ARA

16 Ocak 2017 Pazartesi

2016'dan Aklımızda Kalanlar

Bugün sonunda uzun zamandır aklımda olan bu yazıyı yazma fırsatı bulabildim. Evet farkındayım geç kalmış bir 2016 yazısı ancak anca vaktim oldu ve de geçmiş zaman siz çok isteseniz de olduğu yerden kaçmıyor…

2016 yılında kimi zaman güldük, eğlendik kimi zaman hüzünlendik, ağladık kimi zaman da çok fazla heyecan yaşadık. Onun dışında bolca return ve debut gördük. Ama bu 14 şeyi zannedersem hiçbirimiz unutmayacağız. Hiç zaman kaybetmeden bu anıları tekrardan gözden geçirelim derim, keyifli okumalar J)




AJ Styles’ın Debutu – 24 Ocak 2016

Senenin ilk PPV’si olan Royal Rumble’da, her zaman düşündüğümüz şeyler arasında kimlerin debut veya return yapacağıdır. Nitekim Royal Rumble’ın da amacı bu aslında; ne zaman kimin ringe geleceğinin belli olmamasının verdiği heyecan. 2016’nın Royal Rumble’ında, kemerini korumak zorunda olan Roman’ın, beraberinde ringe girdiği Rusev’i elediği zaman 3.sırada kimin geleceğinden haberi yoktu.  Keza “They don’t want none” çaldığında bizim de haberimiz yoktu. Ancak daha sonra Styles ekranlarda gözüktü ve seyirciler deyim yerindeyse çılgına döndü.

TNA orjinli olan Styles’ın WWE’ye gelmesi ve de var olan yetenekli isimlerle güreşmesi yıllardır hayal ettiğimiz şeylerden biriydi. Nitekim onun gelişi main event pozisyonunda müthiş bir zenginlik yarattı. Ayrıca Styles debut yaptığı yılı harika geçirerek ana kemere uzandı ve hala da şampiyon unvanını sürdürmeye devam ediyor.






Daniel Bryan’ın Emekliliği – 8 Şubat 2016

Son dönemin altın çocuğu, underdogu, seyirci tezahüratlarının devrimci ismi Daniel Bryan ne yazık ki 2015 yılında geçirdiği boyun sakatlığını tam olarak atlatamayarak güreşe veda etti. İlk olarak Twitter’dan duyuran Bryan ertesi gün Raw’a çıkarak bunun bir kayfabe olmadığını kanıtladı ve gerçekten artık güreşemeyeceğini açıkladı. Herhalde yılın en hüzünlü anlarından biriydi. Görebileceğimiz en teknik güreşçilerden biri olan Bryan, tıpkı Edge gibi sakatlıklara yenik düşerek kariyerini erken sonlandırdı.

Kısa WWE kariyerinde her türden kemeri sığdıran, MITB sahibi olan, YES! YES! YES! Chanti ile gönüllerde taht kuran bir isimdi. Neyse ki yılın ilerleyen dönemlerinde Smackdown GM’i olarak kendisini izleyebildik ki izlemeye de devam ediyoruz. Varlığı seyircileri hava sokmaya yetiyor gerçekten. Her şey için teşekkürler Bryan!

 





Shane McMahon’ın Geri Dönüşü – 22 Şubat 2016

WWE son yıllarda muhtemelen reytinglerinin düşmesi sebebiyle insanların şovları izlemelerini sağlaması için büyük bir isim geri dönüşünü gerçekleştireceği zaman veya sakatlıktan dönen bir isim ringlere döneceği zaman bunu kendi sitesinde duyurmakta. Bu gerçekten oldukça sinir bozucu bir durum. Nitekim Lesnar’ın bütün returnlerini duyurdular, Cena’nın da öyle veya uzun yıllardır ringlerde olmayan Goldberg’in dahi duyurdular. Spoiler kadar insanın heyecanını öldüren bir şeyin olduğunu düşünmemekle beraber, adamların kendi izleyicisine spoiler vermelerinin tezatlığını görün derim.

Ama tarihlerimiz 22 Şubat’ı gösterdiğinde hepimiz Shane’in geri dönüşünden bihaberdik. O gece patron Vince McMahon, babası adına kızı ve de şovların başındaki isim olan Stephanie’ye ödülü verecekken “Here comes the money” müziğini duyduk ve anında kendimizi kaybettik.

2009 yılından bu yana WWE’den uzak kalan Shane, temelli bir geri dönüş yaptı ve yeni dönemin ve de Smackdown ile Raw’ın ayrılmasının, dolayısıyla da WWE’nin yeniden dizaynının baş aktörlerinden biri oldu.  Shane hep var olsun!







Sting’in Emekliliği – 2 Nisan 2016

Bir güreş efsanesi olan Sting, ne yazık ki WWE ile çok geç tanışmış bir isim. Dile kolay WWE debutını gerçekleştirdiği yıl olan 2014’te 55 yaşındaydı. Dolayısıyla çok da uzun bir WWE kariyeri olmadı ve de düşünülen bazı şeyleri gerçekleştiremedi. Bu yaşında dahi hala heyecan veren bir isim olması sebebiyle kendisini izlemek hala keyif veriyordu. Ama 2015 Night of Champions’da (ki bu benim analizlere başladığım ilk şovdu, arşivden bulabilirsiniz.) Seth Rollins’e çıktığı kemer maçında sakatlanarak daha fazla devam etmeme kararı aldı. Bu kararını da Hall of Fame konuşmasında resmen açıkladı.

Keşke daha erken bir tanışıklık olsaydı, keşke reyisi kemer alırken görseydik. Hiç değilse… Undertaker ile bir maç yapsaydı. Bunu yıllardır arzuladık ama onun yerine WWE’deki ilk maçında WM’de Triple H’e kaybetmesini mazur gördüler. Ne diyelim sağ olsunlar.








WWE’de Yeni Bir Dönem ve de Brand’lerin Yeniden Ayrılması – 25 Mayıs 2016

Üstte de bahsettiğim gibi Shane’in geri dönüşü WWE’de birçok şeyi değiştirdi. Bir kere zaten Shane’in geri dönüş amacı hikaye olarak, Raw’ın kontrolünü Stephanie’den almaktı. Vince’de bunu eğer Wrestlemania’da, Undertaker’ı Hell in a Cell maçında yendiği takdirde kabul edeceğini söyledi. Ama Shane çok uğraşsa da hatta kafesin üstünden spiker masasına atlasa da Taker’ı yenmeyi başaramamıştı.

Shane’in bu çabalarını gören Vince bir süre Shane’i Raw’ı kontrol etmesi için görevlendirdi. Staphenie ise bu duruma karşı çıktı. En sonunda Vince, Payback’de Raw’ın kontrolünü ikisinin birden sağlayacağını açıkladı. Ayrıca Payback ile “New Era” diye adlandırılan bir dönem de başlamış oldu.

25 Mayıs’a geldiğimizde ise hepimizi sevince boğan haber geldi. Smackdown artık Cuma günleri değil Salı günleri yayınlanacaktı. Hem de canlı olarak. Bunun üzerine bu iki kardeş arasında Smackdown kavgası başlamıştı. Vince tekrardan devreye girerek, Raw’ı Staphenie’ye , Smackdown’ı da Shane’e verdi. İkisinin de en üstte olacağını ve reytingler de deyim yerindeyse savaşmalarını istedi. Ayrıca ikisinin de birer GM seçme hakkı olduğunu söyledi. Böylece Raw’ın GM’i Mick Foley olurken, Smackdown’ın ise Daniel Bryan oldu.

19 Temmuz’da ise tam tamına 5 sene sonra draft heyecanı yaşamış olduk. Böylece her iki brand’de farklı yıldızlara sahip oldu. Ayrıca Smackdown’da bu şekilde bir anlam kazandı. Yoksa Raw’ın arka bahçesi rolünde, kimsenin izlemediği, seyircilerin tepki göstermedikleri bir şov hürriyetindeydi. Ama şimdi hikayece ortada bir rekabet olduğu için, Smackdown’a ayrı bir önem gösteriliyor. Son zamanlarda zaten Smackdown reyting olarak Raw’ın önünde bitiriyor. Bir daha brandlerin ortak olmaması dileğiyle...







The Shield War – 24 Temmuz 2016

The Shield üyeleri gerek bireysel gerek de takım olarak içinde bulunduğumuz dönemin yıldız isimleri. Şüphesiz bu saygınlıkları önümüzdeki yıllarda daha fazla artacak ve de ilerleyen süreçteki bir 10 yılın bayrak isimleri olacaklar.

Bu üçlünün 2014 yılında ayrılmalarıyla birlikte hepsi farklı yola gitmişlerdi. Seth, Triple H’in kanatları altında yükselmiş, Dean daha çok mid carder seviyede takılmış Roman ise yaklaşan büyük push’ı için hazırlıklara başlamıştı. Ama bu üçlüyü başka kimse olmadan bir triple threat maçta daha önce WWE içerisinde hiç görmemiştik, ta ki 24 Temmuz 2016’ya kadar.

Biraz öncesine bakarsak, 2015’in Ekim ayında Seth sakatlığı nedeniyle sahip olduğu kemeri bırakmak zorunda kalmıştı. Kendisi Mayıs 2016’da Extreme Rules şovunda return gerçekleştirerek şampiyon Roman’a, kemer maçından sonra pedigree çekmişti. Nitekim kemeri için rövanş isteyen Seth, bir sonraki ayın PPV’i olan Money In The Bank için Shane’den söz almıştı. Seth maçı temiz bir şekilde kazanıp kemerine geri kavuşsa da, aynı gece Money in the Bank çantasını alan The Shield’ın üçüncü elemanı Dean Ambrose cash in yaparak kemerin yeni sahibi olmuştu.

Böylece Temmuz ayının PPV’si olan Battleground’da hem Roman için hem de Seth için bir rövanş hakkı doğmuştu. Bu üçlü arasında gerçekleşen triple threat maçı ise Dean Ambrose kazanarak The Shield War’ın galibi olmuştu. Ayrıca bununla kalmayıp ana kemeri de Smacdown’a götürmüştü.








James Ellsworth Karşımıza Çıkıyor – 25 Temmuz 2016

“İki eli olan her adamın bir savaşma şansı vardır.”

25 Temmuz 2016 tarihinde, Raw’da Braun Strowman canavarının karşısına, yoldan geçen herhangi adamdan bile daha güçsüz görünen, tuhaf tipli ama sempatik gözüken bir jobber vardı. Maç için kendisiyle röportaj yaparlarken de yukarıda ki cümleleri sarf etmişti. Tabi ki Strowman kendisini kolay bir şekilde yenmeyi başarmıştı.

Bu olaydan sonra internette fenomen haline gelmişti Ellsworth. 13 Eylül’de Smackdown şovunda kendisini bir kez daha görebilmiştik. Bu sefer Styles’ın, Ambrose ve Cena’ya karşı gizli partneri olarak ringe geliyordu ki, Miz kendisine arkadan saldırarak Styles’ın partneri olmuştu.

Ekim 2016’da ise Styles, Ellsworth’u kemerin ortada olmadığı bir maç için rakibi olarak seçmişti. Dean Ambrose ise maçın özel hakemi olmuştu ve onun yardımıyla James Ellsworth, Styles’ı yenmeyi başarmıştı. Daha sonra yine Ambrose’un yardımıyla bu sefer DQ ile Styles’ı yenmeyi başarmıştı. Bütün bunlar olurken Ellsworth taraftarların bir numaralı sevgilisi olmuş ve de müthiş cheer almaya başlamıştı. Onun da verdiği etkiyle, Survivor Series için yapılacak olan Team SD vs Team Raw maçı için Smackdown’ın maskotu seçilmişti. O maçta da sonrasında feci bir şekilde Strowman’dan dayak yeme pahasına Strowman’ın dolaylı yoldan elenmesine sebep olup, Smackdown adına önemli bir iş yapmıştı.

Ertesi hafta Smackdown’da yine Dean’in yardımıyla Styles’ı ladder maçında yenerek hem ana kemer için #1 contender olmuş hem de bir Smackdown kontratına hak kazanmıştı. Bir sonraki hafta ise Styles’dan feci bir şekilde dayak yemişti.

4 Aralık tarihli TLC şovunun main eventinde Ellsworth gerçek yüzünü ortaya çıkarmış, bebek yüzlü bir katil olduğunu hepimize göstermişti. Dean, tam merdivene çıkmış kemeri alacakken ringe gelip, kendisini bu zamana kadar koruyan Dean’i satarak onun düşmesini sağlamış ve de Styles’ın kemeri korumasına neden olmuştu. Daha sonra Styles ile Ellsworth arasında yapılan kemer maçını da Styles ezici bir şekilde kazanmış, bu şekilde Ellsworth’ın main event macerasını son bitirmişti. Şu sıralar ise kendisi Carmella’nın yanında takılıyor.







Brock Lesnar’ın Randy Orton’ın Kafasını Yarması – 21 Ağustos 2016

Eylül 2015’ten beri sakatlığından ötürü ringlerde gözükmeyen Randy Orton geri dönüşünü 2016’nın Temmuz ayında Battleground’da gerçekleştirmişti. O gün Jericho’nun programına katılan Randy, Lesnar ile maçı hakkında konuşmuştu. Ondan sonra ise hepimiz F5’ın RKO’ya dönüşünü hayal etmeye başlamıştık.

Ama hayallerimiz suya düşercesine, Summerslam’in main eventi değişik bir biçimde TKO ile yani teknik nakavt ile Lesnar lehine bitmişti. Lesnar, Randy üzerinde sert oynayarak (tabi ki hikaye dahilinde) kafasını kanatmıştı. Her ne kadar planlı olsa da bu kadar kan akmasını, hem de 2 ay öncesinden reklamı yapılan maçın bu şekilde bitmesini zannedersem hiçbirimiz unutmayacağız. Ardından Lesnar, kendisini durdurmak için ringe gelen Smackdown patronu Shane’de bir F5 vurmuştu. Ancak nedense bu hikayenin devamı gelmemişti…






Dudley Boyz’un Emekliliği – 22 Ağustos 2016
Şöyle bir baktım da gerçekten, bu yıl birçok emeklilik haberi almışız. Dudley Boyz’da bunlardan nasibini alanlardan bir tanesi. Aslında 2015 yılının tam da aynı zamanlarında yani Ağustos ayında geri dönüşlerini gerçekleştirdikleri zaman seyircilerden harika bir tepki almışlardı. Ama ilerleyen yaşları ve de fazla kiloları sebebiyle ring içi performans olarak pek de iyi işler çıkartamadılar. Yine de her şeye rağmen WWE içerisinde 9 kez takım kemerlerine sahip olan Dudley’ler bunu 10’a çıkartabilirlerdi. Ya da daha düzgün bir emeklilik ayarlanılabilirdi. Ama onun yerine kendileri son kez The Club karşısında dayak yiyerek bizlere veda ettiler.

Get the Tables! Yaşattığınız her şey için teşekkürler…








Triple H’in Seth Rollins’e İhaneti – 31 Ağustos 2016

Tarihlerimiz 2 Haziran 2014’ü gösterdiğinde, bir önceki gün Payback’de The Shield üçlüsüne Randy ve Batista ile beraber kaybeden Triple H’in B Planı devreye girmiş, Seth Rollins’i takım arkadaşlarını satması için ikna etmişti.  Nitekim Batista’nın aynı gece WWE ringlerinden ayrılmasıyla birlikte, Triple H bu boşluğu Seth ile doldurmuş, onu kanatları altına almış, deyim yerindeyse yürü ya kulum diyerek onun push’ında ona baya bir destek vermiş, otoritenin tüm gücünü onun için kullanmış ve de Seth’in kemeri almasında ve de korumasında önemli bir rol oynamıştı. Bu durum 2015’in Ekim ayına kadar, yani Seth sakatlanana kadar sürmüştü.

Seth geri döndüğünde ise önce, hiçbir zaman kaybetmediği kemerini Roman’dan temiz bir şekilde geri almış ama Dean’den cash in yemişti. Daha sonra The Shield War’ı ve de kemeri kazanma şansını kaybetmişti. Ardından Raw için açıklanan yeni ana kemer Universal şampiyonluğu için doğrudan kemerin adayı olmuş ama Summerslam’de de Finn Balor’a kaybetmişti. Bütün bunların üstüne, Finn Balor’ın sakatlığı ortaya çıkınca kemer bir kez daha sahipsiz kalmış ve de Raw’da yapılan maçlarla, Seth, Roman, Big Cass ve de Kevin Owens kemer için aday olmuşlardı.

Ertesi hafta Raw’daki maçta her şey düzgün bir biçimde ilerliyordu. Cass yapılan Fatal 4-way eleme usulü maçta ilk elenen isim olmuştu. Daha sonra Roman Reigns, dışarıda Seth’e spear çekip, onu ringe sokup tuş etmeye çalışırken, WM’den beri ortalarda gözükmeyen Triple H ortaya çıkıp Roman’a pedigree çekmiş ve de Seth’i bir kez daha koruyarak Roman’ı elemesini sağlamıştı. Ya da hepimiz bu şekilde düşünmüştük. Sonuçta bu normal bir şeydi. Yani Triple H ile Roman’ın arasında bir WM feudu zaten yaşanmıştı. Triple H, kemerini WM main eventinde Roman’a kaybetmişti. Bunun intikamını alıyor olabilirdi.

Daha sonra Triple H, Owens’a doğru giderken birden Seth’e tekme atıp, pedigree pozisyonuna getirince hepimiz neyin ne olduğunu anlamıştık. Triple H, belki de bu sefer C planını devreye sokarak Seth Rollins’i kendi adamı olmaktan çıkarmış yerine Kevin Owens’ı koymuştu. Hiç şüphesiz bu yılın en şok edici olaylarından bir tanesiydi.

Bu olaydan sonra Seth Rollins face turn geçirdi ve Triple H için arkasından vurduğu arkadaşlarıyla ve de özellikle Roman ile yeniden yakınlaştı. Triple H’i ise o günlerden sonra Raw programlarında bir daha hiç görünmedi. Ama çok açık k 2017’nin Wrestlemania’sında Seth Rollins ve Triple H’i bir maç içerisinde göreceğiz.







Yeni Kemerler  ve Cruiserweight Division – 14 Eylül 2016

Aslında bu madde bir nevi Shane’in geri dönüşü ve de brand ayrımı maddelerinin devamı niteliğinde. Nitekim iki brand birbirlerinden ayrı güreşçilere ve de PPV’lere sahip olunca, iki taraf da birbirlerinden bağımsız şampiyonlara da sahip olma ihtiyacı duydular. Ana kemer, Battleground’da Dean Ambrose ile Smackdown’a gidince, Foley ve Stephanie Raw için yeni ana kemer duyurdular. Summerslam 2016’da yeni ana kemer olan WWE Universal kemerinin ilk sahibi ise Seth Rollins’i yenen Finn Balor olmuştu.

Smackdown ise draftta kadınlar şampiyonu olan Charlotte’ı ve de takım kemerleri şampiyonu olan New Day’i Raw’a kaptırınca kendi kemerlerini ortaya çıkardı. Yeni dönem ilk Smackdown kadınlar şampiyonu 2016’nın ilk Smackdown’a özel PPV’si olan Backlash’de Eylül ayında 6’lı eleme usulü maçı kazanan Becky Lynch olmuştu. Yine aynı şovda yeni dönem ilk Smackdown takım kemerleri şampiyonu ise Uso’ları yenen Heath Slater & Rhyno ikilisi olmuştu.

Kemer bakımından asıl önemli olay ise 2007’de kaldırılan Cruiserweight yani hafif sıklet kemerinin geri dönüşü olmuştu. Sırf kemer geri dönmemiş, cruiserweigth division adı altında sadece o kategoride güreşecek birçok yeni isim WWE’ye gelmişti. Öncesinde WWE Network’den yayınlanan turnuva ile (Crusierweight Classic) 14 Eylül’de yeni dönem ilk şampiyon belli olmuştu: T.J Perkins.
Ama hafif sıklet kemeri WWE’de beklenen etkiyi yapmadı desek yeridir. Zayıf hikayeler ve de tanınmayan birçok ismin varlığı nedeniyle şu anda güzel maçlar çıkartsalar dahi seyirciler tarafından pek önemsenmemekte. İlerleyen zamanlarda Neville, Brian Kendrick gibi isimlerin yanına daha da tanıdık isimlerin gelmesi muhtemeldir.






Goldberg’in Geri Dönüşü – 17 Ekim 2016

Her ne kadar yukarıda dediğim gibi Goldberg gibi bir efsanenin geri dönüş yapacağı herkese söylense de bana göre yılın return’ü kesinlikle buydu. Çünkü Goldberg gerçekten bir efsanedir. WCW ve WWE içerisinde temiz bir şekilde yenildiğini görmediğimiz bir isimdir. O nedenle bu endüstrinin yarattığı en güçlü karakter diyebiliriz. WCW zamanları 173-0’lık bir serisi vardır. Ama kendisini 2005 senesinden bu yana ringlerde göremiyorduk.

Tarihler 31 Mayıs’ı gösterdiğinde Goldberg’in, WWE’nin yeni çıkacak video oyununun(WWE 2K17) kapağında yer alacağı açıklanmıştı. Keza oyun için yapılan ilk fragmanda da kendisi yer alıyordu. Fragmanın sonunda, Goldberg arabanın içerisinde oturup cama bakarken, çok dikkatli bir şekilde baktığımız zaman “Suplex City” yazısına baktığını görebiliyorduk.

Nitekim zaman içerisinde bu işin en güçlü iki ismi katıldıkları bazı lansmanlarda ve şovlarda birbirleri hakkında meydan okumalarda bulundular. Pek kuvvetli olmasa da aslında Goldberg’in return yapma ihtimali kulislerde de konuşulmaya başlanan bir şeydi. Özellikle Summerslam’de, Lesnar; Randy’i mahvederken ve de Shane’e F5 çekerken bir kısım taraftarlar Goldberg tezahüratına tutulmuşlardı. WCW zamanlarında da ne zaman seyircinin favori bir ismi dayak yese Goldberg tezahüratlarını duyardık. Bunun üzerine ise Goldberg twitter’dan :“Destekleriniz için teşekkür ederim ama bırakalım da artık gençler bu işi yapsın.” Şeklinde bir tweet atmıştı.

İşin Lesnar tarafındaysa meydan okumalar artıyordu. Şüphesiz en son 2012 yılında temiz bir şekilde Triple H’e kaybeden Lesnar, o günden bu yana temiz bir mağlubiyet almıyor, geleni geçeni yeniyordu. 10 Ekim 2016’da da ise Paul Heyman, ringe çıkarak ilk defa WWE içerisinde Goldberg’e Lesnar adına meydan okumuştu. Konuşmasında, Lesnar’ın 12 sene öncesinin intikamını almak istediğini söylüyordu.

En sonunda Goldberg, twitter’dan bu meydan okumalara resmi bir cevap verdi: “Önümüzdeki hafta koca ağızlı Heyman’a cevap vermek için Raw’a doğru uçak biletimi ayarlıyorum” demişti. Keza 17 Ekim tarihinde Goldberg, tam 12 sene sonra ringlere geri dönmüştü. Konuşmasında, Lesnar’ın meydan okumasını kabul ettiğini ve onun sadece sıradaki kurban olmadığını ayrıca sonuncusu da olacağını söyledi.

Survivor Series 2016 için işte böylesine büyük bir main event ayarlanmıştı. Goldberg gibi bir efsane 12 sene sonra, günümüzün en güçlü ismi, Lesnar karşısına 12 sene sonrasının rövanşına çıkıyordu. Maç başladığında herkes heyecanla olacakları beklerken, Goldberg maçı üst üste 2 spear ve de 1 Jackhammer’la sadece 1 dakika 26 saniye içerisinde kazanmıştı. Bu gerçekten 2016 için unutulmaz bir olaydı. Hatta sırf 2016 değil, güreş tarihi açısından da unutulmayacak bir olay yaşandı.
Bu olaydan sonra ikili bu sefer 2017’nin Royal Rumble maçında ringe çıkacaklarını açıkladılar. Bakalım yeni yılda bu ikili arasındaki husumet devam edecek mi?








İlk Kadınlar Hell in a Cell Maçı – 30 Ekim 2016

2016 yılı resmen kadınların yılı oldu diyebiliriz. Hepinizin bildiği gibi aslında WWE’de uzun zamandır, kadınlar devrimi diye bir olay yaşanıyor. Yani artık striptizlerin, bikini yarışmalarının, yastık savaşlarının, dans yarışmalarının olmadığı, yani kadınların seksapaliteleriyle ön planda olmadıkları, tıpkı erkekler gibi güreş özellikleriyle var olduklarını görmekteyiz. Bu yıl ise, kesinlikle Sasha vs Charlotte feudu ile bu olay tavan noktaya ulaştı.

İkili, Trish vs Lita tarzında uzun ve gelgitli bir feud yaşattılar bizlere. Charlotte 2 kez kemeri kaybedip 3 kez geri aldı, Sasha’da tam tersini yaşadı. Bunun içerisinde birçok şovu kapatan isim oldular. Bunun yanında en yüksek noktaları ise 30 Ekim 2016’daki Hell in a Cell main eventi oldu. Evet, yanlış duymadınız, şovun main eventi bir kadınlar maçıydı. Çok da güzel geçen maç, aslında bir erkekler maçı edasında oldukça sert bir biçimde geçti. Çok fazla obje kullandılar ve de spiker masasını dahi kırdılar. En sonunda ise Charlotte maçı kazanmayı başardı.

2017’de kadınların bu momentumunun devam edeceğini düşünüyorum. Kadınlar arasında örneğin önümüzdeki hafta Becky vs Alexa Bliss maçı ilk steel cage maçı olacak. Belki gün gelecek kadınlar için Royal Rumble, Money in the Bank falan da yapılacak…








The New Day’ın Tüm Zamanların En Uzun Süreli Takımlar Şampiyonu Olması – 12 Aralık 2016

Dile kolay 2015 Summerslam’inden (Ağustos ayı) 2016’nın Roadblock’ına (Aralık ayı) kadar tam 483 gün kemerleri ellerinde tuttular. Bu gerçekten inanılmaz bir sayı. Özellikle WWE’nin son zamanlarda böylesine bir rekor kırdığını çok zor görmekteyiz. Çünkü eskiden bir güreşçi veya takım 2-3 sene bile kemer tutabilirken, bunun günümüzde olması imkansız hale geliyor.

Önce SummerSlam 2015’de kemerleri The Prime Time Players’dan aldılar. Daha sonra onlara karşı korumayı başardılar. Dudley Boyz, Lucha Dragons, Usos, Leauge of Nations, The Club, The Vaudevillains, Chris Jericho & Kevin Owens, Roman Reigns & Seth Rollins, Enzo & Cass gibi birçok gruba karşı korudular. Hatta kemerleri kaybettikleri Cesaro & Sheamus’a karşı bile daha önceden korudular. Bu süreç içerisinde heel olarak başlayıp face devam ettiler. Gerçekten, bu süreç içerisinde harika bir performans gösterdiler ve Demolation’a ait 478 günlük rekoru 12 Aralık 2016 tarihli Raw’da, Chris Jericho & Kevin Owens ve Roman Reigns  & Seth Rollins ikililerine karşı triple threat maçta koruyarak kırmayı başardılar.

18 Aralık 2016’da da ise Roadblock : End of the Line PPV’sinde, Cesaro ve Sheamus’a yenilerek kemerlerini kaybettiler. 2017 yılı için, bu kemer kaybından sonra takım hala ayrılmadan bir arada durabilecek mi? Bu gerçekten merak uyandırıcı bir soru…


--


Evet acısıyla tatlısıyla bir yıl daha geçti. 2016 yılı genel olarak fena geçmeyen bir yıl oldu. Özellikle WM dönemi sonrası daha keyifli geçtiğini söyleyebilirim. Nitekim Smackdown ve Raw’ın ayrılması bu yıla dair en pozitif şeydi. Ayrıca Goldberg 12 sene sonra geri döndü, aynı zamanda Shane’de 7 sene sonra bu işlere geri döndü. Yıllardır hayal edilen isim AJ Stylees’da debut gerçekleştirdi. Negatif olarak ise inanılmaz derecede aynı maçları izlemek zorunda kaldık. Seth vs Kevin Owens, Dolph Ziggler vs Baron Corbin, Miz vs Ziggler, Sasha vs Charlotte, Ambrose vs Styles ve daha aklıma gelmeyen nice ikiliyi 5-6 kez maç içerisinde bulduk. Umarım yeni yılda kaliteli ve seyircilerin tepki göstereceği isimler çoğalır.

Son olarak, bahsettiğim tüm feudlara ve PPV’lere dair analizleri 2015’in Eylül ayından itibaren(Night of Champions) ay ay blogumdan bulabilirsiniz.

Bu yeni gecikmiş yazının ardından, yine gecikmiş bir şekilde herkese iyi yıllar diliyorum…





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder