WWE SUMMERSLAM 2022
– 30 TEMMUZ 2022
Kaç sene olmuş bir Preview
yazmayalı… Dile kolay 3.5 sene olmuş. 3.5 senede iş hayatına atılıp biraz daha
farklı öncelikler ön plana çıkınca bu süre zarfında güreş izlemeyi bıraktım.
Ama yaklaşık 1 senedir uzaktan da olsa takip etmeye devam ediyorum diyebilirim.
Pandemi dönemini bir nevi kaçırdım ama yine de bir şekilde toparlamaya
çalışıyorum. Eskisi kadar çok yoğun bir şekilde takip edebilecek bir zamanım
yok ama PPV özetleri (veya bazen full halleri) ve haftalık show özetlerini
(15-20 dk) olacak şekilde izliyorum.
Bu konulara daha sonrasında
değiniriz tabi ki ama bugünkü konumuz Summerslam 2022. WWE’nin geleneksel büyük
şovlarından biri olan Summerslam’in main eventinde bir kez daha Roman Reigns vs
Brock Lesnar maçını görüyoruz. Bu kez Last Man Standing türünde bir maç
izleyeceğiz. Bununla birlikte yan parçalarda da fena maçlar bulunmuyor.
Vince McMahon’un emekliliği
sonrası ilk PPV olma özelliği taşıyan Summerslam’i yorumlamaya başlayalım.
Singles Match for the WWE Smackdown Women’s Championship
Liv Morgan (c) vs Ronda Rousey
WWE’ye dönüşünün ardından
Smackdown Women’s kemerini Charlotte ile girdiği feuddan kazanan Ronda Rouse,
kemerini geçtiğimiz ayki Money in the Bank şovunda Liv Morgan’dan yediği cash
in sonucu kaybetmişti. Hatırlarsanız aynı gece kemerini Natalya’ya karşı korusa
da maç içerisinde keyfabe olarak bacağından sakatlanmış ve gecenin başında
Money in the Bank maçını kazanan Liv Morgan’a direnememişti.
Ben açıkçası Liv Morgan’ın
gelebileceği en yüksek seviyede olduğunu düşünüyorum. Yani bir Asuka, Becky,
Sasha veya Bianca seviyesinde olmadığını düşünüyorum ring içi olarak. Ayrıca
senaryo da buna paralel olarak oldukça underdog ilerlemekte. En azından
kariyerinde başarısız bir cash in’in bulunmaması için Ronda’nın sakatlığıyla
bağdaştırarak kemer değişiminin yapıldığını düşünüyorum. Yani temiz bir şekilde
Ronda’yı yenebileceğine ihtimal vermiyorum. Bence Ronda burada kemerini geri
alacaktır.
Tahmin: Ronda Rousey
Singles Match
Pat McAfee vs Happy Corbin
17 Haziran Smackdown’da Madcap
Moss’a kaybeden Corbin, maç sonrasında yorumcu masasında bulunan Pat McAfee ile
burun buruna gelmiş ve ikili birbirlerine meydan okumuşlardı. Aslında WWE’nin
son dönemde böyle ismen yüksek PPV’ler için ciddi senaryoların yanında şov ve
eğlence katmaları açısından güreş dışından da kişileri maç içerisinde yer
aldığını görmekteyiz. Tabi 30 yıldır güreş dünyasında bu şekilde ilerlense de
en azından son 1-2 senedir biraz daha sıklaştığını görmekteyiz.
McAfee de işin bu boyutunda karşımıza
çıkıyor. Aktif olarak güreşmeyen Pat, Son Wrestlemania’da da hatırlarsanız
Austin Theory ile feuda girmiş ve hatta maçı da kazanmayı başarmıştı. Maçtan
sonra Vince McMahon ile garip bir maça daha çıkmış ve onu kaybetmişti. Ardından
Stone Cold kendisini kurtarmaya gelmiş ve Vince’e stunner çekmişti. Beraber
bira şelalesi altında galibiyetlerini kutlarlarken Stone Cold kendisine de
stunner çekerek kendi şovuna devam etmişti.
Corbin ise en son sırasıyla
Drew McIntyre ve Madcap Moss ile girmiş olduğu feudları kaybederek
kariyerindeki düşüşü sürdüren isimlerden. Heel ve çok ciddi olmayan bir “Happy”
gimmick’i ile de çok fazla ilerleyemeceği aşikar. Ancak ben yine de bu
galibiyete ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için oyumu Corbin tarafından kullanıyor
olacağım. Bir de son olarak bu ikilinin zamanında NFL dönemlerinde aynı takımda
yer aldıklarını da ifade etmeliyim.
Tahmin: Happy Corbin
Singles Match for the WWE Raw Women’s Championship
Bianca Blair(c) vs
Becky Lynch
2021 Summerslam’inden bu yana
Blair ile Becky arasındaki feud devam ediyor. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıl
Summerslam’e şampiyon olarak gelen Blair, kemerini Sasha Banks’e karşı koruması
planlanmıştı. Banks’in maça çıkamayacağı açıklandıktan sonra Blair’in rakibi
ilk olarak Carmella olacak şekilde açıklanmış ancak Becky return yaparak
Carmella’ya saldırıp Bianca’ya maç teklif etmişti. Bianca teklifi kabul etmiş
ancak 26 saniyede kemerini Becky’e karşı kaybetmişti. İkili Extreme Rules’ta
tekrar karşı karşıya gelmiş ancak bu sefer de Banks’ın dönüp maça karışmasıyla
DQ ile bitmişti. Üçlü, Crown Jewel 2021’de karşı karşıya gelmişler ancak Becky
kemerini korumayı tekrardan başarmıştı. 1 Kasım Raw’da Bianca yine Becky ile
karşıya karşıya gelmiş ancak kemeri kazanamamıştı. Bu Şubat ayında Elminiation
Chamber maçına girmiş ve maçı kazanarak bu sefer de WM için Becky’nin karşısına
çıkmaya hak kazanmıştı. WM 38’de nihayet Becky’i yenebilmiş ve Raw Kadınlar
kemerininin yeni sahibi olmuştu.
Kemeri kazandıktan sonra
sırasıyla Sonya Deville, Asuka & Becky ve Carmella’ya karşı korumayı
başardı Bianca. Tüm bunlar ilerlerken Becky bir süre ortada gözükmemiş ancak
Hell in a Cell döneminde tekrardan dönüş yaparak Asuka ile beraber triple Threat
maçında Bianca’ya rakip olmuş ancak kemeri elde edememişti. İkili arasında uzun
bir geçmiş varken ve akıllarda halen daha geçtiğimiz Summerslam yer alırken,
tekrardan bir maç yapmaları içten bile değildi gerçekten. Ben Bianca’nın
kemerini koruyacağını düşünüyorum. Böylelikle geçtiğimiz Summerslam’i unutturup
bu feuda nokta koyacağını düşünüyorum.
Tahmin: Bianca Blair
Singles Match
Logan Paul vs The Miz
Geçtiğimiz yıldan bu yana ara
ara WWE bünyesinde gözüken Youtuber Logan Paul, WM 38’de takım arkadaşı olduğu
The Miz ile karşı karşıya geliyor. Hatırlarsanız WM 38 döneminde bu ikili takım
arkadaşı olmuş ve Mysterio’ları yenmeyi başarmışlardı. Maçtan sonra iki isim de
sevinirken Miz birden Logan’a Skull Crushing Finale çekmişti.
Bunun üzerine Summerslam
döneminde karşı karşıya gelmeleri planlanmış oldu. Logan aslında yıllardır
güreş dünyasında var olan popüler bir ismin ring içi aksiyonlarına günümüz
şartlarında eklenmiş hali. Velhasıl hakkını vermemiz lazım ki ringin içerisinde
çok da fazla sırıtmıyor açıkçası. Bu sebepten dolayı normalde bu tarz işlere
çoğu kişi gibi sıcak bakmasam da en azından ring içini kurtarabildiği için ciddi
tepki göstermek istemiyorum. Zaten Youtube ile gelen sosyal medya ünlülüğü
burada WWE’nin kendisini kullanmasındaki en önemli unsuru oluşturuyor. Ben maçı
da bir şekilde Logan’a verecekler diye düşünüyorum doğrusu. Tabi Champa
etkisini de atlamamak gerek. Bu ikilinin her segment’ine karışmadan edememişti
Champa. Bir yardımla falan maçı Logan’a verirler bence.
Tahmin: Logal Paul
Singles Match
Riddle vs Seth “Freakin” Rollins
Summerslam Match Card’ı içerisinde Main Event dışında ring içi olarak en
çok şey vaat eden maç, bence bu maç. Bir tarafta RK-Bro sonrasında kariyerine
single olarak devam eden Riddle var. Riddle, bence enerjisi yüksek müthiş bir
face karakter. Kendisinin underdog tavırları, mentor’ü Randy Orton moveset’i
kullanımı ve ortamın havasını değiştiren hareketlerini oldukça değerli
bulmaktayım. Randy’nin sakatlığı sonrası aslında kaybolup gidecek bir isim
olması muhtemelken WWE’nin onu bu şekilde kullanması da beni çok mutlu ediyor.
Geçtiğimiz aylarda hatırlarsanız Roman ile dahi feuda girebilmişti bu sayede. O
yüzden yetenekli bir ismin doğru kullanımının etkisini de bu şekilde
görebiliyoruz. Tabi Randy dönene kadar bu şekilde devam eder mi bilinmez ama
elbet bir yerden sonra kendine has özellikleri de olan bir figür haline
gelecektir. Ondan sonra dönüp baktığımızda kariyerinin prime döneminin bu olup
olmadığını veya daha da ileriye gidip gitmeyeceğini anlayabileceğiz. Zira şu an
olabilecek her önemli olayın bir şekilde parçası olmayı başarıyor. Bu
gimmick’ini ne kadar sürdürür, üzerine farklı neler konar bilemiyorum ama her
halükarda özellikle mid carder seviyesi için seyircilerin favorisi olabilecek
çok iyi bir isim olduğu görülüyor.
Seth Rollins ise Cody’nin WWE return’ü sonrasında WM ve sonrasında arka
arkaya 3 kez kendisine kaybetti. Bu süre zarfında gerçekten harika maçlar
çıkardı her zamanki gibi ama Cody’nin yükselişi doğrultusunda bu maçları
kaybetmesi çok olağandı. Cody ile olan feudu kaybettikten sonra Money in the
Bank maçına girmiş ancak çantayı da kazanamamıştı. Ben Seth’in bu gimmick’i ile
ana kemer potasında olmasını doğrusu çok zor görüyorum. 2020 öncesi Seth
Rollins çok ciddi bir main eventer’dı. Şu anda da hala bir main eventer fakat
olası yeniden yükselişinin önünde bir engel olabileceğini düşündüğüm bir
gimmick’e sahip. Bu sebepten dolayı da yenilebilir olması biraz doğal bir hal
aldı. Yine de ne olursa olsun Roman sonrası dönem için önemli ana kemer adaylarından
biri olacağını umut etmekteyim.
Bu feud özelinde ben Seth Rollins’in gerçekten bir PPV galibiyetine
ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle ring içi olarak güzel bir maç izleme
ihtimalimiz yüksek olsa da kazanacak kişi açısından net bir tahmin olacağına
inanıyorum.
Bu arada not olarak bu maç son hafta iptal edildi. Son Raw’da Seth
Rollins, çelik merdivenlerin üzerinden stump çektikten sonra Riddle sakatlandı.
Bunun keyfabe olduğunu düşünüyorum ama bakalım nereye bağlanacak.
Tahmin: Seth Rollins
No Disqualification Tag Team Match
The Mysterios (Dominik Mysterio & Rey Mysterio) vs
The Judgment Day (Damien Priest & Finn Balor) w/Rhea Ripley
WM 38 dönemine U.S şampiyonu olarak giren Damien Priest 28 Şubat tarihli
Raw’da kemerini Finn Balor’a kaybetmişti. Bu maçın ardından kötü adam olan
Priest, herhangi bir WM feudunda yer almamış ve US kemerinin de peşini
bırakmıştı. WM 38’de karşımıza çıkmış ve Edge ile AJ Styles arasında oynanan
maça karışarak Edge’in maçı kazanmasına sebep olmuştu. Bunun da etkisiyle bir
gimmick değişimine de gitmiş ve Edge’in buyunduruğu altına girmişti. Bu
ikilinin başlatmış olduğu bu atılımın bir stable’a dönüşeceği de
konuşulmaktaydı. Zira 2021 yılında ana kadroya yükselen Ripley’in bu uğurdaki
en önemli aday olabileceği bahsedilmekteydi. 2021 yılında ana kadroya
yükseldikten sonra Asuka, Charlotte gibi isimlerin arasından kadınlar kemerini
almayı başaran Ripley, yaklaşık 100 gün kemerini koruduktan sonra Charlotte
Flair’e kaybetmişti. Bu feudun ardından 2022 yılında WM 38 dönemineyse kadın
takımlar kemeri mücadelelerine girmiş ve Liv Morgan ile takım olarak WM 38’de
kemerleri Queen Zelina ve Carmella’dan almak için maça çıkmaya hak
kazanmışlardı. Ancak WM 38’de gerçekleşen Fatal 4-Way maçını Sasha Banks ve
Naomi ikilisi kazanmıştı. WM’nin ardındaki Raw’da ise bu iki takım bu sefer
ikiye iki maçta karşılaşmışlar, ancak Ripley’in Morgan’ı yalnız bırakmasıyla
maçı Sasha ve Naomi kazanmış ve Ripley ile Morgan’ın kemer maçı yapma
şanslarını yok etmişlerdi. 2 hafta sonra bu iki takım bu sefer kemerin ortada
olduğu bir maça çıkmışlar ancak maçı Sasha ve Naomi ikilisi yeniden kazanınca
Ripley, Morgan’a saldırarak bir heel turn gerçekleştirmişti. Wrestlemania
Backlash PPV’indeyse Egde vs AJ Styles rövanş maçına karışmış ve bu sayede
Edge’in maçı kazanabilmesini sağlamıştı. Böylece Ege üst üste Priest ve
Ripley’in etkisiyle AJ Styles’ı yenmeyi başarmıştı. Tüm bunların sonucunda da
The Judgment Day stable’ı kurulmuştu.
Priest’ten aldığı kemerini yaklaşık 1.5 ay tutabilen Balor ise 18 Nisan
tarihli Raw’da Theory’e kaybetmişti. Bu kemer kaybının ardından kendisi gibi Bullet
Club’ın (New Japan Pro Wrestling’in meşhur stable’ı) eski liderlerinden olan
Styles’ın yardımına koşarak durumu eşitlemeye çalışmıştı. Haziran PPV’i olan
Hell in a Cell’de yanlarına diğer bir mağdur olan Liv Morgan’ı da alarak
Judgement Day’e meydan okumuşlardı. Velhasıl maçı Judgement Day kazanmayı
bilmiş ve bu feuda nokta koymuştu.
Hemen ertesi Raw olan 6 Haziran tarihli Raw’da grubun lideri olan Edge,
Judgment Day’in yeni üyesini açıklamıştı. Bu yeni üye, Finn Balor’dan başkası
değildi. Böylece Finn Balor 2020 yılından sonra ilk kez bir heel turn
gerçekleştirmişti. Ama olay sadece bununla kalmamış; Balor, Priest ve Ripley
birden birlik olarak Edge’e saldırmışlar ve onu gruptan atmışlardı. Bu olaydan
beridir Edge ekranlarda gözükmemeye devam etmekte. Ripley ise bir yandan
Judgment Day içerisinde yer alırken bir yandan da Raw Kadınlar Kemeri’ni Money
in the Bank’ta Bianca Blair’den almayı hedefliyordu. Fakat geçirmiş olduğu
sarsıntının etkisiyle maça çıkamayacağı açıklanmıştı. Bu olaydan sonra Ripley’i
yaklaşık 1 ay ekranlarda göremedik.
Myserio’lar ise Royal Rumble sonrasında The Miz ile fueda girmişlerdi. Elimination
Chamber’da Rey, Miz’i yenmeyi başarmıştı. Hemen ertesi Raw’da WM 38 için bir
tag team maçı ayarlanmış ve Miz’in takım arkadaşı olarak da Logan Paul
duyurulmuştu. WM 38’de gerçekleşen tag team maçını Miz ve Paul ikilisi
kazanmıştı. WM sonrasında bir süre Veer Mahaan ile feuda girmişler ve oradan da
yenik ayrılmışlardı. Tüm bunların ardından ise Edge’in artık yok sayıldığı
Judgment Day ile feuda girdiler. Bu feud esnasında Priest ve Balor ikilisi
sürekli Dominik’in üstüne oynayarak babasına ihanet etmesi için uğraş
göstermişlerdi. Nihayetinde Summerslam öncesi son Raw’da Rey’in 20.yılına özel
olarak bu iki takım karşı karşıya gelmiş ve maçı Mysterio’lar kazanmıştı. Maçtan
sonra arka alan segment’inde Rey’in 20.yılı kutlanırken birden Ripley’i de
orada görmüştük. Direkt Dominik’i Rey’in eşinin ve kızının arasından alarak
başka tarafa çekmiş, buna istinaden Balor ve Priest ikilisi devreye girerek
Rey’e saldırı düzenlemişlerdi. Bunun sonucunda Rey kolundan sakatlanmış ve son
darbeyi de Ripley vurmuştu. Tüm bunların sonucunda da bu maçın No DQ olacak
şekilde Summerslam için duyurulduğu açıklanmıştı.
Şimdi maçın No DQ olmasının elbette ki birçok şeye sebebiyet verebilecek
doğal bir durumu mevcut. Maçın No DQ olması, maça birçok etkenin etki
edebilmesi için yapılmış bir olay. Zira Edge’in bir şekilde return
gerçekleştirip kendisini satan Balor, Priest ve Ripley’den intikam almaya
çalışması aşikar bir durum. Judgment Day sonrasında upuzun saçlarını kesen ve
müziğini değiştiren Edge’in return gerçekleştirirken Rater-R Superstar
gimmick’i ile döneceği konuşulmakta. Tabi Edge return yapıp büyük bir ihtimalle
face bir isim olarak dönecek. Zaten Raw’da birkaç haftadır gizemli bir kişinin
döneceğine dair videolar yayımlanmakta ki bu ismin Edge olacağı çok bariz
olarak karşımıza çıkmakta. Ek olarak son 2 Summerslam’de returnler gördüğümüzü
(2020-Roman Reigns ve 2021-Brock Lesnar) baz alırsak burada da bir return
görmemiz çok olası. Bununla birlikte Ripley de elbet maça karışacaktır diye
düşünüyorum. Bir ihtimal Rey’in kızını da bu olaylar içerisinde Ripley’e karşı
koyarken görebiliriz.
Edge’in dönüp maçı Mysterio’lara kazandırması ve bunun ardından Judgment
Day ile feuda girmesi çok muhtemel bir olay. Aslında keşke muhtemel olanın
yapılmayıp Dominik’in bir heel turn’ünü, babasına ihanetini ve Judgment Day
bünyesine katılışını izlesek. Hatta bu şekilde maçı Judgment Day’e
kazandırmasını ve dörtlü Rey’e saldırırlarken Edge’in o şekilde return
yapmasını izlesek. Bence bu da çok düşük bir ihtimal olsa da düşünülebilir bir
detay. Ama ben Judgment Day’in daha fazla genişleme ve güçlenme ihtimalinin
düşük olduğunu düşünüyorum. Zira yaşlanan Edge’i bireysel kullanmaktansa
özellikle Balor da ekibin içerisine dahil olduktan sonra güçlü ve geniş bir
stable içerisinde onu kullanmak çok daha mantıklıydı. Ancak bu bile çok uzun vaadeli
olmadı, hemen orada bitti ve Edge’i bu stable’dan çektiler. Bu sebeple oyumu
Edge’in yardımıyla Mysterio’lara veriyorum.
Tahmin: The
Mysterios (Dominik Mysterio & Rey Mysterio)
Tag Team Match for the Undisputed WWE Tag Team Championship
Jeff Jarret will serve as the speacial guest referee
The Usos (Jey Uso & Jimmy Uso)(c) vs The Street
Profits (Angelo Dawkins & Montez Ford)
Roman’ın WWE’ye dönüşü sonrasında Jimmy’nin de sakatlığının etkisiyle
Jey, bireysel anlamda oldukça ön plana çıkmış ve hatta Roman ile bir süre ana
kemer mücadelesine girişmişti. Yaşanan olayların ardından Roman’ın üstünlüğünü
kabul etmiş ve onun önderliğinde hareket edeceğini söylemişti. Böylelikle ikiz
kardeşler, kuzenleri Roman ile birleşerek Bloodline çatısı altında bir
stable’ın içerisine dahil olmuşlardı. Bundan tam 1 sene önce gerçekleşen Money
in the Bank 2021’de de Mysterio’ları yenip yeni Smackdown tag team şampiyonları
olmuşlardı.
Uso’lar kemerlerini Temmuz 2021’den bu yana korumayı başarıyorlar.
Aslında Roman’ın bu dominant döneminin de etkisiyle onlar da bir nevi tag team
alanında Roman’ın bu dominantlığını sürdürüyorlar. Roman’ın hikayelerine sık
sık dahil oluyorlar ve bu sayede karşılıklı olarak kemerlerini tutma sürelerini
uzatıyorlar. WM’de Roman, Lesnar’ı yenip iki kemeri birden kazanınca benzer
şeyi kuzenlerinden de talep etmiş ve Uso’lar Raw Tag Team şampiyonları
RK-Bro’yu Mayıs 2022’de yenerek her iki tag team kemerinin de sahibi
olmuşlardı.
Geçtiğimiz PPV olan Money in the Bank’ta, bu iki takımı yine kemerler
için maç yaparken izlemiştik. Açıkçası yılın en iyi maçlarından birini çıkaran
iki takım, hem ring içi hem de heyecan olarak bizlere güzel şeyler
izletmişlerdi. Bir an gerçekten hepimiz kemerin Street Profits tarafından
alınabileceğine inanmıştık fakat tartışmalı bir sonla kemerler yine Uso’larda
kalmıştı. Maç sonunda izlenen tekrar görüntülerde, gerçekleştirilen pin
sırasında Ford’un omzunun kalktığını ancak hakemin bunu kaçırdığına şahit
olmuştuk. Bunun üzerine haklı olarak Street Profits itirazda bulunmuş ve bir
rövanş maçı talebinde bulunmuşlardı. Bu taleplerinde haklı bulunmuşlar ve Summerslam
için maç yeniden oluşturulmuştu. 15 Temmuz tarihli Smackdown’da bu sefer
Dawkins, Jimmy’i benzer bir şekilde yenince bu sefer Summarslam’deki maçı
special guest referee olarak değiştirilme kararı alındı. Bu özel hakem ise Jeff
Jarret’tan başkası değildi.
Biraz yukarıda da bahsettiğim gibi Uso’lar, Roman’ın tag team’deki
yansıması durumundalar. Yükselişleri, dominantlıkları benzer paralelde
ilerliyorlar. Tabi ki de hem Uso’lar hem de Roman yıllardır WWE’de çok fazla
sayıda şampiyonluk kazanmışlardı ama hiçbir zaman bu kadar dominant değillerdi.
Ben bu paralel yükselişle beraber paralel de bir düşüş beklemekteyim. Bence
Bloodline aynı gece kemerlerini kaybedecekler. Özellikle geçtiğimiz PPV’de
Street Profits fazlasıyla Uso’ları zorladı. Ford’un perfromansı da oldukça göz
doldurdu. Aslında ben Uso’ların bu title reign’lerinin birden team olmuş iki
tane büyük isim (tamamiyle atıyorum Seth & AJ Styles v.s gibi) tarafından
bitirilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Yine de Roman’ın da kemerini
kaybedeceğini düşündüğümü de baz alırsak bu maç için de oyumu Street Profits’e
veriyorum. Tabii Jarret’ın da elbette maça bir etkisi olacaktır. Kimin lehine
kimin aleyhine olacağını da kestirmek çok güç. Böyle durumlarda özel hakemin
maçı kirli kazanmaya daha yakın heel isimlere karşı oynaması daha yüksek
ihtimal tabi. Ama son Smackdown’da bir super kick yedikten sonra Jarret’ın
Street Profits tarafını da tutabileceğini düşünmedim değil. Kararsız kalsam da
kemerler değişir diyeceğim.
Tahmin: The Street Profits (Angelo Dawkins & Montez Ford)
Singles Match for the WWE United States Championship
Bobby Lashley vs Theory
WM döneminde Elimination Chamber PPV’inde çember içerisine ana kemer
şampiyonu olarak giren Lashley, Brock Lesnar’ın kendisine saldırmasıyla maçta
güreşememiş ve kemerini mücadele edemeden Lesnar’a kaptırmak durumunda
kalmıştı. Sonrasında sakatlığının etkisiyle (hikayesel-keyfabe) bir süre
güreşten uzak kalmış ancak geri dönüş yaparak birden hiç güreşmeden WWE
kemerini kaybettiğini unutarak (!) WM dönemini Omos ile geçirmişti. Bu süre
zarfında MVP rengini değiştirerek Lashley’nin yanından ayrılmış ve Omos’un
tarafına geçmişti. Velhasıl feud bir süre daha devam etmiş ancak Lashley; Hell
in a Cell PPV’in Omos ve MVP’yi aynı anda yenerek feuda nokta koymuştu. Buradan
aldığı enerjiyle de bir alt kemer mücadelesine girmiş ve şampiyon Theory’i
Money in the Bank’te yenerek United States kemerinin yeni sahibi olmuştu.
İşin Theory kısmına ise ayrı bir parantez açmak gerekir diye düşünüyorum.
Nitekim gecenin main eventiyle oldukça ilintili sonuçlar doğurabilecek bir maç
olduğunu düşünüyorum bu maçın. Çünkü Theory, geçtiğimiz PPV Money in the
Bank’te United States kemerini Lashley’e kaptırırken, aynı gece main eventte
Money in the Bank maçına 8.adam olarak Adam Pearce tarafından eklenmiş ve maçı
da kazanarak çantanın yeni sahibi olmuştu. Öncelikle Theory’nin henüz 1997 doğumlu
olduğunu belirtmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Hikayede Vince’in altın çocuğu
olarak karşımıza çıkarak bir nevi altın tepside kendisine birçok imkanın da
sunulduğunu görmekteyiz. İşin hikaye kısmı böyle ilerlese de WWE’nin Theory
için oldukça ciddi planlarının da olduğu aşikar duruyor. Baktığınız zaman ben
de kendisini oldukça kaliteli bulmaktayım. Bazen güreş hikayesiyle gerçeği
birbirine karıştırıp Theory’i gerçekten torpilli sanabiliyoruz ama baktığınız
zaman şu anda kendisinden daha iyi bir heel rolü kesen birisi var mı sizce? Ben
hiç olduğunu düşünmüyorum. Bazı heel isimler seyirciler tarafından o kadar çok
sevilirler ki heel olmalarına rağmen çok da ciddi bir destek alırlar. Ancak
Theory için kesinlikle öyle bir durum yok. Sinir bozucu tarzı, sarkastik ve
gayri ciddi hareketleri, Selfie Taunt’u, Vince tarafında torpilli olma hikayesi
gibi olgular sayesinde gerçek bir heel imajı çizmekte. Mikrofon yeteneği, ring
içi ve de duruşu bence gayet de iyi duruyor. Böyle gelecek vaat eden bir ismin
Money in the Bank çantasını almasından başka da doğal bir şey olacağını
düşünmüyorum ben. Zaten Money in the Bank’in olayı da tam olarak gelecek vaat
eden ve push’lanması beklenen isimlere bu fırsatı sağlamak. Fakat şu anki
mevcut durumda ben zamanlamasının çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Klasik
“henüz genç daha pişmesi lazım” gibi yorumlarda bulunmayacağım. Ancak şu anki
ana kemer çok ciddi bir ismin elinde. Kendisinden kemeri alan birinin de bu
ağırlığı bir süreliğine koruması gerektiğini düşünmekteyim. Yani bir sonraki
ana şampiyonu eğer başarılı bir cash in belirleyecekse bu Roman veya Lesnar
seviyesine yakın birisinin olması gerekir diye düşünüyorum. Peki Theory şu anda
o seviyede mi? İşin doğrusu Pat McAfee, Lashley, Ziggler, Madcap, McIntyre,
Roman, Lesnar vs isim fark etmeksizin üstünlük kurmakta zorlanıyor. Bu da
akıllara acaba başarısız bir cash in ile mi karşı karşıya kalacağız sorularını
beraberinde getiriyor ama Theory gibi çok önem atfedilen bir ismin kariyerine
başarısız bir cash in damgasının da vurulmayacağını düşünüyorum. Ama bir yandan
da Vince’ın emekliliği sonrası hikayesel olarak onun da durumu etkilenir mi
acaba diye düşünmüyor değilim. Son birkaç Raw’dır Dolph Ziggler ring kenarından
kendisinin sürekli kaybetmesini sağladı. Ziggle bunu neden yapıyor bilmiyoruz
ama olası bir cash-in’i engellemek için Summerslam’de de gözükme ihtimali var.
Bir de en son Raw’da Roman da artık “babacığın buralarda yok, şimdi ne
yapacaksın?” diye Theory’i aşağılamıştı. Hatta onu bırakın her Raw-Smackdown
showunda sürekli bir şekilde yerde kalkamaz hale geldi. Tüm bu sebeplerden
ötürü biraz aşağıda çok daha detaylı bunu değerlendireceğim ama ana kemeri bir
şekilde cash in ile alabilecek duruma gelse dahi bu reign’in çok uzun
olmayacağını düşünüyorum.
U.S kemerinin bir main eventer isimde olmasını da şu anki senaryo
çerçevesinde doğru bulmaktayım. Özellikle bir süredir hem IC kemerinin hem de
US kemerinin şovları taşıyabilecek unsurlardan uzak hatta PPV’lerde dahi zorla
gözüktüğünü görmekteyiz. Bu sebeple Lashley gibi bir isim çerçevesinde bunun
değerlenebileceğini düşünüyorum. Zira Lashley bunan 4-5 ay önce bir ana kemer
şampiyonu, bir main eventer’dı. US kemerine benzer bir şekilde Gunther gibi
dominant bir ismin de IC şampiyonu olması önemli bir durum.
Tahmine geçecek olursam ben Lashley’nin kemerini koruyacağını
düşünüyorum. Theory’e herhalde hem MITB hem de US kemerini vermezler diye
düşünüyorum. Ek olarak bazıları Theory’nin Lashley’e üstünlük kuramamasına
sinirlenip cash in yapabileceğini de konuşuyor ama bana biraz uzak bir ihtimal
gibi de geliyor bu durum. Bir de Roman’ın olası ara verme ihtimaline karşılık
Heyman da Theory ile bir şeyler yapabilir sanki.
Tahmin: Bobby Lashley
Last Man Standing Match for the Undisputed WWE Universal Championship
Roman Reigns(c) w/Paul Heyman vs Brock Lesnar
Nasıl ki 90’ların sonu
2000’lerin başını The Rock vs Stone Cold; nasıl ki 2000’lerin sonu 2010’lu
yılların başlarını Cena vs Orton ile anıyorsak; 2015’ten 2020’lerin başını da
bu iki adamı anmadan geçmeyeceğiz. Dile kolay WM 31 döneminden bu yana (2014-2015
yılı) bu ikili bir şekilde karşımıza bir feud içerisinde çıkmayı
başarabiliyorlar. Bu noktada aslında ilk maçlarından bu yana inanılmaz derecede
bir şeylerin değiştiğini, evrimleştiğini ve hatta olgunlaştığını
görebiliyorsunuz. Bu bölümü oldukça uzun yazmayı planlıyorum. Çünkü bu ikili
arasındaki feud yıllardır süre gelen bir feud. Bu sebeple bu bölümde hem bu
feudun geçmişine dokunacağız hem de maçı yorumlayacağız. Aslında WM 38’de bu
işin bitmesi planlanmıştı ama tabi başka sebeplerden ötürü finali burada
yapacağız gibi gözüküyor. Ama tabi biliyorsunuz WWE yine bir şekilde ne yapıp
edip bu iki ismi önümüze sürebilir.
Bu ikilinin ilk maçlarında
hatırlarsanız WM 31 ortamında Roman Reigns; face bir karakter olmasına rağmen
seyirciler tarafından hiç sevilmeyen bir karakterdi. Bu dönem aslında WWE’nin
John Cena’nın part timer’a dönüşmesinden sonra “şirketin yeni yüzü” konusunda
arayışa geçtiği bir dönemdi. Aslında paralel olarak azalan ve yaşlanan main
eventer kadrosunun da Roman Reigns, Seth Rollins, Dean Ambrose, Bray Wyatt,
Braun Strowman, Kevin Owens v.b isimlerle yeniden doldurulmasını da içeren bir
dönemdi. Bu isimler arasında en çok Roman Reigns göz önüne çıkıyor ve Cena
benzeri ultra mega push dönemine gireceği çok net bir şekilde gözümüze
sokuluyordu. Cena’nın da SuperCena dönemlerini hatırlayanlar elbette ki olacaktır.
O dönemde Cena her ne kadar çocukların bir süper kahramanı olarak karşımıza
çıksa da bir nevi PG döneminden nefret eden, yaşça olgun kişilerin de nefret
objesi haline gelen bir karakterdi. O dönem Cena maçlarında ince ve tiz bir
şekilde “Let’s go Cena” tezahüratına kalın ve gür seslerle “Cena Suck”
tezahüratının gelmesine alışkındık hepimiz. Bu aslında bir nevi bir sendrom
gibi bir şey bence. Yani yükselen, şirketin yüzü olması beklenen ve bu uğurda
ciddi Push alanlar bir nevi sevilmiyorlar. Her ne kadar o dönem Cena’nın güreş
yetenekleri sorgulansa da mikrofon yeteneği konusunda herkes ne kadar mükemmel
olduğu konusunda hem fikirdi. İşin Roman tarafında ise hem güreş hem de
mikrofon kısmı oldukça soru işaretleri barındırıyordu. Bununla birlikte The Rock
ile olan akrabalık bağı ona “torpilli” denmesine de sebep oluyordu. Var olan bu
ortamda Roman’ın yeni Cena olarak karşımıza çıkarılmaya çalışılması çok fazla
yenilebilir bir olgu olmadığı bariz bir durum olarak karşımıza çıkıyordu. Bu
sebeple bir şeylerin değişmesi gerekliydi. Fakat WWE bunun için tam 5 sene
beklemek durumunda kalmıştı.
Bu 5 sene içerisindeki bu
ikilinin ilk maçına değinirsek, WM 31’den önce Roman Reigns, Royal Rumble’ı
heel ve Amerikan dışı olan ulusuna oldukça bağlı bir gimmick’e sahip mid carder
Rusev’i elemiş ve tüm bunlara rağmen yuhalamalar eşliğinde galibiyetini
kutlamıştı. Hatta The Rock, Roman’ı kutlamaya gelip geceyi kurtarmaya
çalışmasına rağmen tepkiler devam etmişti. Roman, daha önce hiç ana kemer
kazanmamış ve sadece Shield senaryosu eşliğinde, Shield gölgesindeki
kıyafetleri, hala Shield gibi seyircilerin arasından geldiği entrance’i ve
Shield benzeri müziğiyle birlikte kendisine has hiçbir şeyi olmayan çok düz bir
karakterdi o sıralar. Royal Rumble’ı kazanması kariyerindeki ilk önemli andı
belki de. WM main eventine gidip o dönemin en dominant ismi Brock Lesnar ile
maça çıkacaktı. Ama tüm bu bahsettiğim sebepler, Roman Reigns’in bir WM moment
yaratmasına oldukça engel sebeplerdi. Bu koşullar altında oynanan maçta da
Lesnar’ın bir face karakter gibi seyirciler tarafından desteklenmesi ve
Roman’ın da yuhalanması kaçınılmaz bir sonuçtu. Ama WWE oldukça kıvrak bir
hamleyle krizi fırsata çevirme şansı elde etmişti. O dönem MITB sahibi olan,
Shield bünyesinde arkadaşlarını satarak Triple H’in gölgesinde yükselen Seth
Rollins, tüm zamanların en harika cash in’ini yaparak her iki isim de yerdeyken
maça girmiş ve Roman’ı pinleyerek yeni şampiyon olmuştu. Böylece hem unutulmaz
bir Cash in yapılmış, hem de Lesnar vs Roman olayını çabuk tüketilmesine engel
olunmuştu.
Roman’ın dönüşümüne değinmeden
önce bölümün bu kısmında biraz da Lesnar’dan bahsedip konuyu paralel bir
şekilde ilerletmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu dönemde Lesnar ciddi anlamda
çok dominant bir karakterdi. 2000’lerin başında yarattığı etki, tarihin en genç
WWE şampiyonu oluşu, birçok efsane ismi yenmesi, Paul Heyman ile olan
birlikteliği, sonrasında UFC kariyeri derken 2012 yılındaki dönüşü acayip bir
olay yaratmıştı. WM 30’da Undertaker’ın WM serisini de bitirerek dominantlığına
dominantlık katmıştı. 2014 Summerslam’de de Cena’yı yenerek ana kemeri
kazanmıştı ki Cena halen o dönem devrin en önemli adamıydı. Tüm bu unsurlar
altında Lesnar; Roman’ın çok üstünde bir isimdi. Ama nitekim Part Time bir güreşçiydi
ve o dönem var olan tek ana kemerin sahibi olarak her şovda veya her PPV’de yer
almıyordu. Dolayısıyla WM’de kemeri full time bir isme bırakması oldukça
normaldi. Ama direkt temiz bir şekilde kaybetmektense var olan cash in
esnasında kendisinden alt kademe bir isim olan Roman’ın pinlenmesi onun için de
doğru bir olaydı.
Bu olaylardan sonra Seth
sakatlığı sebebiyle kemerini bırakmak durumunda kalmış ve boşta kalan kemeri
Survivor Series 2015’te Roman, finalde Dean Ambrose’u yenerek kazanmayı
başarmıştı. Böylece tüm yuhalamalar altında face Roman, kariyerinde ilk kez bir
ana kemer şampiyonu olmayı başarmıştı. WWE bir kez daha diğer tarafı memnun
etmek istermişçesine bu kez 2015 MITB kazananı Sheamus’a cash in yaptırmış ve
böylece Roman’ı tekrardan mağdur konumuna düşürmeye çalışıp seyircilerin onu
sevmesine yönelik uğraşlar sergilemişti. Otorite figürü Triple H’e, Staphenie
McMahon ve hatta Vince McMahon’a karşı kapışan Roman, rövanş maçında tüm
engellere rağmen kemeri geri kazanmıştı. Ancak otorite figürü Triple H, Roman’ı
2016 Royal Rumble maçının içine sokmuş ve kemerini o maçta koruması gerektiğini
söylemişti. Maçı kazanan Triple H, kariyerinin son ana kemer şampiyonluğunu
elde etmişti. Bu esnada 2016 Şubat PPV’sinde Triple H’in rakibini belirlemek için
yapılan Triple Threat maçında Lesnar ve Roman ikilisi tekrardan karşı karşıya
gelmişlerdi. Bu sefer yanlarında üçüncü bir isim olarak Dean Ambrose da vardı.
Doğal olarak tekrardan ikili arasındaki feud’da var olan terazinin dengesini
bozmamak adına farklı bir yol izlenmiş ve Roman’ı kemer yolunda WM’ye yollamak
adına, Dean’i Roman’a pinletmişlerdi. Bunun sonucunda WM’ye giden Roman, Triple
H’i yenerek üçüncü kez WWE kemerini elde etmişti. Tüm bu süreçte henüz Roman ve
Lesnar ikilisinden herhangi biri, diğerini pinleyememişti.
2016’nın yaz aylarında WWE yeni
bir döneme geçtiğini açıklamış ve tekrardan brand ayrımına gitme kararı
almıştı. Bu süre zarfında GM’ler seçimlerini yapmış ve Dean Ambrose Smackdown’a
geçmişti. WM 32’de kemeri tekrardan kazanan Roman’ın karşısına da ilk rakip
olarak AJ Styles gelmişti. Roman bu feuddan galip ayrılmış ve Mayıs ayında
Extreme Rules’ta kemerini korumuştu. Ama o gece return yapan Seth Rollins,
Roman’a saldırmış ve daha önce hiç kaybetmediği kemeri için bir mesaj
yollamıştı. Ertesi ay Money in the Bank’ta gecenin başında Dean Ambrose çantayı
almaya hak kazanmıştı. Main eventte ise Seth Rollins temiz bir şekilde Roman’ı
yenerek kemerini geri almayı başarmıştı. Ama aynı gece cash in yiyip kemerini
Dean Ambrose’a kaybetmişti. 2016 Battleground PPV’inde bu üç isim tek ana kemer
için muhteşem bir Triple Threat maça çıkmış ve maçı kazanan Dean Ambrose ana
kemeri Smackdown’a götürmeye başarmıştı.
Brand ayrımı sonrasında Roman
Raw’a geçmiş ve bir alt kemere oynayarak biraz daha farklı yollardan kendisini
sevdirmeye çalışmıştı. Hatta kemeri kazanıp yıl sonuna kadar US kemerinin
sahibi olmuştu. Lesnar ise Summerslam 2016’da Randy Orton’ın kafasını deyim
yerindeyse patlatmış ve maçı o şekilde kazanmayı başarmıştı. Şu ana kadar
farkındaysanız Roman’ın yüceltilmeye çalışılan fakat senaryo ve seyirci tepkisi
açısından buna uygun bir altyapıya sahip olmayan biri olarak görebiliyorsunuz.
Lesnar ise 15 yıldır deyim yerindeyse geleni geçeni devirebilecek bir
seviyedeydi.
İşler biraz 2016 Survivor
Series’te değişmeye başladı. Gecenin main eventinde Lesnar, şoke edici bir
durum içerisinde Goldberg’e saniyeler içerisinde yenilmişti. Bu Lesnar’ın
dominantlığını oldukça sarsan bir durumdu. Her ne kadar Goldberg 173-0’lık bir
seriye sahip bir isim de olsa saniyeler içerisinde kaybetmek bir jobber işiydi.
Bu durumu sindirmek isteyen Lesnar da zaten bir süre ortalıkta gözükmemişti. Bu
süre zarfındaysa Roman bir kez daha bir şekilde ana kemer potasına sokulmuş ve
şampiyon Kevin Owens ile Royal Rumble’da maça çıkmıştı. Ama kemeri Jericho’nun
maça karışmasıyla kazanamamıştı. Tüm bunlara rağmen bu iki isim bir de Royal
Rumble maçına dahil olmuşlardı. Brock Lesnar bir kez daha Goldberg’e rezil
olmuş ve onun tarafından elenmişti. Roman ise 30’dan girerek bir kez daha
nefret objesi olmuş ve hatta Undertaker’ı eleme başarısı gösterip son ikiye
kalmıştı. Ama bu sefer Randy Orton kendisini elemişti.
Nisan ayında WM 33’te, her iki
isim de aslında sahip oldukları feud’ları kazanmayı başarmışlardı. Lesnar,
nihayet Goldberg’i yenmeyi başarmış, hem namını kurtarmış hem de Fastlane’de
Kevin Owens’tan kemeri alan Goldberg’ten Raw ana kemerini almayı başarmıştı.
Biraz üstte Goldberg’in 173-0’lık bir yenilmezlik serisi olduğundan
bahsetmiştim. Bu WCW zamanı ortaya çıkan bir seriydi. Goldberg elbette ki maç
kaybetmişti ama hiçbirini temiz bir şekilde kaybetmemişti. Lesnar, kendisini bu
anlamda yenen ilk isim olmuştu. Bu durum Lesnar’ın seviyesini gösteren çok
önemli bir detay bence. Aynı gece Roman ise gecenin main eventinde Undertaker’ı
çok feci bir şekilde yenerek, WM’de Undertaker’ı yenmeyi başaran ikinci isim
olmayı başarmıştı. İlkinin Lesnar olması, ikincinin Roman olması da manidar
tabi ki.
2017 yılının Summarslam’ine
geldiğimizde bu ikilinin bir kez daha çoklu bir maç türünde karşı karşıya
geldiğini görüyoruz. Raw ana kemeri olan Universal şampiyonu Lesnar; kemerini
Roman, Strowman ve Samoa Joe’ya karşı koruyacaktı. Maç gerçekten çok büyük bir
maçtı ve isminin de hakkını vermeyi de başaracaktı. Ama bu maçta ilke de
tanıklık etmiştik. Lesnar, kemerini Roman Reigns’i pin ederek korumayı
başarmıştı. Bu çok önemli bir olay. Nitekim o dönem Lesnar’ın hala Roman’ın
seviyesinden çok yukarıda bir isim olduğunu görebiliyoruz bu sayede. Yani maçta
Strowman veya Joe da varken Roman’ın pinlenmesi buna çok net bir işaretti.
Bu maçtan sonra Lesnar kemerini
WM 34’e kadar Strowman’a karşı girdiği feudla korumayı başarmıştı. Roman ise
farklı feudların içerisine girmişti. Nihayetinde Elimination Chamber 2018’de
Universal kemeri için gerçekleşen Elimination Chamber maçını kazanmış ve WM
34’te Brock Lesnar’ın rakibi olmuştu. Böylece ikili, 2015 yılından sonra ilk
defa 3 sene sonra birebir bir maça çıkmaları planlanmıştı.
WM 34’teki ortam WM 31’e göre
biraz daha farklıydı tabi. Roman bu 3 senede Lesnar seviyesine doğru yükselmeye
çalışmış ama halen düzgün bir gimmick sahibi olamamasının acısını çekmeye devam
etmişti. Lesnar ise sarsılmış ama yıkılmadan namını sürdürmeye devam etmişti. Seyirci
ortamı ise inanılmaz kötüydü gerçekten. Seyirciler bir şekilde artık Lesnar’ın
part timer şampiyonluk olayından sıkılmış ve onu yenebilecek tek ismin Roman
Reigns olabileceği ihtimalini de kabul etmemişlerdi. Tüm bu sebeplerle seyircilerden
çok ciddi “Boring” tezahüratları duymuştuk. Maç içerisindeyse Lesnar oldukça
maçı domine etmiş, hatta Roman’ın yüzünü kanatmıştı. Roman her ne kadar kemeri
almak için çok uğraşsa da Lesnar kendisini pinlemişti. Böylece Roman her ne
kadar uğraşsa da bir türlü devrin adamı olamamış ve Lesnar’a karşı ezilmeye
devam etmişti. Birebir maçlarda ilk kez, totaldeyse ikinci kez Lesnar üstün
gelmişti.
WM 34’ten hemen birkaç hafta
sonra gerçekleşen Suudi Arabistan PPV’i olan Greatest Royal Rumble’da ise, bu
ikilinin bir kez daha maça çıkacağı duyurulmuştu. Bu sefer maç Steel Cage maçı
olarak duyurulmuştu. Bu hamle çok net bir şekilde oradaki PPV’i ilgi çekici
hale getirmek için yapılan bir hamleydi. Maçı bir kez daha Lesnar kazanmıştı ve
totalde üçüncü kez Roman’a karşı üstün gelmişti. Roman’ın spear’ı ile kafes
kırılmış ve bu esnada ayağı ilk yere değen şans eseri Lesnar olduğu için
mağluptur bu yolda galip modunda kemerini korumayı başarmıştı. Bu feud
Summerslam 2018’e kadar uzamış ve Roman bu sefer nihayet Lesnar’ı pinleyerek
ana kemeri ondan almayı başarmıştı. Böylece ilk kez Lesnar’a karşı üstün
gelebilmişti. Hikayenin hep bu tarafında terazinin üstün olan kısmı Lesnar’dı
ve Roman hep onun seviyesine gelmeye çalışan bir isimdi. Nihayet Summarslam
2018’de Roman bu seviyeye ulaşmaya çok yaklaşmış ve ana kemeri biraz
Strowman’ın yardımıyla Lesnar’dan alarak 1.5 yıllık title reign’ine son
vermişti. Bu sayede de bizleri part timer bir şampiyondan kurtarmıştı. Kemeri
aldıktan sonraki seyirci reaksiyonu da bunu kanıtlar durumdaydı. Velhasıl kelam
bu çok sürdürülebilir bir durum değildi. Evet Lesnar ortak düşman olduğu için
Roman etrafında birleşilmişti ama Roman’ın halen daha kendine özgü bir
gimmick’i yoktu. Hala face’ti, hala mikrofonu kötüydü, hala güreşi
tartışmalıydı ve hala bir Shield kırıntısıydı. Ayrıca maçı kazanmasında o dönem
MITB çantasına sahip olan Stowman’ın da Lesnar’ın dikkatini dağıtmasının da
etkisini atlamamak gerekiyor. Yani çok da temiz bir galibiyet olmasa da sonuç
3-1’e gelmişti.
2018 Hell in a Cell’de kemerini
Strowman’a karşı bir Hell in a Cell maçında (ki bu maç Strowman’ın cash in
yaptığı maçtı, tıpkı Cena gibi sıfırdan bir maçta hakkını kullanmıştı) korumaya
çalışan Roman, Lesnar’ın maça karışıp iki isme de saldırmasıyla oradan da
kemerle çıkmayı başarmıştı. Lesnar’ın bu olaya müdahil olması bu feudun da
uzayacağına dair bir işaretti aslında. Hatta Crown Jewel için bir Triple Threat
maçı da ayarlanmıştı bunun için. Fakat takip edenler bilir ki Roman bir Lösemi
hastası. Hastalığı 11 yıl önce yenmişti fakat yeniden bir nüksetme durumu söz
konusuydu. Bu sebepten ötürü güreşe ara vermek ve kemerini bırakmak zorundaydı.
Tüm bunları açıklarken Roman belki de ilk defa seyircilerden çok ciddi bir
tezahürat alabilmişti. Özellikle Roman ayrılırken Seth’in döktüğü göz yaşları
da çok duygusal görüntülerin çıkmasına sebep olmuştu.
Crown Jewel PPV’inde Lesnar;
Strowman’ı 3 dakika içerisinde yenerek boşta kalan Universal kemerinin
tekrardan sahibi olmuştu. Her ne kadar maç öncesinde Corbin, Strowman’a
saldırarak Lesnar’a yardımcı da olsa kemer dönüp dolaşıp bir kez daha Lesnar’ın
ellerine geçmişti. Kemerini WM 35’e kadar korumayı başarsa da Royal Rumble
2019’un galibi Seth Rollins’e karşı kemerini kaybetmişti. Tabi hakemin
görmediği sırada Lesnar’ın bir low blow yiyip dezavantajlı duruma geçtiği
gerçeğini de atlamamak gerekli.
Roman ise 2019’un ilk aylarında
hastalığının da gerilemesiyle güreşe geri dönüş yaptı. Dönüş yaptığı ilk akşam
seyircilerden inanılmaz bir tezahürat almıştı. Bir süre Shield çerçevesinde bir
hikayede yer aldıktan sonra WM 35’te Drew McIntyre’ı yendi. Ne olursa olsun
2015 yılından bu yana Cena’nın boşluğunu doldurması istenen bir isimdi Roman. O
seviyede bir dominantlık, o seviyede bir güç unsuru olarak karşımıza
çıkarılıyordu. Nihayetinde şirkette o seviyede olabilecek başka bir alternatif
de bulunmuyordu. Strowman da o seviyede bir dominantlık içerebiliyordu fakat o
bir Giant’tı. Mikrofon yeteneği Roman’dan bile kısıtlıydı. Lesnar zaten vardı
ama o bir part timer’dı ve tweener takılıyordu. Yani face veya heel fark etmeksizin
herkesin karşısına çıkabiliyordu. Her ne kadar seyirciler onun bu part
timer’lığından sıkılsa da sonuçta işin içine Lesnar girince o işe olan ilgi de
ilk başlarda artıyordu. Ama bu işin doğası gereği bize her şovu taşıyabilecek,
şirketin yeni yüzü olabilecek bir isim lazımdı. 2015 yılından bu yana aradan
geçen 4 senede birçok yanlış yönlendirmenin de etkisiyle bir türlü o seviyeye
çıkarılamayan bir” muamma” olarak karşımıza çıkıyordu. Hastalığının gündeme
gelmesiyse ilk defa seyirciler arasında Roman’ın bir nefret unsurundansa gerçek
bir face güreşçi olarak değerlendirilmesine vesile olmuştu. Ama yine de bu
durum da çok sürdürülebilir bir seçenek değildi. Roman, hala aynı Roman’dı.
Bu ikilinin 4 senelik
görünür/görünmez olan feudları bir süreliğine askıya alınmış gibiydi. Roman
draft ile Smackdown’a geçmiş ve bir süre kemerden uzak mücadelelerde görev
almıştı. Tam o dönem Universal kemeri şampiyonu olan Goldberg ile WM 36 için
feuda girecekken, pandeminin patlamasıyla Roman güreşe bir kez daha ara
vermişti. Hastalığının da etkisiyle çok haklı olarak bir süreliğine performans
merkezinde dahi güreşmek istemediğini ve ailesini de düşünmek zorunda olduğunu
söylemişti.
Bu esnada Lesnar ise sürpriz
bir şekilde 2019 Money in the Bank’in de geri dönüş yapmış ve çantayı kazanan
isim olmuştu. Extreme Rules’ta cash in yaparak kemeri Rollins’ten almış ancak 1
ay sonra Summerslam’de tekrardan kaybetmişti. Hem de temiz bir şekilde
kaybetmişti. Bu Lesnar’ın sanki yavaş yavaş yenilebilir birisi haline gelmesine
bir işaret gibiydi. Elbette ki Lesnar her zaman üst düzey main event’lar tarafından
yenilebilir biriydi fakat en azından bunun dozajının bir tık daha aşağıya
çekilmesi anlamına gelmekteydi.
Lesnar’ın pandemi yolu ise
tekrardan kemerden geçmişti. Raw’daki kemer mücadelesini kaybedince bu sefer mücadelesini
Smackdown tarafında sürdürmüştü. 2019’un sonbaharında Smackdown’da gözükmeye
başlayan Lesnar, WM 35’te Smackdown ana kemeri olan WWE Şampiyonluğu’nu Daniel
Bryan’dan alan Kofi’nin karşısına çıkmış ve kemeri saniyeler içerisinden ondan
almıştı. 2020’nin başlarına kadar kemerini korumayı başaran Lesnar (bu sürede
UFC’deki rakibi Velasquez ve Rey Mysterio gibi isimlere karşı kemerini korumayı
başarmıştı), kimsenin kemeri ondan alma şansını hak etmediğini düşünerek 2020
Royal Rumble maçına ilk sıradan girip maçı kazanacağını söylemişti. İlk sıradan
maça girip toplam 13 kişiyi elemesine rağmen maçı kazanacak olan Drew McIntyre
tarafından elenmişti. WM 36’nın main eventinde iki isim karşı karşıya gelmiş ve
Drew temiz bir şekilde Lesnar’ı yenerek kemeri ondan almıştı. Bu olaydan sonra
Lesnar güreşe ara vermiş ve 2021 yılına kadar ekranlarda gözükmemişti.
2020’nin ilk döneminde
Pandemi’nin de etkisiyle bu iki ismin de güreşten uzaklaştığını görmekteyiz.
Fakat 2020’nin ikinci yarısında Roman Reigns, güreşe geri dönmüş ve inanılmaz
bir değişim içerisine girmişti. Yukarıda defalarca bahsettiğimiz üzere Roman’ın
ana adam, şirketin yeni yüzü olma gibi isimlerle adlandırabileceğimiz projesi,
ölü doğan bir işti. Bunun 5 sene boyunca yanlış işlendiği ve hastalık durumu
olmasa Roman’a herhangi bir sempatinin beslenmesinin zor olacağı aşikardı. İşte
bu noktada bambaşka şeyler yaşamaya başladık.
Seth Rollins 2019 Crown Jewel’da
Universal kemerini Bray Wyatt’a kaybettikten sonra 2020 yılında Wyatt
Smacdown’a geçti. WWE Şampiyonu Drew McIntyre da Lesnar’dan aldığı kemerle
Raw’a geçti. Bu değişimler sonrasında Wyatt kemerini 27 Şubat 2020 Super
Showdown’da Goldberg’e kaybetti. 1 ay sonra WM 36’da kemeri Braun Strowman
aldı. Summerslam 2020’de Bray Wyatt, Strowman’ı yenerek yeni Universal
şampiyonu oldu. Maçtan hemen sonra Roman Reigns hem bir return hem de bir heel
turn yaparak hem Wyatt’a hem de Strowman’a saldırıp kemeri kaldırdı. Bu
Roman’ın kariyerindeki en büyük dönüm noktalarından biriydi kuşkusuz. Yıllardır
face bir şekilde devrin adamı yapılmaya çalışılırken nihayet bir yol değişimine
gidilmişti. Hem de bu sefer Roman çok daha sağlam bir altyapıyla geliyordu.
Birçok kez ana kemeri kazanmış, alt kemerlere oynamış, Royal Rumble kazanmış ve
WM’de Undertaker’ı yenmişti. Ayrıca Universal kemerini daha öncesinde hiç
kaybetmemiş, onu bırakmak durumunda kalmıştı. Ve tüm bunların en önemlisi,
zamanında Cena’nın hiç yapmadığı bir şeyi yapmıştı; kötü adam olmuştu.
Roman, Summerslam’den hemen
sonraki Smackdown’da artık bir menejere sahip olduğunu ve bu ismin Paul Heyman
olduğunu açıklamıştı. Yani Roman, resmen bir “Paul Heyman Guy” olmuştu. Paul
Heyman’ın her zamanki temel işlevi, sahip olduğu muazzam mikrofon yeteneğiyle
bir nevi bu konuda eksik olan kişilerin yanında durarak o isimleri yüceltmek
olmuştur. Bu sefer Roman Reigns Era’nın tam başlangıcında böyle bir hamle
yapmak inanılmaz iyi bir olaydı. Bu sayede Roman’ın hep tartışılan mikrofon
yeteneği daha az gündeme gelecekti. Aynı zamanda Heyman yıllarca Lesnar’ın
yanında yer almışken şimdi Roman’ın yanında yer alması da yine büyük bir
işaretti. Hemen akabinde Ağustos ayının sonunda Payback’te Roman Reigns; Bray
Wyatt ve Strowman’ın olduğu bir Triple Threat maçında ana kemeri kazandı. O
günden bugüne de kemerini neredeyse 2 senedir korumaya devam etmekte. İlk
olarak kuzeni Jey Uso ile feud’a girip hem Clash of Champions’ta hem de Hell in
a Cell’deki I Quit maçında kemerini korumaya başardı. Bunun sonucunda Jey ve
Jimmy, her ne olursa olsun kuzenleri Roman Reigns’in yanında yer alacaklarını
söyleyerek Roman’ı resmen Kabile Şefi (Tribal Chief) olarak ilan ettiler.
Böylece Roman nihayet kendine özgü personaya kavuşmaya başladı. Attire’sini de
(güreş kıyafetleri) değiştirdi, artık üstsüz olarak ailesini simgeleyen
dövmesini göstere göstere güreşmeye başladı. Nisan 2021’de müziğini de
değiştirerek tam bir Final Boss havası veren bir müzik kullanmaya başladı. Tribal
Chief’i andıran bir simgeyle ringe gelirken de kuzenleri Jimmy ve Jey de
yanından ayrılmaz oldu. “The Tribal Chief, Head of Table, GOD Mode, Acknowladge
me” gibi yeni terimleri hayatımıza soktu. Özetle neredeyse 2 senedir The Tribal
Chief gimmick’i çerçevesinde ilerleyip, Shield kırıntısı olmaktan kurtuldu. Roman’ın
ilk push dönemiyle ikinci push dönemi arasındaki farklılıklar ve Roman’ın buna
uyum sağlaması gerçekten bir işin ne kadar kötüden ne kadar iyiye
evirilebileceğinin en güzel kanıtlarından biriydi.
Jey ile olan feudu sonrasında
Survivor Series’te Raw ana kemer şampiyonu Drew McIntyre’ı da yenmeyi başardı. Ardından
TLC’de ve Royal Rumble’daki Last Man Standing maçında Kevin Owens’a karşı kemerini
korudu. Daha sonrasında Elimination Chamber ve Fastlane’de kemerini Daniel
Bryan’a karşı korudu. WM 37’de, Royal Rumble kazananı Edge ve Daniel Bryan’ın
olduğu Triple Threat maçında kemerini bir kez daha Jey’in yardımıyla korumayı
başardı. Ertesi Smackdown’da yine Bryan’ı yendi ve bu sayede Bryan’ı
Smacdown’dan gönderdi. Mayıs 2021’de Wrestlemania Backlash’te kemerini
Cesaro’ya karşı korudu. Haziran ayında Hell in a Cell’de ise bu sefer Rey
Mysterio’yu yenmeyi başardı. Ertesi PPV Money in the Bank’ta ise kemerini bu
sefer de Seth Rollins’in yardımıyla Edge’e karşı korudu. Gecenin sonunda John
Cena return yaptı ve ikili Summerslam 2021’de karşı karşıya geldi. Maçı kazanan
Roman Reigns kemerini bir kez daha korumayı başardı. Aynı gece çantayı kazanan Big
E de Raw brandinde yer aldığı için cash in tehdidinden de kurtuldu. Her ne
kadar bu tehlikeden kurtulsa da tehlikelerin daha büyüğü gelmek üzereydi. WM
36’dan bu yana güreşmeyen Brock Lesnar, Summerslam 2021’de return yaparak
Roman’a meydan okudu ve ikili arasındaki feud ateşi yeniden yanmaya başladı. Çok
değil bundan 3.5 sene önce bu iki isim maç yaparken Booring tezahüratı yapan
seyirciler bu sefer “This is awesome” tezahüratı yapıyorlardı. Roman’in
geçirdiği evrim, kemeri uzun bir süredir tutuşu, Lesnar’ın 1.5 senedir
ortalıkta gözükmemesi, Heyman’ın Roman’ın yanında yer alması ve de pandemi
sonrasının etkileriyle birlikte Roman vs Brock Lesnar feudunun ikinci perdesi
muhteşem seyirci desteğiyle birlikte başlamak üzereydi.
Lesnar return yaptığında değişik
bir saç stiliyle karşımıza çıktı. Bir nevi çiftçilikle uğraşan bir karaktere
bürünmüş, ara sıra birilerini tokatlayıp part time bir güreşçi olarak yaşamını
devam ettirir haldeydi. Roman ise Lesnar return yaptığında artık bambaşka bir
karakterde, 1 senedir kemeri elinde tutan çok güçlü bir isim haline gelmiş durumdaydı.
Üstüne üstlük yıllardır Lesnar’ın yanında bulunan Heyman da artık Roman’ın
yanındaydı. Roman’ın kemeri tuttuğu ilk 1 sene neredeyse her PPV’e ve her şova
çıktığını da atlamamak gerek. Zaman zaman kemerini korumak için başkalarının
yardımına da ihtiyaç duysa da yine de Smackdown içerisinde yer alan birçok
önemli ismi bu süre zarfında defetmeyi başarmıştı. Bu noktada gerçekten de
kemerin hakkını veren bir isimdi. Lesnar’ın return’ü sonrasında Eylül 2021’de
kemerini Extreme Rules’ta Finn Balor’a karşı korudu.
Nihayet Ekim PPV’i olan Suudi
Arabistan PPV’i Crown Jewel’da Roman ve Brock Lesnar yaklaşık 3 senenin
ardından tekrardan karşı karşıya geldiler. Maç esnasında hakem ve iki isim de
yerdeyken Heyman tam ortalarına kemeri atmıştı. Bu sırada hakem de ortalarda
yokken Lesnar kemeri almış ama arkasını döndüğünde Uso’lardan double Super Kick
yemişti. Ardından pin’e giden Roman temiz bir şekilde olmasa da Lesnar’ı tuş
ederek kemerini bir kez daha korumayı başarmıştı. İkilinin ilk dönem feudunda
terazi bariz bir şekilde Lesnar tarafında ağır basarken Roman durumu artık net
bir şekilde dengelemeyi başarmıştı. Bundan sonraki adımlarda da o terazi
dengesini kendi lehine çevirmesi gerekmekteydi. Evet Roman devrin en büyük
adamıydı ama hala Lesnar’ı temiz bir şekilde yenerek kemerini korumayı
başaramamıştı. Yani yarım kalan bir şeyler vardı. Crown Jewel’dan sonra Kasım
ayında Survivor Series’te Raw ana kemer şampiyonu Big E’yi yenmeyi başarmıştı.
Bu esnada Crown Jewel’da temiz bir şekilde kaybetmeyen Lesnar ise ortalığı
birbirine katıp bir rövanş maçı talep etmişti. 2022 Ocak ayının ilk günü için
planlanan Day 1 PPV’inde ikili arasında yeniden bir maç planlanmıştı. Roman bu
maç evvelinde Heyman’ı, Lesnar ile olan geçmişi ve de ortaya kemer atma olayı
sebebiyle kovmuştu. Velhasıl maç öncesinde Roman Covid 19 protokollerine
takılınca maç iptal edilmiş, onun yerine Lesnar Raw ana kemeri için planlanan Seth
Rollins, Kevin Owens, Bobby Lashley ve şampiyon Big E arasındaki fatal four way
maçına dahil edilmişti. Bu maçı kazanan Lesnar Raw’ın yeni ana kemer şampiyonu
olmuştu. Hemen ertesi Raw’da da Roman tarafından kovulan Heyman ile yeniden
birleşmişlerdi.
Royal Rumble 2022’ye girerken
Raw ana kemeri WWE şampiyonu Brock Lesnar; Smackdown ana kemer Universal şampiyonuysa
Roman Reigns’ti. Gecede ilk olarak Roman, kemerini Seth Rollins’e karşı DQ ile
korumayı başarmıştı. Maçı kaybetse de şampiyon avantajıyla title reign’ine
devam etmişti. Raw ana kemeri tarafındaysa Lesnar kemerini Lashley’e karşı
koruyacaktı. Tıpkı eski günlerdeki gibi Heyman yine ring kenarında onun yanında
en büyük destekçisi olarak durmaktaydı. Fakat işler yeniden tersine dönmüştü.
Roman Reigns maça karışmış, Heyman’ın Lesnar’a ihanet etmiş ve bir kez daha Roman
ile birleşmişti. Bu fırsatı değerlendiren Lashley de maçı kazanıp Lesnar’dan
kemeri almıştı. Gecenin en sonunda gerçekleşen Royal Rumble maçında ise en son
sıradan Lesnar girmiş ve Drew’u eleyerek hem 2020’nin intikamını almış hem de
WM 38 için bir ana kemer maçına çıkma hakkı elde etmişti. Gördüğünüz gibi WWE
bir şekilde Roman vs Lesnar olsun diye elinden gelen her şeyi yapmaya devam
ediyordu. Şaşırtıcı bir şekilde olmadan da Lesnar zaten kazandığı bu ana kemer
maçı hakkını Smackdown kemeri için kullanacağını açıklıyordu.
Lesnar, Raw ana kemerini Royal
Rumble’da kaybetmesine ve aynı gece Royal Rumble maçını kazanıp Smackdown ana
kemeri şampiyonu Roman ile maça çıkma hakkı elde etmesine rağmen hız
kesmiyordu. Elimination Chamber 2022’de Raw ana kemeri için planlanan
Elimination Chamber maçına da katılmaya hak kazanıyordu. Maç içerisinde Seth
Rollins’in Theory’e çektiği Buckle Bomb, Lashley’in içerisinde durduğu fanusa
doğru yapılınca fanustaki camlar kırılmış ve Lashley’in üzerine gelmişti. Bunun
üzerine şampiyon Lashley maça devam edememiş ve bunu fırsat bilen Lesnar da çok
rahat bir şekilde maçı kazanarak kemerin yeni sahibi olmayı başarıyordu. İşin
Smackdown tarafında Roman Reigns ise Goldberg’i submission ile yenerek kemerini
tekrardan korumayı başarıyordu.
Raw ana kemeri şampiyonu Brock
Lesnar ile Smackdown ana kemeri şampiyonu Roman Reigns, WM 38 için
kapışacaklarken her ikisi de ana kemer sahibi olarak WM 38’e geliyorlardı. Bu
bir brand savaşı olmadığına göre maçın “Winner takes all” yani “kazanan her
şeyi alır” formatında yapılmasına da herhangi bir sakınca yoktu. Bu maçı
kazanan devrin gerçek adamı, gerçek durdurulamayanı ve gerçek en güçlüsü
olacaktı. Aslında 7 yıldır bir şekilde devam eden bu çekişmeye nokta
koyabilecek en güzel ortam hazırlanmıştı. Evet Roman vs Lesnar belli açılardan
sıkıcı olabilirdi, belki farklı isimler çerçevesinde senaryoların dönmesinde
bir engellerdi, belki ring içi olarak uçuk şeyler vaat etmiyorlardı, belki
Lesnar’ın birden RR ve EC maçlarına dahil olması oldukça mantık dışıydı ama bu
maçın da yapılması da lazımdı. Kazanan her şeyi alacak ve bu müthiş feuda artık
nokta konacaktı.
2020 Ağustos ayından beri ilmik
ilmik işlenen Tribal Chief Roman, maçı kazanarak artık Lesnar’ın seviyesini de
geçen bambaşka bir noktaya ulaşan bir isim olmuştu. Hem Raw ana kemerini hem de
Smackdown ana kemerini birden taşıyan bir güç unsuru, namı adından önce gelen
bir dev isme bürünmüştü. 2 senede birçok ismi yenerek tarihin en uzun
reign’lerinden birini yapmakla yetinmemiş hem de Raw ana kemeri olan WWE
kemerinin de sahibi olmuştu. Burada kemerler birleşmemişti ki Roman’ı görsel
olarak daha da güçlü halde gösterebilmek adına iki kemer de aynı anda ona
verilmişti. Ring içi olarak “Tarihin en büyük maçı” reklamı yapılan (evet büyük
bir maçtı tabi ki ama kimse tarihin en büyük maçı olayını elbette ki yememişti)
bir maç için oldukça vasat geçmişti. Roman’ın sakatlığının maçın 10 dakika
civarlarında sürmesine sebep olmuştu ki yani bu feud en az bir 20 dakikalık
maçı hak ediyordu bence. Neticesinde Roman artık devrin en büyük adamı olan
tabirini en sonunda herkese kabul ettirebilmişti.
Roman’ın özellikle WM 38
sonrasındaki durumundan da biraz söz etmek gerekir bence. Roman ilk 1-1.5
yıllık title reign’in de her şovda gözüken, her PPV’de kemerini koruyan bir
isimdi. Ancak neredeyse son 4-5 aydır tam bir part timer olarak takılmaya
başladı. Şirket içerisinde tek ana kemerin oluşu ve bu tek ana kemerin bir part
time benzeri bir isimde olması hikaye çeşitliliğini azaltan bir unsur olarak
karşımıza çıkıyor. Tek mantıklı açıklama olarak Roman’ı bu aşamada tüketmemek
için böyle bir şey yaptıklarını da düşünmeye başladım. Yani Roman 2 senedir
deli push alıyor ve bu esnada sürekli gözümüze sokulması istenmiyor da
olunabilir. Ama Roman bu süreçte birçok live event’te boy gösterdi ve sanıyorum
bir 15 kere falan kemerlerini dark match’larda Drew McIntyre’a karşı korumayı
başardı. Yine de WM sonrasında ne Backlash’ta ne Hell in a Cell’de ne de Money
in the Bank’te kemer koruma maçları planlanmadı. Sadece bu süreçte kemerini
Smackdown’da Riddle’a karşı korudu. Kemerlerin ikisini de kazandıktan sonra ilk
olarak karşısına Nakamura çıktı, sonra Drew ile feuda girecek gibi oldu ve en
son Bloodline & RKBro senaryosu kapsamında Riddle ile feuda girdi. Tabi bu
arada Smackdown takım kemeri şampiyonları Uso’ların Raw ana kemeri şampiyonları
Randy Orton & Riddle’dan Raw kemerlerini de alıp iki kemeri de
taşıdıklarını atlamamak gerekli. Roman önderliğine Bloodline, prime dönemlerini
yaşamaya devam etmekteler. Ama bu süreçte Roman neredeyse ortalama 2-3 showda
bir gözükür hale geldi. Mid carder kemerlerin de iyi book’lanmadığı bu dönemde
neredeyse şovları kimsenin taşımadığını söylesek yeridir diye düşünüyorum.
Brock Lesnar ise WM 38
sonrasında 17 Haziran tarihli Smackdown’a kadar ortalıklarda görünmüyordu. Ta
ki Roman’ın Riddle’ı yenip kemerini koruduğu gün memleketi Minnesota’da bir kez
daha return gerçekleştirip Roman’ın karşısına çıktı ve ona F5 çekti. Böylelikle
Summarslam 2022 için “ultimate final” adı altında (tarihin en en en büyük maçı
olacak sanırım bu da) bir Last Man Standing maçı planlanmış oldu.
Peki neden zaten bu feuda bir
nokta konmuşken bir kez daha nokta koyma gereksiniminde bulunduk? Biraz da bu
konunun üzerinde durmamız gerek diye düşünüyorum. WM 38’de Roman her iki kemeri
de ele geçirerek artık devrin en güçlü adamı unvanına sahip olmuştu. Bu Roman’ı
gerçekten de book’lanması zor bir isim haline getiriyor. Yani herhangi birisi
Roman’dan kemeri alamaz şu anda. Ya da Roman’ı temiz bir şekilde birine
kaybettiremezsiniz kafanıza göre. Çünkü o çok net bir şekilde “yenilmez”
profili çizilmiş durumda olan bir isim. Tıpkı birkaç sene önceki Lesnar veya
ondan da önceki Cena gibi. Ama Roman, seviye olarak Cena’yı da Lesnar’ı da
geçmiş durumda şu anda. Çünkü bu iki isim, hatta ne Rock ne Stone Cold ne de
bir başkası 2 seneye yakın bir title reign yapamadılar. Bu süreçte artık
karşısına çıkacak ismin iyi belirlenmesi gerekmekte. Doğal olarak maçlara
heyecan katabilmek adına “acaba kaybeder mi” hissiyatını vermesi gereken bir
isim bulunması gerekiyor. Bu şu anki mevcut konjonktürde kolay bir şey değil. Mevcut
WWE roster’ı içerisinde 2018 – 2020 dönemine kıyaslan çok ciddi bir main
eventer eksikliği göze çarpmakta. Yani o dönem Daniel Bryan, Braun Strowman,
Fiend Bray Wyatt, Dean Ambrose, Goldberg, Samoa Joe gibi isimler artık yoklar. Ek
olarak Undertaker, Triple H, Kurt Angle, Batista gibi kurtlar güreşi
bıraktılar. Mevcut ana kadroda Roman’ı temiz bir şekilde yenebilecek isimlerin
sayısı oldukça az bana göre. Randy Orton ve Bobby Lashley ilk aklıma gelen
isimler. Orton, ameliyat olduğu için bir süre güreşemeyecek. Lashley ise Raw’da
ve United States kemerinin sahibi. Cody Rhodes return yaptı ama tam Seth ile
olan feudunu kazanıp momentum sağlayacakken sakatlandı ve o da bir süre
olmayacak. Seth Rollins, AJ Styles, Sheamus gibi bir dönemin main eventer’ı
olan isimler o günlerinin çok uzağındalar. Yani mesela 2019 Seth Rollins şu
anki Roman’ı yenebilirdi ama şu anki Seth Rollins’in yenme ihtimali pek yok. Geriye
bir tek Drew McIntyre kalıyor ama onu da dark match’larda defalarca yendi. Dark
Match dışında da bir türlü ana kemer senaryolarına dahil edilmiyor Drew. Belki
ilerisi için hazırlıyorlardır zira pandemi döneminin yıldızlarından biriydi
kendisi. Hatta ben MITB’i alıp Eylül ayında Büyük Britanya’da yapılacak PPV
için bir altyapı hazırlayabileceklerini düşünmüştüm ama o iş de olmadı. Geriye
gerçekten de Summerslam’in şanına yaraşır tek isim kaldı; o da Brock Lesnar.
Peki bu maç ne olur? Gerçekten
de bu sonu kim yazar? Tahmini oldukça güç bir maç olduğu çok öteden de belli
oluyor. Ben WM 38 öncesinde Roman’ın maçı kazanacağı ve devrin adamı olduğu
gerçeğinin kabullenileceğinden emin gibiydim. Ancak son dönemde Roman’ın part
timer oluşu, güreşe ara verme isteğine yönelik haberler çıkması ve Lesnar’a
tekrardan maçı kaybettirmezler herhalde düşüncesi beni Lesnar tahmine itiyor. Bir
önceki paragrafta da belirttiğim gibi Roman, temiz olarak yenilmesi çok zor bir
isim. Ek olarak bir müdahaleyle de kaybetmesi zor, çünkü yanında Heyman ve
Uso’lar var. Buradan ancak Lesnar sağ çıkabilir gibi geliyor bana. Ama maçın
last man standing olması hakikaten çok farklı şeylere de gebe olacak gibi
duruyor. Her ne olursa olsun Lesnar veya Roman’ın 10 saniye yerde kalmaları ve
bu şekilde maçı kaybetmeleri çok büyük bir olay. Üstüne zaten Roman’ın kemeri
herhangi birine kaybetmesi de büyük bir olayken böyle bir ihtimalin olması çok
daha büyük. O yüzden içinden çıkılması zor bir halde diyebilirim. Dediğim gibi
ben Lesnar’ın Roman’ın her rakibi olmadığında gelip Roman’dan dayak yemesini
normal görmüyorum. Bu maçı ultimate final olarak nitelendiriyorlarsa da bir
şekilde sonlanması gerekiyor. O yüzden oyumu 2 senelik reign’in biteceğine
yönelik vereceğim.
En son olarak bir de Theory’nin
cash in ihtimalinden bahsetmek gerek diye düşünüyorum. Bu maçın last man
standing olması, maçın extreme geçebileceğine yönelik bir işaret. WM’de tatmin
etmeyen ring içinin bu sefer tatmin edici olabileceğini düşünüyorum. Öte yandan
DQ da olmadığı için Uso’ların maça olası müdahalelerini de atlamamak gerek. Tüm
ortamda oldukça sert bir maç olacak gibi. Gecenin sonunda kazanan kim olursa
olsun cash in’e çok hazır bir ortam olacak. Tabi bu ortam için Theory hazır mı
isim olur mu? Bu da çok büyük bir muamma. Zira bir yandan geçen PPV US kemerini
Lashley’e kaybederken bir yandan da son anda MITB maçına dahil olup çantayı
almıştı. Çantayı aldıktan sonra da Lashley, Ziggler hatta Madcap’e karşı bile
üstün gelemedi. Ek olarak muazzam bir heel rolü yürütüyor şu anda. Seyircilerden
iyi bir kemer reaksiyonu alabilir mi? Ya da her iki kemeri birden taşıyabilecek
bir isim olur mu? Ya da cash in iki kemer için de geçerli olur mu? Bunlar
gerçekten merak uyandırıcı sorular. Bir de tabii Theory’nin genç yaşını da
atlamamak gerekiyor. WWE belli ki kendisi için ileride çok ciddi planlara sahip
olacak. Ama bir “gelecek şimdi” olayı görür müyüz? Eğer Theory ana kemeri
kazanırsa tarihteki en genç şampiyon unvanını Lesnar’dan almış olacak. Hazır
Roman da güreşe ara verip bir Hollywood denemek isterken, hazır Lesnar’ın da
yavaş yavaş dönemi biterken yeni bir main eventer isim olarak Theory birden
birkaç basamak atlar mı? Bu sayede en genç şampiyon unvanını maçın olası galibi
Lesnar’dan alır mı? Bence çok uzun bir title reign olmasa da işlerin normale
dönmesi için ana kemerin Roman-Lesnar kısır döngüsünden kurtulması gerekiyor.
Bunun için de sonuç ne olursa olsun Theory cash in’i çok mantıklı duruyor.
Özellikle de Lesnar’ın namını kurtarmak adına maçı kazanması (ki ben
kazanacağını düşünüyorum ama ring içinde hiçbir şekilde kafamda bunu
oturtamıyorum) ve ardından Theory’nin cash in yapıp kemeri ve en genç şampiyon
unvanını alması çok manidar olur diye düşünüyorum. Ben Theory’nin henüz bu
seviyeler için erken olduğunu ve güçlü bir imaj çizmediğini de düşünmüyor
değilim. Biraz bana Miz’in 2010’lu yıllardaki başlarını hatırlatıyor sanki. Bu
sebeple eğer cash in yapsa dahi çok geçmeden ana kemerin Eylül ayında da Clash
at the Castle’da kemer maçına çıkmaya hak kazanan Drew’a geçebileceğini
düşünüyorum. Ama bu tabii Theory’siz de olabilir. Yani Brock Lesnar buradan kemerle
ayrılıp Eylül ayına şampiyon da gidebilir. Theory cash in’i de olursa belki bir
fatal four way de görebiliriz. Ama her halükarda Theory cash’ini veya kemerin
Drew’a geçmesi, book’laması zor isimlerden bir süreliğine sıyrılıp hareket
alanı yaratmak adına da önemli olur diye düşünüyorum. Çünkü Roman olayı artık
biraz da nWo benzeri bir hal almaya başladı. nWo ilk başlarda muazzam bir
stable olarak WCW tarihine damga vurmuş ancak sonrasında senaryo yazılması
kısmı iyice zor hale gelen bir stable haline gelmişti. Bence işin Roman kısmı
da buna benzemeye başladı. Zaten hem bu Last Man Standing maçından sıyrılıp,
hem Cash in’den kurtulup hem de Eylül ayı Britanya PPV’inden de çıkarsa artık
WM 39’da bir The Rock vs Roman Reigns maçı görmeliyiz diye düşünüyorum.
Her türlü tahmini zor bir maç.
Her ne kadar sıkılsak da yine mi Lesnar vs Roman desek de WWE’nin Youtube
sayfasına girip Lesnar’ın son return’ünün izlenme sayılarına baktığımız zaman
Lesnar’ın önemini anlayabilmekteyiz. O yüzden keyfini çıkarmakta da yarar var.
Tahmin: Brock Lesnar
--
WWE’nin yaz aylarındaki en büyük şovunda birçok ihtimale açık bir main
event izleyeceğiz gibi duruyor. Ek olarak Vince sonrası neler olabileceğine
dair de bir ipuçları görebileceğimizi düşünüyorum her alanda.
Herkese iyi seyirler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder