ARA

27 Ekim 2018 Cumartesi

Evolution 2018 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri



WWE Evolution – 28 Ekim 2018
Bir olgu üzerinde değişim yaşanırken, sosyal bilimciler bunun iki şekilde gerçekleşeceği üzerinde hem fikir olmaktadırlar. Birincisi devrim adı verilen süreçtir. Yani çabucak, radikal bir şekilde sonuca giden ama bir o kadar da sancılı bir süreç. İkincisi ise evrim sürecidir. Yani değişimin uzun vadeye yayılarak gerçekleşmesidir.
WWE bundan önce kadın güreşi için gerçekleştirmiş olduğu tüm hamleleri kadın devrimi (Women’s Revolution) olarak tanımlamıştı. Bu süreç içerisinde kadınlar 2-3 senelik kısa bir süre içerisinde birçok ilke imza attılar: Royal Rumble, Money in the Bank, Hell in a Cell, Steel Cage, Iron Woman ve daha niceleri. Şimdi ise PPV adından da anlaşılacağı üzere artık bir kadın evriminden bahsetmeye başlayacağız. Bunun ilk halkası da tarihte ilk kez gerçekleşecek olan, sadece kadın güreşçilerin mücadele edeceği; Evolution PPV’yi.
Şovun içeriği veya maçların potansiyel kalitesi elbette önemli bir olgu. Ancak tartışılması gereken bence en önemli noktalardan bir tanesi, neden böyle bir PPV yapılması gereksiniminin doğduğudur. Şu konuda hem fikiriz; evet kadınlar yıllardır yapılan normal PPV’lerde ve hatta haftalık şovlarda erkeklerden daha az süreye sahipler. Ama bunun çözüm yolu apayrı bağımsız bir PPV yapmak mıdır? Veya kadınlar sahiden de bunu mu istemektedirler?
Tüm bu soruların cevabı ise aslında oldukça basit bence. 2018 yılı itibariyle WWE, Suudi Arabistan ile uzun dönemli bir anlaşma yaparak Global PPV’lere başlamıştı. Ancak Nisan ayında gerçekleşen The Greatest Royal Rumble şovu içerisinde Suudi Arabistan’ın malum durumu nedeniyle kadın güreşçilere yer verilmemişti. Bu durum elbette ki büyük bir çelişkiyi beraberinde getirmişti. Bir yandan kadın hakları yüceltilip, kadın devriminden bahsedilirken bir yandan da tamamen duygusal sebeplerle kadınlar Suudi Arabistan’a götürülmemişti. Bu durum da “farklı kültürlere saygı” olarak açıklanmıştı.
Sadece kadınlara özel Evolution şovundan sadece birkaç gün sonra ise tahmin edin ne var? Yine bir Suudi Arabistan PPV’yi olan Crown Jewel var. Yine tahmin edebileceğiniz gibi kadın isimler şov içerisinde yer almayacaklar. Böyle düşününce taşlar gerçekten yerine oturuyor. Bir nevi gelen tepkileri dindirmek amaçlı yapılacak bir PPV olacağı fazlasıyla açık. O yüzden her ne kadar kadın güreşi için çok önemli bir adım olsa da işin arka planını da düşünmekte yarar var.
Biraz da ring içine dönersek, match card açısından fena bir görüntü ile karşılaşmıyoruz. Smackdown ve Raw’a özel kadın kemerleri bu şov içerisinde korunacaklar. Raw şampiyonu Ronda kemerini Nikki Bella’ya karşı korurken, Smackdown şampiyonu Becky ise tarihinde ilk Last Woman Standing maçında kemerini Charlotte’a karşı koruyacak. Bunun dışında kazananın bir şampiyonluk maçı hakkı elde edeceği ve içerisinde birçok eski ismi de barındıran bir Battle Royal de şovun içerisinde. Ayrıca Lita ve Trish Stratus ikili seneler sonra bir maç aksiyonuna dönerek Mickie James ve Alexa Bliss ikilisine karşı karşıya gelecekler.




Singles Match for the NXT UK Women’s Championship
Rhea Ripley (c) vs ???
Şov içerisinde Smackdown ve Raw kadınları dışında NXT’ye dair hikayelerden de maçlar bulunuyor. Bunlardan bir tanesi de geçtiğimiz Ağustos ayında sahibini bulan United Kingdom Women’s Championshipti. Bundan 1,5-2 sene önce hatırlarsanız UK kemerinin ilk olarak erkekler için olanı NXT içerisinde var olmaya başlamıştı. Aradan geçen belli bir zamandan sonra benzer kemeri kadınlar için olanı da yapıldı ve erkeklere benzer bir turnuva ile tarihin ilk şampiyonu belirlendi. Turnuva finalinde Toni Storm’u yenerek kemerin sahibi olan Avustralyalı Ripley, tarihin ilk kadınlar UK şampiyonu olmaya hak kazandı.
Bu PPV içerisinde Ripley kemerini koruyacak ama rakibi henüz belli olmadı. Killer Kelly, Charlie Morgan, Xia Brookside, Dakato Kai ve Nikki Cross gibi isimler Rhea’nın karşısına çıkabilir. Ancak ben henüz 2 aydır kemerin sahib olan Ripley’ın kemerini koruyacağını düşünüyorum.
Tahmin: Rhea Ripley [NOT: BU MAÇ ÖNCE MATCH CARD İÇERİSİNDE YER ALIYORDU ANCAK SON TAHLİLDE GÖZÜKMÜYOR.]




2018 Mae Young Classic Tournemant Final
Toni Storm vs Io Shirai
İsmini WWE Hall of Famer Mae Young’dan alan Maya Young klasik turnuvası hatırlarsanız ilk olarak geçen sene gerçekleşmişti. Geçen sene ilki gerçekleşen turnuvayı kazanan isim Kairi Sane olmuştu. Bu sene de benzer usullerle turnuva gerçekleşti ve dünyanın dört bir yanından birçok kadın güreşçi sahne aldı. Nihayetinde finale Avustralyalı Toni Storm ile Japon Io Shirai kalmayı başardı.
Ben bu seneki turnuvanın Toni Storm tarafından kazanılacağını düşünüyorum. Kendisi zaten UK kemerini kaybetmişti.  Ayrıca geçtiğimiz senenin kazananı Japon olunca nedense bu sene Japon bir isme bu şampiyonayı kazandırmazlar gibi geliyor.
Tahmin: Toni Storm



Six-Woman Tag Match
Bayley & Sasha Banks & Natalya vs The Riott Squad (Liv Morgan & Sarah Logan & Ruby Riott)
Kemerler haricinde normal feud maçlarını da kapsayan bu PPV için, açıkçası pek de yakışmayan bir maç ile karşı karşıyayız. Zira normal haftalık şovlarda gerçekleşmesi daha uygun olmakla birlikte üzerinde var olan feud da pek ilgi çekici durmuyor. Yani aslında pek bir derinliği olmayan face takımlar vs heel takımlar maçı izleyeceğiz.
Face takımın maçı kazanacağını düşünüyorum. Zaten kadınlara özel bir tag team kemeri gelmeden Riott Squad ve benzeri grupların pek bir işlevi olduğunu düşünmüyorum. Ama bence orta vadede bir kadınlar takım kemerleri gelecektir. O zaman Riott Squad gibi grupların değeri katlanacaktır.
Tahmin: Bayley & Sasha Banks & Natalya



Singles Match for the NXT Women’s Championship
Kairi Sane(c) vs Shayna Baszler
Ağustos ayında gerçekleşen Takover: Brooklyn 4’ün rövanşı ile karşı karşıyayız. Brooklyn’de şampiyon Shayna’yı yenerek kemere sahip olan Sane, rövanş mücadelesinde eski şampiyona karşı kemerini korumaya çalışacak. Geçtiğimiz sene Mea Young Classic’i kazandıktan sonra push alacağı çok net olan Sane’in ufaktan da ana kadro için hazırlandığını ve WM sonrası bir shake up ile ana kadroya geçebileceğini düşünüyorum.
Kemeri de rövanş maçında bence kaybetmeyecektir.
Tahmin: Kairi Sane




Historic Women’s Battle Royal
Battle Royal for a Women’s Championship Match
Yılın başında gerçekleşen tarihin ilk kadınlar Royal Rumble’ı hatırlarsak, mevcut kadro içerisinde kadınların 30’u bulamadığını ve de bir şekilde eski isimlerle ve de debut yapan isimlerle bu açıkları kapattıklarını görmüştük. Bu Battle Royal’de de benzer şeyler göreceğiz. Yani mevcut roster’daki isimlerin yanında Michelle McCool, Ivory, Kelly Kelly, Molly Holly, Torrie Wilson ve daha niceleri gibi WWE içerisinde damga vurmuş kadın güreşçileri bu maç içerisinde izleme fırsatı bulacağız. Maça katılanların tam olarak listesi ise şu şekilde:
  • Tamina
  • Billie Kay
  • Peyton Royce
  • Ember Moon
  • Nia Jax
  • Dana Brooke
  • Asuka
  • Mandy Rose
  • Sonya Deville
  • Carmella
  • Lana
  • Naomi
  • Torrie Wilson
  • Michelle McCool
  • Alundra Blayze( Kendisi Madusa olarak da bilinir)
  • Ivory
  • Kelly Kelly
  • Maria Kanellis
  • Molly Holly
  • Zelina Vega

Maçın sonunda kazananı ise bir kemer maçı bekliyor. Yani bu maçı kazanan direkt olarak #1 contender olacak. Ben maçı eskilerden birinin kazanmasını doğrusu beklemiyorum. Raw içerisinde de Nikki Bella ile Ronda’nın feudunun en azından bir tık daha uzayacağını düşünmemden ötürü kazananın Smackdown’dan olacağını düşünüyorum. Orada da Asuka ve Naomi gibi isimler öne çıkıyor. Tarihin ilk kadınlar Royal Rumble’ını kazanan Asuka’ya bir başarı daha vereceklerini düşünmediğimden Naomi ismi ön plana çıkıyor. Eğer olur da Raw’dan birisi kazanacaksa da bence bu isim Ember Moon olacktır.
Tahminim Naomi’nin kazanacağı yönünde. Heyecan verici bir maç olacağı ise oldukça açık.
Tahmin: Naomi




Tag Team Match
Trish Stratus & Lita vs Alexa Bliss & Alicia Fox w/Alexa Bliss
Bu PPV içerisinde en çok hype’lanan maç elbette ki bu maçtı. Zira WWE içerisinde kadın güreşçilerin konumu gündeme geldiğinde akla gelen iki ismin uzun bir aradan sonra maça çıkacak olmaları bunda büyük etken. Trish ve Lita isimleri 2000’li yılların ortalarına kadar deyim yerindeyse WWE içerisinde kadınların dikkat çekmelerinde baş rolü oynayan isimler oldular. Elbette ki o dönemin anlayışıyla birlikte nispeten daha çok seksepaliteleri ön plana çıksa da güreş yetenekleri ve de çıkarttıkları maçlar da hiç yabana atılmayacak derecedeydi. 2003 ve de 2005 yıllarında Trish ve Lita ikilisi gerek takım olarak gerekse de girdikleri efsane feudlar olarak kadın güreşine damga vurmuş isimler olarak her daim hatırlanacaklar. Özellikle 2006 yılında Unforgiven PPV’nde yaptıkları maç ve Trish’in Lita’yı yenerek kemeri kazanması ve şampiyon olarak emekli olması gerçekten muazzam bir olaydı.
Lita ise o dönemden önce daha çok Edge, Christian, Jericho ve Kane gibi erkek güreşçilerin sevgilisi rolünde önemli hikayelere imza atan bir isimdi. Ancak sonrasında Trish ile girdikleri feud ve çıkarttıkları maçlar onun da kariyerini bambaşka bir şekilde değiştirdi(Bence kariyerleri AJ Lee ile oldukça kesişiyor.). Sonrasında ise o da tıpkı Trish gibi 2006 yılında(Survivor Series PPV’inde) emekli oldu. Kendisini emekli eden ise Mickie James’den başkası değildi.
Trish ve Lita gibi iki efsanenin yanında maç içerisinde yer alacak bir diğer efsane de Mickie James. Zira 2016 yılında WWE’ye geri döndükten sonra bir türlü tam olarak eski seviyesine çıkamasa da o da Trish ve Lita gibi kadın güreşine damga vuran isimlerin başında geliyor. Yalnız Mickie’nin Trish ve Lita’dan ayrılan bir tarafı var ki o da dönem farklılığı. Zira bir nevi Mickie, Trish ve Lita’dan bayrağı alarak 2000’li yılların sonuna kadar bayrağı en önde götürmüştü. Bu süre zarfında birçok kez kemere ulaşmış ve de önemli feudlara imza atmıştı. Özellikle Trish’in son feudlarında Trish’den hoşlanan bir eşcinsel çatlak rolü onu unutulmaz kılan detaylardan biri olarak hala hatırlanmakta. O yüzden şimdi her ne kadar arka planda kalsa da Mickie’nin de bir efsane olduğu akıllardan çıkmamalı.
Normalde Mickie James’in bu maçtaki partneri olması beklenen ise bir küsüp bir barıştığı yakın arkadaşı Alexa Bliss’ti. Böylesine kariyerce ve yaşça büyük isimlerin arasında Alexa’nın yer alacağı düşüncesi, aslında onun gelecek açısından WWE içerisinde nasıl bir rol alacağı hakkında da önemli ipuçları vermekte. Zira o da yakın dönemde sürekli kemer mücadeleleri içerisinde yer alarak kemerler kazandı, yetmedi Money in the Bank çantasını kazandı. Trish’in 42, Lita’nın 43 ve Mickie’nin 39 olduğu ortamda kendisi henüz 27 yaşında. Bir nevi yeni jenerasyonun Trish’i, Lita’sı veya Mickie’si olma yolunda da emin adımlarla ilerliyor. Ancak Bliss’in sakatlığından ötürü bu maçta yerini Alicia Fox’a bıraktığını da söylememiz gerekiyor. Fox içinse bu maçtaki son dakika değişikliği sebebiyle eksikliği tamamlaması açısından eklenen bir isim olarak bahsetmek yeterli olacaktır. Bu arada Alexa her ne kadar maça çıkamayacak olsa da Mickie ve Fox’ın köşesinde yer alacak.
Maç tahminine geçersek ben Lita ve Trish’in maçı kazanacağını düşünüyorum. İki efsane ismi böylesi bir maçta izlemek çok güzel olacak.
 Tahmin: Trish Stratus & Lita





Singles Match for the WWE Raw Women’s Championship
Ronda Rousey(c) vs Nikki Bella
Summerslam’de Alexa Bliss’i yenerek kadınlar kemerini eline geçiren Ronda, uzun vadeli olarak kemerini koruma yolunda ilk adımlarını atmaya devam ediyor. Summerslam’deki maçtan sonra Bella ikizleri de WWE’ye geri dönmüş ve de Ronda’nın yanında yer alarak onun kemer sevincine ortak olmuşlardı. Hatta bu ayın başında Avustralya’da gerçekleşen Super Show-Down PPV’nde de takım olup Riott Squad’ı yenmeyi başarmışlardı.
Hemen şovdan bir sonraki gün ise Raw’da aynı maçın rövanşı yapılmış ancak sonuç değişmemişti. Velhasıl maçtan sonra Bella Twins, bir heel turn geçirerek Ronda’ya saldırmışlardı. Bunun üzerine Nikki kemer için #1 contender olarak Ronda’nın karşısına çıkmış ve de kontratı imzalamıştı.
Nikki her ne kadar oldukça uzun süren bir tittle reign yapsa da sakatlıklardan ötürü uzun bir süredir WWE’de gözükmemiş bir isim. Geri dönüşü elbette önemli ama Ronda gibi güçlü bir karakter karşısında pek şansı. Öyle veya böyle Ronda, uzun süreli bir kemer koruması yapacak. Ayrıca şu anda mevcut Raw roster’ı içerisinde kendisini yenebilme potansiyeli olan bir isim de yok. Belki Sasha denilebilir ama o da bir süredir düşüşte. O yüzden WM’ye kadar kemerini koruması oldukça muhtemel. Çok düşük bir ihtimal olarak Brie Bella’nın etkisi bu maçta kendini gösterirse belki ancak öyle Nikki maçı kazanabilir. Ama onun dışında Ronda benim bu maç için favorim.
Tahmin: Ronda Rousey




Last Woman Standing Match for the WWE Smackdown Women’s Championship
Becky Lynch vs Charlotte Flair
Şimdi ise gelelim gecenin muhtemel main eventi olması beklenen maçına. Summerslam’den bu yana bir heel turn ile zenginleşerek Ekim’in sonunda nihayete ereceğini düşündüğüm bir feud. Hatırlarsanız Summerslam’de şampiyon Carmella’nın kemeri için Becky ve Charlotte maça çıkmış, maça sonradan eklenen Charlotte’ın maça kazanmasıyla kemer Charlotte’a gitmişti. Maçtan sonra Becky ise heel turn geçirip Charlotte’a saldırmış ve seyircilerden muazzam bir tepki almıştı.
İkili bir sonraki PPV olan Eylül ayının Hell in a Cell’inde karşı karşıya gelmişlerdi. Bu sefer kazanan Becky olmuş ve 2016’dan sonra ilk defa kadınlar kemerine ulaşmıştı. Sonrasında ise Charlotte rövanş hakkını Super Show-Down’da kullanmış ve maçı DQ ile kazanmıştı. Ancak DQ ile gelen galibiyetler kemer değişimini getirmediği için feud uzamaya devam etmişti. Hemen bir sonraki Smackdown’da ikili yeniden karşı karşıya gelmiş ancak bu sefer de double count out ile sona ermişti. Bunun üzerine Paige, Evolution için tarihin ilk Last Woman Standing maçını ayarlamıştı.
Ben artık Becky’nin bir şekilde kazanıp bu feudu sonlandırması gerektiğini düşünüyorum. Bu feuddan birisi galip ayrılacaksa bence bu kişi Becky’den başkası olmamalı. Smackdown kemeri için de #1 contender olarak artık yeni yüzleri görmenin de zamanı geldi.
Tahmin: Becky Lynch

--

Tarihin ilk kadınlara özel PPV’yi yazının başında da dediğim gibi kimi nedenlerden ötürü çok samimi gelmese de oldukça önemli bir olay olduğunu kabul etmemiz gereken bir olay. Bundan 3-4 sene önce kimsenin aklına gelmeyeceği bir şey olduğunu da eklemek de fayda var. Ayrıca şov içerisinde birçok eski yıldızın varlığı ve de kemer mücadeleleri de izlemeye değer diğer unsurlar olarak ön plana çıkıyor.
Bu PPV ile birlikte kadınlar PPV’yi periyodik hale gelir mi veya ne kadar zamanda bir yapılır ya da bir daha yapılır mı gibi sorular da elbette gündeme geliyor. Ancak bunu zamanın göstereceği oldukça açık.
Umarım güzel bir PPV izleriz, herkese iyi seyirler diliyorum.




24 Ekim 2018 Çarşamba

Fatih Terim ve Pragmatizm - Galatasaray vs Schalke 04



Her teknik adamın kendine göre oyun felsefeleri ve de taktiksel görüşleri vardır. Bu durum oldukça normaldir. Kimi daha temkinli bir oyunu tercih eder ve 3 pasla kaleye gitmeyi düşünür. Kimisi ise pozisyon oyununa takıntılıdır, kimi ise şok preslerle bulunabilecek pozisyonları kovalar. Dolayısıyla her teknik adamın kendine göre bir yoğurt yiyişi vardır.  Kimisi inandıkları düşünceyi koşullar ne olursa olsun uygulayarak idealizme başvurur, kimi ise inandığı ve de sıklıkla uyguladığı taktiklerden feragat ederek mevcut koşullara göre kendini adapte eder ve pragmatizm yolunu seçer. Ancak teknik adamların bu seçimleri de 2+2=4 gibi kesinkes bir olgu değildir ve de içerisinde birçok farklı dinamiği barındırmaktadır.

Fatih Terim özelinde konuşursak, artık 30 yılı aşkın teknik direktörlük kariyerinde bildiğimiz gibi belirli olgular üzerinde hareket eder. Örneğin onun için önde baskı ve pres olmazsa olmaz bir unsurdur. Topa sahip olmayı ve de hızlı hücum yapmayı sever. Bu uğurda Real Madrid’den 6 yemeyi bile göz alır. Ancak yaşam ve de tecrübe herkesi değiştirebilmektedir. Zira hoca da özellikle 4.Galatasaray döneminde daha pragmatik bir yapıya dönmektedir. Örneğin geçen seneyi Donk-Fernando ikilisi ile sonlandırması ve de bu seneki Şampiyonlar Ligi macerası çok fazla şey anlatıyor. Belki elinde oyuncu noksanlığından ve belki de mevcut şartlardan dolayı bu tercihleri yapıyor. Bunun en net örneklerinden birini de bu gece görmüş olduk.

Maça tipik bir ev sahibi olan Fatih Terim takımı gibi başlamıştı Galatasaray. Ancak dakikalar geçtikçe oyundaki top hakimiyetini sürdürse de oyun üstünlüğünü kaybettiğini gördük. Zira her önde baskı kurup rakibi hataya zorlamaya çalıştığında büyük sıkıntılar yaşıyordu. Bunun ise iki tane sebebi vardır: Bir tanesi Galatasaray’ın sezon başından beri set oyununu iyi oynayamamasıydı. Hal böyle olunca takım iyi pas yapamadığında toplar tenis topu gibi geri dönüyordu. İkinci sebebi ise bu geri dönen topların Schalke hücumu açısından son derece verimli hale dönmesiydi. Zira Serdar’ın yokluğunda stoperde Ozan ve Maicon ikilisinin oynaması Schalke için oldukça iyi bir tercihti. İki ağır stoperin (ki Maicon Ozan’dan daha beterdi) varlığı ile Embolo’nun savunma arkası koşuları değer kazanmıştı. Birçok kez Embolo ve diğer Schalke’li oyuncular bu şekilde pozisyonlara girip tehlike yarattılar. Ancak gerek beceriksizlikleri gerekse Muslera’nın performansı ve gerekse de hakemin yanlış kararlar vermesi ile maç 0-0’a tutundu.






Fatih Terim’in pragmatizme başvurduğu ilk an ise tam bu zamanlarda gerçekleşti. Fernando’nun yokluğunda orta sahada Ndiaye ile ikili oluşturan Donk; Maicon ve Ozan ikilisinin arasına geçerek stoperleri 3’ledi. Amaç ağır olan Maicon ve Ozan ikilisinin arkalarına atılan topları süpürmekti. Zira madalyonun diğer yüzü de orta alanda bir kişi eksilerek oyun ve alan hakimiyetini Schalke’ye kaptırmaktı. Eski Fatih Terim olsa belki de riski alarak hücuma devam ederdi ancak son derece akıllı bir hamle yaparak takımını oyunda tuttu. Sonrasında ise ikinci hamlesini ikinci yarının başında Ozan ve Maicon ikilisinin yerini değiştirerek yaptı. Ozan sağa geçerek Konoplyanka ile daha çok bire bire kaldı ve Maicon’a nazaran çok daha sağlam durdu. Bu hamle çok basit gözükse de aslında Fatih Hoca bir hücum planından daha vazgeçmesi anlamına geliyordu. Zira stoperlik özellikleri tartışılsa da oyun kurma konusunda gayet iyi olan Maicon, sol stopere geçince bu özelliğini de kullanamaz olmuştu. Bu yer değişikliği Konoplyanka oyundan çıkana kadar devam etti ve ne zaman Konoplykanka oyundan çıktı o zaman da Ozan tekrar sol stopere geçti.  Maicon’un sağa geçmesiyle Galatasaray maçın sonlarında Maicon – Belhanda ve Muğdat üçlüsüyle pozisyona girebildi.





Donk’un savunmanın arkasına geçmesi kısa vadeli işe yarasa da üçlü arasındaki uyumsuzluklar ve de Ndiaye’nin orta sahada yalnız kalması, bir de Sinan’ın ve Garry’nin az savunma yardımı Schalke hücumlarının devamına sebep oluyordu.  Fatih Hoca ikinci yarıdaki rüzgarı kesmek için Sinan’ı oyundan çıkartarak Selçuk’u oyuna alıyor ve de bu sefer de orta sahayı güçlendiriyordu. Eski Fatih Terim olsa çok net bir biçimde Sinan yerine oyuna Yunus’u veya Muğdat’ı alırdı. Ancak Selçuk hamlesi görüldü ki Schalke’nin savunma arkasına top atmak için bulduğu alanı kapattı ve yine defansif olarak Galatasaray’a fayda sağladı. Böylece de maç bir şekilde biraz şansla biraz da Fatih Hoca’nın hamleleriyle 0-0’a tutundu.

Bilirisiniz, “Fatih Terim anca gaz verir, teknikten taktikten anlamaz.” gibi saçma bir cümle son dönemde iyice yaygınlaşmaya başladı. Ancak Fatih Hoca’nın motivasyon yeteneği kadar olmasa da taktik bilgisinin de ne kadar yüksek olduğu gayet de ortadadır. Ama tabi ki esas önemli olan bunu görebilmektir.

5 Ekim 2018 Cuma

Super Show-Down 2018 Preview'i - Tahminleri - Şov Öncesi Analizleri



WWE SUPER SHOW-DOWN – 6 EKİM 2018
Geçtiğimiz Nisan ayında bu yıl ilk kez görmüş olduğumuz Suudi Arabistan, Cidde’de gerçekleşen Greatest Royal Rumble’ın ardından WWE, uluslar arası PPV’lerine kaldığı yerden devam ediyor. Bu seferki durak ise Melbourne, Avustralya. Yine dolu dolu bir match card varken şov öncesi analizlerden önce birkaç şeye de değinmek gerekiyor.
Bu sene WWE’nin global PPV’leri başlatmasının ardından PPV kaliteleri açısından bazı kuşkular duymaktayım. Smackdown ve Raw’a ayrı PPV sisteminin kaldırılması bence de doğru bir hamleydi. Ancak çok net belli ki takvime yeni PPV’ler olarak global PPV’lerin eklenmesi sebebiyle yapılmış bir hareketti bu. WWE açısından global PPV’lerin getirileri elbette ki çok büyük. Ancak karşılığında da güzel şeyler verebilme baskısına girdikleri için altında alt yapısı sağlam olmayan birçok maçın da olabildiğini görüyoruz.  Örneğin Greatest Royal Rumble PPV’in de Royal Rumble gibi nadide bir olayın senede ikinci kez ama bu sefer amaçsızca yapılmasına tanık olduk. Bununla birlikte seyircilerin genel olarak tepkileri de felaketti. Yapılan kemer maçları da house showların içerisinde yer alanlar gibiydi doğrusu. Şayet bu sefer Avustralya gibi biraz daha güreşe yakın bir coğrafyada şovun gerçekleşecek olması bu PPV açısından biraz daha ümit verici bir olay. Ancak yine de zorlama maçların da yer aldığını görmekteyiz.
Tüm bunlarla birlikte PPV takvimi de iyice şaşmış durumda. Zira bundan önce neredeyse her ayın sonunda bir PPV veya Smackdown-Raw’a özel PPV sisteminde biri ayın başında diğeri sonunda olmak üzere iki PPV’ye alışmışken şimdi ise kimi zaman ayın sonunda kimi zaman ortasında veya kimi zaman da başında PPV’ler görmekteyiz.
Bu durum WWE iyi gelir elde ettikçe devam edeceğe benziyor. Zira Kasım ayında her sene olduğu gibi salt Survivor Series izlemeyeceğiz. Onun öncesinde 2 Kasım’da Riyad, Suudi Arabistan’da Crown Jewel adlı PPV’yi izleyeceğiz. Öyle görünüyor ki 2019 senesinde global PPV’lerin sayısı daha da artacak. Umudum maç ve hikaye kalitesinin de bu derece de artması. Çünkü aslında global PPV fikri güreşi tüm dünyaya yeniden sunma açısından da güzel bir fikir olarak duruyor. Umarım bu fırsat doğru kullanılır.
Match Card’ımızı incelediğimizde karşımıza ilk olarak koskoca bir Undertaker vs Triple H maçını görüyoruz. “Son bir kez” sloganı ile karşımıza çıkacak olan bu maçta Taker’ın köşesinde kardeşi Kane yer alırken, Triple H’in köşesinde ise Shawn Michaels yer alacak. Öte yandan AJ Styles vs Samoa Joe arasında kemerin ortada olduğu bir NO DQ maçı izleyeceğiz. The Shield vs Strowman & McIntyre & Ziggler feudu da tam gaz devam ediyor ve bu iki takım üçerli maçta karşı karşıya geliyor. Ayrıca The Miz ve Daniel Bryan, WWE kemeri için #1 contender’ı belirleyecek olan maçta karşı karşıya gelecekler. Son olarak Cena’nın da uzun bir aradan sonra geri dönüş yapacağını söyleyelim.




Singles Match for the WWE Cruiserweight Championship
Cedric Alexander(c) vs Buddy Murphy
Kemerini en son 19 Eylül tarihli 205 Live’da Drew Gulak’a karşı koruyan Cedric, WM’den bu yana hafif sıklet kemeri şampiyonu olarak karşımıza çıkıyor. Karşısına çıkan birçok ismi yenen Cedric, bu sefer daha önce karşılaştığı isimlerden biri olan Buddy Murphy ile bir kez daha karşı karşıya geliyor.
Sadece göz ucu ile takip ettiğim 205 Live hakkında ciddi bir yorum yapamayacağım. Genel olarak çok fazla kemer değişimi beklemediğim bu PPV’de bir ihtimal burada bir kemer değişimi olabileceği düşüncesindeyim. O nedenle tahminim Buddy Murhpy’den yana olacak.
Tahmin: Buddy Murphy




Six-woman Tag Team Match
Ronda Rousey & The Bella Twins (Brie Bella & Nikki Bella) vs The Riott Squad (Liv Morgan & Ruby Riott & Sarah Logan)
Kadınlar Raw kemerinde bu şov içerisinde herhangi bir kemer koruması izlemeyeceğiz. Bunun yerine geçtiğimiz ay Hell in a Cell’de Alexa’yı yenerek feudu sonlandıran şampiyon Ronda Rousey ile birlikte takım olan Bella ikizlerinin, Ruby Riott’ın takımına karşı mücadelelerine tanık olacağız. Biraz üstte bahsettiğim zorlama sayılabilecek maçlardan bir tanesi de bu aslında. Zira bu üçerli takımların birbirleriyle feuda girmeleri için hiçbir neden bulunmamakta. Belki bu vesileyle Brie veya Nikki’den bir tanesi Ronda’nın kemeri için bir atakta bulunabilir.
Face takım çok güçlü olduğu için maçı kaybetmelerini beklemiyorum. Tahminim Ronda ve Bella’lar yönünde.
Tahmin: Ronda Rousey & The Bella Twins (Brie Bella & Nikki Bella)




Singles Match to determine the #1 contender for the WWE Championship
Daniel Bryan vs The Miz
Şov içerisinde yer alan en ciddi karşılaşmalardan bir tanesi Daniel Bryan ve Miz arasında gerçekleşecek olan WWE şampiyonluğu için bir numaralı aday olma maçı. Zira bu ikili uzun bir süredir birbirleriyle feud içerisindeler. 2010 yılından bu yana devam eden bu sürtüşme çeşitli aşamaların ardından günümüze kadar ulaştı ve doğal olarak iki isim 2 aydır birçok kez birbirlerine meydan okudu.
İlk olarak Ağustos ayında Summerslam’de karşı karşıya geldiler. Maçı Miz, eşi Maryse’in yardımıyla da olsa kazanmayı başardı. Ardından bir ay sonra Hell in a Cell’de eşlerin de dahil olduğu bir Mixed Tag Team maçında karşı karşıya geldiler. Maryse’in Brie’yi sürpriz bir şekilde tuşlamasıyla Miz kendini yeniden avantajlı bir konumda bularak maçı eşiyle birlikte kazandı. Ben her iki maçta da Daniel Bryan’ın kazanacağını düşünmüştüm. Çünkü Daniel Bryan’ın gerçekten bu feudu kazanması gerekiyor. Biraz yukarıda ve daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi 2010 yılından bu yana süregelen bu feudun bir face isim tarafından kazanılması gerekiyor. Ayrıca bu sefer de işin ucunda WWE kemer maçı bulunuyor.
Daniel Bryan’ın daha önceki maçlarda Miz’e karşı üstünlük kuramaması çok net bir biçimde bu maçı kazanacağının, uzun yılların intikamını alacağının ve de doğal olarak WWE kemeri için bir numaralı aday olacağının bir işareti. Kafamdaki tek soru işareti olası bir AJ Styles kemer korumasında, Styles vs Bryan’ın WM gibi bir önemli zaman dilimi öncesi gerçekleşmesi yerine ondan çok önceden gerçekleşecek olması. Elbette ki feudun uzama ihtimali olabilir ama yine de henüz WM döneminde olmadığımız için böyle bir potansiyel yılın maçının önceden gerçekleşmesi ne kadar doğru olur bilemiyorum.
Daniel Bryan bu maçı kazanarak feudu bitirecek ve de ana kemerle olan feuduna bence başlayacaktır.
Tahmin: Daniel Bryan




Tag Team Match
John Cena & Bobby Lashley vs Elias & Kevin Owens
Şov içerisindeki en gereksiz maçlardan bir tanesi hiç şüphesiz bu maç. Çünkü kendisi bir PPV’ye yakışmayacak ve anca haftalık şovlarda izleyebileceğimiz türden bir maç. Çünkü Greatest Royal Rumble’dan bu yana piyasada gözükmeyen Cena’nın sadece popülaritesini kullanma amaçlı gerçekleştirilecek olan bir şey. Bu maç, yazının en başında söylediklerimi kanıtlar nitelikte. Zira bu şova kadar Cena, Raw’ların hiçbirinde gözükmedi. Sadece Lashley ve Owens; yani bu kalabalık Raw kadrosu içerisinde kendilerine en azından şimdilik pek yer bulamayan bu ikilinin feudları, yine uzun bir süredir tam etki gösteremeyen Elias’ın eklenmesi ile ortaya çıkmıştı.
Cena ve Lashley gibi iki güçlü ismin bu maçı kazanmalarını bekliyorum. WM dönemine doğru belki ikisini birbirleriyle feuda girerken görebiliriz. Şu bir gerçek ki Lashley geldiğinden bu yana yeni nesil seyircileri kendisine çekmekte zorlanıyor. Bunun farkında olan WWE’de Lashley’nin ilerlemesini şimdilik durdurmuş gözüküyor. Zira Temmuz ayında Extreme Rules’da Roman’ı yenip, ana kemere göz kırpsa da birden tam almaya başladığı push kesilmişti. Yine seyircileri çekememesinin göstergelerinden biri olarak da NXT’den Lio Rush’ın ana kadro debut’ı yapılmış ve de Rush, Lashley’nin menejeri olarak karşımıza çıkmıştı. Lashley için bir heel turn veya bir Heyman Guy senaryosu uzun vadede bence daha etkili olacaktır.
Tahmin: John Cena & Bobby Lashley




Tag Team Match for the WWE Smackdown Tag Team Championship
The New Day (Big E &/Kofi Kingston &/Xavier Woods)(c) vs Cesaro & Sheamus
Birbirleriyle daha önce geçmişleri olan bu iki takım gerçekten bizlere çok güzel maçlar çıkartmışlardı. 2015’den 2016’nın sonuna uzanan ve de rekor kıracak bir şekilde takım kemerlerinin sahibi olan New Day, 2016 Roadblock’da kemerlerini Cesaro & Sheamus’a kaptırmışlardı.  
New day, bu yıl Summerslam’de Bludgeon Brothers’dan kemerleri alarak 5.kez şampiyon olmuşlardı. Ardından geçtiğimiz ay kemerlerini Hell in a Cell’de Rusev ve Aiden English’e karşı korumayı başarmışlardı. 4 Eylül tarihinde ise Super Show-Down için rakipleri olarak Cesaro ve Sheamus ikilisi açıklanmıştı. New Day gibi güçlü ve de seyirciler üzerinde bir hayli etkisi olan bir takımın, kemerli bu kadar çabuk kaybetmesini beklemiyorum. Özellikle bir New Day vs Usos izlemeden takım kemerlerini kaybetmeyeceklerini de umut ediyorum.
O yüzden bence New Day kemerlerini koruyacaktır.
Tahmin: The New Day (Big E &/Kofi Kingston &/Xavier Woods)




Tag Team Match
Asuka & Naomi vs The IIconics (Billie Kay & Peyton Royce)
Lashley & Cena vs Elias & Owens maçı için söylediklerimin birçoğu bu maç için de geçerli olmakta. Yine bir PPV’ye yakışmayacak ve sadece hafta içi şovlarda olması daha uygun olacak bir maç. Ancak tabi bu maçın bir farklı özelliği daha bulunuyor. Zira Billie Kay ve Peyton Royce ikilisi Avustralyalı. Dolayısıyla bu ikilinin bu PPV içerisinde yer almaları kadar doğal bir şey yok. Dolayısıyla örneğine birçok kez rastladığımız üzere esasen face isimler, memleket seyircilerinin etkisiyle birden heel olarak algılanabilirler ki muhtemelen de burada IIconics aslında heel olmasına rağmen oldukça yüksek cheer alacaktır.
WWE’nin Avustralyalı isimleri maçı kaybettireceğini hiç zannetmiyorum. O yüzden tahminim The IIconics’den yana olacak.
Tahmin: The IIconics (Billie Kay & Peyton Royce)




Singles Match for the WWE Smackdown Women’s Championship
Becky Lynch(c) vs Charlotte Flair
2 ay önce Summerslam’e şampiyon olarak gelen Carmella kemerini, içerisinde Becky ve Charlotte’ın olduğu bir triple threat maçında korumak zorunda kalmıştı. En yakın arkadaşı Becky’i tuşlayarak maçı kazanan Charlotte, kadınlar kemerinin yeni sahibi olmuştu. Maçtan sonra herkes klasik arkadaşça bir sarılma beklerken, Becky bombayı patlatmış ve Charlotte’a saldırarak bir heel turn geçirmişti. Ancak seyircilerde hep pozitif bir etki bırakan Becky , Charlotte’ın sürekli kemer mücadeleleri içerisinde yer almasından sıkılan seyirciye ilaç gibi gelmiş ve de bu heel turn muazzam bir reaksiyon alarak 2018’in unutulmazları arasına girmişti.
Bu hype ile birlikte geçtiğimiz ay Hell in a Cell’de Charlotte’a meydan okuyan Becky, maçı kazanarak 2016’dan tam 2 yıl sonra kadınlar kemerini bir kez daha ele geçirmişti. Charlotte ise rövanş hakkını bu PPV’de kullanacağını açıklamıştı. Her ne kadar Charlotte bu hikayede face rolü oynasa da seyircilerin favori ismi Becky. Heel performansı belki face performansının en azından şimdilik bir tık altında kalsa da zamanla buna da alışacağını düşünüyorum. Bununla birlikte bence burada kemerini bir şekilde koruyacaktır. Bir küçük ihtimal olarak maçın tuş dışında, DQ veya count out ile bitme ihtimaline karşın feudun uzayabilme ihtimali de mevcut.
Tahmin: Becky Lynch




Six-man Tag Team Match
The Shield (Roman Reigns & Seth Rollins & Dean Ambrose) vs Braun Strowman & Drew McIntyre & Dolph Ziggler
Raw’ı adeta tek başına taşıyarak, erkeklerin kazanabileceği üç kategorideki kemerleri de içinde barındırarak tam gaz ve de olması gerektiği gibi güzel bir şekilde devam eden bir feudla karşı karşıyayız. Zira Seth Rollins ile Dolph Ziggler ve de bir nebze Drew odaklı Intercontinental kemeri mücadelesinin Dean’in gelmesiyle birlikte tag team alanına da sıçraması gerçekleşmişti. Bir de üzerine Strowman’ın cash in yapma düşüncesi ile şampiyonluk mücadelesi veren Shield’ın üçüncü elemanı olan Roman’ın da feuda dahil olmasıyla yap boz tamamlanmıştı.
Tüm bunlar olurken Hell in a Cell PPV’Yi iki takım içinde önem taşıyordu. Bir önceki PPV olan Summerslam’de Dean’in return’ü ile birlikte Drew faktörünü yok ederek IC kemerini Ziggler’dan geri alan Rollins, Dean ile takım olup bu sırada Raw takım kemerlerini kazanan Drew & Dolph ikisine meydan okumuşlardı. Oldukça güzel geçen maçta Drew ve Dolph ikilisi kemerlerini korumayı başarmışlardı.
Gecenin main eventinde ise Ağustos ayında Lesnar’ı yenerek ana kemeri ele geçiren Roman ile Strowman, bir Hell in a Cell maçında kemer için mücadele ediyorlardı. Bu maç aynı zamanda Strowman’ın Haziran ayında kazandığı Money in the Bank çantasını da kullanarak cash in yaptığı maç oluyordu. Maç ilerlerken birden Dolph & Drew ve Rollins & Ambrose’un da maça karıştığı görülüyordu. Ancak esas sürpriz sona saklanmıştı. Zira Ağustos ayında kemerini Roman’a kaybeden Lesnar, henüz rövanş hakkını kullanmayarak kemeri için doğru zamanı bekliyordu. Maçın sonlarına doğru bomba patlamış ve Lesnar, Heyman ile birlikte ringe gelerek kafesin kapısını ayağı ile kırıp maça müdahil olmuştu. Her iki ismi de yere sererek maçın no contest bir şekilde sonlanmasını sağlamıştı. Bu üçlünün arasındaki kemer mücadelesi de önümüzdeki ay gerçekleşecek olan Crown Jewel’a saklanmıştı. Tabi bu no contest ile de teorik olarak Strowman, tarihteki başarısız cash inlerden biri olarak yerini aldı.
Hell in a Cell’den sonra yine bu iki takım arasındaki mücadele tam gaz devam etti. Ancak takım kemerlerinin kazanılamaması sonrasında The Shield içerisinde kemersiz kalan tek isim Dean Ambrose olmuştu. Seyrekleşmesine rağmen uzun tuttuğu saçlarını keserek return gerçekleştiren ve de birden daha ağırbaşlı bir hale bürünen Dean, gerçekleştirmiş olduğu return’den bu yana bir heel turn sinyallerini vermekte. Zira ben bunu Summerslam için daha önce beklemiştim ama böyle bir olay gerçekleşmemişti. Ancak bu sefer bu PPV’ye gelene kadar bu sinyaller daha da artmış gözüküyor. Zira Strowman önderliğinde Drew ve Dolph; Dean üzerinden oynayarak onu yanına çekmeye çalışıyor. Özellikle son Raw’da buna şu anki geçici Raw GM’i olan Baron Corbin’in de katılması işleri iyice kızıştırdı. Zira Corbin, Ambrose’a IC kemerini veya Universal kemerini kazanma fırsatı vermişse de Dean bunları kabul etmemiş ve Strowman ile maç yapmak zorunda kalarak ona kaybetmişti. Ancak maçtan sonra arka alanda bu konu üzerinde hayıflandığı görülmüştü. Ayrıca Strowman’ın da Dolph üzerinden bir “zayıf karın” göndermesi yaptığını da yani onu takımın zayıf karnı olarak görüp yerine Dean’i düşündüğü de belli oluyor. Tabi bu da uzak bir ihtimal olsa da enteresan olaylara gebe olacak bir şey. Yine yeri gelmişken söylemek lazım ki; ben şu an WWE’nin Drew’ı kullanış biçiminden çok keyif alıyorum. Gerçekten hak ettiği gibi güçlü ve dominant bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. İleride tekrardan orta kemer seviyesinde kemer kazanıp hatrı sayılı bir süre elinde tutması veya Smackdown’da olup ana kemer mücadelesine girmesi muhtemel gözüküyor.
Şu çok belli ki Dean’in yeni tavırları ve de bu son olaylarla bir heel turn patlayacak ve bu WM’ye kadar sıçrayacak. Ancak bunun zamanını kestirmek zor gibi görünüyor. Bununla birlikte The Shield vs Strowman & Dolph & Drew feudu Kasım ayına kadar da sürmesi oldukça muhtemel. Yani bu maçın sonucu feudun sonu olarak karşımıza çıkmayacak. Ancak Dean’in bir hatası ile Strowman ve ekibinin maçı kazanması oldukça muhtemel gözüküyor. O nedenle tahminimi Strowman ve ekibi yönünde kullanacağım. Her ne olursa olsun bu feudu ve de mevcut maçları izlemenin oldukça keyifli olduğunu da vurgulamadan geçmeyeceğim.
Tahmin: Braun Strowman & Drew McIntyre & Dolph Ziggler




No Countout, No Disqualification Match for the WWE Championship
AJ Styles(c) vs Samoa Joe
Summerslam zamanı net bir şekilde beklediğim gibi Styles vs Joe feudu ortalama bir süreye yayılmış bir biçimde devam ediyor. Zira feudun başından beri “kişisel” oynayarak Styles ve ailesi hakkında akıl oyunları yapan Joe, Summerslam’de daha da ileri giderek maçı seyirciler arasında izleyen Styles ve Styles’ın küçük kızı hakkında ileri geri konuşmaya başlamıştı. Styles da buna dayanamamış ve en sonunda sandalye ile Joe’ya saldırarak DQ ile maçı kaybetmişti. Tabi şampiyon avantajı olarak adlandırılan kural sayesinde, DQ ile kaybettiği için kemer kendisinde kalmıştı.
Geçtiğimiz ay Hell in a Cell’e kadar olan süreç de benzer şekilde devam etmişti. Şov içerisinde gerçekleşen maç ise gerçekten çok güzeldi. Nitekim sonucunda ise bir hakem hatasıyla kazanan Styles olmuştu. Şöyle ki maçın sonlarına doğru Styles’a Coquina Clutch bağlayan Joe, Styles’ı bayıltıp maçı kazanmaya çok yaklaşmıştı. Styles ise son bir hamle yaparak onu ters çevirmiş ve de birden Joe’yu tuş pozisyonuna sokmuştu. Bu sırada hakem saymaya başlamış ve de hakemin göremeyeceği kör noktada, tam 2.saniyede Styles; Joe’nun beline vurarak pes işareti yapmış ancak hakemin 3’e kadar saymayı tamamlaması ve de pes etme işaretini görmemesi ile birlikte maçı kazanarak kemerini korumuştu. Tabi gong’dan sonra maçı kazandığını düşünen Joe ise öfkeden çıldırarak Paige’in yanına giderek durumu ona anlatmıştı. Nihayetinde de artık bu feudun son maçı olması beklenen bu maç ayarlanmış ve de sona yakışır bir biçimde No DQ ve de No count out olarak ayarlanmıştı.
Bu feudun ilerleme şekli face ismin kazanacağı yönünde ilerliyor bence. Zira Joe, Styles ve ailesi hakkında oldukça ileri gitti. Hatta Styles Smackdown’dayken, Styles’ın evine bile gitti. Elbette hikaye gereği olan bu olay sonrasında Stlyes’ın DQ’nun olmadığı bu maçta sağlam bir şekilde Joe’yu dövüp intikam alması gerekiyor. Ayrıca ufukta Bryan gibi bir isimle feuda girme ihtimali gözüktüğünden bence kemerini burada da koruyup artık bu feudu bitirip, tittle reigninin 2.yılına geçecektir.
Tahmin: AJ Styles



Singles Match
Triple H w/Shawn Michaels vs The Undertaker w/Kane
Ulus aşırı PPV’lerin getirilerinden biri de yıllardır senede bir kez WM’de görmeye alıştığımız isimlerin daha çok ekranda gözükmeleri oldu. Zira Triple H ve Taker gibi yaşını oldukça almış isimler artık sadece isimlerinin büyüklüklerini kullanarak WM’de kısa süreli heyecan yaratmaya odaklanmışlardı. Örneğin 2017’de emekli olduğu düşünülen Taker, 2018 WM’sinde sürpriz yaparak Cena’nın karşısına çıkmış ve de onu yenmeyi başarmıştı. Bir ay sonra Greatest Royal Rumble’da ise bir kez daha maça çıkmış ve kendisiyle özdeşleşen Casket maçında Rusev’i yenmeyi başarmıştı.
Benzer bir şekilde Triple H de WM dönemini Kurt Angle ve Ronda Rousey odaklı bir feud ile geçirmişti. Eşi Staphenie ile takım olup Kurt Angle ve Ronda’nın karşısına çıkmış ancak maçı kaybetmişlerdi. Bundan tam bir ay sonra bu sefer Greatest Royal Rumble da John Cena ile karşılaşmış ve bu sefer de ona kaybetmişti.
Şimdi ise bundan bir hatta iki önceki dönemin iki büyük simgesi olarak bu iki büyük dev isim, “son bir kez” daha karşı karşıya geliyorlar. Bu ikili zamanında birçok kez karşı karşıya geldiler ve de birçok kez unutulmayacak anlar yaşattılar bizlere. Örneğin ilk olarak akla gelen WM 27’de; yani 2011 senesinde gerçekleşen No Holds Barred maçı. Zira o dönem yine Taker’ın ve de Triple H’in belli bir yaş haddinde olduğunu da belirtmekte fayda. Ayrıca o maç tam da HBK’in Undertaker tarafından emekli edilmesinden tam bir yıl sonra gerçekleşmişti. Bu şartlarda daha o zamanlar serisi kırılmayan Taker, Triple H’i yenerek seriye devam etmişti.
Ama Taker vs HHH dendiğinde asıl akıllara gelen maç ise ondan tam bir yıl sonra, yani 2012’de, WM 28’de yaşanmıştı. Taker’ın serisini kırmaya çok yaklaşan Triple H, şansını bir kez daha denemek için Taker’a meydan okumuştu. Bu sefer maç türü Hell in a Cell’di. Hakem ise, Taker’ın serisini bitirme uğruna kariyerinden vazgeçen ve de yıllardır DX içerisinde Triple H’in yakın dostu olan(ki bu ikili gerçek hayatta da çok yakın birer dost. Zaten ilerleyen zamanlarda Triple H ve de Micheals’ın arkadaşlığına değinen bir yazı da yazmayı düşünüyordum) HBK’den başkası değildi. Tamı tamına yarım saat süren bu efsane maçı Taker bir kez daha kazanmayı başarmış ve de serisini devam ettirmişti. Ben de gerçekten o zamanlar o maçı izlerken Triple H’in seriyi bozacak isim olacağına çok inanmıştım ve de istemiştim. Ancak kısmet Lesnar’aymış…
Asıl hafızalara kazınan olay ise maçtan sonra gerçekleşmişti. Birlikte 90’lı ve hatta 2000’li yılların başını ve hatta sonlarını domine eden Shawn Michaels, Triple H ve Undertaker omuz omuza arka alanın yoluna tutarak, “bir dönemin sonu”na işaret etmişlerdi. Velhasıl o günden sonra zaten 2010’da Taker tarafından emekli edilen HBK, ara sıra konuk olarak gözükmüştü. Triple H ise daha çok arka alan işlerine soyunarak yine de hikayeler içerisinde yer almıştı. Her ne kadar yaşı ilerlese de yine de o günden sonra birçok önemli feudda da yer almış hatta 2016 yılında bir de kısa süreliğine ana kemeri kazanmıştı. Taker’a gelirsek artık neredeyse WM’den WM’ye gözükür hale gelmişti.
Bugün ise Taker 53, HHH ise 49 yaşında. Ancak her ikisi de isminin verdiği heyecanla bizlere yine de ellerinden geldiği şekilde en güzel maçları çıkartmaya çalışıyorlar. Ayrıca bu sefer iki isim de yıllardır bu yolda beraber yürüdükleri ve hatta kimi zaman feuda da girdikleri isimlerle geliyorlar. Undertaker’ın yanında Brothers of Destruction’ın Kane’i var. Triple H’in yanında ise DX’in Shawn Michaels’ı var. Taker vs HHH’in üstüne bir de bir nevi Brothers of Destruction vs DX izleyeceğiz.
Elbette ki her iki isimden de bu yaştan sonra muazzam performanslar beklemek (özellikle Taker’dan) haksızlık olur. Ve de bu maçın zaten gerçekleşmesi Avustralyalı kardeşlerimiz olmasa oldukça zordu. Ama bundan keyif almaya bakmak ve de dört efsanenin son bir kez de olsa aynı anda ringde olmalarını görmenin tadını çıkartmak gerekiyor.
Maç özelinde konuşacak olursak eğer ben Triple H’in galip geleceğini düşünüyorum. Çünkü HHH, 2016’nın başından bu yana WWE içerisinde bir maç kazanamıyor. 2016 WM’de Roman’a, 2017 WM’de Seth’e ve 2018 WM’de de Kurt Angle ve Ronda’ya kaybetti. Ayrıca geçtiğimiz aylarda Cena’ya da kaybetmişti. O yüzden tahminim Triple H üzerine olacak.
Bir de son zamanlarda HBK’i bu maç vesilesiyle daha çok Raw içerisinde görmeye başladık. Keza Taker ile de bir yüzleşmeleri oldu. HBK, belki de güreş dünyası içerisinde hikaye gereği bir emeklilik maçına çıkıp sonrasında buna sadık kalan nadir kişilerden biri. Hatta 2 sene önce WM’de Styles ile maç yapması gündeme gelmiş ancak kendisi bunu reddetmişti. Ancak Taker ile olan karşılıklı promolar da bir “son bir maç” kokusu da almadık değil. Bu maç ve belki de bu feud, tam 9 sene sonra Michaels’ın bir sonraki WM için ringlere bir kerelik geri dönüşünü sağlayabilir. O yüzden önümüzdeki süreci izlemekte fayda var.
Tahmin: Triple H

--

Beklentilerimin çok üzerinde geçen Hell in a Cell’in ardından yine fena olmayan bir match carda sahip olmayan ve arada çürük yumurta maçları da çıkarttığımızda izlenebilir olan bir ulus aşırı PPV beklemekteyiz. Bundan sonra Ekim ayının sonunda kadınlara özel Evolution PPV’yi izleyeceğiz. Kasım ayının başında ise yine Suudi Arabistan’da bu sefer Crown Jewel’ı izleyeceğiz. Bildiğimiz anlamıyla bir PPV izlemek için ise Kasım ayının sonunu; yani Survivor Series’i beklemek durumundayız.
Herkese iyi seyirler dilerim, umarım güzel bir PPV izleriz.