan dominantlık seviyesini sürdürdü. Elbette ki Lesnar çıtayı arşa yükselttikçe Lashley ise biraz daha gölgesinde mücadele etti. Ama her ne olursa olsun bu ikilinin feudları ve olası maçları bir nevi Titan vs Titan klasmanında değerlendirilebilecek türdendi.

Bu feudun çıkış noktasına bakarsak Şubat 2021 tarihine kadar dönmemiz gerekiyor. Elimination Chamber 2021’de Drew McIntyre WWE kemerini Elimination Chamber maçında koruduktan sonra Lashley kendisine saldırmıştı. Bunu fırsat bilen o zamanın Mr.Money in the Bank’i Miz; cash in yaparak Drew’dan WWE kemerini almayı başarmıştı. 1 Mart 2021 tarihli Raw’da Lashley, Miz’i yenerek de kemeri kendisinden almış ve 196 gün sürecek olan title reign’ini başlatmıştı. Bu 196 gün içerisinde kemerini Miz, Drew McIntyre, Braun Strowman, Kofi, Goldberg ve Randy Orton gibi isimlere karşı korumayı başarmıştı. Ancak 13 Eylül tarihli Raw’da kemerini Randy Orton’a karşı korumayı başardıktan sonra Big E kendisine cash in yapmış ve WWE kemerinin yeni sahibi olmuştu. Ardından kemerini geri almaya çalışmış ancak başaramamıştı.

1 Ocak 2022’de planlanan Day 1 PPV’inde ise WWE kemeri şampiyonu Big E’nin kemerini Seth Rollins, Kevin Owens ve Lashley’e karşı koruması planlanmıştı. Aynı gece Universal kemeri için yapılması planlanan Roman Reigns vs Brock Lesnar maçıysa Roman’ın Covid-19 protokollerine girmesi sebebiyle iptal edilmiş ve bu sebeple Lesnar, WWE kemeri için yapılması planlanan fatal 4-way maçına eklenmişti. Maça sonradan eklenen Lesnar, şampiyon Big E’yi pinleyerek WWE kemerinin yeni sahibi olmuştu.

Ocak ayının sonunda Royal Rumble’da ise bu iki isim nihayet WWE tarihinde ilk kez karşı karşıya gelmişlerdi. Ortada WWE kemerinin de olduğu bu maçı Roman Reigns ve Paul Heyman’ın da etkisiyle Lashley kazanmış ve kemeri Lesnar’dan almayı başarmıştı. Ancak aynı gece Royal Rumble maçına dahil olan Lesnar, Royal Rumble maçını kazanarak Wrestlemania’da ana kemer maçına çıkma hakkı elde etmişti. Bu şovdan bir ay sonra 19 Şubat 2022 Elimination Chamber’da ise Lesnar, Lashley’in kemerini koruyacağı Elimination Chamber maçına dahil olmuş ve kemeri yeniden kazanmıştı. Maç içerisinde Seth Rollins’in Theory’e çektiği Buckle Bomb, Lashley’in içinde durduğu fanusa doğru yapılınca fanus kırılmış ve Lashley’in üzerine gelmişti. Bunun üzerine de Lashley herhangi bir şekilde aksiyona girmeden kemerini kaybetmişti. Tabi burada WM için planlanan Roman vs Lesnar maçının önemini iyice arttırmak için kemerin bir şekilde Lashley’e de zararı olmadan Lesnar’a geçirilmesi planlanmıştı. Bu olaydan yaklaşık 1 ay kadar sonra Lashley return yapmış ancak hiçbir şekilde aksiyona girmeden kaybettiği ana kemeri için aksiyona girmemişti. Roman vs Lesnar feudunda ve Road to WM senaryosunda kafamda oturtamadığım tek detay da buydu doğrusu. Zira Lashley WM dönemini sakat geçirmemiş, return yaparak Omos ile maça çıkmıştı ve hatta onu yenmeyi başarmıştı. Lesnar ise beklendiği gibi Roman’a kaybederek kemerlerin Roman’da birleşmesine sebep olmuştu. Belki ileride Lashley bu olayları da hatırlayarak Roman’ın elinde tuttuğu iki ana kemer için de hak iddia edebilir diye düşünüyorum. Zaten Roman’ın maç yapmadığı tek tük main eventer’lardan bir tanesi de Lashley. Tüm bu olanları hatırlatarak Royal Rumble döneminde Roman’dan bir maç isteyebilir diye düşünüyorum.

WM sonrasında Lesnar Summerslam dönemine kadar WWE’de gözükmezken Lashley ise yaz aylarını Theory’den aldığı United States kemeriyle geçirdi. Summerslam’de Lashley kemerini Theory’e karşı rövanş maçında korurken Lesnar ise bir kez daha Roman’ın karşısına çıktı ancak mükemmel geçen maçın sonucunda yine Uso’ların etkisiyle Roman kendisini yenmeyi başardı. Lesnar bir kez daha ekranlara ara verirken Lashley ise bir süreliğine Ciampa ve Miz gibi isimelerle feud’a girerek kemerini korudu. Clash at the Castle sonrası Raw’da Seth Rollins ile ortada kemerin olduğu bir maça çıktı ve Riddle’ın Seth Rollins’e olan müdahalesiyle tittle reign’ini sürdürdü.

10 Ekim tarihli Raw’da Seth Rollins’in bir kez daha Lashley ile kemer maçına çıkacağı açıklandı. Maç öncesinde Lashley, WWE içerisinde yendiği isimleri sayarken Lesnar’dan da bahsetti. Bunun üzerine Lesnar oldukça sürpriz bir return yaparak ringe geldi ve Lashley’i sakatlayarak kemerin Rollins’e geçmesine vesile oldu. Böylece bu iki büyük ismin de maçı Crown Jewel için duyurulmuş oldu. Daha öncesinde de belirttiğim üzere bu isim bizlere aktarılan güçleri bakımından birbirlerine yakın isimler. Daha öncesinde WWE’de sadece bir kez maça çıktılar ve onda da Lashley temiz olmadan Lesnar’ı yenmeyi başardı. Zaten bu feud süreci boyunca da oldukça güç gösterisi şeklinde geçen kaotik süreçler de bizlere yaşattılar.

Ben keşke bu feudun çok daha dengeli bir şekilde işlenseydi diye düşünmüyor değilim. Baktığınız zaman Lesnar, WM ve Summerslam olmak üzere Roman Reigns’e üst üste iki kez kaybetti. Hatta Crown Jewel 2021’i de sayarsak üst üste üç kere Roman’a maç kaybetti. Bu süre zarfında kemerini kaybetti ve iki kemerin Roman’a geçmesini sağlayarak onun büyüklüğüne büyüklük kattı. Yani Lesnar’ın kesinlikle bir galibiyete ihtiyacı var diye düşünüyorum. Burada da Lesnar’ı kaybettirirseniz bir kez daha kaybetmiş olacak. Bu başka birisi için sorun olmayabilir ancak Lesnar klasmanında birisinin bu kadar üst üste maç kaybettirilmemesi gereklidir. Çünkü buradaki dengeyi çok iyi tutturmak gerekiyor. Normalde Lashley elbette ki Lesnar’ı yenebilecek bir isim. Zaten Lesnar’ı yenme ihtimali olan birisini Lesnar’ın yenmesi, onun karizmayı da kurtarabilmesi için oldukça ideal gözüküyor. Ben bu sebeple Lesnar’ın maçı kazanacağını düşünüyorum. Bu feud uzar mı bilemiyorum ama biraz da yukarıda bahsettiğim gibi Lashley’in ben Roman’ın karşısına yeni yıldaki ilk rakibi olarak çıkacağını düşünüyorum. Yeni yıla kadar da girdiği feudlardan galibiyetle ayrılacaktır. Lesnar’ın ise bundan sonraki yolunu merak etmekteyim.

Tahmin: Brock Lesnar

 

Steel Cage Match
Drew McIntyre vs Karrion Kross w/Scarlett

Yaz aylarından bu yana devam eden bu iki ismin feudunun ilk maçı geçtiğimiz ay Extreme Rules’da yapılmıştı. Strap Match olarak planlanan mücadeleyi Scarlett’ın da yardımıyla Karrion Kross kazanmayı başarmıştı. Maç başlamadan önce iki isim de birbirlerine girmişler ve maç içi aksiyon oldukça geç başlamıştı. Maçı da genel olarak Drew üstün götürmüş ancak Scarlett’ın maça dahil olup Drew’un yüzüne biber gazı sıkmasıyla avantajı elde eden Kross, maçı kazanmayı başarmıştı. Ortalama bir maçtı ve özellikle NXT takip etmeyip Kross’a çok hype’lanamayan seyircilerin de maçın içerisine çok giremediğini düşünmekteyim.

Kross’un WWE’ye gelişinden itibaren izlenen senaryo zaten bizlere Extreme Rules’ta maçın Kross tarafından kazanılacağını gösteriyordu. Öte yandan Drew ise bu maçın ardından Kross’un peşini bırakmadı ve kendisiyle olan feudunu devam ettirircesine ona arka alanda saldırdı. Zaten böylesine bir maç sonunun ardından feudun devam etmesi kadar da normal bir şey bulunmuyor. Üstüne üstlük bu sefer de maç Steel Cage olarak duyurulmuş durumda. Bu belki bir nebze Scarlett’ın etkisini azaltabilir. Bununla beraber Drew’un Clash at the Castle’daki mağlubiyetinin ardından Extreme Rules’ta da mağlup geldiğini görüyoruz. Bence bu feudun son bir maça taşınabilmesi için bu maçı Drew McIntyre’ın kazanması gerekiyor. Face bir ismin Suudi Arabistan’da galip gelmesini de oldukça makul görüyorum. O sebeple tahminimi Drew’dan yana yapacağım.

Tahmin: Drew McIntyre

 

Singles Match
Braun Strowman vs Omos w/MVP

Dev güreşçilerin kapışmalarını seven arkadaşlarımız için altın bir fırsatla karşı karşıyayız. Great Khali, Big Show, Kane, Big Daddy V ve daha aklıma gelmeyen nice uzun boylu, dev ve dominant isimleri WWE bünyesinde yıllarca izledik. Bu isimlerin aralarındaki maçlar görsel açıdan her zaman da ilgi çekici gelmiştir. Kağıt üzerinde en azından sonucu merakla beklenen ve de gerçek bir güç gösterisine dönmesi beklenen maçlardır. Ring içi olarak ne kadar kısıtlı olsa da veya ne kadar sıkıcı anlar izletebilseler de yine de bunlar da güreşin içerisinde var. Profesyonel güreş öyle bir şey ki ring içerisinde bizlere fazlasıyla esneklik ve çeşitlilik sağlayabiliyor.

Bu tarz maçların 2022 versiyonunda WWE’ye geri dönen Braun Strowman ile Strowman’dan bile uzun ve iri olan Omos karşı karşıya geliyorlar. Haziran 2021’de WWE’den ayrılan Strowman, bu yılın Eylül ayında geri dönüş gerçekleştirdi. Her ne kadar geri dönüş yaptığı süre boyunca çok ciddi bir feudun içerisinde yer almayıp daha çok tag team bazında Alpha Academy ile uğraşan Strowman, halen bir main eventer bir isim. WWE’nin 2010’lu yılların ortalarından itibaren Shield üçlüsü, Bray Wyatt, K.O ve Strowman gibi isimleri eski dönemin main eventer’ları ile harmanlayarak ilerleme stratejisi sergilediğini görmüştük. Bu kapsamda Strowman, WWE içerisinde gerçekten önemli işler başardı. Bu sebeple geri dönüş gerçekleştirmesi, kısıtlı olan main eventer klasmanında artı bir unsur oldu.

Omos ise Strowman’ın yokluğunda WWE içerisindeki dev isim boşluğunu doldurmaya çalıştı. Fakat Omos’un birçok dev güreşçide olan kronik problemlere sahip olduğunu görüyoruz. Bir kere ring içi fazlasıyla kısıtlı. İkincisi oldukça yavaş. Üçüncüsüyse mikrofon yeteneği çok kötü. Bu sebeple yanında MVP gibi bir menejere ihtiyaç duyuyor. Gerçi MVP’nin Lashley’in tarafından Omos’un tarafına geçmesi çok da bir şeye etki etmemiş gibi gözüküyor. Zira Omos, Wrestlemania dönemi ve sonrasında Baclash’te Lashley ile olan feudunu ve maçlarını kaybetti. Bu kayıplardan sonra da bir süredir ciddi bir feud içerisinde görev almıyor. Ancak tabi ki Suudi Arabistan şovu olduğu için ve de hazır Strowman da geri dönüş yapmışken bu iki dev ismi aynı ringin içerisine sokmak da mantıklı bir hareketti. Zaten feudun çıkış noktası da “Monster of all Monster”ın kim olduğunu belirlemek. Bu noktada Strowman’ın Omos’a ve hatta tarihteki diğer birçok dev isme göre avantajlı ve kendine has bazı özellikleri var. Strowman, boyuna göre gerçekten hızlı bir ve çabuk bir isim. Bu da onun ring içi yapabileceklerini çeşitlendirebiliyor. Öte yandan mikrofon yeteneği süper olmasa da karizması sayesinde hem heel hem face rolleri iyi oynayabiliyor. Bu sebeple de zaten geçici bir main eventer olarak görülmemesi gereken bir isim. Tabi Roman’ın title reign’in ilk döneminde Strowman ile olaylara girmesi belki kısa vadede ana kemer mücadelesine veya main event maçlarına girmesine bir engel olabilir ancak orta vadede mutlaka Strowman bu tarz mücadelelerin içerisinde yer alacaktır. Tüm bu sebeplerden ötürü ben maçı Strowman’ın kazanacağını düşünüyorum. Bir ring çökmesi olayı da görebiliriz gibi geliyor.

Tahmin: Braun Strowman

 


Tag Team Match for the Undisputed WWE Tag Team Championship
The Usos (Jey Uso & Jimmy Uso)(c) w/Solo Sikoa & Sami Zayn vs The Brawling Brutes (Ridge Holland & Butch)

En son kemerlerini bir PPV’de Ağustos ayında Summerslam’de koruyan Uso’lar Clash at the Castle’ı ve Extreme Rules’u boş geçmişlerdi. Bu süre zarfı içerisinde Sami Zayn’in ve en küçük kardeşleri Solo Sikoa’nın da Bloodline’a katılmasıyla iyice güçlenmişlerdi. Gerçi Sami ile Jey’in arasının en başından beri Roman’a rağmen iyi olmadığı ortada. Zaten olayın bir yerde patlayacağı belli oluyor. Özellikle Sami’nin onursal üye olması Jey’in sinirini en çok bozan şeylerden biri. Ancak bu patlamadan önce Sami’nin Bloodline hikayesine getirdiği muziplik ve komiklik unsuru çok ciddi derecede izlenebilirliği ve işin eğlence boyutunu arttırıyor. Bu seyirci reaksiyonlarına da yansıyan bir durum. Özellikle 28 Ekim Smackdown’da aslında oldukça ciddi geçmesi gereken bir segment, inanılmaz boyutlara ulaştı. The Brawling Brutes; Sikoa ve Sami ikilisini Bloodline içerisinde yaşanan iç karmaşadan yararlanarak yenmeyi başarmıştı. Bunun üzerine Jey, Sami’ye iyice sinirlenmişti. Sami de Tribal Chief’in de barış istediğinden bahsedince, Jey; Tribal Cheif’in dedikleri umurumda bile değil demişti. Ortalık tam gerilecekken Sami araya girmiş ve Jey’in bu aralar kendisini “Ucey” hissetmediğini söylemişti. Bunun üzerine Jey gülme krizine girerek oynaması gerektiği karakteri fazlasıyla bozmak durumunda kaldı. Bir yandan ciddi durmaya çalışırken bir yandan da gülmesini tutamadı. Tabi Roman ve Sami olayı toparlamaya çalışıp segment’i daha da komik hale getirmeyi başardılar. Zaten seyirciler de Sami’nin etkisiyle tüm bu olanlara çok güzel tepkiler verdi. Bunun sonucunda da Sami bir onursal üyeden çok bir Uso olmaya çok yaklaştı. Jey zaten ondan önceki hafta Logan’ın Smackdown’a gelmesi üzerine yine Roman’ın sözünü yıkarak Logan’a saldırmıştı. Roman’ın ilk title reign döneminde Jey ile olan feudunu zaten hatırlamaktayız. Jey’in bir kez daha Roman’ın liderliğine karşı gelip gelmeyeceğini ve bu Bloodline olaylarının nereye bağlanacağını oldukça merak etmekteyim.

Brawling Brutes ise bir süredir Sheamus’un Gunther ve Imperium ile girdiği feud’un bir parçası olarak karşımıza çıkmaktaydı. Gunther’in Sheamus’u yenerek Intercontinental kemerini koruduğu Clash at the Castle’ın ardından geçtiğimiz ay Extreme Rules’ta bu iki takım mükemmel bir Good Old Fashioned Donnybrook maçı izletmişlerdi bizlere. Bu maçı kazanan Brawling Brutes aslında feudun devamı açısından önemli bir galibiyet almıştı. Doğrusu ben hem takım bazında hem de Sheamus ve Gunther arasında oldukça sert geçen bu feudun bir sonraki PPV’ye de sarkmasını bekliyordum. Zaten 23 Eylül Smackdown’da Holland ve Butch ikilisi Uso’lara karşı kemer maçına çıkmış ancak Imperium’un ring kenarında yer alan Sheamus’a saldırmasının da etkisiyle Uso’lar kemerlerini korumayı başarmışlardı. Zaten sonrasında Rey’in IC kemeri için #1 contender olmasıyla Imperium vs Brawling Brutes feudu rafa kalkmış ve senaryo Bloodline’a doğru kaymıştı.

21 Ekim Smackdown’da Sikoa’nın Sami’nin yardımıyla Sheamus’u yendiği maçın ardından Sami, Sikoa, Jimmy ve Jey; Sheamus’a 4’e 1 saldırarak onu sakatlamışlardı. Ertesi hafta da biraz üstte bahsettiğim olaylar yaşanmış ve Butch galibiyeti kaptıktan sonra da her iki takımın rövanş maçı Crown Jewel için duyurulmuştu. Tahmini çok zor bir maç gibi gözükmeyen bu maç için Uso’ların kemerlerini koruyacaklarını düşünmenin zor olmaması gerek diye düşünüyorum. Bu maçtan ziyade Sami ve Jey çerçevesinde gelişen olayların bir iç kargaşaya dönüşmesi muhtemel. Gerçi Sami Suudi Arabistan’da güreşmeyi reddetmesinden dolayı hiçbir Suudi Arabistan şovunda yer almadı. Bu şovda da bulunmayacağını düşünürsek en azından işin o tarafında pek de bir gelişme görmeyebiliriz.

Tahmin: The Usos (Jey Uso & Jimmy Uso)

 

Bray Wyatt brings mystical energy to WWE Crown Jewel

Uzun süren QR code’ların, White Rabbit şarkısının yankılarının ve de gizemli mesajların sonunda Bray Wyatt şanına yaraşır bir şekilde Extreme Rules’ta return’ünü gerçekleştirdi. Bu geri dönüşle alakalı olarak fikirlerimi Crown Jewel PPV’inde belirtmek uygunmuş. Anladığımız kadarıyla geri dönüşünden bu yana yine mesajlar ve yine QR Code’lar içerisinde kaldığımız bu ortamda Bray Wyatt, yine “mistik bir enerji” getiriyor olacak.

Husky Harris zamanlarından Bray Wyatt’a evirilme süreciyle bir güreşçinin nasıl doğru bir planlamayla kariyerini toparlayabileceğine şahit olmuştuk hepimiz. Gerçek şu ki Bray Wyatt, rol yapma yeteneği üst düzey olan ve mikrofon konusunda oldukça yetenekli olan bir isim. Tüm bunların yanında ring içi olarak da fiziğinin yettiği unsurda oldukça iyi işler yapıyor. Böyle bir yeteneğin 2021 yılında release edilmesi hakikaten facia bir karardı. Neyse ki Triple H son derece doğru bir hamle yaparak önemli bir main eventer’ı WWE’ye geri döndürdü. Main eventer diyorum çünkü 2015 yılından itibaren Bray Wyatt karakteri birçok farklı döngüde ilmik ilmik işlenerek bir main eventer statüsüne yerleştirildi. Undertaker sonrasında mistik karakter tekelini elinde bulundurabilecek yegane isim boyutunda şu anda. Zaten artık mistik olayların çok fazla olmadığı bir ortam içerisinde bulunsak da sonuçta bu tarz olaylar da bu işin bir parçası. Tüm bunlarla özdeşleşen ve Post-Undertaker sürecini götürebilecek tek ismin de kaybedilmesi gerçekten çok kötü bir işti. Ancak bu kötü işten dönüş de gerçekten Wyatt’ın ve Fiend’in tüm karakterini yansıtan mükemmel bir dönüştü. QR Code’ların kullanımı ve içerdiği mesajlarla onları çözümlemek isteyen kişiler için olağanüstü bir keyif yaşattılar. Öylesine güzel işlendi ki; Bir PPV’in son anları yani bir PPV’yi kapatan isim tüm bu gizemli mesajların arkasındaki isim olan Bray Wyatt’tı.

Geri dönüş yaptığından bu yana herhangi bir aksiyon içerisinde görmedik kendisini. Zaten tek bir ana kemerin olduğu ve bu ana kemer içerisinde bambaşka bir senaryonun olduğu bir ortamda direkt bir aksiyona sokmak kendisini oldukça haksızlık olurdu. Zaten Roman’dan bir önceki Universal şampiyonu olan bir isim olarak Roman ile bir feudu bulunmaktaydı. Bunun dışında bu kadar iyi işlenen gizemli olay örüntüsünün ardından bunun yine aynı güzellikte devam etmesi de beni çok sevindirmekte. Şunu gördük ki Fiend karakteri artık anladığımız kadarıyla yok. Ya da şimdilik yok belki bir Return gerçekleştirecek. Bununla beraber tüm bu WWE serüveninde birilerinin hizmetkarı olan bir Bray Wyatt izlenimini almaktayız. Şu ana kadar aslında gerek Wyatt Family gerekse de Fiend dönemlerinden bağımsız olarak normal bir insan olan Bray Wyatt’ı izlemekteyiz. Ancak arkasında kendisini yönlendiren veya kendisini manipüle edip kötü yollara sürükleyen bir isim var gibi. Bu Bray Wyatt’ın kendisi olabilir. Yani Wyatt akıl hastası bir karakter olabilir ki QR Code’ların birinde böyle de bir mesaj bulunmaktaydı. Ya da bu isim Uncle Howdy adında ilk defa gördüğümüz ve duyduğumuz bir karakter de olabilir. 28 Ekim Smackdown’da maskeli bir şekilde Wyatt’ın promosunu keserken kendisini görmüştük. Ve burada Wyatt’ın meşhur “Dünyayı ben öldürmedim” sözüne karşılık “Dünyayı sen öldürdün” dediğini duymaktaydık. Bu kişinin Wyatt’ın kendisi olabileceği gibi gerçek hayatta kardeşi olan Bo Dallas olabileceği de konuşuluyor. Zira Uncle Howdy’nin kulağındaki küpeyle Bo Dallas’ın taktığı küpeler birebir aynı.

 Hakikaten muazzam şekilde işleniyor her şey. Her şovda farklı detaylar ve farklı ipuçları yakalamamıza imkan veriyorlar. Bunun sonucunda Wyatt’ın aksiyona gireceği anı da sabırsızlıkla beklemeye devam ediyoruz. Burada da yine bir ipuçları göreceğiz gibi gözüküyor. Zira esas olayın patlama anı büyük ihtimalle Survivor Series içerisinde olacak. Zaten buna dair yine QR Code’larda bir mesaj bulunmaktaydı. Survivor Series’teyse nasıl bir şeyler olabileceği konusunda oldukça heyecanlıyım. Wyatt; bu Uncle Howdy’le nasıl bir ilişki içerisinde? Onunla feuda mı girecek yoksa takım mı olacak? Takım olursa başkaları da katılım sağlayacak mı? Belki Erick Rowan’ın da geri dönüşünü görür müyüz? (Bu arada Luke Harper da huzur içinde uyusun.) Alexa Bliss’in herhangi bir rolü olacak mı? Ya da rolü son dönemde bir villain’ı oynayan Liv Morgan mı üstlenecek?

Akla gelebilecek çok fazla soru var. Bakalım Crown Jewel bizlere bu sorularla alakalı olarak ne gibi şeyler sunacak.


Tag Team Match for the WWE Women’s Tag Team Championship
Alexa Bliss & Asuka (c) vs Damage CTRL (Dakota Kai & Iyo Sky)

Bayley’in Summerslam’deki return’uyle birlikte ana kadro içerisinde görmeye başladığımız Dakota Kai ve Iyo Sky ikilisi, Bayley önderliğinde Damage CTRL adı atlında güreşmeye devam ediyorlar. Dakota ve Sky ikilisi bu feud içerisinde Bianca’nın yanında duran face ikili Alexa ve Asuka ile daha çok feuda girmişlerdi. Clash at the Castle’da Bayley’in de takımda olduğu üçlü maçta Asuka & Bliss & Bianca üçlüsünü yenmişlerdi. Ardından Dakota ve Sky boşta olan takım kemerlerini gerçekleştirilen turnuvada kazanmayı başarmışlardı. Velhasıl Crown Jewel öncesi son Raw’da ani gelişen maç sonucu Asuka ve Bliss gibi takım kemerlerini onlardan almayı başarmışlardı.

Bir sonraki maçın da bu maçla ilintili bir feud olduğunu düşünürsek orada çok daha detaylı bir şekilde Damage CTRL ekseninde feudun gidişatına değindim. Burada da aslında çok kısa bir değinirsem, Bayley’in kemeri bir türlü Bianca’dan alamadığını söylemek gerekiyor. Aslında geçtiğimiz PPV olan Extreme Rules öncesinde Damage CTRL hem bir PPV galibiyetine hem de boşta olan takım kemerlerine sahipti. Ben de bunun etkisiyle Bayley’in de kadınlar kemerini Bianca’dan alıp Damage CTRL’un Bloodline benzeri bir olay içerisine bürünmesini bekliyordum. Zira tüm göstergeler buna işaret ediyordu. Fakat önce Bayley; Extreme Rules’ta Dakota ve Sky’ın yardımlarına rağmen Bianca’yı yenmeyi başaramadı. Sonrasında da en son Raw’da takım kemerleri Alexa ve Asuka ikilisine geçti. O sebeple artık Bloodline benzeri bir dominasyon olmayacağını da bir nevi kabullenmiş oldum. Burada da bence Dakota ve Sky ikilisi Bayley uğruna feda edilecekler. Aynı gecede Bayley’in kadınlar şampiyonu olmasını ancak takım kemerlerini çok yeni kazanan Alexa ve Asuka ikilisinin ise bu maçı kazanarak kemerlerini koruyacaklarını düşünüyorum.

Tahmin: Alexa Bliss & Asuka

 

 

Last Woman Standing Match for the WWE Raw Women’s Championship
Bianca Belair (c) vs Bayley

Ağustos ayındaki Summerslam’den bu yana devam eden Bianca vs Bayley feudu, Suudi Arabistan’a da taşınıyor. Hatırlarsanız Summerslam’de gerçekleşen Bianca vs Becky maçının ardından 9 aylık bir aradan sonra Bayley geri dönüş yapmış ve Dakota Kai ve Iyo Sky’ı da alarak Bianca’nın karşısına çıkmıştı. O günden bu yana Damage CTRL ismini alan stable ile Bianca feud içerisinde devam etmekteler. Bu süre zarfı içerisinde Eylül ayında Clash at the Castle’da Damage CTRL; Bianca, Alexa ve Asuka’dan oluşan takımı yenmeyi başarmıştı. Hatta maçı bitiren Bayley’in Bianca üzerindeki tuşu olmuştu. Daha sonrasında Damage CTRL boşta olan kadınlar takım kemerlerini kazanmayı başarmışlar ve Bayley’de kadınlar kemeri için #1 contender olmuştu. Ekim ayında Extreme Rules’ta gerçekleşen ladder maçındaysa Belair mükemmel bir performans sergileyerek kemerini korumayı başarmıştı. Adeta tek başına tüm Damage CTRL’ı defetmeyi başarmıştı.

24 Ekim tarihli Raw’da Bayley, ortada kemerin olmadığı maçta Bianca’yı yenmeyi başararak kemer için bir şans daha elde etti. Nikki A.S.H’in veya geri döndüğü adı olan Nikki Cross’un maça karışmasının da bir etkisi vardı elbette. Maç içerisinde Bianca’ya saldıran Cross, maçı Bayley’e kazandırdıktan sonra da Bayley’e saldırmıştı. Dolayısıyla maçın Last Woman Standing olduğunu düşünürsek de Dakota Kai’nin ve Iyo Sky’ın yanında Cross’un da maça bir etkisi olabilir. Belki de bu sefer Bianca’nın yardımına koşarak Bayley’in kaybetmesine sebebiyet verecek şeyler yapabilir zira Damage CTRL her ne kadar Extreme Rules’ta Bianca’ya karşı sayı avantajını kullanamasa da yine burada çok ciddi bir avantaja sahipler. Ben zaten normal şartlarda Ekim ayında kemerin Bayley’e geçeceğini düşünmüştüm ve hatta sonuca şaşırmıştım. Şimdi yine Cross’un benim yapacağım tahmini patlatabilme olasılığı var. Ben yine Bayley diyeceğim ancak Cross’un maça etkisini de merak etmekteyim. Ek olarak Damage CTRL kemerleri son Raw’da Alexa ve Asuka ikilisine kaybetti. Bu da kemerin Bayley’e gitmesine sebebiyet verebilir. Belki tam push vermektense parçalı bir şekilde ilerlenmek isteniyor veya Bloodline benzeri bir hikayeyi kadınlara da uyarlanmak istenmiyor olabilir. Tüm bunların sonucunda ben Bayley diyorum

Tahmin: Bayley

 

Singles Match for the Undisputed WWE Universal Championship
Roman Reigns (c) w/Paul Heyman vs Logan Paul

Bu maçı hangi yerden okumaya başlamamız gerektiğini kestiremiyorum doğrusu. 2.5 senenin ardından Roman’a doğal olarak rakip bulunamamasından mı, bir ünlünün WWE bünyesinde çıktığı en büyük noktadan mı, bu maçın neden Suudi Arabistan’da yapıldığından mı bilemiyorum doğrusu. Sonuç olarak Youtuber Logan Paul, bir WWE PPV’inde Roman Reigns ile ana kemer main event maçına çıkıyor.

Olayın en azından nasıl başladığıyla ilgili bir giriş yapabiliriz belki. Geçtiğimiz yıldan bu yana ara ara WWE’de maçlara gözüken Logan Paul, ilk maçına WM 38’de Miz’in takım arkadaşı olarak Mysterio’lara karşı çıkmıştı. WWE kariyerine heel olarak giriş yapan Paul, maç sonrasında Miz’in kendisine Skull Crushing Finale çekmesiyle Mize’e düşman olmuş ve bu sebeple bir face turn gerçekleştirmişti. Yaz aylarında WWE ile uzun dönemli bir kontrat yaptıktan sonra da Summerslam’de Miz’le maça çıkmış ve maçı kazanmayı başarmıştı. Böylelikle WWE kariyerine iki galibiyet üst üste başlamıştı. Tüm bu maçlar içerisinde Logan’ın gerçekten iyi bir performans ortaya koyduğunu söylemek yalan olmayacaktır. Sporcu geçmişinin de etkisiyle gerçekten güreş dünyasında daha önce görmüş olduğumuz ünlü performanslarına nazaran çok daha iyi bir performans ortaya koymuştu. Bu da zaten Logan’ın önemli PPV’lerde zaten adının getirdiği bir reytingin yanında iyi de bir maç içi performansıyla; pastanın üzerindeki çilek tadı vermesini sağlıyor.

Roman ise Summerslam’de Brock Lesnar, hemen 1 ay sonra da Clash at the Castle’da Drew McIntyre’a karşı kemerlerini korumayı başardı. Eylül ayındaki Clash at the Castle sonrasındaysa Extreme Rules’u boş geçmişti. Bu dönemde Roman, Logan Paul’un podcast’ine katılmış ve burada ikili trash talk’a girişmişlerdi. 16 Eylül Smackdown’da Logan, Summerslam sonrasında WWE ekranlarında ilk kez gözükmüş ve Roman’ı basının önünde meydan okumaya davet etmişti. Ertesi gün Las Vegas’ta Roman ve Logan Paul yüzleşmişler ve bunun üzerine Triple H de bu iki ismin Crown Jewel’da kemer için main event maçına çıkacaklarını açıklamıştı.

Roman Reigns’in karşısına çıkabilecek main event isimlerin azlığı artık aşina bir durum. 2,5 yıl boyunca hakikaten maça çıkmadığı main eventer çok az kaldı. Bu süre zarfında baktığımız zaman elde Randy Orton, Cody Rhodes ve Bobby Lashley’nin kaldığını görüyoruz. Randy’nin ve Cody’nin sakatlıklarını düşünürsek elimizde bir tek Lashley kalıyor. WWE’nin Roman’ın karşısına çıkabilecek isimleri çabucak tüketmeme isteğini de anlayışla karşılayabiliyorum. Çünkü Roman’ın artık kemerini sürekli korumasına gerek yok. İlk senesinde zaten her PPV’de bunu başardı ve artık “istediği zaman, istediği yerde, istediği kişiyle” maça çıkabilme özgürlüğüne de sahip bir hikayenin içerisinde. Bu durum Roman’ın maça çıkmadan title reign’ini arttırmasına da sebebiyet veriyor. 2,5 yılın ardından her push alan ismin de Roman’ın karşısına çıkıp push’unun kesilmesine ve zaten Roman’ın kazanacağını bildiğimiz maçların izlenmesine de engel oluyor. O sebeple ben az ama öz maçlara çıkmasından memnunum. En azından bu sayede kemeri acaba kaybeder mi hissiyatına daha fazla girebiliyoruz.

Tabi bu feud ekseninde bu da Roman’ın title reign’ini uzatacak maçlardan biri olarak görmek gerekiyor. Zaten büyük ihtimalle 2022 yılı içerisinde Roman’ı son kez bir kemer koruması yaparken izleyeceğiz. Ben Survivor Series’i boş geçeceğini düşünüyorum. Zaten Aralık ayı için de bir PPV duyurulmamış durumda ki hatta 1 Ocak’ta yapılması planlanan Day 1’ının da iptali konuşuluyor. Belki bu PPV’in adı Crown Jewel olmasaydı ve Suudi Arabistan’da yapılıyor olmasaydı Roman yine maça çıkmayacaktı. Tüm bu koşullar altında ring içi olarak iyi performans gösteren ve yeni medyanın yüzlerinden biri olan Logan ile Suudi Arabistan’da maça çıkması yadsınabilecek bir durum değil bence. Bu maç elbette Amerika’da yapılabilecek türden bir maç değildi. Zaten Logan halen seyircilerden boo alıyor. Güreşin dışında zaten sevmeyeni çok da olan bir isim. Güreş dünyasına da sahip olduğu ünü sayesinde girmesinden ötürü bir popüler kültür ögesi olarak başka bir türlü benimsenebilecek durumda bir isim değil. O sebeple Suudi Arabistan şovu için, Roman’sız bir şov olmayacağı için en büyük reyting unsurlarından birini maça çıkarmak parasal anlamda doğru bir karar olabilir. Zaten Logan’ın maçı götürebilecek seviyede bir yeteneği olduğu da ortada. Ama maçın tahmin edilebilirliği ve doğal olarak maç içi ve olası senaryolar açısından bizlere ne yazık ki heyecan verici şeyler vaat etmiyor.

Maç içerisinde Blodline’ın etkisini de muhtemelen görürüz diye tahmin ediyorum. Logan’ın kardeşi Jake de belki bu maça dahil olabilir. Ancak Roman kazanacaktır zaten. Bloodline’ın gidişatı da bundan sonrasında Sami Zayn senaryosu çerçevesinde ilerleyecek gibi gözüküyor. Sami şu anda gerçekten mükemmel bir performans ortaya koyuyor. En sonunda nasıl bir etkisi olacağını göreceğiz. Öte yandan Uso’ların en çok kardeşi Solo Sikoa da push alan isimlerden birisi. Bundan sonrasında WM yolunda bir çatırdama görecek miyiz merak ediyorum.

Son olarak biraz üstte dediğim gibi Roman 2022 yılı içerisinde muhtemelen bir maça çıkmayacağını tahmin ediyorum. Royal Rumble dönemini de Lashley ile geçirmesini olası görüyorum. Royal Rumble sonrasında Elimination Chamber da zaten toplu bir kemer koruma yapacağı için muhtemelen bire bir bir feud içerisinde yer almayacak. Daha öncesinde de bahsettiğim gibi Summerslam’den, Clash at the Castle’dan ve cash in’den kurtulursa artık The Rock’tan başkasının kendisinden kemeri alabileceğine ben inanmıyorum demiştim. Summerslam’de Lesnar’ı yenerek feudu sonlandırdı. Clash at the Castle’da ise Drew’i kendi memleketinde yendi. Geriye bir tek cash in ihtimali kaldı ki Theory’nin çantayı NXT şampiyonluğu için kullanacağı yazılmaya başlandı. Artık bundan sonrası için WM döneminde The Rock ihtimali haricinde bir şey çok fazla tatminkar olmayacak gibi gözüküyor. Tüm bu “Head of the Table” unvanı bir şekilde dönüp dolaşıp The Rock’a bağlanmak zorunda. Ek olarak senaryo olarak da Bloodline’ın yenilebilmesi için Roman’dan da büyük olabilecek bir isme itaat etmeleri gerekiyor sanki. Belki de The Rock WM 39’da Roman’dan kemerleri alacak ve sonrasında onları boşa çıkartacak. Yani The Rock’ın full time güreşmeyeceğini düşünürsek olası bir Roman vs The Rock mücadelesinden böyle bir sonuç çıkması çok da mantıksız olmayacaktır. Bu sayede kemerler iki ayrı brand’e gidecekler ve yine normale dönmüş olacağız. Roman da bir süre ringlere ara verme şansı bulacak.

Tahmin: Roman Reigns

--

Kasım ayının ilk PPV’inde artık büyük bir PPV olarak karşımıza çıkarılan Crown Jewel için çok da heyecanlı olduğum söylenemez. Özellikle main event normal bir PPV’de olsa çok ciddi isyan edebileceğim bir maçtan oluşuyor. Öte yandan seyircilerin tepkisizlikleri ve güreş kültürüne olan uzaklıkları da şovun izlenebilirliğini düşürüyor. Bununla beraber neredeyse her Suudi Arabistan şovu öncesinde yaşamaya alışık olduğumuz politik krizler de baş gösterdi. Bu sebeple şovun iptal bile olabileceği konuşuldu ancak işin ucunda bu kadar para varken şovun her halükarda gerçekleşmeyeceğini bilmeyen de yoktu. Zaten bu kadar kritik bir politik kriz de pek yok gibi gözüküyor.

Yine de her şeye rağmen 3 hafta sonra War Games temasıyla izleyeceğimiz Survivor Series’i düşünerek mutlu olmaya çalışacağım.

Herkese iyi seyirler.